Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 MART 2005 PERŞEMBE
Elektronik posta: denizsom@cumhuriyet.com.tr Tel; 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
SAYFA
17
a Bilgisayar eğitime
g zararhynu^.
j§ Bülçeye de!
- Hükümet, Kıbrıs'ta
Rumları tanımış...
"Darısı Türklerin basına!"
AdaylarZekai Buluç:
"TBMM'nin vereceği
onur ödülüne Fethullah
Gülen ve Esat Coşan
aday gösterilirken
Hasan Mezarcı ve Şevki
Yılmaz'ın aday
gösterilmemesi
haksızhktır."
A
AnılarYusuf Yılmaz: "Dönemin
Başbakanı Adnan
Menderes, basını
susturma çabaları
içindeyken bir gün,
Ulus'taki Meclis
binasından çıkışta,
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Nurettin
Baransel'i, işaret
parmağını uzatıp
'Baransel, Baransel'
diye seslenerek yanına
çağırmıştı. Menderes'in
yanına gelen Baransel,
'Ben Türkiye
Cumhuriyeti'nin
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Nurettin
Baransel'im' demiş ve
dönüp gitmişti. Bunun
üzerine DP iktidarı,
görülen lüzum üzerine
Baransel'i emekliye
ayırmış yerine de
Orgeneral Rüştü
Erdelhun'u atamıştı. Bir
süre sonra da Erdelhun,
Menderes'le birlikte
Yassıada'da
yargılanmıştı."
ntalya'dan Yılmaz Dikbaş dostumuz, AB
üzerine altı kitap yazan Ingiliz Daily Teleg-
raph gazetesi başyazarı ve bu arada Avru-
pa Parlamentosu'na seçilip Anayasa Ko-
misyonu'nda görev yapan Danile Hannan'ın bir
makalesini göndermiş. Hannan'ın geçen yıl yayım-
lanan makalesinden bazı bölümler:
"Avrupa Parlamentosu'nda öyle bir şey oluyor ki,
buna ancak diktatörlük denilebilir. AB, şöyle birta-
sarıyı yasalaştırmaya karar verdi:
'Avrupa kimliği bilincini yayıp yaygınlaştırabilmek
için, uluslar üstü siyasi partilere ihtiyacımız vardır.'
Bu partilerin geliri halkın vergilerinden karşılana-
cak ama bu partilerde bazı ölçütlere kesin uygun-
luk aranacak. örneğin, bu partilerin, en az yedi ül-
kede barajı aşacak ölçekte destek kazanmış olma-
ları gerekecek. Bu partiler, ortak ve bağlayıcı bir se-
çim bildirgesiyle tüm Avrupa'da seçimlere katıla-
caklar.
AB diktatorlugu
Ve, işte tasarının en can alıcı noktasına geldik, bu
partiler, AB anlaşmalarında yazılı tüm Avrupa deger-
ierini kabul ettiklerini imzalı olarak ilan edecekler.
Bu tasarı sizlere çok masumane gelebilir. Fakat
ben, beş yıldır parlamenter olarak görev yaptığım
masama, bundan daha uğursuz, bundan daha teh-
likeli bir öneri gelmediğine inanıyorum...
AB'nin bu tasarısının, savunduğunu söylediği de-
mokrasi ve çoğulculuk kavramlanyla uzlaşmadığını
iddia ediyorum. Eğer bu tasarı yasalaşırsa, AB kar-
şıtı siyasi partiler yasaklanmış olacaktır.
Avrupa Parlamentosu'ndaki parlamenter arka-
daşlarımdan biri, Polonyalıdır.
Bir yıla yakındır parlamentoda bulunan bu arka-
daşım, AB'nin siyasi partiler hakkındaki yasa tasa-
rısını görünce, öfkesinden bembeyaz kesildi, 'Ko-
münistlerde Polonya'da aynısını yapmışlardı' dedi.
Bugün Avrupa Parlamentosu'nda çok sayıda par-
lamenter ve komisyon üyesi, 'doğru ya dayanlış AB
yanlısı' tutumu içindedirler. Onlar; özgürlük, demok-
rasi, yasaların üstünlüğü gibi ilkeleri, daha büyük bir
hedef olan bütünleşmiş Avrupa'ya, AB'ye giden yol-
da bir araç olarak görüyorlar. Siyasi çoğulculuğu fır-
latıp bir yana atmayı, küçük bir ödün olarak görü-
yorlar."
Bu konular bizi ilgilendirmiyor. Hele bir AB'ye ka-
pağı atalım sonrası Allah kerim! Bu bakımdan Yıl-
maz Dikbaş'ın sorusu da hiçbir anlam taşımıyor:
"AB'den yana olmak demek, ulusal egemenliği
Brüksel'eteslim etmekdemektir. Peki, TBMM'de,
AB'ye karşı duracak bir milletvekili ortaya çıkma-
yacak mı? Milletvekillerinin ilk ve temel görevi,
egemenliğimizi savunmak değilse, orada ne işle-
ri var?"
SESSÎZSEDASIZ(l) Medyanın merakı Atatürk'ün masonluğu
Mümtaz medyamız Atatürk'ün ma-
son olup olmadığını merak ediyor. Sabah
gazetesinin gündeme getirdiği konunun
ardından Hürriyet gazetesinde yayımla-
nan biryazı dizisinde "Atatürk'ün mason-
lukla ilgisi var mıdır" sorusuna bir "üstat"
şu yanıtı veriyor:
"Efendim elimizde bulgu yok. Fakat bü-
yük locamıza çok yakın davranmıştır. Fi-
kirleri bize yakındır. Yakın arkadaşların-
dan bazıları masondu."
Atatürk mason değil ama masonlara
göre, Atatürk'ün fikirleri masonlara yakın-
dı. Yaşasaydı Atatürk'ün de partisinden
olacağını söyleyen Necmettin Erba-
kan'a hak vermemek elde değil.
Ancak Mustafa Yavuz, "Bu nasıl gaze-
teciliktir" diye sormadan edemiyor:
"Mason localarının Atatürk'ün buyruğu
İle1935 yılında kapatıldığı neden o yazı
dizilerinde yer almaz. Bu yok sayılacak
kadar önemsiz bir bilgi midir? Kaldı ki Ata-
türk mason localarını kapattığı gibi çalış-
ma arkadaşlarından da derhal ilişkilerini
kesmelerini istemiştir. Bu gerçek kamu-
oyundan neden saklanır? Dikkat ediyo-
rum, Atatürk'ün mason localarını kapat-
tığını ne dinci basın söyler ne de laik ge-
çinen basın. Mason locaları ancak Ata-
türk'ün ölümünden sonra açılmıştır. Ata-
türk'ten sonra Türkiye'nin nasıl bir
yol izlediği de ortadadır!
Bu tür yazı dizilerinin sipariş üs-
tüne hazırlandığı belli. Aksini iddia
edenler öncelikle, 'Atatürk'ün masonluk-
la ilgisi var mıdır' sorusu yerine 'Atatürk
mason localarını neden kapattı' sorusu-
nun yanıtını aramalıdır."
Yüksek Yerilim Hattı
Erdoğan medyaya cephe alıyor...
Medi(a)tasyon devri kapanıyoranlaşılan!
erdincutku'yahoo.com
Maltepe Universitesi'nde
Siyaset Günleri
MEHMETAKKAYA
Siyaset düşüncesine ilgi in-
sanların, toplumların en eski
alışkanlıklarından birisidir.
özellikle eski Yunan'da insa-
nın politik bir hayvan olduğu
belirlemesi yapılırken, toplum
polites ve idiotes diye iki küme-
de ele alınıyor, politikayla ilgi-
lenmeyenler küçümseniyordu.
Yunan'da ve Roma'da siyaset-
le ilgilenenler yurttaş statüsü
kazanmış olan aristokrat ve
tüccar kesimine mensup olan-
lardı. Siyaset zamanla toplu-
mun her kesiminden insanların
uğraştığı bir alan oldu. önce-
leri sadece oy verme biçimin-
de pasif bir etkinlik olarak algı-
lansa da, günümüzde çok ge-
niş toplum kesimleri bununla
yetinmek istemiyor, konunun
üzerinde düşünme ihtiyacı da
duyabiliyor.
foplumun siyasette etkin ha-
le gelebilmesi, eylemleri üzeri-
ne düşünebilmesini sağlamak
için eğitim kurumları, özellikle
de üniversitelerde siyaset bili-
mi, siyaset felsefesi kürsüleri
kuruluyor. Siyaset kulüpleri, si-
yaset sempozyumları, siyaset
söyleşileri... adı altında çok çe-
şitli etkinlikler düzenleniyor.
Maltepe Üniversitesi'nin bu yıl—
ki sempozyum konusunu ge-
çen yıl kurulan Felsefe Bölümü
belirliyorveorganize ediyor. Bu
sene beşincisi yapılacak olan
söyleşilerin konusu siyaset fel-
sefesi olarak belirlenmiş. 2 Ni-
san'dan başlayıp 28 Mayıs
2005'te sona erecek olan sem-
pozyum, cumartesi günleri sa-
at 10 ile 12 arasında yapılacak.
Yetkililerin bildirdiğine göre
toplantılar Felsefe Bölüm Baş-
kanı Prof. Dr. Betül Çotuksö-
ken yönetiminde üniversitenin
Dragos kampusunda gerçek-
leşecek.
Bir sorumuzu yanıtlayan Be-
tül Çotuksöken, siyaset konu-
sunu öğrenci kesiminden ve
üniversite çevresinden gelen is-
tek üzerine seçtiklerini belirti-
yor. Çotuksöken, dünyada ve
ülkemizde siyaset eğitimine bü-
yük ihtiyaç duyulduğunu da
sözlerine ekliyor. Prof. Dr. Betül
Çotuksöken, siyaset sorununu
son çözümlemede bir bilgi so-
runu, bir bilinç sorunu olarak
saptıyor. Halen birçok toplum-
da bir siyaset öğrencisi kadar
siyaset bilgisi olmayan insanla-
rın toplumları yönettiğini veya
yönetme girişiminde bulunduk-
larını düşünürsek Çotuksö-
ken'in yaklaşımı sanırız daha iyi
anlaşılacaktır. Çotuksöken bir
başka sorumuza karşılık da,
sempozyum süresince sadece
bir kuramsal çalışma yapılma-
yacağını, ülkemizin vedünyanın
ekonomi-politik süreçlerinin
içinde olan siyasetçilerin de
çağrılacaklarına, onlarla bilgi te-
atisinde bulunulacağına işaret
ediyor. Söyleşilerin hazırlık bro-
şürüne baktığımızda siyaset fel-
sefesinin, siyaset biliminin bir-
çok sorununun ve temel kavra-
mının ele alınacağını okuyoruz.
Birey-toplum ilişkisi, yurttaş-si-
vil, toplum-devlet ilişkisi, kamu-
sal alan, siyaset ile felsefe, hu-
kuk, etik, medya ilişkisi bunlar-
dan sadece birkaçı. Siyaset dü-
şüncesi ile temel ve güncel olan
bu konuların bilincinde olan
sempozyum yetkilileri konunun
geniş kesimlere yayılması için
üniversite dışına da taştıklarını,
siyasi partilerin Istanbul il baş-
kanlıklarına, sivil toplum örgüt-
lerine, Istanbul'daki üniversite-
lerin tümüne, birçok dergi ve
gazeteye haber ulaştırdıklarını
söylüyorlar.
Aynı söyleşilerde adı geçen
Maltepe Üniversitesi öğretim
üyelerinden Tüten Ang da so-
rumuza verdiği yanıtta, insanın
ve dünyanın durumuna bakı-
lırsa felsefenin temel disiplini-
nin ahlak felsefesi ve siyaset
felsefesi olması gerektiğinin
altını çiziyor. Tüten Ang'a gö-
re toplumlar bugün sömürü ve
savaştehdidi altında; acılar, sı-
kıntılar kol geziyor, bu yüzden
etik'e, estetik'e, siyasete her
zamankinden daha çok ihti-
yaç var.
Sempozyumun örgütlenme-
sinde yer alan, Maltepe Üni-
versitesi öğretim görevlilerin-
den Ahu Tunçel de söyleşiler-
de sadece konuşan öğretmen-
ler ve pasif dinleyicilerin olma-
yacağını, toplantılarda hem su-
nuş yapanların hem dinleyen-
lerin aktif tutum alacaklarını
söylüyor.
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakı turk.net
ÇİZGİLtK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci ı mynet.com
HARBl SEMIHPOROY semihporoy(<ı yahoo.com
HAYAT EPİK TtYATROSU MUSTAFA BİLGIN hayatepiku mynet.com
KARTAL 3. AİLE İMAHKEMESt'NDEN
Esas No: 2004/508
Davacı Aziz Osman Dalgjn tarafından davalı Aneliya Dal-
gın adına açılan boşanma davasının verilen ara kararı gereğin-
ce, Davalı Aneliya Dalgın'<n Yalı Mahallesi Fevzi Çakmak
Cad. Deniz St. A Blk. 44/1 Maltepe adresinde bulunamadı-
ğmdan zabıta tahkikatı yap lmış, tebligata yarar açık adresi
bulunamamıştır.
Yukarıda adı ve adresi yazlh davalı Aneliya Dalgın'a duruş-
mamız olan 28.04.2005 günü saat 11.45'te duruşmada hazır
bulumnası, bulunmadığı takdirde usulün 213 ve 377. madde-
leri gereğince gıyabınızda karar verileceği hususu ilanen dava
dilekçesi yerine kaim olmak tizere tebliğ olunur. Basın: 13813
SOftMAYIN
KAkAKOLV
sorun yoyınevine giren hırsız
leçekfere dokunmadı
30 yıllık arşlvi ve bilgisayarı çaldı
TARlHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 31 Mart untnc.mıımta z-nrikan. cotn
The Most Marvellous Iron Invention!
Sürücü belgemi kaybettim. Hükümsüzdür.
HAKK1SELÇUK ÖNDER
T.T.O.K. Turistik Işlt. (Ayasofya Pansiyonları - T. Tunay Demirtaş)
adına kayıtlı Tekel ruhsatı kaybolmuştur. Hükümsüzdür.
OTOMAT/K UTU..
BUSÜM, YENİ SArtŞA SUNULAN OTO -
MATIK BİfZ UTİ1YLE ILGlU &EKLAM AMEfi-l-
KAN SASINtMM YAYIMLANMIÇTI. ÜTÜNÜN
ICÖKENİ İLKÇAĞLAISA PEĞİN
; METAL ÜTÜLE& xris/l.
/*çu4Miş, X7X. yüzytL&A ÎSE:,
/V/CV/V7V» tSITrLAN 7~f'PLEt?ı ÇI/CMlÇTt.
MODELLERüEj IÇINE KÖZ /ZOMULAN^
LAR Sl/LUMMAfcmYO/- tt-K ELSfCT/eiKU ÜTZJ,
f
YIUMDA YAPrLM/Çr//?. y^NPA IZeSMf GÖ-
(ZÜl-£N iS3o'tsA&tA/ ÜTÜ£ÜNP>EK.I y£NİLİK
IS£j BELİfZLİ S//Ç SrCAKLfĞA GELİNCE OTO-
Mrtn'K OLAGAt: £e-E*ırrZfĞr KE&MESf, BİI
SOGUPUĞUAJPA y£/Vr£>£M (StNMAS/yP
DUZ ÇİZGİ
ÜMlT ZtLELÎ
Peki, Ben Ne
Yazamayacağım?!
Bugün son gün...
Yarın yeni bir dönem açılıyor. Akşam gazetesinin
sloganıyla söyleyelim:
- Bugün, Türkiye'de gazeteciliğin son 1 gü-
nü!..
Peki, önümüzdeki hafta ben ne yazacağım? Gü-
vendiğim birkaç kişiye soracak oldum, önce güldü-
ler, sonra da akıl verdiler:
- Sen, ne yazamayacağım düşünsen daha iyi olur!
Bu manidaröğüt iyiceaklımı karıştırdı. Arşivimi ka-
rıştırdım. Yazmayı düşündüğüm konuları taradım.
Yazdıklarımı yan yana koyup ipucu aradım. Yeni ya-
sayı önüme koyup, basına hapis cezası bileti kesen
30 maddeyi tek tek inceledim. Neredeyse tüm mad-
delerde yer alan "bu suç basın yoluyla işlenirse
hapis cezası yan oranında artırılır" hükmünün
ne anlama geldiğine baktım. Cezaların 10 yıla kadar
uzandığını görünce iyice karamsarlığa kapıldım...
- Peki, ben haftaya ne yazamayacağım?!!
• • •
Şimdi ben, "eyahali, biliyormusunuz, sizson 10
yılda adam başı 14 bin dolaryani 20 milyar Türk Li-
rası borç ödediniz. Çoğunuz 20 milyarı bir arada bi-
le görmemiştir. Sizi yönetenler içeriye ve dışarıya 1
trilyon doların üzerinde borçlandı. Bu borcun yüz-
de 73 'üyle yine borç ödedi. Yatırıma ise yalnızca 39
milyar lira ayırdı. Son 5 yılda ise 513 milyar dolar ile
Cumhuriyet tarihinin en ağır iç borçlanmasını ger-
çekleştirdi. Vergi alamadığı, kayıt içine sokamadığı
kara paracıya, iliğimizi sömüren yabancı 'sıcak pa-
racıya' bir de ödül verircesine ballı kaymaklı faiz
ödedi. Buna rağmen borçlanmızazalacağına katla-
narak artıyor. Bunun adı sömürgeleşmektir" diye
yazamayacak mıyım?
Tayyip Bey'in "u/usases/en/ş"monoloğundaçiz-
diği pembe tablonun gerçeği yansıtmadığını, Türk-
Iş ve Hak-lş konfederasyonlarının yaptığı son araş-
tırmaya göre, Türkiye'de 20 milyon kişinin yoksulluk
ve açlıkla pençeleştiğini, 4 kişilik bir ailenin açlık sı-
nırının 526 milyona, yoksulluk sınırının ise 597 mil-
yonaulaştığını, bu rakamların da yalnızca yemek, ki-
ra, giyecek gibi en temel insani ihtiyaçları içerdiğini,
bunun adına da "yaşamak" dendiğini anlatamaya-
cak mıyım?
Hükümetin, Rum yönetimini Gümrük Birliği kap-
samına alacak protokolü kabul ettiğini, Tayyip ve
Abdullah beylerin "bu imza siyasi tanıma değil-
dir" şeklindeki açıklamalarının kocaman bir balon ol-
duğunu, bu imza ile birlikte Rum kesimini, Kıbrıs
Cumhuriyeti olarak fiilen tanıdığımızı, böylece Kıb-
rıs'ın tamamının "gitti, gider" olduğunu kalemeala-
mayacak mıyım?
Gözümün önünde dans eden maddeler yazama-
yacağımı söylüyor! Yukarıda saydığım örnekler, ya
"halkı tahrik, toplumun bir bölümünü kışkırtmak"
ya da "hakaret, kişilik haklanna saldırı" olarak yo-
rumlanabiliyor!
Bu durumda Başbakanlık Müsteşarı Ömer Din-
çer'i de yazamayacağım! Marmara ve Sivas Cum-
huriyet üniversitelerinin oluşturduğu komisyonun,
ömer Bey'in 1996 yılında yazdığı "Işletme Yöneti-
mi" kitabında, Prof. Tamer Koçel'in kitabından in-
tihal(bilimseldildeaşırma)yaptığınahükmettiğini, ra-
porun şu sıralar YÖK tarafından incelendiğini, ama
ne olursa olsun böylesine ağır bir karar karşısında
müsteşarın istifa etmesi gerektiğini yazmamam ge-
rekiyor. Çünkü bu da kolaylıkla "hakaret" ya da "ki-
şilik haklanna saldırı" sayılabiliyorü!
- öyleyse ben ne yazacağım?
•••
Bir arkadaşım "Çok kolay" dedi:
- Yasada dalkavukluk, yalakalık, iktidar şak-
şakçılığı, Amerikanofillik, Avrupa işbirlikçiliğiile
ilgili açık hüküm yok!. Paşa gönlün hangisine
yatkınsa onu seç. Istersen tümünü de seçebi-
lirsin, zaten birbiriyle eşgüdüm içinde! Bırak ha-
pis cezasını, üstüne üstlük itibarın yükselir, el
üstünde tutulursun. Arada birde aşk, meşk, ya-
zıları döşendin mi işi bitirdin demektir. Değme-
sinler keyfine!..
Bunları söyledikten sonra yüzüme baktı. Surat ifa-
dem pek hoşuna gitmemiş olacak ki, aceleyle kalk-
tı. Tam kapıdan çıkarken içini boşalttı:
- Sen adam olmazsınü!
e posta: umitzileli// gmail.com
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2
SOLDANSAĞA:
1/ Abecenin
bir ya da bir-
kaç harfini hiç
kullanmadan
yazılan edebi-
yat yapıtı. 2/
Yapılmış, ger-
çekleşmiş iş...
Malezya hal-
kına özgü bir
tür öldürücü
delilik. 3/ Be-
rilyum ele-
mentinin simgesi...
Antalya'nın bir ilçesi.
4/lspartailinde,kayak
merkezi olan bir dağ...
Hicap.5/Seçkın...Ka-
tılmış, ulanmış parça.
6/ Bir cins ince ve sık
dokunmuş patiska. 7/ 6
Donuk renkli... Kuy- 7
ruksokumu. 8/ Arpa, 8
buğday ve benzerleri- 9
nin kalburdan geçiril-
miş bölümü... Eski Mısır'da güneş tannsı. 9/II. Dün-
ya Savaşı 'nda Japonlar tarafından kullanılan avcı uça-
ğı tipi... Kredi kartıyla yapılan alışverişlerde, kulla-
nıcıya verilen fiş.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Halk edebiyatında, "b-p-v" gibi dudak ünsüzleri-
ni kullanmadan oluşturulan şiir türü (Soldan Sağa
1 'de sordugumuz sözcüğün en güzel örneklerinden bi-
ridir). 2/ Düşüncenin tasarlayabileceği bütün üstün
nitelikleri kendinde toplayan... Ağaçlıklı yol. 3/Çem-
berin çevresinin çapına oranını gösteren sayı... Ağaç
çemberler üzerine örülmüş torba biçiminde bal ık ağı.
4/Mafya örgütünün suskunluk yasası... Japon lirik
dramı. 5/Bir nota... Kısayazı. 6/Ünlü bir Mısır fira-
vunu... Duman lekesi. 7/ Gözleri görmeyen... Giysi
kesimi. 8/ Dinlenmek için çalışmaya ara verme... Hint
mutfağına özgü bir tür baharat. 9/ Argoda kaba saba
ve görgüsüz kimseye verilen ad... Bıiyüklük, ölçü.