19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 ARALIK 2005 SALJ 14 KULTUR [email protected] SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL Çehöv'dandaöYugoslavya... Bağnnda dört dili ve üç dini banndıran, iki alfabesi olan üJke. Etaik farkJılıkJara karşın tek bir ulusal kimlik altında toplanmış in- sanlann, ne Batı kapitalizmine/em- peryalizmine boyun eğen. ne de Sov- yet rejiminin güdümüne giren bir sos- yalist yönetimle 45 yıldan çok yaşa- mış olduğu 'umut' ülkesi, Artık o ül- ke yok... Yok edildi. Ya 'umut'? Mareşal Tito'nun Yugoslavyası'nı 1978 yılında görmüştüm. Günün \ e gecenin her saatinde güvenlik için- de dolaşabileceğiniz tertemiz kent sokaklan, güzelim parklan, tarihsel anıtlan, herhangi bir köşebaşından alıverebildiğiniz, hepsi aynı nefis lez- zette olan ve aynı bedel karşıhgında satılan sandviçleriyle, devletin bü- yük paralar ayırdıöı kültür ve sanat etldnlikJeriyle, hiç fngilizce bilmeyen insanların, hiç bilmediğiniz bir kent- te otobüsle oradan oraya gidebilme- nizi sağlayacak düzeydeki yardımse- verüğiyle, peynir zeytin fiyatına ala- bileceğiniz kristal ya da camdan ya- pılma güzelliklerle... Tito'nun 1980'de ölümüyle, üstün- de yıllardır gizli gizli çahşılan etnik ulusalcıhğın nasü azdınldığını ve 199O'lı yıllardan başlayarak kardeşi kardeşe düşüren, bugüne dek yazıl- mış tüm trajedileri uyduruk masalla- ra indirgeyen, insanlığımızdan utan- mamıza neden olan dehşet görüntü- leriyle midemize oturan iç savaş bo- yunca, aynı bayrak altuıda yıllarca hu- zur içinde yaşamış insanlann çektı- ği acılara hep birlikte tanık olduk. Etnlk ulusalcılığa fcar$ı uyarı Nesrin Kazankaya'nın. sanat yönet- meni olduğu Tıyatro Pera için yazıp sahnelediğı -Tıyatro Eleştirmenleri Birliği'nce'enbaşanho>Tin' ödülü- ne değer bulunan- 'Dobrinja'da Dü- ğûn' adlı oyunu, bir yanıyla Yugos- lavya'da yaşanmış olanlara yakılmış bir ağıt, bir yanıyla da etnik ayrım- cılık rüzgârlanyla beslenmesine ça- hşılan 'ulusakıhklar'a karşı. Türk toplumuna yermde bir uyan niteligi taşıyor. Dobrinja, Saraybosna'nın bir dış semti. Oyun Yugoslavya iç savaşı sı- rasında, kısacık birateşkes dönemin- de, bu semtte bırbirinin yakın kom- şusu olan ailelerden birınin bahçesin- de düzenlenen düğün eğlentisinı di- le getiriyor. Sabahın erken saatlerin- de başlayan, dügün hazırlıklanyla • 10. Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali'ne katılan 'Dobrinja'da Düğün', Nesrin Kazankaya'nın, sanat yönetmeni olduğu Tiyatro Pera için yazıp sahnelediği ve 2004-2005 tiyatro döneminin başından bu yana sürmekte olan bir sahne olayı. Başanlı bir metnin başanlı bir yapımla değerlendirildiğı ender tiyatro olaylanndan... süren ve ertesi sabahın erken bir sa- atinde noktalanan oyun. doğalcı (na- türalist) tiyatronun 'yaşamdan bir di- Bm sunma' öngöriisüne uygun ola- rak yazılmış. NilüferMoayeri'nin ev önü/bahçe dekoru da doğalcı özellik- ler taşıyor. Kazankaya, oyununu yapay (melod- ramatik ya da komik) bir olaylar di- zisine oturtmadan oluşturma yolun- da büyük Çehov'un yolunu izlemiş. Oyunu sessizlıklerle, minik kahkaha- larla bezenmiş hüzünle, kişilerin bir- birleriyle konuşurken aslında kendi kendileriyle konuşmalanyla, yer yer de 'canacıöcı' olduğu denli "canıacı- nuşhğı' da dile getiren alaycı/ıronik bir söylemle örmüş. Birbirlerini ko- ruyucu bir sevecenlikle sarsalar da 'yalnızhk'lannı aşamayan insanlan getırmiş sahneye. Duygusal patla- malann, acı gerçeklerin sessizce ka- bul edilmesiyle etkısıni yitirdiği, pes tonlarda noktalanan bir olay biçim- lendırmiş. Büyük olasılıkla da ister istemez yapmış bunu. Çünkü Dob- rinja'nın insanlan da tıpkı Çehov'un Çarlık Rusyası 'nın taşra insanlan gi- bi, denetleyemediklen biryok oluş sü- reci içinde yalpalayan 'yannsız' in- sanlar... Dafllanmış bedenler/ruhlar Ancak Çehov'un ınsanlarının önün- de epeyce zaman var. Onlar Çarlık Rusyası tarihinin kınlma noktasına doğru yavaş yavaş sürüklenıyorlar. Daha epeyce yıl sessizce bekleyebı- lir onlar... Oysa Dobrinjalı karak- terlerin böyle bır zamanı yok. On- lar yann ölebihrler. En sevdıkleri- ni birkaç saat sonra yitırebılirler. Severlerse şimdı se\Tnelı, kaçacak- larsa şimdi kaçmalı, şimdi dans et- meli, şimdi şarkı söylemeli onlar. Dahası, onlann bırbirleriyle olan ılişkılen de savaşın damgasıru ta- şıyor; bedenleri ve ruhlan dağlamış olan... îçerdiği acınınhiçbirzaman sökülüp atılamayacağı tür ıhşkıler bunlar. Vazgeçılmesi olanaksLZ, da- yanması zor. Dile gelmesiyse an- cak çığlık çığlığa olabilen... Kazankaya tüm bu doğrultulan da katmış yazarlık stratejilerine. Da- marlannda eski Yugoslavya'daki etnik gruplardan en az ikisinin ka- nşımı olan kanı taşıyan Saraybos- nalı altı oyun kişisini, ortak kültür- lerinin ürünü halk şarkılanna ve danslanna katılırken coşkunun do- ruğuna çıkan, sevgiyi de nefreti de aynı aşın yoğunlukta dışavuran, umarsızhğı aşmak için direnirken, değıştirilemez gerçekleri ve birbir- lerine katlanma zorunluluğunu da sessizce göğüsleyen. iç savaşın, ça- kılı kaldıklan eşiği aşmalarına izin \r ermediği, duygulu'duygusal in- sanlar olarak çizmiş. Yönetmen Nesrin Kazankaya, oyun kişilerinde yansıyan Balkan insanı özellikleri ile oyunculan da buluşturmayı başarmış. Böylece Çeho\r oyunlannın bildîk atmosfe- rini. özellikle jest ve mimik düze- yinde Balkan duyarlılığı ile dönüş- türerek özgün kılan bir tür gerçek- çi oyunculuk oluşmuş. Biraz bıl- dik, biraz farklı... Sahnede yansı- yan Balkan duyarlılığını belirleme- de en önemli katkı Richard Lani- epce'nin yönetiminde sunulan sah- ne müziği ve şarkılarla oluşmuş. Oyunun ve oyunculuğun en sıcak arîlan da düğün öncesi prova sıra- sında Nihat Üeri ile Levent Ök- tem'in aynı şarkının aynı notasın- da buluştuklan noktada. bir de dü- ğün sırasında herkesin çalarak ve söyleyerek eşlik ettiği şarkının gör- kemlı ıcrası sırasında gerçekleşi- yor. Nesrin Kazankaya ve Özden Çiftçi, kendilerine özel acılan giz- leme durumundaki ıki kadın ka- rakteri duyarlı yorum çahşmalany- la capcanlı kılarken Levent Ök- tem'in oyunculuğu sahne olayının iyimser atmosferi belirlemede, Ni- hat Ileri'nin oyunculuğu da iyim- serliğin gizledıği acıyı ironi yoluy- la ımlemede önemli ışlev taşıyor Cüneyt L'zunlar, BaşakMeşe Zey- nep Özden ıse zor, ama daha sınır- lı boyutlarda çizilmiş rollerini ba- şanyla taşıyorlar. 'Dobrinja'da Düğün', tadıyla ve tınısıyla işte böyle bir oyun. Yoğun tiyatro keyfinin, sahne olayına ılle de 'avangard' ya da 'postmodern' kuşlar kondurma zorunluluğu du- yulmadan da oluşturulabileceğini gösteren... ProeM'in gözünden geleneksellikteıı ıızak görünümler KüJtür Servisi - Milli Reasürans Sanat Galerisi, 7 Ocak'a dek yurtdışından bir sanatçının, Ahnanya'dan Jochen Proehl'in kişisel sergisini ağırlıyor. Proehl, çocukluk ve ilk gençlik yıllanru Istanbul 'da geçirdikten sonra sanat eğitimini 1988'de Berlin Sanat Yüksek Okulu'nda tamamladı. 1996'dan bu yana Almanya'da çeşitli yüksekokul ve üniversitelerde öğretim görevlisi olarak tasanm, grafik ve desen dersleri verdi. Ülkesinde kişisel, Avrupa'nın bazı merkezleri ve ABD'de karma sergiler açtı. Jochen Proehl. "Izleyicinin deneyim dünyasıyla ilişkiye girerken yüzü ileriye dönük bir resim sanatını. geçmişte kalmış bir sanatı tekrar ermeden nasü gerçekleştirebiliriın?'' diye soruyor ve kendine sorduğu bu soruyu, doğa motifini yadsımadan, onun çe\Tesınde dolaşan ancak bu motifi gizleyen, bu motife eşdeğer bır imgeyi arayarak yanıt veriyor. Hans - Jürgen Schwalm, şu sözcüklerle yaklaşıyor Proehl'in sanatına: "Jochen Proehl'in tuvallerinde sıkça görüldüğü gibi basit ve göze çarpmayan, hani neredeyse tuvale bile yakışmıyor denebilecek önemsiz bir motif resmetrue eylenıinin kendiliğinden oluşan jestiyle ressanıın jestini tüm özgürlüğüne karşın baglayıcı şeldlde kalıcılaşan bir biçime sokuyor. Işütüıfirçaizleri birbirinin üstüne biniyor, imgerün >Tiize>ini uzamsal olarak titreştiriyor. Ressamın tuvale boyalan uygulama üslubu. öylece bırakümış firça darbeleri, yamlsama yaratan perspektif görüntüyü kınyor ve yere ait parçayı yüzeye geri kathyor.(...)" (0 212 230 19 76) Tuval üzerine yağbboya 200x150 cm,2005. YAZIODASI SELtM tLERl ŞairnigarveAnriar(2) Zatı Şahane'nin bir miktar maaş tahsis bu- yurup buyurmayacağı konusunda ses seda çıkmayınca: Şair Nigar Hanım giyinip ku- şanıp, bayram günü bir kez daha Naciye Sultan'a gider. Ve Sultan Hazretlerinin dudaklarından dö- külüveren şu sevindirici haberi öğrenir: "Paşa, talep ettikleri tarzda maaş tertibi muvakkat bir şey olur. Pederlerişanlı bir as- kerdi. Maaşı Harbiye Nezareti'nden tahsis ettirsek daha münasip olmaz mı diye soru- yor?" Enver Paşa'nın bu sözüne Nigar Hanım fazlasıyla güvenir, Naciye Sultan'a defalar- ca teşekkür eder, şükranlarını arzeder. Gelgelelim, aradan epey zaman geçmiş, Şair Nigar'a beş kuruş maaş bağlanmamış- tır. öyle eskisi gibi Atina'ya, Mısır'a, Peş- te'ye, Viyana'ya gidilememektedir. Otel dö Pari'de o çaylar, hükümdarlarla o söyleşiler hayal olmuştur. Nihayet bir sabah, Harbiye Nezareti'nden gelen tezkerede maaş tahsisine imkân gö- rülmediği açıkça kaleme getirilmiştir. Nigar Hanım yıkılıp kalır. Bir bayram daha gelir. Ama şairenin Naci- ye Sultan'ı ziyaret aklının ucundan bile geç- mez. Sultan Hazretleri ortalarda görünme- yen Nigar Hanım'a, "SevgiliEdibimize" yük- sek iltifatıyla "Sevr mamulatından gayet za- rif bir şeker kutusu " gönderir. Nigar Hanım önce mektupla teşekkür eder, sonra düşünür taşınır, arayı büsbütün aç- mamaya karar vererek, Naciye Sultan'a gi- der. Hafif bir rahatsızlık geçirdiğini söyler, zi- yarette gecikişine bir sebep kondurur. Naciye Sultan, "Kendimi hatırlatmak için ne yapacağımı bilemedim" diye sitem eder. Şair Nigar'ın cevabı sivri dillidir: "Hastalı- ğım asabi olduğu için her nevi teessür be- niyatağa düşürüyor..." Sıra, Harbiye Nezareti'nden gönderifen tezkereye gelmiştir. Naciye Sultan'ın hiçbir şeyden haberi yoktur. Sultan üzüntüsünden ne yapacağını bilemez; derhal selamlığa çı- kıp, dönüşte, Enver Paşa'nın tezkerelere na- sıi imza attığı konusunda şu eşsiz bilgiyi ve- rir: "Paşa'nın hiçbir şeyden haberiyok. İmza kendinin olsa bile tezkerenin kime yazılmış bulunduğunu bilmediğini söyledi." Nigar Hanım'ın bitmez tükenmez taleple- rinden herhalde usanan Naciye Sultan o ey- lülden başlamak üzere, her ay, belli miktar para gönderir. Nigar Hanım onurunun kırıl- masını geçiştirir ve gerekçe bulmakta güç- lük çekmez: "Sultan Efendi'nin hakkımda bu kadar mürüvvetli olması herhalde, yüreğinin iyili- ği kadar, vaadini yerine getirmeyi yüksek mevkiinin tabii bir icabı saymasındandır." Mart 1916'da Nigar Hanım, maddi imkân- larının kısıtlılığı sebebiyle, üstünü başını az çok düzeltebilerek, bir sanat gecesine katı- lır. Şehzade Burtıaneddin Efendi viyolon- sel, Mahmut Celaleddin Paşa kerimesi VII-. dan Hanım piyano çalarlar. Ressam Mihrj Hanım ise, -Mihri Müşfik Hanım'ın ta kendisidir ve sarayda yaptığı bütün resimler kaybolmuştur...- Vildan Ha- nım'ı piyano başındayken tuvaline geçir- mektedir. Bütün gece sanatla, musikiyle ge- çer... Şaire o sıralar altmış yaşına yaklaşmakta- dır. Geçim dertlerinden birtürlü kurtulamaz. Neyi kısarsa kıssın, neden "feragat" ederse etsin, su gibi akıp gitmektedir para. Durum buyken, Nigar Hanım, hanedan ai- lesfyle sıkı fıkı ilişkiler kurmada yof almayı sür- dürür. Mesela Kadriye ve Fatma Sultan lar "lut- fen" uğrayıp, Nigar Hanım'ı otomobillerine almışlardır. Otomobil henüz yeniliğini koru- makta, Istanbul halkı üzerinde hayretler uyan- dırmaktadır. Sultanlar ve Nigar Hanım Hilali Ahmer kon- serine giderler. Locaya çay getirtilir. Konser çıkışında Tokatlıyan'a uğranılır ve bir çay da orada içilir. Tokatlıyan'daki ba- tonsaleler pek tazedir... Öneriler: Oyun / Ful Yaprakları, Turgay Kantürk'ün rejisi, Civan Canova'nın eseri, Ist. Devlet Tiyatrosu. (Özden Çiftçi'nin, Musa Uzun- lar'ın, Özlem Güveli'nin derin oyunculukları. acı bir metin, çok etkileyici bir reji.) Yeni yıl için yepyeni içerikle yeniden tasarlandı Cumhuriyet AJANDA 2006b i r b a ş u c u k i t a b ı g î b i Ulusal ve uluslararası gün ve haftalar Mali yükümlülük tarihleri / Anılarda kalan düşün ve sanat insanlan İnançların kutsal gün ve geceleri / Cumhuriyet tarihinin önemli siyasal ve sosyal olayları İLLERDE GAZETE SATIŞ BÜFE VE MOBOLARINDA CUMHURIYET'IN İSTANBUL MERKEZ VE ANKARA, İZMİR ADANA ANTALYA BÜROLARINDA İNTERNET'TEN KREDİ KART! İLE SATIŞ: www.cumhuriyef.com.fr Cihti 384 sayfa KDV dahil CUMHURtYH İSTANBUL MERKEZ: Prof. Nurettin Ökfent Sokak No: 2 SişJi 34381 Istanbul Telefon: 0.212.343 72 74 CUMHURİYET ANKARA BÜRO: Atatürk Bulvorı No: 125 Kaf: 4 Bokonlıklar 06640 Ankara TeJefon: 0.312.419 50 20 CUMHURİYET İZMİR BÜRO: Halif Ziya Bufvan 1352 Sokak No: 2/3 Akncok 352) 0 Izmir Tefefon: 0.232.441 12 20 CUMHUftİYET ADANA BÜRO: Inönö Caddesi 5 Sokak Aksoğan Iş Hanı Kai: 1 Seyhan 01010 Adona Telefon: 0.322 363 1211 CUMHURİYET ANTALYA BÜRO: Denız Mohallesi 127. Sokak Çelikbaş Is Merkez. Kat: 6 Güllük 07100 Antal/a Telefon: 0.242.248 00 57
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle