19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 ARALIK 2005 PAZAR CUMHURİYET SAYFA Elektronik posta: [email protected] Tel: «İİZ343 72 74 Faks: 0.212.343 72 60 17 Öteki Zehra Top: "Bizi idare edenler bu dünyada ınsan gibi yaşamamızı sağlamak yerine neden hep öteki dünyada ne olacağımıza kanşıyor?" - AKP'liler Ankara'da askeri bina istemiyormuş... "Önce Pentagon taşınsın!" Cengiz Çandar: "Cumhuriyet'teki yıllanma acıyorum." Cumhuriyetçiler de! Haka Ahmet önen: "Başbakan'ı yurtta tutmak için hava alanlanmızda her zaman hazır bekleyen birer 'haka dansı' ekibi bulundurulmalı!" GÜNÜMÜZ koşullannda iki kırmızı çizgiden söz ediyor llhan Selçuk: Ülkenin bütünlüğü ve laik Türi<iye. Cumhuriyet, bu iki ilkeden ödün vermiyor. Vay sen misin geri adım atmayan! Cumhuriyet "Kızılelma"cı oluyor; llhan Selçuk da faşist, komünist, darbeci, takıyyeci, demokrasi düşmanı. Peki sen nesin kardeşim? Senin kırmızı çizgilerin ne? Demokrasi mi? O halde bana "demokrasi"den ne anladığını anlat. Demokraside bir ülkeyi bölmek var mı? Şeriata giden yola taş döşemek var mı? Demokrasiyi "amaç" değil "araç" olarak görenlerie işbiriiği yapmak var mı? Emperyalizmin Ortadoğu için tezgâhladığı büyük oyunda piyon olmak, maşa olmak var mı? Varsa söyle, biz de öğrenelim. Sen ve senin gibiler Islamcıdan Amerikancıya, darbeciden işbirlikçiye hangisi olursa olsun her Bu gazeteiktidara sırtını dayamayı alışkanlık haline getirip kılıktan kılığa girerken, kalkmış bir de demokrasi dersi veriyorsun. Işte buraya yazıyorum: Yann, siyaset rüzgârian değişip de iktidara ırkçı bir parti gelirse, en büyük kafatasçı sen olacaksın! Çünkü elin mahkûm. Çünkü cebin mahkûm. Çünkü sen ve senin gibiler iktidara mahkûmsunuz. Çünkü yaşadığınız "değişim" ve "dönüşüm"ün sonunda artık aklınızla değil midenizle düşünüyorsunuz. Senin bir tek kırmızı çizgin var Gelen ağam, giden paşam. Geçmişini anımsayıp aynaya bak; bukalemun gibi olduğunu göreceksin. Bu arada, şu sıra herkesin gözü Cumhuriyet'in üzerinde ya, Sabah'tan Emre Aköz de hariçten gazel okumaya kalkışıp Hasan Cemal'in, kitabının ilanının, Cumhuriyet'in Kitap ekinde nasıl yayımlandığına akıl erdirmeye çalışmış, "Kitap ekibi sayfalan hazıriayıp gönderdi. Ardından ilgili servis, reklamlan boş bırakılan kısımlara yerieştirdi. Ve ilave basıldı! Sanınm olay bu kadar basit" demiş. llan servisinin, ilan gelince ortada farklı bir durum olduğunu sezip durumu gazete yönetimine ilettiğini, konunun Yayın Kurulu'nun gündemine geldiğini ve llhan Selçuk'un "Arkadaşlar bu ilanı yayımlamazsak, adımızı sansürcüye çıkanrlar" dediğini basit bir şekilde anlatsak anlaıiar mı acaba? Ne diyelim; Cumhuriyet'i anlamayanın da canı sağ olsun, anlamak istemeyenin de. Biz hep buradayız! Ayrı Gülhan Elmas: "Plaj, hastane, toplu taşıma aracı, yemek masasından sonra kadınlar için ayn cami de yapılacakmış. Yetmez! Kadınlar için ayn başbakan da yapılsın!" Fırsat Akif Kökçe: Türkiye yabancılar için fırsatlar ülkesi olmuş. Umanz bir gün kendi gençleri için de fırsatlar ülkesi oluıi" t SESSÎZ SEDASIZ (!) M Kutsal ittifakın oyunu: Hasreti Fatih İSTANBUL'DA Bahçelievler Belediyesi Tiyatrosu'nda "Zümrüdüanka" grubunun "Hasreti Fatih" oyununun galası yapılıyor. Davetli hanımlann türban ve kara çarşaflan ile beylerin de sank ve cüppeleriyle bir şıklık yarışı içinde olduğu hemen dikkati çekiyor. Perde açılıp oyun başlıyor. Sahnedeki sanatçılar Fatih Suftan Mehmet Han hazretlerinin şahsında Osmanlı'ya duyulan büyük hasreti dile getiriyor. Daha sonra Mustafa Kemal Atatürk'ün devrimleri ve cumhuriyetın kazanımlan yerden yere vuruluyor. Cumhuriyetin yarattığı sorunlanndan kurtulmanın tek yolunun Osmanlı günlerine dönmek olduğu anlaşılıyor. Bu doğrultuda oyun boyunca verilen mesajlar, seyircilerin "Amin" sesleriyle kesiliyor. Oyun, Ayasofya'nın camiye dönüşeceği günlerin hasretiyle nihayete eriyor. Perde kapandıktan sonra bu güzel tiyatro oyununu Bahçelievler'e kadar getiren kuruluşlann temsilcileri sahneye davet ediliyor. Milli Gazete, Yeni Şafak ve Vakit gazetelerine bilhassa teşekkür ediliyor. Eserin tanıtımı ise Zaman gazetesinden yapılıyor. Yüksek Yerilim Hattı erdincutfcu « yahoo.com Cemal yüzünden cemalsiz kaldı medyamız! ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCt 'Bat-çık'lı kentler! Bursa nın .Nilüfer Belediye- si, anlamlı bir "buluşma"ya ev sahipliğiyaptı. "DeneyimPay- laşımT temasıyla 24-25 Ka- sım 2005 günlerinde bir araya gelen belediye başkanlan ile uzmanlar, özellikle "iyi uygu- hmalar"dan ömeklerle birbir- lerine "deneyimlerini" aktar- dılar... Mudanya'nın tarihi istasyon Hinasındaki Montania Ote- li'nde gerçekleşen toplantının, Belediye Başkanı Mustafa Bozbey tarafından ilan edilen sonuç bildirgesınde ise şu vur- gulama da vardı: "Yerd yöne- timlerde çözümlerin, çağdaş, evrensel ve bilimsel değerieri taşınıası gerekmektedir.^" Bıldırgedekı bu "saptama" içinde yaşadığımız şu "bilgi çağ^nda acaba hangi "çağdı- şı ve bilimsel olmayan uygula- malar"dan kaynaklanıyordu? Payiaşılan deneyim! Aklımıza önce Ankara'da, kentı delik deşik eden ve her bıri için mahkemelerin "şehir- cilikbiKmi"ne aykın bularak "iptal" kararlan verdiği "kent içi alt-üst geçider geldi. Çünkü bunlar, bildi- rinin "haku"hlığını çağnştırmanın öte- sinde, özellikle son belediye se- çimlerinden bu yana birçok kent- te "paylaşılan deneyim T> le- rin(!) de başında geliyor. O kadar ki hemen tümünde de bu "çağdışı'Mığı başkenti- mize bulaştıran Ankara Bü- yükşehir Belediye Başkanı MeKh Gökçek'in "ulaşun ve kavşak inşaaü uzmanlan"(!) ya göre\' yapıyorlar ya da "da- nışman"lık . Işte, son iki yıldır kentleri- mizde "kesintisizulaşınT adı- na yaygınlaşan "bat-çık" uy- gulamalanndan bazılan: Antalya'da 100. Yıl Cadde- si, Falez, Mevlana, Meydan, Şarampol ve Güllük kavşak- lanndaki bat-çıklarla artık cadde değil, adeta bir "kuyu- larkoridoru"... Gaziantep'teki Maarif Kav- şağı ile Doğumevi Kavşa- ğTnda da artık batılıp batılıp çıkılmakta... DenizM'de, kente Izmir yö- nünden girildiğinde Bakırlı kavşağında; Ankara yönünden girildiğinde de Sevindık Kav- şağı'da batılacak ve çıkılacak. Buna bir de aynı yöndeki Zey- bek Kavşağı'ndaki bat-çık ek- leniyor... Bursa'da da önce Yüksek îhtisas, ardından Orhaneli ve Kısırdöngü Merinos kavşaklannda trafi- ğin "kesintisiz" akması için hızla inşa edilen dev bat-çık uygulamalannın, bir "dene- yim paylaşamT üriinü olduğu- nu, Büyükşehir Belediye Baş- kanı Hikmet Şahin, geçenler- de 20 bürokratıyla gerçekJeş- tirdiği "Ankara incelemele- ri"nın ardından bakın nasıl açıklıyor: "Tecrübenin sının yoktur. (...) Belediye Başkanlanmız kalkıp Ne» York'a, Paris'e, Singapur'a gidiyor. Bizûn de Türkiye'den örnek alacağumz çok şey var. Bu nedenle bura- dayızJ"(Olay-0l Aralık2005) Kent mi, otomobü mi? Bu uygulamalara baktığı- mızda, hemen tümü için, örne- ğin tsmail Hakkı Acar gibi "gerçekulaşun uzmanlan"nın söyledikleri özetle şöyle: "Otomobili daha da özendire- rek ve toplu taşıma yönelmeyi olumsuz yönde etkileyerek, kent içi yoğunluklann bu kez çözümsüz noktalara ürman- masına davetiye çıkanyor- lar." Aynı konudaki "şehir- cilik bilimi''nin uyanla- n ise Ankara'daİd kav- şakJar için "iptal" karan veren mah- kemelerin bilirki- şi raporlannda özetle şöyle yer alıyor. "Kentsel yaşam, kentin tüm mekânlan- nı yaşayarak, görerek ve kulla- narak algılamayla gelişebilir. Kent içi yollardâki bu tür uy- gulamalar ise topoğrafya ile mekân ve peyzaj ilişkisini par- çalamakta, yaşamın merkezi- ne kent yerine otomobiH oturt- maktadır..." Üstelik, İçişleri Bakanlığı tarafından tüm belediyelere dağıtılarak "gözetümesi'' iste- nilen 1999 tarihli "Avnıpa KentselŞartT diyor ki: "Yavaş ama kesin bir biçimde otomo- bfl kenderi öldürmektedir. Öy- le ki 2000'li ydlarda ikisi bir arada olamavacağından, oto- mobil ya da kentten birini seç- mek zorunluluğu otacakor..." Kentlerimizde "ulaşun" ko- nusunda Melih Gökçek'in hu- kuk dışı ve bilimle kavgalı "başkent deneyimlerini payla- şan" belediye başkanlanmız, öyle görünüyor ki kenti değil, "otomobüi seçmiş" durumda- lar... Çağdaş "kent kültürü" an- layışını hiçe sayan bu uygula- malara karşı da "kamuojn du- yarühğrna bakalım ne zaman kavuşabileceğiz? oekinci '< cumhuriyetcom.tr KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicaka yahoo.com.tr •Ji/nv gen - es-sz, jeniK* Sen.ifofioP/eÂirı /fmoan carmm hang/ /nsan, /$te//î'ni ÇtZGÎLlK KÂMİL MASARACI kamilmasaraciimynet.com H A R B I SEMİH POROY 000,4Bİ • • • bÖtAlS&B <AÖ$£ ^ / /1 r • 1 II JJ-1U I 1 s 'r y HAYAT EPtK TtYATROSU MUSTAFA BILGIN AZIZ BABAAA] 90. YAŞ SONÜNO KUTLARKEN SORAYIM DEbtM; SÜNDEMDEKI ŞU SON KÎTAP tCÎN NE DÎYOSUN?.. hayatepikit! mynet.com HASAN ALMAZ "BASAN" ALIR, DtYORUMI.. RANT OLARAK YANt.. r n TARİHTE BUGÜN MİMTAZARIKA* llArahk ıctcıc.rnumtaz-arikan.com E.ÜÛNM SAVAŞ/ GENİŞLİYOR! i94t oe Bueü*/, n. DÛMY^ s*t//if/ SÜKEJZ - /££*/, ALMAtJYA *•"£• fTXWA, AMEG/K4 g/GL£- f iK e>eı/L£n£/&'uf PÜŞMAM ro4M er**;çrr. 4- SÜ/V Ö/VCE, JAPONV4, HAu/Att 'DE/Cİ PEABL HAZSOCJB. /IMe&tKAM P£M2 ÜSSÜNE AMt BİK SAU>tie/ yAPAGAK 8ü OElSLErfM SAVA- ŞA Gi&ME£İN£ NEOSM OLMUÇTU. DAHA SON- , fAPONtA*ÎÜÇLÜ P A K r " Ğ Sİ&ttgfME ÇAĞf/eMtÇrt. ArNt 6ÜN, P£ MİSİLL£MEPE SULIJNUHCA, U, PÜN SAVAÇf i M f SoU/a, Mussolini re MHtr ge*erafter!e. satrtf f>tar> <e r/nı görûfürıken goı-üfujoc ASt> gafkmm Koattrtlt PANO DENtZ KAVUKÇUOĞLU "Ifşaar (2) Hasan Cemal, llhan Selçuk'asovüyor, ona, "Se- nin aydınlanman faşizmdir! Senin Kemalizmin fa- şizmdiıi Senin milliyetçiliğin faşizmdir! Evet, öyle ll- han Selçuk..." diyor. Bunlan söylerken, bizim tanı- dığımızdan farklı bir llhan Selçuk resmi çizdiği gibi, biz Cumhuriyet çalışanlannı, yazariannı "birfaşiste biat etmiş" muhiplerolarak gösteriyor, göstermek is- tiyor. Dolayısıyla alnını kanşlamak elzem oluyor. Okurianmın da tanıklık edecekleri gibi ben Mark- sist-sosyalist bir Cumhuriyet çalışanıyım. Yedi yıldır bu gazetede yazıyorum, bir Cumhuriyetçiyim. Ba- ğımsız gazeteciliğin son kalesi olan Cumhuriyet'in bir yazan olmaktan onur duyuyorum. Bugüne kadar yüzlerce yazım yayımlandı bu gazetede ve hiçbirine müdahalede bulunulmadı, üstelik birçok yazımda ll- han Selçuk'un köşesinde savunduğu düşüncelere yeryertersdüşmüşolmamakarşın. Birçok Cumhu- riyet yazanyla da Kürt sorununa, Türkiye'deki azın- lıklar konusuna, milliyetçilik konusuna, Annan Pla- nı'na, Türkiye'nin AB üyeliğine, özelleştirmelere iliş- kin olarak çok kez ters düştüğüm oldu, hâlâ da dü- şüyorum, amagazetemde hıç kımseden "Niçin böy- leyazıyorsun?" serzenişi duymadım, duymuyorum. Yazarianna böylesine geniş bir özgürlük sunan baş- ka bir gazete var mı bu ülkede? Patronlannın çıkar- lanna, genel yayın müdürterinin düşüncelerirte aykı- n yazılar yazdıklan için işlerinden olan arkadaşlan- mızın durumlan ortada değil mi? • • • Hasan Cemal, okuriannı yanıttmaya çabalıyor. Cn- da, vazgeçenlenn ruhsal bunalımı var. Moda bir za- manlar "cuntacılık" iken, cuntacı olmak belli çevre- lerde oldukça prim yaparken, "hoş" bir şeyken, o da "cuntacı" oluyor. Siyasal yaşama askeri müdahale- yi savunan bir yayın organında, "Devrim'öe, Doğan Avcıoğlu'nun yanında cuntacılığı savunuyor. Ne var ki cuntacılık moda olmaktan çıkıyor bir süre sonra, o da vazgeçip "doğnı yolu" buluyor. Yıllar sonra bir de kitap yazıyor, nasıl vazgeçtiğine dair. Cumhuri- yet'te ise "solculuk" yapıyor, yeni modaya uyup. A- ma rüzgâr farklı esmeye başlayınca "solculuk'tan da vazgeçiyor, "liberal" oluyor. Kendisı eski düşüncelerinden, eski görüşlerinden vazgeçmiş ya, herkes de vazgeçsin istiyor. Cengiz Çandar, Hadi Uluengin, Gülay Göktürk gibi, öbür- leri gibi "liberal" olsunlar, geçmışlerine, hayatlannın geride kalmış bir dilimine sövsünler istiyor. Sosya- lizme olan inançları "duvar"a koşullanmış sosyalist mukallitler gibi o da 1989 yılını, Beriin Duvan'nın yı- kılışını ikinci bir "milat" olarak görüyor hayatında. Sosyalizmin bir "duvar sonınu" olmadığını, özünde bir emekçi ideolojisi olan sosyalizmin bir duvann yı- kılmasıylatarihten silinemeyeceğini göremiyor. Çün- kü yaşamının hiçbırdöneminde "sosyalist" olmamış, bir sosyalist gibi düşünmemış, düşünememiş. • • • Şimdilerde keyifli bir yaşamı var Hasan Cemal'in. "Faça" ile "maça" arasındaki yaşam tercihini "fa- ça'dan yana yapmış. "Gusto" sahibi de üstelik, a- ma geçmişiyle bir tüıiü sona erdiremediği hesaplaş- masından kaynaklanan sindirim bozukluğu yaşam keyfinin de, gustosunun da içine ediyor. Çoğunluk- la sonradan "hanımefendi" olmuş "eski hizmetçi- ler"öe görülen o ruh halini bilirsiniz, onunki de buna benzer acıklı bir durum işte. Bu nedenle huzursuz, hırçın vesaldırgan. Sürekli "depresyon"içinde. Yok- sa 13 yıl durduktan sonra Berin Nadi'ye, llhan Sel- çuk'a, Oktay Akbal'a, Ali Sirmen'e, Uğur Mum- cu'ya, diğer Cumhuriyet yazarlanna, bize, hepimize saldırma gereksinimini niçin duysun? Hasan Cemal'in gözünde farklı bir Cumhuriyet gö- rüntüsü var, bu görüntü onu altından kolay kalkama- yacağı yanlışlara, yanılgılara, batağa sürüklüyor. Cumhuriyet'in çokrenkliliğini, çoksesiiliğini göremi- yor. Içindeki hınç, hırs, öfke kör etmiş gözterini. Cum- huriyet'i, "Cumhuriyet" yapanın 1OO'ün üzerindeki yazarının "çoğulcu biraradalık"\ olduğunun da, hiz- met personelinden yazarlanna, habercilerinden çi- zerierine tüm Cumhuriyetçilerin sağlam omurgalı in- sanlar olduğunun da farkına varamıyor. Cumhuri- yet'i "başka" yerterle karıştınyor. Yazık, çok yazık. Bize değil, ona tabii. e-posta: [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDANSAĞA: 1/ Nemli yer- lerde yetişen bir eğrelti tü- 2 rü. 2/ "Aptal, 3 salak" anla- mında argo sözcük... Sa- 5 nat, hüner. 3/ 6 Vurmalı bir çalgı... Öküz yemliği. 4/ Birgıdamad- 9 desi...Biıbiri- ne bitişik büyük ya- pılar. 5J Antalya yö- resine özgü, kabur- 2 ga eti ve pirinçle ya- pılan bir yemek... 4 Kütahya'nın Simav 5 ilçesindebirkaphca. 6 6/ Akdeniz yöresin- 7 de yetişen bir ağaç- 8 çık...Rütbesizasker. 9 II Kiremitlerin altına konan ya da kiremit yerine kullanılan ince tahta... Kimi Türk lehçelerinde "ağa" yerine kullanılan sözcük. 8/Sözleşme, ba- ğıt... Aşuı şişman. 9/Batı ve Kuzey Anadolu'da yetişen, mavi ya da mor renkli çiçekler açan otsu bir bitki. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Sonbaharda kuruyup dökülen ağaç yaprağı... En kalın erkek sesi. 2/Alan Parker tarafından si- nemaya da aktanlan ünlü bir müzikal... Eliaçık, cömert, yiğit. 3/ Köpek ve ineklere yedirilmek için un ve kepekle hazylanan yiyecek... Döl ver- me çağına eren. 4/Vilayet... Azerbaycan halk ede- biyatında maniye verilen ad. 5/ Aldatma işi, hi- le... Şarkı, türkü. 6/Ödenmiş ya da ödenecek olan hesaplann dökümü... Ateş. II"Amnkökû'' de de- nilen kusturucu bir kök... Ağabey sözcüğünün konuşmada aldığı biçim. 8/ Kaynağı mitolojik çağlara dayanan kirişli bir çalgı... Israil'in para bi- rimi. 9/ABD Başkanı Eisenhovver'ın takma adı... Yeryüzü parçası.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle