Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17EYLÜL2004CUMA
HABERLER
•• ^^ •* ^^ .
DUNYADA BUGUN Terör uzmanları, aynlığın iyice su yüzüne çıktığı PKK'nln daha da bölüneceğini vurguluyor
ALl StRJVtEN
Zina ve Uç Tanamatın
Ortak Paydası
Tanzimat'ın öncJe gelen simalanndan Fuat Paşa
(Adı hep Âli Paşa ile birfikte anılır), isabetli gözlem-
leri, ibret dolu nüMeleriyle tanınırdı.
Abdülaziz'in 1667'deki Avrupa gezisi sırasında,
Osmanh'nın zayrf durumunu ima eden bir yabancı
diplomata şu yamıtı veren odur:
- Bu Osrnanlı öylesine kuvvetlidir ki, yıllarca siz
dışardan biz içerden ne yaptıysak yıkamadık.
Fuat Paşa'nın ibret dolu bir yakınması ise ne ya-
zık ki çok bilinmez.
Ünlü devlet adamı bir gün bir dostuyla konuşma-
sında şöyle yakınıyordu:
- Bu yabancılar, ne yapsak yetinmiyor ve daha
fazlasını istiyoriar, biz de çaresiz yapar gibi davra-
nıyoruz, ama aslında yapmıyoruz.
Aşağı yukarı yüz elli yıl önce söylenmiş bu söz-
ler, Tanzimat'ın garip çağdaşlaşma öyküsünün ne
kadar hazin olduğıunu gayet iyi açıklar.
Tanzimat'ın iç çelişkisi, Ösmanlı'nın padişahından
sadrazamına, oradan nazırianna, bürokratlanna ka-
dar hepsinin içtenlikle çağdaşlaşmayı arzularken,
bunu gerçek bir değişimi yaşamadan, eski alışkan-
lıklan, âdetleri ve kafa yapısını koruyarak yapmak
istemeleriydi.
Tanzimat'ın bir başka çelişkisiyse belki de birin-
cinin etkisiyle reformlann dış baskıyla zorla kabul
ettirilmesinde yatıyordu.
Batılı devletler, Ösmanlı'nın yasa değişiklikleriy-
le yetinmiyoriar, durmadan "Birde uygulamayı gö-
relim!" diye dayatıyorlardı.
• • •
Bu iki olgunun sonucu olarak Tanzimat reform-
lanyla Osmanlı hem birçok alanda kimi çağdaş ya
da benzeri kurumlara kavuşuyor hem de borca ba-
tık bir ülke olarak yarı sömürge haline dönüşüyor-
du.
Başka türlüsü olamazdı. Tarihte, bağımlı bir çağ-
daşlaşma hamlesinin başanyaeriştiğini gösteren bir
örnek yoktur.
Salt dış baskının iirünü olan reformlar, ülkenin ken-
di yapısını düzeltecek altyapı degişiklikierinden çok,
bunlan zorla kabul edenlerin çıkarlannı korumaya
yönelik üstyapı değişiklikleriydi ve yalnızca onlarla
sınırlı kalmasına, baskıyı yapanlar da özen göste-
riyorlardı.
Unutmayalım! Ekonomi alanında bağımsızlığı ve
gelişmeyi sağlayacak olan, kapitülasyonlann kal-
dınlmasına Türkiye'nin kol kola savaşa girdiği Al-
manya bile karşı çıkmıştı.
Hukuk alanında da durum değişik değildi. Ittihat-
çılann laik hukuka doğru bir adım olarak kabul et-
tikleri "Ahkâmı Şahsiye Kanunnamesi" Istanbul'un
işgalinden sonra, Itilaf Devletleri işgal komutanı ta-
rafından yürürlükten kaldınlmıştı.
llk iki Tanzimat'ın (1839 Tanzimat ve 1856 Isla-
hat fermanlanyla başlayan dönemler) bu çelişkisi-
ni Cumhuriyet gidermiş, o yıllarda Türkiye kendi ba-
ğımsız iradesiyle kendi çizdiği çağdaşlaşma he-
deflerine yönelik olarak gerçek reformlan ve deği-
şimi yaşama geçirmiştir.
• • •
"Kopenhag Kriterferi'rim uygulandığı AB ile uyum
sağlamaya yönelik süreci tarihçi Murat Bardakçı
"Üçüncü Tanzimat" diye niteliyor çok haklı olarak.
Çünkü bu süreç, reformların kendi öz irademiz-
den çok dış baskılarla ve ona uygun olarak yapıl-
dığı bir dönemdir. Doğrusu Türk yöneticileri de tıp-
kı Fuat Paşa'nın dediği gibi davranmaktadırlar.
Bu olgunun en son ve en parlak örneği, AKP ik-
tidannın, kendi kafasına uygun olarak zinayı TCK
kapsamında bir suç olarak düzenlemek isterken,
AB'nin çok yönlü ve yoğun baskısıyla son anda vaz-
geçmiş olmasıdır.
Kamuoyu, yapılan resmi açıklamalardaki yanlış
yönlendirmelere kanmamakta, zina suçundan son
anda vazgeçilmesinin asıl nedeninin ne olduğunu
çok iyi bilmektedir. Nitekim AKP bünyesinde yapı-
lan tartışmalarda da AB gerekçesinin ileri sürülmüş
olması bu durumun bir kanıtıdır.
Belirtmeye gerek yok ki, Recep Tayyip Erdoğan
iktidarı böyle davranarak büyük bir basiretsizlik ör-
neği göstermiş, yalnızca Türkiye'nin hertürlü bas-
kıya açık olduğunu bir kez daha kanrtlamakla kal-
mamış ama aynı zamanda, cümle âleme, kendi
hallerinde bırakıldıklarında, zina olayında kanıtlan-
mış kafa yapılan dolayısıyla, AB ile uyumu gerçek-
ten sağlayacak bir davranışı benimseyeceklerini
herkese açıkhkla göstermiştir.
Ikisi Osmanlı döneminde yaşanmış, biri de şu
anda yaşanmakta olan üç Tanzimat'ın ortak pay-
dası budur; dış baskıya açıklık, kendi öz iradesiy-
le gerçek bir değişimi gerçekleştirmeyi becereme-
mektir.
Böyle olunca elin keferesinin "reform girişimle-
rimize!" gözü kapaiı inanmasını beklemek abes de-
ğil mi?
asirmen@cumhuriyet.com.tr
ADD Manavgat Subesi
îmza kampanyasına
kaymakam engeli
GÜRSUKUNT
ANTAIYA-Atatiirk-
çü Düşünce Derneği
(ADD) Manavgat Şu-
besi'nin, ilçede başlat-
mak istediği "MîsaİM
MüSııurJanİaııdeVa-
tan Bir Nanıustur, Sa-
tdamaz" başlıklı irnza
kampanyası, kayma-
kam engeline takıldı.
Kampanyaya önce izin
veren Kaymakam Meh-
met Çapraz, daha son-
ra turizm sezonunda
ana caddede imza stan-
dının açılmasının uy-
gun olmayacağını belır-
terek karanndan vaz-
geçti.
ADD Manavgat Şu-
be Başkanı Ahmet Pul-
lu, aynı kampanyajun
30Agustos'ta Didim'de
yapıldığına dikkat çeke-
rek "Biz de aynı kam-
panyayı Manavgat'a
çekrnekistedik. Dernek
olarak, 9 Eylül'de baş-
lamak üzere, bir hafta
süreyle Manavgat Kül-
tür Evi önünde, imza
kampanyasmın yürü-
tühnesme karar verdjk.
Ancak kampanyamız
kaymakamhga fakıkh"
dedi.
Manavgat Kaymaka-
mı Mehmet Çapraz, ön-
ce olur dediği dilekçe-
yi, bilgilendirmek ama-
cıyla emniyete yönlen-
dirdi. Ancak emniyet-
ten gönderilen "teMigve
tebellüğ" belgesiyle
kampanyaya kayma-
kamlıkça izin verilme-
diği yazılı olarak bildi-
rildi.
'GözlerAvrupa kanadında'ANKARA (Cumhııriyet Bûrosu) -
PKKKONGRAGEL'ın yenıden ça-
tışmayı başlatmasına karşın bölünme-
lere engel olamayışı. gelişmeleri da-
ha da hızlandırdı. Abduüah Öcalan"ın
kardeşi Osman Ocalan' ın örgütten ay-
nlarakyeni bırparti kurması, "ABD'nin
kendilerine sıcak baküğT yönündeki
açıklamalan bölünmeyı iyice su yüzü-
ne çıkardı. Orgütü yakindan izleyen te-
rör uzmanlan, aynhğın örgüt içinde iyi-
ce tartışılmaya başlandığını belirterek
Avrupa'daki olası kopmalann örgüte
daha büyük darbe \iirabilecegine dik-
kat çekiyor.
Abdullah Öcalan'ın kardeşi Osman
Öcalan, geçen yaz PKKKONG-
RAGELÜen kopma sinyalleri vermiş-
• Osman Öcalan'ın örgütten aynlarak yeni bir parti kurması bölünmeyi açıkça ortaya
koyarken Avrupa'daki olası kopmalann örgüte daha büyük darbe
vurabileceğine dikkat çekiliyor.
ti. Yandaşlanyla örgüt kanıplanndan lunduğunu anımsatan uzmanJar, "Des- ve Türkiye'deki bazı kentmerkezleriy-
aynlarak Musul'a gelen Osman Öca-
lan, örgütün geçen yaz aylannda ya-
pılan 10. kongresinde de bu karannı
kesinleştirdi. Irak'ın kuzeyinde yeni bir
parti kuran ve "ABD'nin kendilerine
sıcak baküğuıT belirten Osman Öca-
lan, "siyasi alanda faaiiyet gösterece-
ği" mesajını veriyor.
Örgüt içindeki gelişmeleri değer-
lendiren uzmanlar, Osman Öcalan'ın
militan kadro üzerinde fazla bir etkin-
liğinin olmadığına dikkat çekiyor. Ör-
güt içinde bölgesel ağırlıklann da bu-
tekçilerine baküdığında Tunceli böi-
gesinden, Şırnak bölgesinden kimse
yok. Zatenvarüğı,Abduilah Öcalan'ın
kardeşi olmasına dayanıvordu. Dağ
kadrosunda etkin olan isimler Murat
Karayılan ve Cemil Bayık'ın Osman
Öcalan'ın karşısında olduğu görülüyor.
Bu nedenle dağ kadrosundaki kopnıa-
lar en son gerçekieşebilecek olaiudır.
Çünkü zapturapt altında bulunuyor-
lar" değerlendırmesini yapıyor.
Örgüt içindeki aynlığın tartışılma-
ya başlamasına karşın bunun Avrupa
le sınırlı kaldığına dikkat çeken uzman-
lar, ~Önemti olanAvrupa kanadL Ör-
güte propaganda ve lojistik destek bu-
radangeİKor.Buradayaşanabflecek bir
bölünme örgütü ciddi anlamda etkile-
yebilir. Böyle bir bölünme Kuzey
Irak'taki militanlan da etkiler. Onla-
nn lojistiğj de kesileceği için o zaman
örgüt ciddi anlamda sarsılabilir" de-
diler. AB sürecinin yalnızca Türki-
ye'yi değil, küçük çaplı da olsa
PKKKONGRAGEL'i de zorlamaya
başladığım, legal alandaki yapılanma-
larda da aynlıklann önümüzdeki dö-
nemde netleşeceğine dikkat çeken uz-
manlar, Abduilah Öcalan'ın hapiste
olmasına karşın PKK KONGRA-GEL
üzerinde büyük oranda kontrolünü ko-
ruduğunu dile getirdiler.
Terör örgütlerinin de bir canlı orga-
nizma gibi eylemliliğinin en yüksek
noktaya çıktığı dönemin geride kaldı-
ğını, 1994'ten sonra başlayan düşüş ev-
resinin şimdi daha net olarak ortaya çık-
tığını anımsatan uzmanlar, "Etnikte-
röriisıflrlamakzor.IRA 150)ildırvar.
Ama her dönemdeetkinüginin en yük-
sek noktasmda kabnası imkânsız. Ço-
ğu amipleşerek bölünüyor ve etki dü-
ze>i asgariye iniyor. Ama tam sıfir-
lananuyıor'' diye konuştular.
İçişleri Bakanı Aksu, 'bir zihniyetten vazgeçilmesi için' çalıştıklannı söyledi
Işkenceye ^alışkanlık' taıuım
tHD yöneticileri, gözalülarda işkenceye maruz kalan yurttaşlann fotoğraflannı Erdoğan'a gönderdL
BufotoğraflarBaşbakan 'agönderildi
İstanbul Haber Servisi - Insan
Haklan Derneği (tHD) Istanbul
Şubesi üyeleri, Türkiye'de işken-
cenin sistematik bir şekilde devam
ettiğini ifade ederek Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'a Galata-
saray Postanesı'nden, gözaltında
işkenceye maruz kalan kişilerin fo-
toğraflanru gönderdiler.
Ellerinde ışkence mağdurlan-
nm fotoğraflan bulunan grup adı-
na açıklama yapan İHD Istanbul
Şubesi Başkan Yardımcısı avu-
kat Eren Kİeskin, işkencenin sis-
tematik olduğunu söyledi. 2004
yılının ilk altı aymda kendilerine
gözaltında işkenceye maruz kalan
692 kişinin başvurduğunu belir-
ten Keskin. "Sessiz kalan işken-
ce mağdıuiannın bize baş\ııran-
lann sa>ısından daha fazla oldu-
ğunu tahmin edrvoruz" dedi.
Keskin, işkencecilerin yargı ta-
rafından korunduğunu, bağımsız
kuruluşlann verdiği raporlann
yargı sürecinde dikkate alınmadı-
ğuu vurguladı. Yasal düzenleme-
lerin işkencenin bir sorgu ve yıl-
dırma yöntemi olarak kullanıl-
masını engelleyemediğini dile ge-
tiren Keskin, "Bu mekrubu ve iş-
kenceyi belgeleyen fotoğraflan
Başbakan'a bilgi olarak gönderi-
wruz. tşkcncenin son bulduğu bir
Türkiye hepimizin ortak düşü-
dür'' diye konuştu.
• Işkence ve kötü muamele konusunda
temel yaklaşımın "sıfir hoşgörü" olduğunu
söyleyen Aksu, "Yıllardan beri yapılan
uygulamalardan, alışkanlıklardan insanlann
vazgeçmeleri için çaba sarf ediyoruz" dedi.
A-NKARA (Cmnhuri- me Bürosu" idaresindeki
yet Bürosu) - İçişleri Ba-
kanı Abdülkadir Aksu.
çalışmalara karşın işken-
cenin önlenememesınin
söz konusu ohnadığını be-
lirterek "Bu bir zihniyet
meselesidir'' dedi. Türki-
ye'de sistematik işkence
olmadığını savunan Aksu,
işkenceye temel yaklaşı-
mnı "sıfir hoşgörü" oldu-
ğunu söyledi.
Abdülkadir Aksu, dü-
zenlediği basın toplantı-
sıyla hak ihlallerine iliş-
kın oluşturulan büronun
çalışması konusunu de-
ğerlendirdi. "Işkence ve
kötü muameleyi birinsan-
hk ayıbı olarak gördükle-
rini'' belirten Aksu,
"Münferit dahi olsa, iş-
kence ve kötü muameleye
müsamaha gösteremeyiz.
Bu itibaria, kamuoyunun
önüne 'işkence ve kötü
muameleye sıfir tolerans'
sloganıyla çıkük. Türki-
yemizde sistematik işken-
ce yoktur* diye konuştu.
Bakaniık bünyesinde
oluşturulan "tnsanHalda-
n tbJal Iddiabnnı încele-
"www. icisleri.gov.tr. in-
san" web sitesinin \atan-
daşlann resmi dairelere
gitmeden, evinde, ışyerin-
de, istediği saatte insan
hakkı ihlali şikâyetlerini
iletebilecekleri bir meka-
nizma olduğunu anlatan
Aksu, "Bütün dümada ol-
duğu gibi ülkemizdedeiş-
kence ve kötü muamele,
bugün olduğu gibi gele-
cekte de bireysel hatalar-
dan kaynakJanan, mün-
ferit olayiar olarak varh-
ğmı sürdürebüecektir. Fa-
kat, söz konusu olgunun
var olmaya devanı erme-
si, Türkiye'nin kararhh-
ğma asla gölge düşürme-
yecektir" diye konuştu.
"Çahşmalara rağmen
nedenişkencehâlâ önlene-
miyor" sorusu üzerine Ak-
su, "Önlenememesi söz
konusu diyemeyiz. Birta-
knn münferit olaylar olur.
Bu birzihniyet meselesidir.
VıOardan beri yapdan uy-
gulamalardan, ahşkanhk-
lardan insanlann vazgeç-
meleri için büyük çaba
gösteriyoruz" dedi.
ESKÎ CEZALAR SORUİŞARETÎ YARATTI
Yerelde Kürtçe
yaym tartışmalı
EL KAİDE SANIKLARININ DURUŞMASISÜRÜYOR
Af yasasından
yararlanmak istediler
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
RTÜK'e anadilde yayın yapmak için
başvuran kuruluşlann daha önce "bö-
Hicülük" maddesuıden ceza almalan,
izin verümesi aşamasında soru işaret-
leri yaratıyor.
RTÜK'ün, anadilde yayın için baş-
vuru yapan bazı kuruluşlara, "yönetme-
likteki \ükümlüKiklerin yerine getirfl-
mesi'' yanıünı vermesinin ardından baş-
layan tarOşma sürüyor. RTÜK yeticih-
leri, bunun yerelde anadilde yayına izin
anlamma gelmediğini belirtirken sonka-
rann Üst Kurul tarafindan verilecegi-
ne dikkatçektiler. RTÜK'ebugüne ddc
anadildeyaym için DiyarbakırGün TV,
Diyarbakır Söz TX Batman Çağn Rad-
yo ve TV ile Diyarbakır ART TV baş-
vuru yann. Diyarbakır Gün TV ve ART
TV, RTUKYasası'ndaki bölücü yayın-
larla ilgili madde nedeniyle daha önce
30 günlük kapatma cezası almıştı.
RTUK, bu televizyonlann "Devietinin
varhk ve bağımsızlığına. devietin ülke-
si ve miOetiyie bölünmez bütünlüğüne,
Atatürk ilke ve devrimlerine aykm ya-
yın japoklan" göriişüne varmıştı. Ya-
yın için izin aşamasına gelindiğinde
bu kararlann da göz önüne alınabıle-
ceği vurgulandı.
Istanbul Haber Servisi - Istanbul'da
15 ile 20 Kasım 2003 tarihlerindeki
bombalı saldınlaria ilgili davanın dün-
kü oturumuna katılan 6 sanıktan 5'i
Topluma Kazandırma Yasası'ndan ya-
rarlanmak istedi.
El Kaide'nin Türkiye yapılanmasry-
la ilgili davanın 4. oturumuna dün de-
vamedildi. Istanbul 10. AğırGeza Mah-
kemesi'ndeki duruşmaya, tutukhı samk-
lardan Hakan Çabşkan, SeçkinManda-
a, Ümit Bayrak, Evren Hıdıroğlu. Me-
mişArh ve Burhan Perk katıldı. Hür ve
Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Loca-
sı Derneği Yakacık Şubesi'ne yöneük
silahlı ve bombalı saldın olayına iliş-
kin davada da yargılanan sanık Hakan
Çalışkan'm avukatı Ersin Alakeser,
müvekkılinın Pakistan'da dini eğıüm
gördüğünü, yol ve iz bümeyen arkadaş-
lanna yardımcı ohnak için onlan Af-
ganistan'a götürdüğunü savundu. Ça-
lışkan'ın, Afganistan'da örgüt karnp-
lannda eğitim almadığını söyleyen Ala-
keser, müvekküinin ToplumaKazandır-
ma Yasası'ndan yararlanmak için baş-
vurusu olduğunu ifade etti. Sanıklardan
Mandacı, Bayrak ve Hıdıroğlu ve Ar-
b daTopluma Kazandırma Yasası'ndan
yararlanmak istediklerini belirttiler.
Avukatlari:
DEP'lüere
pasaport
yasağıyok
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Kapatılan
DEP'in eski millervekil-
lerinin avukatı Yusuf Ala-
taş, müvekkillerinin yurt-
dışına çıkış yasağı bulun-
duğu ve bu nedenle pasa-
port verilmediğine yöne-
lik iddialann gerçeği yan-
sıtmadığuıı bildirdi. Ala-
taş açıkiamasına, Ankara
11. Ağır Ceza Mahkeme-
si nin Leyla Zana, Hatip
Dicle, Orhan Doğan ile
Selim Sadak ın j-urtdışı-
na çıkışına engel durum-
lan ohnadığına ilişkin ya-
zıyı dayanak gösterdi.
EskiDEPmilletvekille-
rinin avukatı Yusuf Ala-
taş yaptığı yazıh açıklama-
da, birkaç gündür basın
organlannda Leyla Zana,
Hatip Dicle, Selim Sadak
ve Orhan Doğan hakkın-
da yurtdışına çıkış yasa-
ğı bulunduğu ve bu ne-
denle pasaport verihne-
diğine ilişkin haberler yer
aldığını anımsattı. Alataş,
açıklamada, "Ancak bu
haberierinaksineeski DEP
millet\ekiDeri hakkmda
verflmişherhangibiryurt-
dışıtahdkli buhmmamak-
tadır" dedi. Alataş açık-
lamasında, Ankara 11.
Ağır Ceza Mahkemesi 'nin
konuya ilişkin yazısma
yer verdi.
ll.Ağır Ceza Mahke-
mesi Başkanlığı'nın yazı-
smda Leyla Zana, Hatip
Dicle, Orhan Doğan ve
Selim Sadak'ın yargıla-
mp tahliye olduklan dos-
ya nedeniyle aranmadığı
ve yurtdışına çıkmalann-
da sakınca bulunmadığı
bilgisine yer verildi.
İçişleri Bakanı Abdül-
kadir Aksu, Leyla Za-
na'nm pasaport isteğine
ilişkin sorular üzerine,
"Türki>'e hukuk devleti-
dir. Müracaat edince her
şey olur. Henuz müraca-
atİan yok. Bir kişi müra-
caatettiveo da alabflecek,
kendismesöylendi'' dedi.
"Bu kişiSelim Sadak mı"
sorusuna Aksu, "EveL
Alacakpasaportunu" ya-
nıtını verdi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
TV8'de önceki gece zina tartışması-
nın ardından Fehmi Koru'nun telefo-
nu çaldı. AKP Merkez Yürütme Kuru-
lu'ndan bir milletvekili "zina" konusu-
nun yeniden gündeme getirilmek üze-
re olduğunu söyledi. Şaşırdık. Çünkü bir
gün önce AKP ve CHP'nin Türk Ceza
Kanunu'nda değişiklik yapılacaksa an-
cak bunun ortak bir önergeyle gerçek-
leştirileceğini kamuoyuna açıklamışlar-
dı. "Zina" maddesi de taslakta olma-
dığına göre, bir anlamda bu madde
CHP'nin istememesi nedeniyle gün-
demden kalkmış oluyordu.
Kamuoyu böyle yorumlarken ve ko-
nu bu şekilde gündemden kalkmış di-
ye düşünülürken şu yazıyı yazdığım sı-
rada gece aldığımız haberin doğru ol-
duğunu anladım. ÇünküAKP sözcüsü,
zina konusunu öneri olarak TBMM'ye
getireceklerini açıkladı.
Bir Avrupa ülkesinin büyükelçisi ba-
na dün, "Bu zina konusu nereden çık-
tı, kime sorduysam tam bircevap ala-
AKP, AB'ye Girmek İstemiyor!!!
madım" diye sordu. Ben de bir gaze-
tecinin bir AKP milletvekiline "Zinayı
tasanya ekleyecek misiniz" diye sordu-
ğunu, onun da evetdemesi üzerine ga-
zetecilerin Adalet Bakanı Cemil Çi-
çek'e yöneldiklerini, onun da "Neden
olmasın" karşılığını verdiğini anlattım.
Ardından Dışişleri Bakanı Gül ve Baş-
bakan Erdoğan da devreye girdi ve
böylece iş ciddiyet kazandı.
AB üyesi ülkeler, bu konunun günde-
me gelmesi üzerine yoğun bir eleştiri
kampanyası yürüttüler. Böyle bir mad-
denin ceza kanununa eklenmesinin
Türkiye'nin üyelik sorununu ciddi bir
şekilde olumsuz yönde etkileyeceğini
söylediler. AKP'liter ise son dakikaya ka-
dar "zina" ısrarlarını sürdürdüler. Arka-
lannda Islamcı gazetelerdeki Islamcı
yazariann çoğunluğu vardı.
Büyükelçi, Avrupa'da "zina" tartış-
malannın yol açtığı tabloyu şöyle özet-
ledi: AB içinde Türkiye'nin girmesini
savunanlar olduğu gibi, Türkiye'ye kar-
şı şüpheci bir tutum içinde olanlar da
var. "$üp/7ec/ter"zinatartışmasını, "Ba-
kın bu ülke öylesizin andığınızgibi de-
ğişen bir ülke değil. Siz hayal içinde-
siniz" diyorlar. Verheugen'in son ziya-
reti çok önemliydi. Vertieugen de sü-
reç içinde Türkiye'nin AB üyeliği için
olumlu bir noktaya geldi. Aslında bir-
çok Avrupa ülkesi son iki yıl içinde
önemli bir görüş değişikliği içine girdi.
Türkiye'de yapılan değişiklikler, demok-
rasi alanında atılan adımlar heyecanla
izlendi. Son "zina" girişimi ise Türkiye
konusunda şüphesi olanlan güçlendir-
di. Verheugen gibi olumlu tutum için-
de olan kimseleri de zor durumda bı-
raktı.
AKP'lilerin Avrupa'dan gelen olum-
suz havayı hissetmemesi mümkün mü?
Bizim bildiklerimizin çok daha fazlası-
nı onlar biliyoriar. O zaman buna rağ-
men neden hâlâ bu konuda ısrariılar?
Herfıalde bizim bilmediğimiz başka şey-
lerbiliyoriar. Belki de ortaya çıkan olum-
lu hava hoşlanna gitmedi ve AB işine
taş koymak istiyoriar?
Bu durum başka türiü nasıl izah edi-
lebilir? "Zina" tartışması gündeme gel-
diğinden beri Avrupa basını bu konu-
yuçokönemsedi.AKP'nin "Islamcı" ar-
ka planı konusunda şüpheler dile ge-
tirildi ve "Acaba gizli birprogramlan mı
var" sorulan sorulmaya başlandı.
Türkiye'nin AB'den müzakere takvi-
mi alması, bütün geleceğimizi etkileye-
cek önemli bir sürecin dönüm noktası.
Bu konuda en kritik tarihlerden birisi de
6 Ekim'de açıklanacak komisyon rapo-
ru. önümüzdeki 3 hafta boyunca Brük-
sel'de bu programa şekil verilecek. Tam
bu günlerde, ısraria, AB'den gelen tep-
kileri bile bile, bu konuda neden ısrar
ediliyor?
AKP, muhafazakâr bir parti. Ancak,
AB'yi bir çözüm olarak önüne koydu.
Başbakan ErdoğanAB üyesi ülkeleri ka-
pı kapı dolaştı. Önümüzdeki günlerde
yeniden böyle bir sefere çıkacak. 3
Ekim'de Almanya'nın birieşmegünün-
de bir araya geleceği, dört kez evlenip
aynlmış Alman Başbakanı Schröder'e
acaba ne diyecek? Ona "zina"cılann
hapse atılmasının kerametini mi anla-
tacak? Aslında "zina" yasası Alrnanya'da
geçerii olsaydı, muhtemelen Schröder
birkaç kez hapse girmiş olabilirdi...
Demek ki AB'yi istemiyorlar. Başka
ne denir ki!
NOT: Gazete baskıya girerken
AKP'nin zina önerisinden yeniden vaz-
geçtiğini öğrendik. Haydi hayırlısı!.. Sa-
baha bakarsınız yeniden gündeme ge-
tirebilirler.