14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 EKİM 2005 PAZAR CUMHURİYET SAYFA Küreselleşme çağındaulusal çıkarlarnasıl korunuyor?Sovyetler Birliği'nin dağılmasından son- ra küreselleşme dalgası dünyayı sardı. Artık ulus-devletlerin, ulusal çıkarkavrarrunın dün- ya politikasın- daki öneminı yitirdiğini sa- vunanlarorta- yaçıktı. Acaba bu doğru muy- du? Ülkeler küreselleşme dalgasına ka- pılıp ulusal çı- karlanndan vazgeçme yo- luna nu gideceklerdi... 1990'dan bu yana ya- şanan süreç bunun hiç de böyle olmadığıru gösterdi. Devletler kendi ulusal çıkarlannı sa- vunmaya devam ediyorlardı. ULUSDEVLET ANUYIŞI SONA Ml ERDİ? Onur ÖYMEN 3 • Sovyetler'in çökmesinin ardından yoğun olarak gündeme getirilmesine karştn yaşanan süreç, devletlerin ulusal çıkarlannı yeni konseptlerle savunmayı sürdüreceklerini ortaya koydu. Ulusal çıkarlann nasıl korunacağına ilişkin ABD'de 2000 yılında oluşturulan partiler üstü komisyon 5 maddelik bir karar aldı. Bu kararlar, Amerikan ulusal çıkarlanndan ödün verilmemesinin söz konusu olmadığını içeriyor. Dünyaıun yeni koşullannda tek süper güç olarak gösterilen Amerika'nın stratejik he- defleri, devletin öncelikli amaçlan ne olma- lıydı? Bu sonılara cevapvermek üzereABD'de partiler üstü bir komisyon oluşturuldu. Eski bakanlardan, Kongre üyelerinden, yüksek bürokratlardan ve önernli düşünce kuruJuş- lannın başkanlanndan oluşan bu komisyon 12 Temmuz 2000 tanhınde bir rapor yayım- ladı. Raporda ABD'nin hayati ulusal çıkar- lan olarak beş hedef saptanmıştı: I ABD'ye veya yurtdjşındakı ABD kuv- vetlerine karşı nükleer, biyolojik ve kimya- sal saldınlan önlemek, I Müttefik ülkelerin varlığını korumak ve ABD ile işbirliğini sağlamak, I ABD'nin sınırlannda güçlü hasım ül- kelerin veya çökmekte olan devletlerin orta- ya çıkmasını engellemek, I Uluslararası ticaret, mali piyasalar ve cevresel konularda dünya çapındaki sistem- lerin varlığıru ve istikrannı korumak, ABD'ye en büyük rakip: ÇIN21. yüzyılda Amerika'nın karşısına başka güçler çıkabilir mi? Amerika'nın üstünlüğünü tehdit ede- bilecek ülkeler hangileridir? Bu konu- da yapılan bir kamuoyu araştırması Amerikalılann kendılerine en büyük rakip olarak Çin'i gördüklerini ortaya koyuyor. Amerikalılann yansı. Çın'in Amerika'nın üstünlüğünü tehdit edebı- lecek bir güç olabileceğine inanıyor. Japonya'yı rakip olarak görenler sa- dece>r üzde8'den. Rusya ve Avru- pa'yırakipsayan- lar ise yüzde 6'dan ibaret. Çin toplumu da Amerika'nın üstünlüğünden rahatsızlık duyuyor. Hü- kümetin yönlendırdığı basın, yapılan res- mi beyanlar, siyasi konularda yayımla- nankitaplarhep Amerika'yı birnuma- ralı düşman olarak gösteriyor. Onlara göre Çin, Rusya, Fransa ve diğer bazı devletler güçlerini bir araya getırerek Amerika'yı dengelemelidir. Hızlı kalkınmada çin başrolde Çin'i ve genel olarak Uzakdoğu'yu Amerika'ya rakip olarak görenler büs- bütün haksız sayılmazlar. Tarihteki eko- nomik güç dengelennı inceleyenler pek uzak sayılmayacak geçmişte Asya ül- kelerinin dünya ekonomisinde ağırlık sahibi olduklannı görüyorlar. Ömeğin sanayi devriminin başladığı yıllarda, 182O'de Asya ülkeleri dünya üretimi- nin yüzde 60'uıı sağhyorlardı. Sanayi devriminde geri kalan bu ülkeler uzun- ca bir süre geri plana düştüler. 1940'ta Asya ülkelerinin dünya üretimindeki payı yüzde 20'ye geriledi. Ancak daha sonraki yıllarda yaşanan kalkınma sü- reci sonucunda bugün Asya'nın dün- ya üretimindeki payı yüzde 40'a yük- seldi. Asya Kalkınma Bankası'mn tah- minlerine göre 2025 yılında Asya tek- rar tarihteki konumuna gelecek ve dün- ya üretiminin beşte üçünü karşılaya- cak. Bölgenin hızlı kalkınmasında baş ro- lü Çin oynuyor. Bu ülkenin uzunca bir süre yılda yüzde 8'lik, yüzde 9'luk kal- Çin de küreseUeşmenin getirdiği yeni koşullar nedeniyle ulusal çıkarlanndan fedakârhkta bulunmayı öngörmü- yor, tam tersine yeni koşullarda ulusai çıkarlannı en iyi biçimde savunmayı hcdefliyor. • Küreselleşme çağında ulusal çıkarlanndan ödün vermeyeceğinin her türlü belirtisini veren Çin, ABD halkının yansı tarafından ülkelerinin üstünlüğünü tehdit eden güç olarak algılanıyor. Pekin, yüksek kalkınma oranlan ve savunma alanında teknolojiye yaptığı yatırımlarla bunun sinyalini de veriyor. kınma luzını yakalaması 20. yüzyum son 20 yılında kalkınma hızını üç misli art- tırmasına olanak verdi. 21. yüzyıhn ba- şında ABD ekonomisi Çin'in yaklaşık olarak ıkı katı büyüklüğünde ol- masına rağmen mevcut büyü- me oranlan korunduğunda 2020 yılı civannda Amerika ile Çin'in toplam ekonomik gücünün birbirine yaklaşacağı hesaplanıyor. (**Nye, Joseph s., The Pa- radox of American Power, Oxford Unı- versity Press, 2002, New York s. 18,19.) Ancak bu gibi kıyaslamalar yapılır- ken Çin'in düşük kişi başına milli ge- liri ve Amerika'nın teknolojik üstünlü- ğü, özellikle savunma sanayii alanında- ki düzeyi gözden kaçınlmama- lı. Gene de Çin'in savunma sanayii alanındaki atılımlan yakın bir gelecekte bu ülkenin potansiyelinde büyük devlet- ler için bile ciddiye alınması gereken bir boyut oluşacağını gösteri- yor. Rand Corporation'ın yaptığı bir araştırmaya göre 2015 yılında Çin'in sa- vunma harcamalan Japonya'nın 6 mis- line yükselecek. Bazı Amerikalı düşü- nürler Çin'in stratejik açıdan kısa va- deli hedefinin Amerika'nın Uzakdo- ğu'daki üstünlüğüne son vermek, uzun vadeli hedefinin ise Amerika'nın dün- yadaki tek etkili güç olma monopolü- nü sona erdirmek olduğunu düşünü- yorlar. (*Nye, 19-21) Çin'in savunma politikası ileri tek- nolojiye dayalı bir silahlı kuvvetlere sahip olmayı ve aktif savunma strate- jisi uygulamayı öngörüyor. Başka ülke- lerin topraklannda nükleer güç bulun- durmayacağını belirten Çin, bu silah- lan sadece ulusal savunmanın gerektir- diği hallerde kullanacağını vurguluyor. Öyle anlaşılıyor ki, Çin de küreselleş- menin getirdiği yeni koşullar nedeniy- le ulusal çıkarlanndan fedakârlıkta bu- lunmayı öngörmüyor, tam tersine yeni koşullarda ulusal çıkarlannı en iyi bi- çimde savunmayı hedefliyor. • ABD'nin stratejik hasmı olması muh- temel olan Çin ve Rusya gibi ülkelerle ABD'nin ulusal çıkarlanna uygun biçimde verimli işbüiiği sağlamak. Aslında Amerika'da gerek Cumhuriyetçiler, gerek Demokratlar, dış politikayı Amerikan iç politikasının bir uzantısı gibi görüyorlar, çıkarttıklan yasala- ra diğer ülkelerin de uymalan gerektiğini dü- şünüyorlar ve bu yasalara uymayanlara ge- rektiğinde yapnnm uygulamaktan da çekin- miyorlardı. Ancak diğer taraftan son 10 yıl içinde Kongre, ABD Yönetiminin imzaladı- ğı pek çok antlaşmayı onaylamayı reddet- mişti. Birçok Amerikalının düşüncesine gö- re Amerika, uluslararası antlaşmalann koy- duğu kurallara tabi olabilecek bir ülke değil- di. Aynca dünyanın en zengin ülkesi olma- sına rağmen Kongre, Amerika'nın dış yar- dımını azaltıcı kararlar almış, Birleşmiş Mil- letler'e ve diğer bazı uluslararası kuruluşla- ra ABD'nin katkı paylannı ödemesini de uzun süre engellemişti. Saldırıdan sonra çok sey defllstl 11 Eylül terörist saldınlanndan son- ra Amerika'da pek çok şey değişri. ABD Kongresi dış ilişkilerin önemini yeni- den anlamaya başladı. ABD uluslara- rası işbirliğine daha çok önem verme- ye başladı. Ama bu yeni yaklaşımlar kü- reselleşmenin gerektirdiği kapsamlı bir işbirliği boyutuna pek ulaşamadı. Ame- rika. başka ülkelerin küresellesmerun ge- reği olarak kendi ulusal çıkarlarınj ar- • ka plana bırakmalannı istiyor, ama sı- ra kendisine gelince buna pek yanaşmı- yordu. Nitekim, 1990'lann sonundaki Kosova tecrübe- sinden sonra Amerika, Af- ganistan'a yönelik olarak gerçekleştirdiği harekâtta NATO'nunyönetim sorum- luluğunu üstlenmesini iste- medi. Afganistan'a yönelik harekât ABD'nin tek başma karar verdiği bir operasyon oldu. Daha sonra ABD'nin isteği üzerine Kâbil şehrinin ve hava- alanının güvenliğınin sağlanması için NATO'nun yönetiminde ISAF adında birbirlik kuruldu. Türkiye ISAF'ın ko- mutasını iki kere üstlendi. Başka NA- TO ülkeleri de bu güçte aktif görev al- dılar. Ama Afganistan operasyonunun tümü NATO Konseyi'nin yönetimine konulmadı. Her şeye ABD özgürce ka- rar verebilmeliydi. AB ülkelerlnden glrlslm AB ülkeleri de değişen dünya koşul- lanna ayak uydurabilmek için bir dizi girişimde bulundular. Anlaşıldı ki, AB içinde yapısal değişiklikler için kap- samlı bir reform gerekmektedir. Bu- nun yolu da yeni bir anayasa hazırlamak- tır. Bu amaçla eski Fransa Çumhurbaş- kanı VaJery Gtscard d'Estaing'in baş- kanlığında bir Konvansiyon toplandı. Sosyal haklar biraz geri planda bıra- kılmıştı. Buhazırlıklaryapılırken Avru- pa ülkelerinin halklanna yeterince bilgi verilmemişti. AB ülkelerinin vatandaş- lan Brüksel 'de kendilerinin geleceği ko- nusunda ne kararlar alındığını pek bil- miyorlardı. Bu anayasa metni Hollanda ve Fransa gibi ülkelerde referanduma sunulmasının ardından reddedildi ve bu durum AB'nin tarihi boyunca yaşadığı en büyük krizlerden birine yol açtı. G. KAHRAMAN KILIC Birlikte başladığımız üretim sevdamız büyüyor. Gülüşün çalışanlarımızın yüzünde yeniden doğuyor. Kurucu Başkanımızı yitirişimizin 4. yılında saygıyla anıyoruz. SANAT TOPRAK ÜRÜNLERİ AİLESİ Rusya yeniden güç olabilir mi? Dünyanın değişen koşullan Rus- ya'nın ulusal stratejilerini nasıl etki- ledi? 21. yüzyılın başlannda Rusya ulusal çıkarlannı korumak için hangi temel ilkeleri benimsiyor? Bu sorula- nn cevabı Cumhurbaşkanı Pntin'in 10 Ocak 2000 tarihinde imzaladığı Yeni Ulusal Güvenlik Konsepti belge- sinde yer alıyor. Bu yeni konseptin es- kisinden en önemli farkı şu: Eski kon- septte ülkeye yönelik bir tehdit orta- ya çıktığında Rusya'nın nükleer si- lahlannı ilk olarak kullanabileceği be- lirtilmişken yeni konseptte "sflahh bir sakhnyı önlemek için diğer bütün yol- iar denendikten sonra nükleer silahla- nn kuDanılabfleceğr kaydedıliyor Yeni güvenlık belgesinde Rusya'nın büyük ekonomik, bilimsel ve tekno- lojik potansiyeli ve Avrasya latasında- ki emsalsiz stratejik konumu nede- niyle dünya politikasında etkili bir rol oynadığı kaydediliyor. Bubelgede ay- nca başka ülkelerin Rusya'yı siyasi, ekonomik ve askeri açılardan zayıflat- maya çalıştıklan ve uluslararası so- runlann çözümünde Rusya'nın çıkar- lanm yeterince dikkate almadıklan belirtiliyor. Acaba bu gereksiz bir ku- runtu mu yoksa içinde gerçek payı olan bir değerlendirme mi? Geçmiş- te Rusya'nın büyük bir güç. bir süper devlet olmasını kendi güvenlik çıkar- lan açısından önemli bir tehdit unsu- ru olarak gören ülkelerin bugün Rus- Mlademir Putin ya'nın yeniden büyük bir askeri ve ekonomik güç haline gelmesini mem- nuniyetle karşılayacaklan söylenebi- lirmi? Belgede uluslararası ilişkilerde eşit koşullann ve karşılıklı çıkarlann gö- zetileceğinden söz ediliyor. Halkın çı- karlannınkorunması ve rerahının yük- seltilmesinin devletin önemli hedefle- ri arasında olduğu belirtildikten son- ra toplumun manevi değerlerinin, ge- leneklerinin ve halkın vatanseverlik duygulannın korunup güçlendirilme- sinin amaçlandığı vurgulamyor. Öy- le anlaşılıyor ki, Rusya'da dünyanın de- ğişen koşullanna rağmen vatansever- lik duygulannın güçlendirilmesi çağ- dışı bir anlayış gibi görüknüyor. Türkiye'de "miDryetçilik" sıfatını başkalannı çağın gerisuıde kalmakla suçlamak için kullananlann Rusya'nın bu yeni Ulusal Güvenlik Kavramı bel- gesini dikkatle okumalannda yarar var. Rus ekonomisi 1998 yıhndaki bü- yük krizin ardından hızb bir toparlan- ma sürecine girdi. Daha önce ekono- mik istikrar için IMF'den büyük mik- tarlarda borç alan Rusya, 199O'lı yıl- lann sonundan itibaren bir daha IMF'den borç almadı. Krizi çabuk atlatan Rusya ekono- mik alanda hızlı bir kalkınma süreci- ne girdi ve 1999 yılında yüzde 3.2 'lik bir gayri safi milli hasıla artışı gerçek- leştirdi. Aynı yıl sanayi üretimi yüz- de 8 arttı. 2000'li yıllann başlannda Gayri Safi Milli Hasıla artışı daha da yükseldi. 31 Ocak 2005 tarihinde Rus Mahye Bakanı AJekseyKııdrin IMF'ye bir mektup göndererek artık krediye ihtiyaç duymadıklarmı bildirdi. Rus- ya aynı tarihte son borç taksiti olan 3.3 milyar dolan IMF'ye ödedi. Aslında Rusya'nın borç taksitlerinin son öde- me tarihi 2008 yılıydı. Ama dünya petrol fiyatlanndaki yükselişten yarar- lanan Rusya borçlannı erken ödeme- yi tercih etti ve bu sayede 204 milyon dolarlık faiz borcundan da kurtulmuş oldu. _ _ _ _ _ _ SÜRECEK Yeni bir stratejik ve ekonomik güç: Hindistan Dünyanın önde gelen ülkelerinden biri de Hin- distan. Bu ülkenin 21. yüzyılda dünyadaki ge- lişmelere damgasını vura- cak ülkelerden biri olaca- ğı anlaşılıyor. Hindistan 21. yüzyılm ilk çeyreğin- de Çin'i geçerek dünya- mn nüfusça en büyük ül- kesi olacak. Daha bugün- den Hindistan'ın nüfusu ABD'nin dört katı. Uzun yıllar boyunca Gayri Sa- fi Milli Hasıla artışı yüz- de l'i veya 2'yi geçeme- yen Hindistan, son yıllar- da yaptığı atılımla yüzde 5-6 oranında artış sağla- dı. Daha da önemlisi Hin- distan'ın artık onlarca nükleer baslığa ve bunla- n fırlatacak oıta menzil- li füzelere sahip olduğu biliniyor. Hindistan'ın silahlı kuvvetler mevcudu 1.2 milyona ulaştı. Yıllık sa- vunma harcamalan da 1 1 mıryar dolara yaklaştı Devletin rolü Bu kadarbüyük bir gü- ce ve potansiyele sahip olan Hindistan, ulusal gü- venlik çıkarlannı nasıl de- ğerlendiriyor? Bugün Hint milliyetçiliğinin özünde Hint toplumunun güçlü yapısı ile devletin yön ve- rici rolü yahyor. Ülkenin güçlü olması- nın güçlü bir orduya sa- hip olmaya bağlı bulundu- ğu Hindistan'da uzun yıl- lardan beri anlaşılmıştı. Bu nedenle Hint hükü- metleri başka alanlardaki önemli yatınmlardan kı- sarak yüksek savunma gü- cüne sahip bir orduyu oluşturmaya öncelik ver- diler. Ancak güçlü bir or- duya sahip olmanın yo- lunun güçlü bir ekonomi- ye de sahip olmaktan geç- tiğini anladılar Kendi ayaklan üzerinde duran bir ekonomi ve savunma yapısı teknoloji alanında da ileri bir düzeye gebne- yi gerektiriyordu. Işte bu nedenlerle Hindistan hem sivil hem de askeri alan- da ileri teknoloji sahibi olmaya özen gösterdi. Hindistan bütün bu alan- larda hedeflerine ulaşa- bilmek için devlete öncü rolü verdi. Devletin yön verici etkinliği ve bağım- sız bir ülkenin ulusal gü- venlik çıkarlannın gerek- tirdiği önlemleri almak bugün Hindistan'ın temel politikasını oluşturuyor. Uzun yıllar boyunca nükleer silahlanma konu- sunda çaba gösteren. an- cak uluslararası toplum tarafından bu çabalan hoş karşılanmayan Hindistan HMayısl998'deüç nük- leer deneme birden yaptı ve fıilen nükleer devlet- ler kulübüne girdi. Hindis- tan'ın hemen arkasından Pakistan da kendi nükle- er denemesini yaptı ve o da Hindistan'dan geri kal- madığını gösterdi. Bu ba- şanlı denemelerin ardın- dan bir demeç veren Hin- distan Başbakanı AtalBi- hariVajpayee özetle şun- lan söyledi: "Bu testleri gerçekleştirmemiz ulusal güvenüğimizeverdiğimiz önemi gösteriyor. Hindis- tan nükleersflahlarasahip ülkeJerccçevTflnuştir.Hiç- bir hükümetbu gerçekle- ri dikkateahnadan bir gü- ventikpobtikasıohıştura- maz." Japonya dünya ekonomisinde iyi bir yerde Brinci Dünya Savaşı'nın ardmdan dünya siyaserin- de olmasabile dünya eko- nomisinde çok büyük bir yere sahip olan Japon- ya 'nın bu başansınuı ne- deni, çabalannı daha çok ekonomi ve teknoloji alanlanna yöneltmesiydı. Savaşm bitişiyle banşçı hedefler içerenbir anaya- sa kabul etti, nükleer si- lahlara sahip olmama il- kesini benimsedi. Strate- jisini savaş öncesinden farklı olarak sadece ülke savunması hedefine göre oluşturduve savunma har- camalannın gayri safi mil- li hasılanın yüzde l'ini geçmemesi ilkesini kabul etti. Ancak Japonya'nın izlediği "pasiT1 savunma politikası bu ülkenin dün- ya meselelerinde yeterin- ce söz sahibi olmasına olanak vermiyordu. Bazılan Japonya'yı bir ulus-devletten çok bir ti- caret şirketine benzetiyor. Bu politika ekonomik alanda yanm yüzyıldan beri Japonya'ya ekonomi ve teknoloji alanlannda çok şey kazandırdı. Acaba uzun yıllardır iz- lenen bu siyasi tercih sür- dürülebilecek mi? Bazı uzmanlar Japonya'nın ya- kın bir gelecekte bu yol- dan aynlarak Amerika'ya daha az bağımlı bir sa- vunmapolitikası izleyece- ğini ve savunma harca- malannı hissedilir dere- cede arttıracağıru tahmın ediyorlar. Zira özellikle Soğuk Savaş'ın ve ona bağlı olarak oluşan iki ku- tuplu dünya dengesinin ortadan kalkmasından sonra Japonya'nnı dün- yada ve bölgesindeki gü- venlik koşullanndaki ge- lişmeleri fark etmemesi mümkün değil. Çin' in bir nükleer dev- let olarak ortaya çıkması ve savunma alanında ola- ğanüstü harcamalar ya- parak bölgede üstünlük kazanması, bu ülkede yeşermeye başlayan Japonya karşırı tepkiler, Alt Kıtada Hindistan'm ve Pakistan'ın birer nük- leergüç olarak ortaya çık- malan, Rusya'nm Çin'le ve bazı Orta Asya ül- keleriyle Şanghay BeşUsi denilen ortaklıklar kur- ması Japonya'nın gör- mezhkten gelemeyeceği gelişmelerdir. 82 yıllık kalemiz, "Sol mememizin altındaki cevahir" Cumhuriyet "Dostlar arasına, Güneşin sofrasına" Hoş geldiniz Şişli'de sizinle daha güçlüyüz. Şişli Kelepir Kitabevi - Cafe Büyükdere Cad. No: 31 Şişli Tel:(0212) 246 58 81
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle