22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 EKİM 2005 CUMARTESİ HABERLER ALİ StRMEN 82. Yılında Cumhupiyet Türkiye Cumhuriyeti bugün 82. yıtını doldurdu. Benim çocukluğuımda, hemen hemen her Cum- huriyet Bayramı'nda Atatürk'ün şu sözü anılırdı: - Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Ama Türkiye Cumhuriyeti ebediyete kadar payidar kalacaktır. Cumhuriyetin seksen ikinci yılında, yeniden du- rup bir durum değerlendirmesi yapmak ve ger- çekten Türkiye Cumhuriyeti'nin sonsuza dek ka- lıp kalamayacağını düşünmek zorundayız. Türkiye'de geniş anlamda cumhuriyet rejimi- nin, hemangi bir tehdit altında olduğunu söyle- mek mümkün değil. Yani ülkenin yöneticilerinin cumhurun oylanyla seçilip işbaşına gelmeleri il- kesini kimse tartışma konusu yapmıyor. Türkiye büyük, tamamına yakın çoğunluğuyla bu ilkeye bağlı, durumun bir değişikliğe uğramasını bekle- memizi gerektirecek bir neden yok. Ama bu durum Atatürk'ün ünlü cümlesini söy- ferken anlatmak istedikleriyle tam bir anlam bü- tünlüğü taşıyor mu acaba? Sanırım ki, Atatürk'ün cümlesindeki Türkiye Cumhuriyeti, hangi türden olursa olsun, herhangi bir cumhuriyet değil, bağimsız ve laik cumhuriyetti. • • • Laik ve bağımsız Cumhuriyetin temeli ulus dev- letti. Aradan geçen zaman içinde, birçok kavram ile birfikte Türkiye'deki algılamalar da değişti. Artık bağımsızlık konusuna fazla vurgu yap- mak, aşırı milliyetçilik, gerçek dışı hayaller gör- mek, çağ dışılık ve dinozorfuk olarak algılanıyor kimi çevreler tarafından. "Çağımızda, bağımsızlık bir anlam ifade etmi- yor, dönem karşılıkJı bağımlılık dönemidir" deni- yor ve söylemi sorgulamak suçlanmak için yeterfi sayılıyor. NTV'deki "Yorum Farkı" programında, 26 Ekim akşamı Emre Kongar'ın da belirttiği gi- bi, eğer bu cümlede anlatılmak istenen, AB üye- lerinin her birinin, bir yandan egemenliklerini ko- rurken bir yandan da eşit şekilde bunun bir par- çasını birliğe devretmeleriyse (örneğin ortak para ve bütçe açığı oranı konusunda girilen yükümlü- lükler) buna karşı çıkmak mümkün değildir. Çün- kü bu uygulama AB içinde herhangi bir devleti bir öbüründen, daha bağımlı veya daha bağımsız kılmıyor. Söz konusu olan, karşılıklı ve eşit şekil- de bir bağımlılık ilişkisidir ve ulus devletin ege- menliğini bazı alanlarda kısıtlamakla biriikte variı- ğını ortadan kaldırmamaktadır. Ama eğer karşılıklı bağımlılıktan amaç, devlet- |erin bazılarının daha bağımsız, bazılarının daha az bağımsız, hele birinin hepsine hükmeden tam bağımsız olmasıysa, bunu anlamak da kabul et- mek de hem güç, hem de uluslar için zararlıdır. Ulus devleti modası geçmiş olarak görüp gös- terenlerin yanlışlannı ortaya koyan yeni bir kitap çıktı: Ulusal Çıkarlar, Küreselleşme Çağında Ulus-Devleti Korumak. Emekli Büyükelçi ve Is- tanbul Milletvekili Onur öymen, bir özeti de Cumhuriyet'te yayımlanan bu yapıtında, ulus devleti doğuşundan alarak bugüne kadar getiri- yor ve variığını hâlâ nasıl koruduğunu, hangi ko- ruma yöntemlerinin, nasıl uygulanmakta olduğu- nu anlatıyor. Konuyla ilgilenen herkese, gazetede çıkan özetle yetinmeyip konuyu enine boyuna ki- tabı okuyarak irdelemelerini salık veririm. • • • Günümüz Türkiye'sinde bir yandan ulus-devlet kavramı küçümsenir veya yadsınırken öte yan- dan da Türkiye Cumhuriyeti'nin laik niteliği ciddi biçimde tehdit altına sokulmuş bulunmaktadır. Demokrasinin onsuz olmazı laikliğin temeli olan laik eğitim, işbaşındaki iktidann, planlı çaba- lanyla çökertilmeye çalışılmakta, ilköğretimden li- seye, oradan üniversiteye kadar eğitimin bütün kademeleri medreseleştirilmek istenmektedir. Bu iki olgu karşısında Cumhuriyetin kurulduğu dönemdeki, amaçlarına uygun olarak, sonsuza dek değil, yüz yaşına kadar bile yaşayıp yaşama- yacağı ciddi bir kuşku konusudur. Evet, bu gidişle de yüzüncü yılda da cumhuri- yet olacaktır ama kurucusunun anladığı biçimde değH. Bu gidişin önlenmesi ancak ve ancak Cumhu- riyetin bekçilerinin uyanıklığıyla mümkün olabile- cektir. Cumhuriyetin yüzüncü yılını da gerçek bir bay- ram olarak kutlayabilmek dileğiyle. asirmen@ cumhuriyet.com.tr ]0 Y1LLIK FOTOĞRAFLA HAKARET VaJdtgazetesinin son hedefiÖztürk Jstanbul Haber Servisi - Dıncı "Anadolu'da Vakjt" gazetesi, Cöztepe Parkı'na cami jrojesini yargıya toşıyan Kadıköy ielediye Başkanı felami Öztürk'ü hedef pstererek 10 yıl önce nolozlar kaldınlırken ekilen fotoğraflan yeni çekflmiş gibi" pstererek "Moloza bk" manşetini atü. felami Öztürk "Çiridn irkaralama kampanyas» irdürülüyor. Kadıköy üsmanlığının iündaki gerçek edenleri herkes ffiyor" dedı. jıadolu'da Vakit azetesi, dün lanşetten "Moloza ak" başhğıyla verdiği aberde, Selarai '«türk'ün 1997'de <zgürlükParkı'nda4 3i metrekarelik alanda faç katliamı yaphğını ı«»Bürdü. Dinci'« ızete, "Öztürk'ün parkta, 'buz pisti' yapmak için" ağaçlan katlettiğini yazdı. Kadıköy Belediye Başkanı Öztürk, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, Özgürlük Parkı ile gurur duyduklannı, parkın yeşilliği ve bakımlılığı ile örnek bir park olduğunu belirterek özetle şunlan söyledi: "10 vıl önceki mezbelelik fotoğraflan yayımoyoriar. Parkın bugünkü baliyie basta semt sakinleri ve Kadıköylüler gurur duyuyor. Göztepe Özgüriük Parkı bizim gurur parkunız. Kadıköylüler bizim yanınuzda ve ne yapıimak istendiğüü büivorlar. Kadıköy düşmanuğuun alündaki gerçek nedenJeri herkes biliyor. Bu gazetedeid iddialar gerçegi vansıtnuvor." Anayasa krizi, Gül'ün ziyaretiyle aşıldı: Hükümetin restini gören CHP diretince, AKP geri adım attı Torba yasa askıyaalıncüANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümet ile CHP arasındaki "anaya- sa değişikliği kriri" AKP'nin "torba yasa"yı askıya alarak geri adım atma- sıyla aşıldı. Hükümet, tasanyı TBMM'deki görüşmeleri strasında geri çekmek zorunda kaldı. CHP üe AKP arasındaki anayasa de- ğişiklıği pazarlığı, CHP'nin hüküme- te geri adım attırmasıyla sonuçlandı. CHP. 3 yıllık bütçe sistemine geçil- mesi nedeniyle anayasanın 5 madde- sinde değişiklik içeren yasa değişik- liğine destek koşulunu, çarşamba gü- nü genel kurul gündemine alınan ve çok sayıda af içeren "torba yasa"da- ki itiraz ettikleri maddelerin çıkanl- ması koşuluna bağladı. CHP'lilerözel- likle tasannın Maliye Bakanı Kemal • CHP'nin, torba yasadaki 'irticacı öğrenciler' ile Unakıtan'a af içeren maddelerin kesin olarak yasadan çıkanlmasında diretmesi üzerine bütçe ile ilgili anayasa değişikliklerini geçiremeyeceğini anlayan hükümet, tasanyı TBMM'deki görüşmeleri sırasında geri çekmek zorunda kaldı. Kur ve SSK'lilere prim affi öngören toplam 11 maddeyi önceki gün geri çekti. Unakıtan'a "naytonfatura" affi üe 28 Şubat sürecinde irticai faaliyetleri ne- deniyle yurtdışuıdan çağnlan ancaJc dönmedikleri için kurumlanyla iliş- kileri kesilen üniversite öğrencileri- ne af getiren düzenlemelerin tasan- dan çıkanlmasında ısrarlı oldu. CHP, bu iki madde yasadan çıkmadıkça anayasa değişikliğine destek verme- yeceğini açıkladı. CHP'siz anayasa değişikliğinin geçmeyeceğini ve do- layısıyla2006 yılı bütçe tasansuun sı- küıtıya gireceğini gören AKP, bu dü- zenlemelerle birlikte aralannda Bağ- AKP Möf vapü, tırtmadL. ANAVATAN'dan da destekalama- yan AKP dün Merkez Yönetim Ku- ruJu'nu olağanüstü toplayarak CHP ile uzlaşma sağlanamaması durumun- da ortaya konulacak seçenekleri de- ğerlendirdi. Toplantıda, anayasa de- ğişikliğinin bayram sonrasına bıra- kılması ya da "anayasa degişikiiğini tümüyte geri çeidp eski sisteme göre yeniden bütçe tasansı haarlanması" seçenekleri tartışıldı. Ancak AKP kurmaylan yeni bütçe tasansı hazır- lamanın, gerek tasannın TBMM'ye sunulmuş olması, gerekse zamanın sıkışık olması nedeniyle sıkıntıya gi- receği, bu nedenle CHP ile uzlaşma aranması göriişünde birleştiler. MYK'de alınan karar doğrulfusunda yurtdışında bulunan Başbakan Trn^p Erdoğan'a vekâlet eden Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdul- lah Gül dün öğle saatlerinde CHP li- deri Deniz BavkaJ'ı ziyaret etti. Yaklaşık 35 dakika süren görüşme- nin ardından Gül ve Baykal, anayasa degişikliği konusundaki sıkıntının torba yasanın askıya alınması ile aşıl- dığını bildirdi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, sıkıntılı olan 3 temel konunun anayasa değişikliği, torba yasa ve TBMM Plan ve Bütçe Komis- yonu'nda görüşülen Mali Denetim ve Kontrol Yasa Tasansı olduğunu belirterek "Bizim mali denetim ve anayasa değişikliğine itirazımız yok. Ama torba yasa tamamen geri çeld- fccek" dedi. Gül-Baykal mutabakatının açıklan- masının ardından, TBMM Genel Ku- rulu'nda ele alınan torba yasanın ön- ce görüşmelerine ara verildi, ardından da ertelendi. EŞTER-2 DAVASI Yargıtay çeteyeberaata karşıçıktı • Yargıtay Başsavcılığı, 19sanıkhakkındaki çete suçundan beraat karannın bozulmasını istedi. Tebliğnamede, hâkimlerin HSYK Ba^kanvekili Güryel ve üyeler tarafindan baskı altında tutuldugu belirtildi. ANKARA (Cumhurivçt Bürosu) - Yargıtay Cum- huriyet Başsavcılığı, ka- muoyunda "Neşter-2Dava- a" olarak bilinen davada, 19 sanık hakkında suç ör- gütü oluşturmak suçundan verilen beraatkarannın bo- zulmasını istedi. Başsavcı- lığın tebliğnamesinde, es- ki Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkan- vekili Ergül Gün«I'in ve üyelerin hâkimleri maka- ma çağırmasının, telefon etmelerinin de hâkimlere mane\i baskı olduğuna işa- ret edildi. Güryel'in oğlu- nun da babasının üstün ko- numuyla tehdit ve baskı alanını genişlettiği \-urgu- landı. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıklar Hal- dun ErdavTan,Cenk Gür- yel, GalipAlbntaş, Özgün Öztunç, tffet Gökbakao, Ersin Refik Pamuksüzer, Orhan Gemicioğiu, Saner Ayar, İhsan Coşkun, Ali CanverdLBetülEbruEdin, HuOd Sednı Edin. Rasim Esat Edin, Vasin Gökmen Mungan,Harun Utçu,Ce- milKazana Refik Renda, Burçin Özdemir ve Ahat Erbil hakkında "çıkar amaçlısuç örgütü oluştur- mak suçundan" beraat. "memurivet \e mevki nü- fuzunu suüstinıalden" ise görevsizlik karan vermiş- ri. Bu karar, Ankara Baş- savcüığı'nca ve müdahil- ler tarafindan temyiz edi- lince dosya Yargıtay Baş- savcılığı 'na geldi. Başsav- cılık, hazırladığı tebliğna- me ile dava dosyasını, tem- yiz incelemesini yapacak olan Yargıtay 8. Ceza Da- iresi'ne gönderdi. Tebliğnamede, Turkcell AŞ ile Telekom AŞ ara- sında devam eden hukuk davalannda özellikle sa- nıklardan Erdavran ve Gür- yel'in, davaya bakan hâ- kimlere, davanın Turkcell lehine sonuçlanmasını sağ- lamak için "tehdit ve bas- kım'guladddan,sanık Gür- yei'in babast dönenıin Hâ- kimlerve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkan- veküErgülGünd'in deüs- tün konumunu kuüanarak aynı amaç için hâkimler üzerinde kimizaman doğ- rudan, kimi zaman dolay- lı olarak vapüğı tehdit ve basknia etldn bir korkut- ma ve sindirme ortamuun yaratılıp sürdürülmesini sağladığı ve sağlamlasûr- dıklan" vurgulandı. Tüm delillerden, çıkar amaçlı suç örgütü oluşu- tnu için gerekli unsurların bulunduğu belirtilen teb- liğnamede, bu nedenlerle Cenk Güryel, Haldun Er- davran, Galip Altuntaş ve Özgün Öztunç'un suç ör- gütü oluşturmak suçun- dan mahkûmiyetlerine ka- rar verilmesi gerektiği, di- ğer sanıklar yönünden de dehilere göre cezai sorum- luluklannın değerlendiriJ- mesi gerekirken beraat- lanna karar verilmesinin usul ve yasaya aykın oldu- ğu kaydedildi. Tebliğna- menin, Yargıtay 8. Ceza Dairesi için bağlayıcı ni- teliği bulunmuyor. Ancak tebliğnameye aykın karar çıkarsa Bassavcılık kara- ra itiraz edebilecek. 'Erdoğan her ziyaretinde yeni bir siparişle dönüyor' Annada Otel'de basın toplanOsı düzenleyen SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, "Başbakan her Körfez zi>arerinden tstanbul'a yeni bir kule siparişi ile dönüyor. Bo>le bir pazariama anlavısına ne can dayanırnede plan" dedi (Fotograf: BERİVAN TAPAN) SHP Genel Başkanı Karayalçın, Erdoğan'ın pazarlama anlayışına tepki gösterdi 6 Sermaye dflencfci olmaym' tstanbul HaberServisi-Sosyal Demok- rat Halk Partısi (SHP) Genel Başkanı Mu- rat KarayalçınASermaye ırkçısı değüiz, ama tstanbul'u yönetenİerin de 'sermaye dilencisi' olmalanıu asla içimize sindire- meyiz" dedi. Armada Otel'de dün düzenlenen basm toplantısında konuşan Karayalçın, "Baş- bakan her Körfez zryaretinden İstanbul'a yeni bir kulesiparişi ile dönüvor. Böyk bir pazarlamaanlaytşına ne can dayanırne de plan. Sermaye nicçısı değüiz, ama tstan- bul'u yönetenİerin 'sermaye dilencisi' ol- malannı sindiremiyoruz" dedi. Sorunun kule sorunu, gökdelen sorunu, Arap sermayesi sorunu olmadığın belir- ten Karayalçın, "tstanbul'a kule de yap»- hr, gökdelen de>apıhr. Arap sermayesi de yatmm yapabüir. Istanbul'un mevcut so- runlannaek olarakyönetim,özeöeştirme ve dönüşüm projeferiyie flgüı de sorunlar yasanıyor w diye konuştu. Karayalçm, Istanbul Büyükşehir Bele- diye Başkanı Kadir Topbaş'ın da beledi- ye meclisinin aldığı kararlardan haber- darolmadığını söyleyebüeceğini ifade et- ti. Karayalçın, AKP ve CHP'nin tüm or- ganlanmn ciddi bunalım yaşadığı eleşti- risinde bulundu. Levent projesinin, Du- bai Internatıonal Properties şirketine na- sıl verildiğinin açıklanmasuu isteyen Ka- rayalçın, Dikmen Vadisı projesine de atıf- ta bulunarak, Dubai firmasının gerçekleş- tireceği Levent projesinin yönetimine ta- lip olduklarun belirtti. Karayalçın, Istan- bul'da geçen yıl 4.3 katrih/on TL, 2OO5'in ilk 9 ayında da 9.4 katrilyon TClik gay- rimenkuJ satışı gerçekleşriğini anlatarak iBB'rün Istanbul'un yüksek orandakide- ğer artışından yararlanamadığmı söyledi. SHP olarak önerilerinin de bulunduğunu belirten Karayalçm, "BudeğerarOşı ile ts- tanbul Fonu oluşturularak kentin ulaşun, altyapı,deprem gibikonulardaki eksüdik- leri gJderUebinr" dedi. F tipi cezaevinde ilginçyasaklar Muhabbet kuşuile öışait l>ağı tstanbul Haber Servisi - Insan Haklan Derneği'nin (ÎHD) ceza- evlerindeki hak ihlallerine ilişkin raporuna göre, Tekirdağ F Tipi Cezaevi'ndeki bir tutuklunun. başka birtutukluya muhabbetku- şu gönderme isteği, örgüt bağ- lantısı yapılacağı gerekçesiyle reddedildi. ÎHD Istanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu, F tipi cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin gönderdikleri mektuplardan, ce- zae\'lerindeki hak ihlallerini içe- ren bir rapor hazırladı. Raporda, Tekirdağ F Tipi Cezaevi "nde bu- lunan Erdal Süsem'in, hücresin- de bulunanmuhabbetkuşlanndan birini ziyaretçisi aracüığıyla Şük- rii Duman'a göndermek istediği anlatılarak, bu isteğin cezaevi ida- resi tarafindan 'örgüt üyekriara- smda shasi temas sağlayabflir' ge- rekçesiyle reddedildiği kaydedil- di.Cezaevi yönetimi tarafindan, tutuklu ve hükümlülerin, spor ya- parken boyunlannın altına koy- duklan gazetelere, TV sehpası ya da çöp kovası olarak kullandıkla- n pet şışelere, 'amaa dısmdakul- lanılamaz' gerekçesiyle el konul- duğu kaydedildi. Bolu F Tipi Cezaevi'nde turşu yapmak isteyen tutuklulann lahana ve domatesle- rine, 'amaç dışmda kuDanun' ve 'kantinde turşu \ar' denilerek el konulduğu da belirtilen raporda, bir tutukluya, ziyaretçisinden ge- len yeşil renkh iç çamaşınnın. sa- kıncalı olarak alınmadığı belir- tildi. Raporda cezae\i yönetimle- rinin 'sakmcah iç çamasın renk- leri' gerekçeleri ise şöyle sıralan- dı. Kmnızı: Mahpuslann iç çama- şırlanndan bayrak yapması. Yeşil: Askerkıyaferininreng]. Ladvert: Gardiyan kıyafetinin rengi.Bor- do: Kırmızıya yakın. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Cumhuriyet gazetesinin dünkü manşeti, "Herkes dövüyor" şeklin- deydi ve ülkemizin gerçeğini ifade ediyordu. Melih Aşık, Milliyet'teki köşesinde CHP Izmir Milletvekili Er- dal Karademir'in izlenimlerini akta- rırken, ilginç bir alıntı yapmıştı: "Ha- len görevinin başında olan bakıcı ka- dınlardan biriyle konuştum. Bana, bu işi çok abarttınız, benim dört ço- cuğum var, onlan da döverek eğiti- yonım, diye sitem etti." Malatya Çocuk Yuvası'ndaki vah- şetin, yöresel ve geçici bir sorun ol- madığını hepimiz biliyoruz. Olayın çok farklı boyutları bulunuyor. Bu olayda neler olduğunu şöyle sırala- yabiliriz: Birinci çözülmesi gereken konu; partizanlık ya da siyasi kayır- ma. Malatya Çocuk Yuvası Müdürü Niyazi Yılmaz'ın bu ile tayinine, bir AKP milletvekili, aracılık ettiğini açık- ladı. Ortada bir siyasi kayırma olduğu böylece itiraf edildi. • • • Çocuk yuvalapna yapılan çeşitli tayin ve terfilerde, kayırma, parti- zanlık yapıldığı ortada. Uyanık gö- revlilerin bir torpil bularak bozuk si- cillerine rağmen bu görevlere atan- dıklan gözler önüne seriliyor. Sürpriz mi? Hayır. Malatya Sosyal Hizmetler ll Müdürü Yakup Güler'in de çeşitli sicil sorunlan yüzünden zaman za- man başka yerlere tayin edildiği ve bir şekilde bu önemli görevi yürüt- meyi sürdürdüğü görülüyor. Bu tayin ve terfilerde siyasilerin çeşitli sorumluluklan olduğu da bir gerçek. AKP, bir çoğunluk partisi olarak buradaki sorunların siyasi sorumlusudur. Bu nedenle sorunun üzerine bu yönüyle gitmek ve ora- daki partizanlıkların hesabını ver- mek durumundadır. • • • Tabii ki sorun, yalnızca idari ve siyasi bir sorun olmanın ötesinde bir toplumsal ve kültürel sorundur. 'Herkes Dövüyor' Türkiye'nin en önemli konularından birisi aile içi şiddettir. CHP'li millet- vekiline "Çocuklarımı evde de dö- verek eğitiyorum" diyen bakıcı ka- dın, bu kültürü çok güzel dile getiri- yor. TV'lere yansıyan ve hepimizin acı duymasına neden olan çocukların öyküleri ve şiddet olaylan yerel, münferit ve kişilere bağlı değildir. Hürriyet gazetesi de tıpkı Cumhuri- yet gazetesi gibi bu sorunun top- lumsal boyutuna dikkat çekmek amacıyla "Ya evlerdeki işkence odası" başlığını atmıştı. Ailelerin yüzde 34'ünde aile için- de şiddet egemen. Ailelerin yüzde 46'sı ise çocuklanna fiziksel şiddet uyguluyor. Şiddeti de anne, baba ve büyük kardeş uyguluyor. Tabii şimdi görüntülere yansıyan bakıcı kadınları da aynca düşünmek gere- kiyor. Onlar da aile içinde şiddete uğrayan ve oranlan yüzde 54'e ula- şan kadınlar arasında degiller mi? • • • Eğitim ve öğretimde şiddet he- nüz yok olmuş değil. Aile içinde bu kadar çok şiddet yaşayan ve yaşa- tan insanlann, okulda da şiddet uy- gulaması çok doğal sayılmaz mı? Zaten Malatya Çocuk Yuvası'nda dayak atmakla suçlanan bakıcılar, idarecilerin de çocuklan dövdüğü- nü söylüyorlar. Türk Halk Müziği'nin ünlü isimle- rinden Şükriye Tutkun, Çocuk Esirgeme Yurdu'nda yaşadığı acıla- rı daha önce bir TV programında anlatmış ve bu uygulamanın yay- gınlığına dikkat çekmişti. Tutkun, "Sicili bozuk öğretmenleri yuvalara gönderiyortardı" diyerek, bu konu- ya yaklaşıma da dikkat çekmişti. • • • Malatya Çocuk Yuvası faciası, belki şiddet kültürünün sorgulan- ması için de bir fırsat olur. Aile içinde şiddet, eğitimde şiddet ko- nusu daha ciddi bir şekilde ele alı- nır. Hükümet ve AKP açısından ise sorun daha acil ve yakıcıdır. Bu alanda yapılan partizanlık ve kayır- ma, diğer alanlardakinden çok da- ha vahim sonuçlar doğurduğu için bu işin üzerine daha kararlı bir şe- kilde gitmek durumundalar. Ka- muoyunun da bu konuyu duyarlık- la izlediği ve izleyeceği ortada. • • • Çocuk yuvalarının ve çocuk eği- timinin bilimsel bir sorun olduğu, bu konuda uluslararası alanda ciddi araştırmaların yapıldığı bir dünyadayız. Bu nedenle bu konu- nun bilimsel olarak ele alınması, eğitim ve yetiştirme konusunun psikoloji, pedagoji alanlarını da il- gilendirdiğini unutmadan soruna çözüm aranması gerektiği bir ger- çek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle