Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURtYET 22 EYLÜL 2004 ÇARŞAMBA
14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr
Uzun bir süredir yaratıcılık ve senaryo sıkıntısı çeken Hollywood yeni versiyonlara yöneldi
Eski fîlmlerinçekiciüğiASUSELÇUK
HOLLYVVOOD şu günlerde kolla-
n sıvamış eski fîlmlerin yeni versiyon-
lannı gerçekleştirmekte. Bu yoğun
girişimler üısanın aklına ister istemez
hemen şu sonıyu getiriyor: Acaba
Holfyvvood sürekli senaryo sıkıntisı mı
çekiyor, epeydir sÖylendiği gibi yara-
hcılığını rru yitirdi? Yoksa eski film-
lerin hümarust boyutuna, sağlam ya-
pısına mı gereksiniyor? Bu yeni çe-
kimlerin en eski örneği, Amerikan
Film Enstitüsü'nün en iyi 100'ü için-
deki bir sinema klasiği King Kong.
1933 te Ernest B. Schoedsack'la Me-
rian C. Cooper'in yönettiği bu epik,
dokunaklı serüven insanlann devbir
gorili doğal ortamından zorla çıkara-
rak New York'un ortasına ta^ıyıp pa-
ra içinkafese ülap teşhiretmelerini vur-
guluyordu.
43 yıJ sonra Jofan GuiDennin. "Kmg
Kong", ('76) ve "King Kong Yaşı-
yor"u ('86) çekti. Bu ölümsüz konu
şimdılerde Yüzüklerin Efendisi Pe-
ter Jacksonın iJgi odağı. Ünlü çizgi
romancı AJex Raymond'un 1933'te
yarattığı Göklerin Efendisi Flash Gor-
don, '36'da 350 bin dolara beyazper-
deye aktanldı. Bu yapımı "FlashGor-
don'un Mars Yoİculuğu" (38) ve
"Flash Gordon Evreni Fethediyor"
('39) ızledi. Her üçünde de başrolde
BusterCrabbevardı. 1980'deyapım-
cı Dino De Laurentiis'in yönetimin-
de \Iike Hodges bu uzay kahramanı-
nı yeniden perdeye getirdi. 20 miJyon
dolarük fılrnin kadrosu Topot,Max Vbn
Sydow, Ornella Muti gibı ünlü oyun-
culardan oluşmasına karşın ilk versi-
yonlanntadını içermiyordu. VanHel-
sang, Mınnya fılmlerinin başanlı ya-
ratıcısı Stepben Sommers'da Flash
Gordon'u dördüncü kez uyarlamagi-
rişiminde.
Unutulmaz klaslkler
Putitzer Ödüllü Robert Penn VV'ar-
ren'ın "Afl TbeKing's Men"inı (Kra-
lın Bütün Adamlan) senarist- yönet-
men Steven ZaiIBan üdncı kez yöne-
tiyor. 1949 yapımı Robert Rossen'ın
filmi Broderick Crawford'a erkek,
Mereedes Mc Cambridge'e de yar-
dımcı kadın oyuncu Oscar'lannı ka-
zandırmıştı.. Genç gazetecınin (Jude
Law) gözünden kîrsal kesimden ge-
len polıtikacı VV'iIle Stark'ın (Sean
Penn) yükseliş ve düşiiş öyküsünü iz-
liyoruz. Stark, medyanın yaylun ate-
şi altında sonunda tüm ideallerini tü-
keterek çürümûş bir siyasetçiye dönüş-
müştür. Büimkurgunun babası H. G.
VVeDs'in 1898'de yayımlanan "Dün-
yalar Savaşı", uzaylılan ilk kez zekı
ve acımasız canlılar olarak tanımla-
ollyvvood şu günlerde kollan sıvamış, eski filmlerin
yeni versiyonlannı gerçekleştirmekte. Acaba sürekli
senaryo sıkıntısı mı çekiyor ya da epeydir söylendiği gibi
yaratıcılığını mı yitirdi? Yoksa eski filmlerin hümanist
boyutuna, sağlam yapısına mı gereksinim duyuyor?
yan romandır. Yapıtı 1938'de bir rad-
yo oyunu olarak sunan Orson VV'eDes
öylesine başanhydı ki, Amenkalılar
gerçekten dünyayı uzaylılann ele ge-
çirdiğinı sandılar. 1953 tarihli Byron
Haskin ın yönettiği ilk çalışmanın
özel efektleri de son derece başanlıy-
dı ve özel efektler Oscar'ını almıştı.
Bu başyapıtı da Steven Spielberg
uyarlamaya hazırlanıyor. B.Haskin'ın
bir başka filmi 'The ÎN'aked Jungle'ı
da ('54) Jonathan Hensleigh ele al-
dı.. GeorgeCukor'un 'It ShouldHap-
pen To You'su (' 54) yeniden uyarla-
nıyor, Judy Holliday'in rolünü Kate
Hudson üstlenecek. Yine unurulmaz
bir klasik, John Steinbeck'in "Cen-
nettin Doğusu"nu Ron Hovvard çek-
meye hazırlanıyor. Elia Kazan'ın
55'te çektiği çalışma, 1917'de Kali-
forniya'nın, bir anlamda da Stein-
beck'in vazgeçilmezi sayılabilecek
Salınas kasabasındaki öykü, iki ya-
nkardeşın çatışmalan, babanın baş-
kaldıran oğluna (James Dean) yön-
lendırdığı püriten baskılar üzerine.
Frank Tashlin'in yönettiği, Tom
EweD'le Javne MansfîekTin ovnadı-
ğı "The Giri Can't Help It" (56) adlı
komedi ikinci kez beyazperdede.
Oyuncu-yönermen Forest VVTıitaker,
Fats Domino, UtrJe Richard, The Plat-
ters'ı yönetiyor. Jules Verneın unu-
rulmazlanndan "80GündeDevriâlenı''
ilk kez'56'da MichaelAnderson'ınus-
ta yönetiminde uluslararası bir oyun-
cu kadrosuyla sinemaya aktanldı. Bu
5 Oscar'lı yapım izleyicılerini çeşitli
taşıtlarla dünyanın en güzel kentleri-
ni gezdirdi. Franck Coraci'nin son
versiyonu ise ilkinden çok değişik,
bu kez izleyiciye gerçeküstü bir dün-
ya sunuluyor.
Peğlşlk uyarlamalar
"80 Günde DevriâlenT gıbı ilkin-
den çok başka yorumlanan bir ikin-
ci çe\irimde "TheManchurianCan-
didate" (Casuslara Karşı). Usta John
Frankenheimer'in "62'dekı ilk versi-
yonu Richard Condon'ın çok satışlı
kitabının uyarlaması. Filmden sonra
tophımun gittikçe yönJendirildığini ve
kontrol edildiğini düşünmeye başla-
yan yönetmen. çalışmasında beyin
yıkamaya, siyasetin aşın uçlanna,
Soğuk Savaş'ın karanlık mekaniz-
malanna değindi. Frank $inatra,La-
urence Harvey gibi ünlü oyunculan
yönettı. Jonathan Demme, 2004'te-
ki ikinci çahşmanınsa ilkinden çok de-
ğişik olduğunu, çağdaş düşman artık
Sovyetler Birliği değil, bizzat ABD'dir
yaklaşımını vurguluyor.
Öyküyü Körfez Savaşı'na taşıyan
yönetmen, ülkenin düştüğü terorizm
isterisini başarıyla işliyor. BlakeEd-
Hards'ın ftterSefers'lı unurulmaz ko-
medisı 'PembePanter' ('64) yeniden
beyazperdede. Ünlü MüfettişClouse-
au'yu Steve Martin canlandınyor.
Mike Mchols'a en iyi yönetmen Os-
car'ını getiren "TheGraduate" (Aşk
Me\ simi '67) bu kez Rob Reinerin
yönetiminde. Dustin Hoöhıan, Kat-
harine Ross, Anne Bancroftun yet-
kın performanslar sergıledığı ilk film,
sevgilısinin annesiyle ilışkiye giren
birgenç adamın drarnatik komedısiy-
dı.
fldnci versiyonda öykü biraz değiş-
miş olarak karşımızda. Francis Ve-
ber'in "le Jouefsi (Oyuncak'76)
Amerikalı Richard Donnerca tek-
rar çekilmişti fakat yönetmen ırkçı-
lık yapmakla suçlanmıştı. Başrolde
siyahi oyuncu Richard Pryor vardı.
Oysa ki Veber'in filminin öyküsü
yahndı: Gazeteci François'yı şefi
haber yapması için oyuncak sergisi-
ne yollar. Sergide bir çocuk gelip
François'nm önünde durarak "İşte,
ben bu oyuncağı istiyorum"der Bob
Burris'le Michael VVare üçüncü çe-
virimin senaryosunu yazmaya başla-
dılar. "LoganTsRun" (H^al Şehir, 76)
MichaelAndmon'ın insanlann 30 ya-
şına gelince, yenilenme seremonisi adı
altında yapılan bir törenle ortadan
kaldınldığını irdeleyen aynksı, etki-
lı bir bilimkurgu çalışmasıydı.
Başanlı görsel efektlerinden ötü-
rü onur Oscar'ıyla ödüllendirildi.
X-Men 3'e başlamadan önce bu
filmin ikinci versiyonuna gırişen
Bryan Singer bu kez kahramanla-
nn yaş sınınnı 2 l'e düşürmüş. Tüm
bu tekrarlar umanz ılkleri aratmaz-
lar, çünkü çoğunlukla bu çalışma-
lar birincilerin rengini, tadını yaka-
layamıyorlar...
2. ULUSLARARASI BOĞAZÎÇl CAM ŞENLIĞI
Yönetmenliğini Ferdi Eğümez'in yaptığı filmin çekimine başlanıyor
'Hababam Sınıii' askere gicüyor
Üsküdar Rotarj' Kulübü'nün desteklediği 'Boğaziçi Cam Şenliği'yle Beykoz'un
cam geieneğinjn sürdüriilmesi amaçlanıyor.
Cam dünyasının
yıldızlan Istanbul 'daKültürServisi-îstanbul'un festival
geleneğine yeni bir soluk katan "Uhıs-
W C Ş f i g i " i i J dğç
cısi, 25 Eylül günü, farklı ülkelerden
önemli cam sanatçılannı ve ustalan-
nı Cam OcagYnda buluşturacak ve sa-
natseverler şenlik kapsamında cam
dünyasının önemli isimlerini izleme
olanağı bulacaklar. Üsküdar Rotary
Kulübü taranndan desteklenen bu şen-
likle, Beykoz'un cam geleneğinin sür-
dûrülmesi ve bu geleneğüı zenginleş-
tiribnesi amaçlanıyor.
Cama olan ilgiyi arttırmak. stüdyo
camcılığının gelişimine katkıda bu-
lunmak ve hem geleneksel, hem de çağ-
daş cam sanatından örnekler vererek
Beykoz'un turistik bir değer haline
gelmesine öncülük etmek amacıyla
düzenlenen "Boğaziçi Cam Şenüği'',
ikinci yılında da tam anlamıyla gör-
sel bir şölen sunacak. Boğaziçi Cam
Şenliği'ne, Italj'a'dan, Amerika'dan,
Çek Cumhuriyeti'nden, Avustral-
ya'dan, Beyaz Rusja'dan ve Türki-
ye'den önemli cam sanatçılan ve us-
taları (Glassmasters) katılacak. Bu
özel şenliğin konuklan, belirli bir za-
man dilimi içinde yıllann birikimini
ve hünerlerini sergilerken, izleyenler
de her ustanm cama kendi üslubuyla
şekil verdiği sıra dışı bir maratona ta-
nıklık edecekler.
"Boğaziçi Cam Şenliği"ne katıla-
cak sanatçı ve ustalar bir yandan ken-
di hünerlerini sergilerken bir yan-
dan da farklı tarzlarla çalışan mes-
lektaşlannı izleme imkânı bulacak-
lar ve şenlik aynı zamanda camın
önemli isimleri arasında keyifli bir
ahş\eriş ortamı yaratacak.
(0216 433 36 93)
KültürServisi- Geçen ocak ayın-
da gösterime giren 'Hababam Saa-
fi Merhaba' filminin devamı nite-
liğinde olan 'Hababam Suufi As-
kerde' filminin çekimlerine önü-
müzdeki günJerde başlanıyor. îlk
kez 1976 yılında beyazperdeye uyar-
lanan Rrfat Dgaz'ın ölümsüz yapı-
tı 'Hababam Smıfi', sekizinci kez si-
nemaya aktanlacak. Kadrosunda
MehmetAHErbil, HiihaAvşar,Ha-
üt Akçatepe, Mehmet AB Alabora,
Şafak Sezer, Cengjz Küçükav'vaz,
Peker Açıkabn. Melih Ekener, Ce>-
hun Yıhiıaz. Kerem AJışık, V'oUian
Se^ercan. Zihni Göktay gıbı tecrü-
beli ve genç kuşak oyımculan bir ara-
ya getiren film, Ocak 2005 'te izle-
yidlerle buluşacak.
Nostaljik bir sorumluluk...
Sekizinci fılmde, bir sabah yatak-
haneye giren askeri inzibatlarca
uyandınlıp kamyonlara bindirüen
'Hababam Suufi' bu kez kendisini
askerde buluyor. SenaryosuKemal
Kenan Ergen'e ait olan ve yönet-
menliğini Ertem Eğümez'in oğlu
Ferdi Eğümez'in üstlendıği film,
öncekı gün yapılan basın toplantı-
sıyla basına tanıtıldı. 'Hababam Sı-
nıfi Askerde'de bir kadın bınbaşıvı
HaKt Akçatepe, Mehmet Aü Erbil, Hûl\a Avşar ve Memet Ali Alabora
filmin ovıınculan arasında.
canlandıracak olan Hülya A\şar,
Türk sinemasının klasiklerinden
olan filmin serisinin bir bölümün-
de rol almaktan mutluluk duyduğu-
nu söylerken bir kadın askeri oyna-
manın heyecan verici olduğunu da
belirtti.
Halit Akçatepe de 'Hababam Sı-
mfi' filmlerinin her zaman başanlı
olduğunu ıfade ederek "Hababam
Suufi filmlerini bir seri olarak değil,
her birinitekbirfihn olarakgörmek
gerekir" şeklinde konuştu. Mehmet
Ali Alabora ise bu filmin öncekin-
den en önemli farkının. her rolün.
o rolü canlandıracak kişi için yazıl-
mış olması olduğunu belirtti. "Ge-
çen fılmde daha nostaljik birsonım-
luluğumuz olduğunu düşünüyor-
duk" diyen yönetmen Ferdi Egürnez,
bu filmde, eski filmlerin tadrnı kay-
betmeden günümüze uyarlamaya
çalışarak yeniden bir şeyler söyle-
meyi amaçladıklannı ifade etri. Ya-
pımcılığını Arzu Film ve Fida
Film'in ortaklaşa üstlendıği 'Ha-
babam SuufiAskerde'nin çekimle-
ri altı hafta sürecek. Filmin müzik-
leri yine Mefih Kibar'a ait, görün-
tü yönetmeni ise Ertunç Şenka>
r
.
Oyunculuk
eğitimine
yeni bir
bakış
Kültür Servisi- 2004-2005 eğitim-öğ-
retim yılında Maltepe Üniversitesi Gü-
zel Sanatlar Fakültesi bünyesinde plas-
tik sanatlarve sinema bölümleriyle bir-
likte oyunculuk bölümü de açılıyor.
Oyunculuk eğitiminde büyük bir eksik-
lik olan bilinçli beden kullanımının al-
ternatif bir programla doğru yönlendi-
rilip desteklenmesinin hedeflendiği bö-
lümde Çağdaş Türk Tiyatrosu'na ol-
duğu kadar Çağdaş Türk Sineması'na
da özgün ve yarancı oyuncular yetiştir-
mek amaçlanıyor.
Üniversite düzeyinde oyunculuk eği-
timi almakisteyenler için 27 Eylül 2004
tarihinde gerçekleştirilecek özel yete-
nek sınavı başvurulan 24 Eylül'e ka-
dar Marmara Eğitim Köyü'nde yapıla-
cak. Herhangi bir ÖSS puan türünden
160 ve üzeri puan alan adaylardan ba-
şanlı olan 25'i oyunculuk eğitimialma- j
ya hak kazanacak. I
DEFNE GOLGESt
TURGAY FİŞEKÇİ
Sümeyra
1980'den bu yana görüşemediğimiz Hasan Ça-
kır'la sokakta karşılaşıverdik.
Kimi dostluklar böyledir, yıllar boyu yüz yüze gel-
meseniz de canlılığını yitirmez, bir gün buluştuğunuz-
da aynı sıcaklık, daha dün ayrıldığınız biriyle yeniden
karşılaşmışçasına sarıverir sizi.
Çantasından Sümeyra'nın Almanya'da yayımlan-
mış bir CD'sini çıkanp verdi.
12 Eylül 1980 darbesinin, yıldönümü nedeniyle çe-
şitli ortamlarda yeniden tartışıldığı şu günlerde, ben
de Sümeyra'yı düşündüm, o benzersiz sessinden
türküler dinlerken, bir annma yolculuğuna çıkmış gi-
bi.
1980 öncesinde, demokratik kitle örgütlerinin dü-
zenledikleri nice gecelerde, toplantılarda dinlerdim Sü-
meyra'yı. Kimi zaman Ruhi Su ile bırlikte, kimi za-
man tek başına. O türlü teknik olanaksızlıklar, yeter-
sizlikler içindeki viran salonlarda türkülerini söyle-
meye başlar başlamaz, insanlararasındaki tartışma-
lar bitiverir, o eskimiş sinema salonlan bir masal dün-
yasına dönüşür, yüzler, yürekler aydınlanıverirdi.
12 Eylül, Sümeyra i\e Hasan Çakır'a da ülkelerin-
de yaşama olanağı bırakmadı. Kalkıp Almanya'ya
göç ettiler. Ama Sümeyra'nın duyariı kişiliği 80'li yıl-
ların sonuna dek bile dayanamadı, genç yaşta gö-
çüp gitti güzelim dünyamızdan.
İşte geride, onu tanıyanlara bıraktığı sıcak anılar ve
bir CD'ye sığmış türküler.
Söylemek için seçtiği türküler ezgi güzelliklerinin
yanında, halk bilgeliğinin en üst düzeyde hikmet söz-
leriyle dolu ürünleri.
'Allı Turnam', 'BirÇiftTumaGördüm', uzaktaki in-
sanlann özlemlerini ne denli has, yalansız anlatan
türküler. 'YineBirGariplikÇöktü Serime', 'GurbetEI-
de Yad Ellerin Derdini', hiç tükenmeyen gidişlerin,
ayrılıkların, beklemelerin ürünleri...
Ama Sümeyra'nın söyledikleri içinde bir Karaca-
oğlan türküsü var ki, ilk duyduğum günden beri yıl-
lardıretkisinisürdürüyorüzerimde. Dünyaya, insana
ilişkin temel, bilge bir yaklaşım:
Gam çekme haline divane gönül
Sana da bulunur elde neler var
Ayva mı turunç mu nar mı istersin
Sun elini beri de ya dost dalda neler var
Karac'oğlan derkiyaralı sinem
Elimden aldırdım gül yüzlü sunam
Kimi cennet ister kimi cehennem
Cennetten beride yolda neler var
Yeryüzüne, var olmaya adanmış bir güzelleme bu
şiir. Her şeyin yeryüzünde olupbittiğini anlatan... Onu
doya doya yaşamaya bir çağn, elini uzat, yeryüzü da-
lındaki güzellikleri paylaş diyen.
Son iki dizesinde ise büyük hedeflere ulaşmak ka-
dar, onlara giden yolun asıl kutsal ve güzel olduğu-
nu, insan yaşamının asıl anlamı ve amacının, hedef-
lere giderken yolda yaşananlar olduğunu, bu yolun,
yani yeryüzü yaşamının tadını çıkarmaya çağınyor.
Elbet, yeryüzü yaşamının tadını çıkarmak, dar bir
yaklaşımla gününü gün etmek değil, yeryüzünün so-
runlannı dert etmek, nimetini ve külfetini tasryarak yer-
yüzü hayatını paylaşmak, çoğaltmak, güzelleştir-
mek...
Sümeyra'yı dinlerken hocası Ruhi Su'yu anımsa-
mamak elde değil. Aynı eğitimli ses, aynı teknik us-
talık, aynı dokunaklı söyleyiş özellikleri...
Sümeyra'nın sesi ve söylediği türkülerin özellikle-
ri bana Joan Baez'i de anımsatıyor. Ondaki dikbaş-
lı, dünyaya meydan okuyan karartı sesi de taşıyor Sü-
meyra.
Keşke Joan Baez'in elinde gitan dünyayı dolaşıp
şarkılarını söylemesi gibi, Sümeyra'nın da böyle bir
olanağı olabilseydi, şu kısacık yeryüzü serüveninde.
turgay@fisekci.com
Türk tezhip sanaü Paris'te
• PARtS (AA) - Sanatçı Gülhis Diptaş'ın
tezhip sergısi, Türkiye'nin Paris Kültür ve
Turizm Müşavirliği'nde açıldı. Sergi, 29 Eylül
tarihine kadar açık kalacak. Sanatçı Gülhis
Diptaş, serginin açılışmda yaptığı konuşmada,
"geleneksel Türk sanatlan arasında yer alan
'tezhip ve hat' sanatını yurtiçinde ve
yurtdışında herkese tanıtmaya çahştığım"
söyledi. Seven Sanat Evi'nde 1990 yılmda
minyarür eğitimine başlayan Diptaş, Topkapı
Nakışhanesi'nden Cahide Keskıner'in
atölyesinde birlikte sekiz yıl çalıştı. Gülhis
Diptaş, yurtiçinde ve yurtdışında toplam
26 sergiye kahldı.
K Ü L T Ü R 0 Ç İ Z İ K
K A M I L M A S A R A C I