24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
«YFA CUMHURİYET 23 KASIM 2005 ÇARŞAMBA HABERLER Sdmtafa Erdoğan sahnelemek istediği Troya için Kültür Bakanhğı 'ndan destek bekliyor 32 ülkede yananAnadolu ateşi KAHİRE -Dünya^a ünlû Türk dans tpluluğı AnadohıAteşi'nın Genel Sa- nt Yönetmeni Musafa Erdoğan. se- mrvosuııun b'ihük bölumunü tamam- ldhğı "Troya Destanf ıçınKültür Ba- knlığYr-a 4 y ı l önce yaptığı başvuru- lrdan yarut alamıyor. Troya'nın Ana- olu medeniyeti oldufunu vurgulama- y hedefbyen ZErdoğan. "Tûrkiye'yi ta- ıtjyorui, ancak devleün desteğini ala- ıryoruz" dıyor. Modern dansın folk- l r figürleriylc harmanlanarakyorum- ladığı Anadolu Ateşı'uın şöhreti gi- crek tüm dimya ülielerine yayıhyor. Crup, gösteri talepienne yetişmekte jaçlük çekiyr <or. Arnenka'dan Çin'e, latar'dan Almanya'ya, Sıbırya'dan ATisturya'ya kadar 32 ülkedeki 867 psteride 6.5 mılyon seyirciye ulaşan giıbu önümüzdeki yıl da yoğun bir tune bekliyor. Mısıraıkıncı kez gıden v 4 günlük başanh bır tume gerçek- ltştiren Mustafa Erdoğan, Ramses Hıl- t<n OtelTnin 30. kattakıroof unda Ana- tblu Ateşi'nın başansını \e gelecekte- kprojelerinı anlatıyor. Liseden bu yana folklorla bağını ko- pırmadığını beluien Erdoğan'ın Me- z>potamyakültüründengelenhalk dans- lanna, eski dınlerdekı büyüsel çalış- nalara özel ılgısi bulunuyor Ritüelle- rt dayalı gösteri projesi 1985'te Gazi tniversıtesi'nde danslann kökenleri üzerine çalışma yaparken aklına geli- >or ve orada halk danslan topluluğu ku- rayor. Erdoğan'ın 1997'deBükentÜniver- s.tesı'nde halkoyunlan üzenne yaptı- ğı çalışrnalar Sultans of the Dance'ın (Dansın Sultanlan), yanıbugunkü adıy- la Anadolu Ateşi'nin temellennı oluş- turuyor. Aslında bu projenırı de köke- Eİnde Adnan YüceTin şurinden yola çıkarak yazdığı "Ateşiıı vtGûneşin Ço- cuklan"mn senaryosu bulunuyor. 1999'da Türkiye'nın en büyük dans toplulugunu kuran Erdoğan, o günden itibaren gösten sanatlannda bır çığır açıyor ve Anadolu Ateşi'nın büyüleyi- ci göstensiyle dünya çapında bir şöh- rete ulışıyor: - Bilkenfte ük kez bir Anadolu pot- purisi banrladmız ve bu proje Nor- veç'teki bir festivalde onur plaketrvle ödüDendirUdL Halk danslanna dayalı gösterileri planlarken nereden yola çı- kryorsunuz? ERDOĞAN- Ben Türkıye'nin dans coğrafyasını Üsküp-Musul. Kafkas- ya-Girit hattı dıye düşünüyorum. Ül- kemizin bütün kültürlen bizim mev- cut kültürûmüzü etkılıyor. Olabildi- ğince çok renk koyup tüm üısanlara sunmayı hedefliyorum. Tüm medeni- yetlere selam çakmak ıstıyonım. Ba- tıh ve Doğulu tannlar o yüzden gös- Mısır'a ikinci kezgiden ve 4 günlük başanh bir tume gerçekleştiren Mustafa Erdoğan, Yurt Haberler Müdürümüz Mehmet Faraç'a Ramses Hilton Oteli'nin 30. kattaki roof'unda Anadolu Ateşi'nin başansını ve gelecekteki projelerini anlattu terimizde el sıkışıyor... - Gösteriçok kapsamlı bir altyapı ge- rektiriyor. Danışmanlardanyardım ab- yor musunuz? - Halk danslarının belli bir formu var, onun dışına çıkamıyorsunuz. Ana- dolu Ateşi'nde arkeolog Nezih Başge- len'den tarih dersleri aldık. Mitolojik sembollerin okunmasında bize yol gösteriyor. Bunun dışında ben çok kapsamlı bir çalışma yaptım. Mos- kova'da tgor Moiseyevin okuluna gıt- tim, derslere katıldım. Ben de orada ders verdim. Türkmenistan, Kazakis- tan ve Ingiltere'ye kadar bırçok ülke- de dans çalışmalannı izledim, bize öz- gü bir stil oluşturmaya çalıştun. IYİL1KLE KOTULUCUN SAVAŞI - Anadolu Ateşi'nde tam olarak neyi anlatmaya çahştınız? -Türk kültüründe şamanizm, Mezo- potamya'da ise Yezidi ve Zerdüştlük var. Bunlara vurgu yapılıyor. Sahnede aslında özgürlük anlatıhyor... Siyah renklerle temalandınlanlar tarihönce- sinden günümüze kadar yapılan kötü- lükleri anlatıyor. Beyazlar ise iyilik ve banşı... Fonda7 aynbölgenin 120dan- sından bölümler sunuluyor. Bingöl'ün kartal dansından zeybeklere kadar... Birinci bölümde halaylar, Mezopotam- ya folkloru var, bölgenin danslarından yararlanıyoruz. Şaman ve Yezidi dans- lanndan, Şivan Ferver'den, KardeşTür- kükr'ın melodılerinden de yararlan- dık. - Olumsuz tepkiler almadınız nu? - Gelenekçi kesim saldırmak için he- men harekete geçti. Ancak onlar seyir- cinin altuıda ezildiler. Peşin hükümle- n de yıkıldı. u Mini etekü Karadeniz dansunıohır" türünden mantıksız tep- kiler aldık. Tabii ki kıskananlar oldu... 'Halk danslarını-çağdaş bir yorumla sahneye taşıdık' - Halk danslan Türkiye'de »emilikle yanş,nuılara sığuup kalmışü. Anadolu Ateşi neden btı kadar sevikU? ERDOĞAN - Çok geleneksel. çok geri ve çok tekrar olduğu için folk- lor sevilmedi. Biz halk danslannı çağdaş bir yorumlamayla sahneye «* ^ ^ t taşıdık. 6 bin yıllık bir dansı modernize etmek haddinıize d'e- ^ ^ B L ğil.ozatenkcndinıy<jnilenıiştir. Ben halk danslannı ken- ^.•«- ^ ^ f l r o ^ B ^ _ diyorumumlasundum. Tabii proje çok iyi bir kur- guyla icra edildi. Işık. sahne ve uygulama ~ da iyi... Üstelik insanlar davul-zurna eşliğinde oynayanlan seyretıniyor, K _ göstende bir hikâye de var. İn- sanlar bizi estetik beğeni dı- şında başka bir duy- 1 Ruvla izlivorlar. 'Devlet destek vermiyor' - Troya üzerine çalışügınızı biMvoruz. proje ne zaman sahneye taşmacak? - Troya 2001'deki hayalımdi. Bu uluslararası bir proje olacak. O dö- nemin danslanyla bır tıyatral gös- teri... 20 Yunan. 100 Türk dansçı sahne alacak. Homeros'un yazıtla- rına sadık kalarak içinde tannlar ve mitoloji olacak. Yani Asfl'ın hi- kâyesı olmayacak. Amacım Tro- ya'nın bir Anadolu medeniyeti ol- duğunu \-urgulamak. Bir saatlik koreografisi tamamlandı. 6 aylık bır çalışmanın ardından sahnele- nebilir. O dönemin kostümlen ya- pıhyor, deri aksesuvarlar, dekorlar çizildi. Dönemin müzik aletlerini de yapıyoruz. Örneğın, boynuzlar- dan borazanlar yaptık. - PekL 2001'den bu \ana niçin sahne- ye taşınamadı bu proje- - Bu tür gösterilen yurtdışrnda sah- nelemek büyük maliyet gerektin- yor. Ekonomik sıkıntıyı aşamıyo- ruz. Özellikle yurtdışı göstenmleri için devletten destek istedik. Yıl- lardır Kültür Bakanlığı'na başvu- ruyoruz. Bakanlık olumlu yanıt veriyor, ancak Başbakanlık Tanıt- ma Fonu'ndan bir şey çıkmıyor. Troya 2 milyon dolarlık bir proje. Türkiye'nin tanıtırruna bu kadar katkı sağlamamıza karşuı tiyatro- lara para yağdıran devlet bize sırtı- nı dönüyor, devietin desteğini ala- mıyoruz. İmparatoriar izledi' - Turnelerde nasd karşılandınız? - Anadolu Ateşı 2.5 milyon dolara mal oldu. 120'si dansçı 150 kişilik bir kadromuz \ r ar. Gittiğuniz her ülkede Türkiye havası estirdik; krallar, cumhurbaşkanlan, impara- toriar izledi bizi. Ulkemizin tanıtı- mı için çok önemli bir işlev gör- dük. Tiananmen Meydanı'nda 600 metrekare bilbordTarımız asıldı, tanıtunımız için 200 bin takvim dağıtıldı. Çin'de 75 bin insan izledi bizı. Televizyonlardan da 1,2 mil- yar insan izledi... Televizyonlarda aynı anda 8-10 ülkede reklam kampanyası yapıyoruz. Türldye'de Euro Lıg'in açılışun yaparken aynı zamanda New York'un en prestijlı sahnelenne çıkıyoruz. Buralarda hep ayakta alkışlanıyoruz. AVRUPA^DAN GÜRAY ÖZ Dönmek Dönmek üzerine, dönenler üzerine ne çok yazı yazılmıştır kim bilir. O yazılar içinde belki bir kat- resi de benim yazdıklarımdır. Memlekete dönme- nin ince yollannı içimden geçirerekyazdım hepsi- ni. Kimi zaman dönenlere hasetle bakarak, kımi za- man dönerken, herşeyden dönenlere kızarakyaz- dım. Ve işte sonunda hep peşim sıra gelmış olan şehre geri dönüyorum. Nereye gitsem peşimden gelmedi mi? Geldi. öyleyse ben de ona gen dö- nüyorum. Sanki ona geri dönersem kendime de geri döneceğim. İnsan kendine dönmeli. "Ben kimim, neyim, ne yapıyorum; bunca yıldır yaptıklanmla mutlu mu- yum; yoksa derin bir pişmanlık içinde miyim?" di- ye düşünmeli ve dönmeli. Pişmanlık hanesi çok dol- muşsa, derin bir hüzün, yürek çarpıntısını arttıran bir huzursuzluk duyar insan. Ama belki de kendi geçmişine gururiadönebılir ve "Yeniden yaşasam aynı günleri, aynı işleri yapardım, daha iyi yapar- dım" diyebilir. O yüzden, sınamak için, kendine dön- meli insan sık sık. • • • Panltılar içinde başı dönmüş, postmodern da- laverelere neredeyse tümüyle teslim olmuş insan, belkemiğini bulmak, yitirdiğini yeniden keşfetmek için kendine dönmeli. Değişimi anlamanın, deği- şime teslim olmak değıl, ona hükmetmek olduğu- nu kavramadan, kendine dönemeyeceğini bilerek dönmeli. Üretime dönmeli. Sanal dünyalarda üretimınor- tadan kalktığı yanılgısından kurtulmak için, do- kunduğu herşeyin, ağzınagiren her lokmanın, ya- rarlandığı her hizmetin bir emek ürünü olduğunu yeniden hatırlamalı. Yaka renkleriyle teoriler uydur- madan, değişen yaşam koşullarıyla birlikte artan karanlığa teslim olmamak, üretimsiz tüketim olma- yacağını yeniden keşfetmek için üretime dönme- li insan. • • • Birparçası olduğumuz, hırçın birkavgayatutuş- tuğumuz, çoğunlukla varlığını dikkate bıle alma- dığımız doğaya dönmeli. Çöpümüz, dumanımız, yakıtımız, topumuz, tüfeğimiz, füzelerimiz, uranlı mermilerimizle canına okuduğumuz doğaya, hiç değilse arada bir dönmekte büyük yarar vardır. Cinayet yerine dönmekten kendini alamayan bir katil gibi de olsa doğaya dönmeli insan. Unuttuğu şiire ve şarkıya dönmeli. Yüreğindeki sıkıntıyı paylaşmanın, sevınci başkalanna aktarma- nın başka yolu olmadığı için, süzülmüş düşünce- leri ifade etmenin, insana ait olan herşeyi anlama- nın yoluna dönmeli. Düşünsel yoksulluğu reddet- menin başka çaresi yoktur çünkü. insan kendine dönmeli; paraya, borsaya, tahviledeğil. Yaşamak için para bulmakta zoriananlar, başka bır yoksul- luğun içine düşmemişlerse eğer, daha kolay dö- nebilirier kendilenne. Besbellı, özünde şıir ve şar- kı yoksa bir vakit kendine dönemez insan. Kavgaya dönmeli. Haksızlıklarla kavga etmek- ten vazgeçen kendine dönemez. Ayaklar uyuş- muş, kollarında derman kalmamış, yüreğindeki ateş küllenmiş bile olsa, harekete geçmek için kül içındeki o kor yeter. Kül ıçindeki kora dönmeli öy- leyse insan. lyidir dönmek, insan kendine dönü- yorsa. Yine de unutmamalı; pariak giysilerin için- de, yaldızlanmış köhne düşüncelen ceplere tıkış- tırarak da dönülebiliyor. DÖnülebiliyor, ama ken- dine değil. Oysa insan doğaya, doğanın bir par- çası olarak kendine, geçmişteki ve gelecekteki anlamına, kavgaya, boyun eğmerrveye, isyana dön- meli dönebiliyorsa. Ve eninde sonunda kendi şehrine dönmeli. Ne- reye gitse peşi sıra gelen kendi şehrine dönmeli insan. Başka bir yere, başka bir şehre değil! e-posta: [email protected] 12 sendikocı tarofindan kurulan TİP, 10Eldm 1965'teyapüan seçimlerde elde ettiğibaşanyla Türk siyasalyaşamına damgasını vurdu Emek ilkkezparlamento sıralanndaSÖNMEZ TARGAN •*Topraksız kö>lüler. toprağı yetmeyen köylüler, kiracılar, ortakçılar, marabalar, tanm işçileri, azap- lar, ırgaüar!. Ormanlarda ve sarp dağlarda vaşayan yoksulköjiükardeşlerinV..." 17 Kasun 1963 ydıye- rel yönetım seçımlerinde siyasal partilerinpropagan- d£ konuşmalannda, radyoîannı açan herkes o güne değüı hıç duvinadıkları ve alışık olmadıklan yuka- ndaki seslenişle karşılaştılar. Evet, hem de devlet rad- yolanndan tüm Türkiye kamuojıına seslenen bu se- sin sahibi Türkiye tşçi Partisi (TlP) adına konuşan Dr. TankZija Ekinci idi ve bu seçimlerde de Diyar- bakır*dan bekdiye başkanı adayıydı. Ne transistörlü rad>osuyla dağda gezen çoban, ne tarlalarda terini akıtan adam, ne kahvelerde iş- sizliği yazgıdır sanıp pmekleyen insan, ne fabrika- krda. üretimalanlanndaçalışan kol emekçisi, ne diz- lerini masaya dayamış ay'başını bekleyen memur, ne geleceğinı kocasının elıne bakarak evinin dört du- ^3n arasında arayan kadın. ne de dünyayı içinde kayboldugu kitaplardan tanii'an ayduı, duyduklan bu ses karşısında kulaklanna banabildi. Çünkü radyo- lanndan duvduklan bu ses, yıllarca içlerine hapsol- muş nice isyan duygulannı ve küllenmiş hasretleri- ti gün ışığına çıkanyor, onlara yeni umut kapılan- n aralıyordu. O günlerde Türkiye'nin siyasal gündemine ade- ü bir bomba gıbı düşen ve ilk kez toplumla bu den- lı etkili ve çarpıcı bir biçimde buluşan bu sesin kay- uağı. 13 Şubat 1961 yılında kurulan, ama o güne de- ğin üç >il sessızce yol alan Türkiye Işçi Partisi idi. Kuruculan içinde yer alanlann hemen hemen hep- sinin işçi kökenli olması da önemli özelliklerinden biriydi ve l1 Mayıs askersel devriminin ortamında boy atan son derece önemli yığınsal legal sol bir si- vasal devinmev'di. Kuruculannı sınıfsal özellikleri- ıe göre bir kez daha anımsamak gerekirse 12 sen- iikacı tarafından kurulmuştu ve sınıfsal kimlikleri jöyleydi Kemal Türkler maden işçisı. Avni Eraka- tmteksül işçisı(ilk genel başkan). ŞabanYıkbz teks- i\ işçisi, RızaKuas lastik işçisı, KemalNebk)pı gı- ia işçisı. tbrahim Güzekebasın işçisi, Hüseyin Llu- baş tütün işçisı. Saffet Göksüzoğlu ilaç sanayii işçi- • Türkiye'nin yakın tarihinin meclisli yönetim dizgesinde, Osmanlı döneminin Birinci ve İkinci Meşnıtiyet yönetimi ile Cumhuriyet dönemi de dahil işçi sınıfı ve emekçi kesiminin bilinçli ve örgütlü biçimde parlamentoya üye göndererek bu platformda emeğin ilk kez temsil edilişi 1965 yılı seçim sonuçlarıyla gerçekleşti. 51 ilde seçimlere katılan TlP, yüzde 2.83 oy alarak 15 milletvekili ile parlamentoya girdi. si, İbrahim Denizcier nakliyat işçisi. Saüh Özkara- bay basın işçisı, Ahmet Muşlu(l) çıkolata sanayii iş- çisi. Adnan Ankan şoför. Partıye ilenci. demokrat, Kemalıst ve sosyalist aydınlann gelmesi ise 1 Şubat 1962'de Mehmet Ali Âybar'ın genel başkanlığa seçilmesiyle dahabir yo- ğunluk kazanmıştu-. TtP ilk seçim denemesini ve İdt- lelerle daha açıkbuluşma olanağını \r ukanda değin- diğimiz gibi 1963 yıhnın kasun ayında yapılan ye- rel yönetim seçimleriyle yaşamıştır. TtP bu seçim- lere 9 il, 31 ilçede girmiş ve toplam 35.570 oy al- mış, Izmir'in bir ilçesi dışında hiçbir yerde beledi- ye başkanlığı kazanamamıştı ama, bu seçim olanak- lannı kendine özgü üslubuyla son derece iyi kulla- nan TÎP, bu tarihten itibaren gerek siyasal arenada. gerek bilim insanlan ve aydın çevreîerde, gerekse toplumun çok geniş kesimlerinde kök salmaya baş- lamışnr. AYBAR1N RADYO KONUSMASI 1963 yerel yönetim seçimlerindeki radyo konuş- malanyla sesini en geniş kitlelere duyuran TtP, yi- ne bu konuşmalanndan bırinde. Genel Başkanı Meh- met Ali Aybar'ın ağzından bu geniş yelpaze şöyle- sı bir seslenişle dile geliyordu: "tşçi, köylü, küçük esnaf, ayfakh, ücretli yurttaş. emeklL duL, dar geürli kardeş, halktan, emekten yana olan y^ırttaş, Ata- türkçü,tophuncu aydın_" TtP'in bütün kurmayla- nnın söylemlerinde de açıkça vurguladığı gibi, Kur- tuluş Savaşı'nın bağımsızlıkçı çizgısine özellikle vurgu yapılıyor, 6O'lı >ıllaruı temel sorunlanrun ba- şında antıemperyalist savaşunı gündemin ilk mad- delerinden birini oluşturuyordu. Nitekim 10 Şubat 1963 'te bağımsız Ankara Senatörü Nrj-azi Ağırnas- hile sonradanbunu izleyen Kontenjan Senatörü Esat Ç^a'nın TtP'e katılmasırun kokeninde de ızlenen bu politikanın payının rol aldığı söylenebilir. Ama TÎP'in Türk siyasal yaşamına damgasını vıırduğu, vurmaktan da öte o ydlarda yaşanan siyasal geliş- melerin adeta tek başuıa gündemini oluşturduğu ta- rih 10 Ekim 1965 genel seçimleriyle başlar. Bu kez 51 ilde seçimlere katılan TlP. toplam 276.101, diğer bir deyişle Türkiye genelinde oransal olarak yüzde 2.83 oy alarak 15 milletvekili ile parlamentoya gi- rer. Böylesi bir oranla nasü 15 milletvekili çıkarttı- ğı ise o günün koşullannda yürürlükte olan ulusal artık (milli bakiye) seçim yöntemiyle gerçekleşmiştir. Türkiye'nin ya- Fv kın tarihinin mec- ^ ^ p f MT*%,*-'' -^ lisli yönetim dız- **• B 8 * "*L gesinde, Osman- lı döneminın Bi- rincive tkincı Meş- nıtiyet yönetimi ile Cumhuriyet dö- nemi de dahil iş- çi smıfı ve emekçi kesi- minin bi- linçli ve ör- gütlü bi- çimde par- lamentoya üye göndere- rek bu plat- formda emeğin ilk kez temsil edilişi 1965 yüı seçim sonuç- lanyla gerçekleşmiş- tir. Bu ilk, çokönem- lidir ve Türkiye'nin siyasal bakış açısına, o güne değin tanık olmadığı bir açılun kazandırmıştır. Bunlann neler olduğuna geçmeden önce, bundan kırk >ıl önce, parlamentoya giren 15 TtP millervekiünin hangi illerden seçıldıği ve bu il- lerde TtP' in aldığ oy miktanna şöyle bır göz atalım. An" Karcı - Adana 7926 oy. Rua Kuas - Ankara 20264 oy. Tank Ziya Ekinci - Diyarbakır 8867 oy, Yahya Kanbolat - Hatay 5371 oy. Mehmet AH Ay- bar, ÇetinAltan(2), SadunAren - tstanbul 49422 oy, Cemal Hakkı Setek - tzmir 15840 oy. Adfl Kurtef- Kars 9333 oy, YunusKoçak- Konya 6752 oy. Yusuf Ziya Bahadmh- Yozgat "?086 oy. TIPIN MILLETVEKİLLERİ 10 Ekim 1965 M.V Genel Seçimi ilk seçim so- nuçlanna göre 11 milletvekili olarak kesinleşen bu sayıya daha sonradan artık oylann partilere göre da- ğılımının hesaplanması sonucundaeskiMilli Bir- likçılerden MuzafFerKaran(3)Denizh'den, Şaban Erik Malatya'dan, Kemal Nebioğ- hı Tekirdağ'dan, Behice Boran Urfa'dan milletvekili olarak TBMM'ye girerek TtP 15 milletvekili ile temsil hakkı el- de etmiştir. Önceleri ldmilerinin önem- semediği ve hatta küçümsediği bu sayı. o güne değin Türk siyasal ta- rihinin bir örneğuıi daha yaşamadı- ğı ve bugüne değin de hiç görme- diği bir muhalefeti. son derece ağır ve zor çalışma koşullanna karşuı başarmıştır. Ülkenin en cıddi ve dirimsel konulannda sadece siyasal erk ve diğer siyasalpartilerdeğil, top- lumun tüm duyarlı ve dinamik kesimleri yüzlerinı ve yönlenni TtP'e çevirerek onun söylemleri- ne kulak vermişlerdir. TtP salt mu- halefet de yapmanın ötesinde. Türkiye'nin bir hu- kuk devleti olması yolunda venlen savaşunuı en önemli kilometre taşlanndan bıri olmuştur. Özellik- le 27 Mayıs Anayasası'nın eksiksiz uygulanması ve savunulmasında tek başuıa verdiği kavga, bugün için de gerçerlıliğını koruyan kesintisiz bir de\Tim özelliği taşımaktaydı. Bu uğraşı doğrultusunda ni- ce antidemokratikyasalann iptali için Anayasa Mah- kemesi'nin kapılaruı aşındıran ilk parti olmuştur. Türkiye'nin ABD veNATO ülkeleriyle tektaraflı yap- tığı ikili anlaşmalar ve askersel sözleşmelerin iç>ü- zünün açığa çıkartılmasında gösterdiğı titiz çalışma, bugün bile belleklerden silinmemiştir. Kıbns konu- sunda. Doğu sorununda en yürekh eleştiri ve öneri- leri parlamentoda TÎP yapmıştır. Meclıs'teki her bütçe görüşmelen TtP'uı sözcülerinin konuşmala- nyla adeta savaş alaruna dönmüştür. Bağımsızlık- tan yana, demokrasıden yana, emekten yana, banş. insanhaklan ve hukukun üstünlüğünden yana ve da- ha aklınıza gelen toplum için yararh ne varsa TÎP"in, Meclis kürsüsünden verdiği sa^ aşunla yeni biçim- ler kazanmış, nice tabular kınlarak emeğin savaşı- mı Türkiye yakuı tarihinde ilk kez bu denli meşru- iyet kazanarak kitlesel boyutlara ulaşmıştır. Bu de- ğerlendirmelerimız kimılerince abarth bulunabılir ama. hemen belirtmek gerekirse TtP, bugün de ya- şıyorolsaydı irticanın. değil siyasal erkinbaşında otu- ruyor olması, Meclis kürsüsünden uluorta konuşma cesaretini gösterebüeceği bile tartışılırdı. Aynca be- lirtmek gerekirse emeğın siyasal olarak temsil edil- mediği hiçbir meclis ve siyasal dizgenın demokra- tik olduğu da söylenemez. trtica yuvalannın ve ta- rikat odaklannın temsil ettirilerek düzenin ortaçağ karanlıklanna çekılmek ıstenmesinı demokratlık sa- nanlar, bundan 40 yıl önce emeğin temsil edildiğı o meclisten bugün bile alınması gereken çok dersler olduğunu anımsamalıduiar. (1)Ahmet Muşlu nun MlTelemanı olduğu sonradan açığaçıkacakveparhden ilışiğı kesilecekti {2)ÇetinAl- tan, TlP tstanbulbağımsız adayı olarakseçimlere katıl- mış ve millehekilı olduktan sonra TlP e üye olmıtştur. (3) Muzaffer Karan TtP ten mılletvekili seçildıkten kısa bırsüre sonra parhden ayrılmıştır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle