18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 KASIM 2005 CUMARTESİ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL Kimlik Yanılsaması JEAN FRANÇOIS BAYART, Fransa'nın CNRS diye bilinen ünlü Bilimsei Araştırma Merkezi'nin ve Siyasal Bilimler Ulusal Vakfı'nın tanınmış uz- manlanndan biri. Ortadoğu ve Afrika toplumla- rının siyasal olgulara bakışı, olaylar karşısında- ki davranışları ve devlet anlayışları üzerine hay- Ifyayını var. 1996'da çıkan "L'illusion Identita- ire" (Kimlik Yanılsaması) adlı üç yüz küsur say- falık kitabı bunların en önemlileri arasında. Sözcük dağarcığı epey ağır ve dili fazla seç- kincedir ama keşke birileri zahmet etse de Türk- çeye çevrilebilse. Şu günlerin tartışmalarına müthiş bir zihin açıklığı getireceği kesin. Hem Türkiye'deki, hem de "küreselleşirken ufalanan, bölgeselleşen, bölünen dünya "daki kafa karışıklığına. Zaten, Bayart'ın ana tezi de tam bu nokta- da: Gündemdeki olaylara egemen olan ve küreselleşme eğilimi ile kimliklerin vurgulanma- sı arasında alttan alta süren bir diyalektik var. Küreselleşme yaygınlaştıkça kimlikler büzüşüp ufak dünyalara dönüşmekte. Oysa, kimlik de- nen kavram, özde, biryanılsamadır; varolan baş- ka olgulann değişik ve yanlış algılanmasıdır, ya- nıltır. Daha doğrusu, bireylerde olduğu gibi top- lumlarda da nitelikler değişir. Eskiden beri de- ğişmeden aynı kalmış ve aynı kalacak, üzerine siyasal düşünceler inşa edilecek, devlet yapı- lan oluşturmak için temel alınacak "kimlik" di- ye bir kavram yoktur. "Kültürel kimlik", "siya- sal kimlik" denen anlatımlar, biraz yakından in- celenirse görülür ki, aslında kültürel, siyasal ya da ideolojik amaçlara hizmet etmeye yarayan birer araç olsunlar diye "kimlik stratejileri" ola- rak "imal edilmişlerdir" ve yapımcılarını belir- lemek zor değildir. Bayart, kitabının bir yerinde Atatürk'ten de söz eder: Nehru ve Atatürk gibi "ulusal bütün- leşme" yoluyla devlet inşa etmeye çalışanların dinamizmine karşı hep etnik ve dinsel kökenli kimlik dinamikleri kullanılmak istenmiştir. Asıl ilginç olan, Bayart'ın Kuzey Irak ve Gü- neydoğu Anadolu'daki "Kürt kimliği" konusun- da yazdıklarıdır. Ona göre, bu "ünlü" kimlik, aslında Osmanlı ve Iran imparatorluklarınca tampon yapılmak istenişin, aşiret yapısının ve şeriatçılığın etkileriyle öylesine bulanıklaşmış- tır ki, Marksizm-Leninizm adına dine karşı sa- vaş açan Öcalan bile, sonuçta, "kurtarılmış Kürdistan"\n "Islamcı enternasyonalizm"e be- şiklik edeceğini söylemekten kendini alama- mıştır. Kısacası, Türkiye denen bir coğrafyada ve sınırları tarihçe belirlenen bir Cumhuriyette iç içe yaşama durumuna gelmiş insanlar için, "etnik ya da dinsel kimlik" gibi geride kalmış bulanık kavramlara yönelmek ilericilik olamaz. llericilik, ulus kavramının toparlayıcılığında ve karşılıklı saygının birleştirici atmosferinde güç- lere güç katarak hep birlikte geleceğe koşmak demektir. Çelişkiye bakın: Dünyanın dağınık kalabalığı küreselleşip bunu başaracakda "KüçükAsya" denen ülkenin halkı bütünleşerek başarama- yacak mı? Uygarlık Savaşı Şu Çılgın Türkler'i okumasaydım belki bu yazıyı yazmaz ya da yazamazdım... Bu yazıdaki tüm almtılar oradan alınmıştır. Bu kitap, bana göre. bir ayaklanmanın, bir başkaldmnın, daha özel anlamda, Anadolu ayaklanmasımn bir başka destanıdır. Prof. Dr. Necdet ADABAG Ankam Üniversitesi Öğretim Üyesi • • lkemızin bir ikilem ıçınde ol- U duğu; Batı'ya mı yoksa Do- ğu'ya mı gıdeceğı konusun- da kararsızhk gösterdiğinı savlayan çok kişi var. Bu ıkı- lemi aşmak için şöyle bir soru sormak gel- di aklımıza: Mustafa Kemal ve arkadaş- lan Kurtuluş Savaşı'nı salt bir "vatan sa- vaşı" olarak mı verdi yoksa bu temel ama- cın arkasında o zaman için gizli olan an- cak daha sonra açığa çıkan bir başka te- mel neden de var mıydı? Bize göre var- dı ve o neden de, karşı cephedeki emper- yalist güçlerin içinde yoğrularak doğup büyüdükleri, serpildikleri ve insanlık ta- rihinde iz bırakan birtakım toplumsal, düşünsel ve sanatsal olgulann, ömeğin, hümanizma, Rönesans, Aydınlanma gi- bi aydınhkçı ya da engizisyon, restoras- yon gibi, tersine karanlık olgulann ürü- nü ekin birikıminin yol verdiği Batı uy- garlığıydı. Denilebilir ki hedef "muasır medeniyet- lerin" üstüne çıkmaktı. Doğru. Ancak çağdaş uygarlığa ulaşılamadan onun üs- tüne çıkmak olanaklı olacak mıydı? O zamanlar, şimdi olduğu gibi, söz konusu uygarlık Batfda değildı de nerdeydi? Ve bu gerçeği, Yakup Şevki Paşa'nın, "Sen bu millete Allah'ın bir lütfusun" dedigi Mustafa Kemal bilmıyor muydu sanıyo- ruz? Biliyordu, hem de nasıl! Avrupalı si- yasetçilere küskün, kırgın, kızgın olabi- lirdi ama Avrupa uygarlığuıa asla. Boşu- na mı şu sözleri etmişti: "Avrupa uygar- bğuu bu siyasetçiler değU, Avrupa'nın sa- naü, bUüni, düşünce hayaü vetekniği tem- sil eder. Avrupa siyasetçileriyle Avrupa uygatiığuıı birbirlerine kanştırmamaü- yız (..) Tûrklerin yûzü Orta Asya'dan be- ri batrya dönüktür (...) Hep güneşi kova- lamışız. Biz Baü Türkleriyiz. Sevr AnÜaş- masi, Yunanülann vahşeti, bazı arkadaş- lanmızm duygusal Doğuculuğu, dar gö- rüşlü din çevrelerinin tutumu, tarihin bu Ud bin yühk akışını tersine çevirmeye yet- mez." Uygarlık savaşının kolay olmadı- ğını biliyordu. Savaş yıllanndan başlayarak sorunun üs- tüne etkin biçimde gidileceğinin işaret- lerini veriyordu: a Cabillikle,iIkellikle sa- vaş. düşmanla savaştan daha az önemli de- ğUdir." Bugün de güneşi kovalamayı, Harring- ton'un iddiasınnı tersine ("DesenizeTürk sorunu bitryor"). Avrupa'mn kapısına da- yanmakla Avrupalıya sorun olmayı sür- dürüyoruz. Avrupalı ne Türk'le ne de Türk'süzyapıyor... O Türklerki "vatanın- dan başka sevgüi bilmemiş", "canının son kmnbsuu harcayarak" mazlum ulusla- nn intıkamını alırcasına "'çayına ekmek baünp yiyerek"eşı az bulunur bir Kurtu- luş Savaşı. ardından bir uygarlık savaşı ver- miştir. Batı emperyalızmı "kaç yüzyıl iş- gal görmemiş bu toprak"larda "işgal üs- tüne masal biledinlememiş" bir ulusun ba- ğımsızlık istencinı kırarak bu ulusun gör- mediğini göstermeye kalkarak ne büyük bir yanlış yaptığını daha sonra anlaya- caktı. Toplam "30.000 tüfekü erle" düş- manın topuna, tüfeğine karşı savaşan Türkler, tarihlerinde yepyenı bir sayfa aç- manın hazırlığı ıçındeydiler. Emperyahzmin ihtiraslanna karşı ko- yarken kurulacak yeni düzende Asyalı- lığı unutmadan Avrupalı olmak sevdası- nı içuıde taşıyorlardı. Bu sevda. bu çagdaşlık duygusu, bu sa- vaşımcı ruhunu ayakta tutan M. Kemal'in moral gücü olduğu kadar düş dünyasıy- dı. "Yanlma\acakcephenin"olmadığını biliyordu. "Gözyaşı gibi ağır ağır akarak birbiri ardından'*uzaklaşan "göç kafile- lerinin" bir gün geri döneceklerini bili- yordu. "Anadohı'yuokşarcasınaeliniha- ritanın üzerinde" dolaştınyor ve ülkesı- nın tek sahibınin ancak o ülkenin insan- lannın olabileceğine; ülkesıyle aralann- da kurulacak iletışimınde bir de duygu- sal yanın var olduğunu ve bu yanın ağır bastığını göstermek istiyordu. "Islam tarihinde yüzyıllardır bu kadar evrensel olmuş hiç kimse yoktu." Bu in- san "isli gaz lambalanndan hüznün dö- küldüğü perona" bakan penceresınin önü- ne oturmuş, büyük bir incelikle yol arka- daşı İsmet Paşa'ya "Hareket etmek üze- re olan bir trenden yararlanarak sizinle ge- lip görüşmek istiyorum. Sıkınü verir mi- yim" diye soruyordu. "Her istasyonda treneyeni askerler doluşuyor, toprak ren- gi kadınlar ağlaşarak bir zaman trenle birlikte koşuyorlarth." "Anadolu Yunanyü- rüyüşünün başladığı günden beri yüreği ağzmdayaşıyordu.^ Açlık ve yoksulluk diz b.oyuydu. Yatacak yerleri *toprak r 'tı. Er- ler "atlı hücuma mızrak diye uçlan siv- riltümiş uzun sopalarla kalkı\ordıT. Bur- ma bıyıklı onbaşı bağmyordu: "Azrail korkaklan arar, korktuğunu belli etme çocuk!" "Öğlene doğru da bütün haşin- liğiyle bozkır direnişe geçecekti". "İsmet Paşa ışıksız bir sesle yann düğün başlı- yor' dedi." "Ümit gibi yenilmez, yüalmaz bir müttefıkleri vardı." "Paralan" yoktu ama "yürekleri" vardı. "Son kır çiçekle- rinin süslediği sonbahar toprağı dalgala- na dalgalana Sakarya'ya iniyordu." "Üç günlük bir hilal vardı gök>üzünde. lnce kollanyla bir yddızı kucaklamıştı. Yaşh- lar bunu zafere yordular" ve "inanılmaz bir şey oldu, kağnı kamyonu yendi". "Za- ferin ardmdan NLKemal, İsmet Paşa'ya 'Biliyor musun, bir rüya görmüş gibı- yim' dedL İsmet Paşa 'Haklısın. Bu ka- dar mucize. olağanüstülük, harikalık an- cak rüyada yaşanabılir' dedi" Cephelenn yanlması. savaşın kazanıl- ması ve ınsanüstü bir emeğın karşıhğın- da yurdumuz düşman ışgalinden kurtul- muş ve bir kez daha Türk ulusu ne denli bağımsızlığma düşkün olduğunu göster- mışti. Ancak bu savaş süresınce iki ana temel noktanın bağımsızlık, özgürlük ve kalkın- mışlık için ne kadar önemli olduğu somut bir biçimde saptamrken daha sonra ven- lecek uygarlık savaş.mda ana hedefler ol- ması gerektiği yönünde ınanç bırliğıne va- nlrruştır. Bunlardan bın M.Kemal Paşa ta- rafindan kadınlanmıza venlen değer ("Ya- nnki kongreve birkaç kadın öğretmen de kaülacak... Bunu duyan bazı millenekil- leri karşı çıktılar. Şu za\'allı kafaya bakn ) ötekı de yabancı sermayeye, işgücüne ba- ğımlılığın neye mal olduğunu gösterme- ye dönüktü. "Makinistierin, hareket me- muriarnun çogu Rum ya da ErmenL(._)Bir gün bu gafîlUgin neye mal olacağuıı hiç dü- şünmedendemiryoDanmızıgözü kapah ya- bancılara emanet etmişiz(...) Bunlar hiç unutuhnaması gereken hayati dersler." Şu Çılgın Türkler'i okumasaydım bel- ki bu yazıyı yazmaz ya da yazamazdım... Bu yazıdaki tüm alıntılar oradan alınmış- tır. Bu kitap, bana göre, bir ayaklanma- nın, bir başkaldınnın, daha özel anlam- da, Anadolu ayaklanmasımn bir başka destanıdır. Leopardi, Simonides'e öykü- nerek "Dante'nin Anıü Üstüne" şarkısın- da Rusya'da ölen ttalyanlann üstüne bir ağıt yazmış ve bu kahramanlık öyküsü- nün şarkısıyla ölümsüzleşeceğini um- muştur. Foscolo, "Gömütier" şıirinde Truvalı- lann yazgısızlığının Homeros'un desta- nıyla sonsuza dek anılacağını söyler. Ben inanıyorum ki Kurtuluş Savaşı, dünya durdukça mazlum halklann hak arama savaşı olarak dilden dile dolaşacak ve bu savaşı yazıya döken Turgut Ozakman'ın adı onunla birlıkte anılacaktu". Günümüze baktıkça 80 yıldn- beklenen bu kitap mçin 80 yıl önce yazılmadı diye hayıflanıyorum. Axess'ten binlerce kişiye milyonlarca lira chip-para gelen "KAZANDI mesajımn sırnnı açıkhyor. • PENCERE Aleviler ve Bektaşiler Ne Yapmalı?.. Günümüzün siyasal sorunlanndan biri de Ale- viler ve Bektaşiler... Inanç dünyasında körüklenen polıtikaya göre Alevi-Bektaşi kimliğindeki ınsanı ne yapacağımı- zı bılmıyoruz... Tartışıyoruz.. Alevilik mezhep mi?.. Bektaşilik bu mezhebin tarikatı mı?.. Her ikısı de küfür mü?.. Yoksa gerçek Müslümanlık mı?.. Inanç mı, kültür mü, görenek mi?.. Sapıklık mı?.. Doğruluk mu?.. • Atatürk ne yapmış?.. Milli Kurtuluş Savaşı'na girerken Hacıbektaş'a uğramış; Alevilenn ve Bektaşilerin lidenyle buluş- muş, vatanın kurtanlmasında bırliktelik sağlan- mış... Peki, vatan kurtanldıktan sonra Atatürk ne yap- mış?.. Cumhuriyetin kurulmasında.. Sünni hilafetin kaldınlmasında.. Laikliğin benimsenmesınde.. Alevilerin desteğini sağlamış!.. Neden?.. • Vatan ve laik Cumhuriyet Devleti, Sünni için de Alevi için de tektir.. Ortaktır. Birdir.. Atatürk kurdu bu düzeni!.. Yeni devletın laikliği ülkedekı ınanç çatışmalan- nı, çelışkilerinı, farklılıklannı sıyasetin dışına çıkar- dı.. Osmanlı'da sürekli ezilen Aleviler bir soluk aldı- lar.. Peki, 21 'ınci yüzyılın başında, Alevi-Bektaşı ne- den bu ülke için sorunlaşıyor?.. Dıncı medyada, iktıdar partisi çevrelerinde, Alevi-Bektaşı kesımın- de neden sürekli birtartışma yaşanıyor?.. Alevi kesimin yapısındaki bölünmeler nereden kaynaklanıyor?.. Işin püf noktası nerede?.. • Amenka'nın desteğiyle, AKP'nin himmetiyle, softaların marıfetıyle, mollaların cehaletıyle, saf yurttaşlann gözlerini gerçeklere yummasıyla, dö- nek solculann liboşluğuyla Türkiye'de 'llımlı Is- lam Devletı'ne doğru yürüyoruz ya... Alevılen ne yapacağız?.. 'llımlı Islam Devleti' nasıl olacak?.. Alevi mi olacak?.. Sünni mi?.. Alevi-Bektaşi mi olacak?.. Hanefi-Sünni mi?.. Iran'daki devlet Şii.. Arabistan'daki çoğu dinci devlet Sünni.. Hanefi... Ya da Vahabi.. Bizimki nasıl olacak?.. • Alevtlen bölüp birbirine düşürenler, Sünniliği bu- günkü AKP hükümetinin resmi dini sayıp devletin laik kımliğine son vermek isteyenlerdir... Kimi Alevi-Bektaşi şaşkın.. Dincilerin özellikle ve de kastı mahsusla yarat- tklan Alevilik üstüne tartiş- maya kendilerini kaptıran kimi Aleviler birbirlerine gi- nyorlar, çatlıyorlar, bölü- nüyoriar, tartışıyorlar... Oysa laik Türkiye Cum- huriyeti'ni dincilere karşı savunmakta Alevilerin tü- mü kenetlenmelıdir... Tam zamanıdır!.. Eşref saatidir.. Çünkü dincilerin kura- cağı llımlı Islam modelin- de Alevi-Bektaşiye hayat hakkı yoktur. . 'iA Peki siz nasıl kazanacaksımz: 1- Alışverişlerinizde Axess'ınizi kuttanın. 2- Şansin size gülmesi için uğurlu hareketinizi uygulayın. 3- Şanslıysanız l ı ö f l W W e üzeri alışvenşimzde 5, 10 veya 20 YTL chip-para kazanın. Mesaj hemen cep telefonunuza gelsin.* 4- Şans o sırada yüzünuze gülmediyse uzülmeyın, uğurtu hareketinizi değiştirfn ve bir daha deneyin. * CEP TELEFONU NUMARANIZI 444 25 25'TEN GÜNCELLEMEYİ SAKIN UNUTMAYIN. 5- Unutmayın, Axess kazandınr, Axess'i olan kazamr. Kampanya 31 Aralrt 20O5'e kadar geçerl\dır. Kamparryada kazandığınız chtp-para. stze SMS ıle anında bıldirilir ve en jeç 2 ış gunu ıçerteınde, bertıangı bir Axess uye ışyenndehı ılK küHammjnzda kartımza yuK.eiır Kampanyada her yuzuncu ı>lemı yapan kuUanıcı 5,10 veya 20 mılyon degennde chıp-para kazanacaktır. 444 25 25 www.axess.com.tr KIRŞEHİRSULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN E s s V ) 200535-KarrNo 2005942 Da\aci tbrahım Ezer tarafından da\3İılar Hacı \agmur '-e aıiada^- lan ale\-hme açılan ızakı ŞÜVTI cja\-a- smda vapta vargdamalar soounda. MahkememEce 24 102005 B- nh 2005 35 esas. 2005 942 karar sa- ;,ılı ılamı de Kıqefaır ıh Meıiez "ı i- mce mahalka Ganpkr mevtaı 2669 ada 5 panelde kayfllı 630 m2 mık- oriı taşınmazm hıssedarfar arasmda laksımı raumkûn olmadığından umum arasında saöşı ^uretı üe or- takhğm adenlncsıne sanş memunı olarak Kırşehır Suttı Hııkıık Mahke- mea \ aa tşlen Mûdürû'nûn ta>im- ne. sanş somıoı elde edıkcek mktar üzamdcn O o09 ılam hatcınm hısse- dariardan hsselen oraranda alınaral hazmeye gcür kavdma. san$ sonucu elde edilecek mıktann hıssadarlaıa tapu ka)dmdakı hısselen onnmda ödemnesme. Da\acı, da\-alı Hance Gûneş de ılgılı da\aandan feraga etüğnıden \ e tw da\almın da tapuda hısse sahıbı ohnadığı anlaşddıgın- dan bu tiavilı hakkmdab da\anın feraga nedeıi])k REDDtNE da\3cı Beledıye kenianı \etalle tentıl et- nmiiş olması nedenı de karar tan- hınde >İJriirtûkte bulunan \\ ücra onfesıne göre Î75 00 "ıTL ûaeo \ekaletın hıssedarlardan hısselen oranında ahnârak. kendısmı vekılie temsıl emrenlere ödenmesıne ve 39060 YTL vargılama adenne ka- rar \erdmis olup, tüm araşarmalara ra&men adresı tespn edılemaen da- vâîılar YAŞ^R YAÛCI.'HACI YAÛMUR. HUSEYlN GLAE5. ADNAN Y1LD1Z, MEHMET YTLDIZ'a üanen tebhğı gerekmış- Or < l>bu üanm \a>ımlandı4ı tanhıer. ıtıbaren "" gün sonra jııkandakı Lsımlen j'azılı davalıya leblıg edd- mış sa)ilacagı tebhğden ıtıbaren S gün ıçensmde herhanp btr ınraz >o- hına başv-urmaddclan okdırde kara- rm kesmleşecegı hususu karar tebb- ğı >enne karm olmak ûzere danen lebhğorunur 15112005
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle