23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 MART 2005 PAZAR HABERLER DUNW)ABUGUN ALt SİRMEN Hacı Komünist' Sevgili, 28 Şubat Pazartesi güno oğlum gelmişti, ko- nuşuyorduk; birazdan o g decek, ben de çıkıp, Şarabi'de, Ferhan Şensoy'un kitap imza gü- nünde bulunacaktım. Birden önce üşümeye, sonra da zangır zan- gır titremeye başladım. Yatağa girdim, derece- yi koydum, ateşim 38'i aşmıştı. Telefon edip haber verd m ve o güzel günde bulunamadım. Oysa Şarabi'nin sahibi Gökhan Bey, bir Kü- ba orkestrası getirtmiş, Chş bereleri bulmuş, Fer- han da purosuyla kitabını imzalıyormuş. Yaşanmaya değer bir zâman dilimi, ama ya- şayamadım işte. Hayat film şeridi değil ki, sonradan bobini ge- riye sarıp yeniden gösteresin. "Hacı Komünist", Ferhan Şensoy'un "Şans Kapıyı Çalınca" filminin çekimi için gittiği ve kendi deyimiyle hacı komünist olduğu Küba ile ilgili anıları. Okumuşsundur sanırımj bir özeti de Cumhu- riyet'te yayımlanmıştı. Küba, yalnız paraya ve tüketime dayalı, insa- nın kendisine ve hemcinsine yabancılaştığı, il- kel yabanıllığından daha da korkunç, teknolo- ji destekli çağdaş yabanıllaşmanın tutsağı ol- duğu yaşam biçiminden, daha başka, daha gü- zel, daha insancıl bir olasıllğın da olduğunu dü- şünen ve bunu arzulayanların hep merak ettik- leri bir ülke. ••* Yapıtlarında, Amerikan yaşam ve öldürme tarzını eleştirmekle birlikte, onun antitezini hiç düşünmeyip, sanki bu bdzukluklar, o ana fel- sefenin kaçınılmaz sonudları değilmişçesine, orasından burasından küçlük değişikliklerle dü- zeltmeyi öneren Oliver Ştone'un Castro'yu anlatan belgesel filmi "Comandante"y\ de bu merakla izlemiş ve dünyaca ünlü Amerikalı si- nemacının, Küba'yı hiç mi hiç anlamadığını, amansız Amerikan cenderesini ıskaladığını, hem hayret hem de üzüntüyİQ görmüştüm. Onun üzerine Ferhan Şensoy'un Küba'nın ruhunu yakalayan "Hacı Komünişt"\ şölen gibi geldi. Insan sevgisine, üretken ve sevecen bir ya- şama inanan birsanatçının, Fidel Castro'nun "Ül- kemiz insanlara maddeselzenginliklersunmak için yoksul olsa da, onlafia eşitlik duygusunu ve insanlık onuru sunamfyyacak kadar yoksul değildir" diye tanımladığı vatanına bakışı bam- başka oluyor. "Hacı Komünisf'te, 1510 yılında, Küba'daki ilk isyanı başlatan ve işgalöi Ispanyolların da git- tiği ileri sürülen cenneti onlaria karşılaşmamak için reddeden Haiti kökenli reis, yiğit Hatuey'in öyküsünden başlayarak, bütün Küba tarihini görüyorsun. ••• öykünün önde gelen üg kahramanı, halkının "Biz ondan neden korkalm ki, o bizim Fidel" dediği, 45 yıldır egemeni o Iduğu ülkesinde adı- na bir tanecik bile heykel diktirmeyen Castro, efsanevi Che Guevara, ac a halkının ve özellik- le Cojimarbalıkçılarınınkadimdostu, bir zaman- lar oturup içki içtiği, yemşk yediği, Terezza de Cojimar'daki masasının üs^ünde, ölümünden be- ri hep "rezervado" (rezervfedir) kartonu bulunan Ernest Hemingvvay. "Baba"nın barını, çalışma masasını ve Terez- za de Cojimar'ın biraz ötesinde, balıkçı dostla- rının, sandallarındaki brorız malzemeleri erite- rek yaptırdıkları heykelini ta. Dahası yok, olamaz da.. görebiliyorsun kitap- . Hemingvvay de, Che de gideli çok olmuş. Commandante bizim Fidel de, birtek kez, ka- palı yolda halk ile birlikte bekledikten sonra, arabasıyla geçip giderker giriyor, filmin karesi- ne... Ama her üçü de kitabın her yerinde varlıkla- rını hissettiriyorlar, Küba halkı ile kucak kuca- ğa. Ferhan Şensoy, Küba'yı beğendiği, beğenme- diği, kızdığı, sevdiği yanlşrıyla, ukalalık ve na- sihat etmeden, görece vaisıllığıyla kibirlenme- den, tam tersine, özgürlük ve eşitliğe, yaratıcılığa hayranlık duyarak anlatıybr. Kitabı okuyunca, Sevgili, Küba'yı tüm eksik- lik ve aksaklıklarına karşıri daha da sevdim; in- sana, emeğe saygılı, eşitliğe ve özgürlüğe tut- kulu has sanatçı Ferhan Şensoy'u da... asirmen(a)cumhuriyet.^om.tr DAVA REKORTME^Î SÎNAN KARA Ülke, gazeteciler hapishanesi olacak ANKARA(ANKA)- Hakkında açılmış on- larca dava bulunan ga- zeteci SinanKara, "Ye- ni TCK'nin yürürlüğe gireceği 1 Nisan sonra- sını düşünmek bile is- temiyorum" dedi. Kara, daha önce ye- rel bazda yayımladığı Datça Haber gazetesi- nin mahkeme kararıy- la kapatılmasının ardın- dan yazılannı "www.memleketinse- sLcom" ınternet sitesin- de yayımladığını söy- ledi. Kara, Datça Ha- ber gazetesinin kapatıl- masına ilişkin temyiz karannın Yarg^tay'da ol- duğunu belirterek kay- makamhğın gazetedeki haberlerinden ötürü hakkında yaklaşık 35 dava açtığını söyledi. Yeni TCK'nin, gazete- çilik yapma imkânları- jıı oldukça sınırlandı- racağını dile getiren Ka- |a,"Yasa ülkeyi gazete- ciler hapishanesine çe- Virecek" dedi. Yasayı ;azeteciler açısından IdamfermanT olarak ıiteleyen Kara, "Buya- îayı okuduğu bir şiir- ien dolayı ceza altnış îir Başbakan'ın çıkar- mış olması oldukça dii- fündürücü" diye ko- ııuştu. Oğuz Oyan başkanlığmdaki 'Banka Kara Deliği Araştırma Komisyonu' çalışmalannı tamamladı CHP'den 'hortum' raporuANKARA (ANKA) - CHP Genel Sekreter Yardımcısı Oğuz Oyan'ın başkanlığında faaliyetlerini sürdüren ve MYK dışındaki üyelerden de des- tek alan "Banka Kara Deliği Araş- tırma Komisyonu", banka hortum- lanması olarak tanımlanan banka- ların içinin boşaltılması olaylan üze- rindekı incelemesını tamamlayarak tespitlerini rapor haline getirdi. Bugün düzenlenecek bir toplantıy- la kamuoyuna açıklanacak rapor, sektörün önemlı temsilcileriyle gö- rüşülerek oluşturuldu. Komisyon üyeleri; TMSF, BankalarBirliği'nin • Bugün düzenlenecek bir toplantıyla kamuoyuna açıklanması beklenen raporda bankaların nasıl battığı, batan bankaların neden tasfiye edilmeyerek TMSF'ye devredildiği konuları değerlendirilerek çeşitli iddialar gündeme getirilecek. üst düzey yöneticileri başta olmak üzere BDDK yetkililerinden batık banka genel müdürlenne, banka avu- katlanndan, batık banka sahiplerine kadar bir dizi görüşme gerçekleştir- di, bu görüşmeler kayda alındı. Ekleriyle birlikte yaklaşık 40 say- fayı bulan raporda, bankaların nasıl battığı, batan bankaların neden tas- fiye edilmeyerek TMSF'ye devredil- diği, bankalarda oluşan zarar, siya- sal açıdan yanlış uygulamalar ve ImarBankası'nda yaşanan olaylar ge- niş olarak değerlendınlerek çeşitli id- dialar gündeme getirıldı. Fonaekyük Raporda, hükiimetın ve TMSF'nın batık paraları tahsıl etme konusun- da tüm olası araçları kullanma ira- desinde olup olmadığına ilişkin açık- lanmayan boşluklar tespit edildiği öğrenildi. Batan bankalann TMSF'ye devredılmesi seçeneğınin seçilmesin- de, mevduat dışında özellikle dış yü- kümlülüklerın dayattığı başka zo- runlulukların olduğu öngörüsünün yapıldığı raporda, zora düşen ban- kaların yurtdışındakı kışı ve kuruluş- lara olan yükümlülükleri, fon ga- rantisinde değilken bunların garan- ti kapsamına ahnması örnek olarak verildi. Raporda, bu adımın atılma- THE WASH1NGTON TIMES 'ABD koşulsuz ışbırlıgı isûyor' • The Washington Times'ta yayımlanan yazıda, Türkiye medyasında nefret dolu bir anti Amerikan kampanya yürütüldüğü ileri sürüldü. WASHINGTON (ANKA) - ABD'de ya- yımlanan The Washington Times gazetesin- de Andrav Bonmiec imzasıyla yer alan ya- zıda, Türkiye ve ABD arasında son dönem- de basın üzerinden yürütülen tartışmalara değinildi. Çeşitli Türk gazetelerinden ıfade- lere yer verilen yazıda, "Türkiye'ninçoğun- lııkla nefretdoluantiAmerikan medya kanı- panyasıbir şekildeduruluyorgibigözüküyor ama diplomatlar,iki müttefikarasındaki iliş- kilerekaydadeğerzararverildiğinisöylüyor- lar" yorumu dikkat çekti. Washington Times'ta, gazetemizde yer alan, "ABD, Türkiye'nin kcndisiyle koşulsuz işbirliği yapnıasını istiyor. Böyle bir işbirliği- nin reddedilmesi halinde (VVashington) I iir- kiye'yi tecrit etmekle, hatta daha da ileri gi- derek onu hedef ülke haline getirmekle teh- dit ediyor" değerlendirmesıne yer verildi. Yazıda, Ortadoğu gazetesi köşe yazarı Ah- metÇakar'ın satırlanndan da alıntı yapıldı. Çakar'ın kaleme aldığı "Tüm dünyaya hük- metmeyihayaledenABD,özellikleMüslüman ülkelere saldınyor ve Müslüman kanlanm akrtıyor" yönündeki ifadelerı de yer aldı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın verdiği ışaretlerin kafa karıştıcı olarak algılandığı belirtilen yazıda, "Bir gün Washington ile aradaki farkları çok küçükgösteriyor, başka bir gün bunlann etkisinc ilişkin uyanda bu- hınuyor" denildi. Yazıda, ABD'nin Türkiye'yi işgal senaryosunu işleyen "MetalFırûna'' ad- lı kitabm üçüncü baskısını yaptığı ancak ABD Büyükelçiliği'ni bunun ötesinde kay- gılandıran durumun ise, kitabın Türk ordu- sunda ve hükümet çevrelerinde kısmen tak- dır edılmesi olduğu savunuldu. Türklerin yüzde 82'sinin ABD Başkanı GeorgeBushyönetiminin polıtıkalanna olum- suzbaktığı anımsatılan yazıda, Ankara ve Was- hington arasındaki ana sürtüşme noktasınm, Kürtkonusundaortaya çıktığı yorumu yapıl- dı. Yazıda, bu durum, "ABD'ninKürtasilere destek verdiği yönündeki Türk algılaması, Irak'la bağımsız Kürt devletine Amerikan desteğikorkusuveTürklerinIrak'takiduruma yöneük eleştirisi" şeklinde değerlendınldi. Mumcu Geçen hatta eski partisi ANAP'a dönen Isparta Milletvekiü Erkan Mumcu, ANAP'ın kurucusu Turgut ÖzaTın misyonunu tamamlamaya talip olduğunu itade ederek genel başkan adayhğnü açıkladı. Bcraberinde nıilletvckilleri Sait Armağan, Mehnıet Erdemir ve Süleyman Sanbaş ile birlikte 1.5 saat gecikmeli olarak ANAP Genel Merkezi'ne gelen Erkan Mumcu, Türkiye'nin dört bir yanından toplanan coşkulu partililer tarafindan karşılandı. Büyük bir izdihamm yaşaııdıgı karşılama törenüıe, ANAP'ın mevcut yöneticilerinin yanı sıra eski bakanlardan Oltan Sungurhı, Nejat Arseven, Yaşar Dedelek, Mehmet Keçeciler ile eski İstanbul Valisi Erol Çakır da kanldı. "Anm balım peteğun" şarkısuun çaldığı törende, "83 ruhunu Mumcu ile yaşatacagız, ANAP iktidar, Mumcu açıkladı Başbakan ve Özal misyonu, Mumcu vizyonu" yazılı pankartlar dikkat çekti. Genel merkezdeki konferans salonunda "Başbakan Erkan" sloganlan cşliginde konuşmasuu yapan Mumcu, yapılacak kongrede ANAP genel başkanlığıııa aday olduğunu açıkladı. Mumcu, partililere "Sizuıle bana çok uzun gelen bir aynlıktan sonra beraberiz" diye scslcndi. Mumcu, bugünden itibaren partinin kapısının herkese açık olduğunu belirterek "Kim ki bugünden sonra bu partide sahiplik iddia eder, o bizden değildir. Bugün rahmetli Özal'ın aziz hanrası önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum. Taüp olduğum şey yenilenmiş ANAP ile beraber heyecan veren bir yolculuğa çıkmakür. Talip olduğum şey, Özal'ın misyonunu tamamlamakhr" diye konuştu. (Fotoğraf: AA) sında IMF'nin ve onunla bağlantılı uluslararası finans kuruluşlarının doğrudan müdahalelerınin etkili ol- duğuna dikkat çekildı. Raporda ayrıca, TBMM'de Araş- tırma Komisyonu kurulması çağrı- sı yapıldı. Böylece, konunun iktidar ve muhalefet partileri gruplarının ve milletvekillerinin ortak bir kay- gısına dönüştürülmeye çalışılacağı- nı vurgulayan CHP komisyonu, da- veti kendilerinin, gereğini ise oyla- rıyla önergeyi destekleyecek iktidar milletvekillerinin yapacağını vur- guladı. TCY'YE HAZIRLIK Barodan medyaya seminer BOLU (AA) - Bolu Gazeteciler Cemıyeti Başkanı Caner Güngör, 1 Nısan'da yürürlüğe girecek yeni Türk Ceza Kanunu (TCK) ile gazetecilerin iş yapamaz hale gelmesinin istendiğini söyledi. Güngör, cemıyet tarafindan düzenlenen "Hukuk" seminerinin açılışında yaptığı konuşmada, yeni TCK'nin gazetecileri zor duruma sokacak maddeler içerdiğini belirtti. Basın mensuplannın halkın doğru ve hızlı haber alması için çalıştıklannı ifade eden Güngör, "1 Nisan'da yürüriüğe girecek yeni yasayla biriikte gazetecilerin tamamen iş yapamaz hale gelmesi istenmekte. Türkiye'de basın özgürlüğü deniyorsa, nerde kahyor bizim özgürlüğümüz" diye konuştu. Yeni yasa hakkında katılımcılara bilgi veren Bolu Barosu Başkanı Tuncay Alnıak da "1 Nisan'dan sonra gazetecilerin yapmış olduklan haberierde yasal yükümlülüklerine dikkat etmeleri gerekiyor. Aksi halde gazetecileri ağır para cezaları ve mahkûmiyeüer beklemektedir'' dedi. Belediye Meclis Salonu'nda düzenlenen ve çok sayıda basın çalışanının katıldığı semınerde, Bolu Barosu avukatlannca yeni yasal düzenlemeler ve 1 Nisan'dan sonra karşılaşılabilecek sorunlar hakkında bilgi verildi. Öymen, büyükelçinin, aldığı talimatlar doğrultusunda hareket ettiğini öne sürdü 'Eklelman'ın açıklamaLarı kişisel değil' • MHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Bal istifadan memnun olduğunu söylerken, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen istifanın ABD'nin iç meselesi olduğunu belirtti. ANKARA (Cunıhuriyet Bürosu) - ABD Büyükelçısı Eric Edelman'ın ABD'nin Ankara Büyükelçiliği ve Dı- şişleri Bakanhğı'ndaki göre- vınden istifa karan farklı de- ğerlendirmelere neden oldu. MHP Genel Başkan Yardım- cısı Faruk Bal, diplomatik teamüllerin dışına çıkmakla suçladığı Edelman'ın istifa- sından memnun olduğunu belirtirken, CHP Genel Baş- kan Yardımcısı OnurOymen, Edelman'ın yaptığı açıkla- maların kişisel olmadığını vurgulayarak "Edelman, ABD'den aldığı talimatlar çerçevesinde hareket etnıiş- tir" dedi. Emeklı Büyükelçi ve CHP İstanbul Millervekili Şükrü Elekdağ, Eric Edelman'ın is- tifasmın Türkiye'de yanlış yorumlandığı eleştirisinde bulunarak şu değerlendirme- yi yaptı: "Edelman,daha üst düzey- de bir göreve gehnek istiyor- du. Pentagon'unüç numara- h ismi Douglas Feith'in yeri- ne gelmeyi arzu ediyordu. Bu onun için yapılnuş bir hare- ket. Yani Dışişleri'nden Pen- tagon'a geçecek. Daha etkin olacagını düşündüğü bir gö- rev için Ankara'danaynhyor. Zaten çok daha önceden bu yönde harekete geçmişti." MHPTi Faruk Bal, Edel- man'ın uluslararası diploma- tik teammüllere uygun dav- ranmadığına işaret ederek "SayınEdelman'ın bu kural- lar dışmaçıkarak,Türkiye'yi yönlendirici faaliyetleri ol- muştur. Bu faaliyetleri nede- niyle Türkiye ve ABD ilişki- leri açısından kamuoyu nez- dinde olumsuz değerlendir- melere yol açmışür" dedi. CHP'li Onur Öymen ise Edelman'ın istifa karannın ABD'nin iç meselesi olduğu- nu vurguladı. Edelman'ın açıklamalannın kamuoyunda yarattığı tepkileri de yorum- layan Oymen, "Büyükelçiler aldıklan (ahnıatlara göre ha- reket eder. Bu nedenle Edel- man'm sözlerini kişisel ola- rak değerlendirmek yaıüış- ür. Öyleanlaşüıyorkitalinıat- lar çerçevesindehareketetmiş- tir" diye konuştu. Öymen Türk hükümetinin muhatabının ABD hüküme- ti olduğunun altını çizdi. SlJFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Bu köşede, arada bir üniversite- li gençlerin mektupları yer alır. Genç- ler, kendi öfkeleri ve heyecanlarıy- la yaşadıkları sıkıntıları, gördükle- ri baskıları anlatırlar. Geçen dö- nemde birçok üniversite öğrenci- si çok sudan gerekçelerle okulla- rından atıldılar. Bir kısmı daha son- ra mahkeme kararlarıyla okulları- nadöndüler. Bazı üniversite yöne- timleri ise bu kararları uygulamak- ta bile ayak dirediler. Gençler yolladıkları mektupta, bu kez de bazı üniversitelerde ya- şananları, üniversitelerden atılan öğrencilerin dertlerini aktarıyorlar. Bu gençlerin bir kısmı, bir daha üniversıteye dönemeyecek kadar ağır cezalara çarptırılmışlardı. Bu mektupta anlatılanları sizlerle pay- laşmak istiyorum. • • • Gençlerin anlattığına göre ge- çen haftalarda Zonguldak'ta bir devrimci genç, ülkücülertarafindan saldırıya uğradı ve hastanelik edil- Universiteli Gençlerden Mektup di. Bunun üzerine gençler hasta- nelik olan arkadaşlarma destek amacıyla, çeşitli protesto gösteri- leri yaptılar. Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Rektörlüğü, bu destek eylemi örgütlemesi nedenıyle on- larca öğrenci hakkında soruşturma açtı. Gençlerin mektubundan öğren- diğimize göre, açılan bu soruştur- ma sonucunda 12 öğrenci hakkın- da yükseköğretim kurumundan çı- karılma cezası verildi. Birçok öğ- renci de bir yıldan bir döneme ka- dar değişen cezalara çarptırıldılar. Bir öğrencmın yükseköğretim kurumundan çıkarılması demek, artık ömür boyu ünıversitede oku- yamayacağı anlamına gelmiyor mu? Üniversiteler böyle sert ve geri dönüşü olmayan kararları na- sıl alabiliyorlar? Birçoğumuzun gençliğinde başı derde girdi, eylem- lere katıldık. Üniversitelere bir da- ha dönemeseydik, daha mı iyi olur- du? Belki bu kararların altında im- zası olan öğretim üyelerinin bile başları benzer dertlere gırmiş ola- bilir. Bizde ne yazık ki eğitme de- ğil cezalandırma daha kolay bir yol olarak tercih ediliyor. • • • öğrenciler, benzer sorunların Trakya Üniversitesi'nde de yaşan- dığını belirttiler. Bu köşede de za- man zaman Trakya Üniversitesi'nde yaşananları aktarmıştım. Birsüre- dir buradan ses gelmiyordu. Ben de mutlu oluyordum. Ancak belli ki yıne sıkıntılar başlamış ya da de- vam ediyor. Mektupta şunlar be- lirtilıyor: "Geçen yıl gaz bombala- rı ile polisin saldırdığı üniversite şenliği sonrası tutuklama ve arka- sından da soruşturma terörü dev- reye sokulmuştu. Bir dönem ile biryıl arasında de- ğişen uzaklaştırma cezalanna çarp- tırılan öğrenciler, idari mahkeme- ye açtıkları davayı kazanmış ol- malarına ve yürütmeyi durdurma karan çıkmasına karşın, üniversi- te rektörlüğü öğrencileriokula sok- mamaya devam etmektedir." Trakya Üniversitesi Rektörlüğü, gerçekten de burada belirtildiği gibi idari mahkemede yürütmeyi durdurma karan alan öğrencileri üniversiteye sokmuyor mu? Bu- na inanmak istemiyorum. Belki bi- zim bilmediğimiz bir gerekçeleri vardır. Gençlerin mektubundaki son şi- kâyetleri de İstanbul Üniversitesi ile ilgili. Mektuba göre öğrencilere tebliğ edilmeden ve öğrenci işle- rinin de bilgisi dışında, polis göze- timindeki sorguların sonucunda 16 öğrenci yükseköğretim kurumun- dan çıkarılma cezası aldı. öğren- ciler bu cezaları veren soruşturma kurulunun bazı öğrencilerin ifade- sini dahi almadığını öne sürüyor- lar. Ifadeleri alınanların da arka- daşları hakkında itade vermeye zorlandıklarını iddia ediyorlar. Gençlerin mektuplarında belirt- tiği olayların ne kadarının gerçeği yansıttığını bilmem mümkün değil. Ancak sonuçta çok sayıda öğren- cinin, bir daha okullanna ve de üni- versiteye dönmemek üzere atıl- dıkları ve eğitimlerinin sona erdiği bir gerçek. Acı olan da bu. Genç- lerin bütün geleceğini karartan bu tür kararları verirken öğretim üye- lerimızin, üniversite yöneticilerimi- zin biraz daha dikkatli olmaları ge- rekmez mi? • •• Üniversitelerimizden daha mut- lu haberler almak istiyoruz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle