Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 EKİM 2005 PAZAf
HABERLER
Türkiyebağımsızkatoıabiür'
YazarAslan Başer Kafaoğlu, ilk yazısında önce, bazı ekonomistleri eleştiriyor. Çünkü onlar
faiz oranlannın ve enflasyonun düşmesine bakıp gerçek ekonomiyi değerlendirmiyorlar diyor
YILDIZSERTEL
-2-
Dizinin birincı bölümünde, ABD'nin
karşı koyulmaz büyük bir güç ve ör-
nek bır demokrasi, tek süper güç ol-
duğıına dair söylenen yalanlan ele al-
dık. Bunlar kıtabımızın birinci bölü-
mÜDÜn konusu. Ikinci bölümde eko-
nomi üzerine söylenen gerçek dışı de-
ğerlendirmeleri yerden yere vurduk.
Aslan Başer Kafaoğlu'nun bu ko-
nulardakı ikı yazısının başlıklan şöy-
le: "Ekonomüniz iyi yoida" dıyorlar,
yalan söylüyorlar. Ekonomıyi yöne-
ten yeni aktörler, para tacirlen. Kafa-
oğlu ılk yazısında önce, bazı ekono-
mistlen eleştiriyor. Çünkü onlar faiz
oranlannın, enflasyonun düşmesine
bakıp gerçek ekonomiyi değerlendir-
miyorlar. Gelir dağıhmındaki eşitsiz-
liği eleştiriyor, ancak dış ticaret açığı-
nın 30 milyar dolan, cari açığın 15
milyar dolan aştığını göz ardı edıyor-
lar. Dış finansmanın bir gün kesilece-
ğinden ve Türkiye'nin birgün krize gi-
receğinden endise ediyorlar.
TEMEL SORUN YATIRIM
Oysa aslında krizin içindeyiz diyor
Kafaoğlu ve bunu şöyle anlatıyor:
Temel sorun vaünnüar'dır Yahnm-
lar gayri safı milli hasılanın yüzde
4'ünü bile buimuyor. Yannmlann azal-
ması, işsizliğin artmasına neden olu-
yor. Türkiye'nin bunalım ıçindebulun-
duğunun temel göstergesi. "Üretim
güçierinin girtikçezayıflamasıdır'V Asü
sorun yaönm ve üretim olduğu halde,
bunalım bir dış kaynak sorunu gibi
gösteriliyor. Kafaoğlu, üretimde geri-
lemenin nedenlerini ve sonuçlarını;
tanmın durumunu, maaşlann enflas-
yona zayıf kalmasını, halkın alım ka-
biliyetinin düşmesini anlattıktan son-
ra şu başlığı atıyor:
Ekonominin genel boyutlan: işsiz-
liğin nedenlenni ve sonuçlarını, dışar-
dan aldığımız mal ve hizmetlerle, dı-
şanya sattığımız mallar ve hızmetler
arasındaki farkı, tarımda yabancı gir-
dilerin doğurduğu sonuçları; dışan-
dan ithal edılen ürünler yüzünden, sa-
nayimizin nasıl zayıfladığını bu baş-
ük altında okuyabilirsiniz.
FAİZLE BORÇLANDIRMA
"Türkiye'ye Kurulmus Olan Tuza-
ğı" da değerli iktisatçımız şu başlık
altında anJatıyor: Emperyatizmin ye-
ni sömürü yöntemi. Eskiden emper-
yalizm, sömürmeyi hedeflediği ülke-
leri dövız bunalımrna düşürerek sö-
mürürdü. diyor Kafaoğlu ve Globali-
zasyon sonucu "sıcak para" denen
fonlann çoğaldığuıı ve faizle borçlan-
dırma sömürüsüne geçildığını anlatı-
yor. Verdiğı faiz rakamJan ürkütücü-
dür: "Türkiye yüzde 120-180faizoran-
lanyla borçlandı." Bunun nasıl bir bu-
nalüıı nedeni olduğunu da kıtabı oku-
duğunuz vakit çok iyi anlayacaksınız.
Ekonomiyi yöneten yeni aktörler:
Paratacirteri başlığı altında Aslan Ho-
ca. emperyafizmin akhğıyenibiçirnian-
latrvor: Eskı sıstemde, sömürü, azge-
lışmiş ülkeye fazla mal sürmek, tica-
ret dengesini bozmak, parasının de-
ğerinı düşünnek yoluyla yapılırdı. Ge-
çen son 20 yılda ise bir Finansal (Ma-
1]) Dünya yaratıldı. Kafaoğlu bunun bir
ihtilal olduğunu belirtiyor... Onca ar-
tık "Savaş aianı uiusiararası sermaye
piyasasıdu; silahlan paradır."
1944'te kurulmuş olan Bretton Wo-
ods sistemınin yüalmasından sonra, pi-
yasanın işleyişini para tüccarlan be-
İırlemeye başladı.
Hükümetler bu piyasa için bir hu-
kuk ve düzen sağlamadıklanndan, pa-
ra tacirlen hukuku ellerine almışlar-
dn-... Paralann değişim değerlerinin
altuı ve benzer hiçbir mal tarafından
desteklenmediği birdönem başlamış-
hr.
Ulusal paralann değişim hadlenn-
deki belirsızlık, finansal sistemin iş-
leyişi açısından büyük riskler taşır-
ken, bir yandan da spekülafif nitelik-
li kazançlan özendirmiştir. "Vandal-
lann insafina bırakılmış sermaye ha-
rekctJeri ile emperyalist sömürü hızlan-
mış,azgetişmiş üikelerin kaJkınma ola-
• Eskiden emperyalizm, sömürmeyi hedeflediği
ülkeleri döviz bunalımına düşürerek sömürürdü. diyor
Kafaoğlu ve Globalizasyon sonucu "sıcak para" denen
fonlann çoğaldığını ve faizle borçlandırma
sömürüsüne geçildiğini anlatıyor.
Mali açıdan bu şu anlama geliyor-
du "'Paralarbirmenkuldeğerlerbor-
sasında çeşitii hissesenetierigibi değer-
lendirilecekti vebu değerler daigalana-
cakü.~ 1980'li yüların başlaruıda bü-
yük para sahiplerinin de katılımıyla
uzman borsalar kurulmaya başlandı."
Böylece çok yüksekkârlargetiren ma-
lı spekülasyonlann yolu açılmış oldu
ve sermeye üretimden spekülatif ope-
rasyonlara kaydı.
Para hareketlerinin en çok verimli
olduğu ülkeler ıse gelişmekte olan ül-
kelerdi. Bu ülkelere ödeme olanakla-
nrun çok üstünde borç yükü getirildi.
nakları neredeyse smra inmiştir."
DOLAR DENCELERİ BOZDU
Kafaoğlu, Bretton Woods anlaşma-
sının hedeflenni şöyle anlatıyor: Ser-
best ticaret, tam istihdam (çaüşma), pa-
ralarda istıkrar. Dünya paralan dola-
ra bağlanmış, mali dengeleri sağla-
mak görevi de IMF'ye verilmışh. An-
cak 6O'lı yıllarda, ABD'den dışanya
fazlaca dolar akımı dengeleri bozmuş,
1971 'de dolar altın dayanağını kay-
betmişve 1970'lerde "Serbest Piyasa
Ekonomisi^ne geçilmiştı.
Bütün bu gelişmelenn sonunda van-
lan noktayı, Kafaoğlu şöyle özetliyor:
u
Ben bunaüretimsızlik hastabğı adı-
nı koydum ve (Türkiyede) enflasyo-
nun çok yüksek olduğu dönemlerde
bik ekonomidekien büyük hastaüğın,
hatta enflasyondan da önce, üretim-
stzlik' olduğunu yıllardan beri jrayo-
rum." Ona göre borçlarla. "Türkeko-
nomisi öyle bir bataklığa saplanmışür
ki, bu bataktan ancak bir devrimle
kurtulabilir." Yazı şöyle bitiyor:
"Ekonomidedevrim derecesinde de-
ğişiklik yapmayı ve LMF konfroUerin-
den çıkmayı göze alamav an hiçbir hü-
kümet bu hastalıktan ülkesini kurta-
ramaz~" Türkıye içm çıkar yolu bu
kitapta anlatmaktayız. Gerçekten de,
bundan sonraki yazılanmızda ve ki-
tapta yukandaki ilginç yazının tama-
mıyla beraber çıkar yolla ilgili bir ana-
üz de bulacaksınız.
Aslan Başer Kafaoğiu'nun bu konulardald iki
yazısımn başhklan şöyle: "Ekonomimiz iyi
yoMa" diyoriar, yalan söylüyorlar. Ekonomiyi
yöneten yeni aktörler para tacirleri... Kafaoğlu
ilk yazısında önce, bazı ekonomistleri
eleştiriyor.
Borçlardan kırtulrnanın yolu
Kuşkusuz var. Nitekim, Rusyamo-
rotorjoım ilan ettı, borç ödemeyi dur-
durdu, uzun vadelere kaydırdı ve dev-
let denetımı uygulayarak ekonomisi-
ru düzene koydu. Kısa bir süre içinde
borçlannı ödedi. Arjantin, 2001 yı-
lında, neo-lıberal ekonomiye son ver-
dı. IMF"ye olan borcunun ancak bir
kısmını öde\ eceğini ilan etri, "Insan-
cıl Uhısal KapitaJizm" diye adlandır-
dığı düzenle ekonomiye devlet kont-
rolleri getirdi ve borçlannı gecikmey-
le kendine uygun koşullarda ödeme-
ye başladı.
Türkhe'nin de bunlara benzer uy-
gulamalarla borçlanndan kurtulabi-
leceğini iddia ediyoruz kitapta. Bunun
için borçlann yeniden yapılandınl-
ması, kayıt dışı ekonomiyi kaldıran
ve yüksek gelirlılere yüksek vergiler
koyan bir reformla devlet bütçesini
pekleştirmek; mali sermayeyi, dış tı-
careti denetim altına almak; lüks itha-
latı durdurmak gibi önlemler gerek.
Bu da devlet müdahalelerini getire-
cek bir siyasi iktidar. aşağı yukan bir
ekonomik devrim ister. Küreselleş-
menin, serbest piyasa ekonomisinin ka-
çınılmaz olmadığını anlatmak için
Uçüncü Dünya uzmanı SamirAmin'e,
Fransız Le Monde gazetesınde I. Ra-
monet'ye dayanıyoruz. ABD'nin için-
de bulunduğu bunalıma bakarak. G.
Soros'un bile, "Kapitaüzmineolibera-
üzmden kurtarmak gereldr" demesı
ilginçtir. Dünya Bankasrnın eski uz-
manlanndan J. Stigütz, Dünya Ban-
kası'nın; özelleştirmeler, serbest pa-
zar, yüksek faiz oranlan gibi uygula-
malaıia Üçüncü Dünya Llkelerini na-
sıl sonıürgeleştirdiğinL fakirlestirdiği-
ni anlatoktan sonra, "Bir başka yol
bulunnıahdır*" demesı de ilginçtir.
O başka yolu biz bu kitapta ve de-
ğişik yaalanmızda anlartık. Ancak
Türkne'de gelip giden iktidariar böy-
leuygulamalara girişmek istemediler.
Çünkü,Türkhe'nin borçlayaşamasm-
dan fa>dalananlar ağır basryor: \er-
gilerini ödemeyenler. banka spekülas-
yonlanyla geçinenlcr. kaçakçüar, istif-
çiler. kara para aklayanlar, banka so-
yanlar. Bir mafya ekonomisi kurul-
musrur, bunun çarklan dışandan au-
nan borçlarla dönmektedir.
Işte biz, bütün bunlan anlatıyoruz
kitaburuzda. Çıkar yolu dagösteriyo-
ruz.
Okuyun: Aslan Başer Kafaoğlu -
Yıküz Sertel - "ABD ve Serbest Piya-
sa Masah" Kaynak Ya.
BİTTİ
Çin nasıl
birdünya
gücü haline
geldi...
Kitapta Çin'in hızlı gelişmeyi nasıl sağ-
ladığını, bağımsızlığını nasıl koruduğu-
nu, nasıl dünya ekonomisini etkıleyen bir
büyük güç haline geldiğini etraflı olarak ele
aldık. Burada ancak bır fikır verebileceğiz.
1 milyar 300 milyon nüfuslu Çin'de, ikuı-
ci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan komü-
nist rejim güçlü bir altyapı ve uçak imali-
nekadargıdenbirsanayikurmuştu. 1978'de
Batı'ya açılış da Komünıst Partisi'nin de-
netımi altında yapıldı. Çin'in son on yılda
yüzde 9-10 büyüme hızını koruması, baş-
ta ABD olmak üzere bütün dünya pazar-
lanna ucuz mal sürerek dünya ekonomi-
sini etkilemesi şöyle ızah ediliyor: 1. Yal-
nız ucuz değil aynı zamanda eğirimli,
kaliteli ve verimli işgücü.
2. Yabancı sermayeye gösterilen ko-
laylıklar; bedava arazi. kurulan devlet-
özel karma şirketler çerçevesinde devletin
yahnmlara katılması ve düşük vergiler. Çin
\-abanci sermaye akunına uğramışbirülke,
buna bakmayarak bağımsızlığını nasıl ko-
ruyor?
Yabancı sermaye devlet denetimi altın-
da, yüksek tekniğe ihtıyaç olan alanlara
kaydınlıyor. Çin 2002 yılına kadar gümrük
duvarlanru kaldırmadı. ancak yabancı re-
kabetinden korkmayacak düzeye geldik-
ten sonra bunu yaptı ve Dünya Ticaret Ör-
gütü'ne girdi.
Ancak, ucuz Çin mallan ABD ve AB eko-
nomileri için büyük bir tehdit oluşturuyor.
Serbest rekabet Batı'nın aleyhine işliyor.
ABD de AB de Çin'e karşı büyük bir borç
yükü altında. Çin, IMf 'den çok az borç al-
dı, 1995'ten sonra borca ihtiyacı da kalma-
dı. Böylece bir bağımsız kalkınma mode-
li oluşturdu. Soruluyor: Büyük ölçüde ya-
bancı sermaye gırişi, Çin'ı bovunduruk al-
tına sokmuyor mu? Bir Çinli bakan bunun
yanıtını şöyle \erdi:
"Yabancı sermayeye tesiim olursamz o
sizi baünr. Onu kullarursanız, o sizi gelişti-
rir."
GENELGE YAYIMLAYAN BAKANLIK ÖĞRETMENLERÎ UYARDI
MEB'den sigara yasağı
ph4enix yayınevı
ANKARA (AA) -Milli Eğitim Ba-
kanlığı (MEB), genelge yayımlaya-
rak tüm okullarda, yurt, pansiyon,
ögretmenevi ve lokaller ile bakanlık
nerkez teşkilahnda sigara içmeyi ya-
sakladı.
MEB Basm ve Halkla IüşkilerMü-
şavirliğı'nden yapılan açıklamada,
zaman zaman yapılan incelemelerde,
söz konusu kanun hükümlerinin uy-
gulanmasında hassas davranılmadı-
pnın gözlendiği ifade ediJdi. Genel-
gede, bakanlığa bağlı resmı ve özel
okullar, dershaneler, yaygın eğitim
kurumlan, yurtlar,pansiyonlar, öğret-
menevleri ve lokalleriyle merkez ve
taşra teşkilatlannın tüm birimlerinde
5 veya 5 "ten fazla kişinin görev yap-
tığı kapalı mekânlarda sigara içilme-
sinin yasaklandığı belirtildi.
Genelgenin bazı maddeleri şöyle:
• Birim ve kurum amirlerince uy-
gungörülen mekânlar, sigaraiçme yer-
leri olarak aynlacak.
Valiye 'azarlama'cezası
ADAPAZARI (AA) - Sakarya II Halk Kütüphanesi eski
Müdürü Reşat Ozçayır kendisini kemaralar önünde
azarlayan, Vali Nuri Okutan aleyhine "toplum önünde
rencide edildiği'' gerekçesiyle açtığı 20 bin YTL'lik manevi
tazminat davası sonuçlandı. Sakarya 2. Asliye Hukuk
Mahkemesi, Vali Okutan'm 5 bin YTL manevi tazminat
ödemesine karar verdi. Karara saygı duyduğıuıu belirten
Vali Okutan, temyize başvuracağînı söyledi. Vali Okutan,
tl Halk Kütüphanesi'nde 9 Aralık 2004 tarihinde yaptığı
inceleme sırasında rastladığı olumsuzluklara tepki
göstermişti. Kütüphane Müdürü Reşat Özçayır'm,
"personel yok" cevabı vermesi üzerine ise Okutan, "Yeterli
memur yok diye bep şikâyet edersiniz. Gidin prefabriklerde
oturun. Terk et burayı çabuk terk et" diyerek Özçayır'ı
kovmuş daha sonra da Sapanca'ya tayin etmişti.
• Tütün ve tütün mamullerinin
içilmesinin yasaklandığı yerlere ya-
sağı ve buna uymamanın sonuçlan-
m belirten uyanlar herkesin görebi-
leceği şekilde asılacakttr.
• Öğrencilerin görebileceği yer
ve ortamlarda kesinlikle sigara içil-
meyecektir.
*^ 18 yaşından küçüklere tütün ve
tütün mamullerinin sabşı yasak oldu-
ğundan okullann önlerinde veya çev-
resinde öğrencilere sigara satıkna-
ması hususunda ilgili makamlarla iş-
birliğj yapılacaktır.
i/ Örgün ve yayguı eğitim kurum-
larımızda sigara, alkol, uyuşturucu
gibi sağlığa zararh alışkanlıklann eği-
timle önlenmesine yönelik faaliyet-
lere ağırlık verilecekrir.
• Sigaranm, insan sağlığına za-
rarh etkileri, dumansız çalışma or-
tamlan oluşturmanın gereği ve öne-
mi konusunda basılı ve görsel eğitim
araçlarından faydalanılacak ve bu ko-
nuda imkânlar ölçüsünde konferans,
açık oturum, panel gibi faaliyetler
düzenlenecektir.
Genelgede, söz konusu kanunda
belirtilen sorumluluklannı yerine ge-
tirmeyen ve yasağa uymayan memur-
lar hakkında 657 Sayılı Devlet Me-
murlan Kanunu'na göre idari işlem
yapılacağı bildirildi.
Max Schweizer (Der.)
ANKARA ve LOZAN Arasında
Avrupa Yolundakı Türkiye Üzerfne Bir Derleme
"Avrupa'nın merkezindeki Alp Dağtan üikesi isviçre, geçen
iki yiizyılda,. Türkiye'nin tarihinde önemli yer tutmuştur. (...)
Yaklaşık 50 İsviçreli ve Türk büyükelçi, sryasetçi, yazar, gezgin
ve akademisyen iki ülke arasinda, Migros örneğinden Lozan
Antlaşması'na kadar ekonomiden siyasete uzanan ye rürkiye'nin
zaferane kurtuluş mücadelesine paralel Herleyen Hişkiteri konu
etmektedir. "Tıtrkish Daily News, 24 Temmuz 2004
w w w . p h o e n i x k i t a p . c o m
Adres.Dirim Sokak 22/3 Cebeci/ANKARA
Tel. 0 312 320 44 57-58 (pbx) Faks: 0 312 362 53 93
PAZAR
ORHAN BURSALI
Müzatekere
Avrupa Birliği ile ilişkilerimiz keskin ve güçlü iki
cephe yarattı. Aradaki derin uçurumun kenarların-
da toplanmış iki büyük kalabalık birbirlerine yum-
ruk sallıyor. Neyse ki önemli bir demokratik aşama
kaydettik ve sadece kalemleri ve sözcükleri bile-
yerek bu işi götürüyoruz!
Komik şeyler de oluyor tabii. Politika üreteme-
yen Baykal, arada sırada iyi laf üretiyor. "Mûza-
kere Basını" deyiverdi!
Güldüm; çok haksız da değil! Çünkü mırrJak
AB'ciler de Baykal dahil Avrupa Birliği ile görüş-
melerin yürütülme biçim ve koşullarına karşı çı-
kanlara (AB'ye kesin karşı olanlarla birlikte) toptan
"kızıl elmacı" diyor!
Ülke tarihiyle yüklü sözcükler savaşı!
Mutlak AB'ci takıma bakıyorsunuz, gerçekten
mütarekeci basından çok iyi seçmeleri, kucakla-
rında pışpışlıyorlar.. Mustafa Kemal düşmanla-
rından tutun, Türkiye'yi Islam dünyasında ayrıca-
lıklı bir konuma getiren ve onlara bugün yaşama
ve konuşma şansı veren devrimlerine türlü çeşrtli
karşı çıkanlarla al takke ver külah bir cephe!
Ama Baykal çok mu haklı? Tabii ki hayır, bir ke-
simin, Avrupa Birliği'ne tam üyeliği çok istemea do-
ğal; 40 yıldır Avrupa Birliği'ne üyelik peşinde ko-
şulan bir ülkede, iş kapıya gelip dayanınca, des-
tekleyenleri suçlamak da anlamsız..
• • •
Ülkemizde AB'ye kesin karşı olan bir kesim var.
Sanırım, "Müzakere Görûşme Belgesi" sisli olma-
saydı bile, onlar yine AB'ye karşı çıkacaklardı.. An-
cak ortadaki geniş çoğunluk AB'ye üyelikten ya-
na, itirazlan net olmayan bir müzakere belgesinin
içeriğine.. Onların da bu belgeyi didik didik ederek
geleceğe yönelik olasılıkları dile getirmelerinden
daha doğal ne olabilir?
Mutlak AB'ciler dönüp yazdıklarını okusunlar,
hiçbirinde belgenin gerçekçi bir irdelemesi yok.. Ni-
ye yok? Işte burada çok temel bir aynm ortaya çı-
kıyor: Çünkü, bu belgeyi olduğu gibi kabul ediyor,
bu belgenin, bütün gereklerini yerine getirdiği tak-
dirde Türkiye'yi üyeliğe götüreceğine inanıyorlar..
Avrupalı ne diyorsa, ne istiyorsa Türkiye yapma-
lıdır! Tam üyelik "Türkiye'nin performansına"
bağlı demeleri de, bu olgunun tipik bir ifadesi..
Adam, buradan değil oradan! Avrupa üyeliği için
her şeyi feda etmeye hazır!
• • •
Türkiye ve müzakere belgesi üzerine AB'deki si-
yasi tartışmalar, bir boyutuyla epey utanç vericiy-
di.. Gül, her ne kadar "Başımız dik gidiyoruz" de-
se de, belgenin, şimdilik sadece, Türkiye'yi Avru-
pa'nın denizlerine bir şekilde "demirteme" karak-
teri taşıdığı açıktır.. Bu aşamada, Türkiye'nin üye-
liği değil Avrupa çevresinden ayr/lmaması öngö-
rülmektedir.
Zaten Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkanlann da kor-
kusu buydu ve uzun uzun "Türkiye'nin, üyelikger-
çekleşmezseAvrupa 'ya köklü olarak bağlanması"
tartışıldı!
Bu, bir ülkenin özgür niyeti ve kararını hiçe sa-
yan, ona ipotek koymaya kalkan bir tutum! Daha
ağır bir ifade ile gerekirse, Avrupalının "yular tak-
ma isteği" de diyebilirsiniz! Veya, tartışma biçimi-
nin ve tam üyeliğe yaklaşımlarının, Uğur Cive-
lek'in (Radikal, 8 Ekim) deyimiyle "vesayet" yak-
laşımını buram buram koklayabilirsiniz!
Tabii, bumu koku almayanlara diyecek bir şey yok!
• • •
Hükümetin, burada yeteri kadar Başının dik ol-
duğunu ve ilketi davrandığını söyleyemeyiz.. örne-
ğin, kemiksiz, net bir üyelik önerilmediği sürece Brük-
sel'e gitmeme kararını alabilirdi; Avrupalılann, Tür-
kiye'nin "uzaklaşabileceği" ve müzakerelerin baş-
latılmaması halinde dünyada yol açacağı infial kor-
kusunu, çok iyi kullanabilirdi! Hükümet buna ce-
saret edemedi! Çünkü, Başbakan Erdoğan ın he-
def koyduğu, "Borsayı 35 bine vurdurma" öngö-
rüsü gerçekleşemeyecekti! Ama Türkiye, Avrupa'yı
çalkalayacak ve daha büyük bir sonuç alma şan-
sını yakalayacaktı!
Bu tür "Büyük Politikalar", ancak büyük
politikacılann, büyük ülke ve devlet insanlannın işi
olabilir, şüphesiz!
Şimdi belge imzalandı. Hükümet, iyiler arasında
en kötüsünü gerçekleştirdiğine göre, yapacak bir
şey yok.. Türkiye'nin Avrupa çıpasını, demir tarayın-
caya kadar sürdürmesi, şimdiki olasılıklar arasın-
da en iyisi..
AB zamana oynuyor.. biz de zamana oynuyoruz.
Her iki tarafın da buna kesin ihtiyacı var.. Zaman
olumlu gelişmeiergetirirse, kim bilir, bu üyelik pürüz-
süz ve tam gerçekleşebilir belki...
Tabii, eğer Türkiye ekonomik olarak kendi ayak-
ları üzerinde bu süre içinde durmayı başarırsa!
Yoksa, vesayet ki ne vesayet!
obursali@cumhuriyet.com.tr
MîMARLAR ODASI'NDAN TEPKİ
Eldnci:Şımank
• »•
esı
Istanbul Haber Servisi -
Dubai Velıaht Prensi Mu-
hammed bin RaşitelMak-
tmn'un, Istanbul Büyükşe-
hir Belediyesi ile sözleşme-
leryaparak Istanbul'un çe-
şitli semtlerinde gökdelen,
ahşveriş merkezi, ticaret
alanı oluştunna projeleri
tepkilere neden oldu.
Mımarlar Odası Genel
Başkaru Oktay Ekinci " t *
feeyi veİstanbuJ'uyöneten-
lerin, sadece kendiistemle-
riyle ve herhangi bir Idşiy-
lekentin imar>eplaniama
flketerine aykın; tarihselve
küJrürelzenguıiiğmigözet-
meyen 'ayncalıklı yatınm
sözleşmeleri' yapmalan,
günümüzünkraflıkrejim-
krinde bile olanaksızdır"
diye konuştu.
Istanbul'a gökdeler dik-
menin yabancı sermaye-
den yararlanma olmadığı
gibi, "Istanbul severtik"
de olmadığına dikkati çe-
ken Ekinci. "tstanbul Bc-
lediyesi'ni yönetenler. eğer
Suudi sermayesindcn ya
da benzer zengin dostla-
rmdan yararianmak isti-
yorlarsa bu olanağı Istan-
bul'un çökmek üzere olan
tarihi semderiıün restoras-
yonuna ve kültürel mirasm
kurtarılmasına yönelik
projelerde kullansalar da-
ha hayırlıbirişvapnu;olur-
lar" dedi.
Ekinci, Boğaziçi sırtla-
nna dıkilecek "devasa ve
şunankzenginliğin göster-
gesi" olan yakışıksız gök-
delenlere yatınm projesi
yerine "sömürge projele-
ri " demenın daha doğru
olacağını da ifade ettı.
SHP Istanbul tl Başkan-
lığı da harcamalann gece-
kondu, deprem ve altyapı
sorunlannda kullarulma-
sını ıstedi.