18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 ŞUBAT 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomîf/cumhuriyet.com.tr 13 Sanayici büyümede iyimser, istihdamda karamsar Ekonomi Servisi - tstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından 2004 yılı ikinci yarısı ve 2005 yılı beklentilerine ilişkin hazırlanan "Ekonomik Durum Tespiti Anket Çalışması", genel olarak ihtiyath bır ıyımserlik ıçinde olan işletmelerin istihdam konusunda oidukça karamsar olduklannı ortaya koydu. tstihdam sorununun gelecek yıllarda da gündemin ilk sırasındaki yerini koruyacağının açık olduğu belirtilen raporda, "2004 ikinci yarı istihdam açısından olumsuz bir dönem olmuştur" denildi. Rapora göre, 2004'ün ilkyarısında yüzde 41 olan istihdamda artış sagiayan işletmelerin oranı, ikinci yanda yüzde 37.9'a gerilerken istihdamda azalış bildirenlerin oranı yüzde 15.9'dan yüzde 23.1 'e yükseldi. lstihdamlannda daralma kaydedilen işletmelerin oranı da tüm ölçeklerde önemli ölçüde arttı. Raporu sunan İSO Başkanı Tanıl Küçük, YTL'nin 2005 ve 2006'da deger kazanması ilc istihdamın ters orantılı gelişeceğini belirterek "İhracatta yaşanacak tıkanma csnasında, iç talcp ihtiyacı karşılayamayacak, dolayısıyla küçülmeler olacak" diye konuştu. Sanayicinin kaynak yaratma ve yatınm yapma kapasitesinin giderek azaldığı belirtilen rapora göre işletmeler, 2005 yılı ıçın GSM büyüme oranı yüzde 6.4, TEFE ve IJFE artışını yüzde 10, dolar kurunu 1.55 YTL, Euro kurunu ise 2 YTL olarak öngörüyor. Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Andrew Vorkink, 'Sosyal güvenlik için zaman kalmadı' diyerek bastırdı: Reformu hemen şimdi yapın Ureticiye destekyok ANKARA (Cuııılıuriyet Biirosu) - Tarımsal desteklcmelerden haksız olarak yararlandığı saptanan çiftçilere ceza verilmesi gündemde. TBMM'ye sevk edilen yasa tasarısına göre, haksız yere yapıldığı anlaşılan destekleme ödemeleri, faizlerıyle bırlikte geri alınacak. Haksız olarak destekleme alan çiftçiye, 5 yıl boyunca hiçbir destekleme programından yararlanmama cezası da venlecek. TBMM'ye öncekı gün sevk edilen yasa tasarısı, desteklemelerden tarım biitçesine kadar tarımı ilgilendiren bırçok konuyu yenıden düzenliyor. Tasanya göre, sebze-meyve üreticisine de deslekleme yok. 318MÎLYONYTL Yeni kuruş kazandırdı ANKARA (ANKA) - Yeni Türk Lirası'na gcçişlc bırlikte piyasaya sürülen madenı paralardan ocakta bütçeye 318 milyon YTL (318 trilyon TL) gelır sağlandı. Maliye Bakanlığı'nın verilerine göre ocak ayında genel bütçe gelirleri içerisinde madeni para basını gelirleri önemli bir büyüklük oluşturdu. Geçen yıl ocakta sadece 3.9 milyon YTL olan madeni para basım gelirleri bıı yıl ocakta 7 bin 937'Iik artışla 318 milyon YTL olarak gerçekleşti. Böylece, biitçenın vergi dışı gelirleri kalemleri içerisinde ocak ayında bütçe gelirlerine en yüksek katkıyı YTL'nin piyasaya sürülmesi sağladı. YAPI KREDÎ LtDER 'BireyseVde katılımcı sayısı 360bineyaklaştı ANKARA (ANKA) - Bireysel emeklilik sıstemınin toplam katılımcı sayısı, 360 bin kişiye yaklaştı. Yatırıma yönlenen toplam tutar ise 338 milyon YTL'yi geçti. Yapı Kredi Emeklilik, heıtı katılımcı sayısında hem de fon tutannda sektöriin lıden konumunda bulunuyor. Emeklilik Gözetim Merkezi (EGM) verilerinden yapılan belirlemeye göre, yatırıma yönlenen toplam tutar da 338.2 milyon Yeni Türk Lirası'na (YTL) çıktı. Katkı payı tutarı 288.7 milyon YTL, birikimli hayat sigortalarından sisteme aktarım tutarı ise 63.2 milyon YTL olarak gerçekleşti. Fona yönlendırılen sözleşmelerde 25-34 yaş grubu ilk sırada yer alıyor. ANKET SONUCU Tüketici güveni artıyor ANKARA (ANKA) - Tüketici güveni, tüketici lerin gelccck döneme ilişkin genel ekonomik durum, iş butma olanaklan ve satınalma gücüyle ilgili beklentilerindeki olumlu gelişmelere bağlı olarak yükseldi. Merkez Bankası ve Devlet Istatistik Enstitüsü'nün ortaklaşa düzenledikleri aylık tüketim eğilimi anketinin ocak ayı sonuçları açıklandı. Buna göre, aralıkta yüzde 2.4 artarak 105.2'ye yükselen tüketici güven endeksi ocakta da yüzde 0.25 oranında artarak 105.4 düzeyine çıktı. Endeksin 100'den aşağıda olması tüketici güvensizliğini, 100'den yüksek olması ise tüketici güvenine işaret ediyor. • Çalişmave Sosyal Güvenlik Bakanı Başesgioğlu, 1MF ile yeni stand-by anlaşmasının şartlanndan biri olan sosyal güvenlik reformu yasa taslaklarının önümüzdeki haftalarda Başbakanlık'a gönderileceğini söyledi. ANKARA (ANKA) - Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Andrevv Vor- kink, Türkiye'nin önündeki zorlu konuların en büyük ve karmaşık olanının sosyal güvenlik reformu olduğunu söyledi ve reform zamanı- nın "hemen bugün" oldıı- ğunun altını çizdi. Çalışma ve Sosyal Güven- lik Bakanı Murat Başesgioğ- lu da, IMF'yle yeni stand- by'ın şartlanndan biri olan sosyal güvenlik reformu ya- sa taslaklarının önümüzdeki haftalarda Başbakanlık'a gönderileceğini söyledi. Vorkink, TİSK tarafından düzenlenen "Sosyal Güven- lik Yasa Tasanlarnun Değer- lendirilmesi" seminerindeki konuşmasında, "Reformun zamanı şimdi, bugün" dedi ve reform sırasında çok zor- lu pazarlıkların yapılacağını ve hükümetin alacağı karar- Uünya Bankası Türkiye Temsilcisi Andrav Voı kink'kn "hı/Jiinın" uyansının gcldiği sosyal güvenlik reformuyla ilgili se- minere Bakan Murat Başesgioğlu, TİSK Başkanı Tuğrul Kutadgobilik vc Türk-tş Başkanı Salih Kılıç katüdı. (A A) lardan herkesin mutlu olma- yacağına dikkat çekti. "Hem kazananlar hcm de kaybedenler olacak" diye konuşan Vorkink, Dünya Bankası olarak yardıma ha- zır olduğunu söyledi. Seminerde konuşan Ba- şesgioğlu ise sosyal güvenlik reform yasalannın zamanla- masının 1MF ile ilintilendi- rilmesinden yakındı. "Bımıı dar mecraya sıkıştınp gerçek anlamından saptırmamak la/ıııf' diyen Başesgioğlu, Türkiye'nin kendi dinamik- leri ile hayatın gerçeği bir re- formu hayata geçirmenin gayretı içinde olduklannı söyledi. Başesgioğlu, "Isteğimiz ayaklan yere basan Avrupa sosyal modeline uygun bir sosyalgüvenlik reformudur" dedi. Başesgioğlu, sosyal ta- raflarla tartışmak istedikle- rini, bu nedenle sürenin uza- dığını sözlerine ekledi. TTSk:Sistem iflas etti TİSK Genel Başkanı luğ- rul Kudatgobilik, kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı istih- dam üzerindeki tetikleyici iş- levinden arındırılması için sosyal güvenlik sisteminin gözden geçırilmesi gerekti- ğini belirterek "Ülkemizin sosyal güvenlik sistemi iflas etnıiştir, radikal değişiklikle- re ihrjyaç vardır" dedi. Kudatgobilik, sorunlan çözmek amacıyla reform başlığıyla pek çok yasal dü- zenleme yapıldiğını, ancak "Prim artışınayüklenmekve yöııeti11li siyasi müdahalclerc daha açık hale getirmcyc ça- lışmaktan öteye geçemediği- ni, sosyal güvenlik sisteminin sistemsizliğe dönüştüğünü" savundu. OSD Başkanı, modellerin 2 ila 5 yıl içindeyenilenmesi gerektiğini kaydettiOtomotiv de hükümetten teşvik beldiyor BURSA (AA) - Otomo- tiv Sanayi Derneği (OSD) Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Durak, Türkiye'de üretilen modellerin 2 ila 5 yıl içinde ömrünü tamam- layacağını belirterek yeni- lenmelen gerektiğini kay- detti. Durak, "Bizim yeni araçprojelerini Türkiye'ye çekebilmemiz la/.mı. Bu- nun için Ar-Ge teşvikleri- nin ııı1(ıı ılması, v:ılıı ıııı in- dirimi ve büyük ihracat projelerinde,anaveyansa- nayiine birlikte proje ba /.ıııdateşvik«etiı ilmcsi ge- rekiyor. Eğer, bu araçlann yerini alacak araçlan baş- ka ülkelere kaybedersek o zaman hi/iııı işimiz bitiyor. Elimizdeki fabrikalar de- mir ve beton yığınından başka hiçbir işe yaramaz ve kıynıeli kalıııaz" diye konuştu. Bursa Sanayici ve îşa- damlan Derneği'nce (BU- SİAD) düzenlenen "Oto- nıotiv Sektörünün Bugü- nü ve Geleceği" konulu toplantıda konuşan Durak, otomotiv sektörünün teks- til ve gıdanın ardından üçüncü sırada bulunduğu- na işaret ederek, 2004 'te ıhracatın yüzde 50 oranın- da arttığını ve 500 bin ki- şiye doğrudan istihdam sağladığını belirtti. Sektörde ilk 10 firma- nın, sanayileşmiş 4 ülke ile Güney Kore'de yer aldığı- nı, Türkiye'nin 850 bin üretim ile 18. sıraya yer- leştiğini kaydeden Durak, "Belçika'nın önündeyiz. Avrupa'da 6. en fazla araç üretilen ülke Türkiye" de- di. Durak, sektörde toplam istihdamın 240 bine ulaş- tığını anunsatırken "2005 için iyimser tahminimiz; is- lilıılaıııııı aynı kalacağı şeklinde, birmiktardüşme deolabffir"dedı HIZLI DEĞER KAYBI Kore 'nin kararı doları salladı Ekonomi Servisi - Dolar, dünyadaki merkez bankaları- nın rezervlenndeki dolar cinsı varlıkla- rı azaltmalarına ilişkin kaygıların etkisiyle teknik ola- rak önemli düzey- leri kırmasının ar- dından hızlanarak değer kaybediyor. Dünyanın en geniş dördüncü rezerv- lerine sahip olan Güney Kore Merkez Bankası, farklı para birimleri cinsin- den varlıklarla rezcrv yapısını değişti- receğini açıkladı. Rezervlergeleneksel olarak ABD hazine tahvilleri cinsin- den tutuluyor. Bu açıklamanın, dış pi- yasalarda zaten zayıf olan dolardaki değer kaybınınhızlannıasınaneden ol- duğu belirtildi. Kuzey Amerika ve Av- rupa'da hava sıcaklıklarmın tekrar "mev- sim normallerinin altıııa" düşmesiyle uluslararası borsalarda petrol fiyatlan 50 dolar sınırına dayandı. İLGİTOPLUMUNA DOĞRU/ÖZLEM YÜZAK oyJeın.vu/ak<tteuınlıuriycLcoın.lr Bir yakınımın sağlık sorunlan yüzün- den son 1 aydır SSK, devlet hastanele- ri ve özel sağlık kuruluşlan arasında ko- şuşturup durdum. Kimi zaman uzun kuyruklarda sıra gelmesini bekledim, ki- mi zaman sevk çıkarttırma uğraşı ver- dim. Bekleyecek zaman kalmadığı kimi günler cepten para ödeyerek özel has- tanelere, laboratuvarlara girip çıktım. Parası olmayanın çektiği eziyete de, parası olana da nasıl "yolunacakkaz" gi- bi bakıldığına şahit oldum. Doktorlar ile onların önerdikleri tahlil, ultrason, MR gibi tıbbi tetkik merkezleri arasındaki ya- kın bağlara da... (Komisyon alma gibi) Itilip kakılmalar ile ticarethane gibi ça- lışan sağlıkla ilgili özel birimlerin hasta ve yakınlarını sömürmeleri arasındaki Türkiye insanı bugün "sağlıkta reform" adı altında IMF ve Dünya Bankası tara- fından da dayatılan yeni bir yapılanma- nın pençesinde. Evet, en önemli yurttaşlık hakların- dan biri olan sağlığa ulaşmada eşitsiz- lik dizboyu, sağlık hizmetlerinin maliye- ti yüksek, kalitesi düşük ancak üç sos- yal güvenlik kurumunu tek çatı altında toplayarak Genel Sağlık Sigortası'na Sağlıkta Dönüşüm... lyi Ama Nasıl? geçmek Türkiye'nin içinde bulunduğu gerçeklere ne kadar uygun? SSK has- tanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devre- dildiği ilk 3 gün tüm ülkede neler yaşan- dığını herkes gördü. Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, "Sıkıntı, ilerleyen günler- de aşılacak" şeklinde bir açıklama ile konuyu savuşturdu. Ancak ne "sıkıntı" diye özetlenen devasa kuyruklar, ilaç bulamamak gibi sorunlar aşılabilecek, ne de özel sağlık kuruluşlarının yeni sis- temden mümkün olduğunca nemalan- ma hevesleri kursaklarında kalacak. Avrupa ûlkeleri ne yapıyor? Evet, hemen hemen tüm ülkelerde mevcut sosyal güvenlik sistemleri fi- nansman krizi ile karşı karşıya ve hükü- metler çözüm yolları arayışında. Siyasi iktidarların, özellikle kimi Avrupa ülkele- rinde, bugüne kadar sağlığı özelleştirme yolundaki yaptığı projeler halkın büyük tepkisini çekti ve geri adım atılmak zo- runda kalındı. Mannara Üniversitesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Öğretim Üye- si Prof. Dr. Ali Güzel, "Sosyal Güvenli- ğin Çağdaş Dinamikleri" başlıklı çalış- masında, "İflas eden Şili modeli bir ke- nara bırakılırsa diğer tüm ülkelerde mevcut sosyal güvenlik sistemi koru- narak ve var olan sistem içinde kalına- rak fınansman sonınuna çözüm getirme arayışlan sürüyor" diyor. Türkiye'deki çarpık istihdam yapısı- nın sosyal güvenlik sisteminin sağlıklı iş- leyişine elverişli olmadığını ve bu yapı düzelmedikçe sistemin başarıya ulaş- masının olanaksız olduğunu vurgulayan Güzel, sorunun model ya da sistemden değil kurallara göre işletilememesinden kaynaklandığını savunuyor. Güzel'e gö- re, Türkiye'de de hareket noktası mev- cut sistemin korunması olmalı ve re- formlar bu çerçevede yapılmalı. Güzel'in çalışmasında, sağlık harca- malarındaki artışı frenlemek amacıyla Almanya, Ingiltere, Hollanda ve Fransa gibi ülkelerde geniş kapsamlı reformla- ra gidildiği belirtilerek şu örneklere yer veriliyor: "Bu ülkelerde izlenen yön- temler arasında önemli farklılıklar bu- lunuyor. Ingiltere sağlık hizmetlerinde ı rekabet esasını benimserken Hollanda kamu sandıkları ile hastalık sigortası özel sandıkları arasındaki rekabeti kı- zıştırmayı tercih etti. Fransa ve Alman- ya ise sağlık hizmetleri sunan kişi ve kuruluşlarla (doktor, hastane, klinik vb.) daha sıkı anlaşma ve protokoller imza- layarak tedavi giderlerindeki savurgan- lığa son vermek istedi. örneğin, dok- torların vizite ücretleri sınırlandırıldı, çok pahalı ilaç yazan doktorların veya faturaları fazla şişkin gösteren sağlık kurumlarının sistemin dışına çıkarılma- ları yoluna gidildi. Sistemin dışına çı- kan bir doktorun veya hastanenin ise çok fazla yaşama şansı kalmıyor. Sis- temden ekmekyiyenlerin sisteme ayak uydurmaktan başka seçenekleri bu- lunmuyor." Güzel'in "Türkiye'nin 50 yılı aşan bir sosyal güvenlik deneyimi var, hem bu hem de genç nüfus çok iyi biravantaj. Mevcut sistemin sorunlarının kaynağı da çok iyi bilinmekte. Bilime dayalı po- litikalarla bu sorunların aşılması güç ol- mayacaktır" sözleri cesaretlendirici bir bakış açısını yansıtması açısından önemli... EKONOMt POLİTİK ERİNÇ YELDAN SEKA İşçisinin Öğrettikleri SEKA Izmît Işletmesî nin, Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun 8 Kasım 2004 tarihli kararı ile kapatılma- sına karar verilişine karşı çıkarak kendilerini aileleri ile birlikte fabrika binasına kapatan SEKA işçisinin direni- şi ikinci ayını doldumyor. Bu satırların yazıldığı sırada, güvenlik güçlerinin müdahalesine uğramış bulunan iş- çiler, fabrikanın mekanik atölyesine geçerek direnişle- rini sürdürmekte idiler. 1936'da yılda 10 bin tonluk üretim kapasitesi ile ku- rulmuş bulunan SEKA Izmit Işletmesi, kapsamlı bir ya- tırım ve teknoloji yenileme planı ile 1980'e gelindiğin- de 6 binden fazla işçi istihdam eden ve yılda 617 bin ton üretim kapasitesine sahip bir teknoloji devine dö- nüşmüş idi. Bunun ötesinde, SEKA kâğıdın ana ham- maddesi olan selülozu entegre olarak üretme kapasi- tesine sahip tek işletme konumunu koruyarak, ülkemiz- de kâğıt sanayiinin gelişiminde lider görevi üstlenmiş durumdaydı. 1991 SEKA açısından bir dönüm yılıdır. Bu tarihten sonra "özelleştirme kapsamına alınan" SEKA işletme- lerine bilinçli bir program dahilinde hiçbir yatırım yapıl- mayacak ve zarar uğratılmasına seyirci kalınacaktır. Örneğin, Devlet Istatistik Enstitüsü'nün verilerine gö- re kâğıt ve selüloz imalat sanayii-kamu sektöründe sermayeye yapılan net yatırımlar 1980'lerin başında 3.7 milyon TL düzeyinde iken 1990'ların sonunda bu rakam sabit 1980 fiyatlanyla 640 bin TL düzeyine ge- riletilmiştir. Kurulu on kâğıt makinesinden altısı 199O'lı yıllarda ömrünü tamamladığı gerekçesiyle kapatılan SEKA izmit Işletmesi'nin üretim kapasitesi de 2004 yı- lına gelindiğinde 73 bin tona düşürülmüştür. ••• AKP hükümeti, özelleştirme Yüksek Kurulu'nun SE- KA'nın kapatılmasına ilişkin kararını "Fabrika çok eski, başka çaremizyok" sözleriyle savunmaya çalışmak- tadır. Oysa SEKA Izmit Işletmesi'ne ait 2000 sonrası veriler, işçi başına üretim düzeylerinin (emek verimlili- ğinin) günümüzde de korunduğunu belgelemektedir. 2002 Kâğıt Sempozyumu'nöa ortaya koyduğumuz hesaplamalar, Izmit işletmesinde işçi başına kâğıt üre- timinin ayda ortalama 5.7 ton düzeyinde gerçekleşti- ğini ve 2001 krizi koşullarına karşın korunabildiğini gös- termektedir. Işletmeye hiçbir yatırım yapılmamış olma- sına ve özelleştirme sürecinin tüm olumsuzluklarına karşın işçi üretkenliğini koruyabilme başarısı gösteren SEKA Izmit Işletmesi, aslında bir verimlilik mucizesi gerçekleştirmektedir! Nitekim işletme dahilinde hazırlanan son teknik de- ğerlendirme raporu da bu gözlemlerden hareketle şu sonuca ulaşmaktadır: "Bugün itibarıyla fabrika bünye- sinde bulunan dört kâğıt makinesinin modemizasyo- nu ve üretiminde kullanılan enerjinin ekonomikleştiril- mesi için yapılacak toplam 5.8 milyon dolarlık birya- tırımla bütün kâğıt-karton türlerinde gerekli piyasa şartlarında fiyat ve kalite yönünden rekabet edilebile- cek bir üretim gerçekleştirilebilecektir." Bu noktada SEKA işçisi çok haklı olarak "Fabrika- ma niye gerekli yatırım yapılmıyor" diye sormaktadır. Türkiye 2001 yılına, IMF'nin seminer odalarında ha- zırladığı ve "ödemeler dengesine parasalcı yaklaşım" teorisinin fantezilerine dayalı bir istikrar programı ile gir- mişti. Söz konusu programın 2001 Şubatı'nda başarı- sızlığa uğramasının Türkiye'ye maliyeti 30 milyar do- lara ulaşmıştı. Bu dönemde önce "hizmet veremeye- cek" konumuna sürüklenmiş olan batık bankaların dev- let iç borçlanma senetleriyle kurtarılması, daha sonra da temmuz ayında "takas operasyonu" ile bankaların tuttuğu iç borçlanma senetlerinin dövize çevrilmesi sa- yesinde bilançolarındaki döviz açıklarının devlet eliyle düzeltilmesi yoluna gidilmişti. Böylece çığ gibi büyüyen kamu borç stokunun mil- li gelire oranı 2001 yılında yüzde 108'e değin yükselir- ken faiz harcamalarının milli gelir içindeki payı yüzde 20'yi aştı. 2001 krizi sonrası dönemde devlet, borçla- rını çevirebilmesi için hertürlü kamu hizmetini ve yatı- rımını kısarak IMF'ce tayin edilen faiz dışı fazlalar ya- ratma politikasına mahkûm kılındı. Söz konusu politi- kalar, "finansal sistemin sağlığı açısından gerekli" di- ye ilan edilerek her türlü alternatif arayışı yasaklandı ve "IMF giderse kriz gelir" şantajı ile karşılandı. Türkiye'nin sanayisizleştirilmesini ve sosyal devletin tasfıyesini, "finansalsistemin sağlığı" açısından gerek- li gören bu program doğrultusunda hazırlanan kamu bütçesi ve yatırım programlarının önceliği sadece ve sadece borç faizi ödenmesine indirgendi. AKP hükü- meti, büyük bir başarı örneği olarak gösterilen 2004 yı- lında konsolide bütçesinde toplam 56 katrilyon TL (yak- laşık 43 milyar dolar) borç faiz ödemesi gerçekleştirir- ken tıpkı kendisinden önceki tüm sermaye partileri gi- bi, kamu sanayi işletmelerini teker teker yok pahasına elden çıkarmaya, satamadıklarını da "Yatırım yapacak kaynağımız kalmadı" sözleriyle yok etmeye yöneldi. * • * "Başka çaremiz yoktu" masallarını savunanlar bu günlerde Arjantin'den gelen haberlerden endişe duy- maktalar. Geçen hafta içinde Wall Street Journal'da yapılan bir değerlendirmede Arjantin hükümetince üç hafta önce ilan edilen dış borç moratoryumuna kredi- törlerden katılımın yüzde 75'e yaklaştığı ve bunun Ar- jantin için büyük bir başarı sayılması gerektiği vurgu- lanmakta idi. Uluslararası finans sermayesi, Arjantin'in IMF'nin dayatmalarına karşı gerçekleştirdigi bu direni- şin diğer "büyük" borçlu ülkelere örnek olmasından bü- yük endişe duymaktadır. Bugün aynı endişeler ülkemizde, çıkarları uluslara- rası finans kapitale bağımlı olan ulusal sermaye grup- ları ile neoliberal ideolojinin bayraktarlığını sürdüren medya tarafından da paylaşılmaktadır. "Finans ser- mayesine milyarca dolar akıtan devlet, kendi fabrika- sına niye yatırım yapmıyor" sorusunu soran SEKA iş- çisi de Izmit'teki direnişiyle bu korkunun giderek art- masına neden olmaktadır. SEKA işçisinin direnişinin, fabrikanın yeniden üreti- me açılması amacına ulaşıp ulaşmayacağını bugünden kestirmek mümkün değildir. Ancak tarihin, SEKA iş- çisini ve onurlu direnişini haklı çıkaracağı kesindir. Kardelenler, TurkcelVe mansiyon getirdi Ekonomi Servisi - Turk- cell "Çağdaş Türkiye'nin Çağdaş Kızlan" projesi ile ABD'nin strateji ve halkla ilişkiler dergi- si PR News tara- fından düzenle- .„ nen "Kurumsal Toplumsal So- nımluluk Ödülle- ri"nde mansiyona layık görüldü Turkcell'den yapılan açıklamaya göre, 2001 ve 2002 yıllarında Ingiltere ve ABD'de ödül kazanan "Çağdaş Türkiye'nin Çağdaş Kızlan ProjesPne üçüncü uluslararası ödül, PR News'in ödüllerinde 'Toplumsal Çalışma- lar" kategorisinde L verildi. Verilen I bilgiye göre, Turkcell ve Çağ- daş Yaşamı Des- tekleme Derneği ta- rafından 2000 yılından beri sürdürülen proje ile Türkiye genelmde 41 ilde 5000 kız öğrenciye öğre- ııim bursu sağlanıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle