22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 EKİM 2005 PAZAR CUMHURÎYET Tel: 0.212.343 72 74 FakK 0.212,343 72 60 SAYFA 17 llan Kaya Çetin: "Iftar sofralarında beni en iyi bir şekilde görüntüleyecek, cuma namazlarında seccademi caminin yanındaki ana yola serecek yetenekli pazarlamacılar aranıyor." Bektronik posta denizsom©cwnJwriyetcom.tr - AB ile tarama süreci başlamış... "Kel başa şimşir tarama!" AKP "ulus" deyince hemen tersten okuyor! Kariyer m M. Agah Çelikel: ^ T "Türkiye'yi pazariamakla kendini mükellef sayan Tayyip Erdoğan, kariyerini daha da geliştirmek için, 'Istanbul imamf olarak örneğin cennette arsa satışı gibi öteki dünya ile ilgilı pazarlama faaliyetlerine ne zaman el atacak?" Sergilik Irak'ın işgalini destekleyen birABD fonunun açacağı "insan hakları" sergısınde Merve Kavakçı'nın TBMM'den kovulduğu gün taktığı türban da sergilenecekmiş. Sergıyi Irak'ta da açariar inşallah! İNÖNÜ Üniversitesi'ndeki irticai faaiiyetleri nedeniyle Malatya'dan Aydın'a Adnan Menderes Üniversitesi'ne gönderilen Prof. Dr. Mustafa Paç, iki yıl kadar önce Sağlık Bakanı Recep Akdağ tarafından "alanındaki başanlar" dikkate alınarak Ankara'ya Türkiye Yüksek Ihtisas Hastanesi'ne klinik şefı olarak atanmıştı. Ne var ki Türk Tabipleri Birliği'nin atamaların iptali için Danıştay'a açtığı dava sonunda Paç'ın klinik şefliği iptal edilmiş fakat bu kez de Bakanlık Paç'ı aynı hastaneye başasistan yapmış, bu yıl tekrar şefliğe getirmişti. Bu arada Bakan Akdağ tarafından alanındaki başarılan nedeni ile şef olarak atanan Paç, Sağlık Bakanlığı'nın Şef Atama Sınavı'na girmiş fakat sınavda başanlı olamamış ama "şef" olmuştu. Üstelik şef olmakla kalmamış, geçen yıl Sağlık Bakanlığı tarafından planlanan fakat Türk Tabipleri Biriiği'nin itirazı üzerine mahkeme tarafından iptal Başarıedilen Şef ve Şef Yardımcılığı Atama Sınavı'na da jüri üyesi olarak tayin edilmişti. Sonuçta bizzat Sağlık Bakanı Recep Akdağ tarafından başanlı bulunan Prof. Dr. Mustafa Paç, Türkiye Yüksek Ihtisas Hastanesi'nde Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği'nde klinik şefi olarak görev yapıyor. Burada küçük bir aynntı daha bulunuyor. Hastane kurulduğundan beri kalp ve damar cerrahisinde tek klinik varken Paç'ın gelişiyle ikinci bir klinik daha açılmış bulunuyor. Her neyse... Gelelim sadede... Türkiye Yüksek Ihtisas Hastanesi'ne, ailesi yeşil kartlı 11 yaşında bir hasta geliyor. 11 yaşındaki M.D.'ye Dr. Sami Ulus Çocuk Hastanesi'nde kalp anjiyosu yapılmış, kalbindeki delik ve pulmoner hipertansiyon tanılan ile kardiyoloji ve kalp cerrahisi konseyinde başka bir tedavi seçenegi olanaksız olduğu için kalp-akciğer nakli karan alınmış. Hasta bu amaçla Türkiye Yüksek Ihtisas Hastanesi'ne sevk edilmiş. Başanlan nedeniyle Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın takdirine mazhar olan Prof. Dr. Mustafa Paç, kalbi delik 11 yaşındaki M.D.'yi görünce ne demiş biliyor musunuz? "Ben ameliyat ederek bu deliği kapatınm." Çocuğu açık kalp ameliyatına almış... Ve çocuk sizlere ömür... ölüm nedeni, 11 yaşındaki çocuğun ameliyat masasındaki başansız davranışlan olmalı! Aile yeşil kartlı... Yoksul... Hak arama hak getire! Bu vesileyle Sağlık Bakanı Recep Akdağ'a daha nice başanlı kadrolaşmalar! SESSİZ SEDASIZ (!) Eğitim-İş yeniden kurulurken EĞİTİM emekçilerinden bir grup neden Eğitim-Sen'den aynlarak Eğıtim-lş'i kurdu sorusuna yeni kurulan sendika çevresinden şu yanrtlan alıyoruz: "İki ayn sendika olarak kurulan Eğitim-lş ve Eğit-Sen toplumdan gelen baskılar sonunda 1995 yılında birleşerek Eğitim-Sen'i oluşturmuşlardı. 2005 yılına gelindiğinde bu bırieşmenin yapay olduğu, sendika ve siyaset anlayışındaki farklann giderilemeyeceği iyice anlaşıldı. Ûzellikle ana dilinde eğitim konusundaki diretme yüzünden Eğitim-Sen kapanma tehlikesi ile karşılaştı. Bu arada oğretmenler sendikaJanndan istifa etmeye başladı. Üyelikten aynlanlann çoğalması, birçok üyenin de bu yönde kararlı olduğunu bildirmesi sonucunda tabandan gelen fzorlama yeni bir sendikayı zorunlu duruma getirdi. Eğitim emekçilerinin Eğitim-Sen'e karşı eleştiri ve hoşnutsuzluklannı açmak gerekirse şunlan söyleyebiliriz: Eğitim-Sen genel kurulunda alınan bir karatia cumhuriyetin kuruluş ilkelerinin oğretmenler tarafından öğretilmesi ve savunulmasının reddedilmesi. Milli eğitimin amaçlannı gerçekleştirme görevinin yadsınmasj. Türk Bayrağı, Istiklal Marşı ve Atatürk e karşı ilgisizlik. Siyasal çalışmalann sendika) çaiışmalann önüne geçmesi. Kürt sorununa hoşgörü çerçevesinde bakılarak, geJişmelerden daha çok devtetin sorumlu tutulması. UlusaJ eğitime karşı AKP'yi desteklercesine 'eğitim evrensekjir' gibi demagojiler kullanması." ÇED KÖŞESİ KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behhakiı yahoo.com. tr OKTAY EKINCI Avrupa'nın En Büyüğü! ABD'nin Mıchigan kentindeki "MaD of America"dan sonra dün- yada ikinci; Avrupa'nın ise "en bü- yük" alışveriş merkezı olduğunu i- İan eden "Cevahir İstanbuT. ney- se ki Dubai Prensi'nin ziyaretin- den hemen sonra açıldı... Böylece, İstanbul'un tarihsel ve doğal güzellıkJenne sadece u ar- sa" gözüyle bakan. amaçlan ise İs- tanbullulann "paralannT son ku- ruşuna kadar "harcatmak" olan bu tür ">atmm"lara|!) yönelik eleşti- nlerimızin, Başbakan'ın ileri sür- düğü gibi "ırkçriıktan ya da "ya- bancı sermaye düşmanhğı"ndan kaynaklanmadığını bir kez daha kanıtlamak olanağı bulduk. Çünkü ne Cevahir Hokting ya- bancı bir şirket, ne İbrahim Ceva- hir yabancı sermayedar, ne de o dev kütleyi tasarladığı söylenen, Londra'da The American Colle- arsasının 5 katından fazla ve öme- ğin "10 Akmerkez" büyüklüğün- de... Günde 1 mılyon kışınin alışve- riş yapabileceği öngörülen böyle- si azman bir çarşıya "kent içinde " izın vermenin, imar hukuku ilke- lerini ve planlama bılimini hiçe saymak, ulaşım ve teknik altyapı- ya darbe ındırmek anlamına geldi- ğini söylemek artık anlamsız... Ancak. '•Avrupa'nm en büyük ahşveriş merkezi, neden zengin iii- kelerde dcğil de çahşanlannın yüz- de 80'i yoksulluk sının alünda üc- ret aJan bir ülkede açıhyor" soni' su, özellikle şu 3 Ekim"den sonra- kj "AB ile müzakereler 1 " sürecinde daha da anlam ve önem kazanıyor. Öyleya, "dünyayısömiiren''bir tngiltere'de; gelişmişlenn en kibır- lisi Fransa'da ya da "refah toplu- mu" şampiyonu Almanya'da bile İstanbul'un en çirkin binası Radikal-15 Ekim 2005 ge'dan mezun 36 yaşındaki Ayşe Cevahir yabancı bir mimar.. Buna rağmen Istanbul'a "reva" gördükleri yatınm ve yapılaşma tarzı, en değerli kamu arazilerini ayncaiıkh imar haklanyla hükü- metten ısteyen en yüzsüz yabancı girişimcilerin bile aklına geleme- yecek kadar uygunsuz... Kentın evrensel zarafetine özensiz bir H kaba"lık abidesi; her yönüyle "mimarhk/şehiralik karaba- san"ı Bu görüşlerimizin bir "yerfi ya- tmm'" hakkında olması nedeniyle de Başbakan Erdoğan'ın Dubaı Prensi ile Galataport'un Yahudi müşterisini örnekleyerek söyledi- ğı "Bunlara da yabancı yatınıncı beğendirihniyor'' sözünü üzerimi- zealmıyoruz... Cevahir İstanbul. "kaUanma" yerine "sömürme''ye bizmet eden işlevi ve şehircilik dengelerini gö- zetmeyen "imar şımankhğı''yla. benzer amaçlı Suudi ya da başka sermayelerin yatınınlanndan "kente ve tophıma saygısızhk'' ör- negi olarak "farksız"dır. Böylesi bir yatınm anlayışına. sahipîerinin yerlı ya da yabancı ol- masına bakılmaksızın karşı çık- mak ise "ırkçıhk" değil, "yuritse- verKk"tir.. tstanbul'un en yoğun bölgele- rinden birinde, eski tETT garajı olan 64 bin metrekarelik "betedi- w arazisinde" kurulan Cevahir îs- tanbul. yaklaşık 360 bin m2 top- lam inşaat alanına sahipmiş. Yani, değil de neden Avrupa"nın en yok- sullan arasında sayılan Türki- y Çünkü, üretim yerine "tüketim ckonomisi""nı köriikleyen. halkı da tümüjle "tüketimtophımu"na dö- nüştürmeye niyetlenen polıtıkala- nn mimarisi de dev "söğüşJeme ve rant sflolan" şeklinde olu\or... Hiçbir Avrupa ülkesinde, kent içine böylesi azmanlıklara izin ve- rilmez. Bu nederüe dünyanın en zengin toplumlannda bir "Ceva- hir Londra" ya da "Cevahir Pa- ris", "Cevahir Hamburg" falan olamaz... Hiçbir Avrupa belediyesi, arsa- sını tutup kendi hizmetlerini bile zora koşacak ve kendi kent plan- lanna meydan okuyacak böylesi dengesiz yatınmlara vermez; da- hası "rantortağı'' olmayı ise akıl- lanna bile getirmezler.. Ve hiçbir Avrupa kentınde. ge- leneksel ve tarihi çarşılar ile kent kültürünün parçası olan alışveriş semtlerinde böylesine "ayrKahkh rakjpler" yaratİlmaz.. Cevahir İstanbul, işte sadece bu nedenlerle "Avrupa'nın en büyü- ğû"1 Mimar Ayşe Cevahir, rakamlan 3 metre yüksekliğindeki "dünj-a- nm en bü\ük saati"ni de trafikte yaratacağı bunalım nedeniyle har- canan zamanın "Avrupa rekoru" olduğunu anımsatmak için tasarla- mış olmalı.. oekincifc cumhuriyet.com.tr ÇİZGÎLlK KÂMtL MASARACI kamilmasaraci o mynet.com HARBİ SEMtH POROY semihporoya yahoo.com HAYAT EPtK TtYATROSU MUSTAFA BILGİN hayatepikn mynet.com . ;-"• BU PANKART ÖA y BENÎM KATKIM TARİHTE BUGÜN MLMTAZARIKAN 23 Ekim tputcmumtaz-arikan. com ""MAI/f ALEY"/Af H/Z REKORU! f97O'TS BUBÜM, AME/ZİKAU SÜRÜCÜ GABSLieU, ÖZ&- OLA/SAK İA44L. £DtLAA/f ÜÇ TEKE/St-EKL/ A&ACfYLA £>ÜNYA 4 MUf BÜYÜK. TU2 eÖLÜ YATAĞfA/DAld pisrre, OLAĞAA/ÛSTZ/ SiR u/z* ucA?AfJ "BLUE FC4M£ *(M<l/i <4Lef) AOLl O7O- MO8/L, SAATTE f.OOf 'Btue. Flame." UhıU hıki Salf F/a/s 'fa PAZAR ORHAN BURSALI Demokrasi, Ozgiirlük ve AKP'nin İkili İktidarı Milli Eğitim Bakanı'nın demecini okuyorum, "Van olayla- nnın ardında ben varmışım, tövbe tövbe.. oruçlu oruçlu...". Şüphesiz, Bakan'ın parmaklannın işın ıçinde olup olmadığını göstermek bir "istihbari çaJışmanın" ışidir. Karşımızda bütün haşmetiyle ve kurumlanyla bir iktidar vaıi işimiz zori Ancak, Bakan Van milletvekilidir. "Akademisyen" olarak orada görev yapmıştır. Ünıversite, Yücel Aşkın ve arkadaş- lannın yönetime gelmesinden önce, şeriatçı veya onlarla iliş- kili "akademisyen!" kadro tarafından yönetiliyordu; "şehatçı- din ile ilim"\n kaynaştınldığı ve hükmünü sürdüğü bir yerdi. Unutmayalım ki ülkemizde dincilerin de üniversitelere ihtiya- cı var! Tabii ki medreseieştirilmiş üniversitelere! Bakan, kendi bakanlığında, Sağlık Bakanlığı'na ve diğerle- rine, Van Üniversrtesi'nden kaç kişinin devşirilerek yerleş- tirildtğini açıklasın.. Sanınm 10 akademik unvanlı kişi Anka- ra'ya iktidara taşındı... Tabii gen planda, intihalciliği akademik olarak tescillen- miş müsteşan unutmamak gerek.. • • • Yücel Aşkın ve arkadaşlan, Van Üniversitesi'ni yeniden bi- lim dünyasına kazandırrna çabasında büyük ileriemeler kay- detti. Ancak, Van ve iktidar "bunu unutmadı". İktidar, üniversite- leri çökertmek ve ele geçirmek için Van'ı zayrf halka olarak gö- rüyor. Kendi adamlannın ihaledeki yanlışlannı düzeltmekama- ctyla yapılan uygulama hatalanna, "çete oluşturarak üniver- siteyi soyma" muamelesi yapmasının geri planında bu yati- yor.. Üniversiteleri ele geçirmek, AKP'nin iktidara gelmesiyle ana hedefî oldu ve tüm üniversitelerde yönetımlen devirerek yeni yönetimlerin seçimini gündeme getiren uyduruk reformu da- yattılar. Bu plan geri tepti, amaAKP hiçbirzaman bu niyetinden vaz- geçmedi.. Bütün devlet kadrolannı imamlaştırma, dinselleştirme po- Irtikalannı alabildiğine, Türkiye'yi "bizden ve onlardan" anla- yışıyla ikiye bölerek uygularken, üniversitelen "deviremediler". Van bu nedenle önem taşıyor. Orada, sözde geri planda ka- larak, yönlendirdikteri hukuku üniversitenin üzerine saldılar.. Hukukun oradaki ayaklannın da yerel gericilikle elbirliği ve it- trfak içinde, belki aniayış olarak onlaria birlikte, belki kendile- rine kestirmeden hızlı siyası yükselme fırsatı yaratacak bir beklenti ve davranış içinde olduklan görülüyor. Derken, siyasi ıktidann marifeti olduğu konusunda (yüzde yüzlük!) şuphe duymamamızı saglayan bir girişim oldu: Rek- tör Aşkın'ın avukatnın bürosuna gizlice baskın yapıldı. ik- tidann iddialannı güçlendirecek belge ve evraklar arandı! Bu yeni bir olaydır ve iktidar sahipîerinin pervasızlıklann- da yeni bir aşamaya yüksekjiklerinin işaretidir Gizli serviste- ri kendi amaçlan için kullanma aşaması! • • • Siyaset egemenleri veVan'dakikadrolan, öyleanlaşılıyorki, arka plandan bütün bu operasyonlan yonetiyoriar.. Bu kanıyı güçlendirecek ışaretler giderek artıyor. Karşımızda ikili bir iktidar yapısı var. Biri,resmikimlikli AKR iktidar kottuklannda oturuyor. Ikincisi, resmi kılıklı yöneticilerin arkasındaki Parti örgütü.. yasal olarak buna, hatta devlet ve yerel yönetimler içinde "il- legal" bir örgütlenme bile denebiliıi.. Once Dışişleri Bakanlığı ve benzen' konulann, bakanlıklar- da değil AKP merkezlerinde halledildiğini görüyoruz.. Avrupa Birliği görüşmelerinde yabancı elçıler Bakanlığa değil AKP Merkezi'ne gidiyor! Bütün atamalar tek eklen özel bir bürodan Başbakan- lık'tan yönetıliyor. İstanbul Belediye Başkanlığı yardımcısının, partinin amaç- lan doğrultusundaki faaJiyetlerini görüyoruz.. Rektör avukatının bürosuna yapılan profesyonel gizii bas- kın, siyasi egemenlerin "yeraltı" çalışmalannı epey ilerlettiği- nigösteriyorgibi.. *••• AKP, üniversitelere ve bütün ülkeye karşı bu yapısal yakla- şımı ve tutumuyla aslademokratik olamayacağını, AKP'nin de- mokrasi anlayışının, "benim yönetimimde, benim için, ben istediğim gibi, bana yaradıgı ölçüde" ılkelerine dayandığı- nı gösteriyor. Her şeyi kendi kadrolannın yönetimi altına almak, her yere kendi kadrolannı getirtmek, demokratik bir partinin anlayışı ola- maz. Bu ancak, geri planda totaliter ideolojisi "ışleyen" bir partinin tırtumu olabilir. Van bir mihenktaşı niteliğinebüründü. Hukukmukuk.. bü- tün bunlar konunun zahiri yönleri. Esası siyasi... AKP ideolojisi ile özgür ünıversite ve özgür ülke anlayışının çatıştığı noktadayız.. Rektörierin ve YÖK'ün tepkisini gönülden alkışlıyorum.. Van, Rektör ve arkadaşlan "canavann ağzına" bırakılmama- lı. AKP, tarihsel olarak her iktidann duruma göre yer yer, za- man zaman ve bazen de sistematk olarak gösterdiği baskıcı karakterierinden birini sergiliyor.. AKP, bazı aydınlan da bu polrtikası için büyük bir başa- nyla kullanryor. Bu ayn bir yazı konusu.. obursali@cumhuriyet.com.tr BULMACA SEDAT YAŞAYAS 1 2 3 SOLDAN SAĞA: 1/ Hamamlarda, terlemek için üzerine uzanı- lan mermer se- ki. 2/ tddia. ba- his. lades... Ki- 4 mi dillerde er- kek cinsten sa- yılan sözcük. 3/ Bal, yofurt gibi şeyler koymaya g yarar tahta ko- Q va... Yaşanmış olaylann anlatıldığı ya- zı türü. 4/ Bir meyve... Notada durak işareti. 5/ Kabartmalı pamuklu kumaş... Uzun tüylü bir süs köpeğı. 6/ Konut... Hizip. 7/Budizm"in.Ja- ponya'da büyük önem 6 taşıyan bir kolu... Bir ilimiz. 8/ Kır ya da köy yaşamını anlatan kısa 9 şiir... Osmahnlılarda resmi ya da özel tören ve gösterilere verilen ad. 9/ Bir kemerin ya da tonozun tepe noktasına yerleştirilen taş. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/Henüz olgunlaşmamış meyve için kullanılan sözcük... Halk dilinde pancara verilen ad. 2/Küçük çocukJan kor- kutmak için uydurulmuş yaratık... Acele, tez. 3/Antal- ya'nın Serik ilçesine bağlı turistik bir belde... Afrika'da bir ırmak. 4/Elma, armut, ay\a gibi beyvelerin yenme- yen iç bölümü... Lityum elementinin simgesi. 5/ Bin metrenin kısa yazılışı... Bir nota. 6/ Bir cetvel türü... Açı ölçmeye yarayan, dönme hareketli bir cetvel. II Bir et- kinliğin geçici olarak durdumlduğu süre... Bilecen. 8/ Ya- kasıkürklü ve kolsuzkaput... "Git. defol" anlamındaar- go sözcük. 9/Hasankeyf ilçesini sular altında bırakacak olan baraj... Anton Çehov'un bir oyunu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle