Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 EKİM 2005 CUMARTESİ
HABERLER
ALİ StRMEN
82. Yılında Cumhupiyet
Türkiye Cumhuriyeti bugün 82. yıtını doldurdu.
Benim çocukluğuımda, hemen hemen her Cum-
huriyet Bayramı'nda Atatürk'ün şu sözü anılırdı:
- Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak
olacaktır. Ama Türkiye Cumhuriyeti ebediyete
kadar payidar kalacaktır.
Cumhuriyetin seksen ikinci yılında, yeniden du-
rup bir durum değerlendirmesi yapmak ve ger-
çekten Türkiye Cumhuriyeti'nin sonsuza dek ka-
lıp kalamayacağını düşünmek zorundayız.
Türkiye'de geniş anlamda cumhuriyet rejimi-
nin, hemangi bir tehdit altında olduğunu söyle-
mek mümkün değil. Yani ülkenin yöneticilerinin
cumhurun oylanyla seçilip işbaşına gelmeleri il-
kesini kimse tartışma konusu yapmıyor. Türkiye
büyük, tamamına yakın çoğunluğuyla bu ilkeye
bağlı, durumun bir değişikliğe uğramasını bekle-
memizi gerektirecek bir neden yok.
Ama bu durum Atatürk'ün ünlü cümlesini söy-
ferken anlatmak istedikleriyle tam bir anlam bü-
tünlüğü taşıyor mu acaba?
Sanırım ki, Atatürk'ün cümlesindeki Türkiye
Cumhuriyeti, hangi türden olursa olsun, herhangi
bir cumhuriyet değil, bağimsız ve laik cumhuriyetti.
• • •
Laik ve bağımsız Cumhuriyetin temeli ulus dev-
letti. Aradan geçen zaman içinde, birçok kavram
ile birfikte Türkiye'deki algılamalar da değişti.
Artık bağımsızlık konusuna fazla vurgu yap-
mak, aşırı milliyetçilik, gerçek dışı hayaller gör-
mek, çağ dışılık ve dinozorfuk olarak algılanıyor
kimi çevreler tarafından.
"Çağımızda, bağımsızlık bir anlam ifade etmi-
yor, dönem karşılıkJı bağımlılık dönemidir" deni-
yor ve söylemi sorgulamak suçlanmak için yeterfi
sayılıyor. NTV'deki "Yorum Farkı" programında,
26 Ekim akşamı Emre Kongar'ın da belirttiği gi-
bi, eğer bu cümlede anlatılmak istenen, AB üye-
lerinin her birinin, bir yandan egemenliklerini ko-
rurken bir yandan da eşit şekilde bunun bir par-
çasını birliğe devretmeleriyse (örneğin ortak para
ve bütçe açığı oranı konusunda girilen yükümlü-
lükler) buna karşı çıkmak mümkün değildir. Çün-
kü bu uygulama AB içinde herhangi bir devleti
bir öbüründen, daha bağımlı veya daha bağımsız
kılmıyor. Söz konusu olan, karşılıklı ve eşit şekil-
de bir bağımlılık ilişkisidir ve ulus devletin ege-
menliğini bazı alanlarda kısıtlamakla biriikte variı-
ğını ortadan kaldırmamaktadır.
Ama eğer karşılıklı bağımlılıktan amaç, devlet-
|erin bazılarının daha bağımsız, bazılarının daha
az bağımsız, hele birinin hepsine hükmeden tam
bağımsız olmasıysa, bunu anlamak da kabul et-
mek de hem güç, hem de uluslar için zararlıdır.
Ulus devleti modası geçmiş olarak görüp gös-
terenlerin yanlışlannı ortaya koyan yeni bir kitap
çıktı: Ulusal Çıkarlar, Küreselleşme Çağında
Ulus-Devleti Korumak. Emekli Büyükelçi ve Is-
tanbul Milletvekili Onur öymen, bir özeti de
Cumhuriyet'te yayımlanan bu yapıtında, ulus
devleti doğuşundan alarak bugüne kadar getiri-
yor ve variığını hâlâ nasıl koruduğunu, hangi ko-
ruma yöntemlerinin, nasıl uygulanmakta olduğu-
nu anlatıyor. Konuyla ilgilenen herkese, gazetede
çıkan özetle yetinmeyip konuyu enine boyuna ki-
tabı okuyarak irdelemelerini salık veririm.
• • •
Günümüz Türkiye'sinde bir yandan ulus-devlet
kavramı küçümsenir veya yadsınırken öte yan-
dan da Türkiye Cumhuriyeti'nin laik niteliği ciddi
biçimde tehdit altına sokulmuş bulunmaktadır.
Demokrasinin onsuz olmazı laikliğin temeli
olan laik eğitim, işbaşındaki iktidann, planlı çaba-
lanyla çökertilmeye çalışılmakta, ilköğretimden li-
seye, oradan üniversiteye kadar eğitimin bütün
kademeleri medreseleştirilmek istenmektedir.
Bu iki olgu karşısında Cumhuriyetin kurulduğu
dönemdeki, amaçlarına uygun olarak, sonsuza
dek değil, yüz yaşına kadar bile yaşayıp yaşama-
yacağı ciddi bir kuşku konusudur.
Evet, bu gidişle de yüzüncü yılda da cumhuri-
yet olacaktır ama kurucusunun anladığı biçimde
değH.
Bu gidişin önlenmesi ancak ve ancak Cumhu-
riyetin bekçilerinin uyanıklığıyla mümkün olabile-
cektir.
Cumhuriyetin yüzüncü yılını da gerçek bir bay-
ram olarak kutlayabilmek dileğiyle.
asirmen@ cumhuriyet.com.tr
]0 Y1LLIK FOTOĞRAFLA HAKARET
VaJdtgazetesinin
son hedefiÖztürk
Jstanbul Haber Servisi -
Dıncı "Anadolu'da
Vakjt" gazetesi,
Cöztepe Parkı'na cami
jrojesini yargıya
toşıyan Kadıköy
ielediye Başkanı
felami Öztürk'ü hedef
pstererek 10 yıl önce
nolozlar kaldınlırken
ekilen fotoğraflan
yeni çekflmiş gibi"
pstererek "Moloza
bk" manşetini atü.
felami Öztürk "Çiridn
irkaralama
kampanyas»
irdürülüyor. Kadıköy
üsmanlığının
iündaki gerçek
edenleri herkes
ffiyor" dedı.
jıadolu'da Vakit
azetesi, dün
lanşetten "Moloza
ak" başhğıyla verdiği
aberde, Selarai
'«türk'ün 1997'de
<zgürlükParkı'nda4
3i metrekarelik alanda
faç katliamı yaphğını
ı«»Bürdü. Dinci'«
ızete, "Öztürk'ün
parkta, 'buz pisti'
yapmak için" ağaçlan
katlettiğini yazdı.
Kadıköy Belediye
Başkanı Öztürk,
konuyla ilgili yaptığı
değerlendirmede,
Özgürlük Parkı ile
gurur duyduklannı,
parkın yeşilliği ve
bakımlılığı ile örnek
bir park olduğunu
belirterek özetle
şunlan söyledi:
"10 vıl önceki
mezbelelik fotoğraflan
yayımoyoriar. Parkın
bugünkü baliyie basta
semt sakinleri ve
Kadıköylüler gurur
duyuyor. Göztepe
Özgüriük Parkı bizim
gurur parkunız.
Kadıköylüler bizim
yanınuzda ve ne
yapıimak istendiğüü
büivorlar. Kadıköy
düşmanuğuun
alündaki gerçek
nedenJeri herkes
biliyor. Bu gazetedeid
iddialar gerçegi
vansıtnuvor."
Anayasa krizi, Gül'ün ziyaretiyle aşıldı: Hükümetin restini gören CHP diretince, AKP geri adım attı
Torba yasa askıyaalıncüANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Hükümet ile CHP arasındaki "anaya-
sa değişikliği kriri" AKP'nin "torba
yasa"yı askıya alarak geri adım atma-
sıyla aşıldı. Hükümet, tasanyı
TBMM'deki görüşmeleri strasında
geri çekmek zorunda kaldı.
CHP üe AKP arasındaki anayasa de-
ğişiklıği pazarlığı, CHP'nin hüküme-
te geri adım attırmasıyla sonuçlandı.
CHP. 3 yıllık bütçe sistemine geçil-
mesi nedeniyle anayasanın 5 madde-
sinde değişiklik içeren yasa değişik-
liğine destek koşulunu, çarşamba gü-
nü genel kurul gündemine alınan ve
çok sayıda af içeren "torba yasa"da-
ki itiraz ettikleri maddelerin çıkanl-
ması koşuluna bağladı. CHP'lilerözel-
likle tasannın Maliye Bakanı Kemal
• CHP'nin, torba yasadaki 'irticacı öğrenciler' ile Unakıtan'a af içeren maddelerin kesin
olarak yasadan çıkanlmasında diretmesi üzerine bütçe ile ilgili anayasa değişikliklerini
geçiremeyeceğini anlayan hükümet, tasanyı TBMM'deki görüşmeleri sırasında geri
çekmek zorunda kaldı.
Kur ve SSK'lilere prim affi öngören
toplam 11 maddeyi önceki gün geri
çekti.
Unakıtan'a "naytonfatura" affi üe 28
Şubat sürecinde irticai faaliyetleri ne-
deniyle yurtdışuıdan çağnlan ancaJc
dönmedikleri için kurumlanyla iliş-
kileri kesilen üniversite öğrencileri-
ne af getiren düzenlemelerin tasan-
dan çıkanlmasında ısrarlı oldu. CHP,
bu iki madde yasadan çıkmadıkça
anayasa değişikliğine destek verme-
yeceğini açıkladı. CHP'siz anayasa
değişikliğinin geçmeyeceğini ve do-
layısıyla2006 yılı bütçe tasansuun sı-
küıtıya gireceğini gören AKP, bu dü-
zenlemelerle birlikte aralannda Bağ-
AKP Möf vapü, tırtmadL.
ANAVATAN'dan da destekalama-
yan AKP dün Merkez Yönetim Ku-
ruJu'nu olağanüstü toplayarak CHP
ile uzlaşma sağlanamaması durumun-
da ortaya konulacak seçenekleri de-
ğerlendirdi. Toplantıda, anayasa de-
ğişikliğinin bayram sonrasına bıra-
kılması ya da "anayasa degişikiiğini
tümüyte geri çeidp eski sisteme göre
yeniden bütçe tasansı haarlanması"
seçenekleri tartışıldı. Ancak AKP
kurmaylan yeni bütçe tasansı hazır-
lamanın, gerek tasannın TBMM'ye
sunulmuş olması, gerekse zamanın
sıkışık olması nedeniyle sıkıntıya gi-
receği, bu nedenle CHP ile uzlaşma
aranması göriişünde birleştiler.
MYK'de alınan karar doğrulfusunda
yurtdışında bulunan Başbakan Trn^p
Erdoğan'a vekâlet eden Başbakan
Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdul-
lah Gül dün öğle saatlerinde CHP li-
deri Deniz BavkaJ'ı ziyaret etti.
Yaklaşık 35 dakika süren görüşme-
nin ardından Gül ve Baykal, anayasa
degişikliği konusundaki sıkıntının
torba yasanın askıya alınması ile aşıl-
dığını bildirdi. CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal, sıkıntılı olan 3 temel
konunun anayasa değişikliği, torba
yasa ve TBMM Plan ve Bütçe Komis-
yonu'nda görüşülen Mali Denetim
ve Kontrol Yasa Tasansı olduğunu
belirterek "Bizim mali denetim ve
anayasa değişikliğine itirazımız yok.
Ama torba yasa tamamen geri çeld-
fccek" dedi.
Gül-Baykal mutabakatının açıklan-
masının ardından, TBMM Genel Ku-
rulu'nda ele alınan torba yasanın ön-
ce görüşmelerine ara verildi, ardından
da ertelendi.
EŞTER-2 DAVASI
Yargıtay
çeteyeberaata
karşıçıktı
• Yargıtay Başsavcılığı, 19sanıkhakkındaki
çete suçundan beraat karannın bozulmasını
istedi. Tebliğnamede, hâkimlerin HSYK
Ba^kanvekili Güryel ve üyeler tarafindan
baskı altında tutuldugu belirtildi.
ANKARA (Cumhurivçt
Bürosu) - Yargıtay Cum-
huriyet Başsavcılığı, ka-
muoyunda "Neşter-2Dava-
a" olarak bilinen davada,
19 sanık hakkında suç ör-
gütü oluşturmak suçundan
verilen beraatkarannın bo-
zulmasını istedi. Başsavcı-
lığın tebliğnamesinde, es-
ki Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu Başkan-
vekili Ergül Gün«I'in ve
üyelerin hâkimleri maka-
ma çağırmasının, telefon
etmelerinin de hâkimlere
mane\i baskı olduğuna işa-
ret edildi. Güryel'in oğlu-
nun da babasının üstün ko-
numuyla tehdit ve baskı
alanını genişlettiği \-urgu-
landı.
Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesi, sanıklar Hal-
dun ErdavTan,Cenk Gür-
yel, GalipAlbntaş, Özgün
Öztunç, tffet Gökbakao,
Ersin Refik Pamuksüzer,
Orhan Gemicioğiu, Saner
Ayar, İhsan Coşkun, Ali
CanverdLBetülEbruEdin,
HuOd Sednı Edin. Rasim
Esat Edin, Vasin Gökmen
Mungan,Harun Utçu,Ce-
milKazana Refik Renda,
Burçin Özdemir ve Ahat
Erbil hakkında "çıkar
amaçlısuç örgütü oluştur-
mak suçundan" beraat.
"memurivet \e mevki nü-
fuzunu suüstinıalden" ise
görevsizlik karan vermiş-
ri. Bu karar, Ankara Baş-
savcüığı'nca ve müdahil-
ler tarafindan temyiz edi-
lince dosya Yargıtay Baş-
savcılığı 'na geldi. Başsav-
cılık, hazırladığı tebliğna-
me ile dava dosyasını, tem-
yiz incelemesini yapacak
olan Yargıtay 8. Ceza Da-
iresi'ne gönderdi.
Tebliğnamede, Turkcell
AŞ ile Telekom AŞ ara-
sında devam eden hukuk
davalannda özellikle sa-
nıklardan Erdavran ve Gür-
yel'in, davaya bakan hâ-
kimlere, davanın Turkcell
lehine sonuçlanmasını sağ-
lamak için "tehdit ve bas-
kım'guladddan,sanık Gür-
yei'in babast dönenıin Hâ-
kimlerve Savcılar Yüksek
Kurulu (HSYK) Başkan-
veküErgülGünd'in deüs-
tün konumunu kuüanarak
aynı amaç için hâkimler
üzerinde kimizaman doğ-
rudan, kimi zaman dolay-
lı olarak vapüğı tehdit ve
basknia etldn bir korkut-
ma ve sindirme ortamuun
yaratılıp sürdürülmesini
sağladığı ve sağlamlasûr-
dıklan" vurgulandı.
Tüm delillerden, çıkar
amaçlı suç örgütü oluşu-
tnu için gerekli unsurların
bulunduğu belirtilen teb-
liğnamede, bu nedenlerle
Cenk Güryel, Haldun Er-
davran, Galip Altuntaş ve
Özgün Öztunç'un suç ör-
gütü oluşturmak suçun-
dan mahkûmiyetlerine ka-
rar verilmesi gerektiği, di-
ğer sanıklar yönünden de
dehilere göre cezai sorum-
luluklannın değerlendiriJ-
mesi gerekirken beraat-
lanna karar verilmesinin
usul ve yasaya aykın oldu-
ğu kaydedildi. Tebliğna-
menin, Yargıtay 8. Ceza
Dairesi için bağlayıcı ni-
teliği bulunmuyor. Ancak
tebliğnameye aykın karar
çıkarsa Bassavcılık kara-
ra itiraz edebilecek.
'Erdoğan
her
ziyaretinde
yeni bir
siparişle
dönüyor'
Annada Otel'de
basın toplanOsı
düzenleyen SHP
Genel Başkanı
Murat Karayalçın,
"Başbakan her
Körfez zi>arerinden
tstanbul'a yeni bir
kule siparişi ile
dönüyor. Bo>le bir
pazariama
anlavısına ne can
dayanırnede
plan" dedi
(Fotograf:
BERİVAN
TAPAN)
SHP Genel Başkanı Karayalçın, Erdoğan'ın pazarlama anlayışına tepki gösterdi
6
Sermaye dflencfci olmaym'
tstanbul HaberServisi-Sosyal Demok-
rat Halk Partısi (SHP) Genel Başkanı Mu-
rat KarayalçınASermaye ırkçısı değüiz,
ama tstanbul'u yönetenİerin de 'sermaye
dilencisi' olmalanıu asla içimize sindire-
meyiz" dedi.
Armada Otel'de dün düzenlenen basm
toplantısında konuşan Karayalçın, "Baş-
bakan her Körfez zryaretinden İstanbul'a
yeni bir kulesiparişi ile dönüvor. Böyk bir
pazarlamaanlaytşına ne can dayanırne de
plan. Sermaye nicçısı değüiz, ama tstan-
bul'u yönetenİerin 'sermaye dilencisi' ol-
malannı sindiremiyoruz" dedi.
Sorunun kule sorunu, gökdelen sorunu,
Arap sermayesi sorunu olmadığın belir-
ten Karayalçın, "tstanbul'a kule de yap»-
hr, gökdelen de>apıhr. Arap sermayesi de
yatmm yapabüir. Istanbul'un mevcut so-
runlannaek olarakyönetim,özeöeştirme
ve dönüşüm projeferiyie flgüı de sorunlar
yasanıyor
w
diye konuştu.
Karayalçm, Istanbul Büyükşehir Bele-
diye Başkanı Kadir Topbaş'ın da beledi-
ye meclisinin aldığı kararlardan haber-
darolmadığını söyleyebüeceğini ifade et-
ti. Karayalçın, AKP ve CHP'nin tüm or-
ganlanmn ciddi bunalım yaşadığı eleşti-
risinde bulundu. Levent projesinin, Du-
bai Internatıonal Properties şirketine na-
sıl verildiğinin açıklanmasuu isteyen Ka-
rayalçın, Dikmen Vadisı projesine de atıf-
ta bulunarak, Dubai firmasının gerçekleş-
tireceği Levent projesinin yönetimine ta-
lip olduklarun belirtti. Karayalçın, Istan-
bul'da geçen yıl 4.3 katrih/on TL, 2OO5'in
ilk 9 ayında da 9.4 katrilyon TClik gay-
rimenkuJ satışı gerçekleşriğini anlatarak
iBB'rün Istanbul'un yüksek orandakide-
ğer artışından yararlanamadığmı söyledi.
SHP olarak önerilerinin de bulunduğunu
belirten Karayalçm, "BudeğerarOşı ile ts-
tanbul Fonu oluşturularak kentin ulaşun,
altyapı,deprem gibikonulardaki eksüdik-
leri gJderUebinr" dedi.
F tipi cezaevinde
ilginçyasaklar
Muhabbet
kuşuile
öışait l>ağı
tstanbul Haber Servisi - Insan
Haklan Derneği'nin (ÎHD) ceza-
evlerindeki hak ihlallerine ilişkin
raporuna göre, Tekirdağ F Tipi
Cezaevi'ndeki bir tutuklunun.
başka birtutukluya muhabbetku-
şu gönderme isteği, örgüt bağ-
lantısı yapılacağı gerekçesiyle
reddedildi.
ÎHD Istanbul Şubesi Cezaevi
Komisyonu, F tipi cezaevlerinde
bulunan tutuklu ve hükümlülerin
gönderdikleri mektuplardan, ce-
zae\'lerindeki hak ihlallerini içe-
ren bir rapor hazırladı. Raporda,
Tekirdağ F Tipi Cezaevi "nde bu-
lunan Erdal Süsem'in, hücresin-
de bulunanmuhabbetkuşlanndan
birini ziyaretçisi aracüığıyla Şük-
rii Duman'a göndermek istediği
anlatılarak, bu isteğin cezaevi ida-
resi tarafindan 'örgüt üyekriara-
smda shasi temas sağlayabflir' ge-
rekçesiyle reddedildiği kaydedil-
di.Cezaevi yönetimi tarafindan,
tutuklu ve hükümlülerin, spor ya-
parken boyunlannın altına koy-
duklan gazetelere, TV sehpası ya
da çöp kovası olarak kullandıkla-
n pet şışelere, 'amaa dısmdakul-
lanılamaz' gerekçesiyle el konul-
duğu kaydedildi. Bolu F Tipi
Cezaevi'nde turşu yapmak isteyen
tutuklulann lahana ve domatesle-
rine, 'amaç dışmda kuDanun' ve
'kantinde turşu \ar' denilerek el
konulduğu da belirtilen raporda,
bir tutukluya, ziyaretçisinden ge-
len yeşil renkh iç çamaşınnın. sa-
kıncalı olarak alınmadığı belir-
tildi. Raporda cezae\i yönetimle-
rinin 'sakmcah iç çamasın renk-
leri' gerekçeleri ise şöyle sıralan-
dı. Kmnızı: Mahpuslann iç çama-
şırlanndan bayrak yapması. Yeşil:
Askerkıyaferininreng]. Ladvert:
Gardiyan kıyafetinin rengi.Bor-
do: Kırmızıya yakın.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Cumhuriyet gazetesinin dünkü
manşeti, "Herkes dövüyor" şeklin-
deydi ve ülkemizin gerçeğini ifade
ediyordu. Melih Aşık, Milliyet'teki
köşesinde CHP Izmir Milletvekili Er-
dal Karademir'in izlenimlerini akta-
rırken, ilginç bir alıntı yapmıştı: "Ha-
len görevinin başında olan bakıcı ka-
dınlardan biriyle konuştum. Bana,
bu işi çok abarttınız, benim dört ço-
cuğum var, onlan da döverek eğiti-
yonım, diye sitem etti."
Malatya Çocuk Yuvası'ndaki vah-
şetin, yöresel ve geçici bir sorun ol-
madığını hepimiz biliyoruz. Olayın
çok farklı boyutları bulunuyor. Bu
olayda neler olduğunu şöyle sırala-
yabiliriz: Birinci çözülmesi gereken
konu; partizanlık ya da siyasi kayır-
ma. Malatya Çocuk Yuvası Müdürü
Niyazi Yılmaz'ın bu ile tayinine, bir
AKP milletvekili, aracılık ettiğini açık-
ladı. Ortada bir siyasi kayırma olduğu
böylece itiraf edildi.
• • •
Çocuk yuvalapna yapılan çeşitli
tayin ve terfilerde, kayırma, parti-
zanlık yapıldığı ortada. Uyanık gö-
revlilerin bir torpil bularak bozuk si-
cillerine rağmen bu görevlere atan-
dıklan gözler önüne seriliyor. Sürpriz
mi? Hayır. Malatya Sosyal Hizmetler
ll Müdürü Yakup Güler'in de çeşitli
sicil sorunlan yüzünden zaman za-
man başka yerlere tayin edildiği ve
bir şekilde bu önemli görevi yürüt-
meyi sürdürdüğü görülüyor.
Bu tayin ve terfilerde siyasilerin
çeşitli sorumluluklan olduğu da bir
gerçek. AKP, bir çoğunluk partisi
olarak buradaki sorunların siyasi
sorumlusudur. Bu nedenle sorunun
üzerine bu yönüyle gitmek ve ora-
daki partizanlıkların hesabını ver-
mek durumundadır.
• • •
Tabii ki sorun, yalnızca idari ve
siyasi bir sorun olmanın ötesinde
bir toplumsal ve kültürel sorundur.
'Herkes Dövüyor'
Türkiye'nin en önemli konularından
birisi aile içi şiddettir. CHP'li millet-
vekiline "Çocuklarımı evde de dö-
verek eğitiyorum" diyen bakıcı ka-
dın, bu kültürü çok güzel dile getiri-
yor.
TV'lere yansıyan ve hepimizin acı
duymasına neden olan çocukların
öyküleri ve şiddet olaylan yerel,
münferit ve kişilere bağlı değildir.
Hürriyet gazetesi de tıpkı Cumhuri-
yet gazetesi gibi bu sorunun top-
lumsal boyutuna dikkat çekmek
amacıyla "Ya evlerdeki işkence
odası" başlığını atmıştı.
Ailelerin yüzde 34'ünde aile için-
de şiddet egemen. Ailelerin yüzde
46'sı ise çocuklanna fiziksel şiddet
uyguluyor. Şiddeti de anne, baba
ve büyük kardeş uyguluyor. Tabii
şimdi görüntülere yansıyan bakıcı
kadınları da aynca düşünmek gere-
kiyor. Onlar da aile içinde şiddete
uğrayan ve oranlan yüzde 54'e ula-
şan kadınlar arasında degiller mi?
• • •
Eğitim ve öğretimde şiddet he-
nüz yok olmuş değil. Aile içinde bu
kadar çok şiddet yaşayan ve yaşa-
tan insanlann, okulda da şiddet uy-
gulaması çok doğal sayılmaz mı?
Zaten Malatya Çocuk Yuvası'nda
dayak atmakla suçlanan bakıcılar,
idarecilerin de çocuklan dövdüğü-
nü söylüyorlar.
Türk Halk Müziği'nin ünlü isimle-
rinden Şükriye Tutkun, Çocuk
Esirgeme Yurdu'nda yaşadığı acıla-
rı daha önce bir TV programında
anlatmış ve bu uygulamanın yay-
gınlığına dikkat çekmişti. Tutkun,
"Sicili bozuk öğretmenleri yuvalara
gönderiyortardı" diyerek, bu konu-
ya yaklaşıma da dikkat çekmişti.
• • •
Malatya Çocuk Yuvası faciası,
belki şiddet kültürünün sorgulan-
ması için de bir fırsat olur. Aile
içinde şiddet, eğitimde şiddet ko-
nusu daha ciddi bir şekilde ele alı-
nır.
Hükümet ve AKP açısından ise
sorun daha acil ve yakıcıdır. Bu
alanda yapılan partizanlık ve kayır-
ma, diğer alanlardakinden çok da-
ha vahim sonuçlar doğurduğu için
bu işin üzerine daha kararlı bir şe-
kilde gitmek durumundalar. Ka-
muoyunun da bu konuyu duyarlık-
la izlediği ve izleyeceği ortada.
• • •
Çocuk yuvalarının ve çocuk eği-
timinin bilimsel bir sorun olduğu,
bu konuda uluslararası alanda
ciddi araştırmaların yapıldığı bir
dünyadayız. Bu nedenle bu konu-
nun bilimsel olarak ele alınması,
eğitim ve yetiştirme konusunun
psikoloji, pedagoji alanlarını da il-
gilendirdiğini unutmadan soruna
çözüm aranması gerektiği bir ger-
çek.