Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 ŞUBAT 2005 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET / HAYIR
OKTAY AKBAL
Laiklik. Dinsizlik mi Oldu?
Yüzde onluk barajla, yüzde 35 oyla egemenlik
kuranlar, daha da üstünlük istiyorlar. llk genel se-
çimde yüzde 50'yi aşmak. Çankaya'ya kendi adam-
larını, herhaldeTayyip Bey'i çıkarmak, ülkeyi birşe-
riat düzenine kavuşturmak, Atatürk'ü de Atatürk-
çü anlayışları da ortadan kaldırmak!..
'Yeniden Müdafaa-i Hukuk' dergisinin son sayı-
sında Tahsin Yücel bakın ne diyor:
"...Ûlkenin bunca sorunu varken ikide bir baş-
kanlık düzenlnin gerekllliği getirlllyor gündeme.
Ülkemizin yönetimini ezici bir çoğunlukla ellerin-
de tutanlar, aralarına katılmak için her türlü ödü-
nü verdikleri Avrupa Birliği ülkelerinin hiçbirinde
böyle bir düzen eğilimi de yokken, neden kapıldı-
larkibu tutkuya? Biryandan onların düzenini, on-
ların yasalarını, onların yaklaşımlarını benimseme-
ye çalışırken, bir başka yandan da onlann eğilim-
lerine ters düşen bir yönetim biçimine ortam ha-
zırlamaya çalışmak neden?"
Anlaşılan şudur, hepimiz, bütünTürkhalkı, biral-
datmaca, bir kandırmaca, açıkça bir uyuşturmaca
karşısındayız. Adam kalkıp gizli gizli şeriatçı hazır-
lamalara girişmekte, zaman zaman eski kimliğini
(neresi eski?) anımsatan sözlerle, davranışlarla kar-
şımıza çıkıyor, sonra da bakıyor ki işler kötüye gi-
decek, hemen çark ediyor... Ama, nasıl çark bu?
TBMM'ye üniversite affını getirerek türban denen
Hint örtüsü taşıyan kızları korumaya çalışıyor! Ney-
miş? Gerici çevrelerin kışkırttığı bir bölük genç,
başlarında türban var diye yükseköğrenime alın-
mamış?.. Özgürlük var, herkes istediği gibi giyinir
diyerek bilim ışığı saçan, daha doğrusu saçmak için
kurulan üniversitelere ille de bilgisizlik, gericilik sim-
gesini sokmak...
Birde, bir başka yazarımızın, hemdebirzaman-
lar oldukça ilerici, hatta epeyce "devrimci" bir ya-
zarımızın yorumunu okusak mı:
"Üniversitelerimizdeki türban yasağına ben de
karşıyım, kaldırılmasının doğru olacağına öteden
beri inanıyorum. Bunun gibi kamu alanı tarifinin faz-
la abartıldığını düşünüyorum."
Konu tartışılmalıymış!Toplumsal "mutabakatın"
yolu böyle açılırmış. Türkiye rahatlarmış!..
Bir yandan başkanlık sorunu, öte yandan türban
sorunu! Hepsi tartışmaya açılmalıymış! Tartışma
dediği, mutabakat dediği, şeriatçı kafanın toplum-
daiyiceyerleşmesi!.. Bakın "Laiklikdinsizliktir" de-
mek artık suç olmaktan çıkıyor! Bir gün gelecek,
yurt baştan başaçarşaflılarla, sarıklılarla, irtica ka-
ranlığının temsilcileriyle dolacak. Belki o zaman, bi-
zi AB'ye alırlar!..
Halkın ta içinden gelen bir şair, AN Yüce bütün
bu gerici dayatmalara karşı hepimizi direnmeye
çağırıyor!
"Ne dedin ne dedin/ Kemal Atatürk dedim/ La-
iklik dedim laiklik/ Ulusal egemenlik/ Bağımsız Tür-
kiye dedim/ Dün dedim bugün diyoruml Yarın da
diyeceğim."
ERMENEK SULH HUKUK
MAHKEMESt
İZALE-İŞÜYUSATIŞ
MEMURLUĞU'NDAN
GAYRİMENKULÜN
AÇIK ARTTTRMAİLANI
Sayı: 2003/1
Satılmasına karar verilen gayrimenkulün cinsi,
kıymeti, adedi, evsafr:
Karaman ili, Rrmenek ilçesi, Oüneyyıırt kasabası,
Habip Mah. 110 ada 14 parsel taş.ınmaz. Taşınmazın
toplam alanı 2.159 nı2 olup, bina alanları dışındaki
kısım bahçe olarak kullanılmaktadır. Taşınmaz üze-
rinde: 1- 98.25 m2 yerleşim alanına sahip yıkık ve
kullanılamaz halde bina mevcuttur. 2- Taşınmaz üze-
rinde iki katlı, yığma taş, duvar, çamur harçlı basit ya-
pı mevcut olup, alt katı ahır (depo) üzen ev olarak
kullanılmakta, taban alanı 65.80 m2 toplam alanı ise
131.60 m2'dir. 3- Taşınmaz üzerinde çamur harçlı
yığma taş duvar, altı ahır, üzeri ev olarak tanzim edil-
miş iki katlı kaba inşaat halinde kullanıma müsait ol-
mayan taban alanı 76.30 m2 iki katın toplam alanı
152.60 m2 bina mevcuttur. 4- Taşınmaz üzerinde
23,50 m2 miktarında ören (yıkık) kalıntı mevcuttur.
5- Taşınmaz üzerindeki bina alanları dışında muhtelif
cins ve yaşta dosyada detayları mevcut 155 ağaç mev-
cuttur.
Taşınmaz 34.660.68 YTL (34.660.680.000.- TL)
muhammen bedel üzerinden satışa cıkanlmıştır.
Satış şartları:
1. Satış 28.03.2005 günü saat 10.00 - 10.20 arasın-
da Ermenek Icra Miidürlüğü'nde açık arttırma sure-
tiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıyme-
tin % 60'ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan
mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ilc ıhale
olunur. Böyle bir bedelle alıeı çıkmazsa en çok arttı-
ranın taahhüdü baki kalmak şartı ile 07.04.2005 günü
aynı saatlerde aynı yerdc ikinci arttırmaya çıkarıla-
caktır. Bu arttırmada da bu miktar eldc cdılememışse
taşınmaz en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üze-
re arttırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok
arttırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, arttırma bede-
linın malın tahmin edilen kıymetinin % 40'ını bulma-
sı ve satış isteyenın alacağına rüçhanlı olan alacakla-
rın toplamından fazla olması ve bıından başka, paraya
çevrilme ve paylaştırma masraflannı geçnıesi lazıın-
dır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi dü-
şecektir.
2. Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen
kıymetin % 20'si nispetinde pey akçesi veya bu mik-
tar kadar milli bir bankanın leminat mektubunu vcr-
meleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı ıstedığin-
de 10 günü geçmemek üzere mehil verebılır. Tcllaliye
resnıi ihale pulu, tapu harç ve masrafları ile KDV alı-
cıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedclındcn ödenir.
3. lpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu
gayrimenkul üzerindeki haklanm hususıyle faiz ve
masrafa dair olan iddialannı dayanağı belgeler ile on
beş gün içinde dairemize bildirmcsi lazımdır; aksi
takdirde haklan tapu sıcıli ile sabit olmadıkça paylaş-
madan hariç bırakilacaktır.
4. Ihaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırma-
mak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar
ve kefillerı teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli
arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca te-
merrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İha-
le farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmak-
sızın dairemizce tahsil olıınacak bu fark varsa önce-
likle teminat bedelinden alınacaktır.
5. Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin göre-
bilmesi için dairede açık olup masrafın verildiği tak-
dirde isteyen alıcaya bir örnek gönderilebilir.
6. tş bu satış ilanının gazetede yayınlanan ilanı, ta-
puda adresi olmayanlar için 1İK, 127. md. gereğınce
teblig yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur.
7. Satışa iştirak edenlerin şartnamcyi görmüş ve
münderecatını kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bilgi
almak isteyenlerin 2003/1 sayılı dosya numarasıyia
Memurluğumuza başvurmaları ilan olunur.
08.02.2005.
(*) llgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahil-
dir. Basın: 6366
Türkiye İktisat Kongresi
Bazı yazar ve özel sektör temsilcileri bu eşsiz kongreden
söz ederken, bilerek veya bilmeyerek "Türkiye" yerine
"tzmir" adını koymaktadırlar. Oysa kongreye katılanlar,
kurulacak yeni devletin siyasal ve ekonomik
bağımsızlığının sağlanması yönünde öncelikleri
belirlemek ve ön kararlan almak için îzmir'de toplanmıştı.
Prof. Dr. Erdinç TOKGÖZ Türkiye Ekonomi Kur. Vak.Müd.
L
ozan Banş Görüş-
meleri Konferansı
gecikmeli olarak 20
Kasım 1922'de Is-
viçre Devlet Başka-
m'nın açış konuşmasıyla başla-
mıştı. Ancak Batı Trakya, Bo-
ğazlar, Musul, Osmanlı Borç-
lan ve Kapitülasyonlar konula-
nnda Ingiltere ve Fransa'nın ka-
tı tutumlan nedeniyle konferaııs
4 Şubat 1923'tekesilmişti. tsmet
Paşa başkanhğındaki Türk he-
yeti yurda dönmüştü.
Işte bu koşullarda ve o günler-
de Anadolu'nun her il ve ilçe-
sinden seçilen temsilcilerin gün-
ler sürecek tzmir yolculuğu baş-
lamıştı. Amaçları 15 Şubat
1923'te başlayacak Türkiye İk-
tisat Kongresi'ne katılmaktı.
Olumsuz iklim ve ulaştırma
koşullan nedeniyle kongre 15
Şubat yerine 17 Şubat'ta açıldı.
Salonda 1135 seçilip gelen tem-
silci, bakan, milletvekili, aske-
n ve sivil üst düzey görevliler
vardı. Kongreyi iktisat Vekili
Mahmut EsatBozkurt dü/enle-
mişti.
Davetliler arasında sadece
Sovyet Rusya Büyükelçisi Ara-
lof ile Azerbaycan Büyükelçisi
Ibrahim Abilof vardı.
Kongre, çalışmalarını Kazun
Karabekir başkanlığında 4
Mart'a kadar sürdürmüştü.
Kongrenin "Açış Komışma-
sı"nı Onursal Başkan sıfatıyla
Gazi Mustafa Kcmal Paşa'nın
yapacağı il ve ilçelere duyurul-
muştu.
17 Şubat günü saat 10.30 civa-
rında G. Mustafa Kemal Paşa,
çağını yargılayan, yan-sömürge
toplum düzeninden kurtulmanın
yolunu gösteren ve evrensel öne-
mini hâlâ koruyan o eşsiz konuş-
masinı yaptı. Gazi, kongrenin
önemini şöyle tanımlamıştı:
"EfendOer;
Yüce kurulunuzla bugün baş-
lanuş olanTürkiye İktisatKong-
resi çok önemlidir. Çok tarihidir.
Nasıl ki Erzurum Kongresi, fe-
laket noktasına gelnıiş olan bu
nıillcti kurtarnıa konusunda, Mi-
sak-ı Milli'nin ve anayasanm ilk
temel taşlannı sağlamada neden
olmuş, etken olnıuş, öncü olnıuş
ve bundan dolayı tarihimizde,
milli tarihimizde en önemli ve
en yüksek hatırayı yaratmış ise;
kongreniz de milletin ve memle-
ketin yaşantısıııı sağlayarak, ger-
çekkurtuluşuna yardımcı olacak
kanunun temel taşlannı ve esas-
lannı ortaya koymak suretiyle
tarihtc çok büyük bir ad ve çok
kıymctli bir yer almış olacaktır."
Gazi Mustafa Kemal Paşa bu
tespiti yaptıktan sonra, iktisadi
ve siyasi bağımsızlığın günü-
müzde de evrensel geçerliliği
olan temel ilkeleri şöyle sırala-
mıştı:
-1) Bir milletin doğrudan doğ-
ruya yaşantısı ile ilgili olan, o mil-
letin ekonomik durumudur.' I iıri-
hin vetecrübenin süzgecinden ar-
tiilüüaııl>ıılıakilüit,lıi/jıııiiiilliya
şantımızda ve uıilli tarihimizde,
tamamen kendisini göstermiştir.
2) Tarihimi/i dolduran zafer-
lervebaşarısızlıklarıntümü, eko-
nomik dunımumuzla yakınen
ilgilidir. Yeni Türkiyemizi, layık
olduğu uygarlık seviyesine eriş-
tirmek için, her ne olursa olsun,
ekonomimizi birinci planda tıı-
tarken, en çok bu konuya önem
vermek zorundayız.
3) Çağumz tamamen bir eko-
nomi dcvrindcn başka bir şey
değildir. Bir milletin hayat sevi-
yesinin yüksekliğini,refahve sa-
adetini sağlayan, ekonomiye da-
yamaması ve buna bağh sayma-
ıııası, dikkate değer bir durum
gösterir.
4)... kılıçla foülı yapanlar, sa-
banla fetih yapanlara yenihneye
ve sonunda yerlerini terk etme-
ye mahkûmdurlar.
5) Kıhç kullanan kol yorulur;
fakat saban kullanan kol, her
gün daha çok kuvvetlenir ve her
gün daha çoktoprağa sahip olur.
6) Siyasi ve askeri zaferler, ne
kadar büyük olursa olsun, eko-
nomikzaterlerletaçlandırılmaz-
larsa kazanılacak başanlar ya-
şayamaz, az /aıııamla söner.
7) Ianı I>ağıııısı/Jık içinşupren-
sip vardır: Milli egemenlik, eko-
nomikegemenlik ile pekiştirilme-
lidir. Bu kadar büyük amaçlar,
bu kadar kutsal ve ulu hedefle-
re, kâğıüar üzerindeyazılı genel
kurallarla, istek ve hırslara da-
yanan buyruklarla varılamaz.
Bunlann bütün olarak gerçek-
leşmesüıi sağlamak için, tek kuv-
vet, en önemli temel; ekonomik
güçtür."
Bazı yazar ve özel sektör tem-
silcileri bu eşsiz kongreden söz
ederken, bilerek veya bilmeye-
rek "Türkiye" yerine "tzmir''
adını koymaktadırlar. Oysa
kongreye katılanlar, kurulacak
yeni devletin siyasal ve ekono-
mik bağımsızlığının sağlanma-
sı yönünde öncelikleri belirle-
mek ve ön kararlan almak için
Îzmir'de toplanmıştı.
Prof. Bernard Levvis'in aşa-
ğıdaki veciz sözlerini hatırlat-
makta büyük yarar görüyorum:
"GelecegJ görebilmek için ta
rihbilmckçok önemli. Birey için
hafıza neyse, bir ulus için de 'Ta-
rih' odur. Tarihini çarpıtan bir
toplum nörotik bir kişi; tarihini
bilmeyen bir toplum ise hafıza-
sını kayhetmiş bir insan gibidir."
Başta Mustafa Kemal Atatürk
olmak üzere 82 yıl önce bu eş-
siz kongreyi hazırlayanların, kat-
kıda bulunanların ve katılanla-
nn anıları önünde saygıyla eği-
liyorum.
'The Hacının Yeri'
Özellikle "sosyete" denilen ve daha çok görgüsüz-paralı kesimin ittiği
eğlence yerlerinin adlan bir tuhaf olmaya başladı son zamanlarda.
Yüzyıllardan beri bizim olan sözcükler, artık bize yabancılaşmış...
Öykünmeci, özentili bir yazım biçimi yaygınlaşıyor. Dükkân ve alışveriş
merkezlerinin adları, dil kirliliğinde sınır tanımayan bir eğilimin somut
örnekleri olarak ve her gün artış göstererek karşımıza çıkıyor.
Attİla AŞUT Gazeteci-Yazar
G
eçen yıl, 13-15 Ekim 2004 tarihle-
ri arasında, " 1 . Kuşadası Öykü ve
ŞörGünleri
n
nde sanatçı dostlarlabir
aradaydık... Üç gün süren etkinliğin deği-
şik oturumlarında, öykünün ve şiirin çeşit-
li sorunlan tartışildı. Ama etkinliğin ana
izleği "dil sorunu" idi. Ayrı ve özel bir otu-
rumun konusu olmamakla birlikte, hemen
bütün konuşmacılar, Türkiye'nin geçinnek-
te olduğu yabancılaşmaya değindiler. Top-
lantının sonuç bildirgesi de ağırhklı olarak
dildeki kirlenmeye dikkat çekiyordu. Et-
kinliğe katılan yazar ve ozanların ortakla-
şa imzasıyla kamuoyuna sunulan bildirge-
de, özellikle büyük kentlerin ve turistik yö-
relerin yerel yönetimlerine çağnda bulunu-
larak şöyle deniliyordu:
"Bu ülkedc yaşayan her insanın kendi di-
line karşı sorumluluklan vardır. Dil bir sev-
gidir, dil bir düşüncedir, dil bizim yurdu-
muzdur. Bu anlamda:
1. Kuşadası Belediyesi'nden cadde, dük-
kân, işletme, otel adlanndan başlayarak di-
liyle, tarihiyle çok özgün bir yer olan belde-
yi yabancı adlardan temizlemesini, Türkçc-
nin ışıkh sözcükleriyle yeniden bizim belde-
miz kıbnasım bckliyorıız.
Bu konuda Karaman, Malatya, Ankara
Beypazan belediyelerinin yaptığı çahşmalar
örnek ahııınalı; TC Anayasası'nın 3. ntad-
desine yaslanılarak bu özlem gerçekleştiril-
nıcli, halkın gönüllü katılımı sağlanmahdır.
2. Turistik etkinliklerin, Banhnuı gözünde
eğlencedenöte bir anlanuvardır,omıahdır. Bu-
nun için Türkiye'y i kültürel varsılhğıyla I aııı-
Iırken, yalnızca ılcnî/i, ılaj»ı, tarihsel anıüany-
la dcğil, özbeöz bizun olan edebiyat ürünleri-
mizle, bizim bestecileri nıi/.in yaratngı Yunus
Emre Oratoryosu, Köçekçeler, çoksesli halk
türküleriyle I aııılıııaııııı tıırisllerdc derin, ka-
lıcı izlenimler yaratacağma inanıyoruz."
Bu çağnnın yaşamsal önemini kavraya-
bilmek için, tehlikenin ne boyutlarda oldu-
ğunu somut örneklerle bilince çıkarmamız
gerekiyor. Zaten bunu yapmak için de öy-
le uzun boylu çaba göstermeye gerek yok.
Bulunduğunuz yerde başınızı kaldınp dük-
kânlann tabelalanna şöyle bir göz gezdir-
meniz yeter. Ne yöne baksanız, bu konuda
sayısız örnekle karşılaşabilirsiniz...
Kuşadası'ndaki etkinliğe katılan yazarlar-
dan Dursun Özdcn, hepimizi şaşkına çevi-
ren bir örnekten söz etti...
Belki inanmayacaksınız ama, ilçenin Da-
vutlar Köyü'ndeki bir aşçı dükkânının ta
belasında, Ingilizce-Türkçe karışımı şöyle
biradyazıyormuş: "TheHaanınYeri"... De-
mek, tslamcı AKP iktidannda, hacımız ho-
camız da çağa ayak uydurmakta hiç güçlük
çekmiyor.
Evet, "küreseldil"e uyum sağlama konu-
sunda "The Marmara"dan sonra ulaştıgı-
mız düzey oldukça göz kamaştıncı... Ulus-
ça başımızı döndüren AB sürecinde öyle bir
noktaya geldik ki, "Avrupah ohnak ve dün-
yayla bütünleşmek" adına, neredeyse so-
kak köftecileri, simitçiler, ayakkabı boya-
cılan bile artık lngilizce kartvizit taşımaya
başlayacaklar...
Bir levhada fiç dil!
Ege Bölgesi'nden bir örnek daha vereyim.
Bu örneği de tzmirli yazarlardan Y. Bekir
Yurdakul'un bir yazısından (Çgdergi, Ocak
2002, Sayı: 9) ödünç ahyorum...
îkiçeşmelik'te yeni bir aşevi açılmış. Ta-
belasinda ne yazsa beğenirsiniz: "Prestige
Pizza-Operated by Dengfl"...
Bir dükkân ve adında üç ayrı dilden üç ay-
rı sözcük: "Prestige" (Fransızca), "Pizza"
(ttalyanca), "Operated by" (tngilizce)...
Dükkân tzmir'de, yani Türkiye'de açıl-
mış ama, adında Türkçe tek sözcük yok!
Öykünme mi, kirlenıne mi, yozlaşma mı,
çürüme mi demeli?..
"Geçen gün yolda önüm sıra giden bir kaııı-
yonetin arkasındaki yazmın ne olduğunu çöz-
meyeçaiıştım: Artvvinlee. Önce bunu yeni bir
yabancı firnıa sandım. Sonra kafama dank
etti ki, taşıtın -ve bu çok özgün buluşun- sahi-
bi, Artvinli bir vatandaşımı/dır."
Bu satırları, ölümünden kısa bir süre ön-
ce, Çelik Gülersoy'un Cumhuriyet gazete-
sinde (5 Ocak 2003) çıkan "Dog-Shop" baş-
lıklı yazısından aldım. lîvet, özenti ve ya-
bancılaşma, günümüzde artık bu boyutlara
vannış duruıııda...
Özellikle "sosyete" denilen ve daha çok
görgüsüz-paralı kesimin gittiği eğlence yer-
lerinin adlan bir tuhaf olmaya başladı son
zamanlarda. Yüzyıllardan beri bizim olan
sözcükler, artık bize yabancılaşmış... Öykün-
meci, özentili bir yazım biçimi yaygınlaşı-
yor. Dükkân ve alışveriş merkezlerinin ad-
ları, dil kirliliğinde sınır tanımayan bir eği-
limin somut örnekleri olarak ve her gün ar-
tış göstererek karşımıza çıkıyor. Şu örnek-
lere bakar mısınız:
Berdush, Casaba, Chamdan, Effendy,
Hammam, Pasha: Istanbul'daki çeşitli eğ-
lence yerlerinin adları.
Dog-Shop: tstanbul Bostancı'da ithal kö-
pek maması satan bır dükkânın levhası.
Dönerchi: lstanbul Beşiktaş'ta bir döner-
ci dükkânının adı.
Yemekchi: tstanbul'da bir aşevi.
Eskidji: Ankara ve Istanbul'da tabelasını
gördüğüm bir açık arttırma salonu.
Taxim: Kanlı 1 Mayıs'larıdayaşadığımız
300 yıllık Taksim.
The Marmara: lstanbul Taksim'de bir
otelin adı.
Ve daha niceleri...
Dilin hem yapıcısı hem koruyucusu olan
yazarlar ve ozanlar, işte bu boyutlara ula-
şan yozlaşmaya karşı çıkarak Türkçenin sa-
hipsiz olmadığını haykınyorlar:
"Dilimiz yurdumuzdur!.. Bu ülke ancak
sanatıyla, sanatçısıyla, diliyle, kıskanılacak
güzellikleriyle bizim olacaktır."
Bu sese kulak vermek gerekiyor...
Umut Bitmeyecek!..
Erdal ATICI Eğitimci-Yazar
Büyük kentin işçisi, memuru
ve yoksul halkı ile birlikte
labirente benzeyen yollannda
ekmek peşinde koşarken
gazetem Cumhuriyet'i
metroda, otobüste; nerede
zaman bulursam okuyorum.
Eğer okuyamazsam akşam eve
geldiğimde hem haberler
canlıhğını yitirmiş hem de
okumaya dermanım kalmamış
oluyor. Bir de sizden ilgi
bekleyen çocuğunuz varsa...
Ben her sabah umutla
açıyorum Cumhuriyet'in
sayfalannı... Umutla bakmak
istiyorum ülkemizden ve
dünyadan haberlere... Otobüste
umutla açtığım gazetemde,
Neşe Doster öğretmenimizin
'Umut bizi terk etmiş gibi'
yazısını görünce, "tnsan var
olduğu siiix.ee umut da var
olacakür" demck geçti
içimden. Kâğıdı kalemi çıkanp
bu yazıyı yazmaya başladım...
Otobüste ışıl ışıl gözlerle lise
öğrencileri beni izliyordu... Bu
gençlere emek verip
yetiştirerek umutlan çoğaltan
sevgili öğretmenleri
düşündüm...
Umut biter mi sevgili
öğretmenim? Öğretmenlerin
öğretmeni... Umut biter mi?
Umut insan olduğu sürece
olacaktır...Siz bize hep,
karanlıkla, cehaletle,
tarikatlarla, yoksullukla
savaşmamızı söylemiştiniz...
Siz bize dürüst, onurlu
olmamızı söylemiştiniz!
Bmperyalizme karşı dik
durmamızı, tam bağımsız bir
Türkiye için düşünmemizi,
yazmamızı, çizmemizi, sivil
toplum örgütleri içinde yer
almamızı siz öğretmenlerimiz
söylememiş miydiniz?
Siz değil miydiniz,
Menemen'de irticaya karşı baş
verecek kadar dirençli olan...
Siz değil miydiniz, yüzde 10
okur-yazan olan bu ülkede
Avrupa'da olmayan devnmleri
gerçekleştiren? Sizdiniz!
Umutsuzluk yok!
Elbet karanlığa çekiyorlar bizi,
kitaplıklan kapatıyorlar,
müzeleri açmıyorlar, açnıamak
için de ellerinden geleni
yapacaklar...
Onlarkapatacaklar.. Biz
evimizdeki kitaplanmızı
bağışlayarak kütüphaneler
kuracağız...
Biz inadına okuyacağız ve
obıtacağız.
Onlar karartacaklar, biz birer
kıbrit alevi kadar da olsak
aydınlatacağız! Son yıllarda
öğrelmenlcrimizin yaptıkları
az mıdır? Ağn'da sobası
parlayan sınıftaki öğrencileri
kurtarmak için kendilerini
yakacak kadar yürekli Aysun
ve Burçin öğretmenler,
Kocapınar köyüne giderken
donarak ölen Şener Uğur
öğretmen... Yalnız iki acı olayı
anımsatmak bile, umutlan
yeşertmek için yeterli değil
midir? Gericilerin işi biz
aydınların ışinden dalıa zor,
uygarlığa, çağdaşlığa doğru
akan bir ülkeyi, bir halkı
geriye çekmeye çalışıyorlar...
Akan ırmağın suyunun yönü
gcri çevrilir mi?
Umut tükcnmeyecek, umut
bizi terk etmeyecek sevgili
öğretmenlerim.
PENCERE
Cami ve KışlaL
AB diyor ki:
- Türkiye'de kişinin nüfus cüzdanına diniyazıl-
mayacak!..
- Okullardan din dersleri kalkacakl..
AKP şimdi ne yapacak?
Bizimkilersanıyorlardı ki ABTürkiye'de hep kış-
lanın üzerine yürüyecek, cami politikasına hiç do-
kunmayacak...
Iş değişti mi?..
•
Lamı cimi yok, demokrasi ancak laik düzende
varolabilir...
Avrupa'da, tarihsel süreç içinde, laikliği gerçek-
leştirip demokrasiyi kuran iki yeni sınıftır:
Burjuva..
Proletarya..
Sanayi burjuvazisi, fabrikalarını kurdukça, hem
para gücünü hem proletaryasını yaratmış; sen-
yörlerle papazların kilise düzenini yıkarak hem la-
ik devleti kurmuş, hem demokratik düzeni oluş-
turmuş...
Peki, Türkiye'nin tarihi bu gelişmeyle özdeş mi?..
Hayır, ters!..
Osmanlı, Avrupa'da bu öyküleryaşanırken din-
ci devlet çatısı altında kırkıncı uykusunu yaşıyor-
du. Akıl-bilim devrimiyle savaş sanatını ve silah-
lannı geliştiren Batılı karşısında sürekli yenilgiye uğ-
rayan bizim asker, cephede aldığı derslerle uyan-
maya başladı...
Ülkemizde ne sanayi vardı..
Ne burjuvazi..
Aydınlanma, Avrupa'dan sürekli dayak yiyen as-
ker-sivil aydınlar kesiminde başladı..
Vaktiyle Viyana kapılarının önüne dek giden
Türkler, düşman Anadolu'nun ortasına dek daya-
nınca uyandılar ve dünyada ilk kez bir Islam ülke-
sinde laik Cumhuriyet devrimini gerçekleştirip de-
mokrasiye açıldılar...
Bizim tarihimiz Avrupa'nın geçmişiyle bir de-
ğil...
•
Avrupa'da kilise devletinin hukukunu burjuva
yıktı..
Bizde devletin cami hukukunu kışla yıktı..
Asker deyince Avrupalının aklına faşizm gelir; Hit-
ler başta olmak üzere Nazilerin üniforma düşkün-
lüğü bu düşünceyi yoğunlaştırıp koyulaştırır; ama,
Türkiye'de demokrasiye açılımın hukuk devrimini
asker-sivil aydın dayanışmasının gerçekleştirdiği
de bir tarihsel ve özel gerçek!..
•
Yalnız askeri kesimde bir olumsuz 'istisna' ya- ;
şandı... »
Atatürk devriminde laik anayasaya açılan Tür-
kiye'de din dersleri okullardan kaldırılmıştı. Neya-
zık ki 12 Eylül'de Kenan Evren ve arkadaşları, la-
ik Cumhuriyete en büyük darbeyi vurarak zorun-
lu din derslerini anayasaya soktular...
Şimdi AB diyor ki:
- Kimlik belgelerlnde din hanesi olmayacak,
okullardan din dersleri kalkacakl.
Özetle:
- Laik devlet gereğini yerine getireceksinizl.
Tayyip Erdoğan ve arkadaşları için ilginç birsı-
nav karşısındayız...
Takıyyeci olup olmadıkları bu sınavla bir kez da-
ha ortaya çıkacak...
www.cumok.orp
tSTANBUL CUMOK ÇAĞRIS1
19 Şubat 2005 Cumartesi Saat: 11.00-1330
CJazeteci Yazar
ŞÜKRAN SONER
21. YÜZYILDA EMEK, SAVAŞ VE GENÇLÎK
SEN GELMEZSEN BÎR EKSİĞİZ
Yer: Dakırköy Yunus Emre Kültür Merkezi
Ataköy 9. K.ısım Ataköy/lstanbul
Ilelişim-Bilgi:
Namık K.. Boya: 0 532 281 54 54 - ü 216 368 33 56
Ufuk Yalçın: 0 542 (.52 15 00 - 0 216 326 49 21
c-posta: [email protected]
SAKARYA AİLE MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 2004/917 E.
2004/1688 K.
Davacı Emine Haida tarafından davalı Muhammet
I liiulii aleyhine açılan boşanma davasının verilen ka-
ran gereğince;
Davalı Muhanımed Haida'nın tüm aranıalara rağ-
men adresinin tespit edilmediği anlaşılmakla mahkc-
memizce; Davanın kısmen kabulüne, lstanbul ili Üs-
küdar ilçesi Tembelhacıahnıet Mh. C: 43 H: 351'de
NK bulunan Ali Fehmi ve Halime kızı Adapazarı
1947 doğumlu Emine Haida ile aynı hanede kayıtlı El
Mokthar Ben Ahmed ve Chama fîent Tahar oğlu
1960 doğumlu Muhanımed Haida'nın MK 166/1 md.
gereğince boşannıalarına, davacı ve vekilinin yüzüne
karşı davalının yokluğunda 15 günlük yasal temyiz
süresi içinde Yargıtay incelemesine tabi olmak üzere
29.12.2004 tarihinde karar verildiği ilanen tebliğ
olunur. Basın: 6292
ÜSKÜDAR 2. AİLE MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2003/460
Davucı Mehınet Tura vekili larafından davalı Nazilc Tu-
ra aleyhine açılan boşanma clavasındu 19.11.2004 tarih vc
2OO.V4fıO Hsas, 2004/1129 Karar sayılı karar uyarınca;
Niğde ili, Merkez ilçesi, Elnıalı kasabası, Cilt No: 52,
Ilane No: 78, BSN: 20'de niifusa kayıtlı Zeynel ve Uııımü-
gülsüm oğlu, 10.Ü3.1975 doğumlu Mehmet Tura ile BSN:
37'dc niil'usa kayıtlı Ismail ve Saimc kızı 23.11.1982 do-
ğumlu Nazilc Tura'nın TMK'nin 166/1 maddesi gereğince
bosanmalarına,
I'aralların ortak çocuğu 19.3.2001 doğumlu Mustafa'nın
velayeliniıı davacı babaya verilmesine,
Velayeti babaya verilen Mustafa ile annesi arasında; her
yıl dini hayrarnların ikinci günü saat 10.00'dan üçiincü gü-
nii saat 19.00'a kadar, her yıl 1 Temmuz saat 10.00'dan 15
Temmu/ saal 19.00'a kadar kişisel ilişki kurulmasına, da-
valının belirtilen gün ve saatlerde küçük Mustafa'yı kendi
yerleşim yerine alabilmesine, 2.220.000 TL'si karar ve ilanı
harcının davahdan alınmasına, Davacı vekili için
300.000.000 TL'si vckâlct ücretinin davahdan alınarak da-
vacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 193.000.000
TL yargılama gidcrinin davahdan alınarak davacıya veril-
mesine. karar verılmış olup davalı Nazilc Tura'ya ilanın
yayımlandığı lanhten itibaren 15 gün sonra tebliğ cdilmiş
sayılaeağı, tebliğ larihinden itibaren 15 gün içerisinde tem-
yiz yolunun açık olduğu, aksi haldc kararın bu haliyle ke-
sinleşeceği ilanen tebliğ olunur. 24.12.2004. Basın: 6340