Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 EKİM 2005 SALI
14 KULTUR kultur@ cumhuriyet.com.tr
SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL
Sürünerekyaşamakya da...Oyun Atölyesi, 2005-2006 tiyatro
dönemine çağdaş Bulgar ozan ve oyun
yazan Stefan Tsanev'in 'Jeanne
d'Are'ın Öteki Ölümü' başlıklı oyu-
nunun Türkiye prömiyerini yaparak
girdi. Tsanev'in Sokrates'in Son Ge-
cea' adh oyunu daha önce Izmır Dev-
let Tiyatrosu'nca sahnelenmiş. şiirle-
ri yanında başka oyunlan da Türkçeye
çevrilmiş. Oyun Atölyesi'nin 'Jeanne
d'Arc' yapımı, Hüseyin Mevsim'in çe-
virisi, Kemal Aydoğan'ın sahne düze-
ni, Bengi Günay - Gamze Kuş'un sah-
ne tasanmı, Alper Maral'ın müziği ve
IrfimVaıt'nın ışıktasanmıyla gerçek-
leştirilnüş.
Bulgar şiirinin Mayakovskfsi ve Bul-
gar tiyatrosunun Vacla\' Havel'i olarak
anılabilecek düzeyde yaygın bir ünü var
Stefan Tsanev'in. 13 Ocak 2005 tarih-
li Cumhuriyet Kitap'ın -Cevat Ça-
pan'ın yönettiği- Şiir Atlası köşesin-
de yayımlanmış olan şiirlerinden 'Ger-
çek CMüm' başlıklı olanının 'Jeanne
d'Are' oyununun temel izleğiyle örtüş-
tüğünü keşfetmenin keyfıni sizlerle de
paylaşma adına, söz konusu dizeleri
ahntılıyorum:
'Uzun bir hastalıktan sonra ölür-
senVkanser veya veremden öldüğümü
sanmayın - / kanımın kızü ordusu ga-
yet dirençlidiri/Aniden ölürsem/inti-
har etâğbni sanmayın sakın-/yeterince
pısınk ve akılbyunduv//Anıa yine de
ötürsem_//Kafatasımda kurşun/kar-
mmda bıçaV kanımda siyanür ara-
mayın. //Dfcderime bir baJani Süriin-
me izkri görürsenizy işte budurbenim
ölümüm!' (Çevıren Hüseyin Mevsiın)
Jeanne d'Are'ın, Tsanev tarafindan
biçimlendirilen dramı işte tam da bu
noktaya odaklanıyor: 'Erk' sahipleri-
nin ayaklan altında sürünerek yaşa-
mak mı, yoksa onursuz bir var oluşa
karşı çüap ölme yürekliliğini göster-
mek mi? Sinemada ve tiyatroda on-
larca kez izlediğimiz bir tarihsel kişi
Jeanne (Türkçe'deki popüler yazımıy-
la Jan Dark). Ortaçağın sonlannda
Fransa ile Ingiltere arasında sürüp gi-
den 100 Yıl Savaşlan'nın, Fransa'yı iyi-
ce sindirdiği bir aşamada, Sntan kur-
tancısT olarak halkına yeni bir güç
aşılayan, sonralan Ermiş Jeanne ola-
rak anılacak olan Orleansh bakire,
'Bulgar ozan ve oyun yazan Stefan Tsanev'in ülkemizde ilk kez sahnelenen
'Jeanne d'Are'ın Öteki Ölümü' başlıklı yapıtı, Oyun Atölyesi'nin koyduğu yoğun
emekle, yeni dönemde en çok ilgi çeken tiyatro oyunu olacak sanıyorum.'
Domreymli çoban kız, zaman içinde,
iki ülkenin de güttüğü siyasete 'ayla-
n' bir noktaya geldiğinde, Tann ile ko-
nuştuğu iddıası nedeniyle 'kâfîr' suç-
lamasıyla engizisyonca mahkûm edi-
lir. Ya sahtekârlık yaptığını kabul ede-
rek ve yerlerde sürünerek af dilemesi
sonucunda bağışlanacak ya da büyü-
cü olduğu için yakılacaktır. Tarihin
yazdığına göre Jeanne, Tann ile olan
iletişimini inkâr etmeye yanaşmadığı
için yakılarak cezalandınlmıştı. Kili-
se tarafindan bağışlanarak 'ermiş' mer-
tebesine yükseltilmesı ise daha sonra-
ki yıllarda gerçekleşecekti.
Çafldaş Ibret oyunu
Oyun, Jeanne'ın yaşamak ya da öl-
mek arasında seçim yapacağı son ge-
ceyi gösterir. Jeanne'ın kapatıldığı hüc-
rede geçen oyunun öteki iki oyun ki-
şisi Tann ve Cellat'tır. Yazar Tsanev,
Ortaçağ tiyatrosunun, Hıristiyanlara
'ahlakdersi" verme amaçlı 'ibret oyu-
nu' (morality play) türünün çerçevesi
içine yerleştirdiği oyunu, yine ibret
oyunlannın bir özelliği olan 'alegorik'
yaklaşunla biçimlendirmiş, üç oyun
kişisini gerçek birer varlık değil de bi-
rer 'kavram' olarak değerlendirme yo-
luyla, günümüzdeki siyasi rejimlerin
'çoğuku' yaklaşımdan uzak, halktan ko-
puk politikalannı, halkuı sıradanlığı-
nı ve pısınklığını ve Tann'nnı, kendi
yaraftığı insanlann yaptıklan karşısın-
da yaşadığı 'komik' çaresizliği irdele-
mektedır. Ancak, oyun 'komikbakışap-
a'yla biçimlendirildiğinden ve sahne-
de baştan sona -sonunda 'sürpriz'li bir
açılımla doruk noktasına ulaşan- bir
'oyunsu'luk egemen olduğundan, içe-
riğin taşıdığı ciddi ileti 'eğlendirici' bir
anlatımla sunulabilmiş ve ortaya bir
saat kırkbeş dakikalık sevimli bir 'se-
yirlik' çıkmıştır.
'Oyunsu'luğa vurgu
Yönetmen Kemal Aydoğan'ın en
büyük başansı, Tsanev'in oyununun
'oyunsu' niteliğini oyunculann yorum-
lannı biçimlendirmelerinde temel yak-
laşım olarak değerlendirmelerini sağ-
lamak yanında, bu oyunsuluğu sah-
nedeki hareket biçimıne, dekor ve giy-
si tasanmlanna da taşıması ohnuştur.
Aydoğan'ın oyuncularla olduğu den-
li, dekor - giysi - ışık - müzik tasanm-
lannı gerçekleştiren sanatçılarla da
'espri' eksenli bir iletişim kurmuş ol-
ması, oyunun akışını ve izlenişini ko-
laylaştırmıştır.
Oyunun ağır yükünü üç oyuncu ta-
şıyor. Sahneden bir an bile aynlmayan
Tülay Günal oyunun eksen kişisi Je-
anne'ı yorumlarken, 'yaşamak' ya da
'öhnek' sorunsalım hem tüm ağırlı-
ğıyla yaşarken, hem de rolünün taşı-
dığı 'oyunsu'luğun tam hakkmı veri-
yor. Sunmayı üstlendiği oyunculuk
öyle tuzaklarla dolu ki, oyunun doğ-
ru okumasını yapmış olmasa, yoru-
munu her an yanlış boyuta kaydırabi-
lir. Ancak, Tülay Günal tuzaklı roller-
de deneyimli. îki yıl önce Ankara Dev-
let Tiyatrosu'nda sahnelenen Peter
Shaffer'ın 'Gorgon'unArmağanı'nda
da böyle tuzaklı bir roldeydi. Günal,
özdenetimi şaşırtıcı düzeyde yüksek
bir oyuncu... Cellat'ı canlandıran Gü-
ven Kıraç, oyunun girişini hızlı, can-
lı ve esprüi kılmada ve yapunın kome-
di dozunu belirlemede başlıca etken.
Güvenli bir fars oyunculuğuyla giydir-
diği oyun kişisini Tsevan'ın 'flbretoyu-
nu'nun "zayıflıldannatutsak' insan'ına
kolaylıkla dönüştürüyor. Ve HalukBü-
giner Kimsenin oynamaya yanaş-
madığım öğrendiğim 'Tann' rolünü
üstlenmiş. tnsanoğlunun yüzyıllarbo-
yunca düş kınklığına uğrata uğrata
perişanlaştirdığı feleğinişaşınnış' Tan-
n'nın güldürü dozunu ayarlamak ko-
lay değil. Çünkü, sırf konuşabileceği
birileri olsun diye yarattığı insanlar-
dan kazık yemiş olsa da, Tsevan'ın
'Tann'sı, Jeanne'ın 'Tannm, beni ni-
ye bırakün' sorusunu 'Isa'yı bırakma-
saydım, tsa Mesih olmayacakn,' diye
yanıtlayan bir Tann. Bilginer. yüce ve
gülünç olam iç içe banndıran bu rolü
oyuncu kişi karizmasıyla çözmüş. Ha-
luk Bilginerce bir Tann yorumlamış;
ne göğe ne de yere, yalnızca sahneye
ait olan bir Tann...
Başanlı bir yapım anlayışı, kıvrak
bir reji ve nitelikli yorumlarla sunulan
'Jeanne d'Are'ın Öteki Ölümü'nün
dönemin en çok ilgi çeken oyunlann-
dan olacağını samyorum.
15. yıl kutlama etkinlikleri başladı
AFAD yeni dönemî açtı
7-10 KASIM TARlHLERlNDE YAPILACAK
///. Uluslararası Likya Sempozyumu
ADANA(CumhuriyetBû-
rosu) -Adana Fotoğraf Ama-
törleri Derneği (AFAD), ye-
ni dönemi dernek üyelerin-
den EmineDenizer'in fotoğ-
raflanndan oluşan 'Yaşam!
Bir Yerlerde' adlı sergi ile
açti. AFAD Başkanı SefelTu-
kan, yoğun bir döneme
"Merhaba* dediklerini belir-
tirken, "AFADveüyderi,yurt
ve dûnya çapındaki başan-
lannın devamh olması için daha çok çahşmak
ve üretmekzorunda olduklannın büinciyle ye-
ni döneme gniyor" dedi.
Yeni döneme girilmesi dolayısıyla dernek
merkezinin bulunduğu Kasım Gülek Fotoğraf
Sanat Galerisi'nde düzenlenen Denizer'in, 'Ya-
şam! Bir Yerlerde' adlı sergisinin açılışmda
konuşan Ulukan, şunlan söyledi: "25'ind yı-
hnı etkinliklerle kudamaya başlayan AFAD,
heryıl olduğu gibi bu yıl
dafotoğrafseverlere eği-
tim vermeyi sürdürür-
ken, ülkemizin hatta
dünyanın birçok fotoğ-
raf ustasını Adanahlar-
la ve sanatseverlerle bu-
luşturacak. Sergive gös-
terilerimizle AFAD'm
misyonuna yakışır bir
biçimde 25 yülık gek-
neğimize Nme kazan-
dırarak yolumuza devam edeceğiz. Fotoğraf
eğitim kurslannua teknolojinin yeniükleriyle
biıükte uyum içinde sürdüreceğiz.''
Dönem açıhşını dernek üyelerinden Emine
Denizer'in uzun yıllann birikimi olan ve 'An
fotoğraflan'ndan oluşan 'Yaşam! Bir Yerlerde'
adlı sergisi ile açmalanmn da anlamh olduğu-
nu beürten Ulukan, sergjnin 28 Ekim'e dek açık
olduğunu anunsatü. (0 322 458 38 52)
Emine Denizer'in sergianden bir fotoğraf.
Kültür Senisi - Uluslararası
Likya Sempozyumu'nun üçün-
cüsü, 7-10 Kasım tarihleri ara-
sında Antalya'da yapılacak.
1995 yıhndan bu yana kuruldu-
ğu arkeolojik ve kentsel sit ala-
nı Antalya - Kaleiçi'ndeki ta-
rihi binasında etkinligini sürdü-
rüenAKMED(Suna - Inan Kı-
raç Vakfı Akdeniz Medeniyet-
leri Araştırma Enstitüsü) tara-
findan gerçekleştirilen sempoz-
yumun düzenleme kurulunda
Prof. Dr. CevdetBaybuıHuoğ-
hı, Prof.Dr. HahıkAbbasoğlu ile
Kayhan Dörtiük yer ahyorlar.
'işteLikya!' başlığından yola çı-
kılan sempozyum ise Divan
Antalya Talya Hotel Kongre
Merkezi Platin Salon'da yapıla-
cak. 7 Kasım sabahı 09.00'da-
ki açılış konuşmalannın ardm-
dan 10.30'da Refik Dunı'nun
'BaüAkdenizBölgesindeNeoü-
tike Geçiş' konulu sunumuyla
ilk oturum başlayacak. 10 Ka-
sun Perşembe, 15. oturumun
sonunda saat 17.10'da Cevdet
Bayburduoğhı ile JürgenBoıth-
hardt'ın yapacaklan genel de-
ğerlendirmeyle sempozyum so-
na erecek. Sempozyumda, Lik-
ya'nm tarihöncesinden başla-
yıp ortaçağın sonuna kadar uza-
nan süreçte coğrafyası, tarihi,
arkeolojisi, epigrafisi, nümiz-
matiği ve sanat tarihini de kap-
sayan bildiriler sunulacak. Ul-
kemizden uzmanlar, bu etkinhk-
te Avusturya, Yunanistan, ABD,
Almanya, Italya, Avustralya,
Kanada, Belçika, Ingıltere, Fran-
sa, Isvıçre ve KKTC'den arke-
olog ve ilişkili dallardan uzman-
larla buluşacaklar.
'Myra-Demre Aziz Nikolaos
KüisesiMimariDeğerlendirme-
leri', 'Geç Roma Dönemi Lik-
yası'ndaKaiseBenzeönesi', 'An-
tik Likya'da Kadının Statüsü
1
,
'Likya Mimarisi ve Mimesis\
'Geç AntikveErkenBizans Dö-
neminde Likya' sunulacak bil-
diri başlıklanna birkaç örnek
sadece. Sempozyumda sunulan
bildiriler ve sonuç bildirgesi,
daha sonra kitap olarak yayım-
lanacak.
(0 242 243 42 74-
akmed@akmed. org.tr)
YAZIODASI
SELtM tLERİ
Eylül'de Boğaziçi (3)
Eylül'ün aşka hasret kahramanı, Necib, da-
yanamaz; Suad'ın eldivenini çalar. Sonra has-
talanacak, kayıp eldivenini Suad onda bula-
caktır...
Karanlık bir gecede görülen rüya, Suad'a,
kendisinin de Necib'e karşı duygusuz olma-
dığını öğretir. 1890'ların sonundaki Istan-
bul'da, dönemi için o kadar cesur aşk içten
içe varlığını hissettirmiştir.
Hasta iyileşip üç arkadaşın yeniden birara-
ya gelişlerinde sonbahar olanca saltanatını kur-
muştur. Yağmurlar başlar. Gökyüzü duman ren-
gidir. Damlalar, "birağaçtan meyve düşergi-
bi patırdayarak nazla düştükçe, yollann biri-
ken toprakları delik deşik olarak hafif bir toz"
kalkmaktadır.
Yağmurda daima denizin ve toprağın koku-
su.
Bazı günler yazdan izlenimler taşır yine de.
Boğaziçi rüzgârsız, durgun, sessizdir. "Deniz
bir kısmı bulutlarla solmuş, ilerisi güneşle
yanmış", serilmektedir.
Karşı kıyının, Anadolu yakasının çizgileri,
renkleri duru bir ışıkta artık çok keskindir. He-
le yağmurlardan sonra.
Sandal gezilerinde ruhun ıssızlığı, çoraklı-
ğı pekişir. Görüntüler de ıssız ve çoraktır. Rüz-
gâr ve yağmur bulutları denizde siyahlanan
ürpertiler bırakır.
Bazan bir kış manzarası bile şöylece beli-
rir, neyse ki kaybolur.
Eylül'de Boğaziçi yalnız bırakılmış insanın
ruh dünyasını dört bir yanından çevreleyen eş-
siz bir dekordur. Pek az eser, istibdatın dü-
şünce ve duyguda köreltici etkisini, istibdat-
tan söz açmaksızın, belki de istibdatı hiç dü-
şünmemişken bu kadar ustaca anlatabilir...
Ülküsüz, cansız, birbirinden kopuk, amaç-
sız, ruh gurbetindeki o insanlar rüzgârda, yağ-
murda, siyah ürpertili denizde git git silinme-
ye tutsak düşerler. Tıpkı gezinti arabalarının
seyrekleşmesi, Büyükdere'deki otelde kibar
kalabalığın azalması, sularda mesirelerde eğ-
lenenlerin yok olması gibi. Suad-Süreyya-
Necib üçgeninin hayatları da sonbaharla bir-
likte sönükleşir.
Suad eylül ayına minnet besler:
"Eylül!.. öyle birayki, geçen hergüzelgü-
nü için ona minnettar olmak lazımdır. Eylül
esef ve hasret ayıdır; içine birkaç günlük kış
hücumundan acı düştüğü için, insan o gü-
zel havalarm, devamlı yazın artık geçtiğini
anlayıp esefeder ve hasret çeker..."
Boğaziçi'nde renkler solar, çiçeklerin koku-
su silinir, yapraklar hızla saranr. Yapraklann ço-
ğu dökülüşüp çamurda çürür. özgürlüğünü,
bireyliğini yaşayamayan insan burada sade-
ce yılgılara kapılır. Adı konulmamış istibdat...
Her türlü "baskı" amansız bir zafer kazanır.
"Evet, her şey çürüyor, hersey... insanlar
çürümeyecekler mi? Eylülde, sanki bahara
hasret çeken melul bir tazelik, sanki üzerine
çöken kışın, kendini mahvetmek isteyen son-
bahara rağmen devam etmek, yine bahar ol-
mak mücadelesi vardır; fakat bunun muhtaç
olduğu şeylerden mahrumdur ve kendisin-
de de dayanmak takati kalmamıştır; tabiat da
bunu anlamış gibi acı bir düşünceyle, üstü-
ne çöken ıssızlığın, matemin altında ezilerek
durur.
Ne kadar uğraşırsa uğraşsın, ne kadar da-
yanabilirse dayansın, kışın galip geleceği, ar-
tık her şeyin, hürümidin bittiğini, buna taham-
mül lazım geldiğini anlamaktan doğan bir ta-
katsizlikle ağlar... Ne renk, ne güzel koku...
İşte yapraklar ölüyor... Rüzgâr insafsız, yağ-
murinatçı; herşey çürüyor, oh!... Her şey çü-
rüyor!.."
Artık kırlangıçlar da gider.
Aşkın yaşanmadan yıkılacağını hissederiz.
Boğaziçi de kendi yıkılışına hazırlanmakta-
dır.
Mehmet Rauf, eylülü Boğaziçi'nde biryas
şarkısına dönüştürür. Yüz beş yıl önce ya-
yımlanmış bu roman, hiç şüphesiz, yarın da
edebiyatımızın en duyarlı, en ince eserleri ara-
sında varlığını koruyacak.
Önerilen
Kitap / Bir Yaz Yağmuruydu, Mario Levi, Do-
ğan Kitap, 2005.
TIPTA UZMANLIK EĞİTİMİ 2005 - TUS EYLÜL DÖNEMİ
EK YERLEŞTİRMEYE KATILMAK İSTEYENLERİN DİKKATİNE!
2005 Tıpta Uzmanlık Eğitimi (TUS) Eylül Dönemi sonunda boş kalan
kontenjanlara Ek Yerleştirme yapılacaktır. Kayıtyaptınlmayanveya yerleştirmeden boş
kalan kontenjanlar 24 Ekim 2005 tarihinde Sağlık Bakanlığı II
Müdürlüklerinden veya ÖSYM'nin www.osym.gov.tr internet adresinden
öğrenilebilir. Ek yerleştirme kontenjanlarına başvurmak isteyen adaylar, Başvurma For-
munu Ek Yerleştirme Boş Kontenjan Listesine bakarak doldurup 28 Ekim 2005 tari-
hinde Merkezimizde olacak şekilde Acele Posta Servisiyle veya Taahhütlü olarak pos-
ta ile gönderecek ya da elden teslim edeceklerdir (faks kabul edilmez).
2005-TUS Eylül Dönemi Ek Yerleştirme Kontenjanlarına başvurabilmek için
aşağıdaki koşullann tümünü karşılamak gerekir.
a) 10 - 11 Eylül 2005 tarihlerinde yapılan 2005 - TUS Eylül Dönemi sınavlanna
girmiş olmak.
b) 2005 - TUS Eylül Dönemi sonunda hiçbir programa yerleşmemiş olmak.
c) Ek yerleştirmede tercih edilen programın 2005 - TUS Eylül Dönemi merkezi
yerleştirme sonunda oluşan en küçük puana aynı puan türünde eşit veya daha yüksek
bir puana sahip olmak.
Adaylar, Başvurma Formunu ve Ek Yerleştirme Boş Kontenjan Listesini Sağlık
Bakanlığı II Müdürlüklerinden, KKTC'de oturanlar ise "Bedrettin Demirel Caddesi,
No: 101, Lefkoşa/KKTC " adresindeki ÖSYM Temsilciliğinden 24-28 Ekim 2005 ta-
rihleri arasında alabilirler.
Adaylar, 2005 - TUS Eylül Dönemi Ek Yerleştirme ile ilgili danışma için (0 312) 298
80 50 numaralı telefona başvurabilirler.
ÖSYM BAŞKANLIĞI
SIVAS VALİLİĞİ İL ENCÜMENİ
BAŞKANLIĞFNDAN
l-_Mülkiyeti Sıvas tl Özel Idaresi'ne ait Sıvas mer-
kez Ortülüpınar Mahallesi. Istasyon Caddesi üzerinde
ve tapunun 25 pafta, 1841 ada ve 1 nolu parselde ka-
yıth 3062 M2 arsa üzerine yapılmış olan 114 oda, 234
yatak kapasıtelı. lokanta ve çok amaçlı salonlardan
oluşan 10 katlı ve "4 yıldızlı otel binası", 2886 sayıh
Devlet Ihale Kanunu'nun 35 a maddestne göre kapalı
teklif usulüyle satılacaktır.
2- Satılacak taşınmazın muhammen bedeli KDV ha-
riç 10.000.000.00 YTL olup. geçici teminat tutarı:
300.000.00 YTLdir.
3- thale, tl Encümeni'nce 23 Kasım 2005 Çarşamba
günü saat 10.00'da Sıvas ll Özel Idaresi Hizmet
Kompleksi Encümen Toplanh Salonu'nda yapılacak-
tır.
4- İhaleye ılışkın şartname, Sıvas tl Özel Idaresi
Gelir Şube Müdürlüğü'nde mesai saatlen içerisinde
görûlebilir/ücretsiz temin edilebilir.
5- tsteklilerin: Aşağıdaki belgeleri içeren kapalı
teklif zarflannı inale saatine kadar, makbuz karşılığın-
da ihale komisyonu başkanlığına vermesi gerekmekte-
dir.
Dış zarf aşağıdaki belgeleri içerecektir.
a) Içzarf (teklif zarfi)
b) Nüfus cüzdanı (aslını ibraz etmek şartıyla sureti),
c) Tebliğe esas ikâmet belgesi,
d) tstekli tiizel kişi ise oda kaydı ve vergi levhası,
e) Vekâleten iştirak edilmesi halinde noter tasdikli
vekâletname, şirket adına iştirak edilmesi halinde şir-
keti temsile yetkili olduğuna dair noter tasdikli imza
sirküsü, ortak girişim olması halinde ise noter tasdikli
ortaklık sözleşmesi ve imza sirküsü,
f) tmzalı şartname,
g) Sıvas Valiligi tl Encümeni Başkanlığı adına alın-
mış, 300.000.00 YTL tutanndakı geçici teminatın ya-
tınldığına dair banka makbuzu veya teminat mektubu,
6- fiıaleye iştirak edenler şartnameyi peşinen kabul
etmiş sayılırlar.
7- tdare, ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir.
8- Telgraf veya faksla yapılacak müracaatlar ve pos-
tada meydana gelebılecek gecıkmeler kabul edilmeye-
cektir.
tlan olunur. Basın: 49754
ACI KAYBIMIZ
Merhum Akhisarlı Çanakkale Gazisi Emekli
Öğretmen M. Asım ve E$i Z. Hilmiye Çetinkaya'nm
kızı,lstanbul Büyükşehir- Eminönü ve Eski Eserler
MİMAR'I
AYSEL ÇETİNKAYA
24/10/2005 günü Hakk'ın Rahmetine kavırçmuştur.
Cenazesi 25/10/2005 günü Karacaahmet Camii'nden
öğle namazında kaldınlarak Karacaahmet Mezarlığmda
toprağa verilecektir.
KARDEŞLERİ; Ayfer- (Merhum Okhan)- Orhan Kaya Çetinkaya
YECENLERİ; Prof.Dr.Gölay Hergenç- Dr.Senay Rasche- Dr.Nuray Örge-
Öğretnıen Burçin Didem Koru- Ekin Uluseri- Cem ve Sema Arıman
KÜÇÛKYEGENLERİ; Doga Hergenç- Renan ve Suzan Rasche-
Timur ve Tamer Örge- Oğuzhan ve Batuhan Koru
AKRABALAR1; Necla ve Reyhan Çetinkaya- Leyla Yetkin- Selma Gökcek
Sevenlerine duyrulur. Çiçek gönderilmemesi rica olunur.
Arzu edenlerin Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ne
bağış yapmasıricaolunur.