Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 ARALIK 2005 PERŞEMBE
8
Istanbul
HABERLERIN DEVAMI
TURKIYE
11 Sinop B 12 Adana Y 19
Edirne
Kocaeli
Çanakkale
Izmir
Manisa
Aydın
DenizJi
V
V
V
7
14
11
14
13
14
11
Samsun
Trabzon
Giresun
Ankara
Eskişehir
Konya
Sıvas
PB
PB
PB
Y
Y
Y
Y
18
17
16
8
8
9
9
Mersin
Dıyarbakır
Şanlıurfa
Mardin
Siirt
Hakkâri
Van
Y
Y
Y
Y
Y
Y
Y
21
15
19
17
16
9
8
Zonguldak V 12 Antalya Y 17 Kars
Tum bolgelerımız
parçalı ve çok bulutiu,
Doğu Karadenız. Orta Q S
I Q
Karadenız kıyıları ıle
Sınop çevrelerı dışın-
DIS MERKEZLER
PB 3 Berlin
Helsinki K
datumyurtyağışlıge- StOCkholm
çecek Yağışlar Kıyı Londra
Ege ıle Batı Karadenız Amsterdam Y
kıyılarındaetkılı olmak nrüUsei Y
üzere yağmur ve sa- ^ ^
ğanak, Doğu Anado-
K 4
B 10
9
Paris B 6
lu'nun kuzeydoğu- Bonn
sunda kar gorulecek. Münih K 1 Zürih
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
K
B
B
K
K
B
PB
3
11
6
1
-1
9
15
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bışkek
Tiflis
Kahire
Şam
Y
B
B
PB
B
PB
B
PB
B
-1
14
-3
12
13
6
11
22
20
0 Açık bulutiu Bulutiu k
Çok bulutiu • Yağmurtu Sulu kar > Gök gürültülü
GUNCELcÜIVEYT ARCAYLREK
• Baştarafı T. Sayfada
kiyor.
Tasarı 1974- müdahalesi ile Rumlardan alınan
toprakların büyük bölümünün tek taraflı olarak es-
ki sahiplerine geri verilmesini öngörüyor. Ayrıca
kayıplarından dolayı Rumlar maddi ve manevi taz-
minata hak ka^anacak. Tasarı KKTC Meclisi'ne i-
ki partili koalisyon hükümetınin imzasıyla sunulu-
yor ama; RTE hükümetinin talimatıyla hazırlandı-
ğını Lefkoşa'da da burada da bilmeyen yok.
Bir başka sav; Rumlara, topraklann geri veril-
mesini sağlayacak tasarının AKP ile KKTC'deki
iktidarda olan -MA Talat'ın- Cumhuriyetçi Türk
Partisi hukukç:ulannın AİHM'ye danışarak hazır-
ladıkları öne sürülüyor.
* • •
Tasarı, Kuzey Kıbrıs'ı elden de gözden de çıkar-
maya hizmet eden çözümsüzlük çözüm değildir
politikasının geldiği son aşamayı gösteriyor.
Bu tasarı yasalaşırsa Türkiye ilk kez resmen
KKTC topraklarının büyük bölümünü teşkil eden
Rum mallannın Türklere değil Rumlara ait oldu-
ğunu kabul ve adanın kuzeyini işgal ederek Rum-
lara verdiği zaran tazmin etmeyi taahhüt ediyor.
Bu durum: (1>- Rumlann yıllardırTürkiye'nin ada-
yı işgal ettiğini içeren tezini Ankara doğruluyor.
Sonuç, Türkiye işgalci bir devlet! (2)- KKTC ise;
topraklann büyiik bölümünü elden çıkararak baş-
kalarının gayrirnenkulüne (topraklanna) inşa edil-
miş "gecekoncfu bir devlet" durumuna geliyor.
Kuzey Kıbns "taki Rum mallarıyla toprakları so-
rununa Türkiye -bu hükümetle- böylebir "halça-
resi" buluyor.
Neyin karşılığı? Rumlann AlHM'de açacaklan
(veya açtıkları) davalar sonunda büyük tazminat
ödeme veya kaybedeceği yeni davalar açılma-
sını önlemeye karşılık!
• • •
Rumlann AlHM'de terk ettikleri gayrimenkul-
lerin gerçek sahibi olmaya devam ettiklerini ka-
nıtlamalarının bu hükümeti böyle radikal bir ka-
rara zorladığı söyleniyor.
Ankara'nın "teşviki, baskısı veyardımıyla" ha-
zırlanan tasannın Kuzey Kıbns'ta olumlu karşılan-
madığına değinen haberlerde eksik bir taraf var.
Hazırtanmasına yeşil ışık yaktığına göre, MA
Talat bu tasarıdan memnun olmalı. Zira Talat'ın,
tek amacı:
Kuzey'le Güney Kıbrıs'ı birleştirmek! Birleşme-
yi sağlayabilmek için (veya birleşmeden sonra)
Rumlann gayrimenkullerini iade etmeye dünden
razı. Bu açıdan bakıldığında Talat, Ankara'nın
baskısını memnuniyetle kabul etti, sindirdi ve bir-
likte hareket etti.
Talat Türkiye'den başka hiçbirdevletin tanıma-
dığı KKTC'yi zaten fazla önemsemiyor. ikili mü-
zakerelerde kullanılabilecek bir araç, bir gereç gi-
bi görüyor.
Birleşik Kıbns Cumhuriyeti'nin AB pasaportlu
azınlık duaımundaki Türk toplumunun lideri ol-
mayı yeğliyor.
Kıbrıs sorunu nereden nereye geldi. Bu hükü-
met Kıbns'ta işgalci bir devlet olmayı kabulleni-
yor. Kuzey Kıbrıs'ı gözden çıkarıyor.
RTE, böylece ülke pazarlamakta ustalığını ka-
nıtlıyor.
ABD GEZÎSİ DEVAM EDİYOR
Büyükanıt'tan 'icazet'
hoberlerinetepki
Dış Haberler Servisi
- ABD'de bulunan Kara
Kuvvetleri Komutanı
Orgeneral Yaşar Büyü-
kanıt, "ABD'ye icazet
almaya gelmiş" haber-
lerine tepki göstererek
"Türk askeri icazerini
Atatürk'ten aür, yasa-
lardan alır" dedi.
ABD'de temaslarda
bulunan Büyukanıt, iki
ûlke arasıdaki ilişkilerin
sorulması üzerine, "On-
larda herhangi bir so-
run yok. Şunu söylüyo-
rum: Kötü haberleri
birileri yaratmaya çalı-
şıyor. Niye kötû Üişkile-
rimiz olsun ki?" dedi.
ABD'de ziyaretiyle ilgi-
li gazetelerde çıkan ha-
berlere de tepki gösteren
Büyükanıt, "Yok, icazet
almaya gelmişim. Bun-
lan, TSK'ye karşı bir
ayıp göriiyonım. Türk
askeri icazetini Ata-
türk'ten aiır, yasalar-
dan alır. Başka kimse-
den icazet almaz" diye
konuştu. Büyükanıt, zi-
yaretinin "gayet rutin,
normal bir ayaret" ol-
duğunu \"urguladı ve
"Bu, olağanüstü, belli
amaçlarla yapılan bir
ziyaret değil. Birçok
ülkeye bu ziyaretler ya-
pılıyor. Yeni bir şey de-
ğil. Bir şeyler arama-
mak laznn" dedi.
ABD hazırlanıyor
îskenderun Limanı'na getirilen jet yakıtı, İncirlik, Malatya ve Pirinçlik'teki
üslere aktanlıyor, Kuzey Irak'taki bir üsse her gün 10 tanker yakıt taşınıyor
AKIN BODUR
tSKENDERUN - îran'a hava
saldınsı yapabileceği yolunda
sinyaller verenABD, îskenderun
Limanı üzerinden Malatya, Pi-
rinçlik ve İncirlik Üssü ile Kuzey
Irak'ta yapımı süren bir merke-
zejet yakıtı stokluyor.
Îskenderun Deniz Ticaret
Odasfnın îskenderun Körfezi
Aybk Istatistik Raporu'na göre,
ekim ve kasım ayında Iskende-
run'daki NATO tskelesi'ne iki
ayn gemiyle 11 bin 627 ton "je-
toiT getirildi. 9.199 tonluk ilk
jetoil Faikbey adlı tank türü ge-
miyle 30 Ekım'de getirilirken 2
bin 428 tonu ise Veysel Bey tan-
keriyle 22 Kasım'da taşındı.
22 Kasım'da NATO Iskele-
si'ne yanaşan Orse adlı gemi 2
bin 987 ton benzin, 28 Kasun'da
gelen Filiz Sultan adlı gemi de 5
bin 500 ton akaryakıt getirdi.
Cumhuriyet'in edindiği bilgi-
lere göre, Iskenderun'a getirilen
11 bin 627 ton jetoil, 2 bin 987
ton benzin ile 5 bin 500 ton akar-
yakıt NATO'nun Iskenderun'da-
ki yeraltı tanklanna boşaltıldı.
Her gün 10 tanker
îskenderun'da görevli bir yet-
kili, NATO tskelesi'ne gelen ya-
kıtlann dışında ABD'nin Petrol
Ofisi tskenderun Bölge Müdür-
lüğü'nün depolanndan da yakıt
aldığını savundu. Aynı görevli
yakıt sevkıyatıyla ilgili şu bilgi-
leri verdi: "fskenderun'dan İn-
cirlik Üssü, Pirinçlik Üssü ile
Malarya'ya yeraltından boru
hatti bağlantısı var ve gelen
yakıtlar buralara pompalanı-
yor. Malarya'ya pompalanan
yakıtlann, Pirinçlik Üssü'nün
dışında, Diyarbakır'da ABD
tarafından kurulan ve her bi-
ri 10 bin metreküp kapasiteli
tanklara gittiğini biliyoruz. ts-
kenderun dan her gün yola çı-
kan 10 tanker jetoil yakıtının
da Irak'ın kuzeyinde peşmer-
genin kontrolündeki bir böl-
gede ABD askerleri tarafın-
dan teslinı alındığını ve Tel
Afer bölgesinde yapımı süren
Anakonda Üssü'ne boşaltıldı-
ğını öğrendik."
CHP îskenderun tlçe Başkanı
Nihat Karpuz, dün yaptığı açık-
lamada, Iran'a olası bir hava sal-
dınsı öncesinde, ABD'nin aske-
ri araç ve malzemelerini TCDD
îskenderun Limanı'ndan Irak'a
sevk ettiğini söyledi. Nihat Kar-
puz şöyle konuştu:
"tskenderun'dan Malat-
ya'ya jet benzininin yoğun bir
şekilde sevk edildiğinin du-
yumlannı alıyoruz. Buna göre
ABD İran'a mesafe olarak da-
ha yakın olduğu için tskende-
run Limam'nda hazırhklar
yapıp Malatya'dan mı savaşa
hazırlanıyor? AKP iyi bilsin
ki, tskenderun halkı, îskende-
run Limanı'nı Amerikalılara
üs olarak kullandırmaz."
MARTY BÎLGIISTEDÎ
Türkiye'ye CIA
uçakkın sorusu
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Türkiye'ye indiği belirlenen CIA uçak-
lannın basındaki haberlerin aksine iki
defa ile sınırlı olmadığını açıklayarak
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Ulaş-
tırma Bakanı Binali Yüdınm'ı yalanla-
yan Avrupa Konseyi Genel Sekreteri
Dick Marty'nin konu hakkında Anka-
ra'dan bilgi istediği ortaya çıktı. Dışişleri
Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan, "Bu-
nun için gelecek yıl şubat ayının bir
tarihine kadar söre verilmiştir" dedi.
Öte yandan Avrupa Parlamentosu'ndaki
siyasi gruplar, CIA'nın Avrupa'da terör
zanlılan için gizli cezaevleri olduğu id-
dialannı soruşturmak için geçici komis-
yon kurulması konusunda anlaşmaya
vardı.AP'de bugün yapılacak toplantıda
karann onaylanması, ocak ayının 2. haf-
tasında da komisyonun üyeleri ve tam
görev süresinin belirlenmesi bekleniyor.
Güvenlikgüçlerinin, bazı kişilerinyurtdışına giriş çıkışlannı incelediği belirtüiyor
Türk El Kaidesi uykuda bekliyor
BORATAV'IN 70. YAŞI KUTLANDI - Gazetemiz yazan ve Siyasal BİIgiler
Fakültesi (SBF) öğretim üyelerinden Prof. Dr. Korkut Boratav'ın 70. yaşı,Tarih
Vakfı ile SBF tarafından ortaklaşa düzenlenen bir törenle kutiandı. Toplanbnın
açılışında konuşan SBF Dekanı Prof. Dr. Celal Göle, toplantıya eşi ve oğlu ile ka-
tılan Prof. Boratav için "Her zaman yapıcı bir insandır. tnanılmaz bir şekilde
sorun çözen bir ağabeyimizdir. Fakültemizin efsane hocaları arasında yerini al-
mıştır" dedi. Toplantıda Boratav'ın yanı sıra öğretim üyesi ve arkadaşlarından
Ercan Uygur, tlhan Tekeli, Tuncer Bulutay, Bilsay Kuruç, Oktar Türel, Ergün
Türkcan, Şevket Pamuk ile ailesi adına Aü Boratav da birer konuşma yaptılar.
MEHMET FARAÇ
Güvenlik birimleri, Türkiye'de
bin kadar El Kaidecinin izlendiği
ve CIA'nın Türkiye'deki bu grup-
lara operasyon yapmak istediği
yolundaki haberleri abartılı bulu-
yor. Türkiye'de özenle izlenen bir
El Kaide hücresinin olmadığına
dikkat çeken uzmanlar, bazı kişi-
lerin yurtdışına giriş çıkışlan üze-
rine yoğunlaşarak örgütün diya-
log hatlannı kesmeye çalışıyor.
Türkiye'de El Kaide gruplan,
"uyuyan hücre" olarak tanımla-
nan pasif, ancak potansiyel grup-
lan kapsıyor. Istanbul'da 15-20
Kasım 2003'teki saldınlara lojis-
tik destek veren bu gruplar, geri
plana çekilerek dikkat çekmeme-
ye çalışıyor. tslamcı dernek ve va-
kıflarda gizlenen ve cami çevre-
lerinde odaklanan bu gruplar, es-
ki Hizbullahçılarla birlikte tebliğ
çalışması yürüterek sempatizan
potansiyelini arttırmayı hedefli-
yor. Örgütün lokomotif gücünü
oluşturan Habib Akdaş, Azad
Ekinci ve Gürcan Baç'ın Irak'ta
öldürülmesi, Saadettin Akdaş ile
Burhan Kuş'untutuklanmasının
ardından Türk El Kaidesi eylem
için yenidentoparlanmaktabüyük
sıkıntı çekiyor.
Ancak birçok ülkede bombala-
ma faaliyetleri yapan teröristlerin
Türkiye'yi geçiş yolu olarak kul-
landığının ortaya çıkması ve bazı
kentlerde destekçilennin bulun-
ması CIA ve diğer istihbarat ör-
gütlerini rahatsız ediyor. CIA
Başkanı Porter Goss'un Türkiye
ziyaretinde örgütün gündeme gel-
mesi de bu sıkıntıya dayanıyor.
"CIA'nın Türkiye'de El Kaide
hücreleri saptadığını ve bunla-
ra nokta operasyonlan yapmak
istediği" yolunda basına haber-
ler yansımasınm ardında da bu ra-
hatsızlık bulunuyor.
Istanbul 'daki El Kaide hücresi-
nin çökertilmesinde büyük çaba
harcayan bir güvenlik yetkilisi bu
haberleri "uçuk ve yalan" diye
tanımladıktan sonra, örgütün Tür-
kiye'deki üyelerine yönelik çalış-
malan şöyle anlatıyor: "Türki-
ye'de eylemsellik açısından bin
El Kaide militanı yok. Ama ör-
güt, eylemler için destek alabi-
leceği. kullanabileceği binlerce
kişi bulabilir. Hücrelerin izlen-
mesine gelince, yapılan şey bir
potansiyelin süreç içinde takip
edilmesidir. Onlar da elekten
geçirildikten sonra izlenir. Bir
kişiyi 24 saat izleyemezsiniz. Bu
teknik ve personel açısından
imkânsızdır. Zaten kanunen de
mümkün değildir.Yapılan daha
çok bazı kişilerin yurtdışına gi-
dip gelmesinin izlenmesidir. Bir
militan izlenirken bile bir sa-
katlık yapabilir. Ama Türki-
ye'de şu an özenle izlenen insan-
İar yok. Örgüt artık kuaför mal-
zemelerinden bile patlayıcı üre-
tebiliyor. Özenle izlenen biri
olursa bu bir bomba patlatacak
anlamına da gelir."
Yetkili, CIA'nın Türkiye'de
operasyon yapacağı yolundaki id-
dialan da şöyle yorumluyor:
"CIA Türldye'ye hedefleriyle
birlikte gelmez. Bu hem teknik
hem de diplomatik açıdan ola-
naksız. CIA buradaki operas-
yonu ancak bilgi alışverişi sevi-
yesinde yapılabilir. Zaten
CIA'nın operasyon konusunda
bir izin talebi de yokrur, olamaz
da. Türk güvenlik birimleri El
Kaide'ye karşı başanlı oldu. ts-
rail gemilerini vurnıak isteyen
Louai Sakka'nın yakalanması
büyük başarıdır."
GUNDEM MLSTAFA BALBAY
I Baştarafı 1. Sayfada
Basında yer alan haberlerin çeşitliliği de ziyare-
tin içeriğini esrarengiz kılıyor. Hergazete iddialı bi-
çimde kendi haberinin doğruluğunu manşetinden
bastıra bastıra ilan ediyor.
Biz de en doğru bilgiye sahibiz iddiasına kapıl-
mayalım ama, ABD'nin yakın geçmişte Türki-
ye'den istemlerine ilişkin listeleri de dikkate ala-
rak ulaştığımız bilgileri paylaşalım.
Her şeyden önce şunun altını çizmek gerekir:
ABD, PKK terörünü bitirmek için Türkiye'ye iç
ve dış istihbarat örgütlerinin başını göndermez. Ne
zaman gönderir? Türkiye'den çok ciddi bir şey is-
teyeceği zaman!
Bu nedenle gazetelerde terör örgütünün bitiril-
mesi için anlaşma yapıldığına ilişkin haberler, en
azından görüşme listesinin ana konusu değil. Bel-
ki onlar, ABD'nin Türkiye'yi bir noktaya getirmek
için kullandığı malzemeler olabiltr!
• • •
Bize ulaşan bilgilere göre ABD, Irak'ta 15 Ara-
lık'ta yani bugün yapılacak seçimlerin ardından
öyle ya da böyle bir yapı oluşacağını düşünüyor.
Bu parçalı yapının devamında Irak'ı terk etmek-
ten yana olmadığını da ilan etti. Bunun ışığında bir
adım sonrasını hesaplamaya başladı. O da, Irak'ın
yeni yapısı ile Iran ve Suriye'ye yönelik olarak atı-
lacak adımlar.
Bir başka deyimle ABD, Irak'tan çıkışı çevreye
yayılmakta bulmuş olabilir!
Malum heyetler Ankara'ya gelmeden önce
lran'a ilişkin olarak 3 konuda hazırlık yaptılar:
1- Iran nükleer çalışma yapıyor. Bu Türkiye'ye
de zarariı. Iran'ın nükleer başlıklı füzeleri Türki-
ye'yi de kapsama alanı içinde tutuyor.
2- Iran teröre destek veriyor. Bu kapsamda El Ka-
ide, PKK başta olmak üzere pek çok uluslararası
örgüt Iran'da cirit atıyor. Bu örgütler, dünyanın öte-
ki ülkelerinde de Iran'ın desteğiyle hareket ediyor.
3- Iran, Türkiye'nin aleyhine faaliyetlerde bu-
lunuyor. Iran'daki rejim Türkiye'dekine soğuk ba-
kıyor. Bunun geçmişte de pek çok örneği var.
Bu üç şık, bazı tümce değişiklikleriyle Suriye
için de geçerli görünüyor.
• • •
Peki bu saptamalann ışığında ortaya iki soru çı-
kıyor:
1 - ABD, bölgede ne yapmak istiyor?
2- ABD, Türkiye'den ne istiyor?
Bush yönetiminin Irak'ta anlatılabilir bir oluşum
yarattıktan sonra Iran ve Suriye'yi hedeflediği
uluslararası basında da yer alıyor. ABD bu iki ül-
keye ilişkin adım atarken Türkiye'nin yardımını, en
azından olumsuz karşılamamasını istiyor.
ABD bunu elde etmek için tıpkı 1 Mart tezkere-
si sürecinde olduğu gibi uzlaşma ile buzlaşma
arasında gidip gelecek. örneğin; hayır dersek,
PKK birden daha da canlanıverecek... Içimizde
kimi hareketlilikler yaşanacak...
Evet dersek?
Bu seçeneğin de arkası karanlık!
AKP'nin çapını aşan bir denge sorunuyla karşr
karşıyayız. AKP'nin mollayla el ele, ABD'yle kol ko-
la ayakta durma arayışı yeni gelişmeler karşısın-
da sonuçsuz kalabilir.
CIA Başkanı'nın MİT Başkanı'yla yaptığı mito-
lojik görüşmenin kokusu önümüzdeki günlerde
büyük olasılıkla çıkacak. Şimdiden görünense şu:
Türkiye'yi, ABD ile 1 Mart sürecine benzer bir
trafiğe hazjriıyorlar!
ankcum a cumhuriyet.com.tr
19Arabkpaneli
• tstanbul Haber Servisi - Çağdaş Hukukçular
Derneği (CHD) Istanbul Şubesi, ölüm orucu eylem-
lerini sona erdirmek amacıyla, 19-22 Aralık 2000
tarihleri arasında düzenlenen operasyonlara ilişkin
panel düzenleyecek. Harbiye'deki Elektrik Mühen-
disleri Odası 'nda 17-18 Aralık günlerinde saat
14.00'te başlayacak panele, eski Bayrampaşa Ceza-
evi Savcısı Necati Özdemir, Ankara CHD Genel
Merkez Yöneticisi Selçuk Kozağaçlı, Istanbul Tabip
Odası üyesi Dr. Servet Colak'ın da aralannda bu-
lunduğu çok sayıda konuşmacı katılacak.
5 kişiye 88'er bin YTL
• ANKARA (AA) - Şans Topu'nda kazanan
numaralar '03, 06, 18,21, 29 + 9' olarak belirlenir-
ken 5 artı 1 bilen 5 kişi, 88 bin 987 YTL 55'erYKr
kazandı. Çekilişte 5 bilenler 1394 YTL 85'erYKr, 4
artı 1 bilenler 192 YTL 95'erYKr, 4 bilenler 16
YTL 15'erYKr, 3 artı 1 bilenler 9 YTL 90'arYKr,
3 bilenler 2'şer YTL, 2 artı 1 bilenler 3 YTL 15'er
YKr, 1 artı 1 bilenler ise 1 YTL 50'şerYKr kazandı.
Avukat AKIN ATALAY
Basın özgürlüğünü doğrudan ilgilendiren bu konu-
yu -bizim bilebildiğimiz kadanyla- son olarak, Sayın
AKan Öymen Radikal gazetesindeki köşesinde gün-
deme getirdi. Sayın öymen yazısına, "Sorvn nereden
çıkıyor? Yasadan mı, yargıçlardan mı?" diyerek baş-
Iryorveyazısının içeriğindeeski Yargıiay Saşkanı Sa-
yın Sami Selçuk'un bu konuda gönderdıği yanıtı ya-
yımlıyordu. Sami Selçuk'un görüşü açık ve netti:
"Eleştiri ve haber verme özgüriüğü ile yargı bağım-
sızlığı, yansız yargılama, adil yargıfanma ilkeleri ara-
sındaki değerler çatışmasında bir ara çözüm bulun-
muştur. Yargılama kesin hüküm otoritesine erişince-
ye dek birinci özgühüklerin dondurulması."
Sayın Sami Selçuk'tan aynen aktarmak istediğimiz
bir bölüm daha var:
"Basınımız ve insanımız sağlıklı ve doğru kararlann
çtkmasına katkıda bulunmak istiyorsa, kesin hüküm
aşamasını beklemeli, yargısına ve yargıçlanna yar-
dımcı olmalıdır. Hukuk bilincinin yüksek olduğu top-
lumlarda yargının kesin hüküm öncesi kararian konu-
sundayapılan tartışmalarher zaman tepkiyle karşılan-
mışbr."
•••
Sayın Sami Selçuk'un ifade özgürlüğünün -belli
bir zaman dilimi için bile olsa- dondurulması (dikkat
ediniz "sınırlandınlması" demiyor) görüşüne katılmı-
yoruz. İfade özgüriüğü ile bu özgürlüğün bir yansı-
ması olarak basın özgüriüğü, dem okratik bir toplu-
mun temelidir. Nitekim basın özgüriüğü yasama, yü-
rütme, idare ve yargı organına karş ı da anayasal gü-
vence attına alınmıştır. Müdahale hangı kurum ya da
Medya-Yargı Çekişmesinde Ne Yapmalı... -II-
kuruluştan gelirse gelsin -bu bir yargı organı da ola-
bilir- anayasal güvence görmezden gelinemez. Ana-
yasada belirtildiği gibi, anayasa hükümleri bütün ku-
rum ve kişileri bağlayıcı hukuk kurallandır. İfade ve
basın özgürlüğünün hangi durumda ve hangi şartlar-
la sınırtandınlabileceği (dondurulabıleceği değil) ana-
yasada açık olarak belirtilmiştir.
Anayasamıza göre ifade ve basın özgürlüğü, yar-
gılama görevinin gereği gibi yerine getirilmesi ama-
cıyla sınırlandınlabilir. Ancak, bu sınırlamanın da sı-
nırları vardır. Yani, yargılama görevinin gereği gibi ye-
rine getirilebilmesi amacıyla, ifade ve basın özgürlü-
ğünü dilediğiniz şekilde sınırlandıramazsınız. Nedir,
bu sınırlamanın sınırlan?
Birincisi, getirilecek sınırlama hak ve özgürlüğün
özüne dokunamaz. Geçici bir süre için bile olsa, ta-
mamen ortadan kaldırıcı şekilde yasak getirilemez.
Ikincisi, sınırlama ancak bir kanunla getirilebilir.
Üçüncüsü, sınırlama anayasanın sözüne ve ruhu-
na, demokratik toplum düzeninin gereklenne ve de
ölçülülük ilkesine aykın olmamalıdır. Yani yargılama
görevinin gereği gibi yerine getirilmesi için, yargıla-
ma konusu olay hakkında, tümüyle bir yayın yasağı
getiremezsiniz.
•••
Bu hak ve özgürlüklerinin kısmen ya da tamarrten
durdurulması ise ancak savaş, sıkıyönetim ve olağa-
nüstü hallerde mümkün olabilir. O da uluslararası hu-
kuktan doğan yükümlülüklere aykırı olmayacak şe-
kilde.
Sayın Selçuk'un yazısında, Avrupalı yüksek mah-
keme başkanlan ve başyargıçlarının, basın özgürlü-
ğünün, yargılama kesin hükümle sona ennceye dek
dondurulması, dava hakkında görüş belirtilmesi ve
yorum yapılmasının yasaklanması, aksine hareketle-
rin ise cezalandınlması yönündeki çözüm önerileri
Avrupa ortak görüşü değildir. Kararlan, sözleşmeye
taraf olan bütün öevletleri bağlayıcı nitelikteki Avru-
pa Insan Hakları Mahkemesi'nin konuya ilişkin karar-
larında, Sayın Sami Selçuk'un aktardığı görüşlerin
tam tersi savunulmaktadır.
• • •
1997 Ağustos ayında, Worm davasında, Mahke-
me, bir gazetecinin eski bir bakanın kanştığı ceza da-
vasına tesir edebilen bir yazı yazmaktan para ceza-
sına mahkûmiyetine ilişkin davada verdiği kararda:
"Adaletin iyi işleyiş amaçlanna uygun olarak belir-
lenen sınırlan aşmamakkaydıyla, gözlemlerdahil ad-
li yargılamalann eleştirileri (analizlen), bunlan duyur-
maya yardım eder ve Sözleşmenin 6. maddesinin 1.
paragrafında öngörülen duruşmalann aleni surette
yapılması zorunluluğu ile gayet iyi bağdaşır" demiş-
tir.
Somut olayda, divan, başvuranın yazısının adale-
tin iyi işleyiş amaçlarına uygun olarak belirlenen sı-
nırları aştığına, zira davanın sonucunu etkileyecek
nitelikte olduğuna karar vermişti.
Mahkemenin önemli karartarından sayılan Sunday
Times/Birleşik Krallık davasında verilen kararda ise
şu önemli saptamalar yapılıyor
"İfade özgüriüğü, demokratik bir toplumun esaslı
temellerinden birini oluştunır, dûşünce özgühüğû 10
(2) fıkrasınm sınırlan içinde, sadece lehte olduğu ka-
bul edilen, zararsız veya ilgilenmeye değmezgörûlen
haberve düşünceleriçin değilama aynca devletin ve-
ya nûfusun bir bölümünün aleyhinde olan, ona çar-
pıcı gelen veya rahatsız eden haberve düşûnceleriçin
de uygulanır.
Basın söz konusu olduğunda bu ilkeler özel bir
önem kazanır. Bu ilkeler, önemli ölçüde toplumun ya-
ranna hizmet eden ve aydınlatılmış birhalkın işbiriiği-
ni gerektiren adaletin dağrtılması alanına da aynı öl-
çüde uygulanır. Mahkemelerin boşlukta çalışamadık-
lan, genelkabulgören birolgudur. Mahkemeler, uyuş-
mazlıklann çözümünde birforum durumundadııiara-
ma bu demek değildirki, uzmanlaşmış dergilerde, ge-
nel basında ya da halk arasında uyuşmazlıklar önce-
den tartışılamaz. Dahası, basın yayın organlan adale-
tin usulüne göre dağıtılmasına tecavüz etmeyip ka-
mu yarannın bulunduğu diğer alanlarda olduğu gibi,
mahkemelerin önüne gelmiş sorunlaha ilgili haber ve
düşûnceleri vermekleyükümlüdür. Sadece basınya-
yın kuruluşlan bu tür haber ve düşûnceleri vermekle
görevli değildir, halkın da bu haber ve düşûnceleri
edinme hakkı vardır."
• • •
Ceza yargılamasının evrensel ilkelerinden birisi,
davanın açık olarak görülmesidir. Ceza yargılaması
yasalannda duruşmalann açıklığı kuralı yer alır. Bu
hükmün anlam ve amacı, adaletin dağıtımının halk ta-
rafından da görülmesi, denetlenmesidir. Halka, ada-
letin dağrtılması sürecinde, yargılamanın adil olarak
yapıldığı güveninin yaşatılmasıdır. Çağdaş bir top-
lumda, bu ilkenin yaşama geçirilmesi, ancak basın
yoluyla olanaklıdır. Basın, yargılama hakkında, en ge-
niş şekilde halkı bilgilendirmekle ödevlidir. Doğaldır
ki, davanın sonucunu etkileyecek şekilde ve bu ka-
sıtla yayın yapmamak şartıyla. Oysa bizdeki uygula-
mada, hükmün anlam ve amacı, mahkeme salonla-
nnın sınırlı kapasitesinin elverdiği ölçüde, durüşma
salonuna izleyici alınması şeklinde algılanmakta, yar-
gılama, duruşma salonlannın dört duvan arasına hap-
sedilmektedir. Görüldüğü gibi, konu görülmekte olan
bir dava olduğunda, basına bu konu ile ilgili görüş ve
yorum yasağı getirilmesi, aksine hareket edenlerin
ağıryaptınmlara maruz bırakılması, basın özgürlüğü-
nün rafa kaldırılması anlamına gelmektedir. Türk hu-
kuk uygulamasının bu konuda alması gereken uzun
bir yol vardır.
(1) Artan öymen, "Hukukçu da Tartışmasın mı?"
Radikal Gazetesi, 1 Kasım 2005 Salı.
(2) "Avrupa'da Düşünce Özgüriüğü", Avrupa Kon-
seyi Insan Hakları Genel Müdürlüğü, Fransızcadan
çeviren Prof. Dr. Durmuş Tezcan, Etki Yayıncılık, 2002.
(3) Doç. Dr. Osman Doğru, Insan Haklan Avrupa
Mahkemesi Içtihatlan", Legal Yayınlan, Cift 1, Sayfa
303.
BİTTI