23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 OCAK 2005 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Başkanlık sistemi Eğitimci Adnan Cengiz, arşivini karıştırırken, bugünlerde yeniden alevlendirilen "başkanlık sistemi"ne ilişkin 1997'de yazdığı bir yazıyı ve o yazının içinde gönderme yaptığı bir gazete kesiğini bulmuş... Adnan Cengiz yazısında, "başkanlık sistemi"ri\n zararlarını anlatmış anlatmış, "Başkanlık sisteminin hiç mi faydası yok" diye sorduktan sonra da bir "Başkan"\, Suharto'yu örnek vermiş. özetleyelim: "Suharto 1965'te Endonezya'yı komünizm felaketinden kurtarmıştı. Çocukları ve torunları da kendilerini kurtarmışlar: Bambang Trihatmoco (erkek, 42 yaşında): Tahmini serveti 3 milyar dolar. Bimantara Grubu'nu yönetiyor. Petrokimya, medya, telekomünikasyon, bankalar... Siti Hardijanti Rulimana (kız, 4 7 yaşında): Tahmini serveti 2 milyar dolar. Citra Lamtoro Grubu'nu yönetiyor. Emlak, paralı otoyollar, bankalar... Hutomo Mandala Putra (erkek, 33 yaşında): Tahmini serveti 600 milyon dolar. Humpuss Grubu'nu yönetiyor. Havacılık, otoyollar, otomotiv ve petrol endüstrisi." Eğitimci Adnan Cengiz, nereye mi varmış? Şuraya: "Hastalıklar, sakatlıklar sistemin kaymağını yiyenlerdedir. Bizler, mahkûm olacakları yönetime getirirsek, bu kafaya sistem mi dayanır?" ISIK KANSU Kurultaya Giderken CHP kurultaya giderken çok parçalı bir görünüm çi- ziyor: "Kayıtsız koşulsuz Mus- tafa Sarıgül'cüler, "Deniz Baykal's/zo/maz"cılar, "ara dönem ağabey"d\er, "çev- resi temizlenmiş Baykal"c\- lar... Birinci ve ikinci gruptaki- lerin ne istediği belli. Biz, üçüncü ve dördüncülerin amaçlarını açalım biraz: Ara dönem ağabeyci- ler: Bu grup, daha çok gön- lü Sarıgül'den yana olanlar- dan oluşuyor ve bu yıl için- de ya da en geç 2006 ba- şında yapılacak olağan ku- rultaya kadar partiyi bir "emanetçi ağabeyle idare etmeyi düşünüyor. Fır- sattan istifade hem Baykal'ı hem de Sarıgül'ü tasfiye etmek isteyen olası "ağabeyler" de bu formülü "kalıcı li- derlik" için kullanma peşinde. Çevresi temizlenmiş Baykalcı- lar: Bu grup, Mustafa Sarıgül'ü, tez- kerenin reddinden Kıbrıs davasını sa- vunmaya, sözde kamu yönetimi re- formundaki muhalefetten AB'deki teslimiyetçi çizgiye karşı çıkışa değin birçok tutumundan rahatsızlık duyan ve bu yüzden CHP'yi kuşatmak iste- yen iç ve dış çevrelerin Truva atı ola- rak görüyorlar. Bu yüzden Sarıgül'e baştan karşılar. Ama.. Bay- kal ile de CHP'nin aşındı- ğı inancındalar. Ama... Bu aşamada Baykal ile de- vam edilmesı gerektiği ka- nısındalar. Bu yüzden Bay- kal'a, "Hazır olağanüstü kongre yapılıyor, seni ka- muoyunda zor durumda bırakan yakın çevreni de- ğiştir" iletisini aktarmaya hazırlanıyorlar. Onlaragö- re kurultayda Baykal, çar- şaf listeyle seçim yapılma- sınafırsat vermeli. Hem, tü- zük de böyle bir olanak ta- nıyor. Aykırı bir önerge ve- rilmezse blok liste geçer- li, ancak bir önerge verilir ve kabul de edilirse çarşaf liste oyla- ması dayapılabiliyor. Deniyorki, "Bay- kal, çarşaf listeye olanak tanırsa, psi- kolojik bir avantaj elde eder. Yani, insanlan aslanlann önüne atmadan çözebilirse meseleyi, etrafındaki ki- mi yıpranmış isimleri de değiştirebi- lirse, liderlık vasfı öne çıkar." Egebank'ın sırtımıza dev- rildiği tarihteki zarar toplamı: 1 milyar219 milyon dolar. Ege- bank ın hâkim ortağı Murat Demirel'in bankadan kullan- dığı krediler toplamı: 343.8 milyon dolar. Murat Demirel'in diğer Tasarruf Mevduatı Si- gorta Fonu bankalanndan kul- Sayım suçum yok landığı kredilerin toplamı: 154.3 milyon dolar. Bugüne değin zararı kapatmak ama- cıyla yapılan tahsilat toplamı: 9.9 milyon dolar ve 500 mil- yar lira... Murat Demirel, as- gari ücretliye sürpriz (!); me- mura, emekliye üç kuruş zam yapıldığı yılbaşında elini kolu- nu sallaya sallaya dolaştığı Türkiye'den yine elini kolunu sallaya sallaya Bulgaristan'a gitti. Süleyman Demirel dö- neminin sloganıydı, "Nurlu ufuklar!" Turgut Özal döne- minin sloganıydı, "Ekonomik suç, suçtan sayılmamalı!" Eninde sonunda, hem de AKP döneminde vardık eko- nomik suçun suçtan sayılma- dığı nurlu ufuklara. Kapitalizmitı îflası Gündemde TÜRKKAYAATAÖV Şimdi 89'unda Prof. Paul Samuelson'un elli yıldan faz- la ABD üniversitelerinde ders kitabı olan "Ekonomi" adlı bir yayını var. Onu okuyup yetişen bunca kuşaklar ondan öğren- diklerini, iş, maliye ve devlet yönetiminde uygulayageldiler. Yazar ise kitabının tezini bir Amerikan dergisinde yayımla- dığı son yazısında gene kendi çökertti. Kanımca, Prof. Sa- muelson'un geçirdiği bu deği- şim çevresindeki çok geniş ser- mayeci düzenin temelden sa- katlığını, giderek batkınlığını haber veren son derece önem- li birgelişmedir. Samuelson'un makalesini bulup okuduktan sonra saklamanızı ısrarla öne- ririm. Önce, ünlü hocanın etkili ki- tabına ilişkin bazı anımsatma- lar yapmalıyım. Bu çalışması- nı yayımladığı yıllardaşunu söy- lemişti: "Ben ekonomi ders ki- tabını yazdıktan sonra, ulusun yasalarını ya da antlaşmaları- nı kim kaleme alır hiç umu- rumda değil!" öğrencileri ya devlet ve şirket düzeylerinde karar yerlerine oturduklarına ya da kendileri iktisatçı olup çıkarak kitabın tezini daha da yaydıklarına göre, bu böbür- lenmefazlasayılmayabilir. Ben de ABD'de bir yüksek lisans ve doktora yaparken iktisatta da ikinci bir master diplomasına özenmiş, New York Üniversi- tesi'ne burslu yazıldıktan son- ra ilk iş olarak Samuelson'un kitabını elden geçirmiştim. Tek- meyle atmak istediğim ender yayınlardan biriydi. Günümüz küreselleşmesine son tahlilde yol açan kimi es- ki ekonomi düşüncelerini eleş- tirme çerçevesinde (bu arada Ricardo ve Mill üstünde faz- laca durup) kendi kitabının da bir açmaza dayandığını bu ya- şında açığa vurmak zorunda kalan Prof. Samuelson'un ya- zısı "Ekonomik Görüngeler Derg/s/"nin (Journal of Econo- mic Perspectives) Yaz 2004 nüshasındayayımlanmıştır. Ya- zısının daha başında ileri sür- düğü amacı, yetiştirdiği seç- kin eski öğrencileri de dahil ol- mak üzere, kapitalizmin önde gelen günümüz iktisatçılarının yanıltıcı sözde "önbililerinin" (kehanet) başıboşluğunu ser- gilemektir. özetle, serbest pazar her- kese zenginlik getirmeyecek- tir, son aşamada onu savunan- lara bile. ABD gibi en zengin ül- ke de dondurulan ücretler, da- ha fazla eşitsizlik, kalıcı ekono- mik yitikler girdabında daha da çirkinleşecektir. özelleştirme kökenli küreselleşmeyi savunan resmi ve paralı çevreler değil, buna karşı çıkanlar haklıdırlar. Bugünkü dünya düzeni ilk ba- şında varlıklı ve yoksul ülkele- re bir şeyler kazandınyormuş gi- bi görünür ama, fakirlerden bi- ri (örneğin Çin) teknolojisini ge- liştirip üretimini arttırırsa den- ge değişir, en zengin ülkenin (ör- neğin ABD) nüfusu içinde gö- rülmemiş bir eşitsizlik kapıyı çalar. Ozaman, akıl "Pastayıar- tık bölüşün!" komutunu ver- mek zorunda kalacaktır. Ama, Samuelson'a göre (ve bana göre de), Marie Antoinette'in "Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler" demesi gibi, çağdaş kapitalizmin teorisyenleri ve uygulamacıları buna "sökmez" diye karşı çıkacaklardır. Samu- elson diyor ki, kapitalizm tari- hinde aç köylülere un ve şeker dağıtıldığı görülmemiştir. Çeli- şi, açmaz ve çözümsüzlük bu- radadır. Samuelson'un 90'ına mer- diven dayadığında yaptığı bu atılım gerçeği söyleme dürtü- süyleyürekli biradımdır. Bun- dan bir soru da doğuyor. Şim- diki değerlendirmesine göre "gerçeği" görmesi neden bun- ca zaman aldı? Ücretler enflas- yon karşısında zaten donuk değil miydi? Sınıflararası uçu- rum gitgide büyümedi mi? Amerika'nın üretim yeteneğin- de durgunluk ve gerileme ti- caret açığı rakamlarına yıllardır yansımadı mı? ABD'nin ser- best pazarı "ihraç"ettiği Mek- sika gibi ülkelerde giyimden elektroniğe değin çeşitli alan- ları Çin ele geçirmedi mi? Samuelson ve yetiştirdikleri temel yanlışlaryaptılar. Fırlatı- lan eğri değnek geri dönüp si- lah gibi sahibini vuracak. J.M. Keynes'in birsözü var: "Ente- lektüel etkilerden korundukla- nnı sanan uygulamacılargenel- de iflas etmiş bir iktisatçının kölelehdirler." Samuelson'un da ulaştığı son noktaya bakıp "Güneşli günler yakın" diye- cek oluyorum ama, korkarım ki kapitalizmle birlikte biz de ba- tacağız. Çocuklar için lleti, deprem vetsunamının vur- duğu 12 ülke ıçın Birleşmiş Millet- ler Çocuklara Yardım Fonu (UNI- CEF) Turkıye Mılli Komitesı'nden gelıyor: Bölgede kolera, dizanteri, ishal ve diğer ölümcül çocuk has- talıklarının önlenmesı, örselenen çocuklar için özel bakım, kötü bes- lenen çocuklar için özel gıdalar ge- rektığı vurgulanmış, ardından da "UNICEF'in bütün geliri gönüllü katkılardan oluşmaktadır. Desteği- nize şiddetle ihtiyacımız var" den- miş. Umarsız on bınlerce çocuğa yardım elini uzatmak ısteyenler ıçın UNICEFTürkiye Millı Komitesı'nın hesap numarasını verelim: "Türkiye İş Bankası - Çankaya Şubesi (Ankara) 642066." Sosyal güvensizlik reformu Memurlar, işçiler, şoförler, ter- ziler, pazarcılar, ustalar, çıraklar... Anneler, babalar, universite öğ- rencileri, yenı ış bulmuş gençler, iş arayan delikanlılar ve genç kız- lar, ayırdına vardınız mı? Sosyal güvensizlik reformu ile yalnız sizlerin değil, çocuklarını- zın da yaşamı altüst edilecek! Sosyal güvensizlik reformu ile emeklilik yaşı 68'e doğru tırman- dırılacak! 25 yıl dolu dolu prim ödemeden emeklı olamayacak, koruyucu sağlık hizmetlerinizi bi- le satın almak zorunda kalacak- sınız! Sosyal güvensizlik reformu ile AKP, dediğinıtutacak. Hasta- neler önündeki kuyrukları ger- çekten kaldıracak. Çünkü, has- tanelerde ancak parası olanlara bakılacak! AKP sosyal güvensizlik refor- mu ile yalnızca bugünkü değil, ya- rınki kuşağın da geleceğı kara- racak, bilesiniz! KİM KİME DUM DUMA BEIUÇAK behicak >ı turk.net ÇÎZGİLlK KÂMİL MASARACl kamilmasaraciıı mynet.com <D HARBİ SEMİIIPOROY semihporoy(rtyahoo.com IYAT EPİK TİYATROSU MUSTAF hayatep'ıkdt mynet.com Yenı bir yıla girdik ama, herhalde umutlu gırmedık Lmudun yitinıi ölümdür. Birlikte olmak, dayanışmak, umudurauzu çoğaltacaktır, değil mı'' Araştımıacı yazar Yılmaz DİKBAŞ arkadaşımız "AB Yalanlan" başlıklı bir sunum yapacak. Ardından tartışacağız. Şıırler de okııyacağımı/ kuşlıık kahvallımız 9 Ocak 2005 Pazar günü saat: 10.00'da KÖFTE DİYARI'nda. Saflarm sıkı ve geçilmez olması ıçın: Sen gelmezsen bir eksiğiz! Adrcs: Haşim Işcan Mah. Recep Peker Cad. No: 2 - (ÜÇKAPILAR karşısı) 243 76 00 - 243 92 00 Îletişim-Bilgi: HİCRAN KARABUDAK 247 67 17 - 243 47 17 - 0 532 325 05 63 - Akşam 243 00 80 hıcrankarabudakf«>hotmaıl.com - hıcranO7f«>ttnet.net.tr MISYONER FAALÎYETÎ TARİHTE BTTGÜN MÜMTAZ AIUKAN 8 Ocak tmviv.tmuntaz-arikan.com VERLAINE'İN F/RTINAU YA$ANTIS/.. 1836'OA 8U&UN, ÜNLÜ F/SAfJsrrZ OZANI PAUL (yEfzt-eM) S2 y/)şt/vo/i ÖLDU. f3. ruayrUAf ÖMEMU OZAN ARAS/MDA YE&. AIAAI V£GL4We 7/1/ SAMATIj ÜÇ SÜYÜK Ak/MLA İLİÇkl /Ç//VDB OLMUŞTV. OZ4A/, ' SSM8OUZM '£ G'DeM YOLDA, BtR. SÜ££ DE AKfMtNDA PU&AfCLAMtŞrf. İİ L£R.İND£ VEG.LAIN£'İM YAÇAM ÖY/CÜSÜ,Ç VE SKANDALLARLA POLUPUfZ. BN ÖH&MÜ OLAV İSE, SEA/Ç OZA/V RIM8AUD İLE İLİÇ- /Ct£/P/g. SÖZ- KONUSU t 6 TUrKULU SVie EfC/A/SEL Ş SONUÇrA ONU TA8ANCAYLA HAPSB BtLE İ İ ! SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU DepremIJeüyopum!'Demiş... "HaniAvrupalıydık!"; "Avrupalı andı, Türkiye izledi". Tsunami kurbanlarının anısına yapılan 3 dakikalık saygı duruşunu es geçen Türkiye'yi gazeteler bu baş- lıklarla haber yaptı. Insan ister istemez şöyle bir izlenime kapılıyor: Biz aklımızı hepten kiraya vermiş durumdayız ya... Avru- palı düşünmese, zaten biz hiç düşünmeyeceğiz. Ama niye onlar kadar düşünceli, duyarlı ve "uygar" olduğu- muzu "dünyaya gösteremedik"? Buna hayıflanılıyor. Avrupa kriterlerine uyuma evet. Tsunamizedeleri an- maya da evet. Ama hayıflanmanın gerekçesi, "Avru- payaparken bizniyeyapmadık!" olabilir mi? Nedir bu, bir yarış mı? "Niye biz insana bu kadar az değer veriyoruz?", "NiyeUAğustosdepremzedeleriniartıkhiçbirimizha- tırlamıyoruz?" Başlıkların asıl bunlar olması gerekmez miydi? Neyse, akla ziyan konular bunlar. Sonu gelmez. Ben asıl Güney Asya depremiyle ilgili olarak size "Sunday Times" ve "Repubblica" da 5 Ocak'ta yayımlanan il- ginç bir yazıdan bahsetmek istiyorum. "Neden As- ya'yı birbirine katan 26 Aralık gününe dünya böylesi- ne hazırlıksızyakalanmış!"Yaz\ bunu anlatıyor. Uzmanlara aldırmamışlar Hint Okyanusu'nun çok yakın bir tsunami tehdidiy- le karşı karşıya olduğunu 2003 yılında ilk kez Avustral- yalı bir uzman görmüş ve uluslararası camiayı uyarmış. Bu garibana kimse kulakvermemiş. Ne var ki konu bur- da kapanmamış; depremden üç hafta önce -yani ara- lık başında- bu sefer Kerry Sieh adında Amerikalı bir deprem uzmanı San Francisco'daki bir konferansta "Bir- kaçyıl içinde Sumatra Adası'nda çok kuvvetlibir dep- rem olacak, okyanusun dibi 2 metre yükselecek, bu devasa bir tsunamiyaratacak ve adalaretrafında ger- çek bir çevre felaketiyaşanacak" demiş. Falcıgibi. Insanlar ne yapmış dersiniz? Aynı burada bizim yap- tıklarımızı... Kadının kehanetini fazlasıyla soyut ve kö- tümser bulduklarından olaya daha geniş bakan uz- manlara danışmışlar. Onlar da "Efendim" demişler, "böyle bir deprem onlarca yıl sonra da olabilir. önce- den kimse kestiremez!" Aynı bizim burada yaptığımız gibi kafalan kumagöm- müşleryani. Bitmedi. Kerry Sieh çetin cevizçıkmış. Ipin ucunu bırakmamak adına kalkmış, Sumatra'ya gitmiş. Ada halkına önce "olası bir tsunamininyaratacağı tah- ribi" anlatan uyarı ilanları dağıtmış. Bununla yetinme- miş, yetkililerle tek tek görüşüp onları da uyarmış. Su- matra'da kimse Sieh'e sahip çıkmadığı gibi kadına ne- redeyse "yarımeczup" gözüylebakmışlar. "Burasıza- ten deprem yöresi, her zaman böyle şeyler olur, am- ma da abarttı!" deyip çıkmışlar işin içinden. "Git işi- ne!" demeye getirmişler. Bu da Avustralya 'protokolü'... Yazının bundan sonraki bölümü 26 Aralık günü bir- biri ardına yapılan ihmalkârlıkları anlatıyor. Cakarta'da- ki "Ulusal Deprem Merkezi"ne "tsunami" uyarısı ya- pan uzmanlar, karşılarında muhatap bulamamış. Ja- ponya'daki merkez, sadece Tokyo'yu uyarmış. Pasi- fik Okyanusu'nda, Honolulu'daki uzmanlarsa en de- ğerli dakikaları, aralannda "depremin şiddeti 7 mi, 8 mi, 9 mu" tartışması yaparak geçirmiş. Olay Noel haf- ta sonuna isabet ettiğinden herkes rehavet içindeymiş. Avustralya'daki merkez bir "tsunamialanvı''vermiş ver- mesine ama alarmı yalnız bölge ülkelerinde bulunan Avustralya'nın diplomatik misyonlarına iletmiş. Avust- ralya da "protokolü bozmamak" adına kimseye ses et- memiş. Viyana'da bulunan "Comprehensive Nuclear Test Ban Treaty Organization" (Nükleer Testleri Önleme Anlaşması örgütü) merkezi olayı tüm boyutlarıyla anı anına kaydetmiş gerçi; ancak orada da Noel nedeniy- le kimse işbasında değilmiş! Bu nasıl bir şeyse? Noel tatilinde nükleer test yap- mak serbest demek ki! Uygar dünya ne kadar saygı duruşu yapsa az ben- ce. Sonuçta 150 bin kişinin yaşamı böyle güme gitmiş işte. Güney Asya depremi daha çok konuşulacak. Onu bunu bırakıp Sumatra depremine karşı önlem almak için kendini oradan orayaatan Kerry Sieh'i ivediliklels- tanbul'a davet edelim deıim ben. Dayanışma, saygı du- ruşları falan bunların hepsi iyi hoş da sonuçta ancak kendi kaderine sahip çıkan ayakta kalıyor. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/Sazozanla- nnın, kendile- rinin ya da başkalarının şiirlerini der- ledikleri, uzunlamasına açılandefter... Halk dilinde hindıye veri- len ad. 2/ Ka- racığerin sal- gıladığı acı sı- vı... Yünlüyadapa- muklu bir dokuma türü. 3/Yapay reçıne verniği ve tutkalı üre- 3 timinde kullanılan 4 beyaz ve billursu 5 toz... Asya'da bir ır- 6 mak. 4/ Çakala ben- zer yabanıl bir hay- 1 2 3 4 5 6 7 8 van. 5/ Diyezli ya da 9 | bemollü bir sesin eski durumuna getirilmesini gösteren müzik imi... Arap abecesinde bir harf. 6/Baryum elementinin simgesi... Tümör... Tev- fikFikret'in, tstanbul'a lanetler yağdırdığı ünlü şiıri. 7/Çok sevilen kimse ya da şey... Mezar. 8/ Yelkenli gemilerde direklerin üstünde bulunan en yüksek bölüm. 9/Yansıma, yankı... Küçük bitki- İere verilen ortak ad. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Büyük yelkenli gemi... Babanın kız kardeşi. 2/ Yanaıkcn güzel koktuğu ıçın tütsü olarak kullanı- lan bir ağaç.-.lran'da bir hmankentı. 3/ lanmda kul- lanılan azotlu gübre .. Kimononun belıne bağlanan ve ipekten yapılan uzun Japon kemeri. 4/ Sapı sı- yah ve çatallı bir tür bıçak. 5 / " — odası ne olacak / Bir masa iki sandalye" (N. Cumalı)... Bir nota. 6/ Eski Mısır dıninde, ruhun üç görünümünden biri... Kalehendeği... Kalın su buğusu. 7/Tarih öncesi dö- nemlerde tannlara adak olarak sunulan küçük hey- kelcik... Bir kimsenin yaşı, yaşadığı süre. 8/Argo- da erkeklik organına verilen ad. 9/Piyasada etki ya da tepki... Bilgisiz, kültürsüz kimse.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle