Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 EKİM 2005 SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur(â cumhuriyet.com.tr
Paris'teki Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı (FIAC) yeni bir dönüşümün eşiğinde
Sanat pazannın arayış çığlıkları
KAYA ÖZSEZGtN
Kentin çe\Tesini kuşatacak olan
yeni tramvay yolunun yapımı ne-
deniyle, belli noktalardaneredey-
se arapsaçına dönen Paris trafiği,
sanatın alışılmış periyodik trafiği-
ni aksatmıyor. Bu yıl 6-10 Ekim
tarihleri arasında gene aynı mekâ-
nın (Port De Versailles) birbirin-
den bağımsız iki dev pazarlama
salonunda, dünyanın 26 ülkesin-
den 220 galeriyi ağırlayan 32. FI-
AC fuannda buluşan galericiler,
koleksiyoncular ve sanat merak-
hlan rande\aılannı aksatmıyorlar.
Aksamayan yalnız bu buluşma
değil; fuann yerleşim düzeninde-
ki akıcıhk ve programa uyum ko-
nusundaki titizlik de izleyicilerin
çehrelerindeki ışıltıya yansıyor.
10'udışülkelerden gelen 12 yeni
galerinin temsil ettiği "Perspec-
tives" ve 9'u yabancı 13 galeriyi
kapsamına alan "Future Quake"
bölümlen, bu yıl da geleneksel iş-
levleri ve kuşkusuz yeni konum-
lanyla, füardaki genel havaya kat-
kıda bulunuyor.
Fazla aynntıya inmeden birkaç
olguya değinmek yararlı olacak:
Bu iki sektörden binncisi, son za-
manlarda uluslararası pazarda y-
er tutan sanatçılann kişisel ya da
tematik sergilerine ağırlık verir-
ken, ikincisi kültürel planda fiyat-
ları fazlaca yukan çekmeden ön-
cülük işlevine açık çahşmalarla
gündemdeki sanat pazanna ege-
men olmanın savaşını veriyor.
Çağdaş ve modern mobilya tasa-
nmı. bu kez fuarda dikkat çeke-
bilecek bir noktaya geliyor. Yir-
minci yüzyıhn klasikleri olma
aşamasındaki bilinen isimlerin
yanında, en iddialı yeniler, iki uç-
takı dengenin bu yıl da korundu-
ğunu gösteriyor. Ancak geçen yı-
lın aksine, bu yıl video art örnek-
leri adım başında karşınıza çık-
mıyor.
Fransız galerllerl kö$e
başlarını tutmuş
Hatta bu konuda bir geri çekil-
meden bile söz edilebilir. Buna
karşılık fotoğraf, biraz gevşemiş
gibı görünse de ağırlığını sürdü-
rüyor. Erotik kapsamdaki işlerde
de geçen yıla oranla bir çözülme
gözlemleniyor. Bir yabancı düş-
künlüğü ("xenophilie") geçen
aul Rebeyrolle'ün vapıtı
F.
yıllann aksamayan eğilimi olarak
bu yıl da geçerli; bu kez özellikle
uzakdoğu atmosferi ağır basıyor.
Ama Fransızlann, ev sahıbı ola-
rak fuara ağırlıklannı koymakta
bu kez de atak davrandıklan kuş-
ku götürmez; fuann önemli köşe
başlannı Fransız galeriler tutmuş.
Fransızlann bilinen bencil tutum-
lanyla da ilgili olan bu durum, pa-
zann olanaklanndan yeterince ya-
rarlanmak gibi her fuar için geçer-
li olan amaçlardan yola çıkıldığı
izlenimini güçlendiriyor. Tanıtım
katologlannda "touche frança-
ise" olarak isimlendiriliyor bu
durum. Yani nalıncı keseri bura-
da da işliyor doğal olarak. Güncel
sanat ürünleri bu yıl ayn bir salon-
da sergileniyor.
Altında, ilki 2000'de düzenle-
nen Marcel Duchamp ödülü, bu
yıl dört genç sanatçı arasında, fu-
ann dikkat çeken etkinliklerinden
biri olarak paylaştınlıyor.
Yeni galerilere yol açmakta fu-
ar bu kez daha duyarlı. Görece öl-
çüde teknolojinin olanaklanndan
yararlanan işler 5 numarah salon-
da toplanıyor. Ama ilginin, giri-
şinde dev boyutlu metal heykeliy-
le Calder'in ziyaretçileri karşıla-
dığı ana salonda yoğunlaşması,
FIAC'ın alışılmış ve benimsen-
miş çizgisinin gene sürdüğünün
kanıtı. Serginin onu aşkın spon-
uarda geçen
yılın aksine, bu
yıl video art
örnekleri adım
başında
karşımıza
çıkmıyor. Buna
karşılık fotoğraf,
biraz gevşemiş
gibi görünse de
ağırlığını
sürdürüyor.
Erotik
kapsamdaki
işlerde de geçen
yıla oranla bir
çözülme
gözlemleniyor.
Bir yabancı
düşkünlüğü
("xenophilie")
geçen yıllann
aksamayan
eğilimi olarak bu
yıl da geçerli; bu
kez özellikle
Uzakdoğu
atmosferi ağır
basıyor.
sorlan arasında Citroen'in bu yıl-
ki fuar nedeniyle tasanmladığı ve
girişe yerleştirdiği otomobil, bir
"sanat vapıtı" olarak takdım
ediliyor. Bu sunum, fuarla aynı
günlerde Pompidou'da sergilenen
Dada akımı sanatçılannın vaktiy-
le teknolojiye alkış tutan ünlü de-
yişlerini akla getiriyor ister iste-
mez.
Tiirklye'den de bir
galerl var
Geçen yıl fuann "Pilotaj" ko-
mitesi Avrupalı galericilerden
oluşan bir seçici kurulu, fuara ka-
tılacak galerilerin isimleriyle gö-
revlendirmişti. Dokuz üyeli bu
kurul, bu yıl da katıhmlanna ka-
rar verilen galerileri saptamış. Se-
çilen galeriler arasında, bu yıl
Türkiye'den bir galerinin de (Ar-
tist Sanat Galerisi) ilk kez yer alı-
yor olması, ülkemiz açısından
kuşkusuz önemli bir olgu. Artist,
üç yıl önce Berlin'de kendi adım
taşıyan bir galeriyi açarak, ulus-
lararası arenada pay sahibi olma-
nın yolunu açmıştı. Bu kez, Fran-
sa'daki dört önemli fuardan (öte-
kiler "Artenim", "Art-Paris" ve
Strasbourg" sanat fuarlan) biri
ve en köklü olam FIAC 'ta yer al-
makla, AB'ye üyelik aşamasın-
daki ülkemiz açısından da bir il-
ki gerçekleştirmiş olmaktadır. Ar-
tist'in katılım konusunda, bir
Türk sanatçının (Ömer Uluç) ya-
nı sıra kendi galerisinde sergileri-
ni yaptığı ya da yapıtlanna yer
verdiği dört yabancı sanatçıyı
(Jan Fabre, Ilya Kabakov, Pa-
namarenko ve Richard Serra)
fuara getirmesi, ilk bakışta yadır-
ganabilir. Ancak, söz konusu ka-
tılımın ilk olması düşünüldüğün-
de, gerek "bakış", gerekse sanat-
sal düzeyde "paylaşım" ilkeleri-
ne uyum açısından, böyle bir tav-
nn benimsenmiş olmasının bun-
dan böyle sürmesi planlanan bir
girişim için yararlı olacağı da
gözden uzak tutulmamalı.
FIAC, genel planda çağdaş ve
modern sanat üretiminın alıcılar
başta olmak üzere geniş izleyici
kesimine açıldığı devasa bir alan.
Bu alanın düzenlenmesinde ve
muhatap kitleyle temelli ilişküe-
rin organize edılmesinde, ilgili
sektörlerin devreye sokulmasın-
da görev alanlar, genellikle fuar-
lann, özellikle de bu fuann üst-
lendiği geleneksel işlevi birinci
sıraya almakta haklılar elbet. Ka-
tılımcı galeriler ise kendi arala-
nndaki olağan rekabetin, sonuçta
çağdaş sanat bilincinin oluşumu-
na önemli bir katkı yaptıklannın
farkındalar. Yani sonuçta, kaza-
nan ve kârlı çıkan gene günümüz
sanatı olacaktır. Standlann yan
yana ve arka arkaya dizilen gö-
riintüsü içinde bu yılın FIAC'ı,
anlayış ve eğilim aynmlannın bir
sağlık işareti olduğu ve özendiril-
mesı gerektığı gerçeğine, bir kez
daha vurgu yapıyor, bu gerçeği
sanat pazannın sımrlannı biraz
daha genişletmiş ya da en azından
bu sınırlann önemine bir kez da-
ha işaret etmiş oluyor.
ARİF DAMAR
Eylül 2005'in , şiire yer veren
edebiyat dergilerinden; Agora,
Akatalpa, Berfin Bahar, Dize, Eski,
Esmer, Evrensel Kültür, H. Gösteri,
Kitap-lık, Mavi Dergi, Merdiven
Şiir, Ünlem, Tavır, Şiiri
Özlüyorum. Varlık,
Yasakmeyve ve
Yedi îklim dergilerinde
yayımlanan şiirleri okudum,
inceledim.Düşünceme göre bu
şiirlerin içinden Yasakmeyve'de yer
alan Nihat Behram'ın "Şiire
Tanım" adlı şiirini Ayın Şiiri olarak
değerlendirdim.
Nihat Behram öteki üç
arkadaşı ile birlikte "Halkın
Dostları" dergisinde 40 Kuşağından
sonra gelen ve toplumcu şiir
anlayışını sürdüren bir şairimiz.
Nihat Behram altmış yaşının
eşiğine gelmesine karşın
devrimci coşkusunu
18 yaşında bir delikanlı gibi bugün de
korumaktadır. Ben bunun yakın
tanığıyım. Nihat kendini yalnız şiirle
sınırlamamıştır. Düzyazı kitaplar da
üretmiştir. tbrahim Kalpakkaya'nın
yaşamı, işkencecilerin bütün
çabalanna karşın "Ser Verip Sır
Vermeyen Devrimci"
olarak Nihat Behram
1
ın
kalemiyle ölümsüzleşmiştir.
Öfkesini bu yaşında bile
sürdüren Nihat Behram yalnız
toplumsal olaylara değinmez
şiirlennde her türlü insancıl konu,
sevda, özlem, doğa güzellikleri gibi
çeşitli daha doğrusu her
türlü konuya değinir.
Bir ara az çalışmalı şiırler de
yayımladığı oldu. Ama bu benim
seçtiğim şiir çok açıktır ki üstünde
çok çalışılmış, emek verilmiş bir
şiirdir. Kardeşimi kutlar, başanlanmn
sürekli olmasını dilerim.
Şiire Tanım
PORTRE
NİHAT BEHRAM
1946 Karsdoğumlu Nihat
Behram, îstanbul'da Haydarpaşa
Lisesi'ni bitirdi. Gazetecilik
Yüksekokulu'nda okuyan
Behram, halen yurtdışında
yaşıyor.
Şiir kitaplan: 'Hayatımız
ÜzerineŞürler'(1972),
'Fırtınayla Borayla Denenmiş
Arkadaşlıklar' (1974), 'Dövûşe
Dövüşe Yürünecek' (1976),
'Hayatı Turuşruran Acılar'
(1978), 'Irmak Boylannda
Turaç Seslerinde'" (1980),
'Savrulmuş Bir Ömrün
Günlerinde' (1982), 'Yine de
Gülümseyerek' (1987), 'Yalın
Yürek' (İ998, Bütün Şiirleri),
'Kundak' (2000). 'Darağacmda
ÜçFidan' (1967) kitabı, 12
Mart 1971 hükümet darbesinden
sonra idam edilen Deniz Gezmiş
ve arkadaşlannın eylemlerini
anlatıyor.
Çocuk kitaplan: 'Kuyruğu Zilli
TUki' (1979), 'Göğsü Kuıah
Serçe'(1980).
Romanlan: 'Gurbet' (1987),
'Lanetli Ömrün Kırlangıçlan'
(1991), 'KızAli'( 1998).
L
Sanki, sakadan saksağana, asmadan akasyaya
kadar
cümle cihan, sabahın alacakaranhğında
feryad fıgan beni sayıkladı da
sarsılarak, sınlsıklam uyandım,
uyandım ve "Eyvah,
bulduğumu sandığım yerde yitirdim
kendimi yine!" diye mınldandım..
Balkona çıkıp, seyrine daldım bahçedeki
şölenin..
Karşıki tepeleri salkım saçak örten
bulutlardan
şehrin göğsüne doğru
ateşten bir bıçağın ağzında
gökyüzü yırtıldı birden;
acılannın uğultusuyla, umulmadık
bir anda
ayaklanan bir halkı tanımlar gibi
ardı ardına üç şimşek çatırdadı;
hayır hayır kaçışmadık;
serçe, kumru, iskete,
leylak, nane, sarmaşık... ve ben
bakışıp aynı duyguyla
ufuktaki ışık yumağına kanştık;
evet, evet yağmur yağacak, hem de sağanak;
gökyüzü ateşten hğıyla sıyınp duvağını
kana kana emzirecek sevdiğini kevserinden;
şu daralmış gönlü kâinatın başka nasıl
ferahlasın?
Bahçede ateş almış iki zeytin tanesi,
kar üstünde bağnş bağnş, uçuşarak sevişen
iki sığırcık..
Içimde, doğar doğmaz, çalı çırpı bacaklanyla
seke seke doğrulup, memesini arayan
kuzu melemeleri;
çırpındıkça kanatlanyla tutuşan
yavru kırlangıçlar;
sincap, kirpi, üveyik,
zambak, sümbül, lavanta..
Islığımda sabırsız mı sabırsız
bir filizin çığlığı;
sazlıklann hışırtısı, ırmaklann çağılhsı..
Kar mıdır kara mıdır, nar mıdır çıra mıdır,
işte yine bu sabah
soluğumda yanıp duran bir şey var!
Nazı sülünden zarif, yüzü hüzünden derin;
inlesem göğe siner, çınlasam çığa döner,
çünkü, merakım da telaşım da sonuçta
ruhumdakı iziyle
tenim gibi canımda perçinlidir!
Çiğneye çiğneye soğuruyorum işte
gündüzün dirisinı gecenin ölüsünden
sulann durusunu çilenin sürüsünden
düşlerin irisini ötnrümün yarasından..
Ah ki, çiğnerim, çiğnenm de
çiğnedikçe, ne çare, tadının tapanı olurum
çiğnediğim zehirin..
Ben yaradan yaraya, oradan oraya
çala çala kendimi,
sis içinde, is içinde uyur uyanık
debelenirken,
sanarlar ki yonca ile gonca ile süslenir
yürek denen bağnmdaki o yanık!
Belki de bundan, yalım yalım yananm da
bir yudum suyla gelenim olmaz,
yüzüme gülenim olur da
yaşımı silenim olmaz,
külümün kapışanı, canımın yapışanı olur da
tenimi ılıtmayı bilenim olmaz..
Yazgı diye, ezgi diye tanımlanmış ne varsa aman
aman uzak dursun şimdi benden
neme gerek, tozlanınm;
kendi ruhumun uğultusunu kendi canımda
kendi sazımla çınlatabilirsem ancak
hazlanınm..
Bıraktım işte alaz alaz yalansm diye yaralanmda
hasretimin kırbacı;
kim bilir belki de çığhğını kuşandıkça ayılan
acıyla sevincin eşleşmesidir
yavrulayan ananın bakışındaki gibi..
Bugüne dek nicesine nice kere gide gele bu
derdin
yere göğe ağdım da
bal mı sunacak bana baldıran mı, aldırmadan,
sesimi canımdan ben böyle sağdım..
işte yine bu sabah, mazıdan sığırcığa, tazıdan
kızılcığa
neye baksam, duruşunda tutam rutam
aynı merak aynı naz;
ya ayazı teslim alacak demek ki beni
şu demlendiğim sabahın
ya da çırpma çırpına ulaşacağım
alevine içimdeki dil değmemiş avazın!
2005 BS
Asteriks hayranlamna müjde
• Kültür Servisi - Dünyaca ünlü çizgi roman
Asteriks'in 33. macerası 'Gökkubbe Başına
Yıkılıyor' altı dilde ve 27 ülkede satışa
sunuldu. 4 yıldır merakla beklenen ve toplam 8
milyon adet basılacak yeni macera hakkında
hiçbir ipucu vermeyen yazar Albert Uderzo,
"Okuyuculara sürpriz olsun, kendi kendilerine
keşfetmenin zevkini yaşasmlar istiyorum" dedi
ve bu sefer Galyalılann her macerada olduğu
gibi seyahate çıkmayacaklannı, köylerinde
kalacaklannı söylemekle yetindi. Italyan asıllı
Uderzo ve 1977'de ölen Polonyalı Yahudi Rene
Goscinny tarafından yaratılan Asteriks'in ilk
macerası olan 'Galyalı Asteriks', 1961 yılında
sadece 6 bin adet basılmıştı. Bundan dört yıl
önce 2001 'de basılan 32. macera 'Asteriks ve
Latraviata', bütün kitap kategorilerinde rekor
kırarak, 8 milyonu Avrupa'da olmak üzere 10
milyon adet baskıya ulaşmıştı. 'Hopdediks',
'Hokusfokus', 'Toptoriks', 'Dertsiziks' gibi
kahramanlanyla artık bir fenomen haline gelen
'Asteriks'in 32 macerası, dünya çapında toplam
107 dile çevrilmiş ve 310 milyondan fazla
satmıştı.
Kemalettin Tuğcu anılıyor
• Kültür Servisi - 9 yıl önce, 18 Ekim 1996
yılında yitirdiğimiz yazar Kemalettin Tuğcu,
yann saat 11.30'da Çengelköy Mezarlığı'nda
mezan başında anılacak. Ailesi ve Çocuk
Vakfi'nın ortaklaşa düzenledikleri anma
törenine çocuk okurlan, çocuk kitabı yazarlan
ve kitaplannı yayımlayan yayınevi yetkilileri
katılacak.
Levy'nin romanı beyazperdede
• Kültür Servisi - Ailesi tzmir kökenli olan
yazar Marc Levy'nin ülkemizde 'Keşke Gerçek
Olsa' adıyla Can Yayınlan tarafından
yayımlanan ve dünya çapında çoksatan
romanından uyarlanan 'Cennet Gibi' (Just Like
Heaven) adlı film 25 Kasım 2005 günü tüm
sinemalarda gösterime girecek. 'Mean Girls' ve
'Freaky Friday'in yönetmeni Mark Waters
imzalı yeni romantik komedi 'Cennet Gibi'nin
başrollerinde Reese Witherspoon ile Mark
Ruffalo yer alıyorlar. Fransız yazar Marc
Levy'nin 'Keşke Gerçek Olsa' (If Only It Were
True) (Can Yayınlan) adlı kitabından uyarlanan
senaryosunu Peter Tolan ile Leslie Dixon
yazdı. Yapımcılığını Laurie MacDonald, Walter
F. Parkes ve David Householter gerçekleştirdi.
Eric Ctapton amlam
• Kültür Servisi - Rolling Stone Dergisi'nin,
'tüm zamanlann en ölümsüz müzisyenleri'
arasında saydığı, tngiliz gitarist Eric Clapton
anılannı yayımlayacak. Rock tarihinin en
bilinen isimleri arasında olan 60 yaşındaki
müzisyenin Doubleday Yayınevi'yle anlaşma
yaptığı, kitabının
2007 yıluıda
yayımlanacağı
kaydedildi.
Yaymevi Müdürü
Stephen Rubin,
gerçek bir 'ikon'
olan yıldızın
otobiyografisinin,
dünya çapmda
milyonlarca
insanın ilgisini
çekeceğini söyledi.
Ismi henüz
belirlenmeyen
kitabuı, Clapton'ın
yapıtlanndan
örneklerin de yer alacağı bir set olarak satışa
sunulacağı belirtıldi.
Kotera Günlerinde Aşk'
• Kültür Servisi - Gabriel Garcia
Marquez'in, 'Kolera Günlerinde Aşk' romanı
fihne çekilecek. Hollyvvood Reporter
gazetesindeki haberde, 1982 Nobel Edebiyat
Ödülü'nü kazanan Marquez'in, 1985 yılmda
yayımladığı ve fakir bir postane memuruyla
genç bir kızın 50 yıl süren aşkını anlattığı
romamn, yapuncı Mike Newell tarafından
filme almacağı belirtildi. Haberde, Nevvell'in
fihn için çeşitli yönetmenlerle görüşmelere
başladığı açıklamyor.
OyunYazTasansı
• Kültür Servisi - British Council'ın
geçtiğimiz yıl Türkiye çapmda başlattığı,
tiyatro oyunu yazma tasansınm ikinci yılında,
ilk yıl kattlımcılardan ikinci yıla katılmaya hak
kazananlar ile çalışmalara devam edilirken,
yeni başvurulannda kabulü başladı. Yeni
yazarlann oyun yazma yeteneklerini
geliştirmeyi amaçlayan tasan, tiyatro
yönetmeni Mehmet Ergen yönetiminde,
Ingiltere'den Royal Court, National Theatre,
Red Room ve Arcola Theatre 'dan gelecek
uzman yazar ve yönetmenlerin rehberliğinde
gerçekleşecek. Tasan sonunda oyun taslaklannı
tamamlamış olan yazarlarla tasan
kapsamındaki tiyatrolann yönetmen ve
oyunculan arasmda bağlantı kurularak
yazarlann yapıtlannı geliştirmeye yönelik
atölye çalışmalan gerçekleştirilmesi
amaçlanmakta. 'Oyun Yaz' tasansı, Devlet
Tiyatrolan, Anadolu Kültür ve Akbank Kültür
ve Sanat Merkezi'nin işbirliği ile
gerçekleştirildi. Oyun Yaz Tasansı'mn ikinci
yılı, Istanbul, Ankara. Izmir ve Diyarbakır'da
oturan , 35 yaşını aşmamış ve bu programa
daha önce başvurmamış tüm yazar adaylanna
açıktır. Son başvuru tarihi
15 Kasım 2005'tir. Katılım ücretsizdir.
(wwn: britishcouncil. org. trj