19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 ARALIK 2005 PERŞEMBE 8 Istanbul HABERLERIN DEVAMI TURKIYE 11 Sinop B 12 Adana Y 19 Edirne Kocaeli Çanakkale Izmir Manisa Aydın DenizJi V V V 7 14 11 14 13 14 11 Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas PB PB PB Y Y Y Y 18 17 16 8 8 9 9 Mersin Dıyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Y Y Y Y Y Y Y 21 15 19 17 16 9 8 Zonguldak V 12 Antalya Y 17 Kars Tum bolgelerımız parçalı ve çok bulutiu, Doğu Karadenız. Orta Q S I Q Karadenız kıyıları ıle Sınop çevrelerı dışın- DIS MERKEZLER PB 3 Berlin Helsinki K datumyurtyağışlıge- StOCkholm çecek Yağışlar Kıyı Londra Ege ıle Batı Karadenız Amsterdam Y kıyılarındaetkılı olmak nrüUsei Y üzere yağmur ve sa- ^ ^ ğanak, Doğu Anado- K 4 B 10 9 Paris B 6 lu'nun kuzeydoğu- Bonn sunda kar gorulecek. Münih K 1 Zürih Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina K B B K K B PB 3 11 6 1 -1 9 15 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bışkek Tiflis Kahire Şam Y B B PB B PB B PB B -1 14 -3 12 13 6 11 22 20 0 Açık bulutiu Bulutiu k Çok bulutiu • Yağmurtu Sulu kar > Gök gürültülü GUNCELcÜIVEYT ARCAYLREK • Baştarafı T. Sayfada kiyor. Tasarı 1974- müdahalesi ile Rumlardan alınan toprakların büyük bölümünün tek taraflı olarak es- ki sahiplerine geri verilmesini öngörüyor. Ayrıca kayıplarından dolayı Rumlar maddi ve manevi taz- minata hak ka^anacak. Tasarı KKTC Meclisi'ne i- ki partili koalisyon hükümetınin imzasıyla sunulu- yor ama; RTE hükümetinin talimatıyla hazırlandı- ğını Lefkoşa'da da burada da bilmeyen yok. Bir başka sav; Rumlara, topraklann geri veril- mesini sağlayacak tasarının AKP ile KKTC'deki iktidarda olan -MA Talat'ın- Cumhuriyetçi Türk Partisi hukukç:ulannın AİHM'ye danışarak hazır- ladıkları öne sürülüyor. * • • Tasarı, Kuzey Kıbrıs'ı elden de gözden de çıkar- maya hizmet eden çözümsüzlük çözüm değildir politikasının geldiği son aşamayı gösteriyor. Bu tasarı yasalaşırsa Türkiye ilk kez resmen KKTC topraklarının büyük bölümünü teşkil eden Rum mallannın Türklere değil Rumlara ait oldu- ğunu kabul ve adanın kuzeyini işgal ederek Rum- lara verdiği zaran tazmin etmeyi taahhüt ediyor. Bu durum: (1>- Rumlann yıllardırTürkiye'nin ada- yı işgal ettiğini içeren tezini Ankara doğruluyor. Sonuç, Türkiye işgalci bir devlet! (2)- KKTC ise; topraklann büyiik bölümünü elden çıkararak baş- kalarının gayrirnenkulüne (topraklanna) inşa edil- miş "gecekoncfu bir devlet" durumuna geliyor. Kuzey Kıbns "taki Rum mallarıyla toprakları so- rununa Türkiye -bu hükümetle- böylebir "halça- resi" buluyor. Neyin karşılığı? Rumlann AlHM'de açacaklan (veya açtıkları) davalar sonunda büyük tazminat ödeme veya kaybedeceği yeni davalar açılma- sını önlemeye karşılık! • • • Rumlann AlHM'de terk ettikleri gayrimenkul- lerin gerçek sahibi olmaya devam ettiklerini ka- nıtlamalarının bu hükümeti böyle radikal bir ka- rara zorladığı söyleniyor. Ankara'nın "teşviki, baskısı veyardımıyla" ha- zırlanan tasannın Kuzey Kıbns'ta olumlu karşılan- madığına değinen haberlerde eksik bir taraf var. Hazırtanmasına yeşil ışık yaktığına göre, MA Talat bu tasarıdan memnun olmalı. Zira Talat'ın, tek amacı: Kuzey'le Güney Kıbrıs'ı birleştirmek! Birleşme- yi sağlayabilmek için (veya birleşmeden sonra) Rumlann gayrimenkullerini iade etmeye dünden razı. Bu açıdan bakıldığında Talat, Ankara'nın baskısını memnuniyetle kabul etti, sindirdi ve bir- likte hareket etti. Talat Türkiye'den başka hiçbirdevletin tanıma- dığı KKTC'yi zaten fazla önemsemiyor. ikili mü- zakerelerde kullanılabilecek bir araç, bir gereç gi- bi görüyor. Birleşik Kıbns Cumhuriyeti'nin AB pasaportlu azınlık duaımundaki Türk toplumunun lideri ol- mayı yeğliyor. Kıbrıs sorunu nereden nereye geldi. Bu hükü- met Kıbns'ta işgalci bir devlet olmayı kabulleni- yor. Kuzey Kıbrıs'ı gözden çıkarıyor. RTE, böylece ülke pazarlamakta ustalığını ka- nıtlıyor. ABD GEZÎSİ DEVAM EDİYOR Büyükanıt'tan 'icazet' hoberlerinetepki Dış Haberler Servisi - ABD'de bulunan Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyü- kanıt, "ABD'ye icazet almaya gelmiş" haber- lerine tepki göstererek "Türk askeri icazerini Atatürk'ten aür, yasa- lardan alır" dedi. ABD'de temaslarda bulunan Büyukanıt, iki ûlke arasıdaki ilişkilerin sorulması üzerine, "On- larda herhangi bir so- run yok. Şunu söylüyo- rum: Kötü haberleri birileri yaratmaya çalı- şıyor. Niye kötû Üişkile- rimiz olsun ki?" dedi. ABD'de ziyaretiyle ilgi- li gazetelerde çıkan ha- berlere de tepki gösteren Büyükanıt, "Yok, icazet almaya gelmişim. Bun- lan, TSK'ye karşı bir ayıp göriiyonım. Türk askeri icazetini Ata- türk'ten aiır, yasalar- dan alır. Başka kimse- den icazet almaz" diye konuştu. Büyükanıt, zi- yaretinin "gayet rutin, normal bir ayaret" ol- duğunu \"urguladı ve "Bu, olağanüstü, belli amaçlarla yapılan bir ziyaret değil. Birçok ülkeye bu ziyaretler ya- pılıyor. Yeni bir şey de- ğil. Bir şeyler arama- mak laznn" dedi. ABD hazırlanıyor îskenderun Limanı'na getirilen jet yakıtı, İncirlik, Malatya ve Pirinçlik'teki üslere aktanlıyor, Kuzey Irak'taki bir üsse her gün 10 tanker yakıt taşınıyor AKIN BODUR tSKENDERUN - îran'a hava saldınsı yapabileceği yolunda sinyaller verenABD, îskenderun Limanı üzerinden Malatya, Pi- rinçlik ve İncirlik Üssü ile Kuzey Irak'ta yapımı süren bir merke- zejet yakıtı stokluyor. Îskenderun Deniz Ticaret Odasfnın îskenderun Körfezi Aybk Istatistik Raporu'na göre, ekim ve kasım ayında Iskende- run'daki NATO tskelesi'ne iki ayn gemiyle 11 bin 627 ton "je- toiT getirildi. 9.199 tonluk ilk jetoil Faikbey adlı tank türü ge- miyle 30 Ekım'de getirilirken 2 bin 428 tonu ise Veysel Bey tan- keriyle 22 Kasım'da taşındı. 22 Kasım'da NATO Iskele- si'ne yanaşan Orse adlı gemi 2 bin 987 ton benzin, 28 Kasun'da gelen Filiz Sultan adlı gemi de 5 bin 500 ton akaryakıt getirdi. Cumhuriyet'in edindiği bilgi- lere göre, Iskenderun'a getirilen 11 bin 627 ton jetoil, 2 bin 987 ton benzin ile 5 bin 500 ton akar- yakıt NATO'nun Iskenderun'da- ki yeraltı tanklanna boşaltıldı. Her gün 10 tanker îskenderun'da görevli bir yet- kili, NATO tskelesi'ne gelen ya- kıtlann dışında ABD'nin Petrol Ofisi tskenderun Bölge Müdür- lüğü'nün depolanndan da yakıt aldığını savundu. Aynı görevli yakıt sevkıyatıyla ilgili şu bilgi- leri verdi: "fskenderun'dan İn- cirlik Üssü, Pirinçlik Üssü ile Malarya'ya yeraltından boru hatti bağlantısı var ve gelen yakıtlar buralara pompalanı- yor. Malarya'ya pompalanan yakıtlann, Pirinçlik Üssü'nün dışında, Diyarbakır'da ABD tarafından kurulan ve her bi- ri 10 bin metreküp kapasiteli tanklara gittiğini biliyoruz. ts- kenderun dan her gün yola çı- kan 10 tanker jetoil yakıtının da Irak'ın kuzeyinde peşmer- genin kontrolündeki bir böl- gede ABD askerleri tarafın- dan teslinı alındığını ve Tel Afer bölgesinde yapımı süren Anakonda Üssü'ne boşaltıldı- ğını öğrendik." CHP îskenderun tlçe Başkanı Nihat Karpuz, dün yaptığı açık- lamada, Iran'a olası bir hava sal- dınsı öncesinde, ABD'nin aske- ri araç ve malzemelerini TCDD îskenderun Limanı'ndan Irak'a sevk ettiğini söyledi. Nihat Kar- puz şöyle konuştu: "tskenderun'dan Malat- ya'ya jet benzininin yoğun bir şekilde sevk edildiğinin du- yumlannı alıyoruz. Buna göre ABD İran'a mesafe olarak da- ha yakın olduğu için tskende- run Limam'nda hazırhklar yapıp Malatya'dan mı savaşa hazırlanıyor? AKP iyi bilsin ki, tskenderun halkı, îskende- run Limanı'nı Amerikalılara üs olarak kullandırmaz." MARTY BÎLGIISTEDÎ Türkiye'ye CIA uçakkın sorusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye'ye indiği belirlenen CIA uçak- lannın basındaki haberlerin aksine iki defa ile sınırlı olmadığını açıklayarak Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Ulaş- tırma Bakanı Binali Yüdınm'ı yalanla- yan Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Dick Marty'nin konu hakkında Anka- ra'dan bilgi istediği ortaya çıktı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan, "Bu- nun için gelecek yıl şubat ayının bir tarihine kadar söre verilmiştir" dedi. Öte yandan Avrupa Parlamentosu'ndaki siyasi gruplar, CIA'nın Avrupa'da terör zanlılan için gizli cezaevleri olduğu id- dialannı soruşturmak için geçici komis- yon kurulması konusunda anlaşmaya vardı.AP'de bugün yapılacak toplantıda karann onaylanması, ocak ayının 2. haf- tasında da komisyonun üyeleri ve tam görev süresinin belirlenmesi bekleniyor. Güvenlikgüçlerinin, bazı kişilerinyurtdışına giriş çıkışlannı incelediği belirtüiyor Türk El Kaidesi uykuda bekliyor BORATAV'IN 70. YAŞI KUTLANDI - Gazetemiz yazan ve Siyasal BİIgiler Fakültesi (SBF) öğretim üyelerinden Prof. Dr. Korkut Boratav'ın 70. yaşı,Tarih Vakfı ile SBF tarafından ortaklaşa düzenlenen bir törenle kutiandı. Toplanbnın açılışında konuşan SBF Dekanı Prof. Dr. Celal Göle, toplantıya eşi ve oğlu ile ka- tılan Prof. Boratav için "Her zaman yapıcı bir insandır. tnanılmaz bir şekilde sorun çözen bir ağabeyimizdir. Fakültemizin efsane hocaları arasında yerini al- mıştır" dedi. Toplantıda Boratav'ın yanı sıra öğretim üyesi ve arkadaşlarından Ercan Uygur, tlhan Tekeli, Tuncer Bulutay, Bilsay Kuruç, Oktar Türel, Ergün Türkcan, Şevket Pamuk ile ailesi adına Aü Boratav da birer konuşma yaptılar. MEHMET FARAÇ Güvenlik birimleri, Türkiye'de bin kadar El Kaidecinin izlendiği ve CIA'nın Türkiye'deki bu grup- lara operasyon yapmak istediği yolundaki haberleri abartılı bulu- yor. Türkiye'de özenle izlenen bir El Kaide hücresinin olmadığına dikkat çeken uzmanlar, bazı kişi- lerin yurtdışına giriş çıkışlan üze- rine yoğunlaşarak örgütün diya- log hatlannı kesmeye çalışıyor. Türkiye'de El Kaide gruplan, "uyuyan hücre" olarak tanımla- nan pasif, ancak potansiyel grup- lan kapsıyor. Istanbul'da 15-20 Kasım 2003'teki saldınlara lojis- tik destek veren bu gruplar, geri plana çekilerek dikkat çekmeme- ye çalışıyor. tslamcı dernek ve va- kıflarda gizlenen ve cami çevre- lerinde odaklanan bu gruplar, es- ki Hizbullahçılarla birlikte tebliğ çalışması yürüterek sempatizan potansiyelini arttırmayı hedefli- yor. Örgütün lokomotif gücünü oluşturan Habib Akdaş, Azad Ekinci ve Gürcan Baç'ın Irak'ta öldürülmesi, Saadettin Akdaş ile Burhan Kuş'untutuklanmasının ardından Türk El Kaidesi eylem için yenidentoparlanmaktabüyük sıkıntı çekiyor. Ancak birçok ülkede bombala- ma faaliyetleri yapan teröristlerin Türkiye'yi geçiş yolu olarak kul- landığının ortaya çıkması ve bazı kentlerde destekçilennin bulun- ması CIA ve diğer istihbarat ör- gütlerini rahatsız ediyor. CIA Başkanı Porter Goss'un Türkiye ziyaretinde örgütün gündeme gel- mesi de bu sıkıntıya dayanıyor. "CIA'nın Türkiye'de El Kaide hücreleri saptadığını ve bunla- ra nokta operasyonlan yapmak istediği" yolunda basına haber- ler yansımasınm ardında da bu ra- hatsızlık bulunuyor. Istanbul 'daki El Kaide hücresi- nin çökertilmesinde büyük çaba harcayan bir güvenlik yetkilisi bu haberleri "uçuk ve yalan" diye tanımladıktan sonra, örgütün Tür- kiye'deki üyelerine yönelik çalış- malan şöyle anlatıyor: "Türki- ye'de eylemsellik açısından bin El Kaide militanı yok. Ama ör- güt, eylemler için destek alabi- leceği. kullanabileceği binlerce kişi bulabilir. Hücrelerin izlen- mesine gelince, yapılan şey bir potansiyelin süreç içinde takip edilmesidir. Onlar da elekten geçirildikten sonra izlenir. Bir kişiyi 24 saat izleyemezsiniz. Bu teknik ve personel açısından imkânsızdır. Zaten kanunen de mümkün değildir.Yapılan daha çok bazı kişilerin yurtdışına gi- dip gelmesinin izlenmesidir. Bir militan izlenirken bile bir sa- katlık yapabilir. Ama Türki- ye'de şu an özenle izlenen insan- İar yok. Örgüt artık kuaför mal- zemelerinden bile patlayıcı üre- tebiliyor. Özenle izlenen biri olursa bu bir bomba patlatacak anlamına da gelir." Yetkili, CIA'nın Türkiye'de operasyon yapacağı yolundaki id- dialan da şöyle yorumluyor: "CIA Türldye'ye hedefleriyle birlikte gelmez. Bu hem teknik hem de diplomatik açıdan ola- naksız. CIA buradaki operas- yonu ancak bilgi alışverişi sevi- yesinde yapılabilir. Zaten CIA'nın operasyon konusunda bir izin talebi de yokrur, olamaz da. Türk güvenlik birimleri El Kaide'ye karşı başanlı oldu. ts- rail gemilerini vurnıak isteyen Louai Sakka'nın yakalanması büyük başarıdır." GUNDEM MLSTAFA BALBAY I Baştarafı 1. Sayfada Basında yer alan haberlerin çeşitliliği de ziyare- tin içeriğini esrarengiz kılıyor. Hergazete iddialı bi- çimde kendi haberinin doğruluğunu manşetinden bastıra bastıra ilan ediyor. Biz de en doğru bilgiye sahibiz iddiasına kapıl- mayalım ama, ABD'nin yakın geçmişte Türki- ye'den istemlerine ilişkin listeleri de dikkate ala- rak ulaştığımız bilgileri paylaşalım. Her şeyden önce şunun altını çizmek gerekir: ABD, PKK terörünü bitirmek için Türkiye'ye iç ve dış istihbarat örgütlerinin başını göndermez. Ne zaman gönderir? Türkiye'den çok ciddi bir şey is- teyeceği zaman! Bu nedenle gazetelerde terör örgütünün bitiril- mesi için anlaşma yapıldığına ilişkin haberler, en azından görüşme listesinin ana konusu değil. Bel- ki onlar, ABD'nin Türkiye'yi bir noktaya getirmek için kullandığı malzemeler olabiltr! • • • Bize ulaşan bilgilere göre ABD, Irak'ta 15 Ara- lık'ta yani bugün yapılacak seçimlerin ardından öyle ya da böyle bir yapı oluşacağını düşünüyor. Bu parçalı yapının devamında Irak'ı terk etmek- ten yana olmadığını da ilan etti. Bunun ışığında bir adım sonrasını hesaplamaya başladı. O da, Irak'ın yeni yapısı ile Iran ve Suriye'ye yönelik olarak atı- lacak adımlar. Bir başka deyimle ABD, Irak'tan çıkışı çevreye yayılmakta bulmuş olabilir! Malum heyetler Ankara'ya gelmeden önce lran'a ilişkin olarak 3 konuda hazırlık yaptılar: 1- Iran nükleer çalışma yapıyor. Bu Türkiye'ye de zarariı. Iran'ın nükleer başlıklı füzeleri Türki- ye'yi de kapsama alanı içinde tutuyor. 2- Iran teröre destek veriyor. Bu kapsamda El Ka- ide, PKK başta olmak üzere pek çok uluslararası örgüt Iran'da cirit atıyor. Bu örgütler, dünyanın öte- ki ülkelerinde de Iran'ın desteğiyle hareket ediyor. 3- Iran, Türkiye'nin aleyhine faaliyetlerde bu- lunuyor. Iran'daki rejim Türkiye'dekine soğuk ba- kıyor. Bunun geçmişte de pek çok örneği var. Bu üç şık, bazı tümce değişiklikleriyle Suriye için de geçerli görünüyor. • • • Peki bu saptamalann ışığında ortaya iki soru çı- kıyor: 1 - ABD, bölgede ne yapmak istiyor? 2- ABD, Türkiye'den ne istiyor? Bush yönetiminin Irak'ta anlatılabilir bir oluşum yarattıktan sonra Iran ve Suriye'yi hedeflediği uluslararası basında da yer alıyor. ABD bu iki ül- keye ilişkin adım atarken Türkiye'nin yardımını, en azından olumsuz karşılamamasını istiyor. ABD bunu elde etmek için tıpkı 1 Mart tezkere- si sürecinde olduğu gibi uzlaşma ile buzlaşma arasında gidip gelecek. örneğin; hayır dersek, PKK birden daha da canlanıverecek... Içimizde kimi hareketlilikler yaşanacak... Evet dersek? Bu seçeneğin de arkası karanlık! AKP'nin çapını aşan bir denge sorunuyla karşr karşıyayız. AKP'nin mollayla el ele, ABD'yle kol ko- la ayakta durma arayışı yeni gelişmeler karşısın- da sonuçsuz kalabilir. CIA Başkanı'nın MİT Başkanı'yla yaptığı mito- lojik görüşmenin kokusu önümüzdeki günlerde büyük olasılıkla çıkacak. Şimdiden görünense şu: Türkiye'yi, ABD ile 1 Mart sürecine benzer bir trafiğe hazjriıyorlar! ankcum a cumhuriyet.com.tr 19Arabkpaneli • tstanbul Haber Servisi - Çağdaş Hukukçular Derneği (CHD) Istanbul Şubesi, ölüm orucu eylem- lerini sona erdirmek amacıyla, 19-22 Aralık 2000 tarihleri arasında düzenlenen operasyonlara ilişkin panel düzenleyecek. Harbiye'deki Elektrik Mühen- disleri Odası 'nda 17-18 Aralık günlerinde saat 14.00'te başlayacak panele, eski Bayrampaşa Ceza- evi Savcısı Necati Özdemir, Ankara CHD Genel Merkez Yöneticisi Selçuk Kozağaçlı, Istanbul Tabip Odası üyesi Dr. Servet Colak'ın da aralannda bu- lunduğu çok sayıda konuşmacı katılacak. 5 kişiye 88'er bin YTL • ANKARA (AA) - Şans Topu'nda kazanan numaralar '03, 06, 18,21, 29 + 9' olarak belirlenir- ken 5 artı 1 bilen 5 kişi, 88 bin 987 YTL 55'erYKr kazandı. Çekilişte 5 bilenler 1394 YTL 85'erYKr, 4 artı 1 bilenler 192 YTL 95'erYKr, 4 bilenler 16 YTL 15'erYKr, 3 artı 1 bilenler 9 YTL 90'arYKr, 3 bilenler 2'şer YTL, 2 artı 1 bilenler 3 YTL 15'er YKr, 1 artı 1 bilenler ise 1 YTL 50'şerYKr kazandı. Avukat AKIN ATALAY Basın özgürlüğünü doğrudan ilgilendiren bu konu- yu -bizim bilebildiğimiz kadanyla- son olarak, Sayın AKan Öymen Radikal gazetesindeki köşesinde gün- deme getirdi. Sayın öymen yazısına, "Sorvn nereden çıkıyor? Yasadan mı, yargıçlardan mı?" diyerek baş- Iryorveyazısının içeriğindeeski Yargıiay Saşkanı Sa- yın Sami Selçuk'un bu konuda gönderdıği yanıtı ya- yımlıyordu. Sami Selçuk'un görüşü açık ve netti: "Eleştiri ve haber verme özgüriüğü ile yargı bağım- sızlığı, yansız yargılama, adil yargıfanma ilkeleri ara- sındaki değerler çatışmasında bir ara çözüm bulun- muştur. Yargılama kesin hüküm otoritesine erişince- ye dek birinci özgühüklerin dondurulması." Sayın Sami Selçuk'tan aynen aktarmak istediğimiz bir bölüm daha var: "Basınımız ve insanımız sağlıklı ve doğru kararlann çtkmasına katkıda bulunmak istiyorsa, kesin hüküm aşamasını beklemeli, yargısına ve yargıçlanna yar- dımcı olmalıdır. Hukuk bilincinin yüksek olduğu top- lumlarda yargının kesin hüküm öncesi kararian konu- sundayapılan tartışmalarher zaman tepkiyle karşılan- mışbr." ••• Sayın Sami Selçuk'un ifade özgürlüğünün -belli bir zaman dilimi için bile olsa- dondurulması (dikkat ediniz "sınırlandınlması" demiyor) görüşüne katılmı- yoruz. İfade özgüriüğü ile bu özgürlüğün bir yansı- ması olarak basın özgüriüğü, dem okratik bir toplu- mun temelidir. Nitekim basın özgüriüğü yasama, yü- rütme, idare ve yargı organına karş ı da anayasal gü- vence attına alınmıştır. Müdahale hangı kurum ya da Medya-Yargı Çekişmesinde Ne Yapmalı... -II- kuruluştan gelirse gelsin -bu bir yargı organı da ola- bilir- anayasal güvence görmezden gelinemez. Ana- yasada belirtildiği gibi, anayasa hükümleri bütün ku- rum ve kişileri bağlayıcı hukuk kurallandır. İfade ve basın özgürlüğünün hangi durumda ve hangi şartlar- la sınırtandınlabileceği (dondurulabıleceği değil) ana- yasada açık olarak belirtilmiştir. Anayasamıza göre ifade ve basın özgürlüğü, yar- gılama görevinin gereği gibi yerine getirilmesi ama- cıyla sınırlandınlabilir. Ancak, bu sınırlamanın da sı- nırları vardır. Yani, yargılama görevinin gereği gibi ye- rine getirilebilmesi amacıyla, ifade ve basın özgürlü- ğünü dilediğiniz şekilde sınırlandıramazsınız. Nedir, bu sınırlamanın sınırlan? Birincisi, getirilecek sınırlama hak ve özgürlüğün özüne dokunamaz. Geçici bir süre için bile olsa, ta- mamen ortadan kaldırıcı şekilde yasak getirilemez. Ikincisi, sınırlama ancak bir kanunla getirilebilir. Üçüncüsü, sınırlama anayasanın sözüne ve ruhu- na, demokratik toplum düzeninin gereklenne ve de ölçülülük ilkesine aykın olmamalıdır. Yani yargılama görevinin gereği gibi yerine getirilmesi için, yargıla- ma konusu olay hakkında, tümüyle bir yayın yasağı getiremezsiniz. ••• Bu hak ve özgürlüklerinin kısmen ya da tamarrten durdurulması ise ancak savaş, sıkıyönetim ve olağa- nüstü hallerde mümkün olabilir. O da uluslararası hu- kuktan doğan yükümlülüklere aykırı olmayacak şe- kilde. Sayın Selçuk'un yazısında, Avrupalı yüksek mah- keme başkanlan ve başyargıçlarının, basın özgürlü- ğünün, yargılama kesin hükümle sona ennceye dek dondurulması, dava hakkında görüş belirtilmesi ve yorum yapılmasının yasaklanması, aksine hareketle- rin ise cezalandınlması yönündeki çözüm önerileri Avrupa ortak görüşü değildir. Kararlan, sözleşmeye taraf olan bütün öevletleri bağlayıcı nitelikteki Avru- pa Insan Hakları Mahkemesi'nin konuya ilişkin karar- larında, Sayın Sami Selçuk'un aktardığı görüşlerin tam tersi savunulmaktadır. • • • 1997 Ağustos ayında, Worm davasında, Mahke- me, bir gazetecinin eski bir bakanın kanştığı ceza da- vasına tesir edebilen bir yazı yazmaktan para ceza- sına mahkûmiyetine ilişkin davada verdiği kararda: "Adaletin iyi işleyiş amaçlanna uygun olarak belir- lenen sınırlan aşmamakkaydıyla, gözlemlerdahil ad- li yargılamalann eleştirileri (analizlen), bunlan duyur- maya yardım eder ve Sözleşmenin 6. maddesinin 1. paragrafında öngörülen duruşmalann aleni surette yapılması zorunluluğu ile gayet iyi bağdaşır" demiş- tir. Somut olayda, divan, başvuranın yazısının adale- tin iyi işleyiş amaçlarına uygun olarak belirlenen sı- nırları aştığına, zira davanın sonucunu etkileyecek nitelikte olduğuna karar vermişti. Mahkemenin önemli karartarından sayılan Sunday Times/Birleşik Krallık davasında verilen kararda ise şu önemli saptamalar yapılıyor "İfade özgüriüğü, demokratik bir toplumun esaslı temellerinden birini oluştunır, dûşünce özgühüğû 10 (2) fıkrasınm sınırlan içinde, sadece lehte olduğu ka- bul edilen, zararsız veya ilgilenmeye değmezgörûlen haberve düşünceleriçin değilama aynca devletin ve- ya nûfusun bir bölümünün aleyhinde olan, ona çar- pıcı gelen veya rahatsız eden haberve düşûnceleriçin de uygulanır. Basın söz konusu olduğunda bu ilkeler özel bir önem kazanır. Bu ilkeler, önemli ölçüde toplumun ya- ranna hizmet eden ve aydınlatılmış birhalkın işbiriiği- ni gerektiren adaletin dağrtılması alanına da aynı öl- çüde uygulanır. Mahkemelerin boşlukta çalışamadık- lan, genelkabulgören birolgudur. Mahkemeler, uyuş- mazlıklann çözümünde birforum durumundadııiara- ma bu demek değildirki, uzmanlaşmış dergilerde, ge- nel basında ya da halk arasında uyuşmazlıklar önce- den tartışılamaz. Dahası, basın yayın organlan adale- tin usulüne göre dağıtılmasına tecavüz etmeyip ka- mu yarannın bulunduğu diğer alanlarda olduğu gibi, mahkemelerin önüne gelmiş sorunlaha ilgili haber ve düşûnceleri vermekleyükümlüdür. Sadece basınya- yın kuruluşlan bu tür haber ve düşûnceleri vermekle görevli değildir, halkın da bu haber ve düşûnceleri edinme hakkı vardır." • • • Ceza yargılamasının evrensel ilkelerinden birisi, davanın açık olarak görülmesidir. Ceza yargılaması yasalannda duruşmalann açıklığı kuralı yer alır. Bu hükmün anlam ve amacı, adaletin dağıtımının halk ta- rafından da görülmesi, denetlenmesidir. Halka, ada- letin dağrtılması sürecinde, yargılamanın adil olarak yapıldığı güveninin yaşatılmasıdır. Çağdaş bir top- lumda, bu ilkenin yaşama geçirilmesi, ancak basın yoluyla olanaklıdır. Basın, yargılama hakkında, en ge- niş şekilde halkı bilgilendirmekle ödevlidir. Doğaldır ki, davanın sonucunu etkileyecek şekilde ve bu ka- sıtla yayın yapmamak şartıyla. Oysa bizdeki uygula- mada, hükmün anlam ve amacı, mahkeme salonla- nnın sınırlı kapasitesinin elverdiği ölçüde, durüşma salonuna izleyici alınması şeklinde algılanmakta, yar- gılama, duruşma salonlannın dört duvan arasına hap- sedilmektedir. Görüldüğü gibi, konu görülmekte olan bir dava olduğunda, basına bu konu ile ilgili görüş ve yorum yasağı getirilmesi, aksine hareket edenlerin ağıryaptınmlara maruz bırakılması, basın özgürlüğü- nün rafa kaldırılması anlamına gelmektedir. Türk hu- kuk uygulamasının bu konuda alması gereken uzun bir yol vardır. (1) Artan öymen, "Hukukçu da Tartışmasın mı?" Radikal Gazetesi, 1 Kasım 2005 Salı. (2) "Avrupa'da Düşünce Özgüriüğü", Avrupa Kon- seyi Insan Hakları Genel Müdürlüğü, Fransızcadan çeviren Prof. Dr. Durmuş Tezcan, Etki Yayıncılık, 2002. (3) Doç. Dr. Osman Doğru, Insan Haklan Avrupa Mahkemesi Içtihatlan", Legal Yayınlan, Cift 1, Sayfa 303. BİTTI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle