19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 EYLÜL 2004 ÇARŞAMBA HABERLER Eski Sağlık Bakanı Durmuş, bakanlığı döneminde bozuk kan belirlediklerini söyledi 'Asıl sorunkaçakette'Sağlık Bakam'ndan açıklama 'Teorik olarak tehlike bulunmuyor' KIZILCAHAMAM (Cumhuriyet) - Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Ingiltere'den ithal edilen kan ürünleri arasında deli dana mikrobu bulunmasının "teorik açıdan bir tehlike oluşturmadjğuu7 * söyledi. İthal tarihjerine göre 2002 yıl sonu itibanyla Türkiye'de bu hastalığın görülme olasılığının kalmadığını savunan Bakan Akdağ, "Ingiltere'den tedbirli olmamız açısından uyan yapıbyor. Bunun ülkemiz açısından pratik bir anlamı da yok" dedi. Sağlık Bakanı Akdağ, AKP çalışma toplantısında bulundugu Kızılcahamam'da gazetecilere deli dana hastahğı riskiyle ilgili açıklama yaptı. Öncelikle mikrop taşıyan ithal kan ürünlerindeki hastalığın deli dana değil, "bunun varyanü nitenğinde BSEhastabğı • Akdağ, okhığunu" îngiltere'den ithal edilen kan ürünlerinde deli dananın varyantı BSE hastahğı oldugunu söyledi. BSE'nin kuluçka süresinin 2-3 yıl oldugunu belirten Sağlık Bakanı, Türkiye'de hastalığın görülme şansının kahnadığını vurguladı. vurgulayan Akdağ, deli danada hastalığın kuluçka süresi 10 yıl civannda olurken BSE'de 2-3 yıl oldugunu söyledi. lngiltere'den gönderilen yazı üzerine bakanlıkta bilim adamlanndan oluşan "Kan Kurulu" toplandığım belirten Akdağ, * ^ ^ ~ " ^ ^ ~ " - ~ ^ " ^ ^ ~ mikrop içeren kan ürünlerinin 1995 ve 97 yıllarında ithal edildiğini bildirdi. Sağlık Bakanı, "kan verkilerin bir kısmında sonraki yülarda deli dana hastabğma rastlandığı için bu şekikle bir uyan yapıtana ihthacı doğmuştur. İngtttere'de 9 vakada bu hastahğa rastianmıştır. 97 yıhndan sonra vericiier İngütere dışından olduğu için böyle bir risk yok" dedi. Akdağ, kuşkulu kan plazmalannın kimler taraftndan kullanıldığıyla ilgili bir çalışma yürütüldüğünü, ancak bu ilaçlan kullanan hastalarla ilgili hastanelerde 1999 yılına ait verilerin eksiksiz olmadığını bildirdi. Akdağ, "Şu anda bu ilaçlan kuDanmakta olan hastalannuzı endişelendirecek bir durum bulunmamaktadır" dedi. Yönetmelik 2002de cıktı ithal kanda mevzuat eksikliği ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ingiltere'nin, deli dana virüsü taşıyan kan ürünlerini sattığı dönemde, Türkiye'de mevzuat eksikliği yaşandığı ortaya çıktı. İthal kan ürünlerinin alımında 2002'ye kadar ruhsat aranmazken yabıızca "ithal izni" isteniyordu. Ruhsatlandırma sistemine 2002'de çıkanlan bir yönetmelikle başlanırken bundan önce ürünlerin Hıfzıssıhha'da incelenmesi yolu _ _ _ m m m ^ _ ^ _ ^ ^ ^ ^ _ izleniyordu. • Kan ve kan Türkiye f7 ıthalatında ruhsatlandırma sistemine 2002'de geçilirken bu döneme kâdar .. .. , Hıfzıssıhha da test edildikten sonra piyasaya sunuldu. B u l e n t Zülfikar, hematologlann it n a l kan ürünleri konusunda daha once bakanlığı birçokkezdaha dikkatli olunması gerektiği yönünde uyardıklannı söyledi. Zülfikar, Sağlık Bakanlığı'nnı konuyla ilgili genış bir yasa çalışması başlattığını bildirdi. Türkiye 'nin ithal ettiği ürünlerden hastalık bulaşma riskinin yok denecek kadar az oldugunu belirten Zülfikar, "Türkiye şimdiye kadar kan ithal etmedi, plazma denâen kan ürünlerinden ithal etti. Plazmalardan hastahk bulaşma ihtimali çok düşüktür ama biüm adamlan 'olur mu acaba' diyerek önlem almak istiyorlar" diye konuştu. •Eski Sağlık Bakanı Osman Durmuş, güvenli olmayan kan ürünlerinin 1995 yılında Türkiye'ye girdiğini, bakanlığı döneminde de Teftiş Kurulu'nun yaptığı inceleme sonucunda bozuk kan ürünlerinin belirlendiğini ifade etti. ANKARA (CumhuriyetBüro- su)-Eski Sağlık Bakanı Osman Durmuş, bakanlığı döneminde bozuk kan belirlediklenni, çı- kardıklan yönetmelikle kan ürü- nü ithalatını sınırladıklannı söy- ledi. AKP hükümetınin et ıtha- latıyla ilgili politikasını eleştiren Durmuş, "Snurlardan kaçak et gjriyor, bu daha tehlikeli bir du- rum" diye konuştu. Ingiltere'nin deli dana mik- robu taşıyan kan ürünlerini 11 ülkeye satmasıyla ilgili tartış- malar sürüyor. Eski Sağlık Ba- kanı Osman Durmuş, güvenli olmayan kan ürünlerinin 1995 yı- lında Türkiye'ye girdiğini, ba- CHPIi Koç: Bölümleme birlmi bulunmuyor 4 Türkiye y de tesis yok' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-CHPGrup Başkanvekili Haluk Koç, Ingiltere'nin ihraç ettiği deli dana virüslü kan ürünlerini değerlendirirken Türkiye'de bir "bölümleme" birimi olmamasının büyük eksiklik oldugunu söyledi. Kendisinin "hematoloji" profesörü oldugunu anımsatan Koç, olayın "siyasi" değil, "sağhk" yönü olduğuna dikkat çekti. Virüslü ürünun Türkiye'ye geldikten sonra Hıfzıssıhha Enstitüsü'ndeki incelemeyle belirlenemeyeceğine dikkat çeken Koç, "Virüsü taşıyan kan ürünlerini alanlar illa hastalanacak diye bir durum yok. Böyle büyük panik havası yaşanmasuıa gerek yok" dedi. kanhğı döneminde de Teftiş Ku- rulu'nun yaptığı inceleme so- nucunda bozuk kan ürünlerinin belırlendığini ifade etti. Dur- muş. "Hepsinin seri numarala- nnı biliyorum, Hıfzıssıhha'da bozuk denilen üriin daha sonra gümrükten girdL 3 bin üniteye izinverümişken9bin ünitenin gr- diği tespit edildi. Biz Türkiye'de biyomolekül laboratuvar olma- dığı için tedbir akuk. Kan,AB ül- keJerinin 3 ay takip ettikleri va- tandaşlardan ahnmışsa, ruhsa- ü kendi ülkelerinde vermişler- se, o üriinü kendi ülkelerinde kuflanrvorlarsa o koşuDarla Tür- kiye')e girebilir dedik. Arjan- tinli bir firma ürününü sokmak istedi kabul etmedik" dedi. AKP hükümetı döneminde sı- nırlann serbest bırakıldığına ka- çak hayvan girdiğine dikkat çe- ken Durmuş, "Asıltehlike budur. Tayland ve Kamboçya'da kuş gribinden korkanlar tarlalanm yakıyor. (Fotoğraf: AFP) Bulaşıcı kuş gribi korkusu Dış Haberler Servisi - Tayland'da kuş gribinden ölen bir kadının, hastahğı, büyük ihtimalle kızından kaptığının ortaya çıkması hem Tayland'da hem de sağlık örgütlennde hastalığın insandan insana geçme olasılığı nedeniyle endişe yarattı. Tayland hükümetınden yapılan açıklamada. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ile ABD Hastalık Kontrol Merkezi'nin, vakayla ilgili soruşturmayı başından beri ortak yürüttükleri bildirildi. Ortak açıklamada, 26 yaşındaki Taylandh Pranee Thongchan'ın, 20 Eylül'de Bangkok yakınlanndaki Nonthaburi kentinde, 11 yaşındaki kızı Sakuntala'nın kuş gribine yenik düşmesinden 8 gün sonra yine aynı hastalık nedeniyle öldüğü belirtildi. Sakuntala'nın, kuş gribi virüsünü, tavuklardan kaphğı belirtilen açıklamada. "annesi Pranee'ninse tavuklarla bir arada bulunmadığı, ancak kızryla çok yakın temas haünde olduğu" vurgulandı. Bangkok yakınlannda yaşayan Pranee'nin, ülkenin kuzeyindeki Kamphaenphet kentinde yaşayan 32 yaşındaki ablasının da kuş gribine yakalandığı ve hastanede tedavi altına alındığı belirtildi. Pranee'nin ölmesiyle birlikte kuş gribi, Tayland'da 10. kurbanını alnıış oldu. Hastalığın insandan insana geçtiği daha önce de öne sürülmüş, ancak doğrulanmamıştı. DSÖ'nün Tayland temsilcisi Dr. Kumara Rai, "doğrudan temas nedeniyle hastahğm insandan insana bulaşüğuıda hemfikir olduklarun" söyledi.Birleşmiş Milletler'e bağh Dünya Sağlık Örgütü sözcüsü Dick Thompson, olayın tek bir aileyle sınırlı olabileceğini açıkladı. Thompson, "Şimdüik öyle görünüyor. Ancak çabşmalanmızm kesin sonuçlaruu ahnamız gerekir" dedi. GümrükBirliği çerçevesinde 19 bin ton et anlaşması var. Biz de- li danayı bahaneedip sokmadık. Her şeye evet diyen AKP hükü- meti, bu eti ahnadığnu söykye- biür mi? Etieri kontrol ediyor mu? Sağhk Bakanhğı'nın dene- tim yetkisi neden Tarun ve Kö- yişleri Bakanhğı'na verikü?" gö- rüşünü dile getirdi. 'Bakan bllmez' REFAHYOL hükümeti döne- minde 10 ay Sağhk Bakanlığı gö- revinde bulunan Yıldınm Ak- tuna da, bakanlığının çok kısa sürdüğünü belirterek, konuyla il- gili bilgisi olmadığını söyledi. Aktuna, "Ben çok lasa süre ba- kanhk yapüm. Zaten, ithal edi- len ürünlerle ilgili bakamn bilgi- si ohnaz. İthalatçı firmalann bil- gisi otur. tthalatçıfirmalar bakan- hğa ruhsatiçin başvunuiar. Bun- lar bakamn önüne gehnez" de- di. Aktuna, bakanlığı dönemin- de de deli dana virüsünün kont- rol edilmesine olanak sağlana- cak bir yöntem bulunmadığını bildirdi. SANAYÎCtLER KIZDI Kanserojenli unKonya'yı kanştırdı KON\A (Cumhuriyet) - Konya'da, unda kanserojen madde kullanıldığına ılışkın iddıalan değerlendirmek için yapılan toplantıda, un sanayicileri ile tüketici demeği yetkilileri arasında tartışma yaşandı. Tüketiciler Birliği Konya Şubesi Başkanı Kemal Ozer taraftndan yapılan araştırmada perakende satışı yapılan unlarda kanserojen etkiye sahip olduğu belirtilen ve una beyaz rengi vermek için kullanılan benzoil peroksit ile potasyum promat maddelerinın bulundugu belirlendi. tddialann basına yansımasının ardından Orta Anadolu Un Sanayicileri Derneği üyeleri, durumu değerlendirmek için dernek binasında, Tanm II Müdürü Ibrahim Doster'in katılımıyla bir toplantı yaptı. Dernek üyeleri Konya'daki fabrikalann hiçbirinin bu maddeleri kullanmadıgını ifade ederek, Özer'i kamuoyunu yanlış bilgilendirmekle suçladılar. Tartışmalan yatışnrmaya çalışan Orta Anadolu Un Sanayicileri Derneği Başkanı Nurettin Demirpolat, derneğe üye 55 un fabrikasında üretilen unlann yüzde 80'inin dış pazara verildiğini kaydederek, "Konya un üretiminde bir markadır. Burada namusu ve şerefiyle iş yapan fabrikalar karalanmaktartır" dedi. Konya tl Tanm Müdürü Ibrahim Doster de, kentteki un' fabrikalannı sürekli olarak denetinı altında tuttuklannı vurgulayarak, "Bugünekadar yapuğımız kontroUerde bin dışuıda hiçbir fabrikada yabancı madde kullanıldığı tespit edflmemiştir" diye konuştu. Kemal Özer ise kansorejen maddelerin kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi amacıyla fabrikadan örnek almak yerine piyasadaki ürünlerin kontrol edilmesi gerektiğini savundu. Toplantının şova dönüştürüldüğünü savunan Özer salonu terk etti. Nevşehir'de hastalık görülen alanlann tespit edilmesi için çalışmalar başladı Kaııserli patatesler iııılıa eclileeek KAYSERİ (AA) - Patateste kanser hastahğının görülmesi nedeniyle Nevşehir ve Niğde'de, toptan patates fiyatlannın arttığı belirtildi. Nevşehir Ziraat Odası Başkanı Recep Tunç. yaptığı açıklamada, Türkiye'de son birkaç yıldan beri patateste kanser hastahğının görülmeye başladığını, hastahğm Nevşehir, Niğde ve Ordu'da tespit edildiğini kaydetti. Kanser hastahğının ABD, Kanada, Almanya, Hollanda, Avustralya ve Türkiye'de görüldüğünü ifade eden Tunç, ABD, Almanya, Hollanda ve Avustralya'nın bu hastahğı yendigini, Kanada ve Türkiye'de de çalışmaların devam ettiğini kaydetti. Tunç, "4 iilke, hastahkh patatesleri tohumhık olarak kullanmadı. Hastalığt, hastahk görülmeyen yerlerden ihtal tohum kullanarak ve hastahk görülen tanm alanlannda patates ekimi ^pmavarakönlediler" dedi. Türkiye'ye patateste kanser hastahğının, 1999 yıhnda Avrupa'dan ithal edilen tohumluklardan geldiğini anlatan Tunç, şunlan söyledi: "Hastahk 2001 yılında orta™ çıko. O zamana kadar bu hastahğm ne oldugunu bümiyorduk. Bu hastahk patatesin çok fazla sulanmasmdan veya toprağın yorgun ohnasından kaynaldanmıyor. Avrupa'dan ithal edilen tohumluklann hastalıklı ohnasından kaynaklamyor. Patates kanseri insan sağhğı için zararh değfldh*. Bu hastahk, depoda ürünun çünimesine neden O1U\OT." Patateste kanser hastahğının, fiyatlann yüzde 44-50 oranında artmasına neden oldugunu belirten Tunç, daha önce kilosu 90-100 bin lira arasında degişen toptan patates fiyatının, hastalık nedeniyle 130-150 bin liraya yükseldiğini kaydetti. Nığde Ziraat Odası Başkanı Bayram AH Özdemir de patatesteki kanser olayının yurt-dışından ithal edilen tohumlarla Türkiye'de görülmeye başladığını, bunun önüne geçmek için yurtdışından patates tohumluğu ithalatının durdurulması gerektiğini kaydetti. AVRUPA^DAN GÜRAY ÖZ Gecikmiş ve Kapatılmış Bir Tartışma Türkiye, Avrupa Birliğrni gecikerek tartışıyor. Ge- cikerek ve üstünü örterek, gerçekleri gizleyerek, bi- rilerinin işine geldiği gibi tartışıyor. Aldanış ve aldatılış öylesine güçlü, sis öylesine yo- ğundur ki, artık AB ile ilgili eleştirilere kulaklar, ne- redeyse tümüyle tıkanmış gibidir. Ne olduğu tam anlaşılamamış zina tartışmasın- dan sonra "müzakere tarihi" sevinciyle şenlik ya- pan ülkemizın anlı şanlı gazetecıleri, aydınları, poli- tikacıları neredeyse göbek atarak yazıp konuşma- ya başladılar. Zafer tamdır onlara göre. Kamuoyu yoklamaları da halkımızın yüzde 70'le- re varan oranlarda AB sevgisıyle yanıp tutuştuğu- nu gösteriyormuş. Ama Avrupa Birliği nedir? Kim, neden sevınıyor? Işadamlarını, fabrikatörleri, ihracatçıları, ithalat- çıları, tüccarları anlamak mümkün. Daha fazla kâr edeceklerini düşünüyor olabilirler. Büyük "sanayi- ciler" daha komprador kârlar peşinde olabilirler. Onlann da düşünmesı gereken noktalar var ya, ney- se. Peki işçiler, çalışanlar, memurlar, köylüler neden sevinıyoriar ki? Müzakere tarihi alınınca durumlan daha mı iyi ola- cak? Tam üye olunduğunda haklannı alabilecek, grev yapabilecek, işlerine, ürünlerine sahip çıkabilecek- ler mi? Hayal kuımadan önce Avrupa'daki arkadaş- lanna şimdiki durumu sorsalar daha iyi olmaz mı? • • • Avrupa Birliği gelişmiş beş-altı sanayi ülkesinin ağır- lıklı egemenliğinde bir kapitalist işbirliği örgütüdür. Si- yasi bir nitelik kazanmayı, askeri bir güç oluştuıma- yı, dünyanın yeniden ve yeniden paylaşımında daha fazla söz sahibi olmayı amaçlamaktadır. AB'nin diğer ülkeleri ikinci sınıf üyelerdir. Şimdilerde hazırlanan "reform" tasanlanyla AB'nin üç halkadan oluşan bir slyasal birfik hal/ne getirilmesi planlanmaktadır. Çe- kirdekülkelerAlmanya'nın, Fransa'nın mutlakayerala- cağı beş altı ülkeden oluşacaktır. İkinci halkayı eski 15'lerin geri kalanlan, üçüncü halkayı ise sonradan da- hil olanlar otuşturacaktır. Türkiye'de tartışılan gerçek- te bu üçüncü halkaya üyeliktır. AB kodamanlannın he- defi, 15 yıla yayılmış bir zaman içinde Türkiye'yi uy- gun koşullarda değerlendirmek, amaivedi olarak Tür- kiye'nin askeri gücünü kullanabilmektir. Kuşkusuz, tartışmalı geçecek bir sürecın sonun- da şekillenecek bu yenı yapı, kavgalı, hatta biraz yı- kıcı olabilecektir. AB'nin sıyasi ömrüne, bu kavga ne- deniyle kaygıyla bakanlar epeycedır. Bu tartışma bir yana, AB'yi değerlendirebilmek, onun ne oldugunu, ne olmadığını anlayabılmek için komisyonun ve lider- lerin onayını almış AB anayasasına da bakabiliriz. Bu anayasa, Avrupa Birliği'nde "serbest" piya- sa ekonomisini, yani kapitalizmı, değişmez sistem ilan ediyor. Bu anayasada neoliberal ekonomiyle il- gili düzenlemeler, kurallar, ilkeler inci gibi işlenmiş- tir. Çalışanlann hakkı hukuku ise hiçbir şekilde yer almamaktadır. Zaten Avrupa ülkeleri sosyalıst sıstemin ortadan kalkmasından sonra "serbest piyasa ekonomi- si"ni, hergeçen gün biraz daha vahşileşen kapita- list sistemi ebedi ilan etmişler, yasal düzenlemele- ri, hertürlü uygulamayı bu varsayımın kapsamı için- de, "haklı" ve "doğal" göımeye başlamışlardır. Bu nedenle işçilerin hakları bir bir ellerinden alınmak- ta, demokratik haklar terör bahanesiyle sınırlandı- rılmaktadır. İnsan hakları kişinin ışinden, gücünden, çıkarlarından, haklarından soyutlanmış, bir başka mantıkla tarif edilmeye başlanmıştır. • • • Peki Türkiye'de işçiler, köylüler, sendikalar, mes- lek örgütleri neden AB için yanıp tutuşuyorlar? Iş- sizler iş bulacaklannı mı sanıyorlar? AB ülkelerinde artan işsizliği görmüyorlar mı? Çiftçiler AB ülkeleri arasında en büyük kavgala- rın tanm alanında koptuğunu biliyorlar mı? Şu ünlü müzakere döneminde AB memurlarının en fazla ta- viz isteyeceği sektörün, daha şimdiden darbe ye- miş tanm sektörü olduğunun farkındalar mı? İşçiler, her gün yeni bir taleple Türkiye'ye gelen AB memuriannın bir kerecik olsun işçi haklanyla, grev hakkıyla, ücretlerle ilgili bir kelam ettiğini duydular mı? Verheugen'ın ağzından bir kerecik olsun işçi, sendika, grev lafı çıktı mı? Gelin, şu AB'yi biraz dürüstçe tartışalım. Gelin, "sır" perdesini kaldırarak konuşalım. Gelin, şu ışı gürültüye getirmeyelim. e-posta: guray.oz w curnhuriyet.com.tr Arkadasını tasla öldürdü Universitede vahşi cinayet HaberMerke- zi - Kınkkale'de birüniversiteöğ- rencisi,henüzbe- lirlenemeyen bir nedenle kavga et- tiği arkadasını, başına taşla vu- rarak öldürdü. nemeyen nedenle tartışmaya başla- dı. Tartışmanın kavgaya dönüş- mesi üzerine, Ser- dar B, eline ge- çirdiği taşla arka- daşıGüneş'inka- fasma vurdu. j«a*. "'""'"?• KenanGüneş. 1 A a r m a v , u u " Unrversıte rekto- ^ Ağır yaralanan rü olayın kız meselesin- Güneş, olay yerinde ha- yatını kaybetti. Olaydan sonra polise teslim olan Serdar B, çıkanldığı mahkemede tutuklandı. Kınkkale Üniversitesi Rektörü Prof. Tahsin Nu- riDurlu. "Kav ganın, kız meselesi vüzünden çıkü- ğı söjieniyor" dedi. Ölen öğrencinin ağa- beyi Nevzat Güneş ise yetkililerin kendilerine aynntılı bilgi vermedi- ğini behrterek, kardeşi- ni öldüren öğrencüıin Eğitim Fakültesi'nde- ki bir siyasi grubun li- derı oldugunu öğren- diklerini dile getirdi. den kaynaklandığını öne sürerken öldürülen öğ- rencinin ağabeyi, zanlı- nın okuldaki bir siyasi grubun lideri oldugunu kaydederek olayuı siya- si boyutu olabileceğine dikkat çekti. Kınkkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili Edebiyatı 4. sınıf öğrencisi Kenan Güneş (2 l)ile Eğitim Fa- kültesi sınıf öğretmenli- ği 4. sınıf öğrencisi Ser- darB. (23), önceki akşam üniversite yerleşkesinde- ki kapalı spor salonunun arkasında henüz belirle-
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle