18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 AĞUSTOS 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ BASEV Darfur 'dayaşananlan bahane edipSudan 'a müdahale etmeplam yapan ABD 'nin gözü ülkeninpetrolrezervlerinde KAYNAYAN ÜLKE • Cancavid miKsleriyle Darfur'daki asi gruplann karşı karşıya gekliği şiddet olaylanndan kaçan bir ailenin çocuğu. Darfiır'un başkenti Akinena'ya 80 kflometre uzakhktaki Morni Kampı'nda doktorun gebnesini bekfiyor. Ayiu kamptaki kadınlar da su dağıülmasını_ BinJerce Idbşî kampta yaşamanm zorluklanna ahşmaya çahşırken başkent Harrum'da protesto gösterisi varth. BinJerce ldşj,]olaylarm kontrol alüna ahnması için Sudan'a bir ay süre tanıyan BM'yi suçladı, 'George Bush ülkemizden eKni çek' sloganı atü. (AP) Irak'ı kanştırdı sım Sudan'a geldiJOH> LAUGHLAND T ony Blairin Irak konusundaki sı- kıntısını üzerinden attığına dair ka- nıta gereksinım duyuyorsanız 21 Temmuz'da bu ülkeye ilışİcın elde edilen ve savaşa neden olan istıhbaratı sorgula- yan Butler Raporu'nun tartışıldığı parla- mento oturumunda bu kanıtı bulabilirsi- niz. Eğer o gün de kanıt için yeterli olma- dıysa Başbakan' ın rahatlanuş olduğu, otu- rumdan bir gün sonrakı basın toplantı- sında açıkça ortadaydı. Sudan'ın Darfur Bölgesı'ndekı şiddet olaylanna ılişkin soru yöneltılen Blaır, şu yanıtı verdı: "Bu konuya miidahale ermemian ah- laki bir sorumluJuk olduğunu düşiinüyo- rum. EBmizden ne geiryorsa yapmahyız." Bu son tümce, Sudan'a asken birlik gön- derilebileceğine işaret ediyor. Zaten Ge- nelkurmay Başkanı Sir Mike Jackson da bunu doğruladı. Savaş karşıtlan ise şim- dilik suskun kalmayı tercih ediyorlar. Bay Blaır, başbakanlığı döneminde gi- nştıği tüm savaşlann ahlakı açıdan birer gereklilik olduğunu savTjndu. 1998'de Irak'ınbombalanmasını, 1999'da74gün süreyle Yugoslavya'nın bombalanması- nı, 2000 yılının ılkbahannda Sierra Le- one'yeyapılanmüdahaleyı,2001 Elam'in- de Afganistan'a düzenlenen asken ope- rasyonu ve son Irak savaşıru... Her seferinde savaş bahanelerinin hak- sız çıkmış olmasına ya da uğruna sava- şılan hedeflenn yerine getirilmemiş ol- masına rağmen başka ülkelere saldırmak konusunda ınatçı ve düz bir "ahlaki so- runüuluk" mantığı hâkim. Iki yıl süren dava, Miloşeviç'in sivil Arnavutlara sal- dınlması için emir verdiğine dair tek bir şahit bile bulamadı. Irak'taki kitle imha silahı konusu da Londra ve Washing- ton'daki sıyasıler ve casuslann hayal dün- yalannda var olan şeylerdi. Başbakan Blair'ın çalışma ofısinin bulunduğu Dow- ning Sokağı 10 Numara yetkilıleri, Baş- bakan'ın Irak'taki toplu mezarlara dair ıd- dialannın bıle yanhş olduğunu açıkla- mak zorunda kaldılar. Blair sürekli ola- rak 300 bın-400 bın cesedin gömülü ol- duğu toplu mezarlardan söz ediyordu. Ancak Irak topraklannda böyle mezar- lara kimse rastlamadı. Bln Ladln hâlâ serbest 2001 yılında Usame bin Ladin'i yaka- lamak ve Taliban yönetiminin tüm dün- yayı eroınle zehirlemesine engellemek için Afganistan 'a saldırdık Ancak Bin La- din hâlâ serbestçe ortalarda dolaşıyor ve son döneminde Taliban tarafindan konu- lan eroin yasağının yerini şimdi ülkeyi yö- neterüenn teşvik ettiği afyon üretimi araş- tırması aldı. Sierra Leone'yegelince... Bır- • Sudan, ölen bebek görüntüleriyle dünyamn gündeminde. ABD ve Ingiltere'den askeri miidahale sesleri yükseliyor. Sudan'm ve Darfur'un güneyinde el değmemiş zengin petrol rezervleri var. Ve görünen o ki Irak'ta petrol boru hatlan havaya uçurulmaya devam ettiği sürece Batı'mn başka rezervleri ele geçirmekten başka seçeneği kalmıyor. leşmiş Milletler'in 2004 yılı için 15 Tem- muz'da yayımladığı insani gelışim rapo- ru -ki bu rapor tüm dünyadakı yaşam standartlannı ortaya koyan bir rapordur- ülkeye Batılı güçlenn müdahale etmesi- nin "vararlannı" ortaya koydu. 177 ül- kenın yer aldığı raporda, Sierra Leone'nin 177'ncı sırada olması dıkkat çekiyor. Sierra Leone gerçekten dünyanın en fe- laket yendir. Oradakı durumun Blair'in "Afrika'da yeoi dönem" söylemiyle ör- tüşmedığini ise söylemeye bile gerek yok aslında. Sudan'a asker gönderme konu- sunda savaş karşıtı eleştirilerin eksikliği, Darfur'da petrol oldugu düşünüldüğün- de ilginç. Üti yıldır aktıvıstler "Petrol içiıı kan dökülmesin" sloganıyla savaşa kar- şı çıktılar. Herhalde Sudan'm ve Dar- fur'un güneyinde el değmemiş zengin petrol rezervleri olduğunun henüz farkı- na varamadılar! Irak'ta petrol boru hat- lan havaya uçurulmaya devam ettiği sü- rece Batı'mn başka rezervlerı ele geçir- mekten başka alternatifı kalmıyor. Dar- fur'un güneyindeki kaynaklann Çin Ulu- sal Petrol Şirketi'nde olması, yeten ka- dar ilginç bir nokta. Çın, Sudan'ın en bü- yük yabancı yaünmcısı. Bütün bunlan gö- ze alarak ABD Senatosu'nun bölgede soykınm yapıldığına daır iddıalanna şup- heci bir turumla yaklaşmalıyız. Kimse, Su- dan hükümeti bile -bir milyona yakın kı- şinin paramiliter gruplardan kaçmak için Darfur'un dışındaki kamplara gitmek için evlerini terk ettiğini kabul etse de- Dar- fur'da bir sivil savaş olduğunu kabul et- miyor. Sudan'ın komşu ülkelerinde sü- regelen savaşlar nedeniyle ülkede silah- lanma oranı aşın derecede arttı. Göçebe- ler ve çobanlar arasındaki gerginlik yük- seldi. Göçebelergüneye gitmeye zorlan- dı. Paramiliter gruplar hırsızlüc ve kap- kaççılığı arttırdı. Medva oerçeâl carpıtıvor Her kabilenın kendıne aıt bir ordusu ol- ması, Sudan hükümetini 1999 yılında olağanüstü hal ilan etmeye mecbur etti. Ancak medya maalesef bu komplıke tab- loyu sadece etnik temızlik ve soykınm ya- pıldığı iddiasıyla basit bir tabloya indir- gedi. Ancak sahtekârca davranıp Canca- vid mılislerinın öldürdüklen insanlarla ay- nı etruk gruba dahil olduklan gerçeğini yansıtmıyorlar; başka deyışle, ortada et- nik temizlik olmadığını... Darfur'da yaşayan herkes sıyahidir, Af- rikalıdır, Müslümandır ve Arapça konu- şur. Müdahale edılmesinı savunanlar Su- dan hükümetini bu milis grubunu koru- makla suçluyorlar. Ancak Sudan Savun- ma Bakanı'nın mart ayında parlamento- da yaptığı bir konuşmada Cancavid gru- bunu eşkıyalıkla suçladığını yazmıyorlar. 19 Temmuz'da Hartum'daki bir mahke- me, altı Cancavid askerinı korkunç ceza- lara çarptırdı. Bu cezalara askerlerin ellerinin ve kol- lannın kesilmesi bile dahıl. Aynca neden Cancavid'in savaştığı diğer asi gruplann adını hıç duymuyoruz? Ya da bu asi grup- lann ne tür vahşet sergilediğıru? Sudan'ın aniden medyanın gündemine oturması- nın nedeninın ülkedekı knzde tansıyonun artması oldugu, doğruluktan uzak gibi görünüyor. Nisan ayında asilerle bir banş anlaşması imzalanmıştı. Bu anlaşma hâlâ geçerlı Bugün televizyon ekranlannda ve gazetelerde bize yansıtılan görüntüler, geçen yıl da yansıtıiabilırdi. Ve ülkede 30 bın ıla 50 bin arasında ldşinin öldüğüne daır iddialan da ihtiyatlı bir şekilde din- lemeliyiz. Cünkü buna benzer verilerin Kosova ve Irak'ta bızı yanılttığını biliyoruz. Sudan hükümeti Darfür'daki ölü sayısının geçen yıl başında, krizin baş- lamasından ben 1200 civannda olduğunu açıklıyor. FedakârlıK maskesl Pekı, durum böyleyse, hele hele kom- şusu Kongo'dakı savaşta 2-3 milyon in- san öldüyse Sudan'a bu kadar büyük il- gi göstenlmesının, dünya gündemine taşınmasının sebebı nedir? Bugün bize aç- lıktan ölen bebekler gösteriliyor. Ancak Sudan'a müdahale ettiğimizde bizim neden olduğumuz kol-bacak kopmalan ve ölümler gösterilmeyecek. tnsani yar- dım, Kızılhaç'ın her zaman söylediği gıbi, tarafsızlık ilkesi güdülerek yapıl- mah. Bunun dışındaki her şey, eskı bir em- peryalıst savaştan ibarettir. Oldürme ger- çeği ve şıddetın arttınlması, "başkalan için fedakârnk vapnıa" söylemuıin mas- kesı altında gızlenecek. Eğer Irak bize bunu da öğretemedıyse hiçbir şey öğren- me kapasıtemız yok demektir. (The Guardian, İngUtere, 2.08) Rusyönetiminin itirafetmediklerl.PAVEL FELGENHAUER H afta sonu Polonya'da 1944'teki Varşo- va ayaklanmasının 60'ıncı yılı kutlan- dı. Bu ayaklanma, üzerinden bunca yıl geçmesine rağmen hâlâ Rus, Polonyah ve Al- manlar arasında gerginlik yaratan bir olaydır. Almanya Başbakanı Gerfaard Schröder, Var- şova'ya gitti, kendi ülkesinın suçunu kabul ederek üzüntülerini dile getirdı. Ancak resmı tören sırasında Schröder'i yuhalayanlarbile ol- du. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Pııtin tö- rene kahlmadı. Çünkü Polonyahlar, Rusya'nın Varşova'nın tahrip edihnesinde suçu olduğu- nu kabul etmemesini kınıyor. 1944 Ağustosu'nda Nazi Almanyası çökmek üzereydı. Adolf Hitler, 20 ^ _ _ ^ _ _ ^ _ Temmuz 1944'te bir suikast gi- rişiminden kıl payı kurtulmuş- tu. Nazi yönetiminin emir-ko- muta zıncin kopmaya başla- mıştı. Batı'da müttefıkler Nor- mandiya'da savaş kazanmış- ti. 25 Agustos 1944'te Parıs ış- galden kurtanldı. Doğu'da ise Kızılordu sa\aştakı en başa- nlı mücadelelennden bınni vererek Belarus'tald Nazi bir- lıklerini yok ettı. 1944 Tem- muzu'nun sonlannda Sovyet- ler Polonya topraklanndaydı, Vistula Nehri ve Varşova'ya doğruilerliyorlardı. 1 Agustos 1944'te, 50 bin Polonyah dırenışçı Varşova'dakı Alman mev- zilerine saldırdı. Polonyalılar Varşova'yı işgal- den kurtarabıldiklen tâkdirde Sovyetler'in sa- \^ş sonrası komünist ohnayan bir Polonya hü- kümetini kabulleneceğini düşünüyorlardı. Ancak Josef Stalin'in Polonya ve dığer Do- ğu Avrupa ülkelen ıçm başka planlan vardı. Bu planlann temelınde bu ülkelerde Mosko- \-a yanhsı, demokrahk olmayan hükümetler kur- mâkyatıyordu So\yet bırliklen, 1945'tekent işgalden kurrulana kadar Varşova'run gınşin- debekledı. 1944 Ağustosu'nda Sovyetler Vis- tula Nehn'nin karşı kıyısında beklerken Na- zıler Varşova'ya cephane taşıma şansını bul- dular Teçhizat açısından fazla güçlü olmayan Polonyah dırenışçiler, Nazilerin gücü karşısın- • Varşova ayaklanmasının 60'ıncı yıldönümü, Rusya'nın Varşova'nın işgalden kurtulmasına yardım etmediğini kabul etmesi için iyi bir fırsattı. Ancak, Putin'in Rusya'sı ne geçmişteki ne de şimdiki olaylarda suçunu kabul ediyor. da ezildiler 63 gün direndikten sonra Polon- yalılar teslım oldu. Varşova moloz yığınına dö- nüştü. 10 bin asker, 200 bin sivil öldü. Stalln yenllglyl sevrettl "Resmi tarihçiler" Kızılordu'nun Vistula Nehn yakınlanna geldiğınde Varşova'yı kur- taracak güçleri kalmadığını iddia ediyorlar. Ancak 1942'de Stalıngrad'ı savunurken oldu- gu gibı Kremlın, hava operasyonu düzenleye- bilirdi. Aslında Sovyetler sadece müdahale et- memekle kalmadı, Batılı müttefiklerin Polon- yalılara yardım etmek için Sovyet hava üslen- ni kullanmasına da izin vermedi. Stahn, Var- şova'da kendi siyasetine düşmanlık edenlerin yenilgiye uğramalannı sey- retmekten hoşnuttu. 1939da VyachedavMolo- tov ve Nazilerin dışişleri ba- kanı Joachim von Ribbent- rop Doğu Avrupa'yı Alman ve Sovyet bölgelerine bölen gizli bir protokol imzaladı- lar. Rusya, Baltık ülkelerini ve Moldava'yı kendi toprak- lanna katrı, Finlandiya'ya sal- dırdı. SSCB 1989'akadarbu paktı doğnılamadı. 1939'da, Polonya'nın işga- li sırasında Sovyetler binler- ce Polonyah yetkiliyı tutuk- ladı.15 bını Kremlın'in emriyle öldürüldü. 1943'te Almanlar, 4 bin Polonyah yetkilinin cesedinin bulunduğu bir toplu mezan ortaya çıkardı. Ancak Moskova bu gerçeği de 1992 yıhna kadar inkâr etti. Varşova ayaklanmasının 60'ıncı yıldönümü, Rusya'nın Varşova'nın iş- galden kurtulmasına yardım etmediğini kabul etmesi için ryi birfirsattı.Ancak eskı KGB yet- kılileri tarafindan yönetilen Putin'in Rusya'sı ne geçmişteki ne de şimdiki olaylarda suçunu kabul ediyor. Sovyetler Birliği Nazilere 2'nci Dünya Savaşı'nı başlatmaya yardım eden sal- dırgan bir ülkeydi. Ancak bu, Avrupa'da kazanılan zaferin 60'ıncı yıh yaklaşırken gün- deme getirilecek bir nokta değil gibi görünüyor. (MOSCOH' Times, Rusya, 3.08) Bush ve seçim \ anşındaki rakibi Kerry. THE GUARDİAN BM'nin yetkisi kısıth ROLANP HEEVE ~~ B M Genel Sekreteri Kofi Annaıu şim- diye kadar hiçbir devletin Irak'taki yeni misyon üstlenecek güce katıl- mak amacıyla asker göndermeye yelten- memesmden yakınıyor. Bu nederüe Birleş- miş Milletler, Irak'taki misyonu için ülke- de bulunan ABD komutasındaki koalisyon güçlenne güvenmek, onlara bağunlı kal- mak durumunda. Irak için tasarlanan bu özel gücün özel bir görevi olacaktı, ancak as- keri anlamda koalisyon güçlerinin komu- tası altında olacaktı. ABD BM Güvenlik Konseyi'nde bu ko- nu üzerinde bastırmıştı ve Almanya'nın da içinde oldugu diğer konsey üyeieri bunu onaylamıştı. Konsey böylece uluslararası bir banş gücünü tek bir devletin, Irak'a sa- vaş açan devletin yönetımine bırakmış olu- yordu. "1546" No'lu Güvenlik Konseyi karan BM'ye formalitede "lideıük rolü" veriyor gibı görünüyordu, ancak gerçekte BM'nin yetkileri kısıtlıydı. (DieZeü, Almanya, 6.08) Dakikada dört bebek doğuyor D evlet Başkanı Gloria Arroyo yıllardır bu ülkenin en büyük sorunu olan bir konuyu görmezden geliyor. Bu sorun, ülkenin hız- la artan nüfusu. Filipinler'de yıllık nüfus artışı hı- zı yüzde 2.36. Bu, dünyadaki en yüksek oran. Ar- royo'nun görüşüne göre bu durum ekonomik ve sosyal gerçeklere bağlı. Geçenlerde, "Benim ön- celigim nüfus arbşıyla ilinrili olan bu ekonomik ve sosyal ^rçeklere egjlmek" dediyse de mechste çö- züm amaçlı önenlen yasalara tepkı gösterdi. Önenlen ilk yasa, evlı çiftlerin çocuk sayısının ikiyle sınırlanmasım öngören yasaydı. Diğeri ise önümüzdeki beş yıl içinde doğum yapmaya "mo- ratoryum" getinyordu. Senatoda ise muhalefet lı- den Aquilino Pimentel sorunu çözmek için her ke- simin bir araya geleceği bir zirve düzenlenmesini önerdi. Ancak, Arroyo'nun tepkisi yine şaşırücı de- ğıldi. Sözcüsü aracılığıyla zırveye katıhnak için zaman bulamayabileceğıni açıkladı. Aile planlamasınm bu ülkedeki en ciddi savu- nuculanndan olan Senato Başkanı Pro Tempore Juan Flavier hükümetin hızla büyüyen yoksulluk, Manila'da. hamile kadıniar doğuma beş yıl yasak getirilmesini öngören yasa önerisini protesto etti. (AP) istihdam, konut ve benzen sorunlara eğıknesı ge- rektiğinin altmı çiziyor. Flavier'e göre ancak çok kararlı ve ciddi bir siyasetle ailelerdeki çocuk sa- yısı azaltılabilır. Katolik kilisesi de tartışmaya ka- tıldı. Ve çocuk sayısını ikiyle smırlanduTnamn çiftlerin insan haklannı ihlal etmek anlamına ge- leceğini açıkladı. Dını liderler görüşlerini dile ge- nrirken bir sonrakı seçımde nüfus planlamasına iliş- kın yasalan hazırlayanlann aleyhine kampanya yürütecekleri konusunda da uyanda bulundular. Slyasller oy kavbından çeklnlvor Flavier arkadaşlanna kilıse ve kamuoyunun gö- rüşüne aykın davranmaktan korkmamalan konu- sunda cesaret vermeye çahşıyor. Ve ısrarla nüfus planlaması uygulamasına gidildiği tâkdirde seçi- mı kaybedeceklerine dair tezın doğru ohnadıguıı savunuyor. Yakın geçmişte yapılan kamuoyu araş- tırmalarının nüfus planlamasını destekleyen siya- setçilenn toplumun genış bir kesiminden oy ala- cağmı gösterdiğine dikkat çekiyor. Tartışma sürerken ve ülkenin kadın devlet baş- kanı soruna eğilmeyi hâlâ reddederken ortada kesin olan bir şey var. O da yoksulluğun kol gez- diği Filipinler'de dakikada dört bebeğin doğuyor ohnası. Nüfus artışı yüzde 2.36'lıkhızına devam ederse ülke nüfusu önümüzdeki 29 yıl içinde ikiye katlanarak 168 milyonu bulacak! (Manila Ttmes, rüiphtkr, 6.08)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle