20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 EKİM 2005 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Göriintüler SON AYLARIN Türkiye'sinde nereye doğru gi- dilmekte olduğunu gösteren endişe verici görün-, tüler var. Üzerlerinde önemle durmak gereiufeîf Malatya'da bir "iftar çadırı". Birçok kentte ol: duğu gibi o da "göz önünde" bir yerexJikj£ miş. AKPTı Belediye'nin ama, tam Hükümal,Kc" nağı meydanında. Tamam, Müslümanlığın sevaplanndan biri fakir fukaranın karnını doyurmaktır ama, bu kadar "aşi- kâr"\\k yakışık alıyor mu? Dinde, bu gibi yardtmlar için, "açıkça verirseniz iyi olur; gizlice verirseniz sizin için daha iyidir" denmiyor mu? İftar yemeği, varlıklı varlıksız her çeşit Müslümanın bir arada oruç açmasından ibaret kalsa böyle olabilir de, son yılların Türkiye'sinde muhtaçlara ramazan bo- yunca sıcak yemek verme biçiminde bir hayır işi- ne dönüşmüşse, "göz önünde" olmayan bir yer- de düzenlenmesi gerekmez mi? Malatya'daki "Ger- çek" gazetesinin muhabiriyle konuşan seksenlik Mehmet Kurt, "Yaşlıyız, ayakta duracak halimiz yok, herakşam ezilme tehlikesi yaşıyoruz. Buişin sistemli biçimde yapılmasını istiyoruz" diyor. Fat- ma Çolak, "Çoluk çocuk Kernek'ten geldik. Yar- dımı yapanlara teşekkür ediyoruz. Ancak iş ola- naklan yaratılmasını istiyoruz; yardımlann geçici olduğunu biliyonjz" demiş. Acaba, siyasal propagandaya dönüşen bu çe- şit iftaryemekleri "llımlı Islam Cumhuriyeti'nöe "sos- yal cteWef"in nasıl olacağını, hangi biçimlere bü- rüneceğini gösteren belirtiler mi? Fener Patriği Bartolomeos, Avrupa Demokrat- lan ve Halk Partileri denen AB'li pariamenter- lerle Istanbul'da güya "Hıristiyan mezheplerin ya- kınlaşması" konusunu tartışıyor. Belli ki, asıl amaç, Patrikliğin "ekümenik", yani "evrensel" olma id- diasını Türkiye'ye de kabul ettirmek ve Heybeliada Ruhban Okulu'nu açtırmak. Biri Lozan'daki "söz- Iü mutabakaf'a, öbürü de Cumhuriyetin "öğretim birliği" ilkesine aykırı. Kemalist Cumhuriyet, on dokuzuncu yüryılın Osmanlı Devleti'ne mi dönüş- müştür ki, Patrikhane Avrupalı parlamenterlerte yan yana gelip böyle bir toplantı düzenleme cesa- retini bulmaktave "yetkili makam" olması gereken Eyüp Kaymakamlığı da buna izin vermeye zoria- nabilmektedir? Yoksa, bu da mı ufuktaki "llımlı Islam Cumhuri- yef/'"nin ön belirtisidir? Fotoğrafta, serbest giyimli iki sivil, bir üniversi- te rektörünü kollanndan tutmuş, hapishaneye götürmekte. Tutuş, rektör yorgun olduğu için mi? Hayır, son yıllann "sevk" usulü bu. Olurolmaz her- kese uygulanan usulün yanlışlığı, götürenlerin üni- formalı olmayışı, götürülen bilim adamının suçlu- luğu kanıtlanmamış bir kişi oluşu bir yana, resmin bıraktığı genel izlenim gelecek bakımından endi- şe vericidir. Türkiye, genel hoyratlığın üstüne din- ci etkilerin eklenmesiyle gitgide ağırlaşan siyasal bir ortama mı sürüklenmektedir? Yoksa, ABD'nce bu coğrafya için düşünülen mo- delin sanıldığı kadar "ılımlı" olmayacağının, olama- yacağının da mı belirtileridir bunlar? Yüce Divan - Yargıtay Öncesi ve Geleceği -i- "Bağımşız^fafsız bir yargı, demokratik hukuk devletinin en önemli olup, bu ilke Avrupa tnsan Haklan Sözleşmesi'nin ., Insafftlalfaar^Evrensel Bildirgesi'nin 10. maddelerinde. herkesin ~il yirgn^pnİ! h^kkına sahip olduğu şeklinde vurgulanarak >özleş*melerde de yerini almıştır. •*•> Gürsel" K A S I M Yargıç revi nedeni ile farklı değerlendirilemez. Si- yasi kimliği olan sanıklann siyasal alanda ih- tisas yargısmda yargılanmalarmın gerekçesi, "Suçİann kannniKği prensibT karşısuıda var- hğını yitirmiştir. Kaldı ki, siyasi kimliği ol- mayan beş yüze yakm yüksek mahkeme yar- gıcı da görevlerinden kaynaklanan suçlar ne- deniyle, Yüce Divan yargısına tabi bulun- maktadır. Buna mukabil, siyasi kimliği olan belediye başkanlan ile üst düzey bürokratlar- dan, müsteşarlar, valiler ve genel müdürler de görev suçlanndan ötürü Yüce Divan'da değil Yargıtay'da yargılanmaktadırlar. Suçun de- ğerlendirilmesi ve cezasının verilmesinde, samğın içinde bulunduğu siyasi koşullar hu- kuken değerlendirme konusu yapılamadığı için bu gerekçe hukuki dayanaktan yoksun- dur. Anayasa Yargısı'nın asıl fonksiyonu, oluşrurduğu kararlarla, yasamamn koyduğu kurallann hukuki sınınnı çizmektir. Bu dere- ce önemli fonksiyon ifa eden bir mahkeme- ye bir de ceza yargılamasını yüklemek, iş bö- lümü ve kanunsallaşma prensipleri ile bağdaş- maz. 2001-2002 Adli Yd açış konuşmasuıda za- manın Yargıtay Başkanı Doç. Dr. Sayın Sami Selçuk Yüce Divan konusunda görüşlerini: "Ne zaman yargılama bırliğı ilkesinden sa- pılmışsa, orada 'hukukagöre adakt' amacı de- ğil, 'Bizegöreadalet 1 kaygısı egemen olmuş; hukuktan kaçısın gerekçesi olan •hikmet-i hükümet' anJayışı yargıya yansımıştır. Biz- de bu ilkeden sapmanın somut bir örneği de Yüce Divan'dır... Anayasa Mahkemesi'nin yargıçlannın çoğunluğu, salt ceza yargıcı ol- mayıp yönetimden geldikleri için, memur ve görev kavramlannı en iyi onlar bilirler iddi- asıdır, bu. Bu iddia ceza hukukukun varhk ne- denine ters düştüğünden hukuka aykındır ve tehlikelidir.. Çünkü, memur yargılamasını bütün dünyada bugüne değin, adlî yargı ve Yar- gıtaylar yapmıştır. 133 yıldır bizde de öyle- dir. Acaba bunlar meşru değil miydiler? Türk Yargıtay'ının birçok dairesi bu suçlara bakı- yor. Sözgelimi, yalnızca Yargıtay 4. Ceza Da- iresi, son on yılda sadece görevi savsama ve görevde yetkiyi kötüye kullanma suçlanyla ilgili 8099; öbür memur suçlanyla ilgili 24.374 davaya bakmıştır. Toplam alındığında, yılda ortalama dava sayısı 3000'i aşmaktadır... bu Y üce Divan ka\Tamı, ilk kez 1876 yılında kabul edilen anayasa ile yargı sistemimize girmiştir. Di- van-ı Âli 30 üyeden oluşmak- taydı. Üyelerden 10'u Heyeti Ayân (padişah) tarafindan seçilen meclis üye- si), 10'u Danıştay, 10'u da Yargıtay ve Isti- naf reis ve üyelerinden kur'a ile seçilerek ata- rurlardı. Divan-ı Âli'nin görevleri; Bakanlar ile Yar- gıtay Baskan ve üyeleri ile padişahın kendi- sini ve makamını tehlikeye sokmaya teşebbüs edenleri yargılamaktı. 1876 Anayasası 20.04.1924 taribinde kabul edilen yeni ana- yasa ile kaldınlmış, Divan-ı Âli'nin de yapı- sı değişmiştir. 1924 Anayasası'na göre Yüce Divan gerek- tiğinde TBMM'ce kurulmaktaydı. Görevi; Bakanlar, Yargıtay ve Danıştay Başkan ve Üyeleri ile Cumhuriyet Başsavcısını görev- lerinden doğacak işler nedeniyle yargılamak- tı. 1924 Anayasası gereğince, Yargıtay Genel Kurulu'nca seçilen 11, Danıştay Genel Ku- rulu'nca seçilen 10 kişi kendi aralarında Baş- kanve Başkanvekilini seçerlerdi. Başsavcı, Yü- ce Divan'da Savcı olarak görevliydi. 1961 Anayasası'nın hazırlanması sırasında Italya Anayasası örnek ahnarak, Yüce Divan göre- vi Anayasa Mahkemesi'ne verilmiştir. 1982 Anayasası hazırlanırken Danışma Meclisi Yüce Divan görevini Yargıtay'a ver- diği halde, Milli Güvenlik Konseyi Anayasa Komisyonu, Anayasa Mahkemesi'ni görev- lendirmiştir. 1961 yılında anayasal organ olarak anaya- sada yerini alan Anayasa Mahkemesi, siya- set ve hukukun sınır çizgisindedir. Yüce Divan fonksiyonu, Anayasa Mahke- mesi'nin görev alanı ile çelişmektedir. Suç ve ceza, sosyal bilimlerden hukukun, hukuk bi- limlerinden ise ceza hukukunun uzmanlık alanıdır. Anayasa Mahkemesi'nde kurala gö- re ihtisas gözetilmeksizin bulunması gerekli hukukçu üye sayısı üçtür. Diğer sekiz üye hu- kukçu olmayabilir. Yargılayanlann uzman- hklan ve tecrübelerinin yargı ve sanık temi- natı olduğu da bir gerçektir. Siyasi kişilik ve kımlik bu gerçeği değiştiremez. Bir memurun zimmet suçu ile hükümet üyesinin zimmet suçu. siyasal konum ve gö- iddia, bizzat Anayasa Mahkemesi'nin kendi tutumuna ve söylediklerine de aykındır. Ger- çekten Anayasa Mahkemesi, ne zaman Yü- ce Divan yargılaması yapmışsa, kendi uz- manlık savını çürütürcesine ve çelişkiye düş- me pahasına, Yargıtay'ın görüşlerine göre ka- rar verdiğini belirtmek gereğini duymuştur... Yüce Divan yargılaması, sözgelimi Belçi- ke'da Yargıtay'a verihniştir. îtalya'da, Kore'de Anayasa Mahkemesi'ne verilmiştir. Çünkü yargıçlann hepsi hukukçudur..." biçiminde açıklamıştır. Ardından Yargıtay görüşü "YüceDivanyet- kUeri, TBMM Başkanı ve üyelerini de kapsa- mah ve bu görev Yargıtay'a veribnetidir, Yü- ce Divan karartanna karşıtemvizyok açılma- u, temviz mercii YargıtayCeza Genel Knrul'u olmalıdır" temel düşüncesiyle ilgili mercıle- re yazılı olarak 2002 yılında bildirilmiştir. 2004 yılında Anayasa Mahkemesi'nin ana- yasanın yargı bölümünü içeren değişiklik önerisinin yazılı ve görsel basından öğrenil- mesi üzerine; Yargıtay'da bu konu ile ilgili bir komisyon kurulmuş ve hazırlanan değişiklik önerisi ile Anayasa Mahkemesi'nin önerisi- ne karşı görüşü de içeren bir metin, yetkili ku- rumlara ulaştınlmış ve gerekçede; değişiklik önerisinin nedenleri şu şekilde açıklanmıştır. "Bağımsız, tarafsız bir yargı, demokratik hukuk devletinin en önemli unsurlanndan bi- n olup, bu ilke Avrupa tnsan Haklan Sözleş- mesi'nin 6., Insan Haklan Evrensel Bildirge- si'nin 10. maddelerinde, herkesin adil yargı- lanma hakkına sahip olduğu şeklinde vurgu- lanarak uluslararası sözleşmelerde de yerini almıştır. Anayasannı 154. maddesine ilişkin değişik- lik önerisi Yüce Divun konusunda; "Yargıtay, Cumhurbaşkanı, TBMM Baş- kanı, Bakanlar Kurulu Üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yar- gıtay, Askeri Yüksek Idare Mahkemesi Baş- kan ve Üyelerini, Başsavcılan, Cumhuriyet Başsavcıvekili, Hâkimler ve Savcılar Yük- sek Kurulu ve Sayıştay Başkan ve Üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Di- van sıfaüyla yargılar. Yüce Divan'ın oluşumu, çalışması, karar- lanna karşı itiraz ve temyiz başvurusunda bu- lunabilmenin esas ve süreleri kanunla düzen- lenir. Yüce Divan'da savcılık görevini Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı veya Yargıtay Cum- huriyet Başsavcıvekili yapar. Yüce Divan kararlanna karşı itiraz ve tem- yiz mercii, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'dur. Kurulda evrak üzerinde inceleme yapılır, Ku- rul'un kararlan kesindir." şeklindeki değişi- mi öngörmüştür.Yazıma kaldığım yerden de- vam edeceğim. ONODEYukarKİa belirtileû tiyatlar; TV-3370 S, TV-3472 SF ve DVD-2006 ıcodlu ürünlerde, Ocak teslimli ön ödemeti kampanyada geçerüdir. 8u fiyailara setıpa dahil değildir. PENCERE Universiteyi Medreseleştirmek.. Farkında mıyız?.. Bilincinde miyiz?.. Tarihsel bir olay yaşıyoruz... Batı'nın Aydınlanma tarihinde bir eşi ya da ben- zeri var mı, bilmiyorum!.. Bir ülkenin üniversite rektöıieri toplanıp bir üniversite rektörünün tutuk- lanmasını protesto etmişler midir?.. Söz konusu eylemi yapanlar ögrenciler değil.. Rektörler!.. Yaşadığımız olayın anlamını tartabilmek için bir dakika durmak.. Soluğumuzu kesmek.. Sonra düşünmek gerek!.. • 77 üniversitenin rektörleri bir araya geliyoriar.. Ne diyoriar: - Ûniversiteleri medreseleştirmek istiyorlar... Kim istiyor?.. Sorunun yanıtı belli!.. Türkiye bugün ne AB'nin ne de ABD'nin anlaya- bileceği bir çatışmanın içindedir; aydınlıkla karanlı- ğın kavgasıdır bu!.. Batı'da Hıristiyanlığın geçmişin- de yaşanmıştır; Islam dünyasında günceldir... Komşumuz İran din devletidir.. Komşumuz Irak'ın halkoyuna sunulan yeni ana- yasasındaki devlet niteliği nedir?.. Din devletidir!.. Bir buçuk milyariık Islam dünyasında tek laik devlet Türkiye Cumhuriyeti'dir...Vebu ülkenin üni- versite rektöıieri bir ağızdan ne diyoriar: - Ün/vers/te/en medreseleştirmek istiyorlar!.. Bir rektör değil.. İki rektör değil.. Üç, beş, on, yirmi değil.. Otuz, kırk, elli değil.. Yetmişi aşkın üniversitenin rektörü bir bildirinin altına imza attığı zaman, altı çizilen tarihsel sap- tama politika değildir; gerçeğin ta kendisidir... • Van Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aş- kın'ın tutuklanması üzerine çok yorum yapılabilir, çok mürekkep harcanabilir, yargı, yargıç, savcı, üni- versite, profesör, hoca, hukuk, sıyaset üzerine çe- şitlemelerin sonu gelmez... Ama, olayın özü değişmez... Olayın özü tek tümcedır: - Ûniversiteleri medreseleştirmek istiyorlar... Yoksa bu ülkenin neredeyse tüm rektörleri ne- den kendilennı ortaya atsınlar?.. Koltuklannda oturup tıkır tıkır maaşlannı alıp ke- yiflenne bakacaklarına, takıyyeci ıktıdarın baskıları- na ve şimşeklerine karşı göğüslerıni neden açsınlar?.. • Türkiye Atatürk le birlikte ilk Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı verdı, Islam dünyasında ilk Aydınlanma Devrimi'ni gerçekleştırdi, dinciliğe dayalı medre- seyi yıkıp bilime dayalı universiteyi kurdu... Şimdi bu tarihi tersine çevirmek isteyenlerin ik- tidan ülkenin başındadır... Kimse kendi kendisini aldatmasın!.. Cumhuriyet Yemeği llhan Selçuk ve gazetemiz yazarlarının da aramızda olacağı geleneksel Cumhuriyet yemeği 29 Ekinı 2005 Cumartesi günü Armada Otel'de yapılacaktır. tZLENCE 21.00-21.30 Kokteyl 21.30-24.00 Balo Yemeği, Tango ve Vals KOOP-C Yönetim Kurulu (Smokin ya da koyu renkli giysiyle gelınmesi önerilir.) Davetiyeler KOOP-C Merkezi'nden sağlanabilir. 1 Kişi 40 YTL Limitsiz tçki Adres: Basın Sarayı Kat:4 Cağaloğlu-Istanbul Tel: (0212) 514 18 08 - 09 Fax: 520 50 23 e-posta: koop_c(Syahoo.com TÇ BİLECİK ASLİYTE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2004784 Davacı Fikriye Akar tarafindan hasımsız olarak açılan gaiplik davasının yapılan yargılamasında, MK'nin 32b. maddesi gereğince gaip olduğu ile- ri sünilen Eskişehir ili, Sıvnhisar ilçesi, Yeniköy, Cilt: 102, Hane No: 19'da nüfusa kayıtb, Ünal ve Fikriye oğlu, 25.12.1972 d.lu Suat Akar'ın hayatta ise mahkememizin 2004/784 esas sayılı dosyasının duruşma günü olan 29 12.2005 günü saat 11.00'de yapılacak olan duruşmada hazır bulunması, yine gaipliğine karar verilmesi istenen Suat Akar'ı bilen ve tanıyanlann mahkememizin 2004'784 esas sayı- lı dosyasının duruşma günü olan 29.12.2005 gününden evvel mahkememize bildirilmesi rica olunur. 05.10.2005 Basın: 49050 444 0 388 www.arcelik.com Koç TC BEYOĞLU 2. ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo. 2005-292 , Beyoğlu 2 Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 4.9 2005 gün ve 2005-407 sayılı kararı ile Endoğar ismi Erdoğan olarak tashih edilmiştir. llan olunur. 11.10.2005 Endoğan Şancı Basın. 49194
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle