19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17EYLUL2004CUMA • • AVRUPA BIRLIGI Hollanda Bilimsel Konseyi'nin raporunda Türk halkının çoğunun laikliği tercih ettiği vurgulandı Türldye'ıını önü açddıELÇtS PÖYRAZLAR BRÜKSEL - AB Dönem Başkanı Hollanda hükümetine tavsiye raporlan hazırlayan Hollanda Bilimsel Konseyi son hazırladığı raporunda Türkiye'nin Müslüman bir ülke olmasuun AB üyeliğine engel teşkil etmeyeceği yönünde görüş bildirdi. Brüksel'de dün kamuoyuna sunulan Türkiye'deki Islami yapının AB değerlerine uygunluğunu inceleyen 173 sayfalık raporda, Türkiye'nin hukukun üstünlüğünü tanıdığının, laik ve demokratik bir devlet yapısına sahip olduğunun altı çizildi. Din unsurunun Kopenhag Kriterleri'nde yer almadığını ancak 11 Eylül tarihinden bu yana AB ülkelerinde Islama ilişkin endişelerin geliştiğine dikkat çekilen raporda, Türkiye'deki tslam karakterinin AB siyasi yaşamına uygun olduğu görüşü öne çıkıyor. Türkiye'deki Islamın AB temel değerleriyle çelişmediği görüşünü getiren Hollanda Bilimsel Konsey Raporu, Türkiye'nin laiklik konusunda Fransa ile benzerlik taşıdığını da vurguluyor. Din konusunda Türk Devleti'nin güçlü bir kontrol yapısı olduğuna değinen rapor, son dönemde ortaya çıkan dinci partilerin var olan demokratik sisteme dayanarak vicdan ve ifade özgürlükleri talepleri olduğunu vurguluyor. Batı Avrupa ülkelerinde ve Türkiye'deki laik devletin tarihsel gelişiminin paralellik taşıdığını öne süren rapor, Türkiye'deki Islamın bu gelişime engel olmadığı görüşünü iletiyor. Rapor, Türkiye'de laik sistemi koruma amacıyla getirilen anayasal kısıtlamalann AB ilkeleriyle uyuşmadığını hatırlatarak bu sistemin koruyucusu kabul edilen ordunun rolünün azaltılmasında, AB'nin daha önceki uyanlarına vurgu yapıyor. Konsey, raporunda Türk halkının büyük bir çoğunluğunun köktendinciliği reddettiğine ve laik devlet yapısını tercih ettiğine de yer veriyor. • P Isveç'ten üyellk desteftl r .. 'Uyelik müzakereleri başlatılmalı'GURHANUÇKAN STOCKHOLM- îsveç Parlamentosu, önceki gün yapılan geleneksel törenle yeni çalışma dönemine girdi. Başbakan Göran Persson'ın okuduğu hükümet programında Isveç'in Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile üyelik müzakerelerinin başlatılmasını desteklediğine de yer verildi. Programda Balkan ülkelerinin AB'ye girmesi yönündeki çahşmalann hızlandınlması gerektiği vurgulanırken Türkiye'nin üyeliği konusunda şu ifade kullanıldı: "AB'nin genişkmesi çahşmalan devam etmektedir. Romanya ile Bulgaristan'a 2007'de birtiğe girebümeleri için destek olunmaktadır. Türk toplumu ile temaslann artmasını amaçlayan bir program baslaülnuşür. Üyelik müzakerelerinin başlaölmasryla Türkiye'ye başta Kürt annhgın hakün otanak üzere, ülkedetd insan haklan durumunun güçkndirümesi için yardım etmiş olacağız." Kablnede bir Türk bakan mı? Başbakan Göran Persson, kabinede yapmayı tasarladığı değişikliklere konuşmasında değinmedı. Geçen hafta Kültür Bakanı Marita Ulvskog'un SosyaJ Demokrat Parti Genel Sekreterliği'ne getirilmesiyle boşalan Kültür Bakanlığı için Isveç basınında önerilen kişiler arasında, Îsveç-Türk vatandaşı Ozan Sunar da var. Geçen yıl Isveç televizyonunun kültür bölümü başkanlığına atanan Sunar, daha önce de Stockholm'ün en köklü tiyatrolanndan Södra Teatern'in müdürlüğü görevini başanyla yürütmüştü. Başbakan Persson, kabinesinde yabancı kökenli hiçbir Isveç vatandaşına yer vermemiş olduğu için bir süredir eleştirilmekte. Sosyal Demokrat Parti'nin kadınlar kolunun başkanlığına geçen yıl Türkiye kökenli Kürt NaJin Pekgül getirildi. Persson'ın tasarladığı yeni kabinede yer alacak bakanJar arasında Pekgül'ün de olması gerektiğini savunanlann sayısı oldukça fazla. TürKlyenln AB'ye MM Almanlar ve Avusturyalüar korkuyorFRANKFURT (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin başlaması konusunda aralık ayında alınacak karara esas teşkil edecek AB Komisyon Raporu'nun açıklanma tarihi yaklaştıkça, Almanlarla Avusturyalılann Türkiye korkusunun arttıgı gözleniyor. Almanya'nın önde gelen kamuoyu araştırma kuruluşlanndan EMNID'in "Die VVeft" gazetesi için yaptığı son bir araştırma, halkın yalnızca yüzde 34'ünün Türkiye'nin AB üyeliğine sıcak baktığını ortaya çıkardı. Bu oran nisan ayında yapılan araşnrmada yüzde 39'du. Türkiye'nin üyeliğine kesüüikle karşı olanlann oranı ise yüzde 57. Kamuoyu yoklamalannda Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkanlann sayısının giderek artması, muhalefetteki muhafazakâr blokun yanı sıra sosyal demokrat ve yeşillerde de Türkiye'nin üyeliğini sorunlu görenlerin sayısının yükselme eğilimi göstermesine bağlamyor. Avusturvalılar da karşı Avusturya'da yapılan araştırmada da bu ülkedeki halkın büyük bölümünün Türkiye'nin AB'ye tam üye olmasına karşı göriiş belirttiği saptandı. Ûlkenin önde gelen araştırma kuruluşlanndan OGM tarafindan yayımlanan bir raporda, Avusturyalılann yüzde 61 'i Türkiye'nin AB üyeliğine "Hayır" derken halkın sadece yüzde 21 'i Türkiye'nin tam üyeliğine olunılu baktığını belirtti. Yüzde 18'lik bir kesim ise kararsız olduğunu açıkladı. Avusturya'da 6 ay önce yapılan bir başka araştırmada da halkın yüzde 64'ünün Türkiye'nin üyeliğine karşı çıktığına dikkat çeken gözlemciler, kamuoyunun bu olumsuz görüşte "ısrarh ve istikrarh'' olduğunu behrttiler. Önde gelen araştırma kurumlanndan AOensbach'ın yaptığı kamuoyu yoklamasına göre Abnanlann yüzde 70'i İslamı 'tehtikeH' buluyor. Almanya Içişleri Bakanı, toplantının ne amaçla yapıldığını bildiğini söyledi İslam Kongresi'ne yasakFRANKFURT (Cumhuriyet Bürosu) - Almanya'da Federal Içişleri Bakanı Otto Schily, Islam Kongresi'nin yasaklanmasını savundu. Schily, "Sanınm bu kongreyle ne yapümak istendiğuıi biliyoruz. Bu herhangi bir kongre değü" dedi. Kongrenın intemetteki sayfasında toplantının "işgal edilnüş tüm topraklarda ABD'ye ve siyonizme karşı savaşı desteklediği" belirtiliyor. Otto Schily aynca toplantıya katılacak olanlarla ilgili aynntıh bilgiler gerektiğini de belirterek bugüne kadar toplanh için resmi bir başvurunun yapılmadığını, bu nedenle de yasal prosedür başlatılamadığını söyledi. Berlin Parlamentosu'nda da CDU'lu ve Yeşil parlamenterler toplantıya karşı çıkıyorlar. Parlamenterler "toplantının yapdmasuıa izin verilmesinin radikal tslamcı unsurlara siyasi platform sağtanması anlamı taşmcağT da öne sürüldü. Almanların 'İslam' yaklaşımı Öte yandan Ahnanya'nın önde gelen araştırma kunımlanndan Allensbach'ın yaptığı bir kamuoyu yoklamasında "tslam kelimesinin neleri çağnşürdığr soruldu. Araştırma sonuçlan Alman halkının Islam hakkmdaki düşüncelerini ortaya çıkardı. Islam kelimesi Almanlann yüzde 93'üne "baskı alündaki kadınT, yüzde 83'üne "terörü" çağnştınyor. Yine Almanların yüzde 70'i islamı "tehlikefl*" buluyor. Islamla ilgili olumlu düşüncelere sahip olanlann oranlan ise şöyle: Almanlann yüzde 45'i Müslümanlan misafirperver, yüzde 6'sı sempatik buluyor. islamı "anlamlı bir küitürel hareket" olarak değerlendiren Ahnanlann oranı yüzde 39 iken "olağanüstü" bulanlann oranı yüzde 16'dakalıyor. Koç, 10 yıl sonra AB'nin mali yardım yapamayacak durumda olacağını söyledi Koç'tan ekonomi uyarısı • Koç Holding ŞerefBaşkanı Rahmi Koç, Türkiye'nin AB üyeliği için 10 yıllık bir süreçten bahsedildiğini belirterek "Avrupa ekonomisi yavaş büyüyor. 10 yıl sonra birlikte para kalmayacak" dedi. Ekonomi Servisi - Koç Holding Şeref Başkanı Rah- mi Koç, Türkiye'nin Avru- pa Birliği'nden (AB) üyelik müzakerelerine başlama ta- rihi almaması için bir sebep görmediğini, ancakAB eko- nomisinin çok iyi gitmedi- ğini ve üyeliğin gerçekleş- mesinin beklendiği 10 yıl sonrasında, AB 'de mah yar- dım yapacak para kahnaya- i cağını tahmin ettiğini söy- j ledi. j Önceki akşam Migros'un * 50. yılı kutlamalannda gazeteci- lerin sorulannı yamtlayan Koç, Türkiye'nin AB sürecini değerlen- dirirken "Bence AB'nin istediği hemen hemen her şarü hükümet yerine getirdi. Dolayısıy la bundan sonra bize bir tarih vermemeleri TÜRK PARLAMENTERLER BlRLlĞl BAŞKANI: Irkçı çevreler işbaşında ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Türk Parlamenterler Birliği Başkanı Hasan Korkmazcan, Batı Avrupa'da bazı çevrelerin Türkiye'nin AB üyeliğine karşı yürüttükleri "gjzfi-açık'' gkişimlere tepki gösterdi. Korkmazcan, Avrupa'daki dinci, ırkçı çevrelerin Türkiye'nin AB'de yeri olmadığı propagandası yaptığına dikkat çekerek "Bu yaklaşunlann Reform, Rönesans dönemlerini geçirmiş bir Avrupa'da hayat bulabilmesi hayret vericidir. Bu yaklaşun AB'yi ortaçağ skolastiğine mahkûm eder" dedi. Türkiye'ye "özd statü" gibi, başka hiçbir aday ülkeye teklif edilmeyen fıkirler ortaya atıldığını kaydeden Korkmazcan, "Avrupa'da bazı için bir sebep görmüyorum. On- larda butarihivereceklerdir. Esas ondan sonra ders çalışmaya baş- layacağız.çünkö ondan sonra rouh- teüf faktörier getireceklerdir, ba- zı değişiklikler isteyeceklerdir" dedi. Koç, 10 yıllık bir süreçten Hasan Korkmazcan dinci, ırkçı, sömürgetitik döneminden kalma önyargılan sürdüren bazı akademik çevreler., farkh amaçla yola çıksalar da AB kimKgini kendi doğrultulannda ohışturma gayreti içindedir" dedi. Korkmazcan, bu çevrelerin sözcülerinden birinin Papa'mn sağ kolu olarak sunulan Kardınal Ratzinger. diğerinin de Yunan Ortodoks Kiliseleri Başpiskoposu Hıristodulos olduğuna dikkat çektı. Bazı kilise ruhbanlannın, kendi ayncalıklannı sürdürmek için uluslararası siyasete yön verme hırsını önleyemediğini kaydeden Korkmazcan, "Türidye'yi Avrupa kültürünün dışuıda saymak tarihi ve bilimsel gerçeklerin maksatfa bir inkâruhr" dedi. bahsedildiğini vurgulayarak "Bu 10 sendik sürede biz70 müyondan 80 milyon kişiye çıkacağız, bizinı nüfusumuz artükça onlann kor- kusu arüjor. ÇünküAvrupa Top- luluğu keUe hesabL-" dedi. "Bilrvorsunuz tanm ülkesi ol- duğumuz için tanm yardunı yapmalan lazun, diğer mali pakeoerdevar.Buonlankor- kutuyorve ben öylezannedi- yorum ki bizim girme zama- numzgekfigızanıanzatenon- lardayardım edecekpara da kalmayacak'' diye konuşan Koç, Almanya'nın şimdiden ayak sürüdüğünü ve "vermi- , yorum" dediğini kaydetti. f Avrupa ekonomisinin de j artık iyiye gitmediğini ifade j eden Koç, "Avrupa ekonomi- I sinintoplamıyüzde l'denbi- ' razbüvüyor_Onlarda yavaş ilernyorlâr" dedi. Türkiye'nin eninde so- nunda AB'ye girmek mec- buriyetinde olduğunu belir- ten Koç, şöyle konuştu: "Dfl defa firsat kaçırdık. Bir, Ya- nanistan girerken girmedik. Çok büyük hataydı. O za- man nüfusumuz da 50 mil- yon- 40 milyon civanndaydı ve şartlar hemen hemen hiç \oktu._ Ondan sonraki tre- ni gümrük büüğinde kaçır- dık, hiçbir şarttalep etmeden ekonomiyi, piyasalan onlara açok, orada da büyük bir şey el- de edebilirdik, ohnadL Şimdi ta- bü mahkıîmıi7n onlar ne derseyap- maya mankûmuz." Koç, AB'nin artık kalabalık bir kulüp olduğuna ve her kafadan bir ses çıkacağına da işaret etti. BIRBAKIMA SERVER TANİLLİ Yupt Yollarında... Yeniden bir yurt yolculuğunun eşiğindeyim. Artık kuraJlaştı benim için: Yaz sıcaklannda yol- larda bunalmak yerine, Strasbotırg'daoturuyor; baş- lamış bir kitap hazırlığı varsa ona son noktayı koy- manın telaşını ve mutluluğunu yaşıyorum. llkbahar ve güz ise yurt yollanndayım. Bu programı bu yıl da uyguladım: 16 yıl önce ya- yımladığım "Nasıl Bir Eğitim Istiyonız?" adlı kita- bımı, son birkaç sene daha hızlanarak, yeniden yaz- dım; basım düzeltmelerini de burada brtirdim; mat- baaya vermek için, onunla yola çıkmak üzereyim. Türkiye'de yüklü bir programım var... • Bir konuda okurlanmı aydınlatmak da gerekiyor: Ağustos başlarında yayımladığım bir yazımda; o sıralarda vefat eden Profesör Sulhi Dönmezer'e de birkaç satır ayırmıştım. Hoca'nın, uzmanı oldu- ğu ceza hukuku üstüne çalışmalannın yanı sıra, bi- limin dışında ve pek ağır bir "zimmetl de vardı. 1961 Anayasası, fıkir özgürlüğüne önemli bir pencere açmıştı. Adalet Partisi'nden başlayarak bir ikisi dışında- iktidarlar, bu pencereyi -uygulama- da- kapatmak isteri içinde oldular. Hukukçular da ikiye bölündüler: Bir bölümü öz- gürlükçü bir tavır alırken, bir bölümü de karşı bir gruptatoplaştılar. Sulhi Dönmezer, neyazık ki, bu ikinci bölüğün içinde ve giderek başında yer aldı. özellikle 70'li yıllarda daha çirkinleşti... ölümünden birkaç gün sonra yazdığım satırlar- da, bu "zimmet"\ göz ardı etmek değil, bir başka yazıda ele almak niyetiyle, konuya girmedim. An- cak, dostlanm Toktamış Ateş ile Muzaffer llhan Erdost, yazdıklan ile Sulhi Dönmezer'in bu yanı- nı ortaya döktüler; okurlan aydınlatırken benim yükümü de hafîflettiler. O iğrenç dönemden, beni doğrudan ilgilendiren biranım da vardır, özetleyeceğim: 1975'te, Şişli Si- yasal Bilimler YüksekOkulu'nda "Uygahık Tarihi" dersi verirken, faşist bir grup öğrencinin ihban ile Istanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde, -komü- nist propagandası yaptığım töhmeti ile- dava acıl- dı. Savcı, bir bilirkişi raporuna da dayanıyordu: Is- tanbul Hukuk Fakültesi'nde Ceza Yargılaması Pro- fesörü Nurullah Kunter'di yazarı. Rapor, bir fikri sefalet örneği idi. Ve bir ateşe sürüyordu beni, öyle de oldu. Ancak savcı, Kunter yerine Dönmezer'in fikrini sorsaydı, ondan alacağı rapor berikinin verdiğin- den hiç de hafif olmazdı... özetle, o yıllan yaşayanların böyle anı ve acıla- n olmuştur. Unutulur hiçbir yanlan yoktur, nitekim unutulmadı. Dostlanm Toktamış Ateş ile Muzaffer llhan Erdost, bellekleri iyi yapıp tazelediler; görev- dirdeyaptıklan. Ben de, yaşamımdan bir payla katılmak istedim... • Okullar açıldı... Böyle günlerde, hemen herkesin anılan da ha- tırlanır. Ben de öyle oldum. Söylemeliyim: Benim kuşağımın çocukluğu, Tür- kiye'de eğitimin "altın yıllar"\n\n yaşandığı bir dö- nemde geçti. Yoksul bir ülkenin çocuklanydık. Ama ülke de, eğitim de ehil ellerdeydi. "Inşa" içinde bir toplum idik ve eğitim de, kör- pe beyin ve ruhlara bu "inşa "nın idealizmini de aşı- iıyordu. İnsan ve yurttaş: Eğitimin eseridir bu! Ama eğitim, herşeyden önce ulusaldır; ve "ev- renselin payı" gitgide zenginleşerek ilerier. Cum- huriyet'i kuranlar, "fikrihür, irfanı hür, vicdanı hür" kuşaklar yetiştirmek için yola çıktılar; ortaya koy- duklan eğitim, aklı ve bilimi hedef edinirken, Cum- huriyet'i "yurt sevgisi" üstüne oturttular. Bunlar, Türkiye'de gerçekleşti, sonra da ihane- te uğradı. Ülkemizde eğitim bir sorunlaryumağı. Çocuklanmız ve gençlerimiz çağdışı bir eğiti- min sultası altındalar; halkımız karanlığa itiliyor. Ne yapmalıyız? Sadece iktidarlar değil, hepimiz bu soruyu so- rup işe koyulmalıyız. Başan, yannlann aydınlığına inananlann olacak; çocuklanmız ve gençlerimiz, di- leriz, bu aydınlıkta yetişsinler!.. AB'ye yaklaşım araştırması Lise gençliği umutlu bakıyor HaberMerkezi-ARI Hareketi bünyesinde fa- aliyet gösteren Toplum- sal Katılım ve Gelişim Vakfi'nm Generation Eu- rope Vakfi ile ortaklaşa yürüttüğü "Avrupa Ajan- dası Projesi'' kapsamın- da yapılan "Gençlerin A\TupaBirfiği 1 DeBakışı'' konulu araştırma anketi sonuçlandı. Araştırmaya göre lise gençliği, Tür- kiye'nin AB'ye tam üye- liğini destekliyor. Avrupa Birliği'nin (AB) desteklediği ve Turkcell,YapıKredi,J.P. Morgan ile Coca Co- la'nın da katkıda bulun- duğu araştırma, 2003- 2004 eğirim-öğretim yı- lı başmda 20 ilde 15-18 yaş arasındaki 100 bin öğrenciye ücretsiz ola- rak dağıtılan Avrupa Ajandası'nın içindeki so- rulann yanıtlandınlma- sı ile gerçekleştirildi. Ajandaya sahip öğren- cilerden 24 bin 571 'inin görüşlerini yansıtan araş- tırma, liseli öğrencilerin AB'ye üyehk konusunda iyimser olduğunu orta- ya çıkardı. Sigara paketlerine 'uyum' yazılan ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Avrupa Birliği (AB) mevzuatına uyum çerçevesinde sigara paketlerine, "Sigara içmek ölümcül akciğer kanserine yol açar", "Sigara içmek genç yaşta ökhırür". "Spermlere zarar vererek doğurganlığı azarar' uyanlanna yer verilecek. Tütün Kurumu tarafindan hazırlanan yönetmeliğin taslağı AB'ye gönderildi. Türkiye, sigara paketleri düzenlemesini 2006 ve 2009 yılnıda kademeli olarak hayata geçirmek istiyor. AB ise uygulamanın hemen başlatılmasını talep etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle