Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 EKİM 2005 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
Küreselleşme çağındaulusal
çıkarlarnasıl korunuyor?Sovyetler Birliği'nin dağılmasından son-
ra küreselleşme dalgası dünyayı sardı. Artık
ulus-devletlerin, ulusal çıkarkavrarrunın dün-
ya politikasın-
daki öneminı
yitirdiğini sa-
vunanlarorta-
yaçıktı.
Acaba bu
doğru muy-
du? Ülkeler
küreselleşme
dalgasına ka-
pılıp ulusal çı-
karlanndan
vazgeçme yo-
luna nu gideceklerdi... 1990'dan bu yana ya-
şanan süreç bunun hiç de böyle olmadığıru
gösterdi. Devletler kendi ulusal çıkarlannı sa-
vunmaya devam ediyorlardı.
ULUSDEVLET
ANUYIŞI
SONA Ml ERDİ?
Onur ÖYMEN 3
• Sovyetler'in çökmesinin ardından yoğun olarak gündeme
getirilmesine karştn yaşanan süreç, devletlerin ulusal çıkarlannı yeni
konseptlerle savunmayı sürdüreceklerini ortaya koydu. Ulusal çıkarlann
nasıl korunacağına ilişkin ABD'de 2000 yılında oluşturulan partiler
üstü komisyon 5 maddelik bir karar aldı. Bu kararlar, Amerikan ulusal
çıkarlanndan ödün verilmemesinin söz konusu olmadığını içeriyor.
Dünyaıun yeni koşullannda tek süper güç
olarak gösterilen Amerika'nın stratejik he-
defleri, devletin öncelikli amaçlan ne olma-
lıydı? Bu sonılara cevapvermek üzereABD'de
partiler üstü bir komisyon oluşturuldu. Eski
bakanlardan, Kongre üyelerinden, yüksek
bürokratlardan ve önernli düşünce kuruJuş-
lannın başkanlanndan oluşan bu komisyon
12 Temmuz 2000 tanhınde bir rapor yayım-
ladı. Raporda ABD'nin hayati ulusal çıkar-
lan olarak beş hedef saptanmıştı:
I ABD'ye veya yurtdjşındakı ABD kuv-
vetlerine karşı nükleer, biyolojik ve kimya-
sal saldınlan önlemek,
I Müttefik ülkelerin varlığını korumak ve
ABD ile işbirliğini sağlamak,
I ABD'nin sınırlannda güçlü hasım ül-
kelerin veya çökmekte olan devletlerin orta-
ya çıkmasını engellemek,
I Uluslararası ticaret, mali piyasalar ve
cevresel konularda dünya çapındaki sistem-
lerin varlığıru ve istikrannı korumak,
ABD'ye en büyük rakip: ÇIN21. yüzyılda Amerika'nın karşısına
başka güçler çıkabilir mi?
Amerika'nın üstünlüğünü tehdit ede-
bilecek ülkeler hangileridir? Bu konu-
da yapılan bir kamuoyu araştırması
Amerikalılann kendılerine en büyük
rakip olarak Çin'i gördüklerini ortaya
koyuyor. Amerikalılann yansı. Çın'in
Amerika'nın üstünlüğünü tehdit edebı-
lecek bir güç olabileceğine inanıyor.
Japonya'yı rakip
olarak görenler sa-
dece>r
üzde8'den.
Rusya ve Avru-
pa'yırakipsayan-
lar ise yüzde 6'dan
ibaret. Çin toplumu da Amerika'nın
üstünlüğünden rahatsızlık duyuyor. Hü-
kümetin yönlendırdığı basın, yapılan res-
mi beyanlar, siyasi konularda yayımla-
nankitaplarhep Amerika'yı birnuma-
ralı düşman olarak gösteriyor. Onlara
göre Çin, Rusya, Fransa ve diğer bazı
devletler güçlerini bir araya getırerek
Amerika'yı dengelemelidir.
Hızlı kalkınmada çin
başrolde
Çin'i ve genel olarak Uzakdoğu'yu
Amerika'ya rakip olarak görenler büs-
bütün haksız sayılmazlar. Tarihteki eko-
nomik güç dengelennı inceleyenler pek
uzak sayılmayacak geçmişte Asya ül-
kelerinin dünya ekonomisinde ağırlık
sahibi olduklannı görüyorlar. Ömeğin
sanayi devriminin başladığı yıllarda,
182O'de Asya ülkeleri dünya üretimi-
nin yüzde 60'uıı sağhyorlardı. Sanayi
devriminde geri kalan bu ülkeler uzun-
ca bir süre geri plana düştüler. 1940'ta
Asya ülkelerinin dünya üretimindeki
payı yüzde 20'ye geriledi. Ancak daha
sonraki yıllarda yaşanan kalkınma sü-
reci sonucunda bugün Asya'nın dün-
ya üretimindeki payı yüzde 40'a yük-
seldi. Asya Kalkınma Bankası'mn tah-
minlerine göre 2025 yılında Asya tek-
rar tarihteki konumuna gelecek ve dün-
ya üretiminin beşte üçünü karşılaya-
cak.
Bölgenin hızlı kalkınmasında baş ro-
lü Çin oynuyor. Bu ülkenin uzunca bir
süre yılda yüzde 8'lik, yüzde 9'luk kal-
Çin de küreseUeşmenin getirdiği yeni koşullar nedeniyle ulusal çıkarlanndan fedakârhkta bulunmayı öngörmü-
yor, tam tersine yeni koşullarda ulusai çıkarlannı en iyi biçimde savunmayı hcdefliyor.
• Küreselleşme çağında ulusal çıkarlanndan ödün
vermeyeceğinin her türlü belirtisini veren Çin, ABD
halkının yansı tarafından ülkelerinin üstünlüğünü
tehdit eden güç olarak algılanıyor. Pekin, yüksek
kalkınma oranlan ve savunma alanında teknolojiye
yaptığı yatırımlarla bunun sinyalini de veriyor.
kınma luzını yakalaması 20. yüzyum son
20 yılında kalkınma hızını üç misli art-
tırmasına olanak verdi. 21. yüzyıhn ba-
şında ABD ekonomisi Çin'in yaklaşık
olarak ıkı katı büyüklüğünde ol-
masına rağmen mevcut büyü-
me oranlan korunduğunda
2020 yılı civannda Amerika
ile Çin'in toplam ekonomik
gücünün birbirine yaklaşacağı
hesaplanıyor. (**Nye, Joseph s., The Pa-
radox of American Power, Oxford Unı-
versity Press, 2002, New York s. 18,19.)
Ancak bu gibi kıyaslamalar yapılır-
ken Çin'in düşük kişi başına milli ge-
liri ve Amerika'nın teknolojik üstünlü-
ğü, özellikle savunma sanayii alanında-
ki düzeyi gözden kaçınlmama-
lı. Gene de Çin'in savunma
sanayii alanındaki atılımlan
yakın bir gelecekte bu ülkenin
potansiyelinde büyük devlet-
ler için bile ciddiye alınması
gereken bir boyut oluşacağını gösteri-
yor. Rand Corporation'ın yaptığı bir
araştırmaya göre 2015 yılında Çin'in sa-
vunma harcamalan Japonya'nın 6 mis-
line yükselecek. Bazı Amerikalı düşü-
nürler Çin'in stratejik açıdan kısa va-
deli hedefinin Amerika'nın Uzakdo-
ğu'daki üstünlüğüne son vermek, uzun
vadeli hedefinin ise Amerika'nın dün-
yadaki tek etkili güç olma monopolü-
nü sona erdirmek olduğunu düşünü-
yorlar. (*Nye, 19-21)
Çin'in savunma politikası ileri tek-
nolojiye dayalı bir silahlı kuvvetlere
sahip olmayı ve aktif savunma strate-
jisi uygulamayı öngörüyor. Başka ülke-
lerin topraklannda nükleer güç bulun-
durmayacağını belirten Çin, bu silah-
lan sadece ulusal savunmanın gerektir-
diği hallerde kullanacağını vurguluyor.
Öyle anlaşılıyor ki, Çin de küreselleş-
menin getirdiği yeni koşullar nedeniy-
le ulusal çıkarlanndan fedakârlıkta bu-
lunmayı öngörmüyor, tam tersine yeni
koşullarda ulusal çıkarlannı en iyi bi-
çimde savunmayı hedefliyor.
• ABD'nin stratejik hasmı olması muh-
temel olan Çin ve Rusya gibi ülkelerle
ABD'nin ulusal çıkarlanna uygun biçimde
verimli işbüiiği sağlamak. Aslında Amerika'da
gerek Cumhuriyetçiler, gerek Demokratlar,
dış politikayı Amerikan iç politikasının bir
uzantısı gibi görüyorlar, çıkarttıklan yasala-
ra diğer ülkelerin de uymalan gerektiğini dü-
şünüyorlar ve bu yasalara uymayanlara ge-
rektiğinde yapnnm uygulamaktan da çekin-
miyorlardı. Ancak diğer taraftan son 10 yıl
içinde Kongre, ABD Yönetiminin imzaladı-
ğı pek çok antlaşmayı onaylamayı reddet-
mişti. Birçok Amerikalının düşüncesine gö-
re Amerika, uluslararası antlaşmalann koy-
duğu kurallara tabi olabilecek bir ülke değil-
di. Aynca dünyanın en zengin ülkesi olma-
sına rağmen Kongre, Amerika'nın dış yar-
dımını azaltıcı kararlar almış, Birleşmiş Mil-
letler'e ve diğer bazı uluslararası kuruluşla-
ra ABD'nin katkı paylannı ödemesini
de uzun süre engellemişti.
Saldırıdan sonra çok
sey defllstl
11 Eylül terörist saldınlanndan son-
ra Amerika'da pek çok şey değişri. ABD
Kongresi dış ilişkilerin önemini yeni-
den anlamaya başladı. ABD uluslara-
rası işbirliğine daha çok önem verme-
ye başladı. Ama bu yeni yaklaşımlar kü-
reselleşmenin gerektirdiği kapsamlı bir
işbirliği boyutuna pek ulaşamadı. Ame-
rika. başka ülkelerin küresellesmerun ge-
reği olarak kendi ulusal çıkarlarınj ar- •
ka plana bırakmalannı istiyor, ama sı-
ra kendisine gelince buna pek yanaşmı-
yordu. Nitekim, 1990'lann
sonundaki Kosova tecrübe-
sinden sonra Amerika, Af-
ganistan'a yönelik olarak
gerçekleştirdiği harekâtta
NATO'nunyönetim sorum-
luluğunu üstlenmesini iste-
medi. Afganistan'a yönelik harekât
ABD'nin tek başma karar verdiği bir
operasyon oldu. Daha sonra ABD'nin
isteği üzerine Kâbil şehrinin ve hava-
alanının güvenliğınin sağlanması için
NATO'nun yönetiminde ISAF adında
birbirlik kuruldu. Türkiye ISAF'ın ko-
mutasını iki kere üstlendi. Başka NA-
TO ülkeleri de bu güçte aktif görev al-
dılar. Ama Afganistan operasyonunun
tümü NATO Konseyi'nin yönetimine
konulmadı. Her şeye ABD özgürce ka-
rar verebilmeliydi.
AB ülkelerlnden glrlslm
AB ülkeleri de değişen dünya koşul-
lanna ayak uydurabilmek için bir dizi
girişimde bulundular. Anlaşıldı ki, AB
içinde yapısal değişiklikler için kap-
samlı bir reform gerekmektedir. Bu-
nun yolu da yeni bir anayasa hazırlamak-
tır. Bu amaçla eski Fransa Çumhurbaş-
kanı VaJery Gtscard d'Estaing'in baş-
kanlığında bir Konvansiyon toplandı.
Sosyal haklar biraz geri planda bıra-
kılmıştı. Buhazırlıklaryapılırken Avru-
pa ülkelerinin halklanna yeterince bilgi
verilmemişti. AB ülkelerinin vatandaş-
lan Brüksel 'de kendilerinin geleceği ko-
nusunda ne kararlar alındığını pek bil-
miyorlardı. Bu anayasa metni Hollanda
ve Fransa gibi ülkelerde referanduma
sunulmasının ardından reddedildi ve bu
durum AB'nin tarihi boyunca yaşadığı
en büyük krizlerden birine yol açtı.
G. KAHRAMAN
KILIC
Birlikte başladığımız üretim sevdamız büyüyor.
Gülüşün çalışanlarımızın yüzünde yeniden
doğuyor.
Kurucu Başkanımızı yitirişimizin
4. yılında saygıyla anıyoruz.
SANAT TOPRAK ÜRÜNLERİ AİLESİ
Rusya yeniden güç olabilir mi?
Dünyanın değişen koşullan Rus-
ya'nın ulusal stratejilerini nasıl etki-
ledi? 21. yüzyılın başlannda Rusya
ulusal çıkarlannı korumak için hangi
temel ilkeleri benimsiyor? Bu sorula-
nn cevabı Cumhurbaşkanı Pntin'in
10 Ocak 2000 tarihinde imzaladığı
Yeni Ulusal Güvenlik Konsepti belge-
sinde yer alıyor. Bu yeni konseptin es-
kisinden en önemli farkı şu: Eski kon-
septte ülkeye yönelik bir tehdit orta-
ya çıktığında Rusya'nın nükleer si-
lahlannı ilk olarak kullanabileceği be-
lirtilmişken yeni konseptte "sflahh bir
sakhnyı önlemek için diğer bütün yol-
iar denendikten sonra nükleer silahla-
nn kuDanılabfleceğr kaydedıliyor
Yeni güvenlık belgesinde Rusya'nın
büyük ekonomik, bilimsel ve tekno-
lojik potansiyeli ve Avrasya latasında-
ki emsalsiz stratejik konumu nede-
niyle dünya politikasında etkili bir rol
oynadığı kaydediliyor. Bubelgede ay-
nca başka ülkelerin Rusya'yı siyasi,
ekonomik ve askeri açılardan zayıflat-
maya çalıştıklan ve uluslararası so-
runlann çözümünde Rusya'nın çıkar-
lanm yeterince dikkate almadıklan
belirtiliyor. Acaba bu gereksiz bir ku-
runtu mu yoksa içinde gerçek payı
olan bir değerlendirme mi? Geçmiş-
te Rusya'nın büyük bir güç. bir süper
devlet olmasını kendi güvenlik çıkar-
lan açısından önemli bir tehdit unsu-
ru olarak gören ülkelerin bugün Rus-
Mlademir Putin
ya'nın yeniden büyük bir askeri ve
ekonomik güç haline gelmesini mem-
nuniyetle karşılayacaklan söylenebi-
lirmi?
Belgede uluslararası ilişkilerde eşit
koşullann ve karşılıklı çıkarlann gö-
zetileceğinden söz ediliyor. Halkın çı-
karlannınkorunması ve rerahının yük-
seltilmesinin devletin önemli hedefle-
ri arasında olduğu belirtildikten son-
ra toplumun manevi değerlerinin, ge-
leneklerinin ve halkın vatanseverlik
duygulannın korunup güçlendirilme-
sinin amaçlandığı vurgulamyor. Öy-
le anlaşılıyor ki, Rusya'da dünyanın de-
ğişen koşullanna rağmen vatansever-
lik duygulannın güçlendirilmesi çağ-
dışı bir anlayış gibi görüknüyor.
Türkiye'de "miDryetçilik" sıfatını
başkalannı çağın gerisuıde kalmakla
suçlamak için kullananlann Rusya'nın
bu yeni Ulusal Güvenlik Kavramı bel-
gesini dikkatle okumalannda yarar
var. Rus ekonomisi 1998 yıhndaki bü-
yük krizin ardından hızb bir toparlan-
ma sürecine girdi. Daha önce ekono-
mik istikrar için IMF'den büyük mik-
tarlarda borç alan Rusya, 199O'lı yıl-
lann sonundan itibaren bir daha
IMF'den borç almadı.
Krizi çabuk atlatan Rusya ekono-
mik alanda hızlı bir kalkınma süreci-
ne girdi ve 1999 yılında yüzde 3.2 'lik
bir gayri safi milli hasıla artışı gerçek-
leştirdi. Aynı yıl sanayi üretimi yüz-
de 8 arttı. 2000'li yıllann başlannda
Gayri Safi Milli Hasıla artışı daha da
yükseldi. 31 Ocak 2005 tarihinde Rus
Mahye Bakanı AJekseyKııdrin IMF'ye
bir mektup göndererek artık krediye
ihtiyaç duymadıklarmı bildirdi. Rus-
ya aynı tarihte son borç taksiti olan 3.3
milyar dolan IMF'ye ödedi. Aslında
Rusya'nın borç taksitlerinin son öde-
me tarihi 2008 yılıydı. Ama dünya
petrol fiyatlanndaki yükselişten yarar-
lanan Rusya borçlannı erken ödeme-
yi tercih etti ve bu sayede 204 milyon
dolarlık faiz borcundan da kurtulmuş
oldu. _ _ _ _ _ _
SÜRECEK
Yeni bir stratejik
ve ekonomik
güç: Hindistan
Dünyanın önde gelen
ülkelerinden biri de Hin-
distan. Bu ülkenin 21.
yüzyılda dünyadaki ge-
lişmelere damgasını vura-
cak ülkelerden biri olaca-
ğı anlaşılıyor. Hindistan
21. yüzyılm ilk çeyreğin-
de Çin'i geçerek dünya-
mn nüfusça en büyük ül-
kesi olacak. Daha bugün-
den Hindistan'ın nüfusu
ABD'nin dört katı. Uzun
yıllar boyunca Gayri Sa-
fi Milli Hasıla artışı yüz-
de l'i veya 2'yi geçeme-
yen Hindistan, son yıllar-
da yaptığı atılımla yüzde
5-6 oranında artış sağla-
dı. Daha da önemlisi Hin-
distan'ın artık onlarca
nükleer baslığa ve bunla-
n fırlatacak oıta menzil-
li füzelere sahip olduğu
biliniyor.
Hindistan'ın silahlı
kuvvetler mevcudu 1.2
milyona ulaştı. Yıllık sa-
vunma harcamalan da 1 1
mıryar dolara yaklaştı
Devletin rolü
Bu kadarbüyük bir gü-
ce ve potansiyele sahip
olan Hindistan, ulusal gü-
venlik çıkarlannı nasıl de-
ğerlendiriyor? Bugün Hint
milliyetçiliğinin özünde
Hint toplumunun güçlü
yapısı ile devletin yön ve-
rici rolü yahyor.
Ülkenin güçlü olması-
nın güçlü bir orduya sa-
hip olmaya bağlı bulundu-
ğu Hindistan'da uzun yıl-
lardan beri anlaşılmıştı.
Bu nedenle Hint hükü-
metleri başka alanlardaki
önemli yatınmlardan kı-
sarak yüksek savunma gü-
cüne sahip bir orduyu
oluşturmaya öncelik ver-
diler. Ancak güçlü bir or-
duya sahip olmanın yo-
lunun güçlü bir ekonomi-
ye de sahip olmaktan geç-
tiğini anladılar Kendi
ayaklan üzerinde duran
bir ekonomi ve savunma
yapısı teknoloji alanında
da ileri bir düzeye gebne-
yi gerektiriyordu. Işte bu
nedenlerle Hindistan hem
sivil hem de askeri alan-
da ileri teknoloji sahibi
olmaya özen gösterdi.
Hindistan bütün bu alan-
larda hedeflerine ulaşa-
bilmek için devlete öncü
rolü verdi. Devletin yön
verici etkinliği ve bağım-
sız bir ülkenin ulusal gü-
venlik çıkarlannın gerek-
tirdiği önlemleri almak
bugün Hindistan'ın temel
politikasını oluşturuyor.
Uzun yıllar boyunca
nükleer silahlanma konu-
sunda çaba gösteren. an-
cak uluslararası toplum
tarafından bu çabalan hoş
karşılanmayan Hindistan
HMayısl998'deüç nük-
leer deneme birden yaptı
ve fıilen nükleer devlet-
ler kulübüne girdi. Hindis-
tan'ın hemen arkasından
Pakistan da kendi nükle-
er denemesini yaptı ve o
da Hindistan'dan geri kal-
madığını gösterdi. Bu ba-
şanlı denemelerin ardın-
dan bir demeç veren Hin-
distan Başbakanı AtalBi-
hariVajpayee özetle şun-
lan söyledi: "Bu testleri
gerçekleştirmemiz ulusal
güvenüğimizeverdiğimiz
önemi gösteriyor. Hindis-
tan nükleersflahlarasahip
ülkeJerccçevTflnuştir.Hiç-
bir hükümetbu gerçekle-
ri dikkateahnadan bir gü-
ventikpobtikasıohıştura-
maz."
Japonya dünya
ekonomisinde
iyi bir yerde
Brinci Dünya Savaşı'nın
ardmdan dünya siyaserin-
de olmasabile dünya eko-
nomisinde çok büyük bir
yere sahip olan Japon-
ya 'nın bu başansınuı ne-
deni, çabalannı daha çok
ekonomi ve teknoloji
alanlanna yöneltmesiydı.
Savaşm bitişiyle banşçı
hedefler içerenbir anaya-
sa kabul etti, nükleer si-
lahlara sahip olmama il-
kesini benimsedi. Strate-
jisini savaş öncesinden
farklı olarak sadece ülke
savunması hedefine göre
oluşturduve savunma har-
camalannın gayri safi mil-
li hasılanın yüzde l'ini
geçmemesi ilkesini kabul
etti. Ancak Japonya'nın
izlediği "pasiT1
savunma
politikası bu ülkenin dün-
ya meselelerinde yeterin-
ce söz sahibi olmasına
olanak vermiyordu.
Bazılan Japonya'yı bir
ulus-devletten çok bir ti-
caret şirketine benzetiyor.
Bu politika ekonomik
alanda yanm yüzyıldan
beri Japonya'ya ekonomi
ve teknoloji alanlannda
çok şey kazandırdı.
Acaba uzun yıllardır iz-
lenen bu siyasi tercih sür-
dürülebilecek mi? Bazı
uzmanlar Japonya'nın ya-
kın bir gelecekte bu yol-
dan aynlarak Amerika'ya
daha az bağımlı bir sa-
vunmapolitikası izleyece-
ğini ve savunma harca-
malannı hissedilir dere-
cede arttıracağıru tahmın
ediyorlar. Zira özellikle
Soğuk Savaş'ın ve ona
bağlı olarak oluşan iki ku-
tuplu dünya dengesinin
ortadan kalkmasından
sonra Japonya'nnı dün-
yada ve bölgesindeki gü-
venlik koşullanndaki ge-
lişmeleri fark etmemesi
mümkün değil.
Çin' in bir nükleer dev-
let olarak ortaya çıkması
ve savunma alanında ola-
ğanüstü harcamalar ya-
parak bölgede üstünlük
kazanması, bu ülkede
yeşermeye başlayan
Japonya karşırı tepkiler,
Alt Kıtada Hindistan'm
ve Pakistan'ın birer nük-
leergüç olarak ortaya çık-
malan, Rusya'nm Çin'le
ve bazı Orta Asya ül-
keleriyle Şanghay BeşUsi
denilen ortaklıklar kur-
ması Japonya'nın gör-
mezhkten gelemeyeceği
gelişmelerdir.
82 yıllık kalemiz,
"Sol mememizin altındaki cevahir"
Cumhuriyet
"Dostlar arasına,
Güneşin sofrasına"
Hoş geldiniz
Şişli'de sizinle daha güçlüyüz.
Şişli Kelepir Kitabevi - Cafe
Büyükdere Cad. No: 31 Şişli
Tel:(0212) 246 58 81