23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 AĞUSTOS 2004 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlan... Son Perde KIBRISTA hazırlanan oyunu anlamamak için, ya iyi- ce aptallaşmak gerekiyor ya da ABD'nin, AB'nin ve Yu- nanistan'ın görevlisiymiş gibi çalışan bizdeki medyacı- lardan biri olmak. Oyun açık: Sonbaharda "tarih" derdinin karşılanma- sı, Annan Planı'ndan öteye birtakım ödünlere bağlana- cak. Artık, "Kıbns Cumhuriyeti" denen Rum yönetimı- ni tanımakla mı olur, Birteşmiş Milletler Banş Gücü ve Türk askeri konulannda Papadopulos un isteklenni karşılayarak mı, toprak vererek mi ya da başka ödünle mi, henüz belli değil. Şımdiki iktıdarın beş para etmez bir "tarih" uğruna verebılecekleri ve KKTC'dekı hükü- metin Rumlarla birlıkte Avrupalı olmak için yapabile- cekleri sınırsızmış gibi görünüyor. Bunu bılenler, Türk tarafının "evef" dediği halkoyla- ması sonrasında hızlı davranmayıp sonbahan bek- lemekteler. Verilen sözlenn hiçbiri tutulmadr. ABD, tanınmayı en- gelleyen Guvenlik Konseyi karannı kaldıımaya doğnj adım atmak şöyle dursun, Ercan'a uçuş yasağını sona erdır- mek için bile paımağını oynatmadı. AB, ambargolann hafıfletilmesı ve ticaretin serbestleştirilmesi yönünde bir şeyler hazırladı ama, karar organlanndaki Yunan ve Rum engellemelerini ortadan kaldıracak hıçbir şey yapmadı. Sözlerin tutulması, ödünlerin verilmesine bağlanmıştır. Rum yönetiminin ada Türklerini rahatlatma yönün- de atmış göründüğü ve Türkiye'deki birtakım yazarta- nn övdüğü adımlar ıse, aslında "Kıbns Cumhuriyeti"n\ otopraklann tek meşaı devleti saydırmaktan başka amaç taşımıyor. Dışarıyla ticaret yapılacaksa, bu devletin li- manlarından ve onun egemenliğıne boyun eğerekya- pıiacak. KKTC halkının olumlu oy vermekle AB'ye üyelik ko- nusunda Ankara'nın önündeki en çetin engeli kaldırdı- ğını söylemek de büyük yalandır. "Evet" oyu, tam ter- sine, üyelik yönünde Kıbns sorununa ilişkin olarak bun- dan sonra ıleri sürülecek istekler için başkalannın eline koz vermiş oldu. Dıplomasıde, bir tarafın kabul etmiş göründüğünden daha iyi bir yeni tumumu savunması zordur; pazarlıkta, ister istemez, daha önce kabul etti- ğinin gerisıne düşmek zorundadır. 24 Nisan'daki "evet", olsa olsa, Avrupa Insan Hakla- n Mahkemesi'nde zaten son derece haksız olan Loizi- du ömeğini bir ölçüde etkilemeye yarayabilse de, o bi- le kesın degıl. Peki, Türkiye o "evef"in yarattığı söylenen "olumlu hava "dan yarartanıp bir şeyler yapabilmiş midır? Ankara'yı yönetenler, KKTC'yi tanıtma sözünü ağızla- nna bile almıyorlar. Lefkoşa'daki Başbakan Talat ise Rumlarla "birleşme" peşinde olduğu için sürecin uza- masına üzülmekte. Türkiye'den bir an önce kopabil- se, Rum pasaportu almaya koşmuş olanlarla birlikte bayram edecek. Türkiye'nin öz çıkariannı korumak için ant içmiş olan- lar, hemalde, bu çıkariaraters düşen böyle birgidişe so- nuna kadar seyircı kalacak değıllerdir. Nedense Cumhuriyet'in meclisleri 23 Nisan 1920'den bu yana sıralanırken, bakanlar kurullan için sıra vermeye 29 Ekim 1923'te kurulan I. tnönü Hükümeti ile başlandı. Günümüzde kurulan hükümet 58 olarak sıralanmasına karşm. önceki 5 hükümeti de eklersek bunun sıra sayısı 63 olmahdır. Rahmİ K U M A Ş Hukukçu. Eski MilletvekiH Nısan 1920"de ı kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi, yasamanın yanında yü- rütmeyetkisrnı de elin- de bulundurduğundan, 25 Nısan 1920 günüMu- vakkat İcra Encümeni adıyla ıçınde Albay ts- mef ın (Inönü) de bulun- duğu 7 kışilik bir yürüt- me kurulu oluşturdu. Bu- nun başkanhğmt, TBMM Başkanı Musta- fa Kemal Paşa yaptı. 3 Mayıs 1920 günü tam bir bakanlar kuruluna geçi- lerek ilk başbakan da be- lırlendı: TBMM Başka- nı Mustafa Kemal Paşa. Daha sonra Fevzi Çak- makın (24.1.1921- 9.7.1922)ikıkez bakan- lar kurulu kurduğu görül- dü. Bu süreçte dördüncü hükümeti, üçüncü baş- bakan olarak Hüseyin RaufOrbay" ın kurduğu- nubilıyoruz( 12.7.1922- 4.8.1923). Cumhuri- yet'in duyurulmasından önceki son bakanlar ku- rulunu dördüncü başba- kan olarak Ali Fethi Ok- yar oluşturdu. Nedense Cumhuri- yet'in meclisleri 23 Ni- san 1920'denbu yana sı- ralanırken. bakanlar ku- rullan ıçın sıra vermeye 29 Ekım 1923'te kurulan I. Inönü Hükümeti ile başlandı. Günümüzde kurulan hükümet 58 ola- rak sıralanmasına kar- şın. önceki 5 hükümeti de eklersek bunun sıra sayı- sı 63 olmalıdır. İsmet İnönü, sağük ne- deniyle başbakanlıktan ayrılınca, 22 Kasım 1924'teAhFethıOkyar, Cumhuriyefin üçüncü hükümetini kurdu. An- cak Doğu'daki Şeyh Sa- it Ayaklanmasf ndaki edilgen (pasif) tutumu üzerine, 3 Mart 1925"te görevden alındı ve Ismet tnönü, yeniden başba- kanlığa getırilerek, bu görevini aralıksız 1 Ka- sım 1937 gününe değin sürdürdü. Ismet İnönü böylece 7 hükümet kurmuş oldu. Ancak 24 yıl sonra. bu kez Ismet inönü. Cumhu- riyet'in ilk karma hükü- metini kuruyordu. Bu ni- telikte 3 kez hükümet ku- rarak20Şubat 1965'te, 81 yaşında başbakanlı- ğa "aDahaısmarladık" diyordu İnönü. 0,10 hü- kümet kurarak, başba- kanlık yaptığı süreyle de Osmanh Sadrazamı Sa- it Paşa'yı bile geride bı- rakıp erişilmez bir üs- tünlük elde ediyordu. İnönü 'niin başbakan- lığı ve siyasal yaşamı üzerinde çözümlemeler yapmak bu köşelere sığ- mayacağından, yalnız şu- nu söyleyelim: İnönü hükümetieri, Cumhuri- yet hükümetlerinin denk bütçelerini yapan hükümetlerdir. Çok partili siyasal yaşam bu yönüyle de sürekli bü- tünlemeye kalmıştır. Bilinen ya da açıklığa kavuşmayan nedenlerle Atatürk-Inönü anlaşmaz- lığı ortaya çıkınca başba- kanlığa atanan Celal Ba- yar iki kez hükümet kur- muştur (1.11.1937- 25.1.1939). Budönemın iz bırakan uygulaması, Bayar'ın görevden uzak- laştırılmasından bir ay önce M. Eğitim Bakan- lığı'na Hasan Âli Yü- celin atanması olmuş- tur. Yedinci Başbakan Re- fık Saydam iki kez ba- kanlar kurulu oluştur- muş olmakla birlikte, gö- rev başında iken ölen ilk ve son başbakandır (9.7.1942). Ülkenınso- runlannı "A'danZ'yeher şey bozuk" diye anlat- masıyla da ünlüdür. Sekizincı Başbakan Şükrü Saracoğhı, iki kez bakanlar kurulu oluştur- muş: döneminde Ikincı Dünya Savaşı tüm şid- detiyle yaşanmış, Türki- ye Cumhuriyeti Birieş- miş Milletler Örgütü'ne kurucuolmuştur... 1946 seçimlerinın ardından başbakanlığa Recep Pe- ker atanmıştır. Dokuzuncu başbaka- nın. muhalefet sözcüsü Adnan Menderes'e "psi- kopat" demesi anılarda tazeliğini de korumak- tadır. Peker'in demokra- siyle bağdaşmasmdaki güçlükler üzerine, yeri- GELECEK SİZİN!Meslek sahibi olmak da, kariyerinizde yükselmek de sizin elinizde. Tüm dünyada geçerli olan sertifıkalan almak için vakit kaybetmeyin, geleceğinizi ertelemeyin. KARIYER PROGRAMLARI Sistem Mühendisi Mıcrosoft Systems Engineer (MCSE) Yazılım Mühendisi Mıcrosoft Softvvare Engıneer (MCSD.Net) Web&Grafik Tasanmcısı Web&Graphıcs Desıgner KARIYER DESTIK PROGRAMLARI Microsoft Ofis Mıcrosoft Office Bilgisayarlı Muhasebe Accountıng ıccnoxer Based, ingillZCe B ıgısayar Destekli) Englısh lComputer Based) macromedia' Beştktaş Şubesi 0212 227 43 00 Kadıköy Şubesi 0216 347 21 21 Bakırköy Şubesi 0212 570 03 72 Fatih Şubesi 0212 635 62 90 Genel Müdüriük&Kurumsal Cözümier 0212 272 76 00 ne 10 Eylül 1947 "de Ha- san Saka. onuncu başba- kan olarak getirılmıştir. Bu da ıkı kez hükümet kurmuştur. Belleklerde kalan en önemli sözü ise kendisı- nın görevden çekilmesı- nı ısteyen Demokrat Par- tı Trabzon Merkez tlçe- si'ne verdıği ünlü yanıt- tır "Çeküdim.85küol25 gram geliyorum.'' Gerek Hasan Saka, gerekse da- ha sonra Şemsettin Gü- naltay, Nihat Erim, Sadi Irmak, Tansu ÇiDer, Nec- mettin Erbakan profe- sör sanlı başbakan olarak, profesörlerin ıyı başba- kan olamayacaklannı göstermişlerdir. (Ital- ya'daki Aldo Moro gö- mütünde rahat olsun; gö- rüşümüz onu ıçine al- maz.) Hasan Saka'nın ardından başbakanlığa atanan Şemsettin Günal- tayıle27yıllıkCHPdö- nemi sona ermıştir. Menderes dönemi Başbakanhk sıralama- sında on ikinci olan Ad- nan Menderes. 19, 20, 21,22 ve 23. Cumhuri- yet hükümetieri diye beş hükümet kurmuştur. Ad- nan Menderes'in ilk uy- gulaması, Atatürk döne- mınin 18 yıllık Türkçe ezan uygulamasına son vermek ve sıkışınca mil- let\ekillerine dönüp "Siz isterseniz hilafeti bile ge- ri getirebiBrsiniz" demek olmuştur. Cemal Gürsel, devlet ve hükümet başkanlığı- nı bir arada yapan ilk ki- şidir. tki hükümet oluş- turmuş; bunlan da Cum- huriyet hükümeti sayı- yoruz. Seçimler yapılıp da Meclis açılınca Ismet inönü ülkeyi yeniden yö- netmeye başlamış. tnönü, ulusal çıkarlara aykın bi- çimde ABD'de iken Sü- leyman Demirel' in çaba- lanyla düşürülünce, Su- at Ha>xiÜrgüplü 29. hü- kümeti kurmuştur. 1965 seçimlerinın ar- dından başbakanhkta de- ğişik kişi olarak Süley- man Demirel'i görmek- teyiz. On beşinci başba- kan Demirel, 12 Mart 1971'e dek üç hükümet kurmuştur. Demirel da- ha sonra 31.3.1975'te I. Milliyetçi Cephe, 21.7.1977'deII.MChü- kümetlerini, 12 Kasım 1979'da Ecevit'in çekil- mesi üzerine 6. hüküme- tini, 1991 seçimlerinin ardından da 7. ve son hü- kümetini kurmuştur. De- mirel ülkenin 36 yılında (1964-2000) önemlıso- rumluluklan olan bir si- yaset adamı olarak sü- rekli eleştirilerek anıla- caktır. Demirel, ünlü 12 Mart uyansıyla düşürülünce yerine Nihat Erim geldi (kıyımlanyla ünlü). iki hükümet kurdu, onun ye- rine Ferit Melen, onun da yerine Naim Talu gel- di. 1973 seçimlerinin ar- dından başbakanlıkta on dokuzuncu kişi olarak Bülent Ecevifi görüyo- ruz. Kıbns çıkarması bu dönemde oldu. Ecevıt. anlaşılmaz bi- çimde hükümeti bırak- mak ısteyince yerine Sa- di Irmak getirildi. Böy- lece kurulan 38. Cum- huriyet Hükümeti güve- noyu alamayan ilk hü- kümet oldu. 1977 seçim- lerinin ardından iki hü- kümet kurdu Ecevit. Bu arada Demirel'in 41. Cumhuriyet Hükümeti güvensizlik oyuyla dü- şürülen ilk hükümet ol- du (31 Aralık 1977). 12 Eylül yıkımı üzeri- ne başbakanlığa 21. kişi olarak Bülend LTusu ge- tirildi. Yürütme işi. bu dönemde daha çok, beş generalden oluşan dar- be kurulunundu. 1983 seçimlerinin ardından Turgut Özal iki hükümet kuruyor, fırsatmı bulup Cumhurbaşkanı seçili- yor ve yerine Yıldıran Akbulut gelerek 47. hü- kümeti kuruyor. Akbu- lut'u kurultayda Mesut Yılnıaz devirince 48. hü- kümeti kuruyor. Bu hü- kümet de bütçe çıkara- mayan ilk cumhuriyet hükümeti oluyor. Mesut Yılmaz daha sonra 53. ve 55. hükümetlen kura- caktır. 1991 seçimlerinin ar- dından son kez başba- kan olan Demirel, kendi- si ıçın en iyi yolun cum- hurbaşkanı olmak oldu- ğunu anlayarak kendini oraya seçtirince yerine 25. başbakan olarak Prof. Tansu ÇiDer geliyor Çil- ler üç hükümet kuruyor. 5 Nisan 1994 ekonomik kararlan, Türkiye'yi Gümrük Birliği'ne sok- ması, başansızlığının en belirgin kanıtlan olarak kalacaktır. 26. Başbakan Necmet- tin Erbakan ise (28.6.1996-30.6.1997) 54. hükümetiyle 28 Şu- bat 1997 süreci ile anıla- caktır. ilk kez Atatürk Cumhuriyeti bu hükü- met döneminde kendi kendini özsavunmaya al- mak zorunda kaldı. 56. hükümeti Ecevit azınlık hükümeti olarak kurmuş; 1999 seçimle- rinde Demokratik Sol Parti birinci parti çıkın- ca 57. hükümeti kurarak Ecevit, 3 Kasım seçim- lerinde siyasal yaşamı- nın en ağır yenilgisıni al- mıştır. 57. hükümetin başan- sızlığı, hükümetteki üç genel başkanın öngörü zayıflığı nedeniyle. Tür- kiye hiç gereği yokken, 3 Kasım 2002 seçimle- rine gider ve karşımıza Adalet ve Kalkınma Par- tisi (AKP) adındaki par- tinin anayasayı değiştire- cek güçte bir başansı çı- kar. AKP'nin yapısında- ki gariplikler demokrasi- mizin de gariplikleridir. Anayasa Mahkeme- si'nin her yana çekilebi- lecek, kendi içinde güç- süz karan nedeniyle Re- cep Tayyip Erdoğan mil- letvekili olamadı ve do- layısıyla başbakanlığa atanamadı. Bir sürü gö- rüşmeler sonucu başba- kanlığa Abduflah Gül ge- tirildi. Cumhuriyetin 2~ı. baş- bakanı Abdullah Gül, da- ha önce eşini başörtüsü ile üniversiteye yazdıra- mayınca devletten sız- landı. Ama o, yetiştıri- cisi 26. Başbakan Erba- kan gibi 29 Ekim doğum- lu olmasının yanında 100 günlük yedek başbakan olarak tarihe geçti. Bu arada, Yüksek Seçim Ku- rulu senaryolu, özel Si- ırt seçimiyle 9 Mart 2003'te Recep Tayyip Erdoğan millervekili ya- pıldığından, Türkiye Cumhuriyeti'nin 2 8. baş- bakanı oldu. Bunlar için demokra- si, amaçlarına erişmek için bir araçtır. Nitekim Cumhuriyetin laik ve tekçi yapısını bozucu çır- pınışlar, Türk Silahlı Kuv\etleri'yle ıçten içe sürtüşme. ulusal eğitimi tarikatçı y-uvaların ku- caklanna itme çabalan, karşılıksız para basma siyasetinin çaktırılma- dan sürdüriilmesi. dev- letin geleneklerinin çiğ- nenişi, Kıbns 1 ın yitirili- şi, geleceğimizden kay- gılar.. görüyoruz. Bun- lann inceliğini anlamak zorundadır Erdoğan. Sonsöz: Bu devlet ya- pısının karanlıkla doku uyuşmazlığı vardır. Cumhuriyet'in içine dü- şürülmek istendıği ka- ranlık, bir Cumhuriyet tutulması olacaktır. Tıp- kı güneş ve ay tutulma- larınm ardından gelen aydınlık gibi Cmuhuri- yet'in aydınlık günleri de hiç bitmeyecektir. Açıkçası, Atatürk Cumhuriyeti, Mustafa Kemal Paşa'ya 1 ve 2. TBMM dönemlerinde karşı çıkanların günü- müzdeki uzantılarının yönetimine geçti. Her- kes sorumluluğunu bile- rek buna göre da\Tanma- lıdır. ' ÖUMHIMYETTEN OKURLARA tBRAHtM YILD1Z Kurumları Yıpratmayalım Yargıtay'a ilişkin haberterçıkmaya başladı- ğında yazıişlerinde arkadaşlanmızla şu değer- lendirmeyi yaptık: "Çıkan haberlerin önü arkası belli değil. Telefon konuşmalanndan birkaç tümce ve- riliyor ve üzerine yorum yapılıyor. Konuya ilişkin sağlam bilgilere ulaşmadan ve konu- nun taraflarıyla sağlıklı görüşmeler yapma- dan, salt iddialara dayalı haber yayımlama- yalım. Taraflann açıklamalan olduğunda bun- lan okura duyurmakla yetinelim." Bu düşüncemiz devam ediyor. Yargı gün gelir herkese gerekir. Bu yüzde' yargıya yönelik haberierde bu kurumun yıp- ratılmamasına özen gösterilmelidir. Son gün- lerde sistemli olarak, kesintisiz biçimde ya- yımlanan habeıierin bu özenden uzak oldu- ğu düşüncesindeyiz. Bu nedenle Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya'nın tüm bu iddiala- ra karşı söylediklerini dünkü gazetemizde manşet yaptık. Cumhuriyet gelişmeleri dikkatle izliyor. Doğ- rulattığımız, belgesine ulaştığımız her geliş- meyi okura ulaştıracağız. Denizcilik dosyası Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye, bu coğ- rafı durumun yarattığı avantajı kullanamıyor. Sadeceistanbul'dadeniztaşımacılığınıntop- lu ulaşımdaki payı yüzde 3.5. Denizcilik sek- törü de gereken yatınmlann yapılmaması ne- deniyle dünya standartlannın çok altında. De- nizlerden tam anlamıyla yararlanılamadığı gi- bi Hazar petrollerinin dünya pazanna açılma- sıyla birlikte Boğazlar'dan geçen tehlikeli yük gemileri deprem kadar büyük bir risk oluştu- ruyor. Marmara Denizi veTürk Boğazlan'nda ula- şım hizmeti sunan Türkiye Denizcilik Işlet- meleri, Istanbul Deniz Otobüsleri AŞ ve özt,' motor şirketleri arası ndaki ters rekabet ve kopukluk ciddi aksaklıklara neden oluyor. Bu çok başlılıktan şikâyetçi olan üç kurumun da birleştiği nokta ise "Raylı, karayolu ve deniz- yolu sistemleh arasında bilet, seferentegras- yonunun sağlanması". Günde ortalama 23, yılda ise 8 binin üze- rinde patlayıcı yük taşıyan geminin geçiş yap- ması, Boğazlar'ı her gün olası facianın karanlık yüzüyle karşılaştınyor. Istatistiklere göre Türk Boğazlan'nda meydana gelen kazalann yüz- de 85'i kılavuz kaptan alınmamasından kay- naklanıyor. Bu yıl sonunda 9 bin 500 adet tehlikeli yük taşıyan geminin geçeceği tahmin edilen Boğazlar da artık bu trafiği kaldırmıyor. Türkiye payını alamıyor Dünyanın 350 milyar dolarltk deniz ticaret pastasından Türkiye kendi payına düşeni de alamıyor. Çünkü, henüz uluslararası standart- larda bir fıîoya sahip değil. Deniz ticareti açı- sından 23. sırada yer alan Türkiye'de, deniz- yolu kabotaj taşımacılığının toplam taşıma- cılıktaki payı yüzde 3-4.5 arasında değişim gös- teriyor. Denizyolu taşımacılığının ve deniz ticaret^ nin sorunları, her yıl tehlikeli yük taşıyan ge- mi geçiş sayısındaki artış nedeniyle risk al- tında olan Boğazlar, AKP Hükümeti'nin de- nizyollarında kadrolaştığı iddialan, değişen yönetmelikler nedeniyle işsiz kalan gemi adamlarının sorunlarını geçen hafta, arka- daşlanmız Özlem Güvemli, Hilal Köse ve Yu- suf Özkan masaya yatırdı. Olimpiyatlarda son hafta Spor dünyasında şu sıralarda olimpiyat he- yecanı yaşanıyor. Ve dört yılda bir gerçekle- şen bu büyük organizasyonda artık son haf- taya giriyoruz. Oyunlardaki en ufak ayrıntı Cumhuriyet'in usta kalemleri Kahraman Bap- çum ve Attan Ayanoğlu tarafından sizlere ak- tarılırken, Atina muhabirimiz Murat llem d^ ilginç haberleriyle dikkat çekiyor. Arif Kızıl- yalın da oyunlan dünden itibaren Cumhuri- yet okurları için izlemeye başladı. Seyircinin atletizm dışında fazla ilgi göster- mediği 28. Yaz Olimpiyat Oyunlan'nın ilginç bir yönü de doping olaylanndaki artış. Özel- likle halter branşında 6 kişinin kural dışı ilaç kullanması, bu sporun geleceği için tartışma başlatabilir. Türk halterci Şule Şahbaz ın da bu 6 sporcudan biri olduğunu anımsatmak- ta yarar var. Umanz halter sporu doping skan- dalları nedeniyle yıpranmaz da 19 yaşında sakat sakat olimpiyat şampiyonluğuna ula- şan Ankaralı Taner Sağır, 2008'de, 2012'de, hatta 2016'da da kürsüye çıkar. Bilimsel olarak kanıtlanmadığı halde med- yamız tarafından doping yapmakla suçlanan, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nce de yerden yere vurulan Süreyya Ayhan ise do- ping kontrolüne girmek istemeyen iki Yunan atlet Kostas Kenteris ve Katerina Tha- nou'nun IOC (Uluslararası Olimpiyat Kora- tesi) tarafından temize çıkanlmalan sonrası sa- nıyoruz kendisine yönelik dayanaksız eleşti- rilerden biraz kurtuldu. Süreyya Ayhan konu- sunda da spor servisimiz, objektif olmayı yeğ- ledi. İyi haftalar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle