22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 EKİM 2005 CUMARTESİ HABERLER Birtan Altunbaş'ın gözaltında ölümüyle ilgili davada iki sanık polis 13 yıl sonra suçu üstlendi Polislerden işkence itirafiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gözal- tına alındığı 1991 yılında işkence görerek ha- yatını kaybeden Hacettepe Üniversitesi öğ- rencisi Birtan Altunbaş davasında sanık po- lısler Süleyman Sinkj] ve Ahmet Baştan, di- lekçe göndererek suçu üstlendiler. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde gö- rülen davanın dünkü duruşmasında sanık po- lisler tbrahinı Oedeoğlu ve Hasan Cavit Or- han hazır bulundu. 'VlCDAN AZABI DUYUYORUZ' Sanık Süleyman Sınkil ve Ahmet Baştan, Denizli Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdik- leri dilekçede vicdan azabı duyduklannı ve Altunbaş'ın öldürülmesinden kendilerinin sorumlu olduğunu itiraf ettiler. Sinkil ve Baş- tan, dönemın başsavcısı Nuh Mete Yüksel, emniyet müdürü Hasan Özdemir, yardımcı- • Sanık polisler Süleyman Sinkil ve Ahmet Baştan, mahkemeye gönderdikleri dilekçede vicdan azabı duyduklannı belirterek Hacettepe Üniversitesi öğrencisi Birtan Altunbaş'ın ölümünden kendilerinin sorumlu olduğunu itiraf ettiler. Nazmiye Altunbaş'ın avukatı Oya Aydın, sanıklann itirafi üzerine tutuklanmalan gerektiğini vurgulayarak işkence yapıldığının kanıtlandığmı söyledi. Mahkeme heyeti polislerin tutuklanma talebini reddederek davayı kasım ayına erteledi. sı An' Kalkan ve şube müdürü Burhan Tan- su'nun tanık olarak dinlenmesini isteyerek davada yargılanan diğer sanık polislerin suç- suz olduğunu belirtti. Nazmiye Altunbaş'ın avukatı Oya Aydın, sanıklann itirafi üzerine tutuklanmalan gerektiğini vurgulayarak iş- kence yapıldığının kanıtlandığmı dile getir- di. Iddia makamının, işkenceyle adam öl- dürmek suçundan ceza verilmesi ve indirim uygulanmamasını istemesi üzerine Aydın, îbrahim Dedeoğlu'nun daha önceki duruş- malarda Altunbaş'ın sorgusunda bulunduğu- nu söylediğini hatırlatarak tüm sanıklann aynı suçtan ceza aünasını talep etti. CELECEK AYA ERTELENDI Karar beklenen duruşmada, sanık polis- lerin avukatlan davanın hükme hazır olma- dığını, Sinkil ve Baştan'ın Denizli Ağır Ce- za Mahkemesi'ne verdikleri dilekçelenn in- celenmesini istediler. Dava, avukatlarvn sa- vunmalannın hazırlanması istemi ve sanık- lann tutuklanması talebinin reddiyle kasım ayına ertelendi. PoVVELL DA RAHATSIZ OLMUŞTU 13 yıldır süren Birtan Altunbaş davasında geçen yıl verilen karar, Yargıtay Birinci Ce- za Dairesi tarafından bozulmuştu. Yargılanan polis memurlanndan îbrahim Dedeoğlu, Sadi Çayh, Hasan Cavit Orhan ve Süleyman Sinkil hakkında verilen 4 yıl 5 ay hapis cezası karan geçersiz olurken, sanıklann yeniden yargılanmasına karar verilmışti. Eski ABD Dışişleri Bakanı Colin PöweD da Türk makamlarına yazdığı mektupla, dava- nın uzun sünnesınden duyduğu rahatsızlığı dile getirmiş, dava Türkiye tnsan Haklan Raporu'na girmişti. Bucak, Zana ve Aydar'ı suçladı TKK'nin yerleşmesini istediler' ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Yargı- tay'ın bozma karannın ardından yeniden gö- rülmeye başlanan DEP davasında tanık ola- rak dinlenen Sedat Bucak, Leyla Zana ve Zübeyir Aydar'ın Sıverek"te PKK'nin yer- leşmesine yönelik talebe aracılık ettiği yö- nündeki ifadesini yineledi. Ankara 11 No'lu Ağır Ceza Mahkeme- si'nde görülen davanın dünkü duruşmasına sanıklar katılmazken avukat YiısufAlataş ve Mehmet Nuri Özmen ile tanık Sedat Bucak hazır bulundu. Bucak ifadesinde DEP mil- letvekilleriyle tanışmasuıın 1991 yılına da- yandığını söyledi. Tanışmalannın ardından birçok kereler Leyla Zana ve Zübeyir Aydar tarafindan kendisine görüşme talebi geldiği- ni kaydeden Bucak, bu taleplerini kabul et- tiğinı söyledi. Kendisini ziyarete gelen Za- na ve Aydar'ın Siverek'te PKK'nin yerleş- mesine yönelik talebe aracılık ettiğini söy- leyen Bucak, kendisinin bu talepleri reddet- tiğini belirtti. Bucak, Zana'nın kendisine "Bir tefefon verin, istediğiniz gün ve saatte sa- ym Ocalan sizi arasın" dediğini savundu. Bu- cak'ın ifade vermesi sırasında itiraz eden avukat Alataş, Bucak'ın 1994'te verdiği ifa- delerin aynısını tekrar ettiğini savundu. KAYIT YAPAN Kişi ÇIKARILDI Alataş aynca, mahkeme salonunda kimli- ği belirsiz kişilerin video kaydı yaptığını be- lirterek yeni CMUK'ta düzenlenen mahke- me salonunda görüntü alma yasağının uygu- lanmasını istedi. Bunun üzerine bir şahıs mahkeme salonundan çıkanldı. Dava kaset kayıtlannın deşifre edilmesi, diğer eksiklik- lerin gideribnesi için aralık ayına ertelendi. DHKP/C operasyonu davası Mahkemede dijital savunma tstanbul Haber Servisi - DHKPC operas- yonunun ardından CD, disket ve bilgisayar kayıtlanyla örgüt bağlantısı kurduklan ge- rekçesiyle yargılanan sanıklar, mahkemede dijital savunma yaptı. Duruşmada, tutuklu 8 sanıktan 2'si tahliye edildi. Terör örgütü DHKP/C'ye yönelik Avru- pa ve Türkiye'de 1 Nisan 2004'te eşzaman- lı olarak yapılan operasyonlann ardından haklannda dava açılan 76 kişinin yargılan- masına devam edildi. Istanbul 12. Ağır Ce- za Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu sa- nıklar Şadi Naci Özpolat, Gülizar KesicL Ze- Bha Kayapınar, Perihan Demirkıran. Meh- metYayla, MehmetAliKaya, AKlludağ, Me- tin Yavuz ile 16 tutuksuz sanık katıldı. Duruşmada söz alan sanık avukatlan, sa- vunmalannı slayt makinesi ile görsel olarak sunmak istediklerini belirttiler. Mahkeme heyeti, savunmanın bu şekilde araçlarla ya- pılmasında engelleyici yasal bir düzenle- menin bulunmadığını belirterek talebi kabul etti. Bunun üzerine avukatlar, mahkeme sa- lonuna kurduklan dizüstü bilgisayar ve pro- jeksiyon makinesi aracılığıyla sinevizyon- da savunma yaptılar. Dijital kayıtlann delil değerlerinin nasıl takdir edileceğine ilişkin, TÜBİTAK, İTÜ, ODTÜ ve Prof. Dr. Uğur Alacakaptan'dan alınan raporlan da mahke- meye sunan avukatlar, delil diye sunulan metinlerin şu anda da çeşitli internet sitele- rinden indirilebileceğini kaydetriler. Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklardan Ali Uludağ ve Mehmet Ali Kaya'nın tahliyesi- I ne karar verdi. Duruşma eksikliklerin gide- rilmesi amacıyla ertelendi. FarukErsan I Salih Cevenci I Hiircan Cürses Katliama 'tahliye' 0. Nuri Uzunlar I serdar Alten Idam cezasını müebbet ağır hapse dö- nüştüren 4771 sayılı yasanın yürüriü- ğe girmesinin ardından Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Kırcı'nın 7 idam ce- zasını 48 ayı hücre cezası olmak üze- re ağııiaştınlmış müebbet hapis ceza- sına çevirmiş, karann temyiz inceteme- sini yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesi de karan yerinde bularak onamtşt. Ancak daire, cezanın nasıl infaz edileceği- nin, ilgili infaz mercilerince yapılması gerektiğine karar vermişti. Bu karann ardından Kırcı'nın avukatlan, Terörle Mücadele Yasası üzerinden infaz edi- lerek beraat etmesini emsal göstere- rek Ödemiş Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvurmuş,mahkemede Kırcı'rantah- liyesine karar vermişti. Karann ardın- dan, TlP'li gençlerin ailesinin avukat Erşan Şansal, itiraz etti. Itirazı en ya- kın ağır ceza mahkemesi olarak kara- ra bağlayan Salihli Ağır Ceza Mahke- mesi, Ödemiş Ağır Ceza Mahkeme- si'nin tahliye kararını kaldırdı. Mahke- me, Kırcı'nın tüm cezalannın kaldığı yerden infazına karar vermişti, ama tahliye olan Kırcı yurtdışına kaçmışt. Kırcı, Ukrayna'nın başkenti Kiev'de bir kasabada 24 Ekim 2004'te otel de yakalandı. Türkiye'ye iade edilen Kır- cı, 4 Şubat'ta Istanbul'a getirilerek Kartal H Tıpi Cezaevi'ne konuldu. Yedi TİP'li unutulmadı 27 yıl önce Abdullah Çatlı ve HalukKırcı'nın da bulunduğu 6 ülkücü terörist tarafından katledilen öğrenciler yurtta törenlerle anılıyor TARKAN TEMUR iVtvınoı Abdullah Çatlı ve Haluk Kır- cı'nın da bulunduğu ülkücü terö- ristler tarafindan Ankara Bahçeli- evler'de katledilen yedi Türkiye Iş- çi Partili (TlP) genç, başta Ankara olmak üzere çeşitli yerlerde bugün anılıyor. Katliam sanıklanndan Abdullah Çatlı kamuoyunda Susurluk kazası olarak bilinen trafik kazasında ölür- ken iki kez "yanhşhkla tahliye edi- len" Haluk Kırcı ıse Kartal Ceza- evi'nde bulunuyor. "İDİ AMİN' Tarih 8 Ekim 1978. Kamuoyun- da "Idi Amin" kod adıyla tanınan Haluk Kırcı. Bahçelievler, 15. Sokak, 56/2 adresine giderek TİP'li öğrencilerin otur- duğu evin kapısını dinledi. Sonra arkadaşlarının yanma dönerek "tçeriden iki-üç kişinin sesi getiyor" dedi. Eylemi o akşam yapmaya karar verdiler. Ercüment Gedikü, Dadaş Kahvesi'ne gi- dip, daha önce yapacaklan bu eylemle il- gili olarak bilgi toplayan Ömer Özcan ve Duran Demirkan'a o gece hareketin yapı- lacağını söyledi. Saat 22.00 sıralannda Bahçelievler 15. Sokak'taki 56 No'lu apart- manın üç yüz metre sağında, gözcü olarak Duran Demirkan bırakıldı. Apartmanın bir köşesinde ise Ömer Özcan gözcülük ya- pacaktı. 16. Sokak'a giren küçük caddenin başın- daki otomobilin içinde, Abdullah Çatlı var- dı. Plana göre içeriye Haluk Kırcı, Ercü- ment Gedikü, Mahmut Korkmaz, Kürşat Pbyraz girecekti. 56 No'lu apartmanın 2 Nu- maralı dairesine gelince Gedikli kapıyı zorlamasına karşın açılmadı. Zile bastılar. Kapımn açılmasıyla birlik- te eve girdiler. Içeride TlP üyesi beş öğ- renci vardı: ODTÜ Elektrik Bölümü öğrencisi, 23 ya- Cumhuriyet ==; 6 TİP'li hunharca öldürüldü Cumhuriyet'in 10 Ekim 1978 tarihli başsayfasL J arih 8 Ekim 1978. 16. Sokak'a giren küçük caddenin başındaki otomobilin içinde Abdullah Çatlı vardu Plana göre Haluk Kırcı, Ercüment Gedikli, Mahmut Korkmaz, Kürşat Poyraz içeri girecektL Zile bastılar. Kapımn açılmasıyla birlikte eve girdiler. Henüz 20'li yaşlarındaki yedi genci korkunç bir şekilde katlettiler. şındaki Serdar Alten, Ankara Devlet Mi- marlık Mühendislik Akademisi öğrencisi, 26 yaşındaki Hürcan Gürses. Ankara tk- tisadi Ticari Bilimler Akademisi Gazete- cilik Bölümü öğrencisi, 23 yaşındaki Ef- raim Ezgin. Hacettepe Üniversitesi lstatis- tik Bölümü öğrencisi 20 yaşındaki Osman Nuri Uzunlar. Aynı okuldan, 20 yaşında- ki Lafif Can. Evdekileri ellerini bağlayıp yüzükoyun yere yatırdılar. Odalan dolaşıp arama yaptılar. Evdeki- lerin sayılannın fazla olması ne- deniyle Poyraz ve Gedikli, Çat- h'ya durumu anlattılar. Çatlı ve Poyraz, bir şişe eterle geri gel- diler. Yerde yatan beş genci eter- le bayılttılar. O sırada kapı çal- dı ve TİP'li Faruk Ersan ve Sa- lih Gevenci eve geldi. Çatlı, so- ğukkanlılığıyla, "öldür!" emri verdi. Sonradan gelen Ersan ve Ge- vence de otomobile bindirildi. Balmumcu yolunun 13. kilomet- resinde Çatlı, motoru çalışır du- rumda bırakarak, aracın farla- nnı söndürdü. 24 yaşındaki Fa- ruk Erzan'ın kafasına üç, 26 ya- şındaki Salih Gevence'nin kafa- sma da üç kurşun sıkılarak Kır- cı ve Poyraz tarafından katledildiler. HALUK KIRCININ 'YANUŞLıKLA TAHLIYESI' 7 TÎP'linin katliamıyla ilgili aranan Kır- cı, 1980'deyakalanarakyargılandı. 12 Ni- san 1988'de askeri mahkeme tarafindan 7 kez ölüm cezasına çarptınldı. Cezası As- keri Yargıtay tarafindan onaylandı. 1991 yı- lında çıkanlan yeni İnfaz Yasası uyannca ölüm cezalan ağır hapis cezalanna çe\ri- lenKırcı, 1 yıl sonra "7öKimcezasıtekidam olarak değerlendirümce" Koşullu Salıver- me Yasası'ndan yararlandınlarak "yanhş- hkla" tahliye edildi. Dönemin Adalet Bakanı Sejfi Oktay ta- rafından "yanhşhğın" anlaşılması üzerine yeniden aranmasına başlandı. 25 Ocak 1996"da Küçükçekmece'de yakalanarak Asayiş Şube Müdürlüğü'ne götürüldü. 1 Şu- bat 1996 günü Küçükçekmece Cumhuri- yet Başsavcılığf na sevk edildi. Başsavcıhğın Ankara Sıkıyönetim As- keri Mahkemesi'nin ilamı gelene kadar nezarette tutulmasını istediği sırada bu kez Asayiş Şube Müdürlüğü'nden firar etti. CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Vtfalter Andrevvs'ten Mektup Geçen haftaki yazımın başlığı "Yabancı Dostları- mızı Tanıyor muyuz?" idı. Yazımın ana fikrı yabancı ülkelerde Türkiye'yı sevmeyenlerin yanı sıra Türki- ye'nın dostu ve üstelik ülkemizle ilgili konularda önemli çalışmalar yapmış ve yapmakta olan kişile- rin vartığıydı. Fakat biz, ülke oiarak, bu olguya iliş- kin yeterli bilgi, bilinç ve duyarlığa sahip değıldik. Ya- zıda adını andığım değerli yabancı uzmanlardan bi- ri de ABD'Iİ ünlü Türkoloji uzmanı, ögretim üyesı, ya- zar, çevirmen Prof. VValter Andrevvs'ti. Anımsat- mak için yineleyeyim, Andrews lletişım Yayınlan ara- sında çıkan, Osmanlı şiirinde Gazel türünün yepye- ni bir anlayışla irdelendiği "Şiirin Sesi, Toplumun Şarkısı" adlı çok değerli bir yapıtın da yazarıdır. Ya- zımı bilgi için ona da göndermiştim. Sayın And- revvs'ten gelen Ingilizce yanıt mesajının konumuzla ilgili bölümlerinin çevirisıni, izin almadan yayımladı- ğım için kendisinden özür dileyerek sizlerle paylaş- mak ıstedım: "Sevgili Ataol, Nazik sözlerini ne kadar değerli bulduğumu an- latamam. Türkleri ve Türkiye'yi seven biri olmanın çok güç olduğu zamanlar var. Türkiye 'de birilerinin Orhan Pamuk'u hapse atmakiçin neden çaba har- cadıklannı ya da Ermeni trajedisiyle ilgili tartışma- lan neden bastırmaya çalıştıklannı, ya da uzmanlık çalışması yapan öğrencilerimin birçoğunun başı neden örtülü kadınlar olduğunu, ya da buradakigü- zelprogramlanmıza ve öğrencilerimize Türkiye'nin ufak bir desteğinin özleminin nasıl duyulduğunu ya da hiçbiryardım görülmediğiniaçıklamaya çalışmak için çok zaman harcıyorum." VValterAndrevvs'in mesajında, konumuz bakımın- dan, özellikle son sözlerindeki yakınma önem taşı- yor ve bu yakınmanın ıçerdiği sorun hıç kuşkusuz yabancı ülkelerdekı Türkologlar için olduğundan çok daha fazla Türkıye'nin kendısi bakımından önemli. • • • Louis Bazin adını, konuyla yakından ilgili uzman kışiler dışında kaç kişı biliyor? Louis Bazin Fransız Türkolojisınin yaşayan en önemli adıdır. Orhan Ve- li'yle, Nurullah Ataç' la dostluğu olmuş büyük bir dil- bilimci ve kültür insanıdır. Kendisiyletanışmak mut- luluğunu yaşamış biriyim. Sorbonne'da izlediğim birkaç dersinden aldığım lezzetı unutamam. 1920 do- ğumlu Bazin'in doğal olarak yaşlılık, yalnızlık, has- talık sorunları olduğunu işıtmiştim. Kültür Bakanlı- ğı'nın, Milli Eğitim Bakanhğı'nın, Paris Büyükelçıliği- mizin Louis Bazin'e ilişkin hemangi bir bılgısi, çalış- ması var mı? Louis Bazin sadece ve aklıma ilk ge- len bir örnek. • • • Yıllar önce bir Kültür Bakanımıza, yabancı ülke- lerdeki Türkoloji uzmanlannın çalışmalannın destek- lenmesi konulannda bir şeyler yapılıp yapılmadığını sormuş, ciddi bir yanıt alamadığım için konuşmayı sürdürmek gereğini duymamıştım. İçinde yaşadığı- mız dünyada ülkemizin dili, edebiyatı, tanhi konula- nnda çaba harcayan yabancı uzmanlan ben birer kah- raman sayıyorum. İlgili kuruluşlanmıza, Türkoloji ala- nında her yıl en az bir uluslararası toplantı düzenle- mesini ve bu toplantılarda yine her yıl yabancı bir Tür- koloji uzmanına ya da uzmanlarına maddi karşılığı da büyük olan bir ya da birkaç uluslararası ödül ve- rilmesini sağlamalarını öneriyorum. Bütün ülkelerde- ki kültür ataşelerimizın, bu ülkelenn üniversıtelerin- dedilimiz, kültürümüz, edebiyatımızkonusundaöğ- renim gören öğrencilerden en yeteneklilerine Türki- ye'de burs sağlanması için çaba harcamalan gerek- tiğini düşünüyorum. Bunlar da bu konularda zih- nimde uzun süredir taşıdığım düşüncelerden bazı- lan. • • • Geçen haftaki yazımda adını andığım büyük ede- biyat bilimci (6 ciltlik Osmanlı Şiir Tarihı'nin yazarı) Elias J.W. Gibb'in, Abdülhak Hâmit'le dostlukları varmış. Bir parka, bir okula, bir üniversıte bahçesi- ne bir büstü konulamaz mı? Bir sokağa, bir cadde- ye adı verilemez mi? Belli yıldönümlerinde anılamaz mı? Louis Bazin yaşamaktayken benzer biçımlerde onurlandınlamaz mı? Bu gibı etkinlikler onlardan çok bizi, ülkemizi onurlandıracaktır. Fakat yann başkata- belalarla yer değiştirtecekleri kuşkusuz sokak ya da bulvar tabelalarına (neyi temsil ettiği belirsiz) kendi adları yazılmaktayken yüzleri kızarmayan günümü- zün küçük politikacılar kalabalığından bu türtü erclem- li davranışlar beklemenin anlamsızlığını biliyorum. • • • Değerli Andrevvs'in elektronik mektubu, yazmayı zaten tasarladığım bazı düşüncelerimi araya başka yazılargirmeden toparlamamı sağladı. Fakat bu ko- nu birkaç yazıyla bitecek gibi değil... ataolb(a cumhuriyet.com.tr Faks:(0212)513 85 95 Behice Boran yann anıhyor Haber Merkezi - Tür- Jaye îşçi Partisi'nin (TÎP) 10 Ekim 1987 yılında toprağa verilen genel başkanı Behice Boran, yannZincirliku- yu'daki mezan başındal3.30'da anılacak. 12 Eylül aske- ri darbesinin ar- dından yurtdışı- na çıkan ve Bel- çika'nın başken- ti Brüksel'de ya- şayan Boran, siyasal sa- vaşımrnı burada da sür- dürmüş, uzun yıllar bir- birine muhalefet yapan Türkiye Komünist Par- tisı(TKP) ile TÎP'in Tür- kiye Birleşik Komünist Partısı (TBKP) adı al- tında bir araya gelme- sinde de önemli rol oy- namıştı. 1987 yılının 8 Ekimi'nde bir araya ge- len yeni oluşu- mun, TBKP'nin de kurucu genel başkanı olmuş, ama bu kunıluş- tan iki gün sonra dünyaya gözleri- rü kapamıştı. Boran ınyurt- dışından getiri- len cenazesinin toprağa verilmesi de sorun ol- muş, sonuçta TBMM önünde yapılan törenin ardından tstanbul Zin- cirlikuyu Mezarhğı'nda toprağa verilmişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle