18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27.4JSTOS 2004 CUMA CUMHURİYET SAYFA DIZI krzurum Kongresi'nin iptalini isteyen Rawlinson'a Mustafa Kemal'in yanıtı: Ne pahasına olursa olsun açacağız Paşa,kongrede kararlı NUYVN YİĞÎT ATATÜRK'LE ~\r T T Ibrahim Sûrtyya I 1 L Ytgit'ın Oyküsu M ustafa Ke- mal gıbıİb- rahim Sü- reyya daba- sının deste- ğınin gücüne inanı- yordu ve aklında Yu- nus Nadi vardı. Onunki gibi bir kale- min bu dava için ya- pacağı olumlu etki, büyük kazanç olacak- tı. Ne yapıp edip Yu- rıus Nadi'yi yanlan- ma getirmeİiydiler. Za- ten o günlerde Yunus Nadi de Îstanbul'da bin- bir huzursuzluk ıçinde yaşıyordu. tngiliz ışgalcılenn tacizleri, saray ve onun kuklası hükümet hafiyelen peşini bırakmı- yordu. Yunus Nadi, kerıdisine saklanacak ve rahatça okuyup yazacak bir yer anyor, bir ge- ceyi kendı evinde eşi Nazime Hanım ve yav- ruİanyla geçirse, ertesı gece mutlaka başka bir yerde kalıyordu. En fazla kaldığı yer de Ibra- him Süreyya'nın annesinin Beşiktaş Akaret- ler'dekı evıydı. Cenaniyar Hanım'la Yunus Na- di, ana-oğul gıbiydiler. Cenaniyar Hanım, Yunus Nadi'ye bir oda hazırlamış, temız yatak sermiş, odasına ma- sa-sandalye koymuş, sürahisınin üstünü ten- teneli örtüyle örtmüş ve evin bir de anahtan- ru vermıştı. Yunus Nadi, gece gündüz, ne za- man gerekirse Cenaniyar Hanım'ın evine ge- lip çalışmakta, okuyup yazmaktaydı. HAMMER TARIHINI OKUYORDU Ibrahim Süreyya'nın ablası Mihrünnisa Hanım a "abla" diye hitap eden Yunus Na- di, bu evden bazen günlence çıkmıyor, Abla'nın pişirdiklerini iştahla yiyor ve içine gömüldü- ğü Hammer Tarihi'ni okuyordu. Yunus Na- di eve gırdıği andan itıbaren, Cenaniyar Ha- nım olsun, Mihrünnisa Hanım olsun, herkes ayaklannın ucuna basarak yürür ve çıt çıkart- mamaya dikkat ederlerdi. Yunus Nadi, Erzurum Kongresi'nin toplan- masını heyecanla bekliyordu. Aklı da, gönlü de Mustafa Kemal ve Ibrahim Süreyya ile beraberdi. Cenaniyar Hanım, Yunus Nadi'nin sık sık gelmesınden bazı gün ve gecelerini bu- rada geçirmesınden pek hoşnuttu. Yunus Nadi çok iyi bir gazeteciydi, geniş çevresi vardı, her şeyden ilk haberdar olan ki- şilerden biriydi ve Ibrahim'inin en yakın ar- kadaşıydı; dolayısıyla ondan haber alma ola- sılığı vardı. Oğluna bir şey olsa ilk duyacaklann başın- da onun geleceğinden emindi, koşup kendi- sine, hiç değilse abla dediği Mihrünnisa'ya ha- ber vereceğine inanırdı. Bütün bu nedenJerle de Yunus Nadi 'nin yanlannda oluşundan mut- luluk duyuyordu. AÇACAĞIZ' Erzurum Kongresi'nin açılış tarihi lOTem- muz olarak tespıt edilmişti ve halk heyecan- la o günü bekliyordu. Kısa sürede neler olma- mıştı ki... Beklenen delegelerin ancak bir avuç kadan gelebilmiş, Mustafa Kemal Paşa asker- likten istifa etmiş. şimdi de Ingiliz Başbaka- nı LJoydGeorge'un yeğeni olan Raniinson ad- lı bir albay, emrindeki Ingiliz taburuna güve- nerek Kongre'nintoplanmasını engellemek için Mustafa Kemal'in peşinde dolaşıyordu. Açılıştan bir gün önce Rawlinson. Paşa'ya Kongre'nin iptalinin gerektiğini söyler söy- lemez Paşa, "Ne pahasına olursa olsun bu Kongre'yi yann açacağtz" deyip Ingilizi ba- şındandefetti. 'PAŞACIDASI 1 Mustafa Kemal Paşa'nın Erzurum'daki gün- leri çok uzundu, fakat geceleri daha da uzun- du. Emir eri AB, onun adeta eli ayağıydı; is- tediklerini ona aldınr, odasının tertibini ve bakımını ona yaptınr, giyeceklerini ona ha- zırlatırdı. Batılılann "\alet" dedikleri türden bir görevliydi Ali. Paşa, Ali'yi evladı gibi se- verdi, Ali de Müfettiş Paşası için gözünü brp- madan canını verecek kadar ona bağlıydı. Paşa, Ali'ye aldırdığı beyaz peynir, ekmek, leblebi ve de rakısını akşamlan odasında ha- zırlatır ve çağırdığı bir-iki arkadaşıyla çalış- malannı sürdürürken, bir yan- dan da yavaş yavaş demlenirdi. Bu gece toplantılannın baş da- vetlısi Ibrahim Süreyya olur, Mustafa Kemal onu odasına ça- ğınrken "Gel birpaşa gıdası ala- hm" derdı. Mustafa Kemal'in rakıdan söz ederken Selanik'ten beri kullan- dığı "paşa gıdası" deyişini Ibra- him Süreyya ilk olarak Trablus- garp'ta duymuştu. Mustafa Ke- mal, Selanik'ten beri silah arka- daşlan olan Nuri (Conker) ve Fuat (Bulca) >üzbaşılar ile ko- nuşurken, "An şimdi olsaydı bir paşa gıdası, negüzel gjderdi" di- ye özlemini belirtirdi. "Hoş geldin" ile başlayan ilk yudumdan sonra, hemen üze- rinde çalışılacak konuya geçi- lirdi. Mustafa Kemal, Ibrahim •ğ- brahim Süreyya Yiğit, Mustafa Kemal'in Selanik'ten beri hep ğ yanında olmuş bir Kıtrtuluş Savaşı kahramam. Onun yaşadığı ve tanık olduğu kimi olaylar, başta îstanbul 'dan kaçış, Anadolu direnişinin amansız zorluklan bilinmeyen insan yüzleriyle ilk kez bu dizide öne çıkıyor. Atatürk'le Otuz Yıl, başta Mustafa Kemal olmak üzere Yunus Nadi den Rauf Orbay 'a ve Kılıç Ali 'ye; hmet Inönü den Celal Bayar 'a; Ahmet Ağaoğlu 'ndan SUNUS Dr. Fikret Konuralp 'e ve dönemin tüm öncülehni, insan ilişkileri sıcaklığında ele alıyor. Yakın tarihimiz, bu dizide yepyeni bilgilerle bir anı-roman anlatımına kavuşuyor. Ibrahim Süreyya Yiğit 'in oğlu olan Nuyan Yiğit, deneyimli bir gazeteci olarak böylece tarihsel bir göreviyerine getiriyor. Atatürk'le Otuz Yıl, önümüzdeki hafta Remzi Kitabevi'nden kitap halinde yayımlanacak. Şapkanın ilk giyildiği günlerde... Sağ başta Ali Çetinkaya, ortada Mustafa Kemal, solunda arkada Ibrahim Süreyya Bey, sol başta Yunus Nadi birlikte... Yenice Kaymakamı Ibrahim Süreyya Bey. Ibrahim Süreyya Bey (sağdan üçüncü) Gelibolu Savaşı sırasında cephede. Süreyya'nın kerum olduğunu, verilen sırn as- la ağzından kaçırmadığını, defalarca denedi- ği için biliyordu; onun da fikirlerini önce ken- disine açtığına, izin almadan bunlan hiçbir za- man açıklamadığına kanaat getirdiği için Ib- rahim Süreyya'yı severdi. Erzurum Kongresi bir hazırhk adımıydı, asıl toplanh Sıvas'ta olacaktı. Fakat Paşa, da- ha da ileri safhalara kafa yormakta ve plan- lar hazırlamaktaydı. Esas hedef, örgüt kurmak ve bu örgürü işletmekti. Bu konu görüşülürken, paşa önüne bir kâ- ğıt çekti ve düşündüklerini yüksek sesle Ib- rahim Süreyya'ya açıklarken kâğıdın üzeri- ne de el yazısıyla not düşrü: MER JDAFAA-I HUKUK-U MILLIYE CEMİYETİ'NİN TEŞKILATI 1. (Birkomita santral) - Hervilayet ve müs- takil mutasarnflık namına birer murahhastan murakıp olur. Dahil-i memlekette emin birma- halde bulunur. 2. Vilayet merkezlerinde, liva, kaza, kari- yelerde heyetler... 3. Müdafaa-i Hukuk-u Milliye mınhkalan KEZ: 1. Erzurum, Trabzon, Van, Erzincan, kıs- men Bitlis. 2. Sıvas, Canik, Kayseri, Maraş 3. Dıyanbekır, Bitlis, Elaziz, Urfa 4. Ankara, Kastamonu, Bolu, kısmen Konya 5. Konya, Adana, Antalya, Maraş, kısmen Aydın 6. Balıkesir, Kale-i Sultaniye, Hüdavendi- gâr (Bursa) 7. Dersaadet ve Edirne (Trakya) Yusuf Zi- ya Paşa'ya raptedilmek (bağlanması). Bunlan not ettikten sonra Dersaadet (îs- tanbul) ve Edirne'yi bir daire içine aldı. Dör- düncü maddede yer alan Ankara'nın ise altı- nıçizdi. îstanbul her ne kadar asırlarboyuOs- manlı Imparatorluğu'nun başkenti oünuş ise de, Mustafa Kemal, yeni kuracağı örgütün merkezi olmaya Ankara'yı layık görüyor gi- biydi Aralannda uzun saatler boyunca konuştu- lar. îlerideki günler, ne gerirecekti? Bu teşki- lat kurulursa Sıvas Kongresi ilk adım sayıl- malıydı; ondan sonra esas, bir Milli Meclis yaratmaktı. Bunun toplanacağı yer ilk ağız- da Îstanbul gibi görünmekteydı ama orası iş- gal altında olduğu için meclisi îstanbul'dan yur- tiçinde emin bir mahalle taşımak ve orada toplayıp çalışmalan sürdürmek gerekiyordu. Düşmanı yenecek ordular yaratılmalıydı. Bütün bunlar elde edıldıkten, zaferler ka- zanıhp başanya ulaşıldıktan sonra, gene uyu- şuk Osmanlı düzenine mi dönulecekti? Ibra- him Süreyya, bütün bunlan sağlayacak örgü- tün eskiye dönmesinden yana değildi. Mus- tafa Kemal'in ise, daha da ileri düşünceleri var- dı. O, ilahi bir saltanat fikrine tümüyle kar- şıydı. O, ülkenin kalkınmasını istiyor, bunu da ancak cumhuriyet rejimiyle yapabilecek- lerine inanıyordu. Halife imiş, padişah imiş, bunlan elinin tersiyle itmenin gerektiğini ka- fasına yerleştirmişti. Geri kalmışlığın üstesin- den gelememenin baş nedeni olarak kah ka- hplan yıkamamayı görüyor, bunu da îstan- bul'un asla yapamayacağını, daha da kötüsü yapmak istemeyeceğini biliyordu. Yann: Mustafa Kemal Ankara'ya çağınyor YAZ, MAZHAR MÜFİT BEY...' E rzurum gecelerinde, Mustafa Kemal'in odasmda, hemen her akşam cumhuriyet kurulduktan sonra neler yapılması gerektiği tartışılıyordu. Mustafa Kemal Paşa, kadınlara çok önem veriyordu. Nüfusunun yansından fazlası kadın olan bir milletin kadınlannın dışlanmasının önlenmesi gerektiğini, kadına değer verihnesıni, bu başanldığında çok şeylerin yapılabileceğini dile getiriyordu. Kadınlar meselesinin ardından eğitimin yetersizliğini, istenilen düzeyde ve yaygın olmayışını da bir başka sorun olaraİc masaya yatu-makta, kaduılann eğitıme yapacağı katkıyı hesaplamaktaydı. S A D I K ASKER ALİ... O gecelerden birinde bunlan bir yere not ettirmenın doğru olacağmı düşündü. Emir eri Ali'ye seslendi; Ali kapıdaydı. Ibrahim Süreyya, "Bu çocuk hiç uyumaz mı?" diye düşündü, onun sadakatine hayran kaldı. Ali, paşa hangi anda istese o anda hazır ve nazırdı. Mustafa Kemal Paşa, Ali'ye, Mazhar Müfit (Kansu) Bey'in odasına gitmesini ve uyumadı ise kendisini kahve içmeye davet ettiğini söylemesini emretti. Paşa'nm sadık askeri Ali, firlayıp gitti, Mazhar Müfit (Kansu) Bey'in kapısına dayandı ve kapıyı voırdu. Mazhar Müfit Bey uyuyordu, kapının çalınmasıyla uyandı ve "Kim o?" diye seslendi. Ali, kendisini tanıttıktan sonra Mazhar Müfit Bey sordu gene: u Ne v r ar Ali?" Bu defa Ali'nin, "Paşa hazretieri, uyumadıysanız sizi kahve içme>e davet ediyor" sözlerini duyunca, "Peki getiyorum" diye haber gönderdi. Mazhar Müfit Bey, koltuğunun altında meşhur defteriyle çıkıp geldiğinde Mustafa Kemal kahve söyledi: "AB, bize üç tane kahve yapnrt bakalım.'" Sonra ağır ağır konuşmaya başladı: "Girişmekte olduğumuz bu mücaddeden muvaffaki>eüe çıkacağız. thtiras taşunadan, yalnız \^tan ve memleket için çalışan insanlanz. AUah konıyucıunuzdur. Bü\ük bir ideal peşinde>1z. Muv-affak olacağu." 'DEFTER IŞE YARAYACAK' Mustafa Kemal'in hayalindeki devrimler konusunda ona "hayal arkadaşhğı'' eden belki de ilk kişi olan Ibrahim Süreyya, "Paşam" diye söze kanştı, "muvaffak oiduktan sonra dahi iş bitmiyor, memleketin namütenahi çahşmaya ve inkılaplar vücuda getirmeye ihtiyacı var." — " Paşa, Mazhar Müfit Bey'e döndü: "Günlerden beri sizi, her yapdanı, toplanOlarda her söyleneni zaptettiğüıizi görüyorum ve bu beni pek sevindiriyor. Hafizalanmız kayda geçiyor diye boşuma gidiyor. O bakımdan sizin defteriniz bizim için çok kıymetn' bir evrak durumunda. Hafizalanmız zayıfladığında bu defter işimize çok yarayacak. Şimdi sizden bir şe>1er yazmanızı rica edeceğim, ama bir şarüm var. Bu sayfayı hiç kimseye göstermeveceksiniz. Bunu bir Süreyya, bir siz ve bir de ben bileceğiz. Anlaşük mı?" Üç! Tesettür kaD^acakbr Mustafa Kemal Paşa'nın Ibrahim Süreyya'ya imzaladığı fotoğrafı. M azhar Müfit Bey başıyla onay verdikten sonra eüne kalemi aldı ve yeni açtığı say- fanın başına tarihi ve zamanı koydu: "7 Temmuz 1919, sabaha karşı'' Bundan sonra Mustafa Kemarin karar- lan harfharf Mazhar Müfit'in sayfalanna dökülmeye başladı: # Zaferden sonra hükümet şekli cumhuriyet ola- caktır. Bunu size, bir sorunuz nedeniyle daha önce de söy- lemiş idim. Bu biiiir! İki: Padişah ve hanedan hakkında zamanı gelince gereken işlem yapılacaktır. ÜÇ: Tesettür kalkacaktır. DÖrt: Fes kalkacak, medeni milletler gibi şapka giyilecektir. Mazhar Müfit bu satırlan yazdıktan sonra duraladı. Başuu defterden kaldınp Paşa'nın yüzüne bakü. Paşa da ona bakıyordu. Mazhar Müfit Bey, Paşa'dan sonra Ibrahim Süreyya'ya baktı. Ibrahim Süreyya'nın göz- lerinde bir parütı, dudaklannda ince bir memnuniyet tebessümü vardı. Bir anlık sessizliği, paşanın, "Niye durakladm?" sorusu bozdu. Mazhar Müfit, yardım istercesine önce Ibrahim Süreyya'ya baktı ve sonra paşaya dönerek "Danlma ama paşam, sizin de hayalperest taraflannız var" dedi. Paşa hiç orah değildi. "Bunu zaman tayin eder" de- dikten sonra devam etti. Senyaz. Be$: Latif harfleri kabul edileceL Mazhar Müfit'in elındeki kalem düşrü: "Paşam, kâfL. kâfi._ Cumhuriyet ilanuıa muvafifak olahm da üst tarafi yeter" diyerek defteri kapattı. Görevinin bit- tiğine karar vermişçesine defterini koltuğunun altma aldı ve yerinden kalkıp Paşa'dan izin isteyerek odadan çıkıp kendi odasına gitti. Paşa ile Ibrahim Süreyya'nın ise hiç yatıp uyumaya niyetleri yoktu, Ali'ye seslendiler "Kahveîer nerede kakh?" Ertesi sabah Ibrahim Süreyya, Mazhar Müfit'i bul- du ve Paşa'nın giyeceği sivil kıyafet hususundaki sıkınhsını dile getirdi. Biraz sonra Paşa da "Elbise işjni ne yapacağtz?" diye sorunca bir faaliyettir baş- ladı. Münir Bey'in verdiği kıyafeti kaptıklan gibi Paşa'ya getirdiler. Pantolon, biraz göbeklice olan Münir Bey'e göre dikildiğinden Paşa'ya bol geldi. Hemen Kolordu dikimevinden bir terzi çağnldı ve pantolonun beli, paşaya göre daraltıldı. Mazhar Müfit Bey'in gömleklerinden en yenicesi yıkanıp ütülettiril- di. Kravat da tedarik edilince iş yoluna konulmuş ol- du. Şimdi, Paşa'nın sivil kılıkta bir resminin çekil- mesi lazımdı, bunu yann bütün dünya basını is- teyecekti. Süleyman ıNecati'nin Erzurum'da yayım- lanan Albayrak gazetesinin fotoğrafçısı resmi çek- meye geldi. Bu kez de, resimde Mustafa Kemarin eli nerede olmahdır, sonra elinde ne bulunmalıdır tartış- ması başladı. Paşa'nın sağ elinde sigarası olabilir düşüncesine itiraz eden olmadı ama sol eli hakkında çeşitli öneriler geldi. Kimi, "EH cebinde olsun" dedi, kirni "Etine bir şey aJsuT dedi. Ibrahim Süreyya, cebinden çıkardığ^ tespihini Paşa'ya uzattı; görünûm- de, uzak da olsa bir din bağının bulunmasında yarar görüyorlardı... Ve nihayet istenen poz verdirilip resim çekildi; böylelikle, Anadolu ihtilalinin ilk uygar görünüm sembolü ebedileştirilmiş oldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle