22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 MART 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA JV LJ M.J M. LJ M\ kultur(o)cumhuriyet.com.tr 15 'Tarih-i Kadim'i yazmasının ardmdan Tevfik Fikret'le Mehmet Âkif tartışırlar Bir şaire zangoç dememek Kültür Servisi-Akbank Kültür Sanat Merkezi etkinlikleri kapsammda diizenlenen Çağdaş Müzik Günleri'nin konuğu Jorge Isaac olacak. 'Blok Flütler ve Elektronik Müzıkler' başlığı altında gerçekleşecek gösteride müzik, tiyatro, video ve canlı elektronik müzik ile birleşiyor. 9 Mart Çarşamba günü saat 20.00'de gerçekleşek etkinliğin ilk bölümünde Roderik de Man'ın çeşıtli çalgılar için besteledıği elektronik sesler eşlik ediyor. Programın ikinci yarısı, bir döngüsel saplantı ve dönüşüm hikâyesi olan 'Mensuda Secunda' başlıkh bir multi medya gösterisı. 'Mendusa Secunda', bir müzısyen ve üç dansçı için tasarlanmış 60 dakikalık disiplinlerarası bir gösteri. Gösteride ise müzik ve içerik bır müzisyene ve videoya uyarlanıyor. Sanatçı tüm otları tatmaya kalkışan Romalı bir aşçıyı canlandınyor. Aşçının sesine eşlik eden kaynayan su, düşen kâseler, bıçaklar gibi karmaşık sesler toplamı, en mükemmel tarifi aramanın arzu ve saplantısını gösteren karanlık dünyayı çağrıştırıyor. Jorge Isaac 9 Mart Çarşamba günü saat 15.00'te AKSM'de ücretsiz bir workshop düzenleyecek. Konser biletleri tam 10.00 YTL, öğreci 5.00 YTL olarak belirlendı. (0 212 252 35 00) Rachmaninov'un el yazması • LONDRA (BBC) - Yüksek mahkeme, müzik tarıhinin önemlı ısımlerinden Rus bestecı Rachmaninov'un itıraz üzerine son anda açık arttırmadan çıkartılan el yazması notalarının kime ait olduğu konusunda henüz bir karara varmadı. Bestecinin '2. Senfoni'sinin orijinallerinin, geçen aralık ayında 500 bin sterline alıcı bulması beklenıyordu, ancak aile üyelerı bu notaların aslında kendilerinde olması gerektiği gerekçesıyle dava acmışlardı. 300 sayfalık bu notaları bestecinin satmış olma olasılığının söz konusu bile olamayacağını söyleyen aile üyelerine karşın mezat kuruluşu Sothebey's ise bu notaları en azından kendı isteğiyle vermiş olabileceği ihtimalini öne sürüyorlar. Bestecinin yaşamöyküsü, bestecinin bu yapıtını 1908'de Almanya Dresden'de tamamladığını ve 9 yıl sonra Rusya'da döndüğünü gösteriyor. Bu el yazması notalar, yaklaşık bir yüzyıl kadar kayıp olmasının ardından, lsvıçre'de bulunmuştu. Birkaç sayfası eksik kayıp olan bu yapıtı Sothebey's'e satanın kimliği gizli tutuluyor, yalnızca Avrupalı bir koleksıyoner olduğu belirtiliyor. Giiney Afrika filmine ödiil • LONDRA (BBC) - Güney Afrikalı yönetmen Zola Maseko, Afrika'da düzenlenen önemli etkinliklerden film festivali Fespaco 2005 'te büyük ödülün sahıbi oldu. Burkina Faso'nun, Ouagadougou kentinde yapılan festivalde Maseko, 'Drum' adlı filmiyle ödüle layık görüldü. Film, bır gazetecinın etrafında gelişen olayları merkez alarak 1950'lerin Johhannesburgu'na bir bakış sunuyor. Maseko, aldığı ödülle Güney Afrıkalıların onurlandırıldığını, geçen yüzyılın katı rejimlerine karşın kazandıkları zaferi kutladığını söyledi. KÜLTÜK • SANAT ZERRIN TEKINDOR 7 - 30 MART 2005 ARTİ&AN POYRACIK SOKAK 32/1 NİŞANTAŞI / TEL 0212 247 90 81 ANKARA EKIN TIYATROSU hıcbırsey Hakan Çinıenser Safari flzmaner Deniı Keyf rnıı Kd$ıl Ç»lıkc'cr 13 Mart Saat; 15.00 14 Mart Saat: 20.00 Bilet Salış: Taksim DT: 0.212 249 69 44 AKM : 0.212 245 25 90 DEVLET TİYATROLARI TAKSİM SAHNESİ AZİZ NACİ DOĞAN 1928'deki harf devrimimizden sonra ye- ni Türk abecesıyle ilk olarak Tevfik Fik- ret'in "Tarih-i Kadinı" ile "Doksan Be- şe Doğru" şiırleri yayımlanmıştır. Cum- hurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal'in iste- mi doğrultusunda... Hasan ÂIi (Yücel) 21 sayfalık bu kıtaba yazdığı kısa sunuş yazısında şöyle diyor: "Fikret bütün hayatında tahakkünıe, her türlü istibdada; dini, siyasi, dünye- vi, uhrevi esaretlere isyan etmiş bir şa- irimizdir. 'Doksan Beşe Doğru' ile 'Tarih- i Kadim' yerdeki taşla gökteki tahtın mü- tecaviz (saldırgan) tahakkümüne başkal- dıran bir tuğyandır (coşup taşma). Ona imansız diyenlerden çok daha mümin olan Fikret'i, gayz (kin) duyduğu velayet- lerin yıkıldığı bu devirde hatırlanıamak, günah olur..." Tam da bu noktada, Fikret'in öğrencisi olmuş bir kışiye Cumhuriyet döneminde yüce Atatürk'ün söylediği şu etkileyici sö- zü anımsamak gerekiyor: "Fikret'in 'Tarih-i Kadim' isimli eseri yok nıu; işte onda, yeryüzünde yapılma- sı gereken bütün devrimler yazılıdır..." Tarlh-i Kadim' Nurullah Ataç'ın, "Tarihimizde bu de- rece düşünceyle yüklü bir ikinci şiir gös- terilemez" nitelemesinde bulunduğu o benzersiz "Tarih-i Kadim"in yazıhşın- dan bu yana (28 Nisan 1905) yüz koca yıl geçmış. Ruşen Eşref'in (Ünaydın) 1919'da yayımladığı "Tevfik Fikret - Ha- yatına Dair Hatıralar" adlı yapıtından öğrendığimize göre, o yıldaki Kurban Bay- ramı'nın arife gününde eşı Nazime ve oğ- lu Halûk'la Bebek'ten İstinye'ye doğru yaptıkları sandal gezintisinden dönüşte, ters yöne doğru giden başka bir sandahn içindeki iki kurbanlık koyunu görünce Fik- ret'in dudaklarından, Din şehîd ister, asumân (gök) kurban Her zaman, her tarafta kan, kan, kan! dizeleri dökülüvermiş; o gece sabahlaya- rak "Tarih-i Kadim"i yazmış. Fikret ve o gün bayram ziyaretine gelen güvendıği birkaç tanıdığı, şiiri el yazısıyla çoğaltmış. Elden ele, dilden dile gizhce dolaşan şiir, G- ancak 1908 Meşrutiyet Devrimi'nden son- ra yayımlanabilecektir... Resml tarlh anlayışını eleştlrlyor Gericilik duygularının, yobazlığın, din- sel bağnazhğın çok güçlü ve kesinkes ba- şat olduğu 1900'ler Osmanlı toplumsal ve siyasal ortamında akh, bilimi öne çıkanp Aydınlanma felsefesini coşkuyla savunan "Tarih-i Kadinı"de Tevfik Fikret, insan- lık tarihini dolduran kanı ve vahşeti kutsa- yan egemen resmi tarih anlayışını yerden yere vurur: Yırtılır, ey kitâb-ı köhne, yarın Medfen-i fikr (fikre mezar) olan sahî- faların. ericilik duygularının, yobazlığın, dinsel bağnazhğın çok güçlü ve kesinkes başat olduğu 1900'ler Osmanlı toplumsal ve siyasal ortamında akh, bilimi öne çıkarıp Aydınlanma felsefesini coşkuyla savunan "Tarih-i Kadim"de Tevfik Fikret, insanhk tarihini dolduran kanı ve vahşeti kutsayan egemen resmi tarih anlayışını yerden yere vurur. Özellikle bu dizeler Mehmet Âkif in (Ersoy) küplere binmesine yol açar. "He- rif dinime, Peygamberime sövüyor!" der Âkif, öfkesinı yadırgayan bir arkadaşma... Oysa yapıt özenle ve önyargısız biçimde okunduğunda Fikret'in o dizelerde henüz dinler konusuna girmediğini, Tann'ya ve kutsal kitaplara keskin, ama çok ölçülü bir dille şiirin sonraki bölümlerinde eğildiğı- ni kolayca görebilmek olanaklıdır; "köh- ne kitap" sözünün din kıtaplarını değil de genelgeçer sayılan egemen bır tarih anla- yışını yansıttığı apaçıktır! Âkif, 1912'de, yani "Tarih-i Kadim"in yazılışından yedi yol sonra "Süleymaniye Kürsüsünde" şiirindeki şu dizelerle Fik- ret'e saldınr, Fikret'in Robert Kolej'deki Türkçe öğretmenliğini anıştırarak: "Şimdi Allah'a söver, sonra biraz bol para ver Hiç utanmaz, Protestanlara zangoçluk eder." Haksız, acımasız, hakaret içeren bir suç- lamadır bu. Tevfik Fikret'in "Doksan Be- şe Doğru", "Rübabın Cevabı", "Hân-ı Yağma" gibi çok etkili şiirleriyle Ittihat ve Terakki iktidarına yüklendiği bir süreç- te yazılmış olması da epey dikkat çekici- dir... Tartışmamn son noktası Fikret, çok incinir; ama, Âkif'i yanıtla- mak için ivecenlik göstermez. İki buçuk yıl kadar sonra, 14 Kasım 1914'te "-Bir Cevâb-" alt başlığı altında yayımladığı "Tarih-i Kadim'e Zeyl" (zeyl: Ek), yazın- sal değeriyle ve sanatsal düzeyiyle de tar- tışmaya son noktayı koyar. Dönemin İs- lamcı yayım organlarından "Sırat-ı Müs- takim"de yazılar yayımlayan Âkif'ten "Molla Sırat" diye söz eder "Zeyl'Mnde Fikret. Onun gibi sövgüye hiç de başvurmadan, daha önce "Halûk'un Amentüsü" şiırin- de kısaca dile getirdiği, bütün inanışların üzerine çıkmış, varhğı vicdanla duyumsa- nan Yaradan kavramını enikonu açımlar ve der ki: Düşünüp işlenıek âyînimdir; Yaşamak dîni beninı dînimdir. (...) Dîn-i hak bence, bugün dîn-i hayât! Sen ne dersin buna, ey Molla Sırât?.. Değerlı ozanımız A. Kadir'in ışıltıh ye- nileştirmesiyle "Tarih-i Kadim'e Zeyl"inde, Ve doğruluk ve alçakgönüllülük ve sı- kı dostluk, ve el uzatma ve koruma ve insaf ve acı- nıa, ve sonra bir şaire zangoç dememek... tşte, buyuran bunlar benim vicdanı- tna. diyen Tevfik Fikret, insanlığın Aydınlan- ma yürüyüşünün ve özgür düşüncenin bu topraklarda yetişmiş en büyük bayraktar- lanndandır. Ona sırtımızı dönmek, bu de- ğerlerden yüz çevirmek olur... KADIKÖYEVLENDÎRMEDAİRESİ'NDE Şükran Kurdahıl anılıyorKültür Servisi - Geçen yıl kaybettiği- miz, kültür ve yazın dünyamızın önemli isimlerinden Şük- ran Kurdakul, bu- gün Türkiye Yazar- lar Sendikası (TYS) ve KASDAV ışbirlı- ğiyle 20.00'de Kadı- köy Evlendirme Da- iresi 'nde özel bir et- kinlikle anılacak. Ülkemizden yazın insanları, Kurda- kul'u anlatacak ve şiirlerle anacaklar. Onur konuğu ejl Yelken, Ataç ve Ey- lem dergilerini yöneten, Ataç Yayınevi'ni kuran Kurdakul, aralarında TYS Başkanlığı'nın da bulunduğu görevlerinin yanı sıra yazın alanında önemli çalışmalara im- za attı. Toplumcu sanat anlayışmda şiir ve öykü- lerkaleme aldı. Tonıur- cuk (şiir, 1943), Nice Kaygılardan Sonra (şi- ir, 1963), İhtiyar Yüz- yıla (şiir, 1997), Tanı- ğın Biri (öykü, 1970), Nâzım'ın Bilinnıeyen Mektupları (derleme, 1986), yayımlanmış ya- pıtlarından yalnızca bir- kaçı. Şiir, araştırma, öykü, edebiyat tarihi, düşünce yazılarıyla kalıcı yapıt- lar bırakan, düşünceleri ve yaşamıyla Türkiye Cumhuriyet aydınlanma dönemininin öncü ve sürdürümcüleri arasında yer alan yazar, ozan Kurdakul'un anıldığı bu etkinliğin onur konuğu, Kurdakul'un eşi Selnıa Kurdakul olacak. TYS Genel Başkanı Cengiz Bektaş ve Kadıköy Be- lediye Başkanı Selanıi Öztürk'ün açılışını yapacağı anma etkinli- ğinde, Alpay Kabaca- lı, Eray Canberk, Hayri Erdoğan, Öner Yağcı da söz alacaklar. Etkinliğe, Aydın Hatipoğlu, Egemen Berköz, Gülsüm Cen- giz, Müslim Çelik ve Enver Ercan şiirlerle katılacaklar. MÜ Atatürk Eğitim Fakültesı Klasik Türk Müziği Korosu da Yard. Doç. Dr. Zekeri- ya Başarslan yöneti- minde konuk ve katı- lımcılara konser vere- cek. Ünlü Fransız oyuncu Simone Simon 93 yaşmda yaşamını yitirdi Sinemanın en ünlü kedisi ASLI SELÇUK Kedi tutkunu yazar Colette, Simone Simon u 'Mutluluk Bayanlar' oyununda ızledikten sonra şunları yazmıştı: "20 yaşında, küçük bir burnu ve sesi var, olağanüstü bir canlılıkta yerinde duramıyor, tıpkı safkan bir pekinua gibi gözleri birbirinden aynk." Simon'dakı bu etkileyici çeviklik ve kıvraklık Jean Renoir'ı, onu "La bete humaine"de (Hayvanlaşan lnsan/1938), Jacques Tourneur'ü de 'Cat People'da (Kedi lnsanlar/1942) oynatmayı düşündürmüştü. 20. yüzyılın ilk yarısının Fransız sinemasındaki en ışıltıh ve baştan çıkancı oyuncusu Simone Simon 93 yaşında yaşamını yitirdi. 191 l'de Marsilya'da doğan Simone, 1930'da heykel eğitimi için geldiği Paris'te mankenlik ve moda tasarımcılığına yöneldi. Operetlerde ve bulvar komedilerinde oynamaya başlayan Simon, küçük burnunu üne kavuşturan ilk önemli rolünü Marc Allâgret'nin "Kadınlar Gölü"nde (1934) aldı. önemli yönetmenlerle çalıştı Simon'u radyum elementi diye tanımlayan Allegret'nin "Güzel Günler"inin (1935) ardından Amerikalı yapımcı Daryl Zanuck ona Hollyvrood'un kapılarını açtı. Simone Simon bu öneriyle Hollywood'da on yıl süresince çalışan ender Fransız oyuncular arasına girdi. Burada Irving Cummings (Kızlar Yatakhanesi/1936), Henry King (Yedinci Cennet/1937), Allan Dwan (Josette/1938), William Dieterle (Paranın Satın Alabileceği Her Şey /1941), Robert Wise (Matnıazel Fifi, Kedi İnsanların Laneti/1944) gibi önemli yönetmenlerle birlikte çalıştı. Sinemada Simon'u unutulmazlaştıran rolünü de ona Jacqucs Tourneur verdi: "Cat People"daki erkeğiyle sevişirken bir pantere dönüşen Suzanne Chantal'daki gızemli yorumu hayranhkla karşılandı. J. • 'Cat People' filmindeki panter kadın rolüyle tanman Simone Simon, 20. yüzyılın ilk yarısının Fransız sinemasındaki en ışıltıh ve baştan çıkarıcı kadın oyuncuydu. Yönetmen Marc Allegret'nin "radyum elementi' olarak tanımladığı oyuncu, sinemada en son Michel Deville'in 'Mavili Kadın'ında oynadı. 1936'da ABD'ye gelen onu bır vamp olarak değil bir dişi kedi olarak tanımlayan Jean Renoir'ın klasiği "La bâte humaine"de oynamak için yenıden Fransa'ya dönen Simon'un istasyon memuru kocasını makinist âşığıyla birlikte öldürmeyi planlayan Severine rolünde Jean Gabin'e söylediği "Bana böyle bakmayınız, gözlerinizi aşındıracaksınız" repliği sınemaseverlerin belleğınde yer etmiştir. Panter kadın olarak ünlendl ABD'deki film çalışmalarıyla yetinmeyen Simone Simon, 2. Dünya Savaşı'nın bitiminde Fransa'ya dönmeden önce sahneye de çıktı. "Cat People"daki panter kadın olarak Amerikalıların gözde bir aktrisine dönüşen Simon, yıldızlığının doruğundayken Avrupa'ya dönme kararı aldı. "AşkGeçidi" (Raymond Bernard/1940), "Petrus" (M. AHSgret/ 1946), "Adsız Kadınlar" (G. Radvanyi/1949), "Olivia" (J. Audry/1951), "Çifte Kader" (V. Vicas/1955) ve Max Ophuls'un iki önemli yapımı "La Ronde" (Aşk Zinciri/ 1950) ve "Le Plaisir"de (Zevk/1952) oynayan Simon, 1945'ten 67'ye dek tiyatro yaşamını da sürdürdü. Sinemada en son Michel Deville'in "Mavili Kadın"ında (1973) gözüken Simone Simon, meslektaşı Brigitte Bardot gibi bir çocuk-kadın duyarlıhğı yansıtıyordu; benzersiz bir çekiciliğe, güzelliğe, inceliğe sahipti....
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle