22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 OCAK 2005 PAZAR HABERLER Bilim insanlanna göre tsunami felaketi, denizin çekilmesi iklim değişiminin işareti değil Teksuçluküreselısınma!ÖZLEMGÜVEMLİ G üney Asya'da yaşanan tsunami felaketi, Mar- mara, Ege ve Akdeniz'de sulann çekilmesi; kü- resel ısınma, ıklim değişikliği konulannı yenı- den tartışmaya açtı. Uzmanlar, bu yaşananla- nn küresel ısınma ıle bırbağlantısı olmadığı gö- rüşünde. Meteoroloji Mühendislerı Odası Genel Sekreteri Erlıaıı Angı, konunun, bilimsel bilgıye uzak kesımler tarafından sansasyonel hale getırıl- diğine dikkat çekti. Küresel ısınma, günümüzde hemen her doğa ola- yının nedem ya da sonucu olarak karşımıza çıkıyor Fakat küresel ısınma, bilim insanlannca "2030 yı- hna kadar etküerini beürgin bir şekilde hissedebÛe- cegimiz ve 2100 yılına kadar artması beklenen bir olaydır" şeklinde tanımlanmakta. Meteoroloji Mühendislerı Odası Genel Sekrete- n Angı, olağandışı gündelik hava olaylan ve bunun sonucunda meydana gelen doğal afetlerin iklim de- ğişiminin işareti olarak görülmemesi gerektiğini düşünüyor. "The Day After Tomorrow-Yarından Sonra" filmi ile küresel ısınmanın her an gerçek- leşecek bir felaket gibi gösterilmesini eleştiren An- gı, iklim değışikliğınin sonuçlannın uzun yıllar son- ra ortaya çıkacağına dikkat çektı. Güney Asya'daki tsunami ve deprem felaketinde ölenlerin sayısı 225 bini aştı. Tsunami önüne ge- len her şeyi yutarken bazı adaların da haritadan silin- mesine neden oldu. (Fotoğraflar: REUTERS, AP, AA) S E R A GAZI EMİSYONLARİ tnsan faaliyetlerinin atmosferdekı gaz dengesini değiştirdiğını anlatan Angı, "Bu durum karbondi- oksit, metan ve diazotmonoksit gibi temel' sera gaz- lan' için daha da geçerlidir. Sera gazı emisyonlan, atmosferin enerji soğutma kapasitesini arttıra- rak, iklimin gelenve giden enerji dengesini boz- maktadır. Bozulma, atmosferin daha fazla enerji tutması, yani ısınnıası demek. Ancak enerji birikmesi kısa bir siirede gerçekleşe- cek bir oluşunı degildir" dedi. Sera gazı emisyonlannın bugünkü hızla devam etmesı halınde, atmosferdekı kar- bondıoksit miktannın sanayi devrimi önce- sindeki dönemin iki katına çıkacağının he- saplandığına değinen Angı, bu durumda uza- ya kaçan enerjinin yaklaşık yüzde iki oranında azalacağmı, bu oranın da dakikada 3 milyon ton petrole eşdeğer olduğunu vurguladı. DüNYA DEĞIŞECEK! Angı, küresel iklim değişikliğinin, dünya ölçeğin- de şu anda olumlu koşullara sahip bölgelerde olum- suz gelışmelere yol açacağı gibi, halen olumsuz ko- şullara sahip bölgelerin de daha ıyi hale gelmesine neden olabileceğıni söyledi. Angı, iklim değişikliğinin, dünyadaki canh yaşa- mının önemlı ölçüde etkıleyeceğini ve ülkelerin sosyal, ekonomik ve siyasal politikalannın değiş- mesinin gerekeceğini ıfade etti. • Küresel ısmma, hemen her doğa olayının nedeni ya da sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Bilim dünyası, konunun bilimsel bilgiye uzak kesimler tarafından sansasyonel hale getirildiğini söylüyor. 2030 yılına dek etküerini belirgin olarak hissedeceğimiz küresel iklim değişikliğinin, dünyadaki canlı yaşamını önemli ölçüde etkileyeceğine ve ülkelerin sosyal, ekonomik ve siyasal politikalarımn değişmesinin gerekeceğine dikkat çekiliyor. «fi TüRK; TARİNS1 ETKILENiCEK Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) ve lngiltere Doğu Anglia Üniversitesi'nın Güney Av- rupa ve Akdeniz genelinde yaptığı ıncelemelere göre küresel ısınmanın Türkıye'ye etkılerinin şöy- le olacağı tahmin ediliyor: # Akdeniz su seviyesi son 2000 yıldır 40 cm yük- selmıştir. Diğer Akdeniz ülkeleri gibi deniz seviye- sindeki yükselışler Türkiye içinde büyük sorun ola- bilecektır. Kıyı şeridindeki yerleşim alanlannın yük- selen denız suyu ile kaplanmasına kayıtsız kalınır- sa büyük zararlar oluşacaktır. # Tuzlu deniz suyu, nehirler ve yeraltı sulan gi- bi tatlı su kaynaklarını yok edebilir. Ayrıca kıyı şe- ridinde ve deltalardaki tanm alanlan kullanılamaz hale gelebilecektir. Kıyılardaki konut ve balık üre- tim kayıpları da olabilecektir. $ Kışın küçük artışa rağmen yağışta yazın bü- yük bir azalma olacak ve buharlaşma artacak. # Yağışlann mevsimsel dağıhmı ve şıddeti de- ğişecek. # 1987'den beri ortalamanın altında gerçekle- şen kar örtüsü daha da azalacak. # Özellikle Iç Anadolu ve Ege bölgelerinde çölleşme eğilimleri görülebilecek. # Kuraklığın sıklığı ve şiddeti artacak. # Su stresi artacak. # Yüksek basınç kuşağının kuzeye kayması so- nucu ülkemizde egemen olabilecek tropikal ıklime benzer bir kuru hava daha sık, uzun süreli kurak- lıklara neden olacaktır. # Kuş Cenneti ve benzeri mılli parklar tahrip olur, kuşlann göç yollan ve konaklama yerleri değışır. KÜRESEL ISINMA SENARYOLARI Atmosferbilimcilere göre küresel iklim değişi- minin bilimsel göstergelen ise şöyle: • Buzullann enyerek kutuplara doğru çekilme- si ile birlıkte yüksek dağlann tepelerindeki buzul- lann ve kar örtüsünün azalması. • Deniz suyu seviyelerinin yükselmesi. t/ Sıcak havayı ve suyu seven tropikal bitki ve balıklann kutuplara doğru yayılması. • Havadaki kirleticilere karşı hassas olan narin kuş türlerinin azahnası. • Ağaçlardakı yaş halkalannın daha hızlı büyü- me göstermesi. */ Son 1400 yılda dünyanın en sıcak yıllan ola- rak kabul edilen 199O'lı yüların da ardı sıra gel- mesi. 2030 YILI TAHMİNLERİ IPCC tarafından 2030 yılı için yapılan projeksi- yonlara göre dünyada yaşanabilecek değişikler de şu şekilde sıralanıyor: $ Ekstrem yağıştaki değışkenlik artabilecek. # 2025 yılına kadar dünya nüfusunun 1/3'ü ye- terh suya sahip olacak. Bazı yerlerde ise ekstrem su kıthğı ülkelerarası sorunlara yol açabilecek. 9 Suyun sağlanabılirlığındekı değişimler, su te- mını yönetımınde yenı ve daha serbest kurallan olan su yönetimi stratejılerine gereksınım duyacak. # Yağış azalacak, akışlar azalacak ve yeraltı su seviyeleri düşecek. $ Su kıtlığından dolayı tanmsal rekolteler dü- şebilecektır. Bu da yer yer kıtlık ve açlığa neden olacak. # Su sektörü, ekonomik kayıplara uğrayabılecek ve nehir akışlanndaki değışim nedehiyle hidrolik enerji üretıminde belirsızlikler ortaya çıkabilecek. # Kuru kesimlerde yüksek sıcaklıklar ile birlık- te orman yangınlan, tarımsal hastalık ve böcek za- rarhlannda büyük artışlar görülmesı. 9 Tanm için bırçok yerde sulama gereği ortaya çıkacaktır. Geleneksel tanm ürünleri yerine daha sı- cak ve kuru iklim koşullanna uygun tanm ürünle- rine geçiş bir zorunluluk halını alabilecektir. $ Iklim değışımınden dolayı göçler tetıklene- cek ve bunun sonucunda etnik problemler ortaya çı- kacak veya mevcutlar şıddetlenecek. # Su kullanımı üzerıne şiddetlı anlaşmazhklar çıkacak. # Çevresel ve eğlence amaçlı su ve doğal kay- nak kullanımı kısıtlanacak. # Bazı ülkelerin tarımı ve dolayısıyla ulusal ekonomısi tamamen değişebılecektir. Meteoroloji Mühendisleri Odası Genel Sekreteri Erhan Angı, olağandışı gündelik hava olayları ve bunun sonucunda meydana gelen doğal afetlerin iklim değişiminin belirtisi olarak görülmemesi gerektiğini söylüyor. Tsunami felaketinin ardından Ege ve Marmara'da deniz sularının çekilmesi yurttaşların deprem ve tsunami korkusu yaşamasına neden oldu. Bilimsel açıklamalar bile yurttaşları zor ikna etti. ABD'ye tepki büyük T> ilinıinsanlanl980'liyülardain- 1 3 san etkinlikleri sonucu oluşan sera gazı emisyonlannın küresel iklim değişjkliğine yol açacağına yönelik bi- limsel kanıtlara ulaşülar. Veriler, konu- nun ülkeler düzeyinde ele aluıarak kü- reselbir anlaşma için acil önlemler abn- masını gerektirdiğinden 1990 yıhnda BM Genel Kurulu, İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi için Ülkelerarası Müzakere Komitesi'nin (INQ oluştu- rulnıasuıa karar verdi. INC taranndan hazırlanan sözleşme 1992'de Rio deJenario'dakiDünya Zir- vesi'nde imzaya açıldı. 2002 yılı haziran ayı itibanyla 185 ülke sözleşmeyi kabul etti. Sözleşme ile bağlayıcılık taşınıa- yan hedef olarak, sanayileşnıiş ülkele- rin 2000'de 1990'daki sera gazı emisyon düzeylerine geri dönmeleri hedeflendi. Yeterliolmayacağı anlaşılarak 1997'de daha ileri bir adım olan Kyoto Proto- kolü kabul edildi. 2008-2012 dönenıi- nin sonunda ülkelerin, durumlanna göre sera gaa emisyonlannı yüzde 5-8 oranında aıaltnıasıyükümlülüğügeti- rildi. Gclişnıiş ülkeler için yüzde 5, ABD için yüzde 7 olarak belirlendi. Türkiye, yüzde 5'lik bir emisyon azal- tunı yükümlülüğüne tabi tutuldu. Pet- rol gibi fosil yakıtları kullanarak at- mosferc en büyükzaranveren ABD'nin Kyoto Protokolü'nü imzalamanıası hâ- lâ tepkilere neden oluyor. Türkiye kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya. Su kaynakları tükeniyor Susuz günler kapıda T r \ ünyanın birçok bölgesinde mevsimsel yağışlann beklenenin altında L/olması nedeniyle başgösteren kuraklık Türkiye'yi de tehdit ediyor. hames Water Türkiye Direk- törü Evren Köprülü, dünya- nın birçok bölgesinde başgös- teren kuraklığın Türkiye'yi de etkıledığıne dikkat çekerek, 1980'li yıllardaki su sıkıntısının yeniden ya- şanabıleceği uyarısında bulundu. Izmıt Kentsel ve Endüstriyel Su Teminı Projesı'ni yürüten Thames Water Türkiye Dırektörü Köprülü, Yuvacık Barajı'ndakı su miktannın azalması nedeniyle kuraklık uyan- sı yaptı Köprülü, kuraklık tehdıdı- nin ortadan kalkmasının yağışlann artmasına bağlı olduğunu belirtti. Köprülü "Aksitakdirde 1984-1994 yıllarındaki kuraklık tekrarlanabi- lir. Matta dünyanın birçok bölgesin- de başgösteren bu alotin sünnesi ha- linde, benzer bir durum ile 2005'in eylül ayında da karşılaşılması söz ko- nıısu olabilir" dedı. Köprülü, Türkıye'nın su kaynak- larırun küresel ısınma ve kuraklık ne- deniyle tehdit altında olduğunu vur- gulayarak, şu çözüm önenlennde bulundu: "Farkhkurumlardanyet- kililerin görev aldığı bir 'Kuraklık Ekibf oluşturulmalı. 'Kuraklık Ön- lem Plam' hazuianmaİL Buna göre kısıtlı su teminleri, diğer su temin kaynaklarının aktiftutularak hare- kete geçirilmesi, şebeke kaçakve ka- yıplaraıın azalülarak gelir getirme- yen su oranının düşürülmesi gibi ön- lemler alınmalıdır." PAZAR ORHAN BURSALI Din, Gelenek, Bilim Ortalığı kan revan götürdüğü ve bizim dışımız- daki diğer memelı canlılara neredeyse hertürlü il- kel ezıyetyapıldığı için, "din ve gelenek" tartışma- sı, Kurban Bayramlarında gazete sütunlarında nük- sedıyor. Bir kısmımız sadece "görüntünün kurtarılması", katliamın kapalı kapılar ardında "hijyenik", "fazla acı vermeden"ve "bilimsel yöntemlerle" yaptima- sı, "AB normlarına" uyulması isteğinde ve peşin- de... Bu "görüntünün kurtanlması"nöan, ekstra ola- rak, şüphesiz kitlesel anlamda hem "büyükler" hem de çocuklar açısından "psikolojik ve eğitsel" yarar umma beklentisı de yanlış değil. Ama kurban olayının diğer bir yönü daha tartış- mada. özetle: "Insanlığın binlerce yıllık gelenek- leri geçmişten geleceğe akıp gitmekte. Bu büyük serüvendeki geleneklerin hikmetlerini yarı cahil eleştirilerle üstünkörü bilgilerle anlamak kolay de- ğil.. unutmayalım ki biz de gelip geçeceğiz ve bu serüven bızsız sürecek.." Haşmet Babaoğlu, bazı köşelerde de destek bulan bu yaklaşımına ek olarak Vatan gazetesin- de, "işın antropolojisı"r\e giren yazısında, özetle şöyle diyor: Insanların bırbirlerinın kanını akıttıkla- rı bir süreçte, dınler başka canlıların kurban etme geleneğmı başlattı, "dinler -herhalde tek tanrılı dinler kastedıliyor- insanlığm içine işlemış şidde- tin önünü kesebilmek için zincirteme reaksiyon oluş- turmayacak masum kurban törenlerı" önerdi. • •• Antropoloji deryalar içi derya.. Geçmişten bu- güne birçizgi çekıldiğınde, insanların birbirinin ka- nını akıtmasını hıçbir dınsel önermenin durdura- madığını görürüz. Bu tek tek cınayetlerden tutun, bir veya birkaç aileyi yok eden ve temelinde daha çok para, mafya, seks, pornografi, iktidar, güç gi- bi çok farklı olguları gördüğümüz cinayetler, hertop- lumda maşallah sanki artarak sürüyor.. Insanların birbihni kesmesini, salt içlerındeki şid- deti şu veya bu biçimde açığa çıkarmak zorunlu- luğu ile açıklamak, insan topluluklarının "hayatta kalmak", "klanınmenfaatı", "güç, iktidar, zengin- lik" elde etmek, grup ve sınıf mücadelesi gibi, çok daha temel olguları göz ardı etmekte ve müthiş ve karmaşık birtarihsel geçmişi tek bir nedene, hem de en basitine indirgeyerek kolaylaştırmaktadır. Bilim ne yazık kı bu kavrama basitliğini henüz ya- kalayabilmiş değil! Daha dün Azteklerde ruhani sınıfın her defa- sında binlerce çocuk, kadın, erkeği, onlarcatan- rısına hem de işkencenin en rezili yöntemlerle ve yürekleri çıkartarak kurban ettiği törenlerden ge- ride kalan kitlesel mezarların bulunduğu haberi vardı gazetelerde... Birdefasında30 bin kişinin kurban edilmesi, ru- hanilerin ve kralların "ıç şiddetlerinin" bir sonucu muydu, yoksa kurdukları iktidar ve düzenın deva- mının bir zorunluluğu mu... Insanı kurban etmek, çoğu toplumlarda ve fıravunlarıyla birlikte yüzler- ce insanın canlı canlı gömüldüğü Mısır'da yaşan- mıştı... Bu, tapınılan tanrılara adaklardı. O dönem- lerde düzen ve iktıdarların en büyük destekçileri, tanrılar, yaratılan yeryüzü içı ve dışı varhklar değil miydi? Tek tanrılı dinlerin, bizzat kendilerinin, meşruluk- larını kabul ettirdikten ve iktidarlarını kurduktan ni- ce yüzyılllar sonra bile, yüz binlerce insan kanı akıttığı da bir gerçek... Kurbanı, din felsefesi için- den mi anlamalı, yoksa, bütün tinsel, düşünsel ve maddı nesnellığiyle "dışarıdan" kavramaya mı ça- lışmalı? • * • Tabii, bakışın en sakat yönü, gelenekleri önem- li ölçüde kutsaması ve insanlığm bunu kavrama- da yetersizliğine gönderme yapılmasıdır! "Insan- lık gelenekleri büyük bir serüven!.. Biz gelip ge- çeceğiz, bu büyük serüven sürecek".. Şüphesiz ki evet, ama aynısı ve bütünü değil... Bu gelenekler, her neslin kendi yarattığı ve geliş- tirdiği biçimlerinde, içeriğinde, anlayışında sürü- yor.. Insanlık nehri, durmadan değişerek ve dur- madan yeni geleneklerini de yaratarak akıp gidi- yor. Burada, tartışmacıların unuttuğu, bugünü, toplumu ve yarını biçimlendıren bambaşka bir nehir daha var: Bilim nehri! Bilimsel düşüncenin çevresinde oluşan, doğa bi- limlerinin, felsefenin, hayat bilimlerinın ve toplum bilimlerinin giderek daha çok ortak noktada bü- tünleşıp birlikte aktığı, henüz insanlık tarihi çok yeni olan bir nehir bu! Şimdi gelenekler ve her şey yavaş yavaş bu ya- takta akmaya başladı.. Şüphesiz, geçmişten geleceğe bir gelenek ola- rak, insanlığm büyük bölümünün herhalde birkaç bin yıl daha yaşamını birlikte sürdüreceğı dinler, tan- rılar, inanışlarda bu nehrin yatağına gıriyor... Şüphesiz daha yeni biçimleriyle ve hatta ıçerik- leriyle... obursalif» cumhuriyet.com.tr. Siverekliçocuklardan yardım kampanyası DİYARBAK1R (Cumhuriyet Bürosu) - Asya'daki deprem ve tsunami sonrası yaşa- mını yitiren ve okulsuz kalan çocuklar için Şan- lıurfa'nın Sıverek ılçe merkezı ve köylennde- ki okullarda yardım masaları oluşturuldu. Toplam 224 okulda başlatılan kampanya kapsamında toplana- cak yardımlar okul yap- tırılması ıçın afet böl- gesine gönderilecek. Çocukların yardım ça- bası için Kaymakam SeddarYavuz, tüm ola- nakları seferber ettik- lerini söyledi. Siverek Fevzi Çakmak llköğ- retim Okulu 5. sınıf öğ- rencisi Ayşe Arslan da, televizyonu izlerken ha- berlerde evsiz, annesiz, babasız kalan yaşıtlan- nın, enkaz altından çı- karılanların görüntüle- rinden çok etkilendiği- ni belırterek, "Bizle- rin o çocuklara verebi- leceğinıiz çok bir şeyi- nıiz yok ama.. topladı- ğınıız paralar ile iki derslikli bir okul yaptı- rabilirsek mutlu olaca- ğız M dedi. Ilçe merkezi ve köy okullarında başlatılan "Deprem kumbarala- rını doldurahm" kam- panyası bir ay boyunca sürecek Tamamı öğ- rencıler ve öğretmen- lerin katılımı ile ger- çekleştırilecek kampan- ya sonunda toplanacak paralar, Sıverekh ço- cuklar adına Dışişleri Bakanlığı'nca Güney Asya'ya gönderilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle