14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 MART 2005 PERŞEMBE Elektronik posta: denizsom@cumhuriyet.com.tr Tel; 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 SAYFA 17 a Bilgisayar eğitime g zararhynu^. j§ Bülçeye de! - Hükümet, Kıbrıs'ta Rumları tanımış... "Darısı Türklerin basına!" AdaylarZekai Buluç: "TBMM'nin vereceği onur ödülüne Fethullah Gülen ve Esat Coşan aday gösterilirken Hasan Mezarcı ve Şevki Yılmaz'ın aday gösterilmemesi haksızhktır." A AnılarYusuf Yılmaz: "Dönemin Başbakanı Adnan Menderes, basını susturma çabaları içindeyken bir gün, Ulus'taki Meclis binasından çıkışta, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Nurettin Baransel'i, işaret parmağını uzatıp 'Baransel, Baransel' diye seslenerek yanına çağırmıştı. Menderes'in yanına gelen Baransel, 'Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Nurettin Baransel'im' demiş ve dönüp gitmişti. Bunun üzerine DP iktidarı, görülen lüzum üzerine Baransel'i emekliye ayırmış yerine de Orgeneral Rüştü Erdelhun'u atamıştı. Bir süre sonra da Erdelhun, Menderes'le birlikte Yassıada'da yargılanmıştı." ntalya'dan Yılmaz Dikbaş dostumuz, AB üzerine altı kitap yazan Ingiliz Daily Teleg- raph gazetesi başyazarı ve bu arada Avru- pa Parlamentosu'na seçilip Anayasa Ko- misyonu'nda görev yapan Danile Hannan'ın bir makalesini göndermiş. Hannan'ın geçen yıl yayım- lanan makalesinden bazı bölümler: "Avrupa Parlamentosu'nda öyle bir şey oluyor ki, buna ancak diktatörlük denilebilir. AB, şöyle birta- sarıyı yasalaştırmaya karar verdi: 'Avrupa kimliği bilincini yayıp yaygınlaştırabilmek için, uluslar üstü siyasi partilere ihtiyacımız vardır.' Bu partilerin geliri halkın vergilerinden karşılana- cak ama bu partilerde bazı ölçütlere kesin uygun- luk aranacak. örneğin, bu partilerin, en az yedi ül- kede barajı aşacak ölçekte destek kazanmış olma- ları gerekecek. Bu partiler, ortak ve bağlayıcı bir se- çim bildirgesiyle tüm Avrupa'da seçimlere katıla- caklar. AB diktatorlugu Ve, işte tasarının en can alıcı noktasına geldik, bu partiler, AB anlaşmalarında yazılı tüm Avrupa deger- ierini kabul ettiklerini imzalı olarak ilan edecekler. Bu tasarı sizlere çok masumane gelebilir. Fakat ben, beş yıldır parlamenter olarak görev yaptığım masama, bundan daha uğursuz, bundan daha teh- likeli bir öneri gelmediğine inanıyorum... AB'nin bu tasarısının, savunduğunu söylediği de- mokrasi ve çoğulculuk kavramlanyla uzlaşmadığını iddia ediyorum. Eğer bu tasarı yasalaşırsa, AB kar- şıtı siyasi partiler yasaklanmış olacaktır. Avrupa Parlamentosu'ndaki parlamenter arka- daşlarımdan biri, Polonyalıdır. Bir yıla yakındır parlamentoda bulunan bu arka- daşım, AB'nin siyasi partiler hakkındaki yasa tasa- rısını görünce, öfkesinden bembeyaz kesildi, 'Ko- münistlerde Polonya'da aynısını yapmışlardı' dedi. Bugün Avrupa Parlamentosu'nda çok sayıda par- lamenter ve komisyon üyesi, 'doğru ya dayanlış AB yanlısı' tutumu içindedirler. Onlar; özgürlük, demok- rasi, yasaların üstünlüğü gibi ilkeleri, daha büyük bir hedef olan bütünleşmiş Avrupa'ya, AB'ye giden yol- da bir araç olarak görüyorlar. Siyasi çoğulculuğu fır- latıp bir yana atmayı, küçük bir ödün olarak görü- yorlar." Bu konular bizi ilgilendirmiyor. Hele bir AB'ye ka- pağı atalım sonrası Allah kerim! Bu bakımdan Yıl- maz Dikbaş'ın sorusu da hiçbir anlam taşımıyor: "AB'den yana olmak demek, ulusal egemenliği Brüksel'eteslim etmekdemektir. Peki, TBMM'de, AB'ye karşı duracak bir milletvekili ortaya çıkma- yacak mı? Milletvekillerinin ilk ve temel görevi, egemenliğimizi savunmak değilse, orada ne işle- ri var?" SESSÎZSEDASIZ(l) Medyanın merakı Atatürk'ün masonluğu Mümtaz medyamız Atatürk'ün ma- son olup olmadığını merak ediyor. Sabah gazetesinin gündeme getirdiği konunun ardından Hürriyet gazetesinde yayımla- nan biryazı dizisinde "Atatürk'ün mason- lukla ilgisi var mıdır" sorusuna bir "üstat" şu yanıtı veriyor: "Efendim elimizde bulgu yok. Fakat bü- yük locamıza çok yakın davranmıştır. Fi- kirleri bize yakındır. Yakın arkadaşların- dan bazıları masondu." Atatürk mason değil ama masonlara göre, Atatürk'ün fikirleri masonlara yakın- dı. Yaşasaydı Atatürk'ün de partisinden olacağını söyleyen Necmettin Erba- kan'a hak vermemek elde değil. Ancak Mustafa Yavuz, "Bu nasıl gaze- teciliktir" diye sormadan edemiyor: "Mason localarının Atatürk'ün buyruğu İle1935 yılında kapatıldığı neden o yazı dizilerinde yer almaz. Bu yok sayılacak kadar önemsiz bir bilgi midir? Kaldı ki Ata- türk mason localarını kapattığı gibi çalış- ma arkadaşlarından da derhal ilişkilerini kesmelerini istemiştir. Bu gerçek kamu- oyundan neden saklanır? Dikkat ediyo- rum, Atatürk'ün mason localarını kapat- tığını ne dinci basın söyler ne de laik ge- çinen basın. Mason locaları ancak Ata- türk'ün ölümünden sonra açılmıştır. Ata- türk'ten sonra Türkiye'nin nasıl bir yol izlediği de ortadadır! Bu tür yazı dizilerinin sipariş üs- tüne hazırlandığı belli. Aksini iddia edenler öncelikle, 'Atatürk'ün masonluk- la ilgisi var mıdır' sorusu yerine 'Atatürk mason localarını neden kapattı' sorusu- nun yanıtını aramalıdır." Yüksek Yerilim Hattı Erdoğan medyaya cephe alıyor... Medi(a)tasyon devri kapanıyoranlaşılan! erdincutku'yahoo.com Maltepe Universitesi'nde Siyaset Günleri MEHMETAKKAYA Siyaset düşüncesine ilgi in- sanların, toplumların en eski alışkanlıklarından birisidir. özellikle eski Yunan'da insa- nın politik bir hayvan olduğu belirlemesi yapılırken, toplum polites ve idiotes diye iki küme- de ele alınıyor, politikayla ilgi- lenmeyenler küçümseniyordu. Yunan'da ve Roma'da siyaset- le ilgilenenler yurttaş statüsü kazanmış olan aristokrat ve tüccar kesimine mensup olan- lardı. Siyaset zamanla toplu- mun her kesiminden insanların uğraştığı bir alan oldu. önce- leri sadece oy verme biçimin- de pasif bir etkinlik olarak algı- lansa da, günümüzde çok ge- niş toplum kesimleri bununla yetinmek istemiyor, konunun üzerinde düşünme ihtiyacı da duyabiliyor. foplumun siyasette etkin ha- le gelebilmesi, eylemleri üzeri- ne düşünebilmesini sağlamak için eğitim kurumları, özellikle de üniversitelerde siyaset bili- mi, siyaset felsefesi kürsüleri kuruluyor. Siyaset kulüpleri, si- yaset sempozyumları, siyaset söyleşileri... adı altında çok çe- şitli etkinlikler düzenleniyor. Maltepe Üniversitesi'nin bu yıl— ki sempozyum konusunu ge- çen yıl kurulan Felsefe Bölümü belirliyorveorganize ediyor. Bu sene beşincisi yapılacak olan söyleşilerin konusu siyaset fel- sefesi olarak belirlenmiş. 2 Ni- san'dan başlayıp 28 Mayıs 2005'te sona erecek olan sem- pozyum, cumartesi günleri sa- at 10 ile 12 arasında yapılacak. Yetkililerin bildirdiğine göre toplantılar Felsefe Bölüm Baş- kanı Prof. Dr. Betül Çotuksö- ken yönetiminde üniversitenin Dragos kampusunda gerçek- leşecek. Bir sorumuzu yanıtlayan Be- tül Çotuksöken, siyaset konu- sunu öğrenci kesiminden ve üniversite çevresinden gelen is- tek üzerine seçtiklerini belirti- yor. Çotuksöken, dünyada ve ülkemizde siyaset eğitimine bü- yük ihtiyaç duyulduğunu da sözlerine ekliyor. Prof. Dr. Betül Çotuksöken, siyaset sorununu son çözümlemede bir bilgi so- runu, bir bilinç sorunu olarak saptıyor. Halen birçok toplum- da bir siyaset öğrencisi kadar siyaset bilgisi olmayan insanla- rın toplumları yönettiğini veya yönetme girişiminde bulunduk- larını düşünürsek Çotuksö- ken'in yaklaşımı sanırız daha iyi anlaşılacaktır. Çotuksöken bir başka sorumuza karşılık da, sempozyum süresince sadece bir kuramsal çalışma yapılma- yacağını, ülkemizin vedünyanın ekonomi-politik süreçlerinin içinde olan siyasetçilerin de çağrılacaklarına, onlarla bilgi te- atisinde bulunulacağına işaret ediyor. Söyleşilerin hazırlık bro- şürüne baktığımızda siyaset fel- sefesinin, siyaset biliminin bir- çok sorununun ve temel kavra- mının ele alınacağını okuyoruz. Birey-toplum ilişkisi, yurttaş-si- vil, toplum-devlet ilişkisi, kamu- sal alan, siyaset ile felsefe, hu- kuk, etik, medya ilişkisi bunlar- dan sadece birkaçı. Siyaset dü- şüncesi ile temel ve güncel olan bu konuların bilincinde olan sempozyum yetkilileri konunun geniş kesimlere yayılması için üniversite dışına da taştıklarını, siyasi partilerin Istanbul il baş- kanlıklarına, sivil toplum örgüt- lerine, Istanbul'daki üniversite- lerin tümüne, birçok dergi ve gazeteye haber ulaştırdıklarını söylüyorlar. Aynı söyleşilerde adı geçen Maltepe Üniversitesi öğretim üyelerinden Tüten Ang da so- rumuza verdiği yanıtta, insanın ve dünyanın durumuna bakı- lırsa felsefenin temel disiplini- nin ahlak felsefesi ve siyaset felsefesi olması gerektiğinin altını çiziyor. Tüten Ang'a gö- re toplumlar bugün sömürü ve savaştehdidi altında; acılar, sı- kıntılar kol geziyor, bu yüzden etik'e, estetik'e, siyasete her zamankinden daha çok ihti- yaç var. Sempozyumun örgütlenme- sinde yer alan, Maltepe Üni- versitesi öğretim görevlilerin- den Ahu Tunçel de söyleşiler- de sadece konuşan öğretmen- ler ve pasif dinleyicilerin olma- yacağını, toplantılarda hem su- nuş yapanların hem dinleyen- lerin aktif tutum alacaklarını söylüyor. KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakı turk.net ÇİZGİLtK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci ı mynet.com HARBl SEMIHPOROY semihporoy(<ı yahoo.com HAYAT EPİK TtYATROSU MUSTAFA BİLGIN hayatepiku mynet.com KARTAL 3. AİLE İMAHKEMESt'NDEN Esas No: 2004/508 Davacı Aziz Osman Dalgjn tarafından davalı Aneliya Dal- gın adına açılan boşanma davasının verilen ara kararı gereğin- ce, Davalı Aneliya Dalgın'<n Yalı Mahallesi Fevzi Çakmak Cad. Deniz St. A Blk. 44/1 Maltepe adresinde bulunamadı- ğmdan zabıta tahkikatı yap lmış, tebligata yarar açık adresi bulunamamıştır. Yukarıda adı ve adresi yazlh davalı Aneliya Dalgın'a duruş- mamız olan 28.04.2005 günü saat 11.45'te duruşmada hazır bulumnası, bulunmadığı takdirde usulün 213 ve 377. madde- leri gereğince gıyabınızda karar verileceği hususu ilanen dava dilekçesi yerine kaim olmak tizere tebliğ olunur. Basın: 13813 SOftMAYIN KAkAKOLV sorun yoyınevine giren hırsız leçekfere dokunmadı 30 yıllık arşlvi ve bilgisayarı çaldı TARlHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 31 Mart untnc.mıımta z-nrikan. cotn The Most Marvellous Iron Invention! Sürücü belgemi kaybettim. Hükümsüzdür. HAKK1SELÇUK ÖNDER T.T.O.K. Turistik Işlt. (Ayasofya Pansiyonları - T. Tunay Demirtaş) adına kayıtlı Tekel ruhsatı kaybolmuştur. Hükümsüzdür. OTOMAT/K UTU.. BUSÜM, YENİ SArtŞA SUNULAN OTO - MATIK BİfZ UTİ1YLE ILGlU &EKLAM AMEfi-l- KAN SASINtMM YAYIMLANMIÇTI. ÜTÜNÜN ICÖKENİ İLKÇAĞLAISA PEĞİN ; METAL ÜTÜLE& xris/l. /*çu4Miş, X7X. yüzytL&A ÎSE:, /V/CV/V7V» tSITrLAN 7~f'PLEt?ı ÇI/CMlÇTt. MODELLERüEj IÇINE KÖZ /ZOMULAN^ LAR Sl/LUMMAfcmYO/- tt-K ELSfCT/eiKU ÜTZJ, f YIUMDA YAPrLM/Çr//?. y^NPA IZeSMf GÖ- (ZÜl-£N iS3o'tsA&tA/ ÜTÜ£ÜNP>EK.I y£NİLİK IS£j BELİfZLİ S//Ç SrCAKLfĞA GELİNCE OTO- Mrtn'K OLAGAt: £e-E*ırrZfĞr KE&MESf, BİI SOGUPUĞUAJPA y£/Vr£>£M (StNMAS/yP DUZ ÇİZGİ ÜMlT ZtLELÎ Peki, Ben Ne Yazamayacağım?! Bugün son gün... Yarın yeni bir dönem açılıyor. Akşam gazetesinin sloganıyla söyleyelim: - Bugün, Türkiye'de gazeteciliğin son 1 gü- nü!.. Peki, önümüzdeki hafta ben ne yazacağım? Gü- vendiğim birkaç kişiye soracak oldum, önce güldü- ler, sonra da akıl verdiler: - Sen, ne yazamayacağım düşünsen daha iyi olur! Bu manidaröğüt iyiceaklımı karıştırdı. Arşivimi ka- rıştırdım. Yazmayı düşündüğüm konuları taradım. Yazdıklarımı yan yana koyup ipucu aradım. Yeni ya- sayı önüme koyup, basına hapis cezası bileti kesen 30 maddeyi tek tek inceledim. Neredeyse tüm mad- delerde yer alan "bu suç basın yoluyla işlenirse hapis cezası yan oranında artırılır" hükmünün ne anlama geldiğine baktım. Cezaların 10 yıla kadar uzandığını görünce iyice karamsarlığa kapıldım... - Peki, ben haftaya ne yazamayacağım?!! • • • Şimdi ben, "eyahali, biliyormusunuz, sizson 10 yılda adam başı 14 bin dolaryani 20 milyar Türk Li- rası borç ödediniz. Çoğunuz 20 milyarı bir arada bi- le görmemiştir. Sizi yönetenler içeriye ve dışarıya 1 trilyon doların üzerinde borçlandı. Bu borcun yüz- de 73 'üyle yine borç ödedi. Yatırıma ise yalnızca 39 milyar lira ayırdı. Son 5 yılda ise 513 milyar dolar ile Cumhuriyet tarihinin en ağır iç borçlanmasını ger- çekleştirdi. Vergi alamadığı, kayıt içine sokamadığı kara paracıya, iliğimizi sömüren yabancı 'sıcak pa- racıya' bir de ödül verircesine ballı kaymaklı faiz ödedi. Buna rağmen borçlanmızazalacağına katla- narak artıyor. Bunun adı sömürgeleşmektir" diye yazamayacak mıyım? Tayyip Bey'in "u/usases/en/ş"monoloğundaçiz- diği pembe tablonun gerçeği yansıtmadığını, Türk- Iş ve Hak-lş konfederasyonlarının yaptığı son araş- tırmaya göre, Türkiye'de 20 milyon kişinin yoksulluk ve açlıkla pençeleştiğini, 4 kişilik bir ailenin açlık sı- nırının 526 milyona, yoksulluk sınırının ise 597 mil- yonaulaştığını, bu rakamların da yalnızca yemek, ki- ra, giyecek gibi en temel insani ihtiyaçları içerdiğini, bunun adına da "yaşamak" dendiğini anlatamaya- cak mıyım? Hükümetin, Rum yönetimini Gümrük Birliği kap- samına alacak protokolü kabul ettiğini, Tayyip ve Abdullah beylerin "bu imza siyasi tanıma değil- dir" şeklindeki açıklamalarının kocaman bir balon ol- duğunu, bu imza ile birlikte Rum kesimini, Kıbrıs Cumhuriyeti olarak fiilen tanıdığımızı, böylece Kıb- rıs'ın tamamının "gitti, gider" olduğunu kalemeala- mayacak mıyım? Gözümün önünde dans eden maddeler yazama- yacağımı söylüyor! Yukarıda saydığım örnekler, ya "halkı tahrik, toplumun bir bölümünü kışkırtmak" ya da "hakaret, kişilik haklanna saldırı" olarak yo- rumlanabiliyor! Bu durumda Başbakanlık Müsteşarı Ömer Din- çer'i de yazamayacağım! Marmara ve Sivas Cum- huriyet üniversitelerinin oluşturduğu komisyonun, ömer Bey'in 1996 yılında yazdığı "Işletme Yöneti- mi" kitabında, Prof. Tamer Koçel'in kitabından in- tihal(bilimseldildeaşırma)yaptığınahükmettiğini, ra- porun şu sıralar YÖK tarafından incelendiğini, ama ne olursa olsun böylesine ağır bir karar karşısında müsteşarın istifa etmesi gerektiğini yazmamam ge- rekiyor. Çünkü bu da kolaylıkla "hakaret" ya da "ki- şilik haklanna saldırı" sayılabiliyorü! - öyleyse ben ne yazacağım? ••• Bir arkadaşım "Çok kolay" dedi: - Yasada dalkavukluk, yalakalık, iktidar şak- şakçılığı, Amerikanofillik, Avrupa işbirlikçiliğiile ilgili açık hüküm yok!. Paşa gönlün hangisine yatkınsa onu seç. Istersen tümünü de seçebi- lirsin, zaten birbiriyle eşgüdüm içinde! Bırak ha- pis cezasını, üstüne üstlük itibarın yükselir, el üstünde tutulursun. Arada birde aşk, meşk, ya- zıları döşendin mi işi bitirdin demektir. Değme- sinler keyfine!.. Bunları söyledikten sonra yüzüme baktı. Surat ifa- dem pek hoşuna gitmemiş olacak ki, aceleyle kalk- tı. Tam kapıdan çıkarken içini boşalttı: - Sen adam olmazsınü! e posta: umitzileli// gmail.com B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 SOLDANSAĞA: 1/ Abecenin bir ya da bir- kaç harfini hiç kullanmadan yazılan edebi- yat yapıtı. 2/ Yapılmış, ger- çekleşmiş iş... Malezya hal- kına özgü bir tür öldürücü delilik. 3/ Be- rilyum ele- mentinin simgesi... Antalya'nın bir ilçesi. 4/lspartailinde,kayak merkezi olan bir dağ... Hicap.5/Seçkın...Ka- tılmış, ulanmış parça. 6/ Bir cins ince ve sık dokunmuş patiska. 7/ 6 Donuk renkli... Kuy- 7 ruksokumu. 8/ Arpa, 8 buğday ve benzerleri- 9 nin kalburdan geçiril- miş bölümü... Eski Mısır'da güneş tannsı. 9/II. Dün- ya Savaşı 'nda Japonlar tarafından kullanılan avcı uça- ğı tipi... Kredi kartıyla yapılan alışverişlerde, kulla- nıcıya verilen fiş. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Halk edebiyatında, "b-p-v" gibi dudak ünsüzleri- ni kullanmadan oluşturulan şiir türü (Soldan Sağa 1 'de sordugumuz sözcüğün en güzel örneklerinden bi- ridir). 2/ Düşüncenin tasarlayabileceği bütün üstün nitelikleri kendinde toplayan... Ağaçlıklı yol. 3/Çem- berin çevresinin çapına oranını gösteren sayı... Ağaç çemberler üzerine örülmüş torba biçiminde bal ık ağı. 4/Mafya örgütünün suskunluk yasası... Japon lirik dramı. 5/Bir nota... Kısayazı. 6/Ünlü bir Mısır fira- vunu... Duman lekesi. 7/ Gözleri görmeyen... Giysi kesimi. 8/ Dinlenmek için çalışmaya ara verme... Hint mutfağına özgü bir tür baharat. 9/ Argoda kaba saba ve görgüsüz kimseye verilen ad... Bıiyüklük, ölçü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle