20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 EKİM 2005 CUMARTESİ 8 HABERLERIN DEVAMI TURKIYE Istanbul S 19 Sinop B 19 Adana B 23 Edirne B 21 Samsun B 19 Kocaeli S 21 Trabzon Y 17 Çanakkale B 21 Gıresun PB 17 Izmır B 23 Ankara S 15 Manisa B 22 Eskişehir S 17 B 16Aydın B 25 Konya Denizli B 22 Sıvas PB 10 Zonguldak S 19 Antalya B 24 Kars Mersin Dıyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van B PB B B PB K K 24 18 20 16 16 13 11 PB 12 Yurdun kuzey ve doğu <esımterı parçalı çok Du- F ırt!u, Doğu Karadenız kıyı- lan ile Doğu Anadolu'nun gjneydoğusu yağmurtu dığer yerler az bulutlu ve açık geçecek Marmara - nın doğusu ile yurdun ıç kesımlennde sabah saat- lennde sıs gorulecek Ha- va stcalığı tum yurtta 2 ıia 4 derece artacak Kuzey ve batı yonlennde orta kuvvette esecek DIŞ MERKEZLER Oslo Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn K Y Y B Y Y Y Y 3 12 11 15 15 15 15 15 Münıh Y 20 Zürih Berlın Budapeşte Madrıd Vıyana Belgrad Sofya Roma Atina B Y PB PB Y B B PB 18 14 26 18 19 8 21 21 B 19 Şan Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflıs Kahıre PB Y B Y SY PB Y A 8 17 17 26 12 26 13 27 A 22 Parçalı bulutlu SlS,ı k Çok bulutlu Yağmurlj iKa/iı S u l u k a r . Gök gurûltüKJ G U I V C ELcÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada geliyorlar. AKP de köşe başlarını tutmuş, ulusal gerçek- lere Sfrtını dönmüş, kimileri AB'den, kimileri yerli patronlardan beslenen, Avrupalı görünmeye öze- nen tiplerden yararlanmayı pekâlâ başarıyor. Van olaylarının gerçek içyüzü yavaş yavaş or- taya çıkmaya başladı. Kimi bakanlar "Daha neler olacak, ne/er" diyor- lardı. Meğer neler olmuş, neler! Işte: YücelAşkır» 1999'darektörlükgörevine, "Ra- dikal Islamın kalesi olmuş bir üniversitede görev yapıyoruz" diyerek başladı ve: Radikal Islarna karşı mücadeleye girişti. Üniver- sitenin girişinde iki minareli cami olduğu için Zi- raat ve Fen Fakültesi'ndeki kız erkek mescitleri- ni kapattı. önceki yıllarda olduğu gibi oruç tutma- yanlara saldıran yok. Kara çarşaf, türban yok. Ra- mazanda yemekhaneler, kafeteryalar açık. Tür- banlı öğrenci iiniversite bünyesinde rahatça do- laşabiliyor ve: Değişimin başlamasından ve yerleşmesinden sonra kıyamet koptu! • • • Yücel Aşkın ve bir avuç arkadaşının kabahati, YÖK Başkanı Teziç'in söylediği gibi "üniversite- lerin medreseleşmesine" -Van'da- karşı durmak. Suçları Cumhuriyet'e sahip çıkmak. Rektör Aşkın, bir yandan da kendisinden ön- ceki rektör dönemınde yapılan ihale ile ilgili usul- süzlük savlarının hedefi oluyor, doğal olarak so- ruşturma başlatıyor. Van'daki gerici gruplar rektörden rahatsız. Ola ki Ankara da (hükümet) rahatsız. Soruşturma, Yü- cel Aşkın'a yönelik suç unsuru bulunamayınca... linç girişiminin ilk adımı klasik bir yöntemle baş- latılıyor. Bir ihbar mektubu üzerine savcılık hare- kete geçiyor. Suç, çıkar amaçlı suç örgütü (çete) oluşturmak! Eşiyle Azerbaycan'da olan rektörün evi basılıyor, kayıtlı tarihi eşyalarına, dizüstü bil- gisayanna el konuluyor. Evinin aranmasından 91 gün sonra tutuklanıyor! • • • Bu olaylara iktidar seyirci. YÖK, sadece rektö- rün "siyasi baskılar sonucu" tutuklanmasına kar- şı savaşım vermiyor; laik Cumhuriyeti ve devrim- leri savunma görevini de yerine getiriyor. Van olayıyla ortaya çıkan gerçek şu: Olay; irti- ca gruplannın ve onları sinsice himaye edenlerin ülkeyi radikal Islama teslim etme girişimlerinde al- dıkian mesafeyi gösteriyor ve bu Başbakan: - Rektörün tutuklanmasını "komplo"olarakde- ğerlendirmelere ne diyeceğini soranlara -; "...Her- kes görevini bi/irse... ülkemize çok daha faydalı oluruz. Yeter ki herkes görevini, 'yerini bilsin' ve bulunduğu görevin gereğinıyerine getirsin..." di- yor. Başbakan bu söylemiyle herhalde; rektör sade- ce rektörlükte bürokratik görev yapsın! Laik reji- me kastedenlere müdahale etmesin. Laik rejim koşutunda eğitime ağırlık vermesin!.. Sonra... Üniversitede çarşafla gezilsin, türbanla derse gi- rilsin, oruç tutrnayanlara saldırılsın. Ramazanda kafeteryalar, lokantalar kapatılsın. Kız ve erkek öğrenciler el ele -zinhar- dolaşmasın. Cami var- ken mescide gerek görmeyenler ölümle tehdit edilsin ve irtica dal budak salsın... demek istiyor. Bu adamların değiştiklerine inananların aklına şaşarım! Cutnhuriyet, 'Hüsnü Amca'sını uğurladı tstanbul Ha- ber Servisi - Cumhuriyet ga- zetesinin en kı- demli emekçisi, sermürettipi Hüsnü Turcan (94), Bakır- 1911FatihKara- gümrük doğumlu Turcan 7 Mayıs 1924'te kurulan Cumhuriyet'e 13 yaşında girdi. Çı- rak olarak başla- dığı mesleğinde köy'dekievinde Hüsnü Turcan. senn ürettiplığe kalp yetmezliği sonucu yaşamını yitirdi. Hüsnü Turcan (Hüs- nü Usta), önceki gün Bakırköy Yenimahalle Camisi'nde kılınan öğ- le namazının ardından Edimekapı'daki Kozlu Mezarlığı'nda toprağa verildi. Törene ailesi, yakınlan ve Cumhuri- yet çalışanlan katıldı. (bugünkü uygulamayla sayfa yapım servisinin baş yöneticisi) dek yük- seldı. Cumhuriyet' in 81 yıllık yaşamının 48 yı- lına çalışarak, yaklaşık 5 yılına yönetim kuru- lu üyesi olarak, diğer bölümüne de yakrndan izleyerek tanıklık eden Hüsnü Turcan 1972'de emekliye aynlmıştı. VEFAT ve BAŞSAĞLIĞI Gazetemizin en kıdemli emekçisi ve tanığı, emekli sermürettibimiz, yönetim kurulu üyemiz, 'Hüsnü Usta'mız, Sayın ve Sevgili Ü ÜHÜSNÜ TURCANı yitirdik. Kendisini saygıyia anıyor, yakınlarına başsağlığı diliyoruz. CUMHURİYET ÇALIŞANLARI Başbakanlık Müsteşarı Dinçer, artık öğretim üyeliği yapamayacak Dinçer'in intihali kesinleşti ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - YÖK Genel Kurulu, Başbakanlık Müsteşan Ömer Dinçer'in "İşletme Yönetimi- ne Giriş adlı kitabında intihal (Bilim hırsızlığı) yaptığına" oyçokluğuyla karar verdi. Ku- rul, Dinçer' i üniversite öğretim üyeliği görevüıden de atarken Başbakanlık Müsteşan bir daha Türkiye'deki herhangi bir üni- versitede öğretim üyeliği yapa- mayacak. Dinçer "Prof. Dr." unvanını ise kullanabilecek. YÖK Genel Kurulu dün Ku- rul Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç başkanlığında toplandı. Toplantının öğleden sonraki bö- lümünde YÖK Genel Kurulu, intihalleri görüşmek üzere "Yükseköğretim Disiplin Ku- rulu" adı altında bir araya gel- di. Toplantıda Dinçer'in avuka- tı Abdurrahman Öz savunma yaptı. Öz savunmasında söz ko- nusu "İşletme Yönetimine Gi- riş" kitabının Dinçer, Başba- kanlık Müsteşarlığı'na atandık- tan sonra yayımlandığını savun- du. Avukat Öz, Dinçer'in intihal yaptığı yönündeki iddialann müvekkilini yıprahnaya yönelik olduğunu ileri sürerken halen devam eden davada da bilirkişi- nin intihal yapılmadığı yönünde görüş açıkladığını kaydetti. Denetleme Kurulu'nda işlet- me üzerine uzman olan üyelerin bulunmadığını savunan Öz, "intihal" karannın çıkmasında etkili olan YÖK Denetleme Ku- rulu raporunun "uzman olma- Törene katılanlar ve Kışlab'nın 6 yaşındaki kızı Nilhan, Kışlab'nın gömütüne karanfil bırakti. Ahmet Taner Kışlalı anıldıHaber Merkezi - Bombalı sal- dın sonucu yaşamnu yiriren ga- zetemiz yazan Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, dün düzenlenen etkinliklerle anıldı. Kışlalı için ilk tören Çayyo- lu'ndaki evinin önünde yapıldı. Buradaki törende konuşan CHP Ankara tl Başkanı Hakkı Süha Okay, devlet görevlileri sorum- luluklannı yerine getirmedikleri için aydınlanmacı yazar ve bilim insanlannın peş peşe öldürüldük- lerini dile getirdi. Atatürkçü Dü- şünce Derneği (ADD) Genel Başkanı Ertuğrul Kazancı da Kışlah'mn antıemperyalıst, ulu- salcı, halkçı, devrimci kişiligine değinerek "Kışlah nitelikleri ile halk düşmanlarının, yurt ve u- lus düşmanlarının, vatan hain- lerinin hedefi oldu" diye konuş- tu.Törene katılan kalabalık grup daha sonra yürüyerek Kışlalı'nın Çayyolu'ndaki parkı ve amtın önüne geldiler. Burada yapılan saygı duruşunun ardından Kışla- h'mn Karşıyaka Mezarlığı'ndaki gömütünü ziyaret ettiler. Kışlalı, Istanbul'da gazetemiz ile Yurtsever Hareket ve Beşiktaş Belediyesi işbirliği ile düzenle- nen törenle anıldı. Beşiktaş Kül- tür Merkezi'nde düzenlenen an- ma töreninde açılış konuşması yapan gazetemiz yazan Şükran Soner, suikasta kurban giden bü- tün aydınlann ortak bir kimliği- nin olduğuna dikkat çekerek, "Kışlah da diğer öldürülen ay- dınlar gibiAtatürk İlke ve Dev- rimleri'nin peşinde giden ve bu değerleri halka benimsetmek isteyen biriydi" dedi. Ressam-yazar Bedri Baykam ise suikast sonucu hayatını kay- beden gazeteci-yazar Kışlah'nın örümcek kafalı zıhniyetlerin bil- gi, mantık ve tartışma ile alt ede- mediği büyük bir değer olduğu- nu vurguladı. Beşiktaş Belediye Başkanı fsmail Unal da Kışla- h'mn Atatürk ile özdeşleşen bir yazar olduğunu anımsatarak, çağdaşlık ve demokrasi karşıtı olanlarla her zaman mücadele edeceklerini söyledi.Törenin ar- dından düzenlenen "Kışlah'nın 'Demokratik Toplumcu Çağn'sı ve Günümüz Türkiyesi" konu- lu panelde gazetemiz yazarlann- dan Dr. Alev Coşkun ile Ümit Zileli ve yazar Prof. Dr. Nermin Abadan Unat, Kadın Araştırma Derneği Başkanı Prof. Dr. Necla Arat birer konuşma yaptılar. van kişUerce" yazıldığmı öne sürdü. Öz, "uzman olmayan kişilerin" yaptığı "aşırma" tespitini içeren cümlelerin "ge- nel geçer" ifadeler olduğuna vurgu yaparak, bunlann öğretim üyeleri arasında "anonim" ha- le geldiğini belirtti. Fidan'a da aynı ceza Savunmanın ardından yapılan değerlendirmede Ömer Dinçer hakkında, "İşletme Yönetimi- ne Giriş" adlı kitabında, intihal yaptığı gerekçesiyle Yükseköğretim Kurum- lan Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurlan Disiplin Yönetmeliğinin, 11. Maddesi'nin (a) fık- rasmın 3. bendi uyann- ca, "Üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezası" verihnesi oyçok- luğuyla kararlaştınldı. Aynı ceza, Dinçer'in söz konusu kitabı birlik- te yazdığı Yrd. Doç. Dr. Yahya Fidan'a da veril- di. YÖK, Dinçer'in aka- demık unvanını ise intı- halidoktoratezindeyap- madığı için kaldmnadı. Buna göre Müsteşar Dinçer "Prof. Dr." olan unvanını kullanabilecek. Karar 14'e 5 alındı oi C Toplantıda karar 5'e karşm 14 üyenin oyu ile alındı. Karşı oy kulanan 5 üyenin hükümet kon- tenjanından atanan öğre- tim üyeleri olduklan öğ- renildi. Öte yandan top- lantıda "karar nihai de- ğü" tartışması çıktı. Hü- kümet kontenj anından atanan 5 üye YÖK'ün ka- rannın değiştirilebilece- ğini savundu. Buna kar- şın diğer 14 üye "inti- hal" yapıldığıriın ortada olduğunu ifade etti. Top- lantıya Prof. Dr. İlhan Tekeli \e Prof. Dr. Mus- tafa tlhan ise mazeret göstererek katılmadı. 'Yargıya gideceğiz' Ömer Dinçer'in avu- katı Abdurrahman Öz ise, YÖK'ün karannın ardından pptığı açıkla- mada "YÖK'ün kararı bize henüz gelmedi, ka- rar gelince hukuki hak- larımızı kullanacağız" diye konuştu. Üniversiteyiçağdaşgörünüme sokanAşkn 'a cumhuriyetkurumlannın sahipçıkmasını istedikr Van'da dekanlarm isyanıI Baştarafı 1. Sayfada mah, buranın Türkiye sınıriarı içinde olduğu unutuhnamah ve bizedaha fazla özen gösterilme- li" dedi. RektörAşkın'ın rutuk- lanmasuıın ardından sıkıntılı günler yaşayan Van Yüzüncü Yıl Universitesi'nin dekanlan, Cum- huriyet'e konuştu. Türkiye'nin dört bir yanından bugün üniver- siteye gelecek olan rektörleri kar- şılamaya hazırlanan dekanlar, rektörlük binasında üniversitenin dününü, bugününü ve sorunlan- nı anlattılar. Fırat Cengiz (Ziraat Fakültesi Dekam): Aşkın'ı öğrencilik yıl- lanmdan tamyonım. 1995'te Zi- raat Fakültesi Dekanlığı'na, 1999'da da rektörlük görevine atanmasından bu yana üniversite- yi çağdaş, laik, demokratik bir yapıya kavuşturmak için göster- miş olduğu katkılar gerçekten öv- güye değer. Üniversitenin geçmi- şinde ne yazık ki Atatürk ilkele- rine ve cumhuriyetin temel ilke- lerine tamamen ters düşen, özel- likle cemaatçi bir akademik kad- rolaşmanın var olduğunu söyle- mek durumundayım. Aşkm'ın 1995 yılından bu yana üniversi- tenin çağdaş, laik ve demokratik yapıya kavuşturulması ve bilim- sel düzeyinin yükseltilmesi için küçük bir ek^ple büyük çabalar sarf ettigi herkesçe bilinmektedir. Cumhuriyetin tüm kurum ve ku- ruluşlan, meslek örgütleri, si\il toplum kuruluşlan ve aydınlann bu üniversıteye ve bilim insanla- nna sahip çıkmalan gerektiğine inamyorum. Bülent Karakaş (İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı): Atatürk'ün 1931 "de vasiyet etti- ği üniversite, tam 41 yıl sonra 1988'de kuruldu. Bir üniversite kurulduktan 20 yıl sonra ayakla- nnın üstünde durmaya başlar. Biz tam ayaklanmızın üstünde dur- maya kalkıyorduk, birileri kaldır- madı. Görünen o. Burada görev yapmak kolay değil. Bu sıkıntı- lar atlatıhp gidecek, biz yine so- runlanmızla baş başa kalacağız. Yani üniversite sadece bu sorun- larla gündeme geknemeli. Erksin Güleç (Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı): Hoca sosyal bilimlerin, ülke için kullanılma- sım çok iyi idrak etti. "Batı'nın bize empoze ettiği kültürü de- ğil, biz kendi yaşadığımız coğ- rafyadaki kültürü, doğrulan- mızJa, kendi insanlarımızın ça- hşmalarıyla ortaya koymamız gerekir" düşüncesindeydi. Ör- neğin, Türkiye Cumhuriyeti tari- hi konusunda bir ilanımız var. "Ermenilerin tezine karşı çı- kacak, uluslararası arenada bizi savunacak. çok ivi İngiliz- ce bilen birkaç tane asistan al- malıyız ki bizi orada savun- sun" derdi. ÜmitTolluoğlu (Mühendislik- Mimarlık Fakültesi Dekanı): Yü- cel Aşkın, gerçekten ideal bir cumhuriyet ayduıı, çok yönlü hü- mamst bir insan, sözüne her za- man güvendiğim bir insan. Ben- ce Türkiye'de birçok ilke imza at- mış bir doğa bilımcı. Üzerimiz- de bu kadar suni baskılann bulun- ması bizi rahatsız ediyor. Nihat Mert (Veteriner Fakülte- si Dekam): 1985'teVan'ageldim. Bize kimse "Git doğuda çahş" demedi. Kendi isteğimizle gel- dik. "Bize bu kadar para har- camyor, bunun karşılığını geliş- memiş bölgelerde verelim" de- dik. Hoca'yla 4 ayn görevde be- raber oldum. Yüksekokullar Ko- ordinatörü olarak görev yaptığım sırada Midyat, Yüksekova, Hizan ve Doğubeyazıt'ta yüksekokullar açtık. Cünkü, sıkıntılann eğitim kurumlanyla aşılacağını düşünü- yorduk. Neden Atatürk, doğuda üniversite kurulmasını istemiş ve Van'ı işaret etmiş? Bu yüzden... Recai Karahan (Hakkâri Eği- tim Fakültesi Dekanı): Hoca,biz- lerden çok daha ıleri düşünebilen ve her alanda en ince aynntısına kadar tartışabilen bir bilim ada- mı. El Sanatlan Merkezi Müdür- lüğü'nde 2 olan tezgâh sayısını 70"e kadar çıkardık ve birçok kı- şiye iş olanağı sağladık. Zühre Şentürk (Güzel Sanat- lar Fakültesi Dekam): Ben Yücel Bey'e hiçbir zaman rektör diye hitap etmedim. Ben hep "ho- cam" dedim. Ben hocayı 1990'dan bu yana tanıyorum. Hep şöyle bir hayali vardı; doğu- da mücadele etmek istiyordu. Sonra buraya geldi. Gazi Üniver- sitesi'nde çalışırken bir gün gel- di ve dedi ki: "Artık senden bir görev bekliyorum. Benimle be- raber bir ekip içerisinde olma- ya var mısın?" dedi ve karanm için 2 saat süre verdi. Ben de sü- renin sonunda kendisini aradım ve "Madem böyle bir inanç var, geliyorum" dedim. Hocanın inancı vardı, bu inançla biz yola çıktık. Biz Atatürk ilkeleri doğ- rultusundaki mücadelemizi sür- düreceğiz, asla bunu bırakmaya- cağız. Bu böyle biline... Selahattin Kıyıcı (tlahiyat Fa- kültesi Dekam): Hoca kendi sa- hasına sıkışmış biri değildi. Fa- kültemize geldiğinde bizlerle ko- nuşacak pek çok konu buluyordu. Ilahiyata devamlı sıcak baktı. Mansur Kamacı (Tıp Fakül- tesi Dekam): Yücel Hoca'nın sa- nat ve bilim felsefesine bakışı hep ilgimi çekti.Hoca, Van Dev- let Tiyatrosu'nun gelişimine kat- kıda bulundu, gençlere yönelik birçok çalışma yaptı. GUNDEM MISTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada tuklayıp sonra yargılama unsurlarını saptamaya girişmek, hangi hukuka sığar? Başta da vurguladığımız gibi olay Van ilinin sı- nııiarını aşıyor. Ankara'da, Meclis ve devlet kori- doriannda konuşulanları satır başlarıyla aktaralım: - İktidar önce atacağı adımı saptıyor. Sonra ona uygun bir kanun maddesi arıyor. Varsa kullanıyor, yoksa zorluyor. - İktidar mensupları 1.5-2 yıl önce, biz bu yar- gıya güvenmiyoruz, demişlerdi. Anlaşılan şimdi güvenebilecekleri bir yargı oluşturuyoriar! - Öyle bir gidiş ki, sanki hiç iktidardan düşme- yecekler. Bütün icraat bu mantıklayönlendiriliyor. • • • Bu mantığın üniversite ayağı olmaz mı? Elbet- te olur. Işte Van olayı bu yaklaşımın bir parçası. Başkan Bush'un tüm ülkeleri "ya bendensinizya teröristsiniz" ikilemine sokması gibi, iktidar da üniversitelere şunu söylüyor: - Ya benim icraatımı uygularsınız ya da kendi- nize cezaevinden sürgüne kadar onlarca yoldan birini seçersiniz. Ankara'da, AKP güdümünde hareket etmeyen Anadolu'daki üniversite yönetimleriyle ilgili yol- suzluğu çağrıştıracak bilgi-belge bulmak için bü- yük bir çaba var. İktidar bu çabasını eğitimi dü- zeltmek için kullansaydı neler yapmazdı. öyle ki, ilindeki üniversitenin rektörünü suçlayacak birra- por yazması için maliye müfettişlerinin kapısını çalan AKP'Iİ milletvekili bile var! Büyük kentlerdeki üniversitelere istediği gibi diş geçiremeyen AKP'liler, küçük illerde benim- semedikleri rektörün yalnızlaştırılması için de ay- rıca çaba harcıyorlar. AKP, iktidara geldiği günden bu yana tam dört kez, YÖK'ü, devamında üniversiteleri kendileştir- mek için hamle yaptı. Tümü ters tepince değişik bir yol izleme kararı almış görünüyor. Bu yol, yol değil... • • • Şimdi sözümüz topluma... Tepkisiz, umut yorgunu, kaderini gelişmelerin seyrine bırakmış bir toplum yapısı oluştu. Bir rektör tutuklandı... Acaba başka türlü mü yazmalı?.. Bir rektöööööör tutuklandıııııııı!.. öğrencilerin, öğretim üyelerinin, velilerin, Tür- kiye'nin AB'ye girip daha demokratik bir ülke ol- ması için olağanüstü çaba harcayanların, sivil toplum kuruluşlarının, kitle örgütlerinin bir şey söylemesi gerekmez rn:? Hukuku çiğnemeden, rektör yargılanmamalı demeden, kimseye hakaret etmeden şu soruyu yüksek sesle sormak gerekmiyor mu: - Binlerce kişi yüzlerce çeşit suçtan tutuksuz yargılanırken, hatta yargılanmazken, hakkındaki iddialar netleşmemiş bir rektör neden cezaevine konuyor? Eğer bu yöntem yol olursa, bir gün kapınızı ça- lıp şunu söyleyebilirler: - Sizi tutuklayacağız... Suçunuzu ve buna iliş- kin delilleri daha sonra açıklayacağız! ankcum " cumhuriyet.com.tr 'AŞKIN ERMENÎ KÖKENLÎ' AKP'liTopraSan şaşırtıcı suçlama Dış Haberler Servisi - Nano teknoloji konu- sundaki gelişmelere ilişkin bilimsel bir top- lantıya katıhnak için Al- manya'da bulunan AKP milletvekili Ramazan Toprak, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektö- rü Yücel Aşkın ı "Er- meni" olmakla suçladı. Münih'te bir otelde Türk sivil toplum kuru- luşlarının temsilcileriy- le görüşen Toprak, şaş- kınlık yaratan açıklama- larda bulundu. Toprak, Rektör Aşkın'ın "Er- meni kökenli" olduğu- nu söyleyerek rektörle- rin Aşkın'a destek ama- cıyla Van'da toplantı yapmalannın asıl nede- ninin hükümetin YÖK Yasası'm değiştirmesi- ni engellemeye yönelik olduğunu ileri sürdü. Toprak, Başbakan Recep Tayyjp Erdo- ğan'ın rektörleri görev- lerinden alacağı iddi- asında da bulundu. Top- rak, "Rektörler Van'- da yürüyecekmiş. Er- menilerin göz diktiği Van'a Ermeni kökenli Yücel Aşkın'ı rektör olarak atıyoruz" de- di.AKP Isparta Millet- vikili Emin Bilgiç'te, "rektörlerin yüzünün kızarması" gerektiğini belirterek, milletin de- ğerlerinin devlet yöne- timine yansıması için çalışma yürüttüklerini savundu. Karar alma mekanizmalanmn sivil kurumlara teslim edildi- ğini ileri süren Bilgiç, ordunun da kendilerini destekleğini soyledi. Soruştupmayı baştatan savaya terfi • ANKARA (ANKA) - Van Yüzüncü Yıl Üni- versitesı Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın hakkın- daki soruşturma emrini veren Van Cumhuriyet Başsavcı Vekili Muharrem Morgül, Kahraman- maraş'a Başsavcı olarak atandı. Savcı Morgül'ün görevlendirilmesinin ardından Rektör Prof. Aş- kın hakkında iddianame hazırlanarak tutuklan- mıştı. RektörAşkın'ın tutuklanması döneminde toplanan Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun hazu-ladığı atama kararnamesinde Morgül, Kah- ramanmaraş'a başsavcı olarak atandı. Düzettme • İstanbul Haber Servisi -Gazetemizin 15 Ekim 2005 tarihlı sayısında yayımlanan "Fransız Lıse- si'nin kültür merkezi açıldı" başlıklı haberde, Not- re Dame de Sion Lısesi yanlışlıkla Notre Dame De Sıon Kilisesi, lisenin müdürü Yann de Lansalut'un ismi Yann De Lan Sabut ve Şışli Şube Milli Eğitim Müdürü Nevzat Ispirli'nin ismi de Nevzat tskilli olarak yazıhnıştı. Düzeltir özür dileriz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle