22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 ŞUBAT 2005 ÇARŞAMBA 14 KULTUR kulturf" cumhuriyet.com.tr Değerli bilim insanı, yazar, eleştirmen ve çevirmen Akşit Göktürk etkinliklerle anılıyor BizetemelyapıüarbıraktıGÖKÇEN EZBER Bdebiyatçı, yazın eleştirmeni, yazar, dilbilimci ve çevirmen Ak- şit Göktürk, 1988 yılında aramız- dan ayrılışından bu yana, geride bıraktığı yapıtlarla ve onun izinden yürüyen öğrencilerle hâlâ anılıyor. Istanbul Üniversitesi, 23,24 ve 25 Şubat günleri, artık gelenekselle- şen Akşit Göktürk'ü anma toplan- tılarından birine daha ev sahipliği yapacak. Îstanbul Üniversitesi ln- giliz Dili ve Hdebiyatı Bölümü ta- rafından her yıl düzenlenen anma toplantısı, değerli bılım adamımız Akşit Göktürk'ü anmak, önemini bir kez daha anlamak ve hepsinden dc önemlisi, onu ve yapıtlannı ye- ni kuşaklara tanıtmak için gerçek- ten iyi bir fırsat. Temel yapıtlar bıraktı Akşit Göktürk 1934 yılında doğ- du. îstanbul Üniversitesi lngiliz Dili ve Edebıyatı Bölümü'nü bi- tirdi ve aynı bölümde asistan oldu. 1965 yılında doktora derecesini alan Göktürk, 1978 yılında profe- sör oldu. Ingiltere'de Nottingham ve Almanya'da Konstanz üniver- sitelerinde araştırmalaryaptı. Upp- sala ve Batı Berlin üniversitelerin- de isc çcviri kuramları ve yöntem- leri konulu seminerleri yönetti. Akşit Göktürk, uygulamacı bir çe- virmcn olarak da Robinson Cru- soe çevirisiyle 1969 yılında TDK Çeviri üdülü'nii aldı. Göktürk, 1986 ve 1987 yıllarında, Boğazi- çi Üniversitesi'ndc çeviribilim ders- leri de vcrdi. Akşit Göktürk, arkasında çok te- mel bazı yapıtlar bıraktı. Bunlar- dan ilki, 1973 yılında ilk basımı ya- pılan "Ada" adını taşıyan doktora tezidir. Göktürk bu yapıtında, ln- giliz yazınında genel olarak ada kavramını ele alıyor. Eksenini ada olgusu oluşturan yazınsal yapıtla- rı irdeleyen Göktürk, gerçekte ada kavramı ileözdeşleşen, insanlann arzularını, mutluluk, serüven ve kaçış özlemlerini incelemiş. Ya- pitta, lltopia, YeniAtlantis,Robin- son Crusoe ve Gulliver'inSeyahat- leri gibi birçok tanınmış yapıta göndermelcr bulunuyor. Yazarın 1979 yılında basılan 'Okuma Uğraşı' adlı yapıtı da son derece önenıli bir kaynak. Kitabın altbaşlığındadabelirttiği gibi, Ak- şit Göktürk bu kitabında, yazın metninin kavranışında okur, metın ve yazar ilişkılerıni inceler. 'Çeviri: Dillcrin Dili' (1986) ad- lı yapıtıyla, ülkemizde çeviriye bi- limsel olarak yaklaşan ilk kişi Gök- türk olmuşrur. Göktürk bu yapı- tında ceviriyi bir bütün olarak ele alır ve kuramsal temellerini akta- rır. Çeviri uğraşını 'okuma uğra- şı' ile bir koşutluk içinde görüp, çe- viri metnini yeniden yaratılmış bir nıetin olarak ortaya koyar. Çeviri- si yapılacak metnin, yalnızca dil- bilimsel bir dizge olarak değil, içinde taşıdığı okyanus derinliğin- deki bağlamıyla değerlendırüme si gerektiğini savunur. Çeviri onun için bir yorum sürecidir. Yaptığı çevirilerin tümündc, yabancı dil- de okuduğu metınlerden aldığı ta- dı, dığer okurlarla paylaşmak iste- diğini sezinleriz. Yaptığı çeviriler hep sevdiği yazarlardandır, bu da azın eleştirisi ve çeviribilim alanlanndaki yapıtlan hâlâ başucunda tutulan ve adı saygıyla anılan değerli bilim insanı Akşit Göktürk bu yıl da üç gün sürecek bir bilimsel toplantıyla anılıyor. Ardında; îngiliz yazınında ada kavramını ele aldığı "Ada" (1973) adlı doktora tezi, yazın metninin kavranışında okur, metin ve yazar ilişkilerini incelediği 'Okuma Uğraşı' (1979) ve 'Çeviri: Dillerin Dili' (1986) adlı temel yapıtlar bırakan Göktürk, kendisini şöyle anlatıyor: "... öğrencilerim, çocuklanm, sevgi içinde, erdemi, hoşgörüyü, içtenliği, açık yürekliliği, inançla yüceltsinler isterim. Insana saygı, her türlü yapmacığı, çıkarcıhğı, ikiyüzlü buyurganlığı kovsun. Gönlümde üstüne titreyerek büyüttüğüm umut budur." birbakıma, okuduğu metinleri biz- lerle paylaşmak istediğini gösterir. Akşit Göktürk'ün ilk çeviri ya- pıtı T. S. Eliot'un 'Denemeler'idir. Bu çeviriyle, yazın eleştirisi alanm- da çok yetkin bir isim olan Eli- ot'un beş denemesi Türk okuruy- la ilk olarak 1961 yılında tanış- mış. Kendisine Türk Dil Kuru- mu'nun 1969 Çeviri ödülü'nü ka- zandıran Robinson Crusoe çeviri- sine yazdığı önsözde, metne ne ka- dar genış kapsamlı yaklaştığını gö- rebiliriz. Göktürk'ün dilimize çevirisini yaptığı diğeryazarlar arasında Ste- inbcck, Lady Gregory, Bertnard Rııssıl, Walter Kaufmann, Samu- el Beckett, Friedrich Dürrenmatt, Maksim Gorki, Juan Ramon Ji- menez, Mark Tvvain, Francis Ba- con, Friedrich Forster, John Con- nell,Erich Kastner ve R. L. Steven- son bulunuyor. Akşit Göktürk'ün çeviri yapıtla- rını incelediğimizde çocuk kitap- ları ile de karşılaşırız. John Con- nell'dan çevirdiği 'DefineAdası'na Döniiş' ve 'Kralın Piresi'; Erich Kastneer'dan çevirdiği 'Palavracı BaroıT ve 'Açıkgöz Budalalar' ile R. L.Stevenson'dan çevirdiği 'De- fine Adası', Göktürk'ün çocuk ya- zınına çeviri yoluyla kazandırdığı yapıtlardır. Bunlardan başka, Fri- edrich Forster'dan dilimize aktar- dığı 'Robinson Ölmemeli', Daniel Defoe'nun başyapıtının bir tamam- layıcısı gibi gelir günümüze. Ço- cuk yazınınm pek gelişmediği ül- kemizde, Akşit Göktürk'ün bu ki- tapları da çevirmiş olması, bize yaptığı bir uyarı gıbidir daha çok. Fantastlk olgu Îstanbul Üniversitesi lngiliz Di- li ve Edebiyatı Bölümü tarafından düzenlenen Akşit Göktürk'ü An- ma Toplantısı'nın bu yılki ana te- ması, cdebiyatta vc çeviride fan- tastik olgusu. Akşit Göktürk gibi, adı hâlâ say- gıyla anılan ve yazın eleştirisi ile çeviribilim alanlanndaki yapıtla- n hâlâ başucunda tutulan saygın bir akademisyen ve bilim adamının ardından yapılan bu toplantılann sürmesini umuyoruz. Bu yazıyı, Akşit Göktürk'ün bir sözüyle bi- tirmek belki de en doğrusu ola- cak. Onu yine, en iyi kendi 'sözle- ri' anlatabilir: "._öğrencileriın,çocuklanm,sev- gi içinde,erdemi, hoşgörüyü,içten- liği, açıkyürekliliği, inançla yücelt- sinleristerim. Insana saygı, her tür- lü yapmacığı,çıkarcıhğı,ikiyüzlü bu- yurganlığı kovsun. Gönlümde üs- tüne titreyerek büyüttüğüm umut budur." Anma etkinllğl Kuyucu Murat Paşa Medresesl'nde İlk günün programı... 09.50 Açıhş 10.00-10.25 "Hayallerin Gerçekli- ği". Konuşmacı: LatifeTekin. Oturum başkanı: Prof. Dr. Oya Başak. 10.30-10.55 "Latife Tekin'de Fan- tastik". Konuşmacı: Prof. Dr. Sibel Ir- zık. Oturum başkani: Prof. Dr. Esra Melikoğlu. 11.30-11.55 "Muhayyelat'taFantas- tik". Konuşmacı: Prof.Dr.NüketEsen. Oturum başkanı: Prof. Dr. Cevza Scv- gen. 12.00-12.25 "FantastikEdcbiyatve 'Tekinsizjik' Kavranu-Edebiyanmız- dan Bir Örnekleme Denemesi". Ko- nuşmacı: Prof. Dr. Cengiz Ertem. Otu- rum başkanı: Prof. Dr. Dilek Doltaş. 14.00-14.25 "Apulcius: Metamorp- lıoses: Bir Eşcğin Gözündcn İıısaıı Man- zaralarT. Konuşmacı: Prof.Dr.Çiğdem Düriişken. Oturum başkanı: Prof. Dr. Ayşe Dilek Erbora. 14.25-14-50 "Fantastiği Tanımla- mak: BirTenıa ÜzerineÇeşitlemeler" Konuşmacı: Doç. Dr. Nedret Öztokat. Oturum başkanı: Prof. Dr. Ara Altun. 15.10-15.30 "Fantastik Romanda Söz'ün Gücü". Konuşmacı: YnLDoç. Dr. Deniz Tarba Ceylan. Oturum baş- kanı: Prof. Dr. Nazan Aksoy. 15.30-15.55 "BieemdeKantastik:Za- aMetroda". Konuşmacı: Doç. Dr.Emel Ergun. Oturum başkanı: Prof. Dr.As- lı lekinay 16.00-16.25 "Yüzüklerin Efendisi: KehaneÜerveYanGerçeklik". Konuş- macı: Buket Akgün. Oturum başkanı: Yrd. Doç. Dr. DenizTarba Ceylan (Yer: Kuyucu MuratPaşa Medresesi, Ayrın- tılı hılgı için: îngiliz Dili ve FAebiya- h Bölümü Tel: 0 212 4555700/15891) SABAHAT AKKİRAZ & MUSTAFA ÖZARSLAN "BİRLİKTE TÜRKÜLER SÖYLÜYORUZ" KONSERLERİ Türkülerin dünyaca ünlü sesi Sabahat AKKİRAZ ve türkülerin genç kuşak sesi Mustafa ÖZARSLAN, "Birlikte Türküler Söylüyoruz" konserleri kapsamında IstanbuPda üç konser gerçekleştirecek. Beraber türkü söyleme geleneğinin temel alınacağı konserler dizisinde, farklı iki kuşak müzisyenin birlikte gerçekîeştirecekleri performanslar kendi dalında da bir ilk olacak. îstanbul konserlerinin ardından Nisan ayı sonunda Türkiye Tumesine çıkacak olan Sabahat AKKİRAZ ve Mustafa ÖZARSLAN Anadolu'daki dinleyicileri ile de buluşacaklar. Konser Tarihleri ve Yerleri: 123.02.2005 YeniMelek Konser Salonu - BEYOĞLU (0 212 244 97 00) • 24.02.2005 Barış Manço Kültür Merkezi-AVCILAR(50990 55) • 27.02.2005 YaylaSanat Merkezi - MALTEPE (0 216 383 9920) SABAHAT. MUSTAFA AKKİRAZ ÖZARSLAN 1MMR SJVlflVOK... CUMARTESl VEPAZARGÜNLERİ 13.00-15.00 SAATLERİ ARASINDA YAPILACAK Cam Ocağı'nda uygıılamalı geziler ve sıcak cam gösterileri • Katıhmcılar farklı cam yapım tekniklerini uygulama sırasında tanıma, küçük uygulamalar yapma, sıcak cam gösterilerini izleme ve dünyaca ünlü sanatçılann ürettiği cam yapıtları görme olanağı bulacaklar. Kültür Servisi - Cam sanatında geleneksel ve çağdaş uygıılamalar ile disıplınlerde eğitim ve atölye olanağı sunan Bcykoz Cam OcağTnda mart ayı programı açıklandı. Katıhmcılar için herhangi bir sınırlama getirilmeyen, farklı meslek ve yaş öbeklerınden, cam sanatına ılgi duyan herkesi buluşturan bu merkezde sıcak cam gösterılerı ve uygulamalı geziler mevsimi de bu ay açılıyor. Kontcnjanın sınırlı olduğu bu gezilere katılanlar, farklı cam yapım tekniklerini uygulama sırasında tanıma, küçük uygıılamalar yapma, sıcak cam gösterilerini izleme ve dünyaca ünlü sanalçılann ürettiği cam yapıtları görme olanağı bulacaklar. Cam eğitimi almak isteyenler de bu geziler sırasında hangi tekniğin kendileri için daha ııygıın olduğıına gözlemleyerek karar verecekler. Adı geçen uygulamalı geziler, cumartesı ve pazar günleri 13.00 ve 15.00 saatlerinde yapılacak sıcak cam gösterileri ise herkese açık olacak ve müzik eşliğinde sunulacak bu göstcrilerde, camla ve yapılan parçayla ilgili bilgi verilecek. Cam Ocağı'nda, bu etkinliklerin yanı sıra ikı günlük atölyeler, topluluklar için özel çalışmalar ve emay eğitimi de sürüyor. Cam üfleme, sıcak döküm, flizyon, kalıpla biçimlendirme, lampvvorking, boncuk yapımı ve mıxed-media gibi farklı cam yapım tekniklerinin öğrelildiği iki haftahk yoğun eğitimler ise I Mayıs 2005 tarihinde başlıyor. Bu eğitim programları, dünyaca ünlü sanatçı ve ustalar tarafından yürütülecek... ww.camocagi.org Türk tiyatrosu Avrupa BirliğVne girdi • , • • . . • Kültür Servisi - Belçika'nın başkenti Brüksel'de 19 Şubat'ta başlayan ITI-UNESCO (Uluslararası Tiyatro Enstitüsü) YPC (Yeni Kuşak Tiyatro Uygulamacıları Komitesi) ilk yönetim kurulu toplantısı bugün bitiyor. Beş kıtadan genç delegelerin katıldığı yönetim kurulu toplantısında ülkemizi genç tiyatro eleştirmeni, dramaturg Emre Grdenı temsil ediyor. Emre Erdem, geçcn günlcrde Japonya'nın Kyoto kentınde gerçekleştırılen Asya Pasifik Dans Konferansı'nda "Şaıııaıılardîin Günümüze Türklerde Dans" başlıklı bilimsel bir bildiri sunmuştu. 1TI/UNESCO TEC (Theatre Education Committee) yönetim kuruluna seçilen Emre Erdem, Meksika'da düzenlenen 30. Dünya Kongresi'nde de TEV'in (Türk Hğitim Vakfı) katkılanyla Türkıye'yı temsil etmişti. Erdem kongrede, 2005'te îstanbul, 2006'da Atina'da birer 'Çok Kültürlü Tiyatro Buluşması 1 gerçekleştirilmesi için ITI Yunanistan Başkanı Christina Babou-Fagoureli ile bir anlaşma imzalamış; iki ülke arasında banş, sanat ve dostluk adına atılan bu ilk adım delegelerce kongrenin önemli tasanlanndan biri olarak yorumlanmışh. DEFNE GOLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Alkış Eski birbaşbakanımız Yüce Divan'dayargılanma- ya gelirken, taraftarları kendisini alkışlarla karşıla- mışlar. Ne anlama gelir, mahkeme kapısında sanık ola- rak bulunan bir insanı alkışlamak? Mahkeme ne karar verirse versin, biz seni suçsuz buluyoruz mu? Olay nedir? Bir banka özelleştirilecek. Türlü yasadışı çıkar ör- gütleri işin içine girmişler, her türden baskı yöntem- leri ortalıkta kol geziyor. Böyle bir satışın adil, kamu yarannı gözeten bir sonuca ulaşabileceği beklenir mi? Eski başbakan da Yüce Divan'daki ilk sorgusun- daki açıklamalarına göre bakmış işler sarpa sarıyor, kendisi devreye girip iyi niyetle satış sürecine mü- dahalede bulunmuş. Birbaşbakanın görevi, haksız- lıklara ve adaletsizliklere karşı bireysel girişimlerde mi bulunmaktır? Bu yolla diyelim ülkedeki haksızlık- ların ne kadarını önleyebilirsiniz? Yoksa ülkenin bü- tününde haksızlık ve yolsuzlukları önleyecek kalıcı önlemler mi almaktır? Yüce Divan'da yargılanan eski başbakan bu giri- şimlerde bulunacağına, bütün kamu ihale ve özel- leştirmelerinin açıklık içinde yapılacağı bir yasa ha- zırlatsa, bütün devlet harcamalarını kuşkulardan kur- tarsa daha kalıcı bir çözüm üretmez miydi? • • • Daha önce de mahkeme kapılannda alkışlarla kar- şılanıp uğurlanan sanıklar gördük. Hatta, "Bu ülke seninle gururduyuyor" sloganları eşliğinde mahke- me salonlarına girip çıkıyorlardı. Sonunda türlü ce- zalara çarptırıldılar. Bu durumda kime inanacağız: Yargının verdiği ka- rarlara mı, mahkeme kapısındaki taraftarlara mı? Taraftar deyince akla, spor karşılaşmalarındaki se- yirciler de geliyor elbet. Orası bir yargı yeri olmasa da orada da, oynanan oyunun kurallara göre yürü- mesini sağlamakla görevli bir hakem var. Seyircinin temel özelliklerinden biri de hakemin ver- diği kararları protesto etmek. Bu karşı çıkışlar için- de en ilginçlerinden biri, sahada çok ağır bir kusur işleyen oyuncuya, oyunu terk etmesi için gösterilen kırmızı kart karşısındaki tepki. Kırmızı kart görüp oyunu terk etmek zorunda ka- lan oyuncu, seyirciler tarafından alkışlarla uğurlanı- yor. Hakemin dediği oluyor ama.. hakemin dediğini kimse kabullenmiyor. Yine yargıya dönersek, huku- ka karşı oluşmuş bu derin güvensizliği anlamak zor değil. Çok değil daha yirmi beş yıl önce, 12 Eylül 1980 günü başlayan inanılmaz bir hukukdışılık yaşadık. Ola- ğanüstü mahkemeler, hak hukuk tanımadan binler- ce insanı düşüncelerinden dolayı ağır hapis cezala- rına mahkûm etti, onlarca insan darağaçlarında asıl- dı ve bu sürecin sorumlularından yargı önünde he- sap sorulamadı. Daha gerilere gittikçe de toplumun bilinçaltının derin bir hukuksuzluk olgusuyla dolu olduğu hemen anlaşılır. Hukukun yerine alkışı koyan insanlar, neyin gös- tergesi? Bu ülkede hukuk yoktur. Bu ülkede hukuk vardır ama.. beni bağlamaz; ben bildiğimi okur, bildiğime inanırım. Ülkece içine girdiğimiz Avrupa Birliği süreci, bizi anayasamızda yazılı olan "hukuk devleti" özelliği- ne her gün biraz daha yaklaştırıyor. Gerçek bir hukuk devleti olabildiğimizde hukuk her- kes için olacak ve herkese eşit olacak. Toplumsal bi- linçaltımızdaki hukuk dışılıkların silinmesi de elbette kolay değil. Hukuk dışına çıkan herkesin yaptıkları- nın hesabını verebileceği bir düzenin adıdır, hukuk devleti. Başbakan da, yasadışı çıkar çeteleri de yaptıkla- n için yargılanabiliyorsa hukuk devleti vardır. Yine ka- mu yaran ve bireylerin haklan, bireysel girişimlerle de- ğil, hukuk tarafından korunabiliyorsa hukuk devleti- nin varlığından söz edebiliriz. Brecht'in dizelerini anımsamanın yeridir: "lyilik yapacağınıza öyle biryere götürün ki dünyayı, iyilik beklenmesin." turgay@fisekci.com İdil Biret Antalya'da • ANTALYA (AA) - Devlet Sanatçısı ve piyanist İdil Biret, Antalya Devlet Senfoni Orkestrası'nın 25 Şubat'ta Antalya Kültür Menkezi'nde vereccği konserde Antalyalı sanatscverlerle buluşacak. Şef Naci Özgüç yönetimindeki konserde, F. Anlar'ın 'Prelude ve 2 Dans', F. Liszt'in 'Piyano konçerlosu No:2' ve J. Brahms'ın 'Senfoni No:4' yapıtları seslendirilecek. K Ü L T Ü R • Ç t Z İ K K A M I L M A S A R A C I j 1 »v |
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle