19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 ARALIK 2005 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Uzmanlar,geçiş noktasındabulunan Türkiye'nin ha&tiıklı ve duyarlı olmasımgerektiğinisöylediler 'ABü göçüartüracak'• Bilim adamlan, göçün ülkelerin ve toplumlann başına her zaman dert açmadığını göçmenJerin aynı zamanda tarihsel, ekonomik, siya- sal, toplumsal, kültürel, sanatsal düzlemde yeni yurtla- nna çok şey kattığını vurguladılar. Göç al- dığı için hedef ülke, göç verdiği için kay- nak ülke. geçiş güzergâhı olduğu için de transit ülke olan Türkiye'de, 1995'ten beri 565 bin yasadışı göçmenin yakalandı, 1923-2005 yıllan arasında 1 mil- yon 744 bin kişi Türk vatandaşı ol- du. BM verilerine göre, 2003 'te 175 milyon kişi, uluslararası göç- men starüsündeydi. BARIŞDOSTER G öçün, ülkelenn ve toplumlann başına her zaman dert açmadığı, aynı zaman- da önemli gelışmelere de neden oldu- ğu belirtıkh. Tanhsel, ekonomik, si- yasal, toplumsal, kültürel, sanatsal düz- lemde göçmenlerin, yeni yurtlanna çok şey katnklan vurgulanarak u Anadolu,evin- den. barkından kaçıpgelen,göçüpgelen, çe- kip gelen herkese, davetJi-davetsiz riim mi- sahrlere cömertçe kucak açan, her geleni sanp sarmalayarak kendi ulusal sentezini yaratan bir coğrafvadır" denıldı. Türkiye gibi hem göç alan, hem göç veren hem de göçlerin geçiş yolu üzerinde olan bir ülke- nin, göçe karşı her zaman hazırlıklı ve du- yarh olması gerektiğıne dıkkat çeken uz- manlar, göçlenn bir arada yaşama ve hoş- görii kültürünü gelıştirerek toplumlann ol- gunlaşmasma yardım ettiğini söylediler. Göç üzerinde çalışan bılim adamlan, göç- lenn yeni uluslann ve devletlenn ortaya çık- masında etkıli olduğunu ifade ettıler. Uz- manlar, Türkiye'nin, Avrupa Bırliğı ile müzakere sürecinde daha çok göç alaca- ğına dikkat çektiler. TÜRKİYE GÖÇ YOLU ÜZERİNDE # ABD'dekı îrlandalılann sayısı, Irlanda'da- ki Îrlandalılann 3 katı. 0 Sıvas şehır merkezinın nüfusu 250 bin, Is- tanbul'dakı Sıvashlann sayısı ıse 380 bin. # Göç aldığı için hedef ülke, göç verdiği için kaynak ülke, geçiş güzergâhı olduğu ıçuı de transit ülke olan Türkiye'de, yasadışı bir göçmenin sınır dışına çıkanlması ıçuı gereken süre, normal koşullarda 1 ay. Ya- sadışı göçmenler, hangi ülkeden geldikle- rinin saptanmasrnı önlemek ıçın kımlikle- rini, pasaportlannı yakıyor, yırtıyorlar. # Her yıl AB ülkelenne 500 bin yasadışı göçmen giriyor. ABD, Kanada ve Avust- ralya yasal ve yasadışı göçlenn en yogun olduğu ülkeler. # 1980'de Irak'tan 50 bin, 1989'da Bulgaris- tan'dan 300 bin, 1991 'dekı Körfez knzi ne- deniyle 462 bın, 1992-97 yıllan arasuıda Bosna'dan 20 bın, 1999'da Kosova'dan 18 bin göçmen Türkıye'ye geldi. 1923-2005 arasında 1 milyon 744 bin kişi Türk vatan- daşı oldu. # Türkiye'de merkez ve şube olarak toplam 433 göçmen derneği var. Toplam üye sa- yısı 90 bin. Balkan göçmenlennın 212, Rusya, Kafkasya göçmenlerinin 121, Or- ta Asya göçmenlerinin 34, Azerbaycan göçmenJennin 24 derneği bulunuyor. # Ulkemizin sınır bölgelerinde, kaçaİc olarak yaşayıp çalışan 50 bin Ermenı var. # Türkiye yoğun Türkmen göçü alıyor. Top- lam Türkmen nüfusunun yüzde 10'u yurt- dışında, bunun da yüzde 40'ı Türkiye'de bulunuyor. # Terör, insan ve uyuşturucu ticareti, sınıraşan örgütlü suçlar göçle yakmdan ılgili. Sınır aşan suçlann, tek ülkerun çabasıyla önle- nemeyeceğıne dıkkat çeken uzmanlar, 113 tane sınır kapısı olan Türkiye'nin, 52 ül- keyle organıze suçiar ve terörle mücadele anlasması imzaladığını belirtiyorlar. # 1995'ten beri 565 bin yasadışı göçmenm yakalandığı Türkiye'de, optık okuyucuda okunabilir, taklıdi güç yeni tip pasaportlar için çalışmalar sürüyor. # BM'nin 2002 yüı verilenne göre. dünya nü- fusunun yüzde 3 'ü, yani yaklaşık 190 mil- yon kişi, doğduğu ya da vatandaşı olduğu ülkenın dışında yaşıyor. 2003'te 175 mıl- yon kışı, uluslararası göçmen starüsündey- di ve bunun yüzde 48'i kadmdı. 9 Dünyada en çok göçmenin yaşadığı ülke 35 milyon göçmenle ABD. Onu 13.3 mil- yon göçmenle Rusya ızhyor. 7.3 mıh/ongöç- menleAlmanya, 6.9 milyon göçmenle Uk- rayna, 6.3 milyon göçmenle Fransa diğer göçmen ülkelen. # Geleneksel göç ülkelerinin periferisinde- ki ülkeler de göç ülkesı oldular. Italya ve Yunanistan bunun örneği. # Araştırmacı Aytunç AJtindal, Osmanh Im- paratorluğu'nun, kabul ettığı Yahudilenn 2.5 katı kadar Hınstıyanı da bağnna basa- rak dığer Hınstıyanlar tarafından katledıl- melennı engellediğıni söylüyor. Mürteci durumuna düsen çocuklaryeterii besienemezken çatışma nedeniyle Çeçenler topraklarını terk etmek zorunda kaldı. D R . S E L İ N Ş E N O C A K : , PROF. DR. İLBER ORTAYLI Fransayüzleşmeli Önerilerpalyatif L Paris'in banlıyölennde yaşanan olayîann, Fransa'dakı cumhun- yetçi bütünleşme modelınin günümüzde iyı ışlemedıginı or- taya koyduğunu anlatan Şeno- cak, "Fransa, cumhumetçi mo- dehyle övünerek aslında geçmi- şan acı izferini silmek istiyor. Bu ülkedeki göçmenJerin 2. sınıf oJ- duklannı, en alttakfler oldukla- rnu, en kötü işierde çalıştıklannı unut- ğ mamalrnz" dedı 'f Göçmenlen Fran- "/ sız devletının ka- // bul ettiğini, ama M Fransız halkmın kabul et- mediğını vurgulayan Şenocak, hallan tepkısının ırkçılık boyut- lanna ulaştığma ışaret etti. Şe- nocak, Fransa'dagöçmenlenn her türlü toplumsal ve siyasal haktan yoksun olduklannı, 3. Cumhunyet dönemınde de\ le- tuı ve medyanın kışkırtmasıyla yabancı düsmanhğının kökleş- tiğını ıfade ettı. Şenocak, ödün- süz bır göç polıtikası uygula- yan AB'nın sınırlannı kapattı- ğını, bu nedenle geçen yıl 4 bın kışinın denızlerde bogularak öldüğünü anımsatarak "Göç malyası bu çaresiz insanlardan 1500 ile 2 bin 500 dolar arasın- da para alıyor. Sadece Fran- sa'da 200 bin ile 400 bin arasın- da kaçak göçmen yasryor. AB, insan haklan ihlallerinin mer- kezi durumunda. Fransız vurttaşı olan göçmen genç- lerde işsiztik oranı çok yüksek. Devlet de bu insanlann ya- şadıklan çevreyi gettolaştınp ülkelerine dönmelerini sağla- maya çanşıyor'' dedı. Fransa'da, Sarkozy başta olmak üzere, merkez sağdaki politıkacılann da ırkçı Le Pen'in oylannı al- mak ıçuı kışkırtıcı politikalar ızlediklerini söyleyen Şenocak, Fransa'nuı, "Fransa Fransı/la- ruıdır" mantığında dn"etırse çok ağır bedel ödeyeceğuu vur- guladı. Kendısı de Avusturya'da bır mültecı kampında Kınm Tatan bır aılenın çocuğu olarak dün- yaya gelen Topkapı Sarayı Mü- dürü ve Galatasaray Üniversı- tesı Öğretım Üyesi'Prof. Dr. İl- ber Ortayh, göçün ınsanlıkla ıl- gilı bır kavTam olduğunu, göç durunca toplumlann ölmeye başladıklannı söyle- di. Osmanh împara- torluğu'nda 18. yüz- yılda nüfusun şehre tek tek göç ettiğini, Istanbul'da bekâr nü- fusun arttığını, kentte veba görüldügunü, suç merkezleri oluş- tuğunu anJatan Or- tayh, "19. yüzyılda Bursa, Sela- nik, tzmir, Haİep. Şam, Beyrut gibi büvük şehirlere ailevi göç- ler oldu. İstanbul'da Surdi- bi'nde olduğu gibi gecekondu benzeri Uk yerleşimkr bu dö- nemde oluşitu. Avnıpa. aşın nü- fusu Amerika'>a voflarken Os- manlı'daki nüfuv hareketlerinin temelinde askeri olayiar ve göç- ler vardı" dıye konuşfu. Ülke- mızın gerçek anlamda göçü 2. Dünya Savaşı sonrasında gör- düğünü anımsatarak bu do- nemden sonra^ kırsal kesimin değerlennin ve bağlannuı şe- rurlerde de uzun süre devam et- tiğini söyleyen Ortayh, "Bu dunım. A\rupa'da da 3. Dünya'da da pek olmaz" dedı. Ortayh "Sosyolojik kahp djşındaki gerekçe- lerle nüfusunu arrOran- lar. bunun ağır bedehni ödemeve razı olmahdır" dıyerek köylerdeki nüfu- sun azaldığını, haikın ta- run yapmak ıstemedigi- nı, şehirlerin ıse endüstnyel çe- kim merkezı olarak değil, arsa spekülasyonu nedeniyle cazip olduklannı vurguladı. Ortayh, "Tiirkive, bu miri arsa sonınu- nu çözmeli. Bu çözümün de- mokratik olması da gerekmez. Hükümetlerin çözüm önerileri pal>atif kabyor" dedı. 'Batı, göçü tehditolarakgörüyor' Doç, Dr. Ayhan Kaya, 2050yılında Türkiye'nin göçe ihtiyacı olacağını iddia ettL Kaya, 11 Eylülsonrası dünyadayabancılara düşman gözüyle bakıldığını söyledL ZorJu yolculuk sonrasında Israil'e ayak basan Yahudiler. 500. YIL VAKF1 BAŞKANVEKİLİ NAİM GÜLERYÜZ 'Türkler Yahudilerekucakaçtı' 500. Yıl Vakfı Başkanvekılı Naim Güleryüz'ün verdiği bilgilere göre 1492'de Osmanh împara- torluğu'na 125 bin Sefarad Yahudzsi (fspanyol Yahudısı) geldi. Sultan IL Be>uad. onlara ıçten- likle kucak açtı, gelmelen ıçuı bır donanmayı Ispanya'ya yolladı. fstanbul, Edırne ve Sela- nik'e yerleşen Yahudiler, bır sığınak değil, bır vatan buldular. Daha önce de 1326'da Orhan Bey, Yahudilere yardımcı olmuşru. Osnianlı'ya iüc Yahudi göçü ise 14. yüzyılın 2. yansında gerçekleşmış, Avrupa 'dan kaçan Yahudiler Edirne'ye gelmışferdi. Yahudiler Osmanh'da tıp, matbaacıhk. dencilık, dokumacıhk alanın da önemli gelışmelere öncülük ettıler. 13 Aralık 1493'te ılk matbaa Istanbul'da açıldı ve şehır A^rupa'nın matbaacılıkmerkezı oldu. Barut üretimi ve top dökümünde orduya hızmet ver- diler. Dış ılışkiler ve malıve kadrolannda görev aldılar. Günümüzde 22 bin Yahudi yurttasırmz var. Ortaçağda tolerans sözcüğü sözlüklerde yokken Türkler Yahudilere kucak açmışlardı. 1917 Ekim Devnmı'nden kaçan Rus Yahudıle- nnın de önemh bölümü ülkemıze geldıler. 2. Dünya Savaşı öncesınde, aralannda dünyaca ünlü bılım adamlannın bulunduğu çok sayıda Ahnan Yahudısı de Türkiye'yı tercıh etti. G öç konusundakı çalışmalanyla tannıan Doç. Dr. Ayhan Kaya, 2050 yılına dönük demografık projeksıyonlar ışığında, Türkiye'de kentleşmeye koşut olarak doğum oranının düşüp ortalama vaşam süre- sının artacağını, 2050 yılında Türki- ye'nin az gencinın, çok fazla yaşlısı- nın olacağını söyledı "Bu nedenle Türkiye'nin göçe ihtiyacı olacak" dı- yen Ka>a. 11 Ejlül saldınlan sonra- sında Batı 'da ve dünyada "göç", "göçmen". "Müslüman", "farkh", "ötekT ka\Tamlannın tehdit olarak algılandığını belirttı. Pans'ın banli- yolennde yaşananlan tahlıl eden Ka- ya, bu insanlann, sısteme entegre olamayan. asımıle olmayan. sorun çıkaran ınsanlar olarak algılandıkla- nna değuıerek "Bunlar, >ar olan so- runlann nedeni mu yoksa \apısal so- runlann sonucu mu" sorusunu yö- nelttı. Bu çerçevede yoksulluk, ırkçı- lık ve dışlanma üzennde duran Kaya, "Paris'in banliyölerinde başla>an ve hızla yayilan ola\ lar dikkat çekiciydi Güvenlik söylemi dünyada egemen olunca, göçmenJer de, farkh kültür- den olanlar da bundan nasibini altfa. 'tçımızdekı düşmanı' tanımlayan si- yasiler, bu sö> lenı üzerinden kendi ik- ridariannı kurup pekiştirdiler"1 dedı. Hem Cumhunyetçı yöntemın hem de çokkültürcü yaldaşımlann göç- menlenn taleplerme yanıt veremedı- ğıru öne süren Kaya, "Kâğrt üzerin- de çok ryi olan cumhuriyetçi \ öntem, pratikte ciddi sorunlarla karşılaşı>'or. Şiddetten başka dil bilmeven insanlar sokaklan ateşe vertvoriar. Fransa'da 5 miKon Müslüman var, ama Fransız mecüsinde tek bir Müslüman nıillet- veküi yok" dıye konuştu. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Damdan Düşen Unutursa... Yılın son gününe ulaştık. Nasıl ulaşıldığı konu- sundaki rivayetler muhtelif. Kimileri, ki çoğunluğu iktidar ve yandaşlan, yılın başanlarla dolu olduğu- nu söylemeden edemiyor. Ama görünür gerçek, hiç de öyle olmadığını or- taya koyuyor. Iktidann çeşitli vesilelerle ortaya attığı resmi ve- riler, yine resmi verilere dayanan muhalefet parti- leri tarafından çürütülüyor. Uzun sözün kısası 2005 için çelişkilerin egemen olduğu bir yıl demek, çelişkilerin yarattığı kafa ka- rışıklığını bir yana bırakırsak pek de çelişkili sayıl- mıyor. Yılın pek çok çelişkisi var. Ancak son günlapJe yaşanan ikı çelişki var ki zihinlerden uzun yıllar si- lınmeyecek gibi. Birincisi, bütçe görüşmeleri sırasında izlenen "düşük düzeyli" mikrofon çekişmeleri. Beden dilini en iyi kullanan siyasetçi olduğu ile- ri sürülen Başbakan, belki de bu özellığinı kaptır- mamak için ana muhalefet liderine, ellerini kolla- nnı kullanmadan dili ile konuşmasını öğütleme ge- reğıni duyuyor. Duyuyor ama, bu öğütlerini dile getirirken ellerini kollannı oynatmayı ihmal etmiyor. Böylece "Hocanın dediğiniyap, yaptığınıyapma" diyen atalanmızı da anımsamamızt sağlıyor. • • • Ikinci çelişkiyi ise genelde Türk Ceza Yasası ÇTCY) özelde de yasanın 301 'inci maddesi üzeri- ne yapılan çeşitlemeler oluşturuyor. Anımşanacağı gıbı TCY'nin değiştirilmesi çalış- malarının yaklaşık 25 yıllık bir geçmişi var. Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer'in başkanlığını yaptığı komisyonun üçüncü taslağı, Ecevit baş- kanlığındaki hükümet tarafından tasan olarak Tür- kiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulmuştu. 2002 Kasım'ında yapılan genel milletvekili seçimi nede- niyle kadük olmuştu ama, Adalet ve Kalkınma Par- tisi (AKP) hükümeti sahiplerince yeniden yaşama döndü. Ancak bu yasanın "bitkisel" olduğunu söylemek yanlış olmaz. Çünkü AKP, bu tasanyı bir yana koyup, Adalet Komisyonu'nda oluşturulan bir alt komisyonu gö'revlendirdi. Işte bugün yakınılan TCY'nin serüveni bâyle başladı. Yürüriükteki TCY'nin tartışılan maddesini nite- lerken "AKP ağırlıklı, Cumhunyet Halk Partisi (CHP) destekli, üniversitelerden gelen temsilcile- rin kendi görüşleriniyaşama geçirme çabalannın etkili olduğu, buna bürokratlann da katıldığı mad- deler" demek sanınm gerçeğe ters düşmez. Bu nitelemeye önce "zina", sonra "kaçak Kuran kur- su kuranlara af" tartışmalanna ağırlık vermeyi yeğ- leyen medyanın katkılarını eklememek doğrusu haksızlık olur. Çünkü yasadaki kimi maddelerin "ifade özgür- lüğünü daha da kısıtladığını, hapis cezalannın da- ha da kapsamlı olarak geri döneceğini söyleyen gazetecilikörgütlerinin tepkilerine" duyarsız kal- dılar. Başbakan'ın, "Bundan sonra Türkiye'nin ha- piste gazetecisi olmayacak" açıklamalanna ina- narak da dolaylı destek verdiler. Bu ortamda da nur topu gibi bir 301 'inci mad- demiz yaşama geçti. • • • Gazetelerde yer alan haberier; şu anda kimi so- ruşturma, kimiyargılamaaşamasında21 dosyabu- lunduğunu gösteriyor. Henüz haberleşmemiş dos- yalar varsa onlar da iktidann ısrarlannın cabası olacak. Anlaşılıyor ki iktidar partisi yöneticileri ile hükü- met üyelerinin de kafaları kanşık. Kimi 301 'inci maddenın değiştirilmesi gerektiğini, kimi de "bek- le gör" politikası izlenmesıni söylüyor. En çarpıcı değerlendirme Başbakan Yardtmcısı ve Dışışleri Bakanı Abdullah Gül'den geldi. Gül, 301 'inci maddenin Türkiye'nin uluslararası imajı- nı "Geceyansı Ekspresi" filmi kadar etkilediğini belirtti. Beklenilmesi gerektiöini söyleyenlerden biri de Başbakan Erdoğan. "rao'e özgürtüğû" mağduru sayılarak CHP'nin de desteğiyle başbakanlık kol- tuğuna oturması sağlanılan Erdoğan'ın yaklaşımı- nı anlamak gerçekten zor. Kendisi, mahkûmiyeti nedeniyte önü daha da açıl- dığı için mutlu olabilir ama, aynı şeyi meslekJeri- nin önde gelen kişileri olan gazeteciler ve yazar- lar için söylemek olası değil. Bir fıkra daha değerini yitiriyor. Hani, Nasrertin Hoca damdan düşünce "Ba- na damdan düşmüş birini bulun" demiş ve "Ni- ye" diye sorulunca "benim halimden ancak o an- lar" diye eklemiş ya. Işte bu fıkra... Acaba Başbakan 10 yıla kadar hapis isteği ile karşı karşıya kalmadığı için mi "damdan düştûğü- nü" unutmuş görünüyor? Yoksa eskı TCY'nin 159'uncu maddesinin yü- rürlükte olan 301 'inci maddeden daha hoşgörülü olduğunu kendisine söyleyen olmadı mı? ••• Gönlünüzce geçeoek bir yeni yıl diliyorum. oerincfc cumhuriyet.com.tr. VEFAT Merhum Müeddep-Halit Konukçu'nun kızı, Şükran ve İnciser Konukçu'nun ablası, merhum Nizami Kahramankaptan'ın eşi, Leyla - Şefik Kahramankaptan'ın annesi, Deme, Umut ve tnanç Kahramankaptan'm babaannesi ÜMRAN KAHRAMANKAPTAN Hakk'm rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 31 Aralık Cumartesi günü (bugün) ErenköyGalip PaşaCamii'ndekıhnacak öğle namazuıı takiben Içerenköy aile kabristanında toprağa verilecektir. Tann rahmet eyleye... AİLESİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle