22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 EKİM 2005 SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(â cumhuriyet.com.tr Paris'teki Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı (FIAC) yeni bir dönüşümün eşiğinde Sanat pazannın arayış çığlıkları KAYA ÖZSEZGtN Kentin çe\Tesini kuşatacak olan yeni tramvay yolunun yapımı ne- deniyle, belli noktalardaneredey- se arapsaçına dönen Paris trafiği, sanatın alışılmış periyodik trafiği- ni aksatmıyor. Bu yıl 6-10 Ekim tarihleri arasında gene aynı mekâ- nın (Port De Versailles) birbirin- den bağımsız iki dev pazarlama salonunda, dünyanın 26 ülkesin- den 220 galeriyi ağırlayan 32. FI- AC fuannda buluşan galericiler, koleksiyoncular ve sanat merak- hlan rande\aılannı aksatmıyorlar. Aksamayan yalnız bu buluşma değil; fuann yerleşim düzeninde- ki akıcıhk ve programa uyum ko- nusundaki titizlik de izleyicilerin çehrelerindeki ışıltıya yansıyor. 10'udışülkelerden gelen 12 yeni galerinin temsil ettiği "Perspec- tives" ve 9'u yabancı 13 galeriyi kapsamına alan "Future Quake" bölümlen, bu yıl da geleneksel iş- levleri ve kuşkusuz yeni konum- lanyla, füardaki genel havaya kat- kıda bulunuyor. Fazla aynntıya inmeden birkaç olguya değinmek yararlı olacak: Bu iki sektörden binncisi, son za- manlarda uluslararası pazarda y- er tutan sanatçılann kişisel ya da tematik sergilerine ağırlık verir- ken, ikincisi kültürel planda fiyat- ları fazlaca yukan çekmeden ön- cülük işlevine açık çahşmalarla gündemdeki sanat pazanna ege- men olmanın savaşını veriyor. Çağdaş ve modern mobilya tasa- nmı. bu kez fuarda dikkat çeke- bilecek bir noktaya geliyor. Yir- minci yüzyıhn klasikleri olma aşamasındaki bilinen isimlerin yanında, en iddialı yeniler, iki uç- takı dengenin bu yıl da korundu- ğunu gösteriyor. Ancak geçen yı- lın aksine, bu yıl video art örnek- leri adım başında karşınıza çık- mıyor. Fransız galerllerl kö$e başlarını tutmuş Hatta bu konuda bir geri çekil- meden bile söz edilebilir. Buna karşılık fotoğraf, biraz gevşemiş gibı görünse de ağırlığını sürdü- rüyor. Erotik kapsamdaki işlerde de geçen yıla oranla bir çözülme gözlemleniyor. Bir yabancı düş- künlüğü ("xenophilie") geçen aul Rebeyrolle'ün vapıtı F. yıllann aksamayan eğilimi olarak bu yıl da geçerli; bu kez özellikle uzakdoğu atmosferi ağır basıyor. Ama Fransızlann, ev sahıbı ola- rak fuara ağırlıklannı koymakta bu kez de atak davrandıklan kuş- ku götürmez; fuann önemli köşe başlannı Fransız galeriler tutmuş. Fransızlann bilinen bencil tutum- lanyla da ilgili olan bu durum, pa- zann olanaklanndan yeterince ya- rarlanmak gibi her fuar için geçer- li olan amaçlardan yola çıkıldığı izlenimini güçlendiriyor. Tanıtım katologlannda "touche frança- ise" olarak isimlendiriliyor bu durum. Yani nalıncı keseri bura- da da işliyor doğal olarak. Güncel sanat ürünleri bu yıl ayn bir salon- da sergileniyor. Altında, ilki 2000'de düzenle- nen Marcel Duchamp ödülü, bu yıl dört genç sanatçı arasında, fu- ann dikkat çeken etkinliklerinden biri olarak paylaştınlıyor. Yeni galerilere yol açmakta fu- ar bu kez daha duyarlı. Görece öl- çüde teknolojinin olanaklanndan yararlanan işler 5 numarah salon- da toplanıyor. Ama ilginin, giri- şinde dev boyutlu metal heykeliy- le Calder'in ziyaretçileri karşıla- dığı ana salonda yoğunlaşması, FIAC'ın alışılmış ve benimsen- miş çizgisinin gene sürdüğünün kanıtı. Serginin onu aşkın spon- uarda geçen yılın aksine, bu yıl video art örnekleri adım başında karşımıza çıkmıyor. Buna karşılık fotoğraf, biraz gevşemiş gibi görünse de ağırlığını sürdürüyor. Erotik kapsamdaki işlerde de geçen yıla oranla bir çözülme gözlemleniyor. Bir yabancı düşkünlüğü ("xenophilie") geçen yıllann aksamayan eğilimi olarak bu yıl da geçerli; bu kez özellikle Uzakdoğu atmosferi ağır basıyor. sorlan arasında Citroen'in bu yıl- ki fuar nedeniyle tasanmladığı ve girişe yerleştirdiği otomobil, bir "sanat vapıtı" olarak takdım ediliyor. Bu sunum, fuarla aynı günlerde Pompidou'da sergilenen Dada akımı sanatçılannın vaktiy- le teknolojiye alkış tutan ünlü de- yişlerini akla getiriyor ister iste- mez. Tiirklye'den de bir galerl var Geçen yıl fuann "Pilotaj" ko- mitesi Avrupalı galericilerden oluşan bir seçici kurulu, fuara ka- tılacak galerilerin isimleriyle gö- revlendirmişti. Dokuz üyeli bu kurul, bu yıl da katıhmlanna ka- rar verilen galerileri saptamış. Se- çilen galeriler arasında, bu yıl Türkiye'den bir galerinin de (Ar- tist Sanat Galerisi) ilk kez yer alı- yor olması, ülkemiz açısından kuşkusuz önemli bir olgu. Artist, üç yıl önce Berlin'de kendi adım taşıyan bir galeriyi açarak, ulus- lararası arenada pay sahibi olma- nın yolunu açmıştı. Bu kez, Fran- sa'daki dört önemli fuardan (öte- kiler "Artenim", "Art-Paris" ve Strasbourg" sanat fuarlan) biri ve en köklü olam FIAC 'ta yer al- makla, AB'ye üyelik aşamasın- daki ülkemiz açısından da bir il- ki gerçekleştirmiş olmaktadır. Ar- tist'in katılım konusunda, bir Türk sanatçının (Ömer Uluç) ya- nı sıra kendi galerisinde sergileri- ni yaptığı ya da yapıtlanna yer verdiği dört yabancı sanatçıyı (Jan Fabre, Ilya Kabakov, Pa- namarenko ve Richard Serra) fuara getirmesi, ilk bakışta yadır- ganabilir. Ancak, söz konusu ka- tılımın ilk olması düşünüldüğün- de, gerek "bakış", gerekse sanat- sal düzeyde "paylaşım" ilkeleri- ne uyum açısından, böyle bir tav- nn benimsenmiş olmasının bun- dan böyle sürmesi planlanan bir girişim için yararlı olacağı da gözden uzak tutulmamalı. FIAC, genel planda çağdaş ve modern sanat üretiminın alıcılar başta olmak üzere geniş izleyici kesimine açıldığı devasa bir alan. Bu alanın düzenlenmesinde ve muhatap kitleyle temelli ilişküe- rin organize edılmesinde, ilgili sektörlerin devreye sokulmasın- da görev alanlar, genellikle fuar- lann, özellikle de bu fuann üst- lendiği geleneksel işlevi birinci sıraya almakta haklılar elbet. Ka- tılımcı galeriler ise kendi arala- nndaki olağan rekabetin, sonuçta çağdaş sanat bilincinin oluşumu- na önemli bir katkı yaptıklannın farkındalar. Yani sonuçta, kaza- nan ve kârlı çıkan gene günümüz sanatı olacaktır. Standlann yan yana ve arka arkaya dizilen gö- riintüsü içinde bu yılın FIAC'ı, anlayış ve eğilim aynmlannın bir sağlık işareti olduğu ve özendiril- mesı gerektığı gerçeğine, bir kez daha vurgu yapıyor, bu gerçeği sanat pazannın sımrlannı biraz daha genişletmiş ya da en azından bu sınırlann önemine bir kez da- ha işaret etmiş oluyor. ARİF DAMAR Eylül 2005'in , şiire yer veren edebiyat dergilerinden; Agora, Akatalpa, Berfin Bahar, Dize, Eski, Esmer, Evrensel Kültür, H. Gösteri, Kitap-lık, Mavi Dergi, Merdiven Şiir, Ünlem, Tavır, Şiiri Özlüyorum. Varlık, Yasakmeyve ve Yedi îklim dergilerinde yayımlanan şiirleri okudum, inceledim.Düşünceme göre bu şiirlerin içinden Yasakmeyve'de yer alan Nihat Behram'ın "Şiire Tanım" adlı şiirini Ayın Şiiri olarak değerlendirdim. Nihat Behram öteki üç arkadaşı ile birlikte "Halkın Dostları" dergisinde 40 Kuşağından sonra gelen ve toplumcu şiir anlayışını sürdüren bir şairimiz. Nihat Behram altmış yaşının eşiğine gelmesine karşın devrimci coşkusunu 18 yaşında bir delikanlı gibi bugün de korumaktadır. Ben bunun yakın tanığıyım. Nihat kendini yalnız şiirle sınırlamamıştır. Düzyazı kitaplar da üretmiştir. tbrahim Kalpakkaya'nın yaşamı, işkencecilerin bütün çabalanna karşın "Ser Verip Sır Vermeyen Devrimci" olarak Nihat Behram 1 ın kalemiyle ölümsüzleşmiştir. Öfkesini bu yaşında bile sürdüren Nihat Behram yalnız toplumsal olaylara değinmez şiirlennde her türlü insancıl konu, sevda, özlem, doğa güzellikleri gibi çeşitli daha doğrusu her türlü konuya değinir. Bir ara az çalışmalı şiırler de yayımladığı oldu. Ama bu benim seçtiğim şiir çok açıktır ki üstünde çok çalışılmış, emek verilmiş bir şiirdir. Kardeşimi kutlar, başanlanmn sürekli olmasını dilerim. Şiire Tanım PORTRE NİHAT BEHRAM 1946 Karsdoğumlu Nihat Behram, îstanbul'da Haydarpaşa Lisesi'ni bitirdi. Gazetecilik Yüksekokulu'nda okuyan Behram, halen yurtdışında yaşıyor. Şiir kitaplan: 'Hayatımız ÜzerineŞürler'(1972), 'Fırtınayla Borayla Denenmiş Arkadaşlıklar' (1974), 'Dövûşe Dövüşe Yürünecek' (1976), 'Hayatı Turuşruran Acılar' (1978), 'Irmak Boylannda Turaç Seslerinde'" (1980), 'Savrulmuş Bir Ömrün Günlerinde' (1982), 'Yine de Gülümseyerek' (1987), 'Yalın Yürek' (İ998, Bütün Şiirleri), 'Kundak' (2000). 'Darağacmda ÜçFidan' (1967) kitabı, 12 Mart 1971 hükümet darbesinden sonra idam edilen Deniz Gezmiş ve arkadaşlannın eylemlerini anlatıyor. Çocuk kitaplan: 'Kuyruğu Zilli TUki' (1979), 'Göğsü Kuıah Serçe'(1980). Romanlan: 'Gurbet' (1987), 'Lanetli Ömrün Kırlangıçlan' (1991), 'KızAli'( 1998). L Sanki, sakadan saksağana, asmadan akasyaya kadar cümle cihan, sabahın alacakaranhğında feryad fıgan beni sayıkladı da sarsılarak, sınlsıklam uyandım, uyandım ve "Eyvah, bulduğumu sandığım yerde yitirdim kendimi yine!" diye mınldandım.. Balkona çıkıp, seyrine daldım bahçedeki şölenin.. Karşıki tepeleri salkım saçak örten bulutlardan şehrin göğsüne doğru ateşten bir bıçağın ağzında gökyüzü yırtıldı birden; acılannın uğultusuyla, umulmadık bir anda ayaklanan bir halkı tanımlar gibi ardı ardına üç şimşek çatırdadı; hayır hayır kaçışmadık; serçe, kumru, iskete, leylak, nane, sarmaşık... ve ben bakışıp aynı duyguyla ufuktaki ışık yumağına kanştık; evet, evet yağmur yağacak, hem de sağanak; gökyüzü ateşten hğıyla sıyınp duvağını kana kana emzirecek sevdiğini kevserinden; şu daralmış gönlü kâinatın başka nasıl ferahlasın? Bahçede ateş almış iki zeytin tanesi, kar üstünde bağnş bağnş, uçuşarak sevişen iki sığırcık.. Içimde, doğar doğmaz, çalı çırpı bacaklanyla seke seke doğrulup, memesini arayan kuzu melemeleri; çırpındıkça kanatlanyla tutuşan yavru kırlangıçlar; sincap, kirpi, üveyik, zambak, sümbül, lavanta.. Islığımda sabırsız mı sabırsız bir filizin çığlığı; sazlıklann hışırtısı, ırmaklann çağılhsı.. Kar mıdır kara mıdır, nar mıdır çıra mıdır, işte yine bu sabah soluğumda yanıp duran bir şey var! Nazı sülünden zarif, yüzü hüzünden derin; inlesem göğe siner, çınlasam çığa döner, çünkü, merakım da telaşım da sonuçta ruhumdakı iziyle tenim gibi canımda perçinlidir! Çiğneye çiğneye soğuruyorum işte gündüzün dirisinı gecenin ölüsünden sulann durusunu çilenin sürüsünden düşlerin irisini ötnrümün yarasından.. Ah ki, çiğnerim, çiğnenm de çiğnedikçe, ne çare, tadının tapanı olurum çiğnediğim zehirin.. Ben yaradan yaraya, oradan oraya çala çala kendimi, sis içinde, is içinde uyur uyanık debelenirken, sanarlar ki yonca ile gonca ile süslenir yürek denen bağnmdaki o yanık! Belki de bundan, yalım yalım yananm da bir yudum suyla gelenim olmaz, yüzüme gülenim olur da yaşımı silenim olmaz, külümün kapışanı, canımın yapışanı olur da tenimi ılıtmayı bilenim olmaz.. Yazgı diye, ezgi diye tanımlanmış ne varsa aman aman uzak dursun şimdi benden neme gerek, tozlanınm; kendi ruhumun uğultusunu kendi canımda kendi sazımla çınlatabilirsem ancak hazlanınm.. Bıraktım işte alaz alaz yalansm diye yaralanmda hasretimin kırbacı; kim bilir belki de çığhğını kuşandıkça ayılan acıyla sevincin eşleşmesidir yavrulayan ananın bakışındaki gibi.. Bugüne dek nicesine nice kere gide gele bu derdin yere göğe ağdım da bal mı sunacak bana baldıran mı, aldırmadan, sesimi canımdan ben böyle sağdım.. işte yine bu sabah, mazıdan sığırcığa, tazıdan kızılcığa neye baksam, duruşunda tutam rutam aynı merak aynı naz; ya ayazı teslim alacak demek ki beni şu demlendiğim sabahın ya da çırpma çırpına ulaşacağım alevine içimdeki dil değmemiş avazın! 2005 BS Asteriks hayranlamna müjde • Kültür Servisi - Dünyaca ünlü çizgi roman Asteriks'in 33. macerası 'Gökkubbe Başına Yıkılıyor' altı dilde ve 27 ülkede satışa sunuldu. 4 yıldır merakla beklenen ve toplam 8 milyon adet basılacak yeni macera hakkında hiçbir ipucu vermeyen yazar Albert Uderzo, "Okuyuculara sürpriz olsun, kendi kendilerine keşfetmenin zevkini yaşasmlar istiyorum" dedi ve bu sefer Galyalılann her macerada olduğu gibi seyahate çıkmayacaklannı, köylerinde kalacaklannı söylemekle yetindi. Italyan asıllı Uderzo ve 1977'de ölen Polonyalı Yahudi Rene Goscinny tarafından yaratılan Asteriks'in ilk macerası olan 'Galyalı Asteriks', 1961 yılında sadece 6 bin adet basılmıştı. Bundan dört yıl önce 2001 'de basılan 32. macera 'Asteriks ve Latraviata', bütün kitap kategorilerinde rekor kırarak, 8 milyonu Avrupa'da olmak üzere 10 milyon adet baskıya ulaşmıştı. 'Hopdediks', 'Hokusfokus', 'Toptoriks', 'Dertsiziks' gibi kahramanlanyla artık bir fenomen haline gelen 'Asteriks'in 32 macerası, dünya çapında toplam 107 dile çevrilmiş ve 310 milyondan fazla satmıştı. Kemalettin Tuğcu anılıyor • Kültür Servisi - 9 yıl önce, 18 Ekim 1996 yılında yitirdiğimiz yazar Kemalettin Tuğcu, yann saat 11.30'da Çengelköy Mezarlığı'nda mezan başında anılacak. Ailesi ve Çocuk Vakfi'nın ortaklaşa düzenledikleri anma törenine çocuk okurlan, çocuk kitabı yazarlan ve kitaplannı yayımlayan yayınevi yetkilileri katılacak. Levy'nin romanı beyazperdede • Kültür Servisi - Ailesi tzmir kökenli olan yazar Marc Levy'nin ülkemizde 'Keşke Gerçek Olsa' adıyla Can Yayınlan tarafından yayımlanan ve dünya çapında çoksatan romanından uyarlanan 'Cennet Gibi' (Just Like Heaven) adlı film 25 Kasım 2005 günü tüm sinemalarda gösterime girecek. 'Mean Girls' ve 'Freaky Friday'in yönetmeni Mark Waters imzalı yeni romantik komedi 'Cennet Gibi'nin başrollerinde Reese Witherspoon ile Mark Ruffalo yer alıyorlar. Fransız yazar Marc Levy'nin 'Keşke Gerçek Olsa' (If Only It Were True) (Can Yayınlan) adlı kitabından uyarlanan senaryosunu Peter Tolan ile Leslie Dixon yazdı. Yapımcılığını Laurie MacDonald, Walter F. Parkes ve David Householter gerçekleştirdi. Eric Ctapton amlam • Kültür Servisi - Rolling Stone Dergisi'nin, 'tüm zamanlann en ölümsüz müzisyenleri' arasında saydığı, tngiliz gitarist Eric Clapton anılannı yayımlayacak. Rock tarihinin en bilinen isimleri arasında olan 60 yaşındaki müzisyenin Doubleday Yayınevi'yle anlaşma yaptığı, kitabının 2007 yıluıda yayımlanacağı kaydedildi. Yaymevi Müdürü Stephen Rubin, gerçek bir 'ikon' olan yıldızın otobiyografisinin, dünya çapmda milyonlarca insanın ilgisini çekeceğini söyledi. Ismi henüz belirlenmeyen kitabuı, Clapton'ın yapıtlanndan örneklerin de yer alacağı bir set olarak satışa sunulacağı belirtıldi. Kotera Günlerinde Aşk' • Kültür Servisi - Gabriel Garcia Marquez'in, 'Kolera Günlerinde Aşk' romanı fihne çekilecek. Hollyvvood Reporter gazetesindeki haberde, 1982 Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan Marquez'in, 1985 yılmda yayımladığı ve fakir bir postane memuruyla genç bir kızın 50 yıl süren aşkını anlattığı romamn, yapuncı Mike Newell tarafından filme almacağı belirtildi. Haberde, Nevvell'in fihn için çeşitli yönetmenlerle görüşmelere başladığı açıklamyor. OyunYazTasansı • Kültür Servisi - British Council'ın geçtiğimiz yıl Türkiye çapmda başlattığı, tiyatro oyunu yazma tasansınm ikinci yılında, ilk yıl kattlımcılardan ikinci yıla katılmaya hak kazananlar ile çalışmalara devam edilirken, yeni başvurulannda kabulü başladı. Yeni yazarlann oyun yazma yeteneklerini geliştirmeyi amaçlayan tasan, tiyatro yönetmeni Mehmet Ergen yönetiminde, Ingiltere'den Royal Court, National Theatre, Red Room ve Arcola Theatre 'dan gelecek uzman yazar ve yönetmenlerin rehberliğinde gerçekleşecek. Tasan sonunda oyun taslaklannı tamamlamış olan yazarlarla tasan kapsamındaki tiyatrolann yönetmen ve oyunculan arasmda bağlantı kurularak yazarlann yapıtlannı geliştirmeye yönelik atölye çalışmalan gerçekleştirilmesi amaçlanmakta. 'Oyun Yaz' tasansı, Devlet Tiyatrolan, Anadolu Kültür ve Akbank Kültür ve Sanat Merkezi'nin işbirliği ile gerçekleştirildi. Oyun Yaz Tasansı'mn ikinci yılı, Istanbul, Ankara. Izmir ve Diyarbakır'da oturan , 35 yaşını aşmamış ve bu programa daha önce başvurmamış tüm yazar adaylanna açıktır. Son başvuru tarihi 15 Kasım 2005'tir. Katılım ücretsizdir. (wwn: britishcouncil. org. trj
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle