18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA + CUMHURİYET 27 ŞUBAT 2005 PAZAR 12 J v t _ f J^l U VT U leyla.tavsanoglu(<?)cumhuriyetcom.tr KıbrısRum TemsilcilerMeclisiBaşkanı Hristofias'la adadakison durumu konuştuk 'Uluslararası camiabizi cezalandınyor' ($ Benimpartimle CTP arasında helli bir diyaloğun başlatılması arzusunda olduğumuzu ifade etmek istiyorum. m İnsanlarımızda çözüm arzusu vardı, ama daha adil, daha dengeli bir çözüm önerisi bekliyorlardı. ^ (§ Türk halkı da aslında egemen sınıfların ve aşırı sağcı unsurlann davramşlannın olumsuz etkileri altında kaldı. (• Günün birinde umalım ki burada Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti kurulur ve çocuklanmız bu talebi ilcri sürerler. SÖYLEŞİ LEYLATAVŞANOĞLU Kıbns'ınRum tarafi AB üyesi oknanın ver- diği rahatlığı yaşamaya çalışıyor. Ancak ke- yifleri kaçıran nokta, iki hafta önce Anka- ra'daki ABD Büyükelçüiği Ticaret Ataşesi'nin başkanlığında büyük Amerikan şirketlerinin temsilcilerinden oluşan bir işadamları gru- bunun KKTC'yi ziyaret etmiş olması. Ay- nca AB Komisyonu Başkanı Barosso'nun da KKTC Başbakanı Mehmet Ali TaJat'la gö- rüşmesi oluşan kaygılan körüklemiş görü- nüyor KKTC'nin uluslararası arenada ya- sal devlet olarak tanınması olasılığı, aııkışı lan Kıbns Rum Yönetimi katlarında kâbus- lann görülmesine neden olmaya başlamış Böyle bir olasılığı telafiuz bile etmek iste- miyorlar. Ama dünyada oynanmakta olan büyük oyun çerçevesinde bölünmüş bir Kıb- ns'ın, birleşik bir Kıbns'tan çok daha fazla oyunun ustalannın işine gelebileceğini de göz ardı edemiyorlar. Letkoşa'da Kıbns Rum Meclisi binasında görüştüğüm komünist AKEL Partisi lideri ve Rum Meclis Başka- nı Demetris Hristofîas'ta da KKTC seçim- lerini ve Kıbns'm geleceğiyle ilgili tahmin- leri ele aldığımız konuşma srrasında benzer birkaygı sezinliyorum. Mükemmel Ingıliz- ce konuşmasına karşın tercüman aracıhğıy- labu demeci Rumca vermeyi yeğliyor. Hris- tofias, KKTC Başbakanı falat'ın son yap- tığı kimi konuşmalardan ve Rum lider Tas- sos Papadopulos'a ağır sözler sarf etmesin- den de rahatsız olmuş gibi. Hristofias'ın bir başka, belki de en önemli rahatsızhğı, Kıb- rıs'ın askersizleştırılmesinden söz edilirken adadaki egemen tngiliz üslerinin bu kap- sam dışındatutulması. AKEL lideri, "BizKıb- 1-LSII Kuınlar ve Türkler, aramızda didişccek yerde yeterG siyasi olgunluğa erismis olsay- dık İııgili/ üslerini buradan çokran gönder- miş olurduk" diyor. - CTP lideriMehmet Ali Talat, KKTCse- çimlerinin hemen sonrasmda, hedeflerinin Kıbrıs sorununu çözmek olduğunu, ancak Sayın Papadopulos'un bir çözüme diren- diğini söyleyerek uluslararası camiayı Sa- yın Papadopulos 'u tecritetmeye, daha doğ- rusu göz ardı etmeye çağırdu Siz Talat'ın bu çıkışını nasıl değerlendiriyorsunuz? HRİSTOFtAS - Oncelikle partisinin al- dığı yüksek oy oranı nedeniyle Talat'ı kut- lamak istiyorum. Buradan yola çıkarak hem Talat'ın kendisi, partisi ve Kıbrıs'la bütünba- nştan ve çözümden yana olan tarafların ses tonlannı aşağı çekmeleri gerektiği düşünce- sindeyim. Bu açıklamaların ötesine geçe- rek BM çatısı altında gerçek ve özlü müza- kere sürecini başlatabilnıek anlayışıyla ön- ce siyasalpartilerarasında, hatta benim par- timle CTP arasında belli bir diyaloğun baş- latılması arzusunda olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Bu diyaloğun gündeminde An- nan Planı'mn her iki tarafça da kabul edile- bilmesi için yapılması gerekli değişiklikler bulunmalıdır. Ancak böylesi bir süreçte Papadopulos, Ta- lat dahil, biz dahil, kimin gerçekten çözümü istediği ve kimin istemediği ortaya çıkacak- tır. Talat'ın Papadopulos'u ya da Papadopu- los'un Talat'ı aforoz etmesi, halkın büyük kısmının arzuladığı çözüme ve bu çözüme ulaşmak için başlatılması gereken özlü di- yaloğa hiçbir katkı sağlamaz. Özellikle de uluslararası topluluğa çağrı yaparak Papa- dopulos'u tecrit politikası uygulamasını is- temek, böyle bir sürece hiçbir katkıda bu- lunmaz. Sayın Denktaş Kıbns Türk toplu- ınıınım lideri olduğu dönemlerde biz Sayın Denktaş'la müzakere yaptık. Bunu da Kıb- ns'ta çözüm felsefelerimiz birbiriyle taban tabana zıtken gerçekleştirdik. Bu ülkenin anayasastna göre Sayın Papadopulos de- mokratik yollarla seçilmiş cumhurbaşkanı- dır. Ayn zamanda Kıbns Rum toplumunun da lideridir. Ona saygı duyuyoruz. Sayın Ta- lat'ın temsil ettiği kurumların ne kadar ya- sal olduklarından bağımsız olarak, kendisı- nin seçilmiş olmasına saygı duyuyoruz. -Ancak Talat, "Sayın Papadopulos be- nim cumhurbaşkanım olaına-, Çünkü biz onu seçmedik " diyor. GeçmişteSayın Denk- taş da benzer sözler söylerdi O dönemler- de de Talat muhalefetteyken burasıyla il- giligayetyıımusak îfadeler kulhmmlı, Aca- ba şinıdi, sizin açınızdan gelen gideni arat- maya mt başladı? HRİSTOFİAS- Ben böyle bir ıddıada bu- lunmadım. Bana sorduğunuz bu soru aracı- lığıyla böyle bir mesaj vermek istemiyo- rum. Ama şunu da söylemem gerek: Dostum Talat'ın haksız olarak nitelendi- receğım açıklamalan beni iki kez üzüyor. Çün- kü ben Sayın Denktaş'tan bu tür açıklama- lar beklerdim de Saym Talat'tan bu tür yak- laşımlar beklemiyordum. - Burada size başka bir sorum var. Sa- yın Papadopulos referandumda Kıbnslı Rumları hayıroyu vermeye yönlendirme- di mi? HRİSTOFİAS- Bu iddıalan Sayın Papa- dopulos'a yapılmış bir haksızlık olarak de- ğil, hayır oyu veren sıradan Kıbnslı Rumla- ra yönelik bir haksızlık olarak algılıyorum. Çünkü insanlann kendi iradeleri, kendi öl- çüleri vardır. însanlanmızda çözüm arzusu yeni geçiş noktalanmn açılması konusunda olumlu bir tavır içindedir. Daha başka eko- nomik ve sosyal önlemlerin alınması gün- demde var. - Bundan ne sonuç çıkıyor, peki? HRİSTOFİAS - Bugüne kadar müzake- relerin yeniden başlamaması Papadopu- los'tan ya da Kıbns Rum tarafından kay- naklanmıyor. Annan tek taraflı hakemdl - Ama BM Genel Sekreteri Annan böy- le düşünmüyor... HRİSTOFİAS - Annan böyle düşünmü- yor, çünkü Türk hükümetinin görüşmeler- deki bütün taleplenne olumlu yanıt vermek- le de tek taraflı bir hakemlik yaptığı için ba- şansız oldu. Taraflann hepsinin kabul ede- bılecekleri bir çözüme gidilmesini sağlaya- madı. Ben burada bütün ilgili çevrelerle sü- reci tartışırken onlara belli endişelerimi ilet- tim. Bu endişelerim tek taraflı olunmasın- dan kayııaklanıyordu. Kendilerinden Sayın Erdoğan'ı desteklemelerini istedim, ama Kıbnslı Rumlann da temel endişelerine ya- nıt vermeleri gerektiğini söyledim. Aynca on- lara şu uyanyı yaptım: "Aksi halde referan- kalılarveİngilizlerinpozisyonlannı yeniden gözden geçirmelcri ve özlü diyalog yoluy- la bu planda değişiklikler yapılmasınnı şart olduğunukabul etmeleri gerekir. Şu anda bu noktadabulunuyoruz. Papadopulos'a, Hris- tofias'a ya da Kıbns Rum toplumuna so- rumluluk yüklemek haksızlık olur. Bizi di- yalog istememekle suçlayamazlar. Bu sü- reçte olumsuzluklar yerine taraflann küçük de olsa attiklan olumlu adımlan yakalayıp öne çıkarmamız gerekir. - Ne gibi olumlu adımlar? HRİSTOFİAS - Brüksel'de AB'yle mü- zakere tarihinin tartışıldığı gün Cumhurbaş- kanımız Papadopulos'un olayı ele ahş biçi- mi nedeniyle Sayın Erdoğan, Sayın Talat ve Kıbns Türk toplumu liderliğinden Papado- pulos'ayönelikbirkaç farklı söz beklıyorum. 17 Aralık'tan sonra Papadopulos'un Brük- sel'de attığı adımı olumlu olarak değerlen- dirmek yerine, "Farkh bir davranış sergile- yemezdi" demeye başladılar. Papadopulos sunulduğu gibi olumsuz bir siyasetçiyse vetosunukullanabilirdi. lleriye bakmak, özlü bir diyalog başlamasını ve bu sorunu çözmek istiyorsak saldınlar ve sert suçlamalar buna zarar venr. Özlü bir diya- loğun kısa sürede başlatılması için gerekli Kıbns Rum Temsilciler Meclisi Başkanı Demetris Hristofias benimle tercüman aracılığıyla konuştu. vardı, ama daha adil, daha dengeli bir çözüm önerisi bekliyorlardı. Bunun ötesmde refe- randumdan sonramüzakereler tekrarlanma- dı. Yani, referandumdan sonra bugüne ka- dar geçen süre içinde müzakerelerin yeni- den başlamaması Sayın Papadopulos'tanmı kaynaklanıyor? Diyaloğun başlaması için girişimde bulunmayla bağlantılı olarak 17 Aralık'a, hatta bııgüne kadar yaşanan süre- cin analizini hiç kimse yapmıyor. Mall yardım - Neden yapmıyorlar? HRİSTOFİAS - Çünkü herkes Sayın Er- doğan'ın 17 Aralık sürecini başanyla geç- mesini, aynca da Kıbns Türk toplumunda sözde Meclis seçimlerinin yapılmasmı bek- liyordu. Bunun ötesinde BM ve AB de da- hil olmak üzere sonuıa ilgi gösteren çeşıtlı taraflar tüm bu aylar boyunca Kıbnslı Türk- lere yönelik sözde izolasyonlann kaldınlma- sıyla uğraşıyorlardı. Bu süreçte bu konula- ra ilişkin olarak Papadopulos ve tüm toplu- mun olumlu yanıt verdiğıni söyleyebilirim. Vatandaşımız olan Kıbnslı Türklere mali yardım yapılması için önlemler alınmasına katkı sağlandı. Ömcğin Kıbnslı Türklere parasız sağlık hizmetleri sunulması, Yeşil Hat Tüzüğü'nün daha da genişletilmesi sağ- landı. Kıbrıs Hükümetı (Rum Yönetimi), dumda buradan yüksek oranda hayır çıkar. Dolayısıyla da BMGenelSekreteribüyük bir başansızhkla karşı karşıya katar." Ne yazık ki o zaman bizi dinlemediler. Ba- kın, kendine ait nedenlerden dolayı Annan bu başarısızlığı kabul etmek istemeyebilir. Ama bu gerçeği kabul etmemesi onu daha da zora sokuyor. Öte yandan biz, taraflardan herhangi bi- risinin hayır demesi durumunda planın or- tadankalkmasını da doğrusu istemedik. Olan bitenlere rağmen biz planın masada olduğu- nu, bulunacak çözümün de planm paramet- releri içinde bulunduğunu söyledik. - lyi deplanda ciddi değişiklikler istemi- yor musunuz? HRİSTOFİAS- Biz planda yapılacak de- ğişikliklerin bunun özünü ve felsefesini de- ğiştınneyeceğini, fakat Kıbrısh Rumlann temel endişelerine de yanıt verilmesi gerek- tiğini söyledik. Genel Sekreter ise şu karşı- lığıverdi: "Planımoradadbr.BeDibirsüre dü- şüııün ve insanlannplanaolduğu biçimdeoy vermeleri içinyeniden referanduma sokun." Oysa referandum öncesi "Biziki toplumun iradesine saygı gösterecegiz'' diyordu. Ba- kın, zayıf olantarafbu taraf. Bugünyeni dün- ya düzenmın etkileri altında yaşadığımız için adalet geçerli olmuyor. Geçerli olanbu düzenın adaleti. Sonuç olarak hem Genel Sekreter'in, hem rollerini oynayan Ameri- adımlar hemen atılmalıdır. CTP çözümü savunuyor - KKTC seçimleri sonuçlanna geri dö- nersek, anladığım kadarıyla özellikle bu ta- rafta hiç kimse CTP'nin bu kadar yüksek oranda oy almasını beklemiyordu. Yaygın olarak söylenen, ABD 'nin Ankara Büyü- kelçiligi Ticaret Ataşesi başkanlığında bir Amerikan şirketler temsilcileri heyetinin KKTC'yegitmesi veBarosso 'nun Talat'la görüşmesinin son hafta içinde seçim so- nuçlarını önemli ölçüde etkilediği Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? HRİSTOFİAS- Tüm bunlann Talat'a yar- dım amacıyla yapıldığını varsayalım. Ben CTP'nin oy oranının bu noktalara ulaşma- sının nedenlerinin bunlar olduğunu düşün- müyorum. Geçen seçimlerde koalisyon hü- kümetiyle Mustafa Akıncı'nın Barış ve De- mokrasi Hareketi yanında işbirliğine giren çevreler bu defa farklı bir pozisyon almış- lardır. O dönemdeki işbirliğinin bugün ne- den bozulduğunu izah etmekbenim görevim değil. Ama bir analizci olarakkonuşmam ge- rekirse yüzde 5 barajını aşamayan partile- rin toplam oylarına baktığımızda bu yüzde 9'a ulaşıyor. Kendi aralannda birlik sağlan- mış olsaydı kaybedılmiş oylar olmayacaktı. Bunlardan aradığını bulamayan seçmen de daha büyük güç olarak gördüğü CTP'ye oy verdi. CTP Kıbrıs'ta çözümü savunan en büyük parti - Acaba Mustafa Akıncı, TKP'yiAngo- lemli'ye bırakmayıp partisinin başında kal- saydı çok daha başarılı olmaz mıydı? HRİSTOFİAS - Sözünü ettiğim o güçler birleşmeyi başarabilselerdi çokdaha yüksek bir oran yakalarlardı. Ayrıca seçmen Eroğ- lu'nun UBP'si ve öbür sağ partilerin oy oran- lannın yükselmesi kaygısıyla da bana göre haklı biçimde CTP'ye yöneldi. Bu da olum- lu. Olumlu başka bir nokta da sıradan insan- lann Kıbns sonınunıın çözümü yönündeki arzulannı oylanyla bir kez daha ortaya koy- malan. - Demin çözüm için artıkABD ve tngil- tere 'nin bir şeyleryapması gerektiğini söy- lediniz. Ama ABD ve tngiltere eğer birle- şik bir Kıbrısyönünde çözüm istiyorsa aca- bu o Amerikulı işadamları heyetini neden KKTC'ye gönderdiler? HRİSTOFİAS- Ben onlann neyı yapma- lan gerektiğini değil, neyi yapmamalan ge- rektiğini söyledim BM'de kendilerineyakm insanlarla bırlikte var olan o planı onlar yap- tı. Türkiye'nin bütün taleplerinin karşılan- ması yönünde de bir tavır ortaya koydular. P O R T R E DEMETRİS HRİSTOFİAS 7946, Girne doğumlu. llkgençlikyıl- lanndan itibaren Kıbns'takisolhareket- leriçinde yeraldı. Uyaşındayken Tüm Kıbrıs Öğrenciler Birliği üyesi oldu. 1964'te Kıbrıs Komünist Partisi olarak adlandırılan Işçi Sınıfının llerici Parti- si'ne (AKEL), Tüm Kıbns Işçi Sendika- ları Federasyonu'na ve BirleşikDemok- ratik Gençlik Hareketi'ne girdi. Bu ara- da yükseköğrenimini Sovyetler Birliği döneminde Moskova'da Sosyal Bilim- ler Enstitüsü'nde tamamladı. Sovyet Sosyal Bilimler Akademisi'nden tarih doktorasıaldı. 1991 'den beriRum Tem- silciler Meclisi'nde AKEL milletvekili. ' 1988'den beriAKEL'in Merkez Komite- sl Genel Sekreteri, aynı zamanda da Rum Temsilciler Meclisi Başkanı. Son Rum YönetimiCumhurbaşkanlığıseçim- lerinde DİKO Partisi'yle işbirliğiyaparak Tassos Papadopulos'un cumhurbaş- kanı seçilmesinde büyük katkısı oldu. Normalde bunu bu şekilde yapmamalan ve referandumda hayır diyen Rum tarafinı ce- zalandıracak bir davranış içinde olmamala- n gerekıyordu. 'ABD ve İnglltere'den çok çektik 1 - Ama öyle görünüyor ki cezalandırma gibi bir davranış içindeler... HRİSTOFtAS - Öyle yapıyorlar. Onun için az önce, yeni dünya düzeninin etkileri altında yaşıyoruz, dedim. Ama bu, bızım bu durumu kabul ettiğimiz anlamına gelmez. Ama kendimizi yeni dünya düzenini alaşa- ğı edecek merkezi bir konumda da görmü- yoruz. Elimizde var olan araçlarla bu küçük adada bütün Kıbns halkının çıkarlannı sa- vunmak zorunda olduğumuzu düşünüyo- ruz. Ben onlann var olan pozisyonlannı ye- niden gözden geçirmeleri gerektiğini söyle- dim. Diyorlarki: "Planbudur.Bunuahn.Ak- si halde cezalandınhrsınız." Amahalbmız bu yaklaşımı kabul etmiyor. lyi kötü, bura- da bir demokrasi var. Biz yabancı güçlerin, Amerikalılann, tngilizlerin faaliyetlerinden çok acı çektik. Anavatanlardaki gerici güç- lerin faaliyetlerinin de bedelini ödedik. Kıb- ns'ın içindeki şoven çevrelerin faaliyetleri de bize büyük zararlar verdi. Şimdi kendi- mizi savunmak istiyoruz. Karşılıklı görüşmeleri sürdürmeliyi - Görebüdiğim kadarıyla simdilik buradaki durum çok bulanık. Ne olacağı belli değil... Önünüzü göre- biliyor musunuz? HRİSTOFİAS - Çok kısa bir süre içinde karşılıklı saygı mantığının hâkim olmasını diliyoram. Mümkün olsa da bugün özlü bir diyalog başlasa. Dar bir zaman dilimine sıkıştınlmadan ve BM Genel Sekreten'nin hakemlik rolü ohnadan kısa süre içinde bir çözüme ula- şılabilmesini temenni ediyor ve umut edıyorum. Kıb- rısh Türklerle ve Türkiye'dekı Türk halkıyla aynı ka- deri paylaşıyonız. Halklar her zaman masumdur. Bu halklar farklı çıkarlar ve farkh liderlerin kurbanı olur- lar. Kıbns halkının Türk halkına ya da Türk halkımıı Kıbns halkına her hangi bir düşmanlık duygusu bes- lediğini düşünmüyorum. Türk halkı da aslmda egemen sırufların ve aşın sağ- cı unsurlann davramşlannın olumsuz etkileri altında kal- dı. Sonuç olarak AB'nin bir banş alanı fırsatı yarattı- ğına inanıyorum. Düşünün, eğerbanşabılırsek Kıbns, Yunanistan ve Türkiye arasında bir banş köprüsü ha- line gelebilirse Kıbrıs herkes için bir cennet haline ge- lir. 0 zaman da meyve yemek için cennete gitmeyiz. Yiyeceğimizi burada yeriz. - İki hafta önce R1Sİ lideri Sayın Nikos Anastas- yadis Türkiye'yegelerek Başbakan Erdoğan ve Dı- şişleri Bakanı Gül'le görüştü. Bu gelişme bir ilkti. Siz bu ziyareti nasıl karşıladınız? HRİSTOFİAS- Ben Kıbnslı Rum liderlerin Türk li- derlerle her tür temasın gelecekteki uzlaşma ve banş için en iyi ön koşulları yaratacağını düşünüyorum. Fa- kat dün dostum Melınıet Ali 'yi (Talat) dinliyordum. Bu tür temaslara hayır diyordu. Türkyetkilileri sizden kim- se göremez, gibi bir yaklaşım içindeydi. Diyalogdan kaçınmamalıyız - Acaba Talat Kıbrıs konusunu tekeline mi almak istiyor? HRİSTOFİAS- Onun ne istediğini bilmiyorum, ama bu tür davranışlardan kaçınmamız gerekir. Eğer çözüm- süzlük çözüm değilse ve tüm sorunlann çözümüne bi- zi götürecek bir uzlaşı sürecine giriliyor iken neden so- runlanmızı çözmek için diyaloga girmeyelim? Bir yandan kendimizi çağdaş insanlar olarak nıtelen- diriyorsak çağdaşlığın gereği olan diyalogdan neden ka- çınalım? Talat, bizim Türk yetkililerle görüşmemiz du- rumunda Türkiye'nin işgalci güç konumuna geleceği- ni söylüyor. Türkiye 1974'te darbeyi gerekçe göstererek Kıbns'a giıdiğinde bunun uluslararası hukukta yeri neydi? Bu- raya 35 bin Türk askeri geldi. Trajik olaylar yaşandı. Bunlan tekrarlamaya gerek yok. Türk askerleri o za- mandan beri hâlâ ve yasadışı bir biçimde adadalar. Bu, uluslararası hukuk açısından böyle. Yani biz Sayın Er- doğan'la Türk askerlerinin geri çekilmesi konusunda görüşürsek kötü bir şey mi olur? - Yani o görüşmede Türk askerlerinin çekilmesi de söz konusu oldu.... HRİSTOFİAS - Tabii ki Türkiye askerlerini bir çö- zümden sonra çekecektir. Ve tabiidir ki bir çözümden sonra burada konuşlanmış olan Yunan askerlen de ge- ri çekilecektir. Burada bulunan hangi asker olursa ol- sun çekilmelidir. Inglllz üslerlne de hayır - Peki, buradaki tngiliz askeri üsleri ne olacak? HRİSTOFİAS - lngiliz askeri üslerinin varlığını ne Kıbnslı Rumlar, ne de Kıbrısh Türkler istiyor. Biz Kıb- nslı Rumlar ve Kıbnslı Türkler olarak beynimizi ça- lıştınp yabancılann kurbanı ohnasaydık ve çatışmalar- tlaıı kaçınabilseydik bugün iki lıalk el ele olacaktık. Üstelik de lngiliz üslerinin ve askerlerinin ülkeleri- ne geri dönmelerini talep ederkonumda bulunabılecek- tik. Şimdiyse Türkiye'nin varlığı işgal midir, değil mi- dir, Türkiye'den getirilen Türk nüfus gitmeli midir, kal- malı mıdrr, bunlan tartışıyoruz. Allah bizi kurtarsın. Bu durumdan dolayı da ilk gündeme getinnemiz gereken konuyu gündeme getiremiyoraz. - Yani? HRİSTOFİAS - Yani lngiliz üslerinin ve askerleri- nin bu adada yeri yoktur konusunu gündeme getiremi- yonız. Bunu yapabılsek sorunu kısa sürede çözeriz. Gü- nün bınnde umalım ki burada Birleşik Kıbns Cumlıu- riyeti kurulur ve çocuklarımız bu talebi ileri sürerler. - İngiltere 'nin eski Kıbrıs Koordinatörü Sir David Hanney'in son günlerde yeniden Kıbrıs'la ilgili gö- rüşler açıklamasım nasıl karşılıyorsunuz? HRİSTOFİAS- Bir kere Sir değil, Lord David Han- ney (burada bir kahkaha atıyor). Bakın, bu konudaki duygularım bilıniyor. Duygulanmın beni yönlendir- mesine izinvennek istemiyonım. Çünkü bu iki güç (ABD ve İngiltere) bu süreçte varlar. Bu süreci nasıl ele al- dıklanna bakmamız gerekiyor ki sonuçta olumsuz ol- duğu ortaya çıkıyor. Ama biz onlara sürece kaulımlannın tek yanlı olmaması, olumlu olması gerektiğini sürekli olarak söylüyoruz. Bu nedenle ben sürekli olarak on- larla diyalog içindeyim. Artık Kıbrıs Rum ve Türk hal- kı kendi kaderlerini kendileri saptayacak biçimde rahat bırakılmalılar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle