18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 <ĞUSTOS 2004 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER ABDÜLCANBAZ TURHAN SELÇUK ISTA.N'B'JI JSDÜLCANSAZ' 'Bilimin olmadığıyerde üongoruyapüamaz Ahmet Ercan 'mfayın kınl- ma süresiyle deprem süre- sini karıştırdığını söyleyen Celal Şengör, hakkındaki iddialanyanıtladı Prof. Dr. CELAL ŞENGÖR C umhuriyet gazetesinın 81. yıl, 28812 sa- yılı nüshasının 4 sahifesindeki "Sıfir Noktası" adlı köşesinde Sayın Oral Ça- hşjar, Sayın Prof Dr AhmetErcan'ın bır mektubıuıdan alıntılar yayımlayarak toplum önünde dıle getırdıgım bazı bilımsel çıkanmlann yanlış olduğunu ıddıa etmıştir. Sayın Ercan'ın iddialan yanlış anlama ve ek- sık bılgılere dayandığından mesnetsizdır. Bunlara aşağıda tek tek cevap venyorum: DEPREMIN BUYUKLUCÜ J Sayın Ercan'ın 2 dakika süren bir dep- M, remin büyüklüğünün 9.2 olacağı iddi- ası, kınlma süresı ıle depremin hıssedılmesı- nın süresı (yanı sarsıntının sürmesının) kanş- tınlmasından kaynaklanmaktadır. Ben, ken- dısinın Sayın Çalışlar'ın aluıtıladığı mektu- bunda da belirttiğı gibi, depremin süresinden bahsetmiştim. Vatandaşı ilgilendiren kınlma- nın süresi değıl, ne kadar sarsılacağının süre- sidir, ki depremin tanımı da odur. Sayın Er- can herhalde Richter büyüklüğü yalnızca 8.4 olan Prens Wîlüam Körfezi (Alaska) 1964 depreminin 5 dakikadan fazla sürdüğünü ve bunun Bay Robert A. Pateın teybınde kayde- dildiğıni unutmuştur (bkz Wood, F. J., 1967, The Prince VVilliam Sound, Alaska, Earthqu- ake of 1964 and Aftershocks, cılt II, s. 5). Fa- yın kınlma süresiyle depremin süresını birbı- rine kanştıran bir kişıninjeofizik profesörü unvarunı taşıyabilmesı herhalde yalnızca Türkiye gibi ilkel ülkelere has bir garabettir. ' T E N K İ D İ N MUHATABI ERDIKTİR 1 2Benim verdiğim yıkım ve ölüm rakam- lan, her defasında da söylediğim gibi, Prof. Dr. Mustafa Erdfik'ten alınmıştır. Ben ınşaat mühendisi değilım ve bu konuda bilgi- sine güvendiğim bir bilim adamının rakamla- nnı vermeyi tercih ederim. Sayın Ercan'ın tenkidinın muhatabı Sayın Erdik'tir, ben de- ğilim. Kaldı ki ben hemen her seferinde bir başka uluslararası şöhretli uzmanın, Prof. Dr. Kerry Sieh'nin 100.000 kışilik ölüm tahmıni rakammı da dile getiriyorum. Bunu Sayın Er- can herhalde süreklı unuruyor. TsUNAMİ TARTISMASI Istanbul'da tsunaminin on metreyi ge- çeceğıni hiçbır zaman söylemedim. Gerçi yapılan hesaplar, belli bır sualtı kütle hareketinin belli bir hızda hareket etmesi ha- linde (kı Marmara'da geçmişte bu tür suaîtı kaymalarmın olduğu yapılan çalışmalarla ka- nıtlanmıştır: Şu çahşmalara bkz: Le Pichon, X^ Şengör, A. M. C, Demirbağ, E_, Rangin. G, ımren, G, Armijo, R^ Görür, N., Çağatay, N., Mercier de Lepinay, B., Meyer, B., Saatçı- lar, R ve Tok, B., 200 İ, The active Main Marmara Fault: Earth and Planetary Science Letters,c. 192, ss. 595- 616; Rangin, C,De- mirbağ, E., İmren, G, Crusson, A, Normand, A^ Le Drezen, E. ve Le Bot, A^ 2001, Marine Atlas of the Sea of Marmara (Turkey): IFRE- MER, Paris. 11 plates. ISBN 2-84433-068-1) tsunami yüksekliğinın 2-2.5 metreden epey fazla olacağını gösteriyor. Bu konuda benim dayandığım otoriteler, her seferinde atıf yap- tığım gibi, meslektaşlarım Dr. Sinan Özeren ıle Doç. Dr. Nazmi Postacıoğhı'dur. Kendıleri bu konudaki çalışmalannı uluslararası ciddi bır dergıde yayına yollamak üzeredirler. Tar- tışmanın sürebilmesı ıçın o yayının çıkma- sını beklemek gerekir. Öte yandan tsu- nami çökelı olduğu tahmin edılen ba- zı depolar Armutlu Yanmadası ku- zeyınde bugün 20 metre yükseklık- te bulunmuştur (Prof. Dr. Okan Tüysüz, sözlü görüşme, 2004). Ancak bunlann dalga savurması sonucu olduğu muhakkak- tır; yanı bunlar 20 metrelik tsunami yüksekli ğı göstermezler. Ancak dalganın yüksekliği- nın hatırı sayılır olduğunu ima ederler. E N BÜYÜK TAHMİN 7.8 A Sayın Ercan benim 2000 yılında 8.5 TT büyüklüğünde deprem olasılığından bahsettiğımi söylüyor. Bu doğru değildir. Ben ve çalışma arkadaşlarım asla 8'den bü- yük bir manyitüdden bahsetmedık. Le Pic- hon, Taymaz ve Şengör'de verılen en büyük tahmin 7.8'dı ve bu Marmara'daki detay ça- lışmalar başlamadan önce venhnıştı (bkz. Le Pichon, X., Taymaz, T. ve Şengör, A. M. C, 1999, The Marmara Fault and the future Is- tanbul earthquake: Karaca, M. ve Ural, D. N, editors, Proceedings ITU-IAHS Interna- tıonal Conference on the Kocaeli Earthqu- ake 17 August 1999 A Scientific Assess- ment and Recommendations for Re- Buil- ding, Istanbul Technical University, Turkey, ss. 41-54; aynı yazarlar, 1999, Büyük Mar- elal Şengör: Ben ve çalışma arkadaşlarım asla 8'den büyük bir manyitüdden bahsetmedik. Verdiğim yıkım ve ölüm rakamları, her defasında da söylediğim gibi, Prof. Dr. Mustafa Erdik'ten alınmıştır. Ben inşaat mühendisi değilim ve bu konuda bilgisine güvendiğim bir bilim adamının rakamlannı vermeyi tercih ederim. İstanbul'da tsunaminin on metreyi geçeceğini hiçbir zaman söylemedim. mara Fayı: Niçin, nerede ve ne olabilir? Cumhuriyet Bilim Teknik, sayı 661, ss. 8-11). Çalışmalar ilerleyıp, fayın tam boyut- lan ve geometnsı ve onu çevTeleyen kayaç- lann tabıatı belli olunca bu 7.6'ya çekildi (bkz: Le Pichon, X. Chamot-Rooke, N. Ran- gm, C. ve Şengör, A. M. C, 2003, The North Anatolian Fault in the Sea of Marma- ra: Journal of Geophysical Research, c. 108 (B4),2179,doı: 10.1029 20O2JB0O1862; Şengör, A. M. C, Tuysuz, O., Imren, C, Sa- kınç, M., Eyidoğan, H, Görür, N., Le Pic- hon, X., Rangin, C, 2004, The North Anato- laın Fault: A new look: Annual Revievvs AR REVIEWS IN ADVANCE 10.1146/annurev. earth.32.101802.120415). Tabıı kı Sayın Er- can'm doğru olmayan bir bılgiye dayanarak yaptığı çıkanmlar ılgısizdtr. ' Y A R I M YAMALAK BİLCİLER' Söyledıklerinden Sayın Ercan'ın bilimsel lıterarürü dikkatli olarak ızlemedıği, medya- danyanmyamalak \e hatta belkı de ıkıncı elden duyduklannı bana atfettığı görühnekte- dir. Kendısınm söz aldığı konuda tek bir uluslararası ya>indan ahntı yaptığmı ben gör- medim. Cıddi bilimsel süzgeçten geçme alış- kanlığını edinmemış ohnası, kendisınm ve benzerlennın bu tür eksık ve yanlış ıddıalarla ortaya çıkarak ne yazık kı > r urttaşlanmızı ya- nıltmalanna neden ohnaktadır. Tartışma de- dikoduya değıl, uluslararası süzgeçten geç- mış cıddı yayınlara dayanarak yapılır. Sayın Oral Çalışlar'a bunu daha önce bır başka bağlamda bır kez hatırlatmıştım. Bu sefer de kendısıne bilimsel konularda ıddıalaruıı ya- yımlayacağı kımselenn bilimsel temel ve ça- hşmalanna bakmasınm son derece yararlı olacağını gene hatırlatmak ıstıyorum. Yoksa dedikoduya dayanan söylentılen ıddıa temeli yapan. en temel bilimsel kavTamlan bırbırıne kanştıran \e yaşamsal önemı olan kuramsal tarhşmalan bu-akalun dıyen bınsinin mektu- bunu yayımlamazdı. Kurarmn ohnadığı yer- de bihm olmaz. Bılimm ohnadığı yerde de öngörü yapılamaz! Saygılanmla. Tekirdağ Valisi: Huzursuzluk yaratmaya kimsenin hakkı yok TEKİRDAĞ(AA)-Tekirdağ Va- hsi AhrnrtÖz\Tirt bazı bihm adam- lanmn deprem konusunda gerilim yarattıklannı ifade ederek "Bifim, he- nüz deprem konusunda kurtana bir imkân sunmu- yor" dedi. Vali Özyurt, yaptığı açıklamada, meteoroloji tah- minlerinde alınan veriler doğrulrusunda bir tahmin yapılabildiğini belırterek "Ancak şu anld teknok>- jik imkânlaria hiçbir tahmin garanrisi olmayan bir depremi '1912 yılında oldu, epey zaman geçtı, ya- kında olur' manüğıyia ortaya çıkarak balkı huzur- su/ etmeye kimsenin hakkı yok" diye konuştu. Tekırdağ'ın birinci derece deprem bölgesı oldu- ğunun herkes tarafından bilındığini vurgulayan Öz- yurt, valilik olarak deprem uyan ve kurtarma çalış- malan ile ilgili önlernlerin alındığını bildirdi. ' T E M K İ N İ ELDEN BIRAKMAYIN' Özyurt, fl Özel Idare'ye ait binalar ile kamuya ait binalann çoğunda dayanıklılık testlerinin yapıldı- ğını ve yeni inşaatlarda deprem yönetmeliğine uy- gun yapılaşmanın kontrollü olarak sürdüğünü söy- ledi. Özyurt, şunlan kaydetti: " Vatandaşlann da kendi önlemlerini almada özen- li bir çalışma içinde olması gerekir. Baa bilim adam- lan deprem konusunda gerilim yaratıyorlar. Bilim, henüz deprem konusunda kurtancı ve haber verici bir imkân sunmmor. İlinı adına bence bu tür açık- lamalann,toplanalannhiçbirönemiyok. Onemfioian, halkı korkunıp ürkütmekyerine, bilim adamına ya- kışır bir şekilde, 'bir deprem nasıl en az zararla at- latılır" çahşmalanndadevledebirtikteçalışılmasıdııf Özyurt, Tekirdağ halkmm temkini elden bırak- mamasım, ama ne zaman olacağı bilinmeyen bır dep- rem korkusu içine girmemesini de önerdi. DUZYAZI ORHAN BtRGİT Ortaçağ Diizeni ile AB'li Olmak! Bülent Ecevit'in "Bu Düzen Değişmelidir" ki- tabı, 1968 yılı bütçe görüşmelerinde CHP sözcü- sü olarak yaptığı konuşmayı içerir. Ecevit, o tarih- te CHP'nin genel sekreteri olarak, sadece kamu- oyunun önemli bir çoğunluğuna değil; partisinin de belirli bır kesimine ters gelecek kimi doğrulan di- le getirmişti. Bu doğrular arasında yeni CHP'nin gerçekleştirmek istediği hedefler de vardı. O he- deflerin nasıl gerçekleştirilmesinin düşünüldüğü de. "Toprak işleyenindir" demişti veTBMM'de kı- yamet kopmuştu. Sadece Meclis'te mi? Basınımı- zın sayfalannda, köşe yazılannda. Istanbul burju- vazisinde. Adana CHP örgütünde, CHP Genel Sekreten'nin Marksistliği gündemin ilk sırasını alı- yordu. Oysa CHP'nin gelecekteki lideri, ilk Genel Başkan Atatürk'ün cumhurbaşkanı olarak TBMM'yi açış konuşmasında dönemin hükümetine verdiği bir görevi işaret ediyor ve toprak reformunun gerçekleştirilmesinin gereğini dile getiriyordu. 1973'te kurulan CHP-MSP hükümetinde bu re- form konusunun altyapısının ilk hazırlıkları için atı- lan adımlar, 1. Milliyetçi Cephe Koalisyonu'nda MHP'lilerin öncülüğünde un ufak edilerek Tanm Reformu ana başlığı altında kuşa çevrildi. Dün ll- han Selçuk'un da anımsattığı gibi kölelik düzeni- ni sürdürmek isteyenlerin elindeki en geçerli silah, "komünistlik" suçlamasıydı! "Toprak işleyenin, su kullananın " sözlerini o gü- nün koşullannda egemen güçlere sindirtemeyece- ğini anlayan pragmatik Ecevit, CHP Genel Başka- nı olunca bu kez düşündeki düzen değişikliğine Köy- kent projesini yaşama geçirterek başlamak iste- di. Ama önce kendi arkadaşlannın en zekilerine bi- le derdini anlatmakta güçlük çekti. Tutucu güçle- rin 12 Mart, 12 Eylül gibi payandalara sanlarak bugüne getirdiklen Türkiye'de şayet köykent bir düş olmaktan çıkartılabılse ve yaşama geçseydi; Gü- neydoğu'daki köylerin yüzde 61 'i aşiret ağalannın egemenliğinde mi olurdu? 2003 seçimleri, ağa egemenliğine ve aşiret dü- zenine karşı çıkanlan baraj altında bıraktı. Oysa DSP'nin, o seçimler için hazıriadığı "Bildirge"de tanma, köye ve hayvancılığaayırdığı bölümlerger- çekten göz doldurucuydu. Yurttaş yerine maraba Van'daki Hamrt Bayram olayı sırasında da yaz- mıştım. Ortaçağ düzeni içındeki "maraba", yurt- taşlık bilincine kavuşturulmuyor ki, seçmen olma- nın kendisine yüklediği sorumluluğu bilsin. Hamit Bayram bir aydır ortada yok. Babası Mus- tafa Bayram da! Gazetelerimizde, televizyonlan- mızda bu iki güçlü ve devlete adeta meydan oku- yan firarinin hangı gün, nerelerde ve nasıl arandı- ğı ile ilgili tek satıriık bir haber okuyup izleyenimiz var mı? Işledikleri iddia edilen eylemler, politik ya da ge- niş kitlelerin çıkarına kimi olaylar olsa, köylülerin vücutlannı siper ederek bu iki kişiyi gizlediklerini düşünebiliriz. Şayet sınırlanmızdan geçmediler- se, kim bilir hangi aşiret ağası iş ortaklannın gü- vencesi altında olmalılar. j Bismil'in Sinanlı Köyü'nde ağalık düzenine kar- şı yürüyüş yapan köytüleri, İstanbul'da muz tica- J reti yapan aşiret sahibi Reşrt Sinan, "nankör ma- rabalar" diye azarlıyor verdiği demeçlerde. Aca- ba Sinan Ağa, bu azarlama ile mi yetinecek, yok- sa birkaç adım daha atarak 55 bin dönüm arazi- sinin üstünde maraba kimliğinden vazgeçmemek koşulu ile ekmek yemelerine izin verdiği o nankör- lere "Bizettiksen etme ağam" diye secde ettire- cek mi? Gazetelerımiz, televizyonlanmız arada sırada o yöredeki aşiret köylerini dolaşıp, sorunu magazin yönü ile de olsa irdelemezler mi? Gerçi CHP'nin yeni programında, bir tür reddi miras yaparcasına toprak reformu, köykent gibi kurumlara rastlanmı- yor. Ama acaba sözü edilen yörelerde milletvekil- leri köylülerin hali perişanlığı nedir merak etmez- ler mi? Ecevit'in adayı olarak DSP Genel Başkan- lığı sorumluluğunu üstlenen Zeki Sezer ve arka- daşlan, bir aydır süren hazırlık aşamasını hızla noktalayaraköncelikle, bu bölgeyi "nadaslama"yı düşünmezler mi? Türkiye'nin ortaçağ düzeninin ta kendisi demek olan maraba kimlikli yurttaşlanna özgürlük sağla- madan AB'ye girebileceğini zannedenler belki ya- nılmıyorlardır. Ama unutulmasın. öyle bir Türkiye öncelikle AB'nin marabası olacaktır. Faks: 0212- 677 07 62 [email protected] VEFAT Baromuzun 6184 sicil sayısında kayıtlı Avukat KADRİYEÎNCİ ÖZOL vefat etmiştir. Aziz meslektaşımızın cenazesi 27.08.2004 Cuma günü (bugün), Zıncirlikuyu Camii'nde kılrnacak ıkındi namazını müteakip Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedilecektir. Merhuma Tann'dan rahmet, kederlı aılesıne ve meslektaşlanmıza başsağlığı dıleriz. tSTANBUL BAROSU BAŞKANUĞI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle