23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 AĞUSTOS 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA ROPORTAJ ABDÜLCANBAZ TURHAN SELÇUK % ! 'DüHÜST TA3İATLI ÎSTAN3UL 3P3NDÎ5İ A3DÜLCA.N2AZ 1 MACSHALAHI KISIM TEKMİ1İ BİRDEK Antioch ad Cragum, Dağlık Küikya y nın en önemlikentierindendi ve adını IVAntiochus 'tan almıştı Akdeniz'dekiPegassus D E N I Z S O M www.demzscin.can e-posts: serızsor*cym(ıuma.conı,lr "ağlık Kilikya, Anadolu tarihinin tüm evrelerini kendi içinde yaşıyor. Ege ve Batı Akdeniz deki gibifazla bir araştırma yapılmadığı için Akdeniz 'in doğu kıyılarında tarih, gizemini konımaya devam ediyor... A ntik çağda, Alanya'dan ^k Mersin'e uzanan kıyı şeri- / f dine Dağlık Kilikya deni- f^W yor. Bu bölgede Toroslar ^ ~A- bütün görkemiyle kuzey- den kopup geliyor ve en güneyde Ak- deniz'le buluşuyor. Kıyıda küçük kum- sallar olsa da dağlar dik yamaçlarla denize iniyor, kıyı boyunca genelde sarp kayalar yükseliyor. Doğa, dağlar- dan kıyıya vahşi bir güzellik sergiliyor. Dağlık Kilikya, Mersin'den tskende- run'a doğru Ovahk Kilikya adını alı- yor. Kilikya adı Hititler'den geliyor. Hititler "Chalaka" diyor. Asurlular "Hilakku" diyor Dağlık Kilikya, Anadolu'nun ilk yer- leşimlerine tanıklık ediyor. Hatta.. Alanya'daki Kadıini Mağa- rası'nda 20 bin yıJ öncesinin yaşam izleri duruyor. Fakat Prof. Dr. Kıhç Kökten'in 1957yılındaKadıini'nde yaptığı araştırma, o günden bugü- ne öylece duruyor. KJHkvalı Korsanlar Dağlık Kilikya, İsa'dan önceki 713 yı- lından 663 yılına kadar Asur eya- leti oluyor. Bü- yük Iskender, Dağlık Kilik- ya'dan geçiyor. îskender'den son- ra Ptolemaioslar ve Sele- ucoslar Dağlık Kilikya'yı ele geçir- meye çalışıyor. Fırsattan istifade edip bölgeyi ele geçirenler, korsanlar olu- yor. Sarp kıyılarda saklanan korsanla- nn adı "Kilikyalı''ya çıkıyor. Roma bi- le, tarih sahnesine dünya imparatorlu- ğu olarak çıktığında İcorsanlarla baş edemiyor. İsa'dan önceki 75 yılında Roma İmparatorluğu'nun Genel Vali- si Pubüus Scrvilius Vatia, büyük bir donanma ile korsanlann üzerine gidı- yor, bir yıl boyunca kovalıyor. Ama mfıle... 10 yıl sonra General Pompe- ius Magnus, donanmanın başına ge- ç.p Dağlık Kilikya önlerine geliyor. Denizdeki kanlı savaşlar, dağlara ka- dır sürüyor ve korsanlann egemenli- ğ bitiyor. Fakat tarih yeni bir korsan yıratıyor. Roma ile arası açılan Pom- peıus, korsanlığa soyunuyor! Derken.. Roma bölünüyor; Dağlık Kilikya Bizans'ın payına düşüyor. Hı- ristiyanlığın ilk yıllan dağlarda da ya- şanıyor... Ardından Selçuklu geliyor... Osmanlı geliyor... Dağlık Kilikya, Ana- dolu tarihinin tüm evrelerini kendi için- de yaşıyor. Ege ve Batı Akdeniz'deki gi- bi fazla bir araştırma yapılmadığı için Akdeniz'in doğu kıyılannda tarih, gi- zemini konımaya devam ediyor... Gazipaşa'dan Anamur'a giderken 17. kilometrede Güney köyüne sapan yolun başında "ören yeri" tabelası da bulunuyor. Beş kilometre kadar tepe- leri inip, tepeleri çılonca geniş bir yer- leşim alanında antik kent "Antioch ad Cragum" karşımza çıkıyor. Antioch ad Cragum; Cragum'daki Antioch demek... . J ^ Kent adını, isa'dan sonra- ki 1. yüzyılda yaşayan Kommagene Kralı IV. Antiochus'tan alı- yor. Dağlık Ki- likya bölge- li kentlerinden biri. Akdeniz'e tepeden bakan üç yük- selti üzerinde kûrulmuş. İlk yükselri kentin merkezi... Sütun- lu caddenin granit sütunlan, yol kena- nna yatmış. Caddenin toprak ve yaban otlanyla kanşmış "kaldının''lan bile belli oluyor. Granit sütunlan, mermer- den yontulmuş korint başlıklann süs- lediği biliniyor. Aynca caddenin iki yanuıdaki kaideler, buralarda heykel- ler olduğunu anlatıyor. Cadde, bir zafer takı ile başlıyor. Ta- kın kalıntılan ihtişamının ipuçlannı vermeye yetiyor. Agoranın kalıntılan vehamamınkalıntılandaöyle... Ago- ranın granit sütunlan, mermer başlık- lan ancak hayal edilebiliyor. Ve hama- mın önünde büyük bir zemin mozaiği yer alıyor. Korunması için üzerine kum örtühnüş. Mozaik, açılıp seyredilece- ği günü beklıyor. Kent merkezinde, erken Hıristiyan- lık döneminden kalma kilise kalıntısı üç apsisli planı ile dikkati çekiyor. Bu- na "triconchos" deniyor. Yapının işle- vi konusunda kesin bir bilgi olmama- sına karşın Bi- zans'ın ilk yıllann- dadinsel amaçla kullanıl- dığı sa- t ' nılıyor. Bir başka kilise kalıntısmda ise Roma dö- neminın yapı taşlan görülüyor. Eski bir tapınak belli ki yeni dinin tapına- ğına dönüştürülmüş. Kilisenin beş sü- tunundan birinde tsa'dan sonraki 197 yılının tarihi ile sonradan Roma Impa- ratoru olan Caracalla'nın unvanı "M. Auretius Antoninus" yazıyor. Bu sütun aynı zamanda "mil taşı" oluyor. Bütün yolların Roma'ya çıktığı dönemde An- tioch ad Cragum'un başlangıcım gös- teriyor. Akdeniz' in görkemi Ancak.. kentin antik çağdaki tapına- ğı, bir başka tepede duruyor. Sanki, en alttaki taş çekilip alınmış ve koca ya- pı kendi üzerine çökmüş gibi. Siyah gra- nit kesme taştan yapılmış tapınağın alınlığı en üstte duruyor. Tapınağın ge- risi yaban otlanmn arasında kaybolup gidiyor. Tapınağın alınlığındaki fıgürde elin- de şimşek demetı ile galiba Zeus du- ruyor. Tapınak yaban otlan tarafindan sanlmadan önce, 1961 yılında yaban- cı araştırmacılar, yazıtlardan birinde "Zeus Lamotes" yazısını okuyorlar. Lamotes, Megas, Meğistos, Androclas, Kenaunıos Dağlık Kilikya"daZeus'un sıfatlan oluyor. Kentin ikinci yükseltisini nekropol oluşturuyor. Mezarlarda, Kilikya böl- gesine özgü beşik tonozlar öne doğru taşarak lahdin üzerini örtüyor ve bir oda Bir' kanş boyııtunda bir kanatb at: Pegassus. tnanılmaz güzellikteki heykelin yaşı İsa'ı öncesine gidiyor. haline getiriyor. Kentin üçüncü yükselrisi ise aşağı- da... Akdeniz'e uzanan küçük ama sarp bir tepenin üstündeki kale... Denizden yaklaşık 150 metre yüksekteki kale, ortaçağdan kahna. Surlan, kuleleri du- ruyor. Bir de şapeli var. Ama kaleye gi- riş olanaksız gibi... Surlar gedik verse de kayalar ızin vermiyor. Kaleyi oluşturan tepenin eteğinde durup Akdeniz'i seyretmek gerekiyor. Bu deniz kim bilir daha neler saldı- yor?.. Denize dik inen dağlann teraslana- rak muz bahçelerine dönüştürülmüş olması başka bir güzellik yaratıyor. Muz ağaçlannın iri yeşil yapraklan ile Akdeniz'in beyaz lcöpükleri birbirle- rine uzaktan el sallıyor. Haritalarda düz bir çizgi gibi görün- se de Akdeniz'in doğu kıyılan kendi içinde küçük burunlarla küçük koylar çiziyor. Çe\Te küçük koylardan geçil- miyor. Koca Akdeniz, sadece denizden ulaşılabilen bu küçük koylarda mavi- nin bütün tonlanyla en sakin ve en hır- çın danslannı ediyor. Buraya, Antioch ad Cragum kıyısı- na Gazipaşa'dan tekne ile ancak iki sa- atte gelinebıliyor. Gazipaşa'yı merkez seçen ABD'nin Purdue Üniversitesi'nden Prof. Dr. Nk- holas Rauh başkanlığındaki bir arke- oloji ekibı Dağlık Kılıkya'da yüzey araştırması yapıyor. Toprağın altını kazmadan üstüne ba- kan Amerikalı ekip -^ r geçenlerde Anti- •*• och ad Cragum la- yısında denize giriyor. Denizin dibinde bronz bir hey- kel yatıyor. Bir kanş boyu- tunda bir kanatlı at: Pegas- sus. înanılmaz güzellikteki heykelin yaşı isa'dan önce- sine gidiyor. Heykelin, antik çağda bir geminin burnundaki direğin ucunda geminin sembolü olarak durdu- ğu samlıyor. Kanatlı at, sergılenmek üzere Alanya Müzesi'nin yo- lunu tutuyor. Antioch ad Cragum gibi Dağ- lık Kilikya, dağı ile denizi ile gize- mini koruyor. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHANERtNÇ İöAyağmcBipPapuçta... Avrupa Birliği'ne (AB) gireceğiz, giriyoruz derken sanki iki ayağımız bir papuçta imiş gibi, görüntü- sü pek hoş olmasa da zıplayarak ilerlemeye çalı- şıyoruz. Alışıkolmadığımızdan mı nedir, bazen isteyerek bazen de istemeyerek tökezleniyor, en çok da hu- kuk duvanna çarpıyoruz. Galiba Avrupalı dostlanmız (!) da fırsat bu fırsat diye baktıklan için olacak zaten iki ayağımızı sığ- dıramadığımız papucun biraz daha küçüğünü tav- siye etmekten geri kalmıyoriar. Kendimizi her denileni yapmakla yükümlü say- dığımız için ve değişim sürecine tek papuçla ayak uydurmak zorunluluğuyla yalap şap denilecek iş- lerimiz de eksik olmuyor. Şimdilik ayak uydurma çabalan yalnızca yasa, tüzük ve yönetmeliklerte sınırlı. Çünkü bu işlerin para pulla pek ilgisi yok. Biraz elektrik gideri artıyor o kadar. Ama unutmayalım ki AB'nin binlerce sayfalık ve hemen hemen yaşamın tüm evrelerini kapsayan alanlarında belirlenmiş standartlan var. örneğin yalnızca ulaştırma sektörünü irdeler- sek trenlerimizi, vapuriarımızı, belediye otobüsle- rimizi AB standardına ulaştırmak için katrilyonlar- la ifade edilecek ödeneğe ihtiyaç duyulacağı gö- rülüyor. O nedenle para gerektiren konulan es geçmek işimize geliyor. Belki de müzakere tarihi alırsak ödeneklerden de yararlanacağımızı düşünüp teselli buluyoruz. • • • Türkiye, epeyce uzun bir süre Uluslararası Ça- lışma örgütü'nün (UÇÖ-ILO) kara listesinde yer al- maktan, yaptıklan ile değil de verdikleri sözlerle kur- tuldu. UÇÖ'nün pek çok karannı imzaladık, ama ya- sa) işlemleri tamamlamayarak iç hukukumuzayan- sıtmadık. Işveren örgütleri işlenne gelmeyen kararlann as- kıda ya da sürüncemede kalmasını başan ile sağ- ladı. Ancak AB'ye girme çabalannın yoğunlaştığı sü- rece girilince benzer istekler ondan da gelmeye baş- ladı. Baktık ki papuç pahalı, hemen kollan sıvayıp iş kollannı azaltmanın pazarlıklanna daldık. Yürürlükteki iş kollannı yönetmeliğinde 28 işko- lu yer alıyor. Ama gazeteciler açısından bakınca bir acayip- lik hemen seziliveriyor. Gazete, dergi ve ajanslar- da çalışan gazeteciler 27 sayılı Gazetecilik işko- lunda, radyo ve televizyonlarda çalışan gazeteci- ler de 17 sayılı Ticaret, Büro, Eğitim, Güzel Sanat- lar işkolunda yer alıyor. Bu çelişki yetmezmiş gibi şimdi de gazetecilik işkolunun kaldınlmasını öngören bir taslakla kar- şı karşıyayız. Gazeteciler 23 sayılı Haberleşme iş- koluna sokulmak isteniyor. Gazetelerin künyesine bakmakla yetinirseniz ya- nılgının ayırdına varamazsınız. Künyelerde yer alan haber müdürü, haber ko- ordinatörü, haber şefi gibi sıfatlan görünce "Ma- demki onlarda haber diyor, haberleşme işkoluna alıversek bir işkolundan kurtuluruz" diye düşün- mekte kendinizi haklı görebilirsiniz. Ancak gazetelerdeki "haber" kavramı eskiden kullanılan "istihbarat" kavramı yerine Türkçeleş- tirmiş bir kavram. Haberleşmeye, ellerindeki araç gereçleri kulla- narak aracılık eden çalışanlann dışında bir yakla- şımı var gazetecilerin. Halkın bilgilenme hakkını kullanmasını kendi ka- lemleriyle, düşünceleriyle gerçekleştirmeye çalışı- yorlar. Bu nedenle de çok sayıdaki yasada yer alan cezalann tehdidi altında görev yapıyoriar. Ken- dilerine özgü şu anda yaygın olarak uygulanma- sa da iş yasalan var. Sendikalaşma ve toplu iş sözleşmesi imzalama olanaklannı datümüyle ellerinden alacak yeni ya- pılanmanın yanlışlığının ayırdına varılacağını umu- yoruz. oerincCa cumhuriyet.com.tr KÜÇÜKÇEKMECE 2. ASLİYE HUKUK HAKİMLİĞt'NDEN Dosya No: 2001 789 Esas 2002 1131 Karar Davacı Fikri Atüır tarafından davalı Şehri Atılır aley- hıne açılan boşanma davası sonunda; Tokat ili, Turhal il- çesi, Tathcak köyü, cilt: 56, hane: 59 sayılı yerde nüfusa kayıtlı Gazı ve Emıne'den olma, 10.7.1979 doğumlu Fikri Atılır ile aynı yer nüfusuna kayıtlı Halim ve Fat- ma'dan olma, 1.5.1978 doğumlu Şehn Atılu-'ın boşan- malanna karar venlmiş olup. davalının dosyada mevcut adresınden tebliğe yarar adresı tespıt edilemedığinden ışbu ilanın gazetede yayını tarihinden itibaren 15 günlük yasal süre içinde temyiz edilmedıği takdirde kesinleşmiş sayılacağı adı geçen davalıya teblığ yerine kaim olmak üzere ılan olunur. Basın: 36116 YALOVA SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı:2003'1011 Esas Davacı Nizamettin Eryılmaz vekıli avukat Ismail Özer tarafından davalılar Ismail Kemal Altay ve arka- daşlan aleybine mahkememızde açılan ortaklığın gide- rilmesı davasımn yapılan açık yargılaması sonunda veri- len karar gereğınce: Davanın kabulü ile Yalova Bahçelievler Mahallesi ada 337, parsel 27 nolu taşınmazda bulunan 20 702 arsa paylı zemin kat 2 nolu bağımsız bölüme aıt dükkândaki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine; tüm satış bedeli- nin satıştan sonra tapu paylan oranında tapu maliklerine ödenmesine. satış bedelı üzerinde binde dokuz nispi ka- rar harcının taraflardan hısselen oranında tahsiline, da- vacı tarafindan peşin olarak yatınlan 7.880.000 lira har- cın mahsubuna, satışın Yalova Sulh Hukuk Mahkemesi Yazıişleri Müdürü tarafından yapılmasına. davacı tara- fından yapılan 362.190.000 lira yargılama gıderinin paylan oranında davalılardan alınarak davacıya verilme- sme, davacının payı oranında yargılama gidermin kendi üzennde bırakılmasına, karar tanhi ıtibanyle vekıl ile temsıl edılen davacı yaranna 325.000.000 lira vekâlet ücretinın davalılardan alınarak davacıya verilmesine ka- rar venldiğı. Yalova Koşuyolu Caddesı Kalaycı Inşaat No: 2 adresınde oturan davalılar Ismail Kemal Altay, Fikret Altay ve Müfıde Temızer'e, tüm aramalara rağ- men bulunamadığı. karann kendılenne tebliğ edilemedi- ğı anlaşılmakla ilan yayın tarihinden 7 gün sonra karann tebliğ edilmiş ve tebliğ tarihinden itibaren 15 gün sonra kararın kesinleşmiş sayılacağı ilanen tebliğ olunur. 29.07.2004 Basın: 36209
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle