Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18EKİM2006SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
'AB'ninucuaçık ifadesi
Türkiye'yi küçiütüyor'
3 Ekim sürecinideğerlendiren eski Dışişleri Bakanı İsmail Cem, AKP iktidannın kabullendiği
koşullara karşı çıktığını söyledl Cem, "Avrupa Birliğikendi temelükesinibizzatçiğnedi" dedi
TUREYKOSE
ANKARA-Eskı Dışişlen Bakanı Isma-
flCem, "ikiııci suııfkonumdan Türkiye'ye
de, AB'ye de hayır gelıneyeceğini; iyimser
oiabümek için AB'ye saygı telkin eden bir
iktidar ve bu iktidann kendi iç siyasal ih-
riyaçlan nedeniyleAB'yebağımhohnama-
ggerektiğini" söyledı. Cem, "îktidarm ka-
bullendiği müzakere koşullanna karşı ÇH
kıyorum. Türkiye, kendi değerini daha iyi
anlayarak, gereken yerde tavır koyarak
bunİann çoğunu önleyebirirdi Bazılanrun
sandığı gjbi bundan ötürii müzakere sü-
reci kesilmezdi. Hakkını büen ve savunan
bir yaklaşun Türkiye'yi AB'den kopar-
maz. Sesini yüksettmesi gereken ve -yük-
seltmeyen- f ürkiye'nin kendisfctir" dedi.
Cem, 3 Ekim'de vanlannokta, müzakere
çerçeve belgesi ve ardından yapılan değer-
lendırmelerle ilgili olarak Cumhunyet'in
sorulannı yanıtladı.
KOŞULLARA KARŞI Ç1KIYORUM'
- Son kitabınız "AvTupa'nın Birliği ve
Türkiye " bir süreci avnnülanyia incetiyor,
geleceğe dönük öneriler getiriyor. Gelinen
noktada iyimser misiniz? Bu yol haritası
Türkiye'yi tam üyetiğe mi götüriir, ikinci
suııf bir statüye mi?
İSMAİL CEM - tyimser olabılmem
içın: a) AB'nin Türkiye siyasetinde, AB
hukuk anlayışına ve müktesebatına aykı-
n bütün özelliklerin ortadan kalkması; b)
AB'ye saygı telkin edebilen bir Türkiye
iktidannın varlığı; c) Bu iktıdaruı, kendi
iç siyasal ihtiyaclan nedeniyle AB'ye ba-
ğımh olmaması gerekir. Yanı, Türkiye'de
köklü bır siyasal değişim olmadıkça, mev-
cut Çerçeve Anlaşmasf yla, 6 Ekim 2004
AB belgeleriyle tanımlanmış bir müzake-
re sürecinin, Türkiye ve AB arasında, hat-
ta Türldye'nın kendi içinde sorun yarat-
masından endışe ederim. Nitekım daha
şımdiden Türk toplumunun kendi içinde
karşılıklı ağır suçlamalar başlamıştır. Kıb-
ns'a ılişkin sürtüşmeler ise gene şimdiden
gündeme gırmiştır.
-Müzakereçerçevebelgesini nasıl değer-
lendiriyorsunuz? Zafer mi, hezimet mi,
"onurlu", "milli", "dik duruş" mu?
- Müzakere çerçevesini belirleyen 6
'CHP'ninABkarşıtı
plduğu iddialan aytptir9
- CHP'nin AB karşıt bir çizgiye yerleştiği
yorumlannı nasıl deferkndirryorsunuz?
- Sosyal demokrasi, AB'ye katılımın
öncülüğünü yapmışhr; birçok belirleyi-
ci gelişme, CHP'nin ve DSP'nin iktidar
dönemlerinde gerçekleşmıştir.
CHP'nin, AB karşıtı bir çizgiye yer-
leştiği iddialan, hem haksızdır, hem
de ayiptır. CHP ve tümüyle sosyal de-
mokrasi. elbette Türkiye'nin hakkını
çiğneyen, adeta Türkiye'yi aşağılayan,
Türkıye'yı AB müktesebatı dışmdaki
yöntemlenn tehlikelenne açan, Türki-
ye'ye kaybettıren koşullara karşıdır. tkti-
dar çe\Telerinde ve kamuoyunda son za-
manlarda adeta bir dehşet rüzgân estirili-
yor; Türkiye'nin menfaatini savunanlar ne-
redeyse düşman ilan ediliyor. Günümüz ikti-
dan. Türkiye ile AB'yi yakınlaştıracak değil,
bilakis, uzaklaştıracak koşullan benimsemiştir;
sadece AB ile Türkiye arasında değil, Türki-
ye'nin kendi içinde sorun yaratacak konulara ka-
pılan aralamıştır. Bunlara karşı çıkmak ve düzeltil-
mesine çalışmak, Türkiye - AB ilişkilerinin
gelişmesinden ve Türkiye'den yana
herkes için görevdir.
Ekim 2004 Komisyon karannı da, Aralık
2004 Konsey karannı da, çerçeve belge-
sini de, Türkiye adına olumsuz olarak ni-
telemekteyim. "Ucu açık" müzakere sü-
recinden, AB geleneğinde bulunmayan
fakat Türkiye'ye özel olarak uygulana-
cak küçültücü yaklaşımlardan, AB ülke-
lerinde Türkiye'nin üyeliği için öngörü-
len 'halkoylamalanndan', adı konmamış
ikinci sınıT konumdan, Kıbns dayatma-
lanndan, Türkiye'nin içinde genlım ya-
ratan ve AB müktesebatuıda yeri bulun-
mayan ırk temelindeki azınlık tanımla-
nndan, ne AB'ye hayır gelir, ne de Tür-
kiye'ye... Ben, AKP ıktıdannın kabullen-
diği müzakere koşullanna karşı çıkıyorum;
çünkü, Türkiye'nin AB beraberliğinde ve
üyeliğinde Türkiye'nin ciddi menfaatini
görmekteyim. AKP'nin kabullendiği çer-
çeve ise AB ilişkilerini ileriye götürmez;
tam aksine, sürtüşmelere, AB'den uzak-
laşmaya bu süreci götürür. Bu gerçeklere
ragmen, sürecin, sonuçlanmayacak olsa bi-
le, bazı alanJarda Türkiye'ye yarar sağla-
yacağını düşünüyorum: Son tahlilde,
AB'nin daha ilen organızasyon modelle-
rine Türkıye'nin yapılannı, mevzuatını
uyumlaştırrnak çabası, geride olumlu iz-
ler bırakır.
AVRUPA KENDİNI ÇİCNEDİ'
- Dışişleri Bakanı Gül Lüksemburg'a
gftmemeliydi, diyebiliyor musunuz?
-Bakan'ın kendi değerlendirmesi.
-3Ekimsürecindeyeteıüdipiomatikmü-
cadele, direniş sergilendi mi?
- Son üç yılda, AB, adeta acımasızca-
sına Türkiye'nin üzerine geldi. Kendi ku-
rallarını, her zaman ölçü aldığı kendi
"müktesebannT yok sayabildi. Türk va-
tandaşlannın, Türkiye üye olsa bile, ser-
best dolaşım hakkından süresiz yoksun
bırakılmalan ımkânı, en çarpıcı örnektir.
AB'nin kendi temel ilkesini bizzat çiğne-
mesidir. 2000 yılında AB'nin Türkiye'de-
ki azınlıklar konusuna yaklaşımı, AB 'nın
6 Ekim 2004 yılı belgelerinde tümden de-
ğişmiştir. Bunlan, kitabunda tek tek ince-
liyonim. 2000 yılında 'Türkiye Cumhu-
riyeti vatandaşnun hakkT olarak tanımla-
nan, Türk ve Fransız hukukundakı, brr öl-
çüde Yunan hukukundaki anlayışla tanım-
lanan azınlık haklan, 2004'te, ırk teme-
linde, Boşnak, Laz, Kürt, vb. gibi isimlen-
dirilmiş gruplara ait gösterilmiştir. AB,
üye ülkelerinin 'seçmenini', 'kamuoyu-
nu', kımı durumda 'kaprisini' Türkiye ko-
nusunda en öne almıştır. Sonuçta, sürtüş-
me yaratması ve Türkiye'nin AB süreci-
ni engellemesi kaçınılmaz görünen bir
'çerçeve' ortaya çıkmıştu-. Başlıca sorum-
lu AB'dir. Ancak, Türkiye, kendi değeri-
ni daha doğru anlayarak, gereken yerde ta-
vrr koyarak bunlann çoğunu önleyebilir-
di. Türkiye'de bazılannın sandığı gibi,
bundan ötürü müzakere süreci kesilmez-
di: Çünkü, AB'nin düşünen ve karar ve-
ren yöneticıleri, AB ülkelerinin karar oluş-
turan güç odaklan, bankerleri, ticaret oda-
lan, stratejı merkezleri, sanayicilen, AB'ye
bunca avantaj sağlayan bır Türkiye bera-
berliğinden, bu kadar kazançh bir anlaş-
madan asla vazgeçmezler.
- AB'nin "hazmetme kapasitesi" ne
anlama gehyor?
- Bunun, Türkiye için yaratılmış özel
bir tanım, özel biruygulama olduğunu san-
mıyorum. AB'ninyeniüyeleralırkenbaş-
vurabileceği birgeciktirme mekanizma-
sı, kendisi için emniyet supabı olarak gö-
rülebilir.
- "Ucu açık" ifadesi -hükümetsözcüle-
rinin savunduğu gibi- müzakerelerüı do-
ğasına uygun bir ifade midir?
-Değildir. Bu, bildiğim kadanyla, baş-
ka hiçbir aday ülke için bundan önce kul-
lamlmamış bir ifadedir. Türkiye'yi kü-
çülten bir ifadedir; AB, kendi ülkelerin-
deki seçmenlere,"_ Merak etmeyin. Tür-
kiye'nin üyeJiği kesin değil, ucu açıkbir su-
reçteyiz" güvencesini vermektedir.
'Avrupa ya karşı ses yükseltilmeli'- Süreç bundan sonra nasıl işleyecek?
Türkiye'nin önünde nasıl bir yol var?
-Görünen ük zorluklara değindim: Mü-
zakereye ilişkin her kararda Kıbns Rum
kesimi, kendi isteklerini bir şantaj aracı gi-
bi dayatmayahazırlanıyor. Bunu açıkça ko-
nuşuyor. Azınlık konulannda. 'aşm me-
rakh' bazı AB üyelerinin, bunlan siyasal
baskı olarak kullanmalan, Türkiye'nin
içinde de sorun yaratmalan mümkündür.
Aynca, Türkiye her konuda üzerine düşe-
ni yapsa ve AB Konseyi'nce 'üye' olarak
kabul edilse bile bu kararaı geçerlik ka-
zanması, üye ülkelerin yapabileceği 'hal-
koylamasına' bağlanmıştır.
Örneğın, Fransa, Avusturya, Slovakya
gibi ülkelerin halkoylaması yaparak Tür-
kiye'nin üyeliğini kabul etmesi gerek-
mektedir. Böyle bir beklenti, günümüz
koşullannda gerçekçi değildrr. Bu koşul-
lann on-on beş yıl sonraaynen sürmesi de
pekâlâ mümkündür. Yanı, yıllar yılı ken-
dimizi zorlayarak, AB sistemine kendimi-
zi uyarlayacağız diye sıkınhlara katlanmak,
sonuçta, boşa kürek çekmek anlamına ge-
lebilecektir.
SINIRLAMA HUKUKA AYKIRI
- Şimdi ne \apılabüir? 3 Ekim'den he-
men sonra, doğru sryaset ne olmalı?
- Gerçi son üç yılın bunca yanlışuım ar-
duıdan, doğrulan kâğıt üzennde bulmak
bile kolay değil. Ama deneyelim: a) AB'nin
Türkiye'ye ilişkin 6 Ekim 2004 kararla-
nnda, Aralık 2004 zirvesinde ve 2005'in
'Çerçeve' belgesinde yer alan, ancak AB
hukukuna, uygulamalanna ve mükteseba-
nna aykın olan hususlara uymayacağuıı,
bunlan yerine getirmeyeceğini, bunlan
uygulamayacağını ve uygulattırmayaca-
ğînı hıç vakit kaybetmeksızın açıklama-
lıdır. AB'nin, kendi hukukunu Türkiye
konusunda bizzat çignemesi olan bu ka-
rarlan, uluslararası odaklarda ve hukuk
mercilennde tartışmaya açacağuıı Türki-
ye duyurmalıdır.
Örneğın, AB Zirve karannda yer alan
ve Türk \ atandaşlannın, Türkiye AB üye-
si olsa bile, AB ülkelennde serbest dola-
şım hakkına asla sahip olmayabileceğini
öngören hüküm, AB'nin hukuk sistemi-
Türkiye Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, AB'nin Güvenlik
ve Dış Polrtika Temsilcisi Solana ile birlikte.
Kıbrıshn ön koşul olmasma
AKP iktidanyeşil ışıkyaktı
- Vanlan nokta, Güne> Kıbns Rum kesiminin NA-
TO'ya üyeh^i ik ilgili kaygılan gidenneye y'etiyor mu?
- Güney Kıbns'uı NATO üyeliğrni hem AB hem
ABD desteklerse, Türkiye'nin buna direnmesi zor
olur.
- Kıbns. azmhk sorunu gjbi konular sık sık karşumza
çıkacak gibi görünüvor. Onümüzdeki süreçte bu
konularlaflgüıne gibi geöşmeler öngörüyorsunuz?
- Her iki konuda, geçmişin kazanmılan kaybedildi:
2000 yıluıda, AB'nin Türkiye politikasını belirleyen
Katıhm Ortaklığı Belgesı'nde. "JKıbns'ın, AB ile
Türkive iSşkilerinin gelişiminde bir önkoşul olmadıgu
siyasi diyalog konusundân ibaret olduğu" açıkça
belırtılmişti. AKP iktidan, 2002 Aralık ayındakı AB
zirvesinde, Kıbns'uı 'önkoşul' yapılmasına yeşil ışık
yaktı. Azınlıklar konusu ise hayli düşündürücü: 2000
Katıhm Ortaklığı Belgesı'nde, bütün hak ve
özgürlükler, 'vatandaşhk' temelinde tanmılanmıştı.
Örneğin. 'Televiz\onlarda kendi ana dttmden yayın
yupmak her Türk v-atandaşının hakkıdır' gibi.
2004'ün 6 Ekim AB Komisyon Belgelerinde, bu,
bazı 'azmhk kategorüerinin'. 'tammlannın'
oluşrurularak, hak ve özgürlüklerin rrk temelinde
öngörülmesuıe dönüştü. Kıbns konusu, artık, her
adımda Türkiye'nin önüne çıkanlacaktır.
ne de temel ilkelerine de aykrndrr. Türki-
ye'ye yapıldığı gibi yeni üyenin aleyhıne
"-süresiz.kahcısapma" getirilemez. Bu,
hukuk dışıdır. Türkiye'nin, bunu büyük so-
run yapması gerekirdi; bu zorunluk ve bu
imkân halen geçerlidir.
TÜRKİYE İÇİN IRK KAVRAMI
b) AB hukukunun, geleneğinin, mük-
tesebatının AB tarafindan Türkıye bağla-
mında çiğnenmesıne çok örnek vardır.
Bunlardan en tehhkelisi, 'Azuınklar' ko-
nusunun, AB'nin mevcut anlayışı, hukuk
sistemi, geleneği, müktesebatı ve uygula-
malan çiğnenerek Türkiye için özel bir çer-
çeveye dönüştürülmesidu". Oysa, AB ül-
kelerinin hemen her birinde farklı azınlık
sorunlan ve yaklaşımlan olduğu için AB,
azınhklar konusunu çok genel doğrulany-
la, genel ınsancıl çerçevesıyle, eşitlik an-
layışıylabelirlemiş,oradadurrnuştur. An-
cak AB, azrnlık kategorileri oluşturup bu-
na göre özel anlayışlar getiremeyecektir.
Bu esnek çerçeve gerçekçi yaklaşımdır;
çünkü, neredeyse herkesi azınlık sayan
Iskandinav ülkeleri de AB'nin üyesidir;
'_. Azınhk diye bir kavrarru tanımnoruz'
diyen Fransa da AB üyesidir. AB 'nın yak-
laşımı bu genel ilkelerle sınırlıyken, AB'nin
Türkiye ile 2000 yılında yaptığı anlaşma
tümüyle değıştirilerek, AB'nin 2004 yılı
kararlannda ırk esasına dayalı azınlık ka-
tegorileri oluşturulmuş; azınlık sorunlan
böyle bir çerçevenin içine alınmıştır. Bu
hem AB hukuk ve müktesebatına aykın-
dır hem de cıddı sorunlara yol açabilççek-
tir. Şimdiden başlamıştu-.
c) Mesele, bazılarının sandığı gibi,
"_. Efendim. biz ü\ıe olmak istiyonız, do-
layısrvla biz onlann isteklerine uymak du-
rumunda\Tz" basitliğuıde değildir.
Türkiye, AB'nin kurallannı, sistemmi,
müktesebatını bilerek aday olmuştur. Yok-
sa, her üye ülkenin özel menfaatini ve
kaprisini dayatacağı, kendi hukukuna ya-
bancılaşmış ve garipleşmiş bir AB tarifi-
ne değil... Hakkını bilen ve savunan bir yak-
laşım, Türkiye'yi AB'den koparmaz. Bi-
lakıs, Türkiye'ye yeniden saygmlık ka-
zandınr. Tek koşul, bu mücadeleyi AB
hukukuna dayandırmaktır. O hukukun gü-
nümüz AB'sı tarafından Türkıye konu-
sunda nasıl perişan edildiğini anlatmak-
tır. Sesıni yükseltmesi gereken -ve yükselt-
meyen- Türkiye'nin kendisidir. Mesele
de zaten buradadır.
AKP'nin 'hazmetme kapasitesi'
Anavatan Partisi'nin grup kurmasıyla
TBMM'de grup sayısı 3'e çıkınca
Meclis yönetimini bir telaştır aldı.
Geçen yasama döneminde 6 partinin
sığdığı ana bina, bu dönem iki
partiye "dar gelince" DYP lideri
Mehmet Ağar'a bile oda verilemedi.
Iş o kadar abartıldı ki komisyon
başkanlanna, komisyon
başkanvekillerine hatta danışmanlara
bile oda tahsis edildi. Bu da yetmedi,
ziyaretçiler için aynlan bekleme
salonlan bile makam odasına
çevrildi. Meclis yönetimi, şimdi
Anavatan Partisi Genel Başkanı
Erkan Mumcu ile grup
başkanvekillerine nerenin verileceğini
kara kara düşünüyor. Çünkü, makam
odası yapılacak bekleme satonu bile
kalmadı. Kendilerine zemin kattaki
bir araştırma komisyonu salonunun
verilmesinin düşünüldüğünü öğrenen
Anavatan Partisi Genel Başkan
Yardımcısı Süleyman Sanbaş,
AKP'yi uyardı: "Artık hazmetme
kapasitesi birAB kriteri. AKP'nin
hazmetme kapasitesini göreceğiz.
Geçen dönem bu Meclis'te 6 siyasi
parti goıbu vardı. Şimdi 3. partiye
yer bulunamıyor." Hatay Mîlletvekili
Mehmet Erdemir ise meydan
okudu: "Eğer bize uydunık bir yer
veririerse kabul etmeyiz, bahçede
çadır kuranz daha iyi."
'Hayatımızdaki şiir'
Attilâ İlhan
"An" geldi, Attilâ İlhan da
aramızdan aynldı: Elde var hüzün.
Büyük ozan geçen hafta
ölümünün ardından TBMM
kürsüsünde de anıldı. Bağımsız
Istanbul Mîlletvekili Zülfü üvaneli
gündem dışı söz alarak kürsüye
çıktığında "şiirsiz"\eşen hayatımıza
dikkat çekti: "Ne yazık ki, son
zamanlarda bizim halkımızın şiirie
ilişkisi giderek kopuyor, şiir
hayatımızdan çıkıyor. Bir ara
düşündüğünüz zaman, büyük şair
Yahya Kemal'/n nerhangi bir
dizesi bir halk deyimi haline
dönüşebiliyordu ve halk bunu, o
kitabı okumamış, hayatında bir şiir
kitabı satın almamış insanlar bile,
Orhan Veli'n/n, Yahya Kemal'in,
Nâzım Hikmet'/n, Necip Fazıl'/n
dizelerini bir halk deyimi haline
dönüştürerek kullanıyohardı.
Şimdi, bunun yerini yavaş yavaş
birtakım çikletten çıkan maniler
gibi, pop şarkılannın sözleri
almaya başladı." AKP Diyarbakır
Milletvekili Mehmet Fehmi
Uyanık, kürsüye çıktığında
öncelikle "Attilâ İlhan, fikiryönü
itibanyla beğenirim beğenmem,
sevgi yönü itibanyla severim
sevmem, bunlarayn şeyler; ama,
ben, Attilâ llhan'ın siirierine hayran
biradamım" dedi. Attilâ llhan'ın
yalnız büyük bir şair değil, aynı
zamanda cesur bir fikir adamı
olduğunu vurgulayan Uyanık
sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sanat tarihinde hakkında bilgi
sahibi olduğumuz meşhur
'Düşünen Adam' heykelini yapan
Rodin'/n kafasında tahayyül ettiği
düşünen adamdı, o da bir
düşünen adamdı. Düşünen
adamlanmız, çok şükür,
Türkiyemizde vardır. Eğer Attilâ
İlhan vefat ettiyse, Hakk'ın
rahmetine kavuştuysa, saygıyla
anıyorum kendisini; ama,
üzüntüye hiç mahal yok; aramızda
yaşayan Attilâ İlhan lar vardır;
doğruyu söyleyebilen, cesur,
medeni cesaret sahibi bilim
adamlanmız vardır.
Severim sevmem -demin
söylediğim gibi- Profesör Yalçın
Küçük de aramızdadır, yaşıyor -
Allah uzun ömür versin- cesurdur,
bir fikir şövalyesidir, aynen Attilâ
İlhan gibi."
Muhalefet ve lojman ilişkisi...
AKP'nin iktidardaki ilk icraatından biri
Oran Sitesi'ndeki milletvekili
lojmanlannı boşaltıp iş merkezi
olarak satışa çıkarmak olmuştu. AKP,
şimdiye dek sadece "25 lojmanın
satılabilmesi" nedeniyle fıyaskoya
dönüşen projenin gerekçesini de
"tasanvf, milletin vekiliyle
kucaklaştırılması" gibi gerekçelere
dayandırmıştı. Ancak CHP'nin
deneyimli parlamenterlerinden
TBMM idare Amiri Ahmet Küçük e
göre "kazın ayağı öyle değil".
Küçük, geçen hafta TBMM kulisinde
gazetecilerle sohbet ederken konu
vekil lojmanlannın bugünkü
durumuna geldi. Sohbet sırasında bir
gazeteci, AKP'lilerin "kamuoyunun
gözünün önünde olmamak"
için lojmanlan boşaltmak istemiş
olabileceğini söyleyince
Küçük, itiraz etti:
"8en uzun yıllar lojmanda kaldım,
oradaki havayı iyi bilirim. Şimdi
AKP'yi kuran kadro, geçmişte Fazilet
Partisi içindeki 'yenilikçiler' olarak
adlandınlan grup. Bizim partide
muhalefet rakı masasında kotanlır,
bunlarda ise ev toplantılannda... Eee
lojmanlar bu iş için biçilmiş kaftandı.
Yenilikçiler, Fazilet'i işte bu 'lojman
toplantılan' ile yıktılar. Şimdi aynı
şeyin kendi başlanna gelmesinden
korktuklan için lojmanlan dağıttılar."
Transfer atışmaları
TBMM 4. yasama yılına girerken
transferler hızlandı. Bu transferier
nedeniyle yaşanan gerginlikler de
TBMM tutanaklanna yansımaya
başladı. Erzurum Milletvekili
Ibrahim Özdoğan AKP'den
aynldıktan sonra önce DYP'ye
geçti, ardından Anavatan'lı oldu.
Ozdoğan genel kurulda gündem
dışı söz alarak hükümeti sert bir
dille eleştirince, transfer tartışması
bakın tutanaklara nasıl yansıdı:
Ibrahim Özdoğan: Size
tavsiyemiz şudur: Allah'ın ve
milletin gücüne giden işler
yapıyorsunuz; şu mübarek günler
yüzü suyu hürmetine, aklınızı
başınıza alınız.
Mahmut Göksu (AKP, Adıyaman)
- Doğru Yol'dan niye aynldın?
Ibrahim Özdoğan - (Devamla)
Anavatan, grubuyla geliyor. Bu
Meclis'te sizin foyanızı meydana
çıkarmak bizim görevimiz olacaktır.
Mahmut Göksu (Adıyaman) -
Doğru Yol'dan niye aynldın?
Ibrahim Ozdoğan (Devamla) Ben,
sindirim sistemimden bir yere bağlı
değilim. Sana ne! Istediğim yerden
olurum. Sindirim sistemim de bir
yere bağlı değil. (...) Allah Kuran'da
ne buyuruyor?
Mehmet Emin Tırtan (AKP •
Bursa) - Dini siyasete alet
etmeyin!..
Mustafa Ataş (AKP - Istanbul) •
Dini istismar ediyorsun.
Ibrahim Özdoğan - (Devamla) -
Menfaat kj-şılığı Allah'ın ayetlerini
az bir fiyata satmayın. Siz, bunlan
yapıyorsunuz.
Kemal Unakrtan (Maliye Bakanı)
- Muhalefet olmak kolay bir iş
değil; Allah hayıriısını nasip etsin.
Şimdi, hele hele 3 Kasım'dan
bahsediyor Sayın Ibrahim
özdoğan. 3 Kasım'dan önce
kendisi nasıl bir konuşma
yapıyordu acaba milletin
karşısında, şu partiden milletvekili
seçilebilmek için neler diyordu
acaba?!
Ibrahim Özdoğan (Erzurum) -
Kapalı kapılar ardında ihanet
görüşmesi yapacağını bilseydim,
desteklemezdim...
Türey Köse, Ayşe Sayın, Emine Kaplan
tbmmcumattnetnet.tr