22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYHFA CUMHURİYET 21EYLÜL2004SAU ıo DIŞ HABERLER dishab(a cumhuriyet.com.tr KAVŞAK OZGEN ACAR Heybeliada Ruhban Okulu Antik adı "Halki" olan Heybeliada'da- kJ "Ruhban Okulu" perşembe günü 1 60. kuruluş yıldönümünü kutlayacak mı acaba? Sanmıyoruz! Çünkü okul Anayasa Mahkemesi'nin "özelyükse- köğretim yasasına aykınlığı" karannın ardındanfürkHükümeti'nce değil, Fe- ner Rum Patnkliği'nce 1971 'de kapa- tıldı. Son yıllarda, okulun açılmasını amaç- layan yazılar yayımlanıyor, toplantılar dü- zerıleniyor. Bu konudayazmayı düşün- müyorduk, ama geçen hafta yazanmız Toktamış Ateş'in de bır yazısı çıkınca dayanamadık. Irak'ta Tel Afer olayı pat- layınca bu yazıyı bir hafta ertelemek zo- runda kaldık. Ateş bakın ne diyor: "Başta FenerRum Ortodoks Patrik- hanesi olmak üzere, Batı dünyasının belli bazı kurvmlan, bu okulun açılma- sını istiyortar. Belli birileri de Türki- ye'nin AB yolunu kesmek için bu ko- nuyu kargılıyorlar, ama netice olarakbir bardak suda fırtına yaratmak isteyen- ler, amaçlanna ulaşıyortar. Kendi adıma ben, Heybeliada Ruh- ban Okulu'nun açılmasında h/çbır sa- kınca görmüyorum. Eğer çok istiyor- larsa, okulu açsınlar ve istedikleri gibi eğitim versinler, Türkiye bunlara kulak asmayacak ve bu türden eğitimlerden etkilenmeyecek kadar 'büyük' ve 'güç- lü' birülkedir. En azından ellerindeki bir kozu geri almış oluruz." Değerli yazanmıza, önce Dışişleri Ba- kanlığı'nın "Ruhban Okulu'nun açıl- masının, AB ölçütleri arasında bulun- madığı" açıklamasını, butelkinin ABya- lakalarınca ortaya atıldığını anımsat- tıktan sonra soruna egilelim. Okulun kökeni, 837-886 yılları ara- sında yaşayan Birincı Fotios'un Pat- rikliği dönemine uzanır. Başlangıçta "Kutsal Üçlü"ye adanmış bir manas- tırdı. Manastırdaki kitaplık, el yazma- ları ve çeşitli eğitim araçlarından dola- yı "Aklın Stadyumu" olarak tanımlan- dı. Sonraki yıllarda bakımsızlıktan yıkın- tıya dönüşünce Patrik Dördüncü Ger- menos zamanında "23 Eylül 1844"te, yani tam 160 yıl önce 23 Eylül'de din adamı yetiştirecek "ilahiyat (ruhban) okuluna" dönüştürüldü. "Kutsal Üç- /ü"ye adanmış kilise dışında üç kilise- cik var. Okulun eğitim düzeyi şöyle ge- liştı: 1844-1919 dört yıl ortaokul, üç yıl ilahiyat, 1919-1923 orta eğitim yok, beş yıl ila- hiyat, 1923-1951 öncekine dönüş, 1951 -1971 dört yıl lise, üç yıl ilahiyat. 6O'lı yılların sonunda, bir anlamda "özelyüksekokullann devletleştirilme- sini" öngören "Milli Eğitim Temel Ya- sası" kabul edildi. Anayasa Mahkeme- si'nin 12 Ocak 1971 tarih 1971-3 sa- yılı kararı ile öteki özel yüksekokullar gi- bi bu okulun da yenı yapılanmaya gö- re değişikliğe gitmesi kesinleşti. "Hey- beliada Ruhban Okulu'nun" bu yasa dışında kalması, "ayncalık" yapılması düşünülemezdi. öğrencilerin, "bilimsel ve yönetimsel özerkliğe sahip üniver- sitelerdeyetişmesinin gereği" bu oku- lun da üniversiteye bağlanmasını zo- runlu kıldı. Bunun aksi "çifte standart" olurdu. Patrikhane, öteki özel yükse- kokullar gibi yapmayıp Ruhban Oku- lu'nu yeni yasaya uydurmak yerine, ka- pattı. Tekrar dikkatinize sunanm, oku- lu Türk Hükümeti değil, Patrikhane ka- pattı. Hükümet, okulun lise bölümünde herhangi bir değişikliği öngörmedi. Li- se bölümü, öteki özel ya da vakıf lise- leri gibi yaşamını sürdürdü. Lise, topu topu 1750 Rum'un bulunduğu Istan- bul'da öğrencı yokluğundan uygula- mada kapalı, yasal olarak açık bir ko- numa girdi. Bugün, lisenin tek öğren- cisi olmadığı halde Milli Eğitim Bakan- lığı'nca atanan bayan yöneticisi her gün görevine gidiyor. Yüksekokul, 127 yıl içinde 930 me- zun verdı, bunlardan 343'ü piskopos, 12'si patrik oldu. öğrencilerin 225'i okulu 1950-69 arasında bitirdiler. Bun- lann yüzde 20'si Türkiyeli Rum, yüzde 5'i yabancı ve yüzde 75'i de Yunan uyruklu öğrencilerdi. Son yıllarda Patrikhane çı- kışlı, Yunanistan destekli bir kampanya ile okulun yenıden açılması gündeme geldi. Pat- rikhane ile Türk hükümetleri, "laik" Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile öteki yasalar çerçevesinde bu soruna çö- züm bulmak için çeşitli öne- rilerı gündeme taşıdılar. önerinin biri, yüksekokulun bir ilahiyat fakültesi gibi üni- versiteye bağlanmasını öngö- rüyordu. Patriklik, "Üniversi- te çatısı altına girmeye" kar- şı çıktı. YÖK ise "Laiklik ve eğitim biriiğine aykınlık" gerekçesiyle benimsemedi. Birbaşkaöneri "Ruhban Okulu'nun Imam Hatip Lıseleri" gibi mesleki eği- tim çerçevesine alınması biçimindey- di. Patriklik, yüksekokul düzeyinin or- taöğretim düzeyine ineceği için bu öne- riyi kabul etmedi. Son olarak, öteki vakıf üniversitele- ri gibi kurulup YÖK'e bağlanmayıp Mil- li Eğitim Bakanlığı'nca denetlenmesi, okul müdürunün Patriklik, müdür yar- dımcılığının ıse bakanlıkça atanması önerildi. Bu öneri, her önüne gelen vakfın şemsiyesi altında özel ilahiyat okullan açılması yolunu açacaktı. Pat- riklik ile AKP'nin işine gelen bu öneri ile Fetullah gıbılenn kuracakları vakıf şemsiyesi altında "özel ilahiyatyükse- kokullannm" açılması kapısı da aralan- mış olacaktı. Ne var ki bu uygulama Çankaya ile Anayasa Mahkemesi'nden dönerdi. Galiba en doğru öneriyi llhan Sel- çuk şu sözlerle yaptı: "Eğer müzake- re tarihi verilirse Türkiye AB'ye girmek için en az 10-15 yıl bekleyecekmiş... Peki, patrikhane ilepapaz okulu tatep- leri neden beklemiyor?" Atina Camisi'ne ne oldu? Yakındoğu-Ortadoğu haritasına bir göz attığımızda, bölgede gerek "laik" gerek "demokratik" olan tek ülke var, o da Türkiye. iki ülke de- mokratik, ancak laik değii. Bunlar- dan biri Yunanistan, ötekısi Israil. öteki ülkeler ne demokratik ne de laik! AB üyesi Yunanistan ise anaya- sasının 1. maddesine göre "Ortodoks bir Cumhuhyet"\.. Yunanistan'da dimpiyatlann yapıl- masınakararverildiğinde, Uluslara- rası Olimpiyat Komitesi'nin koşulla- nndan biri Müslüman sporcu ve iz- leyiciler için bir cami yapılmaaydı. Yu- nan Hükümeti, Atina içinde kapalı bir caminin onarılıp yenilenmesi yerine, kente 40 km uzaklıkta Penia adın- da bir kasabada bir cami yapılma- sınakararverdi. Ortodoks Yunanis- tan Cumhuriyeti'nin başkentinde mi- nare görmek, ezan sesi duymak ka- bul edilmeyecek bir olgu idi. Bu ne- denle hiçbir ziyaretçi Müslümanın gidemeyeceği uzak bir yer seçildi. Yerel belediye başkanı "Kasabamız- da Müslüman yok ki, neden cami açılsın?" diye tepki gösterdi, Atina Başpiskoposu, Heybeliada'dan ye- tişmiş bazı din adamlan da camiye karşı çıktılar. Olimpiyatlar oldu bitti, dört yıl boyunca cami koşulu yeri- ne getirilmedi. Bunun yerine bir ca- miyi bile yapmaktan aciz Yunan Hü- kümeti dostluk" havası içinde ruh- ban okulunun açılması içinTürk Baş- bakanı, Dışişleri ile Milli Eğitim ba- kanlarına telkinlerde bulundular. İskeçe müftüsü de kim ki? EğerTürkiye'de, Diyarbakır'da bı- rakın müftüyü, sıradan biri imamın ya da istanbul'da bir papazın; bıra- kın hapis cezasına çarptırılmasını, yargılanmak üzere tutuklanması du- rumunda ne olur? Tüm Batı'nın sivil toplum örgütleri, ABD insan haklan heyetleri, AB'nin mumu sönmekte olan komiseri Günter Verheugen'i ayağa kalkmaz mı? 1913 Yunan-Osmanlı arasında im- zalanan Atina, 1923 Lozan Antlaşma- lan'na göre Batı Trakya'daki Türkler dinsel inançlarını uygulamakta öz- gürdürier, Gümülcine ve İskeçe kent- lerindeki müftüleri kendilen seçebi- lirler. 1980'lerin başında Yunan Hü- kümeti müftüleri "atamaya", "seçil- miş" müftüleri ise yargılayıp ceza- evine göndermeye başladı. "Kandil" ya da "bayramiarda" Müslüman Türk- lerin, kutsal günlerini kutladığı suç- laması ile İskeçe Müftüsü Mehmet Emin Ağa'nın yargılanmasına ilişkin arşivimizden derlediğimiz, eksiklikle- ri olan bir listeyi okurtarımıza sunu- yoruz: Mayıs 1996 -12 ay hapis cezası, Kasım 1997 - 22 ay hapis cezası, Şubat 1998 -14 ay hapis cezası, Nisan 1998 - 7 ay hapis cezası, Haziran 1998 -14 ay hapis ceza- sı, Ocak 1999 -17 ay hapis cezası, Aralık 1999 - 7 ay hapis cezası, Aralık 2002 - 6 ay hapis cezası, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açıl- masını isteyenlerden acaba kaçı Meh- met Emin Ağa'nın toplam 100 ayı bulan cezasını ya da Batı Trakya'da- ki bırakın Türk okullannı, camilerinin sorunlannı dile getirdi? Doğrudur, Türkiye "böyük" devlet, Yunanistan "küçük" devlet! Ne var ki bu gidişle büyük devletin kulağının arkası bile kalmayacak. Elmek: oacar@superonline.com Faks:0312.442 79 90 Ebu Garib'deki vahşetin önünü 'Özel Erişim Programı'yla Bush açmış Beyaz Saray işkencesiDış Haberler Servisi - George Bush yönetiminin Irak"taki Ebu Garib Ceza- e\i'nde yaşanan işkence uygulamala- nndan sorumlu olduğu ve Irak, Afganis- tan ve Guantanamo'daki esirlere yöne- lik savaş suçu işlediği öne sürüldü. ABD'de yayımlanan New Yorker der- gisi yazarlanndan Seymour Hersh'ün "Komuta Zinciri: 11 E\ lüTden Ebu Ga- rib'e" isimli yeni kıtabında, Bush'un 2001 yılı sonu ve 2002 yıh başlarında, ''Özel Erişim Programı" (ÖEP) adı ve- rilen bir programın gızlice başlatılması emrini verdiği açıklanıyor. Bu program çerçevesinde, Savunma Bakanlığı'nın • İsrairin Kürt komandolan eğittiği haberiyle tanınan gazeteci Seymour Hersh, yasadışı eylemlerle yetkili kılman birime Irak'ta işkence yapma iznini de bizzat Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in verdiğini yazdı. (Pentagon) Özel Kuvvetler içinde gızli bir birim oluşturması gündeme geliyor. Bu birimin El Kaide'nin önemli görü- len isımlerine uluslararası hukuka uygun olmayan operasyonlar yapma, suikast düzenleme yetkısi bulunuyor. Hersh, Ebu Garib Cezaevi'ndeki uygulamala- nn kökünde Bush yönetiminin bu adı- mırun bulunduğunu yazdı ve Bush'un ya- nı sıra yardımcısı Dick Cheney ve Savun- ma Bakanı Donald Rumsfeld'in de esir- lere yönelik işlenen savaş suçlanndan so- rumlu olduğunu öne sürdü. Perspective dergisi, Rumsfeld'in, ken- disine bağlı olan savunma bakanlığının işkence olaylan daha açığa çıkmadan önce, Ocak 20O4'te konuyla ilgili ola- rak alarma geçtiği, şubatta "kötü nıuame- le" konusunda Bush'u uyardığı yönün- dekı sa\r unmasının bir "ildyûzralük" ol- duğunu yazdı. Çünkü Hersh'ün kitabına göre, Ağustos 2003 'te Özel Erişim Prog- ramı'nı Irak'ta uygulamaya koyan ve esirlerden bilgi alabilmek için fiziksel baskı ve cinsel aşağılama uygulamala- nnın emrini veren bizzat Rumsfeld'in kendisiydi. Kitapta aynca, Ebu Garib dışında Mu- sul ve Basra'da, Afganistan'da kurulan gözaltı kamplannda ve Guantanamo'da uygulanan işkenceler aktanhyor. Seymour Hersh'ün, "tsraiTin Kürt komandolara eğitim verdiğini" öne sür- düğü haberiyle Türkjye'de de ismi du- yuknuştu. 'Fotoğrafçı' öldü Vletnam Savaşı sırasında yakalanan bir VTetkonglu ge- rillanın, Saygon'da Güney Vletnanüı bir subay taraiin- dan sokak ortasuıda infazını fotoğraflayan ve bu fotoğ- ranyla PulitzerÖdülü kazanan ünlü foto nıuhabiri Ed- die Adams 71 yaşında hayaünı kaybettL Ne\> York'ta- ki e\ inde ölen Adams'a mesleki ününü kazandıran fo- toğraf. 1 Şubat 1968 taribinde Saygon'un Çinlilerin ya- şadıgı kesimindekiÇolon Caddesi'nde Günev Vletnam- lı askerler taranndan eli bağh şekilde getirilen bir VI- etkong gerillasının Albay Nguyen Ngoc Loan tarafın- dan kafasına silah dayanarakinfazına dair fotoğran ol- du. Dünya medvası tarafından birinci savfadan kulla- nılan fotoğraf, Vıetnam'da neler olduğuna dair Ame- rikan kanıuo\unda da ilk tarnşmalann yapümasuıa yol açnuştı. Bu fotoğrafiyla 1969 vilında Pulitzer Ödülü kazanan Adanısın, meslek yaşamı boyunca, aralann- da 1978 Robert Capa Ödülü ve savaş fotograflanyla al- dığı üç adet George Polk Memorial Ödülü'nün bulun- duğu 500'e yakın ödül kazandığı kaydedüdL Tutsak kadın anlatıyor Ilk ağızdan Ebu Garib • Irak'ta işkence gören Hüda Alazavi, cezaevi deneyimi hakkında konuşan ilk Iraklı kadın tutsak oldu. Alazavi, Ebu Garib'de yaşadıklannı acı, öfke ve şaşkınlık içinde anlatıyor. 1 yılda 14 milyon belgeye 'gizli' damgası vuruldu ABD gîderek kapanıyor Dış Haberier Servisi - ABD yö- netiminin çeşitli organları arasın- da gizliliğe verilen önemin son bir- kaç yıldır eskisine göre çok büyük ölçüde arttığı ve ABD'nin hızla "açık toplum"dan "kapalı toplu- ma* doğru yol aldığı ıddıa edildi. ABD yönetiminin şeffaf ohnası yönünde faaliyet gösteren ve bu konuda araştırma yapan OpenT- heGovernment.org isimli internet koalisyonunun koordinatörü Rick Blum, sadece geçen yıl ABD yö- netim organlannın 14 milyon bel- geyi "gfedi" başhğı altında kamu- oyundan uzaklaştırdığını kaydetti. ABC televizyonunun haberine göre, koalisyon tarafından yapı- lan ve son dokuz yılda "gJzh'" ka- tegorisine konulan ya da "gizli" kategorisinden çıkanhnış olan bel- geleri inceleyen araştırmanın so- nuçlanna göre, 1995 mali yılı içe- risinde sadece 3.5 milyon belge "gizli" kategorisinde yer aldı. Bu rakam 2000 mali yılında 11 mil- yonu aştı. Blum'a göre. bu dönemde daha rahatsız edici olan ABD'de gizli- lik kategorisinden çıkanlan belge sayısındaki büyük düşüş. 2001 yı- lında 100 milyondan fazla belge ka- muoyunun bilgisine sunulurken 2002 yılında bu rakam 44 milyo- na geriledi. Geçen mali yıldabu ge- rileme son 9 yılın en düşük sevi- yesine indi ve kamuoyunun bilgi- sine sunulan belge sayısı 43 mil- yona düştü. Blum, ABD Savunma Bakanlı- ğı yetkililerinin bile Sa\ıınma Ba- kanlığı'nın "gizti" damgasıyla ko- rumaya aldığı bilgilerin kabaca ya- nsuun gizli tutulmasına ıhtiyaç ol- madığını söylediklerini kaydetti. Dış Haberier Servisi - 39 yaşındaki Hüda Ala- zavi'nin Ingüiz The Gu- ardian gazetesinde ya- yımlanan öyküsü, geçen kasım ayında aldığı bu" telefonla başlıyor. Tele- fondaki kişi, kendisine 10 bin dolar vermezse, ABD ordusuna Alaza- vi'nin ailesinın direniş- çıler içm çahştığını ih- bar edeceğıni söylüyor. Alazavi aldınş etmeyin- ce muhbir Kasım 2003'te ihban gerçek- leştiriyor. Önce ablası ve erkek kardeşlen gözaltına alı- nan Alazavi, ABD üssü- ne giderek durumu öğ- renmek istediğinde ken- disine 2 kardeşini de ge- tirmesi söyleniyor. Bu- nu yaptığında 10 daki- kalık sorgunun ardından tutuklanıyor. Ertesı gün, "işkence odasT olarak bıünen ye- re götürüldüğünde duy- duğu çığlık ve ağlama seslerinden birının er- kek kardeşine ait oldu- ğunu anlıyor. "Onu gör- mek için göz bağmı çv- kanüğımdafenalaşarak yeredüştünT diyen Ala- zavi'nin isteksiz bir şe- kilde aktardığı tabloda, kardeşinin cinsel tacize uğradığun gördüğü an- laşıhyor. Sorgusunda dövülüp, işlemediği suçları itiraf etmesi isteniyor. Hüc- resine döndükten sonra ise kanlar içindeki er- kek kardeşi ayaklannın dibine atılıyor. Alaza\ i. "•Atdama nefes abyor mu diye bakmasını söyle- dim. Hayır, dedi Ağla- maya başladık" diyerek kardeşuıın ölümüne na- sıl tanık olduğunu anla- tıyor. Alazavi, bir gardıyan tarafından omzundan yaralandıktan sonra 4 Ocak'ta Ebu Garib'e naklediliyor. Köpek saldınsı 5 Iraklı kadının bu- lunduğu cezaevinde Alazavi' nın kesintilerle birlikte 156 gün süren hücre cezası dönemı başlıyor. Alazavi, "Ük aylar çok korkunçtu. Vahşiköpeğine 14yaşın- daki bir çocuğu ısırtan bir gardiyan gördüm. Erkek rutsaklan öldü- resiye dö\üyoriardı'* di- yor. Bir gün çok sayıda ga- zeteciye cezaevini gez- dıren ABD'li General Mifler'ın. "burada çok sayıda katil bulunduğu- nu" söyledığini duyan Alazavi, "Biz katil de- ğiliz, katil sizsiniz. Bu- raa bizim ülkemiz. Siz iş- gaJcisiniz" diye bağın- yor. Bunun cezası, son- raki bir ayını yeniden hücreye konarak geçir- mesi oluyor. a ÇEVRE KISA FİLM S&-&6 £YUJL 2004 22 ETİnl20Ot Prognumı 15:00 AçılVS<r e» Açdıp 15:30 Açıkûturuıa/ îtt»nbul Depremi Neden Olmuyor? IFK>£ Dt Akcut Eıcaa yonetimiıule) 19:00 FihnGcvtcımV'SosKakÇınklalc Profilo Alışveriş Merkezi/ Kültüı Merkezâ (Etkinliklcı ücrctsizdir) l'ygubnıah Fılın Yapıın Aîölvesı ıçın BAKTIN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No 2003 722 Davalr Ayhan Ağannış. Kocareıs köyü Çayırlar mev- kiı - Bartın Davalı: Hayrettin Adıyaman. aynı yerden. Davacı Adil Akbıyık vekilı tarafından da\alılar Hay- rettin Adıyaman, Ayhan Ağarmış vs. aleytune açılan ge- çıt hakkı tesısı davasının duruşması ara karan gereğmce: Yukanda kımliği yazılı davalılann teblıgata yarar açık adresı tespıt edilemedığınden adı geçen davahların du- ruşma günü olan 6.10 2004 günü saat 09.00'da mahke- memızde hazır bulunmaları veya kendılennı bır \ekil ile temsıl ettirmeleri. duruşmaya gelmediklerı takdırde du- ruşmanın yokluklannda vapılıp karar verileceği hususu davetıye yenne geçmek üzere ılan olunur Basın. 32149 TC YÜKSEKÖĞRETİM KURULU ÖĞRENCİ SEÇME VE YERLEŞTİRME MERKEZİ Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı'ndan Duyuru 1. ÖSYS'de merkezi yerleştirme sistemi içinde yer alan yükseköğretîm programlarının zorunlu hazırlık sınıflarından 3 Ekim 2003 tarihinden sonra kaydı silinen öğrencilerin aynı adı taşıyan ve öğretim dili Türkçe olan yükseköğretim programlarına yerleştirilmeleri, 1 Nisan 1996 tarih ve 22598 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Yükseköğretim Kurumlarında Yabancı Dil Eğitim-Öğretimi ve Yabancı Dille Eğitim-Öğretim Yapılmasında Uyuiacak Esaslara İlişkin Yönetmeliğin 9. maddesi uyarınca merkezimizce yapılacaktır. 2. Bu öğrenciler başvuru formlarını ve açıklamaları kayıtlarının silindiği yük- seköğretim programının bağlı olduğu üniversiteden alacaklar, doldurdukları başvurma formunu ÖSYM'nin Yapı Kredi Bankası Ankara Güvenevler Şubesi 1- 001029-8 nolu hesabına 10.000.000. TL (KDV dahil) ücreti yatırdıklarını gösterir banka dekontu ile birlikte yine üniversitelerine 27 Eylül - 1 Ekim 2004 tarihleri arasında teslim edeceklerdir. 3. Süresi içerisinde üniversiteye teslim edilmeyen veya merkezimize posta ile gönderilen başvurular işleme alınmayacaktır. Basın: 42032
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle