18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 KASIM 2005 ÇARŞAMBA HABERLER Hakkârililer, Başbakan Erdoğan'ın ziyaretinin gecikmeli olduğu ve hiçbir şeyi değiştirmeyeceği görüşünde 'Geldim demelde olmuyor'FIRAT KOZOK ANKARA -Başbakan Recep Tay- yip Erdoğan'ın 12 gün gecikmeli Hakkâri ziyaretinde verdiği mesaj- lar, bölgede "inandıncı bulunma- dı". Ilin siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcıleri. Başbakan'ın "Hakkârililerin ağzma bir parnıak bal çaknğmT belirterek "AyrÂhğıgün burayı unuttu. Hiçbir değişiknk ol- mayacak" diye konuştu. Hakkâri'deki siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri, Başba- kan Erdoğan'ın bölgeyi ziyaretini • CHP 11 Hakkâri İl Başkanı Mazhar Özdinç, "Ben geldim demekle olmuyor. Burada söylenenlerle Ankara'da yapılanlar uyumlu olmalı" derken. DSP İl Başkanı Mahmet Baş, "Başbakan sadece alay edici, küçük düşürücü sözler söyledi" diye konuştu. şöyle değerlendirdi: CHP Hakkâri İl Başkanı Mazhar Ozdinç: Hakkârili, bu olaylann per- desinin kalkmasını istiyor. Bir insa- nın kulağını çektiğiniz zaman mah- kemede yargılanıyorsunuz ama diğer taraftan insanlann ölümüne neden olanlar serbest bırakılıyor. Hakkâri- liler, şeffaflık istiyor, yatınm, istih- dam istiyor. Başbakan Hakkâri'ye gecikmeli geldi. Olaylann başında gelseydi, halkla bütünlük içerisinde olsaydı daha iyi olurdu. Inşallah olay- lar düzelir ama üstüne gitmek gere- kiyor. Yüzeysel bir şekılde "Ben gd- diın" demekle olmuyor. Hakkâri de söylenenlerle Ankara'da yapılanJar birbirine uymah. Başbakan, bir par- mak bal çahyor, gidiyor ve bunlar An- kara'da unutuluyor. Bunlar güzel şey- ler değil. Geminin önü batarsa arka- sı, arkası batarsa önü de batar, bu unutulmamalı. Biz Başbakan'ı pek samimi görmüyoruz. Biz burada bü- tünlük içinde yaşamak ıstiyoruz, gü- ven, banş istiyoruz. 'Hakkâri ambargolu' DSP Hakkâri İl Başkaıu Mehmet Baş: Sayın Başbakan'ın Hakkâri üzerindeki ambargosu hâlâ sürüyor. Bu ambargo, kendisine seçım ön- cesinde 13 yaşındaki bir çocuğun OKUL ÇDÜŞINDA SALDIRI Nusaybin'de öğrenci dehşetsaçtı • Mardin'in Nusaybin ilçesinde bir ilköğretim öğrencisi Kalaşnikof tüfekle ateş açtığı öğretmen Adnan Çelik'i öldürdü. Olayda 2 öğretmen ve 2 öğrenci yaralandı. DİYAJRBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) -Mardin'in Nusaybin ilçesinde bir ilköğretim öğrencisi, uzun namlulu silahıyla dehşet saçtı. Adı açıklanmayan öğrenci, öğretmenini taradı. Okül çıkışında gerçekleşen olayda Adnan ÇeBk adlı öğretmen ölürken, 2 öğretmen ile 2 öğrenci de yaralandı. Mardin'in Nusaybin ilçesinde bir öğrenci, yanındaki uzun namlulu Kalaşnikof silahıyla Yavuz Selim İlköğretim Okulu'nda, bilinmeyen bir nedenle okulda görevli öğretmenlerden Adnan Çelik'e saldında bulundu. Okul çıkışında gerçekleşen saldında öğretmen Çelik, aldığı yaralar nedeniyle yaşamını yitirdi. 2 öğrenci ise çeşitli yerlerinden yaralandı. Olayın ardından Nusaybin Kaymakamı Ersin Emiroğtu, hastanede öğrencilen ziyaret etti. Mardin Valisi Temel Koçaklar, olayın bir terör saldınsı olmadığını belirterek öğrencinin öğretmeni vurarak öldürmesinden kaynaklandığım söyledi. Vali Temel Koçaklar, polisin öğretmeni vuran öğrenciyi yakaladığını, yaralılann Nusaybin Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındığını kaydetti. Demokraük kitle örgütû temsilcileri Adana'da dün Büyük Postane önünde yapbklan açıklamayla MİT ve JtTEM ile kontrgerillanın kapatümasuu istedi (Fotoğraf: VURAL KÖSE) Polise 'delilkarartma' suçlaması ADANA/MERStN (Cumhuriyet) - Şemdinli'de bir kitabevinin bom- balanmasının ardından başlayan olaylara yurt genelinde tepkiler sü- rüyor. Demokratik kitle örgütü tem- silcileri Adana'da dün Büyük Pos- tane önünde yaptıklan açıklamay- la MİT ve JÎTEM ile kontrgerilla- nın kapatılmasını istedi. Mersin Demokrasi Platformu bi- leşenleri ÎHD önünde toplanarak. "Katiller Mersin'de,adaktnerede" sloganlanyla büyükşehir belediye- si bınası önüne yürüyerek basın açık- laması yaptılar. Demokrasi Platfor- mu adına konuşan tHD Şube Sek- reteri AH Bozan. 19 yaşındaki Mu- rat Demir'in ölümüyle sonuçlanan olaylarda polısi "defilkaratmalda'" suçladı. Bozan, "Güvenükgüçkriya- rahlan hastaneye götürmek yerine, boş kovan toplayarak detilleri ka- rartma yoluna gitmiştir'" dedi. Adana'da da Büyük Postane önünde toplanan, aralannda EMEP, BDSP, SDP, DTP, tHD gibi siyasi partıler ile demokratik kitle örgü- tü temsilcilerinin bulunduğu grup, "MfT, JtTEM, kontrgeriİİa dağı- nlsın", "Şemdinli halkı yalnız de- ğüdir", "Susuriuk, Şemdinü, işte çete devleti" sloganlan attı. Basın açıklamasını okuyan tHD Şube Sekreteri Mustafa Bağçiçek. Şem- dinli olaylannda devletin failleri korumaya çalıştığını ve olaylann ay- dınlatılmasını isteyen demokrasi güçlenne baskı ve şiddet uygula- dığım öne sürdü. domates atmasıyla başladı. Başba- kan, valilik önünde bir açıklama yap- tı, halkla alay edercesine konuştu. Ge- çen ocak ayında Hakkâri, 68 kez depremde sallandı. Eksi 30 derece soğukta insanlar çırpınırken, bize bir telefonu bıle çok gördü. Öyle bir mülki amir göndermiş ki, insanlan cezalandırmak içın. Baş- bakan, bu ambargosunu sürdürecek- se Hakkâri'yi silsin. Burada efeler gibi yürüyerek bızımle alay ettı. Hak- kâri halkı 35 yıl feodal beylerin ezik- liğini yaşadı. Bizimtekgelirkayna- ğımız devlet memuru ve işçi maaşı. Hepimizin kanında Kürt kanı var ama burası laik cumhuriyet. Kimsenin ay- rımı söz konusu olamaz. Başbakan" ın açıklamalan- nı hepımız yakından takip edeceğiz. Buradan çıktı git- tı ve Hakkâri"yi unuttu. Eğer halka istıhdama yö- nelik bir çıvı çakarsa bana ne derseniz deyin. Sadece alay edercesine, küçük dü- şürücü sözler... 'Güvensizlik var' Eğitim-Sen Hakkâri Şu- besi Başkanı Haydar Yıkbz: Halk, Başbakan "ınziyaren- ni gecikmış bir ziyaret ola- rakyorumluyor. Kendisinın buraya gelişi halkta herhan- gi bir heyecana yol açmadı. •"Başbakan gefiyor" denildı- ğinde kımse önemsemedı. Burada yoğun bir umut- suzluk var. Daha önce de benzer olaylar birçok defa yaşanmıştı ve beklenen so- nuç çıkmamıştı. Bundan ötürü halkta bir güvensızlik var. Başbakan ve Dışişleri Bakanı ilk gün güzel açık- lamalar yaptılar. Fakat da- ha sonraki açıklamalarhal- kın güvenıni sarstı. Başba- kan, açıklamalardan hemen sonra buraya gelse, güzel bir şekilde karşılanırdı. 12 gün sonra geldiği için iyi karşılanmadı, tepki gördü. Ben bir değişiklik olacağı- na inanmıyorum. bir şey de beklemiyorum. SES Hakkâri Şubesi Baş- kanı Ahmet Ediş: Halkın hükümetten özellikle de- mokratikleşme konusunda çok büyük beklentileri var. Ama maalesef bu konular- da ciddi bır adım bugüne —1 kadar atılmadı. Çete kurduklan iddia edilen kamu görevlileri aklandı. 10 yıl hapis cezası alan itirafçı Kahraman Bilgiç de tahliye edildi Mahkeme Yüksekova çetesini 'akladr* • Yüksekova Çetesi davası başladığından bu yana müdahil avukat olan Yaşar Altürk "Dosya içindeki delillere ve sanıklann bütün aşamalardaki samimi anlatımlanna karşın bu davada beraat karan verilmesini kaygı ile karşılıyoruz" dedi. MAHMUTORAL DİYARBAKIR-Hakkâri'nin Yükseko- va ilçesinde çete kurduklan iddia edilen ka- mu görevlilerinin tümü hakkında beraat ka- ran verilirken aynı suçlamayla yargılanan itirafçı Kahraman Bflgiç 10 yıl hapis ce- zasına çarptinldı. Bilgiç, tutuklu kaldığı sü- re gözönüne ahnarak tahliye edildi. Yüksekova Çetesi, Hakkâri ve ilçelenn- de köylülerin gözaltına alınıp öldürülme- si, kamu görevlilerinin de aralannda bu- lunduğu kişiler taranndan uyuşturucu ti- careri yapıhrken askeri helikopterlerin kul- lanılması, ilçe merkezinde otellerin lav si- lahlan ile yakılması, işadamlannın kaçı- rüıp haraca bağlanması gibi iddialarla gün- deme gelmişti. Kapanlan Diyarbakır4 No- lu DGM'de görülen Yüksekova Çetesi da- vasında, PKK itirafçısı Kahraman Bilgiç 31 yıl, korucubaşı KemalÖfanez 13 yıl, Bin- başı Mehmet Emin Yurdakul 25 yıl, özel rim polisi Enver Çırak 3 yıl, yüzbaşı Bö- lentYetütde 7 yıl hapisle cezalandınlırken diğer sanıklar beraat etmişti. Ancak bu ka- rar, Yargıtay'da bozuldu. Sanık sayısı Yur- dakul, Bilgiç, Yetüt ve Çırak ile sınırh kal- dı. Dava Hakkâri Ağır Ceza Mahkeme- si'nde yeniden görülmeye başlandı. Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesi ise ge- çen cuma günü yaptığı son oturumda Yur- dakul, Yetüt ve Çırak'ın "bihakkm bera- atine" karar verdi. Aynı suçlamalardan do- layı 8 yılı aşkın bir süredir cezaevinde bu- lunan ve çeteyi itiraflanyla ortaya çıkaran Bilgıç'e ise 10 yıl hapis cezası verdi. Bil- giç, cezaevinde kaldığı süregöz önünde bu- lundurularak tahliye edildi. Yüksekova Çetesi tarafindan amcasının oğlu Abduflah Canan kaçınlıp öldürülen CHP Hakkâri Milletvekilı Esat Canan ise karan "sonucu böyle olacağı beUivdi" di- ye degerlendirdi. Davanın kamuoyu bas- kısı sonucunda açıldığına dikkat çeken Canan, "Dosyada çok net detifler var. Bu nedenlebu konudayargıya müdahaleedil- diğûıi tahmin ediyorum. Bu karar temyiz edilecektir. l manm Yargıtay da bu gerçe- ği görür ve suçlulann tekrar cezalandınl- ması dhetine gjder" dedi. Şemdinli olay- lannın yaşandığı dönemde böyle bir karar çıkmasını "manidar" olarak niteleyen Ca- nan, "Bu karar ŞemdinliolayınıgerçekJeş- tirenleri cesaretJendirecektir" dedi. Karan temyiz edeceğiz Dava başladığından bu yana müdahil avukat olan YaşarAltürk ise "Son günler- de eereyan eden olav lann tesiri alûnda kal- dığı gibi bir şüphe uvanmaktadır. Dosya- daki delillere ve samldann samimi anla- omlanna karşın bu davada beraat karan verümegnikaygjle karşıhvoruz.Karantem- >iz edeceğiz. Gerekirse dosjajı AİHM'ye götürmevi düşünüyoruz. Ânia Susurluk süreci ile Ugüi en önemli davalardan biriol- duğu için, iç hukuk yolu>1a sonuç ahnabi- leceğini de hâlâ umut edivoruz" dedi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected]ı Devlet Bakanı ve Başbakan Yar- dımcısı Abdüllatif Şener, şarap ve iç- ki yasağı üzerine "önemli" değerten- dirmelercte bulundu. Şener'in sözlerini aktarmak istiyorum: "...Vaktiyle ABD'de içki satışı ve kullanımı anaya- saya yerieştirilmek suretiyle yasaklan- mıştı. Buna benzer uygulamalar in- sanlık tarihinin değişik dönemlerinde yaşanmış olmakla birlikte, günümüz- de artık çağdaş dünyanın geldiği bir anlayış ve algılama biçimi diye bir şey vardır. Içkinin yasaklanması diye bir şey olamaz zaten." Şener bu konuşmayı Şarap Üretici- leri Derneği'nin "Topraktan Kadehe AB Yolunda Bağcılık" toplantısında yaptı. Şarapla ilgili değerlendirmesin- de ise şunlan söyledi: "19O4'te ülke- mizde 340 milyon litre şarap üretilirdi. Bugün 90. milyon litreye ulaşmışız di- ye 'büyük atak' yaptık diyoruz. Şarap üretiminde düşük seviyedeyiz. Kalite- miz düşük. Üretimin üçte ikisi kayıt dışı, şarap kendini tevekkûle kaptır- mış gibi geliyor bana. Pek bağdaştı- ramıyorum ama tevekkül içinde şa~ AKP ve İçki Yasağı rapçılığı sürdürmek mümkün değil." • • • AKP'nin geleneksel kanadından ge- len, Necmettin Erbakan'ın çok yakı- nında yıllarca siyaset yapan Abdüllatif Şener'in bu sözlerini değerlendirmek gerekiyor. Çünkü ilk kez bir üst düzey AKP'Iİ içki yasağının anlamsızlığını ifa- de etti. Daha da ileri gitti, şarap üretimi- nin arttırılması, kalitenin yükseltilmesi gerektiği üzerine tahliller yaptı. Şener bu değerlendirmeleri yapar; ken, birçok AKP'lı beledıye içki yasağı içın çeşitli yollara başvurmaya devam ediyor. Örneğin Tayyip Erdoğan'ın Be- lediye Başkanlığı döneminde Istanbul Büyükşehir Belediyesi tesislerinde al- kollü içki yasağı başlamıştı. Bu yasak hâlâ sürüyor. Benzer şekilde birçok AKP yönetimindekı belediyede de türlü yasaklar varlığını koruyor. • • • Şener'in şarap ve yasak üzerine değerlendırmesı, aslında AKP'nin ya- şadığı çelişmelerı, açmazları. değiş- mekle değişmemek arasında gidip gelen kararsızlığı çok güzel ifade edi- yor. Başbakan, bir gün ulemaya baş- vurmaktan söz ediyor, Denizli'de içkili lokantaların kent dışına sürülmesıni onaylıyor. Ertesi gün, aynı gelenekten gelen, "muhafazakâr" diyen tanımla- nabilecek bir başka bakan ise "Yasak anlamsızdır" diyor. AKP, işte tam da böyle bir parti. Bir yönüyle dünyaya açılan, dünyayla tica- ret hacmi giderek artan bir ülkede siya- set yaptıklan içın, arkalarında ciddi bır ticaret burjuvazisi desteği olduğu içın, ekonomınin gereğini görüp ona uygun önlemlerı almaya çalışıyorlar. Öte yan- dan dayandıkları ideoloji ise yasakçı. Şarap, içki olmanın ötesinde aynı za- manda bir ticaret metaı. AKP de bir öl- çüde sırtını Anadolu tüccanna dayıyor. Şarapla olan ilişkileri biraz IMF'yle, Dünya Bankası'yla, AB'yle olan ilişkile- rine benziyor. Artık birbirine açılan dün- yanın bazı kurallan var. Ticareti, insan haklarını, özgürlükleri bu kapsamda ete alabiliriz. ••• AKP'liler, işte bu dengelerın, rüzgâr- lann arasında Türkiye gibi AB ile müza- kereye başlamış bir ülkede siyaset ya- pıyorlar. Burası Iran değil, Irak ya da Suudi Arabistan da değil. Burası, 200 yıllık bır modernleşme yürüyüşü olan, Batılı degerterte ıç ıçe geçmiş birikimiy- le gelişen, Cumhuriyet dönemindeki modernleşme atılımıyla şekillenen bir ülke. AKP'liler siyaset yaparken. bu yolcu- luğa çıkarken böyle mı düşünüyorlardı? Bence böyle düşünmüyorlardı, ülkenin, dünyanın ve hayatın gerçekleri onlan zorluyor. Iki arada bır derede hallerinin nedeni de bu. Örneğin Abdüllatif Şener'in bu de- ğeriendirmelerine Başbakan Tayyip Er- doğan nasıl yaklaşacak? Kızacak mı, bizim değer'srimızi hiçe saydı diye mi düşünecek? Belki de ulema değerlen- dirmesiyle bozulan imajını, bu çıkışı dengeleyeceğini düşünecek. öyle dü- şünüyorsa, Istanbul'da belediye tesis- lerindeki alkollü içki yasağının sürmesi- ni nasıl açıklayacak? ••• "AKP tamamen değişti ve demok- rat oldu" değerlendirmesini gerçekçi bulmuyorum. Çünkü, Türkiye'de de- mokrat olmak kolay değil. Siyasi Par- tiler Yasası'nı, Seçim Yasası'nı aynen koruyarak, Türk Ceza Kanunu'nda ifa- de özgürlüğünü hedef alan hükümleri koruyarak demokrat olunamaz. Hâlâ şeriatı referans gören bir anlayıştan kopmadan demokrat olunamaz. İçki yasaklarını bir şekilde sürdürerek de- mokrat olunamaz. "AKP hıç değışmedi, yaptıklarının hepsi takıyye" değerlendirmesini de bır materyalıst olarak yaşama aykın görü- yorum. Hayat, iktidar, değişen dünya onları da etkiliyor. Abdüllatif Şener, 5- 10 sene önce böyle konuşur muydu? AKP'lilerden bakalım daha neler gö- rüp neler dinleyeceğiz? GLOBALpOLfrÎKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU ABD Irak'ta Nasıl Kalabilir? ABD'de yoğunlaşan Irak Savaşı tartışmalanyla Şemdinli olaylarıyla başlayan gelişmelere bakar- ken kötü bir tiyatro oyunu izliyormuşum hissine kapıldım. Bağnşmalardan ve telaştan önemli bir şeylerin gelişmekte olduğu anlaşılıyor. Ama ne? Ama en azından, şu iki tespiti yapabiliriz diye düşünüyorum. Şemdinli'yle başlayan olaylann gerçek nedeni ne, tetikçisi kim olursa olsun, sü- reç her halükârda tek bir yere çıkacak gibi görü- nüyor: Daha fazla karışıklık ve provokasyon orta- mı. Ne hükümetin ne de "derin devlet" denen şeyin (genetik yapılarını düşününce...) yapabile- ceği pek bir şey yok. Sanırım "oyun" çoktan ku- rulmuş, "Atı alan da Üsküdar'ı geçıyor"... Ikinci- si, olaylar, çok özel bir konjonktürde patlak verdi. Irak tartışmaları The VVashington Post'a göre VVashington'da Irak tartışmaları tüm diğer konuların önüne geç- miş durumda. Halk, kamuoyu araştırması kuru- mu Gallup'tan Frank Nevvport'a göre, "Vietnam Savaşı döneminde bile görülmeyen bir hızla, sa- vaşa karşı tavır alıyor" (Toronto Star, 20/11). Cumhuriyetçi Parti'den temsilciler, Brooking Ins- titute'tan Iva Daalder'e göre "Bush'i/ terk et- meye başladılar. Artık siyasi geleceklerini başka- na ve onun Irak politikasına bağlamak istemiyor- lar". Geçen hafta salı günü meclis, Bush yöneti- minden düzenli olarak bir hesap vermesini, Irak'tan çıkmanın programını geliştirmesini iste- yen bır karar geçırdi. New Yok Times'a göre bu, "Bush yönetimine verilmiş bir güvensizlik oyuy- du". The Times, ABD komutanlarının Irak'tan as- ker çekme planlarından söz etti, ilk adımların önümüzdeki aylarda atılacağını savundu. Pazar günü, Rumsfeld'in "Ben Irak'ı işgal etmeyi sa- vunmadım" (!!) sözleri gerçekten ıbret verıciydi. Clinton'ın ve Demokrat Parti'nin 'Şahinlerinden', ordu üst kademelerine yakınlığıyla bilinen Temsil- ci Murtha'nın çıkışları, Cumhuriyetçi Parti'de saflar dağılırken Demokratlann savaşa karşı bir- leşik bir tutum alabıleceklerini düşündürüyordu. Tomdispatch'den Engelhardt'ın "VVashing- ton'da ikı hayalet birden dolaşıyor Vietnam ve vVatergate" saptaması çok doğru. Karşımızda, bir tarafta sayıları gittikçe artan asker cesetleri, diğer taraftan, halkın güvenini hızla kaybeden, skandallar altında ezilen bir yönetim var. Bush yönetimi üzerindeki Irak'tan çıkmaya yönelik baskılar daha da artacak. Ama buradan, ABD'nin Irak'ı "terk edeceği" sonucuna ulaşmak doğru olmaz. ABD'nin Irak'a gelmesinin arkasındaki, enerjı kaynaklarının, Av- rasya'nın, Batı Asya'nın denetimine, Israil'in özel rolüne, askeri-sınai kompleksin kısa dönemli ekonomik çıkarlanna ilişkin nedenleri birçok kez tartıştık. Bu bağlamda, Irak'tan çıkmak, ABD açı- sından büyük bir yenilgi olur. öyleyse şimdi ABD'nin kalmaya nasıl devam edebileceğini tar- tışmak gerekiyor. Bu tartışma Türkiye, Suriye ve Iran açısından özellikle önemli. 2004 başında, Chicago Tribune, kurulmakta olan 14, büyük çaplı kalıcı üsse bakarak ABD'nin bölgede uzun dönemli bir askeri varlık oluştur- makta olduğunu aktarıyordu. Bu yıl MotherJones şubat/mart sayısında, The VVashington Post da mayısta, komutanların güçleri dört büyük üste konsolide etmeyi planladıklannı aktanyorlardı. Bu üsler, DVD dükkânları, Pizza Hut, McDonald's gi- bi ABD kültürünün temel bileşenleri de dahil inşa edilmeye başlanmışlar bile. Peki. ABD daha fazla kayıp vermeye devam et- meden Irak'ta nerelerde kalabilir? Sünni bölgesi ayaklanmanın merkezı. Burada büyük çaplı, pro- fili yüksek biçimde kalmaya devam etmek hem tepki çekiyor hem de kayıpları arrtırıyor. Güneyde Şiilerin. seçımlerden sonra bölgesel otonomileri- ni güçlendirirken kalıcı bir ABD varlığına taham- mül etmelerini beklemek gerçekçi olmaz. Geriye Kürt bölgeleri kalıyor. Zaten üslerin büyük çoğun- luğunun daha şımdiden, Bağdat-Musul arasında- ki koridora yerleşmiş olduğunu görüyoruz. Burası ABD'nin kendini en güvende hissettiği bölge. Ay- rıca ABD, Iran-Suriye ve Türkiye üçgeninin tam ortasına, çevre ülkelere istediği gibi müdahale edebileceği, su kaynaklannı denetleyebileceği bi- çimde yerleşmiş oluyor. Güneydeki Şıilere dogru- dan müdahale etmek yerine, gerektiğinde Iran'a baskı yapmak çok daha ekonomik olacak. Ancak ABD'nin, Kürtlerin toprağında, uzun dö- nemli var olmaya devam edebilmesi için yerel güçlerle iyi geçinmeye devam etmesi, Kürtlerin kendilerini sömürge gibi hissetmek yerine, "ulu- sal-tarihsel kaderlerine" doğru ilerlemekte ol- duklarını düşünmeye devam etmeleri gerekiyor. İşte tam bu noktada Suriye. Türkiye, Iran bölge- lerindeki Kürtlerin geleceğe ilişkin beklentılerini, son aylarda artan hareketliliği denklemin içine sokmaya başlayabiliriz sanınm... ergin.yildizoglu a gmail.com HAKSIZMAL ED ]NME SUÇLAMASI HSYK,Yalçınkqya'ya cezftyagerekgörmedi ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Hâkim- ler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK). eski Yargıtay Genel Sekre- ter Yardımcısı. halen Kazan Cumhuriyet Savcısı olan Ercan Yal- çınkaya hakkındaki suçlamalardan ceza ta- yinine yer olmadığına karar verdi. AdaletBakanlığıTef- tiş Kurulu'nca Ercann Yalçınkaya hakkında başlatılan soruşturma tamamlandı. Adalet Ba- kanlığı Ceza Işleri Ge- nel Müdürlüğü, Ercan Yalçınkaya'ya, "gerçe- ğe a> kın mal beyanın- da bulunmak, haksız mal edinmek" ve "ta- vassutta bulunmak*" fi- illerinden 3 kez yer de- ğiştirme, aynca süre- sinde mal beyanında bulunmamak fiilinderı de disiplin cezası ve- rilmesi istemiyle Tef- tiş Kurulu'ndan geler soruşturma dosyasnr HSYK'ye gönderdi. HSYK de Ercan Yal- çuıkaya'mn bu suçla malardan yapılan cezî yargılamasından bera- at etmesi ve verilen ka- rarın kesinleşmesin dikkate alarak "cezata- yinine yer olmadjgınaT karar verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle