Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 EKİM 2005 CUMARTESİ
HABERLER
DUNYADABUGUN
ALİ StRMEN
Baykal Doğra Söylüyor
Medyayı ilgiyle, ama pek keyif almadan izli-
yorum. Türkiye'yi ağır ipotek altına sokan du-
rum zafer olarak sunulu/or, son zamanlarda
egemen akım haline gelmiş olan "yalaka-
izm"\n en güzel örnekleri sergileniyor.
övgüler hep iktidardan yana, muhalefete ise
yergi düşüyor... Teslimiyet, depreşmiş bir yeni
akım olarak göklere çıkarılırken ulusal çıkariar
yerin dibine batırılıyor.
Bu ortamda perşembe gecesi geç saatler-
de, atv'de Fatih Altaylı'nın "Teke Tek" prog-
ramında yakalayabildiğim yerinden, yani ikti-
dar - Ofer ilişkileri ve AB'ye üyelik konularının
ele alındığı bölümde, CHP Genel Başkanı De-
niz Baykal'ı izliyorum.
Bu sütunlarda Deniz Baykal da, onun politi-
kası yüzünden geniş kitleleri kucaklamakta
yetersiz kalan CHP de zaman zaman eleştiril-
di. Bu eleştirilerin arkasında durmayı sürdürü-
yorum.
Ama aynı zamanda medyanın hem CHP'ye
hem de Baykal'a haksızlık ettiğini de düşünü-
yorum.
CHP'nin muhalefet olarak hiçbir şey yapma-
dığı söyleniyor.
Bu haksızlık.
CHP muhalefet olarak, özellikle kadrolaşma
konusunda, yapması gerekenlerin hepsini ya-
pabilmiş değil. Bu bir gerçek.
Ama CHP'nin hiçbir şey yapamadığını söy-
lemek de insafsızlık.
• • •
Türkiye eğer bugün Irak batağında değilse,
bunu CHP'ye borçludur.
1 Mart tezkeresi günlerini anımsayalım!
AKP'nin o zamanki Başbakanı Gül ve Genel
Başkan Tayyip Erdoğan, bütün yönetici kad-
ro, Türkiye'ye Amerikan askerlerinin konuşlan-
ması ve kuzeyden cephe açılması konusunda
karariı ve kadrosu üstünde ısrarlı.
CHP ise bu oyunu bozma konusunda azim-
li. CHP'nin oyları ve mahcup AKP'liler üstün-
deki etkisi 1 Mart tezkeresinin reddedilmesine
neden oluyor.
Az bir hizmet mi?
Salt bu yüzden, bir parti ve bir lider tarihe
geçer.
CHP, Türkiye'nin AB macerasındaki yanlış
rotasını sürekli eleştiriyor, uyarı görevini yerine
getiriyor.
CHP'nin dış politikada ağır topları var. Inal
Batu, Şükrü Elekdağ ve Onur Öymen gibi.
özellikle son ikisi, koskoca bir kurmay kad-
rosu gibi.. belgeleri, bilgileri didik didik ederek
yanlışlan belirtiyor, neler yapılması, neler yapıl-
maması gerektiğini söylüyorlar ve Genel Baş-
kan bu bilgilerin ışığında partisinin muhalefet
görevini hakkıyla yapmasını sağlıyor.
Tekerlek kırıldıktan sonra yol göstermiyor,
önceden uyarıyorlar.
3 Ekim 2005'te olacakları, 6 Ekim 2004 ra-
poru açıklanır açıklanmaz birer birer bildiriyor-
lar.
• • •
CHP'nin kurmaylannın oluşturduğu, partinin
benimsediği görüşler doğrultusundaki uyarıla-
ra kulak asılsa, Türkiye AB ile ilişkilerinde bu-
gün içinde bulunduğu durumdan çok daha iyi
bir yerde olacak.
Ama bu uyarılar karşısında, Recep Tayyip
Erdoğan yalnızca kulaklarını tıkamakla kalmı-
yor. Müzakere Çerçeve Belgesi'ni muhalefet-
ten ve Türk kamuoyundan yangından mal ka-
çırır gibi gizliyor. Ancak 4 Ekim günü, öğleden
sonra ulaşılabiliyor belgeye.
Sonra da bunun adı, ulusal politika oluyor.
Recep Tayyip ve Abdullah Beyler neden
böyle yapıyorlar?
Böyle davranıyorlar, çünkü Tayyip Bey'in
umurunda bile değil, Türkiye'nin AB'ye eşit
haklarla tam üye olması. O yalnızca bir şeyi
önemsiyor, üyelik müzakerelerinin başlaması.
O yolla, nice taviz pahasına da olsa, Türki-
ye'deki dengeleri değiştirmeyi kuruyor.
Kayıtlı seçmenin, yüzde 25'inin, sandık başı-
na gidenlerin yüzde 33'ünün oylarıyla parla-
mentoda üçte iki çoğunluk kazanmış olan
AKP, rejimin temelleriyle çelişkiye düşerken
meşruiyetini içerde değil, dışarda anyor.
Bu durumda onlardan ulusal politika gütme-
lerini nasıl istersiniz?
Bütün bunlara karşın, ulusal çıkariar açısın-
dan CHP yapıcı muhalefetiyle, doğruları gös-
termek için iktidarı uyarma görevini yerine ge-
tiriyor.
Ama nedense bizim medyamız, Erdoğan'ı
Türkiye'yi Avrupa'ya taşıyan lider, CHP ve
Baykal'ı da AB karşıtı kötü muhalefet olarak
sunuyor.
El insaf!
asirmen@cumhuriyet.com.tr
_ p, Baykal'dan şanslı çıktı
ANKARA (ANKA) - DYP Genel Başkanı
Mehmet Ağar, CHP İideri Deniz Baykal ile
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül arasmda "aldım-
almadım" tartışmasına dönüşen Müzakere
Çerçeve Belgesi krizinde Baykal'dan daha
şanslı çıktı. Baykal, "Çerçeve belge partinin
bekçisine bırakıldı" serzenişinde bulunurken,
DYP İideri Ağar'a da belgenin aynı saatlerde
ulaştınldığı öğrenildi. Edinilen bilgilere göre
belge, Dışişleri Bakanı Gül'ün TBMM Genel
Kurulu'na bilgi vermeye hazırlandığı çarşamba
günü Gül'ün konuşmasına dakikalar kala DYP
Genel Merkezi "Iletişim Bürosu"na bırakıldı.
DYP'li kurmaylar, hükümetin AB ile pazartesı
günü anlaşmaya vardığını ancak belgenin
Dışişleri Bakam'nm 2 gün sonra TBMM Genel
Kurulu'nda saat 15.OO'te yaptığı bilgilendirme
konuşmasındnn kısa bir süre önce ulaşmasma
ise tepki gösterdi.
Olli Rehn, AKP'nin ek protokolü Meclis'ten geçirmek konusunda söz verdiğini söyledi
'Hükümettentemirat aldım'RECEP BULUT
KAYSERİ - AB'nın genışleme-
den sorumlu üyesi ODi Rehn. ek pro-
tokolün Meclis'ten geçırilmesi konu-
sunda " Hükümet üyeterinden teminat
aldığuıT söyledi.
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yar-
dımcısı Abdullah Gül ile birlikte Kay-
seri'ye giden Olli Rehn, Kaysen Ti-
caret Odası'nda (K.TO) düzenledıği
basın toplantısında, gazetecilerin An-
kara'daİd temaslan kapsamında ek
protokolün meclisten geçirilmesi ko-
nusundakı değerlendirmelerini sor-
malan üzenne, her iki tarafın da sö-
zünü tutması ve verdiğı taahhütleri ye-
rine getirmesi gerektiğini belirtti.
Rehn. "Biz sözümüzü tuttuk ve mü-
zakereieri başlatük. Şimdi Türkive'nüı
de sözünü tutması ve ek protokolü
meclis onayından geçinnesL, ondan
sonra protokolü tam olarak uygula-
mayako>Tnasıgereki>'or"dedı. "Hü-
kümet üyelerinden de bu konuda te-
minat aldım.Bu konunun halledilece-
DIŞIŞLER] BAKANI GÜL, REHN'l YALANLADI:
Güvence vermemizsöz konusu değil
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dışişleri Bakanı
Abdullah Gül hükümetin ek protokolü TBMM"ye
deklarasyon ile birlikte getireceğini kaydederken "Bi-
zim Mecüs adına peşinen karar vermemiz söz konusu
olamaz. Protokolün geçip geçmeyeceği TBMM'nin bi-
leceğj bir iştir" dedı.
Dışışlen Bakanı Gül, dün NTV'de gündeme ilişkin
sorulan yanıtladı. Protokolün TBMM'ye getirilip ge-
tirilmeyeeeğine ılışkın bir soruya Gül. "Bu protokol
tabii ki milletvekillerimizin de önüne gelecektir. Biz hü-
kümet olarakimzaladığunız ve nıutabık olduğumuz bir
protokolün TBMM'dengeçmesiniarzuediyoruz.Dek-
larasyon ile birlikte TBMM'ye gelecek" yanıtını ver-
di. Gül, Avrupa Komisyonu'nun Genişlemeden Sorum-
lu Üyesi OIK Rehn e protokolün onayına ilişkin bir gü-
vence verip verilmediğinin sorulması üzerine de böy-
le bir şeyin söz konusu olamayacağını, bunun
TBMM'nin karan olduğunu ıfade etti. Gül, önce "AP
onaylasın sonra biz onaylanz" gibi bir düşüncede ol-
madıklannı da ifade ettı.
Gül, Kıbns Rum Kesımı'ne lımanların açılıp açıl-
mayacağına ilişkin olarak yaptığı değerlendirmede
ise konunun müzakerelerin askıya alınması için bir ne-
den olamayacağını savundu.
ğini söylediler. Türkiye sözünü ruta-
cak, protokol onaylanacakve uygula-
maya geçilecek" dıye konuşan Rehn,
ek protokolün meclisten geçmesi ko-
nusunda hükümetin ve muhalefetin
güçbırliği yapması gerektiğini savu-
narak ancak bu şekilde ilerleme sağ-
lanabileceğini bildırdi. Müzakere sü-
recinde ulusal düzeyde yaygın bir
konsensüs olmasının çok önemlı ol-
duğunu \airgulayan Rehn, şöyle de-
vam ettı:
"Hükümetinve muhalefetin birlik-
te çahşarak, süratti bir şekilde proto-
kolü onaylamalan önem taşıyor. An-
cak, bu şekilde bu yolda daha i>i iler-
lencbilir. Protokolün meclisten geçiri-
lememesi durumunda ise olumsuzet-
kileri olacakür. İlgili başhklann mü-
zakereye açılması zor olacakür. Me-
sela gümrük biıügi konusunda Tür-
kiye uluslararası yükümlülükleri ye-
rine getirmenıişse, o zaman müzake-
relerin bu konuda devam etmesi çok
zor olur."
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Er^
kilet Ha\ aalanı "nda gazetecilere yap:
tığı açıklamada, 3 Ekim'de Türkiye
ile AB arasmda müzakerelerin baş>
ladığını anımsattı. Uzun bir sürecin
sonunda önemli bir tarihi dönemeç
alındığını ifade eden Gül, şöyle de-,
\am ettı: "Türkiye'de demokrasinin
çok daha fazla yerleşeceği. reformla-
nn ve ekonomik kalkınmanın bütün
hra>1a devam edeceği hayatstandart-
lannın değişeceği bir sürece giriyo-
ruz. Birçok ahşkanhklar bu süreç için-
de değjşecek."
Böyle bir tarihi olaydan sonra Rehn
ve arkadaşlannın hemen Türkiye'ye.
geldiğini belirten Gül, Türkiye'deki
ilk ziyareti de Kayseri'ye yapma ar-
zusunu dile getirdiklerini söyledi.
Gül, Olli Rehn'in Kayseri'yi ziyaret
etmesinden çok memnun olduğunu,
ifade etti.
AB'DEN NET MESAJLAR
'Limanlarınm
Rumlara açın'
v' Ek protokolü parlamentodan geçirin
^ Güneydoğu'daki eşitsizlikleri düzeltin
•* Serbest dolaşım 2020'ye kadar kısıtlı
^ Ruhban okulunu açın
AIVKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Avrupa Bir-
liği, istemleri konusunda
Türidye'ye net mesajlar
veriyor. Birlik, Gümrük
Birliği Ek Protokolü'nün
en kısa sürede TBMM'de
onaylanarak yürürlüğe gir-
mesini istediğini herplat-
formda yetkili ağızlaruı-
ca dile getirirken, kalıcı
kısıtlamalar ve serbest do-
laşım konusunda da
önemli istemlerde bulu-
nuyor.
AB'nin önümüzdeki sü-
rece ilişkin olarak verdi-
ği mesajlar şöyle:
-Ekprotokolü geçirin:
AB, Türkiye'nin Gümrük
Birliği Anlaşmasf nın iç-
lerinde Kıbns Rum Yöne-
timi'nin de bulunduğu 10
yeni birlik üyesi ülkeye
de uygulanmasını istiyor.
Protokolün TBMM'den
onaylanmasını isteyen
AB, buna karşın onayla-
nacak metnin içerisinde
Türkiye tarafından Kıb-
ns Rum Yönetimi'nin ta-
nınmadığına dair yayım-
lanan deklarasyonun yer
almamasını istiyor.
-1 inıanbnnr/ı Rıını gp-
miveuçaldannaaçın: AB,
ek protokol onaylandık-
tan hemen sonra Türki-
ye'nin limanlannı Kıbns
Rum Yönetimi'nin uçak
ve gemilerine açıhnasmı
istiyor. AB'nin yayımladı-
gı ve Müzakere Çerçeve
Belgesi'nde de atıfta bu-
lunulan deklarasyonda,
Türkiye'nin ilk olarak li-
manJannı açmasını, daha.
sonra da BM çerçevesin-
de veAB kriterlerinin uy-
gulanacağı bir süreçte Kıb-
ns'ı tanunasmı istiyor.
- Güneydoğu Anado-
lu'daki eşitsizlikleri azat-
ün: AKP'nin Ulusal Prog-
ram'da bunu taahhüt et-
mesi üzerine AB de bir an
önce harekete geçilmesı-
ni istiyor. Aynca AB'nin
Türkiye'ye, Dünya Banka-
sı, IMF ve AB uzmanla-
nnnı da içinde bulunduğu
bir komisyonun Güney-
doğu'daki eşitsizliklerin
giderihnesi için çalışma-
sı konusunda bır teklifı de
bulunuyor.
- Serbest dolaşnnda kı-
sıtiama: Müzakere Çerçe-
ve Belgesi'ne konulan bır
madde ile AB Türkiye'nin
birliğe üye oknasmın ar-
dından ortaya çıkabüecek
herhangi bir olumsuzluk-
ta, Ankara'ya karşı sınırkı-
sıtlaması uygulayabilecek.
Son olarak AB "nin geniş-
lemeden sorumlu üyesi
Rehn, Türkiye için serbest
dolaşım konusundaki la-
sıtlamalann ancak 2020
yıhnda kaldınlabileceğini
söylemiş, bu kısıtlamala-
nn sürekli hale de getiri-
lebileceği mesajını ver-
mişti.
- Ruhban okulunu açın:
AB, müzakerelenn özel-
likle eğitim başlığında
başlayabilmesi için Hey-
beliada Ruhban Oku-
lu'nun açıünasını şart ko-
şuyor. Bu konunun dini
haklar ile eğitim özgür-
lükleri içine girdiği için
kısıtlanamayacağını ileri
süren AB, okulun Rum
Patrikhanesi'ne bağlan-
masını da istiyor.
CHP'LÎ ONUR ÖYMEN
'Türkiye'yeeşit
davmnümayacak'
• AB'nin Genişlemeden Sorumlu üyesinin'
temaslannı değerlendıren Öymen, "Rehn, '
belgeyle ilgili 'kasıtlı muğlaklık' itirafında
bulundu. Yani herkesin istediği gibi
değerlendireceği bir belge" dedi.
Olli Rehn, Abdullah Gül'ün memleketi Kayseri'yi ziyaret etti. (,^.-w
Türklokumu sembololdu
Abdullah Gül ile Olli Rehn, Kayseri
VaK Veküi TCTfik Karabaük ve
Ka> seri Bü}ükşehir Bdediye
Başkanı Mehmet Özhaseki'yi
ziyaret ettl ÖzhasekL Rehn'e
gümüş gondol şekeriik içinde lokum
hedhe etti. "Tatiı yiyetim tath
konuşalım, UişkÛeriniiz tadı
yürüsün" diyen Özhaseki, bu
hediyenin kız istemeve giderken
erkek tarafinca kız evine
götüriildüğünü sö\1edL Bunun
üzerine Rehn, "Gelin bunu kabul
etmezse ne olur" diye sordu.
Özhaseki'nin, daha önceden kız ve
erkek taraflannın bu konuda
anlaşüğını belirtmesi üzerine Rehn,
"Geünin rejünine dikkat
etmhorsunuz" di\e espri vapti.
Rehn, cumartesi günleri evierinde
tath günü olduğunu benrterek
şunlan sövledi: "Bu cumartesi evde
bol bol Türk lokumu yhip keyif
yapacağız. Kalanlan da kabineme
götüreceğim. Orada da
arkadaşlanmla pavlaşacağmL Bu
hediyenin taşıdığı sembol, bir
anlamda bizim bundan sonnüd
ihşkilerimizi de sembolize edecek. O
zaman bu hedhe, bundan sonra
Türkiye ve AB arasmdaki yeni
Uişkileri sembolize etsin."
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - CHP Genel
Başkan Yardımcısı Onur
Öymen, AB'nin Genişle-
meden Sorumlu üyesi Ol-
KRehn ın Türkiye ziyare-
tindeki ana mesajın, Kıb-
ns'la ilgili "ek protoko-
lün en kısa zamanda ve
hiçbir kayıt konulmadan"
onaylanması ıstemi oldu-
ğunu söyledi. Rehn'in Mü-
zakere Çerçeve Belgesi'n-
de Türkiye'ye yönelık ay-
nmcılık içeren birçok ko-
şulla ilgili sorulan "yanrt-
sız" bıraktığını belirten
Öymen, "Görüşmelerde
Rehn, belgeyle ilgili ka-
sıtlı muğlaklık' itirafında
bulundu. Yani berkesin is-
tediğigibi değerlendirece-
ği bir belge, biz aylardır
bunu sö)1ü\oruz" dedi
Rehn'in Türkiye temas-
lannı değerlendiren Öy-
men, serbest dolaşımın
kalıcı olarak kısıtlanabi-
leceği açıklamasıyla ilk
günden Türkiye'ye mü-
zakerelerde "eşit muanıe-
le edflme>eceği''nin orta-
ya konulduğunu ıfade et-
ti. Rehn'in Türkiye'nin
aleyhine hükümlerle ilgi-
li birçok soruya yanıt ye-
remediğini kaydeden Öy-
men, şu görüşleri dile ge-
tirdi:
"Örneğhı AB mevzu-
atma uymayan uluslarara-
sı sözleşmelerin Oga edik-
ceğj befirtüîyor. Soruyo-
ruz, hangi anlaşmalar bu
kapsama giriyor diye.
Rehn, genel olarak AB
normlanna uymayan an-
laşmalar diyor. Ama ör-
neğhı Kıbns devletini ku-
ran anlaşmalan AB mev-
zuatımıza uymuyor der-
se ne olacak diye sordıık.
Rehn, Biz onu hiç dü-
şünmedık' diyor. Belge-
nin 10. maddesinde Tür-
Jihe'nin AB müktesebaü-
na uymak zorunda ifade-
sinin aranda bağlayia oian
veya olnıayan tavsiye ka-
rarlanna, beyanlara da
uyacağı hükmü var. Biz
Ermeni nıeselesini sorduk,
APnin tavsiye karanna
u>mak zorunda mı kala-
cağız diye soruyonız.' Bu
bizim müktesebatlarla il-
gili standart tarifimiz' di-
yor_ ama sizAP'nin kara-
nna uymayabilirsiniz de-
miyor. Yani bizim aylar
öncesinde televizyonlar-
dan, gazetelerden söyiedi-
ğimiz saknıcalann doğru-
luğu bir kez daha ortaya
çdoyor."
RehnınCHPnınTür'
kıye'nin AB üyeliği konu-
sundaki katkılannı bildik-
lerini söylediğnu belirten-
Öymen, "Bu konunun sa-.
dece iktidara bu^ıkılacak
bir konu ohnadığnu, ikti-
dar ve muhalefetin görüş-
birüği içinde sürece kat-
kıda bulunmasmm daha
yararh olacağmı" ilettiği-
ni söyledi. ÇHP olarak
Türkiye'nin AB sürecinei
katkı vermeye, uyan gö-
revini de yaparak de\ am
edeceklerini belirten Öy-
men, "Türkiye olarak el-
bette bir taraftan AB ya-
salannın zorunlu kıldığı
reformlan yapacağız. An-
cak sadece bizden istenen
koşuDan da kabuletmeye-
ceğjz" dedi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyetcom.tr
Sabah arabada radyoyu açtığım-
da ilk haber şöyleydi: Agos Gazete-
si Genel Yayın Yönetmeni Hrant
Dink 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Hrant, "Türklüğe hakaret ettiği" ge-
rekçesiyle mahkûm edilmişti. Mah-
keme onun iyi halini dikkate alarak
cezasını ertelemiş ve böylece Hrant
Dink cezaevine girmekten kurtul-
muştu.
Yeni Türk Ceza Kanunu tasarısı
görüşülürken, Adalet Bakanfna,
hükümet yetkililerine, AKP yönetici-
lerine bazı maddeler konusundaki
kaygılarımızı ifade etmiştik. Bu
maddelerden birisi de "Türklüğü,
Cumhuriyeti, Devletin kurvm ve or-
ganlannı aşağılama" başlıklı 301.
maddeydi.
Bu ve benzeri "devlet aleyhtan
suçlar" diye tanımlanabilecek mad-
delerin, soyut halleri nedeniyle hâ-
kimlere geniş takdir yetkisi bıraktığı-
nı, bunun da tehlikeli olduğunu ve
ciddi sonuçlar doğurabileceğini
söylemiştik. .Şimdi söylediklerimiz
Arkadaşım Hrant Dink
gerçeğe dönüşüyor. Aslında mad-
denin sonuna, durumu kurtarmak
amacıyta şöyle bir paragraf da ek-
lenmişti: "Eleştiri amacıyla yapılan
düşünce açıklamaları suç oluştur-
maz."
• • •
Hrant'ın mahkûm olan yazısında
ne söyleyip ne söylemediğini tartış-
mayacağım. Sonuç olarak düşün-
cesini söylemişti. Bu düşünceler bir
kısım insanın hoşuna gitmeyebilir.
Eğer "Eleştiri amacıyla yapılan dü-
şünce açıklamaları suç sayılmaz"
hükmü orada duruyorsa söylene-
cek fazla bir söz kalmıyor.
Hrant'ı kamuoyu tanıyor. Sık sık
TV'lerde konuşuyor, gazetelerde
düşüncelerini açıklıyor. O yüzden
nasıl düşünüp nasıl hareket ettiğini
kamuoyu yakından biliyor. Hrant
Dink arkadaşım. Kendisini çok uzun
yıllardır tanınm. Sosyalisttir. Hakstz-
lığa ve adaletsizliğe boyun eğme-
yen, dik başlı bir devrimcidir.
Bu ülkenin ve bu toprağın insanı-
dır. Doğup büyüdüğü Malatya'ya
birlikte gitmiştik. Malatya'daki son
birkaç Ermeni aileyi onun sayesinde
tanıdım. Hrant'ın bu topraklara bağ-
lılığını, duygusallığını yakından bi-
lenlerden birisiyim.
• • •
Hrant Dink'e verilen bu ceza
onun gönlünü kırmıştır. Kırar da.
Ancak o bu toprakların insanıdır.
Alışık olduğu bir şeydir, bu tür yargı-
lamalar ve hükümler. Acı olan, belki
de onu üzecek olan, asıl bu mahkû-
miyet nedeniyle konunun dünya ve
Avrupa kamuoyuna taşınmasıdır.
Hrant, Türkiye'nin AB üyesi olma-
sını en çok isteyenlerin başındadır.
Bu amaçla Avrupa ülkelerine yaptığı
gezilerde, Ermeni diasporasının
Türkiye aleyhtan tutumuyla akıl al-
maz bir mücadele yürütüyor. Onlan
da Türkiye'nin üyeliğine ikna edebil-
mek için, akla hayale gelmeyecek
yöntemler geliştirip düşünceler üre-
tiyor. Yeri geldiğinde kavga etmek-
ten de çekinmiyor.
• • •
Şimdi ne yapacağız? Hrant'ın
mahkûm olmasına yol açan bu sü-
reci nasıl açıklayacağız? Kopenhag
Kriterteri, Avrupa Birliği Uyum Yasa-
lan ne anlam ifade edecek?
Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e biz
bu maddelerin sakıncalannı anlattı-
ğımızda, "Biryanlış varsa uygulama
sırasında anlaşılır ve düzeltilir" de-
mişti. Orhan Pamuk hakkında bu
maddeden dava açıldı, Hrant Dink
ise mahkûm oldu. Daha ne kadar
bekleyeceksiniz?
• • •
Hrant Dink davasında, onun
mahkûmiyetini isteyen ve bunun
için şikâyetçi olan kişinin, Ermeni
Konferansı'nı Idare Mahkemesi'nde
iptal ettiren avukat olduğu anlaşıldı.,
Ülkücüler, daha önce Hrant
Dink'e ve Agos gazetesine tehdit-
lerde bulunmuşlar ve gazete önün-
de protesto gösterileri düzenlemiş-
lerdi. Durum daha netlik kazanryor.
Demek bu şikâyet başvurusu da o
zaman yapılmıştı.
• • •
Düşünce ülkemizde hâlâ suç ol-
maya devam ediyor. Hâlâ yazanlar,
çizenler, konuşanlar, sırf düşündük-
lerini söyledikleri için yargılanmaya
ve mahkûm edilmeye devam edilir
yor.
Hükümet yetkilileri yargının ba-
ğımsız olduğunu söyleyerek bu gö-
rüntüyü kurtaramazlar. Yargıçlar ba-
ğımsız mı değil mi ayn bir tartışma,
ancak Türk Ceza Kanunu'nun mad-
de\eri yargıçlara hâlâ düşünceleri
nedeniyle insanları mahkûm etme
olanağı tanımaya devam ediyor.
Durum bundan ibarettır.