18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 3 AĞJSTOS 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA ekonomi(a cumhuriyet.com.tr 13 Arz kısıtlı, talep ise yüksek. Fiyatlaraı 50 dolara yaklaşmasıyla felaket tellallığı da artmaya başladı Petrol canavara dönüştüEkonomi Senisi - Petrol f iyatlan- nın önJenemeyen yiikselişi ile bir- likte ABD, Avrupa ve Asya ekono- milerine dönük "felaket tellallığı'' yapılmaya başladı. Enerji kaynağı olarak küresel çapta petrole olan ba- ğunhlık, fiyatlann 50 dolar seviye- sine yaklaşmasıyla birlikte, petrolü "canavara" dönüştürdü. Petrolde kısıtlı arza karşın oluşan yüksek talep, fiyatlan yükseğe çe- ken en önemli faktörlerden biri ola- rak gösteriliyor. Buna karşın ABD. Çin gibi ülke- lerin petrol taleplerini yükseltmeye *evam etmesi, ekonomilerini tehli- keye sokuyor. Petrol fiyatlannın psi- kolojik sınır olan 50 dolar seviyesi- ne yaklaşması, uzmanlann ABD, • Petrole olan bağımlılık, fiyatlann 50 dolar seviyesine yaklaşmasıyla birlikte ekonomilere dönük tehdide dönüştü. Analistler, petrol fiyatlanndaki önlenemeyen yükselişin, ABD, Avrupa ve Asya ekonomilerinde büyümeyi yavaşlatacağı uyansını yapıyorlar. Avrupa ve Asya ekonomilerine dö- nük "Büyümeyavaşlar" yorumlan- nı beraberinde getirdi. ABD'de de artan petrol fiyatlannın körükledi- ği güvensizlik ortamının ekonomi, borsa arasında olumsuz bir etki ya- rattığına dikkat çeken Lehman Brot- hers, ABD'nin üçüncü çeyreğe iliş- kin büyüme tahminini yüzde 3.7'den 3.3'e düşürdü. Ekonomistlerin Avrupa ve Asya ekonomilerine yönelik değerlendir- meleri de, büyümenin yara alacağı yönünde. Euro bölgesinde büyümenin yılın başına oranla yavaşlayacağını ön- gören uzmanlar, petrol fiyatlannda- ki yukan hareketin kısa dönemde enflasyon üzerinde de etki edeceği- ni belirtiyorlar. 2005'e yönelik bü- yüme tahminlerinde revizyona gi- dilmesi olasılığına dikkat çekilirken bunun Avrupa Merkez Bankası açı- sından da sıkıntı yaratması bekleni- yor. Petrol fiyatlanndaki yükselişin Asya ekonomilerini olumsuz etkile- yeceğini belirten Japonya Ekonomi Bakanı Heizo Takenaka, dün yaptı- ğı açıklamada, "İçinde bulunduğu- muz koşuDarda, en çok yüksek pet- rol fiyatlannın Asya ekonomileri üzerindeki muhtemel etkileri üze- rinde yoğunlaşmalıyız'' diye konuş- tu. Petrol fiyatlannın küresel ekono- mi üzerinde baskı yaratacağı konu- sunda hemfikir olan analistler, re- sesyon (durgunluk) tehdidi karşısın- da ayn düşüyorlar. Yatınm bankası Morgan Stanley'in başekonomisti Stephen Roach'un geçen hafta yap- tığı "FiyatJann bu seviyede kalması haÜnde 2005'te bir resesyon olabi- Kr" uyansı destek bulmadı. Pek çok analist, ülke ekonomilerinin fiyat artışından yara alacağını belirtirken büyümede yaşanacak yüzde 1 -2'lik yavaşlamanın resesyona neden ol- mayacağı görüşünde birleşiyor. UZMANLAR DEĞERLENDİRDI: 'Sebep yeterli yatınm olrnaması' Ekonomi Senisi - Petrolde artan talep karşında üretimin yetersiz kalması, petrol şirketleri ve üreticilerin yıllardır gereklı yatınmlan yapmamasına baglandı. " Yetersiz yaünm şimdi bizi yakaladT diyen Oxford Üniversitesi Enerji Enstitüsü Başkanı Robert Skinner. şu anda yüksek talebi karşılamaya uğraşan petrol şirketleri ve üreticilerin yıllardır yeterli yatınmı yapmadığıru belırtti. AFP'ye konuşan Berkeley Cniversitesi Enerji Araştırmalan Başkanı Paul HorsneD de 199O'lı yıllar boyunca enerji sektörlerinde, hem insan îem de sermaye olarak yatınm yapılmadığını dile getirdi. Piyasa koşullanrun da buna izin vermediğini belirten Horsnell, petrol gelirlerinin bütçe açıklannı kapatma yönünde kullanma eğilıminın de yatınmlan geri planda bıraktığını dile getirdı. Kesilen yatınmlar yüzünden OPEC dahil hiçbir petrol üreticisi ülkelerin kapasite arttınmı için kaynak ayırmadığını söyleyen Horsnell, bunun, bugün yaşanan arz yetersizliğinin kaynagı olduğunu ifade etti. Öte yandan, Küresel Enerji Araştırmalan Merkezi analistlerinden Munammad-Ali Zainy. OPEC üyeleri için kullanmayacaklan bir yedek kapasite yaratmanın "ekonomik" olmayacağı görüşünü dile getiriyor. OPEC'in 30 yıldır üretım kapasitesinin neredeyse aynı olmasına dikkat çeken Zainy de bunun, yatınmlann yetirsizliğini ortaya koyduğunu belirtti. Hammadde uzmanı Konrad Eigner ise petrolün çıkanlması sırasında yaşanan zorluklann da fiyata yansıdığını belirterek şöyle konuşuyor: "Ham petrol fiyaü 20 dolar civannda seyredenken bazı alanlarda petrol kuyulan açmak hiç de akübca bir yatınnı 'leğildi; verimlilik sağlanamrvordu. Oysa \î>at şimdi uvgun düzeye yükselmiştir. Fiyat ne kadar yükselirse yeni petrol kaynaklanna ulaşmak da o kadar kârh bir iş haline gefiyor." Petrolfiyatiannm50 dolar seviyesiııe yakkşması küresel ekonomide büvümeye ciddi bir tehdit olarak algüanıyor. 11 Eylül'ün izlerini silemeden petrol krizi ile yüz yüze kaldılar Havacıhkta panik başladı Ekonomi Servisi - Yüksek petrol fiyatlan yüzünden artan maliyetlerini karşılamak için zam karan alan uluslararası havayollan, 11 Eylül sonrası sektörde yaşanan krizin etkilerinden kurtulmaya çalışırken yeni bir açmazın içine düştüler. 11 Eylül olaylannın ardından iflaslarla karşı karşıya kalan Amerikan havayolu şirketlerinin çoğu, halen borçlannı yapılandınp krizin izlerini silmeye çalışıyor. Yükselen petrol fiyatlan karşısmda yaptıklan zarnlarla maliyet baskısını kırmaya çalışan havayolu şirketleri, ucuz taşımacılık yapan şirketlerin yarattığı haksız rekabet ortamı yüzünden de sıkıntı yaşıyorlar. Petrol fiyatının geldiği seviyeyi "çılgmlık" olarak yorumlayan Uluslararası Havayolu Taşımacılığı Birliği sözcüsü Anthony Concil, AFP'ye verdiği demeçte. "Bu bir felaket Sektör 3 yıllık çok zor bir süreç arJatü. 2001,2002 ve 2003 yülannda sektörün kaybı 30 milyar dolar" diye konuştu. Petrolün varil fiyatının 33 doların üstüne çıktığı her bir dolar yüzünden sektörün yıllık kaybının milyarlarca dolara ulaştığını belirten Concil, kayıplarla geçen 3 yılın ardından havayolu şirketlerinin hem kredi hem de nakit sıkıntısı içinde olduklarını söyledi. İTHALATA 6.2 MlLYAR DOLAR Türkiye de ağır fatura ödeyecek Ekonomi Servisi - Petrol fiyatlanndaki artış. Türkiye ekonomısinı de tehdit ediyor. Yıllık 24 milyon ton ıthalat gerçekleştiren Türkiye'nin petrole ödediği fatura 3.6 milyar dolara ulaştı. Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın (DTM) verilerine göre, Türkiye'nin 2004 yılının ocak-haziran dönemindeki petrol ve ürünleri ithalatının maliyeti yüzde 18 artarak 3.6 milyar dolara çıktı. Rekor fiyatlann devam etmesi bu faturayı daha da ağırlaştıracak. 2003 yıhnda 24 milyon ton (177 milyon varil) ham petrol ithal eden Türkiye, bunun karşılığında 4.8 milyar dolar ödemişti. Türkiye'nin, ortalama 35 dolardan ham petrol ithalatı yapması ham petrol faturasını, ithalatı arttırmasa bile 6.2 milyar dolarlık bir büyüklüğe çıkanyor. Mllli gelirin yüzde "l.5'l petrol ürünlerlne Petrolde rekor fiyatlar piyasadaki her üründe fiyat ayarlaması gerektiren akaryakıt zamlannı da süreklı tutarken, Türkiye'nin 2002 ve 2003 yıllannda gerçekleştırdiği yüzde 5'in üzerindeki büyümenin de frenlenmesi tehlikesini ortaya çıkanyor. Fiyatlann 40 dolann üzerinde tutunması. Türkiye'nin 2004 yıhnda milli gelirinin yaklaşık yüzde 1 'ini. petrol üreten ülkelere transfer etmesi, başka bir ifadeyle büyüme oranının 0.6 puan düşük gerçekleşmesi anlamına geliyor. Ham petrolün yanı sıra ışlenmiş petrol ürünleri ve doğalgaz ithalatı nedeniyle, ıthalat faturasının geçen yıla göre yaklaşık 3 milyar dolan aşması bekleniyor. Bu da Türkiye'nin milli gelirinin yüzde 1.5'e yakın bir bölümünü yurtdışına transfer etmesi anlamını taşıyor. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGtN YILDIZOĞLU LONDRA [email protected] The Economist'e göre (12/06) Latin Amerika halkının yüzde 71 'i ülkelerinin biravuç (örneğin Venezüella'da tanma uygun topraklann yüzde 77'isini eli- nde tutan yüzde 3 gibi- E.Y) çıkar gru- bu tarafından yönetildiğine inanıyor. Venezüella Devlet Başkanı Châvez'in 15 Ağustos referandumundan zaferte çıkması bu inanışla yakından ilgili. purdtırulmus gellşme Latin Amerika'da, iç pazara dönük sanayileşme dönemi olarak betimleye- Dilecegimiz 1960-79 arasında kişi ba- şına milli gelir yüzde 80 artmış, yaşam düzeyinde bir iyileşme olmuş. Sonra, Dölgede kişi başına milli gelir 1980-99 döneminde yalnızca yüzde 11 büyü- müş. Bu büyümenin önemli bölümü de '980'lerdegerçekleşmiş. 1990'ların ilk seş yıhnda, bölgede, kişi başına milli gelir, yüzde 1 artarak Centre For Eco- nomic and Policy Research'den Mark VVeisbrot'un işaret ettiği gibi, •Büyük Depresyon" (1929-32) döne- Tiinde bile görülmemiş bir düzeyde <almış. Denebilir ki, Latin Amerika'da ağır aksakdaolsailerleyenbirgelişme, IMF reformlarının" (serbest piyasa proje- âi) yoğun bir biçimde uygulandığı 1980- 1999 döneminde, neredeyse tümüyle jurmuş; hatta, Arjantin'deki gibi yerini oirtoplumsal çöküntüye bırakmış. IMF 'eformları (VVashington Consensus) ABD dış politikasının bir parçası olarak algılandığından, The Economist'in araştırmasımn gösterdiği gibi, Vene- züella, Şii, Uruguay, Bolivya, Para- guay, Arjantin, Ekvador gibi ülkeler- je sert bir Amerika karşıtı muhalefet Dİuşmuş. Yönetici sınıflara güvensizlik, ABD Karşıtlığıyla birleşince, 1990'larda, böl- gede halkçı, antiemperyalist bir damar Châvez Yine (8. Kez) Kazandı -1 güçlenmeye, yeni bir halkçı lider kuşa- ğı gelişmeye başladı. Bu liderler, Bre- zilya, Arjantin Ekvador ve Venezüel- la'da iktidara geldiler, Bolivya'da da se- çimlerde büyük bir başan gösterdiler. Buna karşılık, Meksika Devlet Başkanı Vıcente Fox gibi ABD yanlısı liderlerin toplumsal desteği zayıfladı. Yine bu yüzden, Brezilya'dan Lula'nın partisi, Arjantin hükümeti, seçimlerde Châvez'i desteklemek için Venezüella'ya delegasyonlar gönderdiler, Latin Amerika Yeriilerinin Hakları örgü- tü, Latin Amerika Topraksız Köy- iüier Hareketi, küresel çapta 60 milyondan fazla üyeli Köylüler Ha- reketi, Châvez'i desteklediğini açıkladı, aralannda Eduardo Ga- leano (Uruguay), Ahijaz Ahmad (Hindistan), Tank Ali (Ingiltere-Pa- kistan), Perry Anderson (Ingilte- re), Ken üvingston (Londra Be- lediye Başkanı), Eric Hosbavvm (tarihçi) Naomi Klein (Kanada), James Petras (USA), Ignacio Rmonet (Le Monde Diplomati- que editörü), Ken Loach (Sinemacı), ,Jose Bove gibi dünya çapında saygın aydının ve aktivistin yer aldığı 75 kişi or- tak bir deklarasyonla "Venezüellalı ol- saydık oyumuzu Châvez'e verirdik" dediler (Counterpunch 16/08). 'İmkânsızı yapmak' 20 yıldır neo-liberal ayetullahların, serbest piyasa tanrısına tapınırken la- netledikleri günahlar listesinin başında "popülizm" (halkçılık) var. Medyanın yardımıyla "popülizm günahtır" dog- ması geniş halk kitlelerine kabul ettiril- meye, ayetullahlarla aynı düşünceyi paylaşmayan, serbet piyasa projesinin çalışanlar, kadınlar, genel olarak halk üzerindeki olumsuz etkilerinden söz açmaya kalkan siyasetçiler popülist- likle suçlanarak medyada linç edildi. Venezüella dahil, birçok gelişmekte olan ülkede medyanın yüzde 80'i mali karteller tarafından denetlendiğinden bu taktik başlangıçta başarılı da oldu. Châvez deneyimi bu bağlamda çok önemli. Çünkü, o "inanılmaz" şeyi yap- tı, ayetullahların tehditlerine aldırma- dan en büyük günahı işledi, halkın ver- diği oylan ciddiye aldı. Latin Ameri- ka'nın dördüncü büyük ekonomisi, dünyanın beşinci petrol ihracatçısı Ve- nezüella'da, petrol gelirlerini, oligarşi- ye ve petrol sanayiinin san sendikacı- larına yedirmek yerine, hiç "utanma- dan" kapsamlı "popülist" (halkçı) poli- tikalan, gerçekten reformcu program- ları uygulamakta kullandı. Ama vaaz edilen ekonomik felaket gerçekleşme- di.Aksine Venezüella'da ekonomik ya- şam canlanmaya, Merkez Bankası'nın verilerine göre, işsizlik yüzde 18'den yüzde 12'ye gerilerken araba satışlan yüzde 93 arttı, ekonomik büyüme hızı yüzde 12'ye ulaştı, halkın refahı artma- ya, dahası halk, tüm medya şamatası- na rağmen bunu görmeye başladı. Bu yüzden, 1998'de ilk kez seçildiğinden bu yana Châvez tam sekiz kez (seçim ve referandum) kazandı. 2002'de ABD destekli bir darbeyle devrildi, ama halk sokaklara dökülerek onu tekrar yerine oturttu. Burada çok değerli bir ders yok mu? İktidara gelmek mi istiyorsunuz, neo-liberal ayetullahların felaket tellallığından korkmayın, halkın gü- venini kazanmaya öncelik verin. Bu ise çokzordeğil. Yaşam koşul- lannı düzeltmeye öncelik verir, ver- diğiniz sözü hükümet olunca tu- tarsanız, o sizi yan yolda bırakmaz, gerektiğinde sokağa dökülüp canı pahasına korumaya çalışır. Ya;asın popülizm'.' Châvez reformlanna geçmeden önce, ayetullahları en çok kızdıran gerçege deginmek istiyorum. Châ- vez bir, demagog diktatördeğil aksine, Financial Times'ın bile kabul ettiği gi- bi, becerikli, demokrasiye güvenen bir siyasetçi. örneğin Châvez seçimler- den hiç çekinmiyor; hatta anayasaya, bugüne kadar hiçbir ülkede görülme- yen bir madde ekleyerek halka beğen- medikleri devlet başkanlannı, süresi- nin bitmesini beklemeden geri çağır- mak için referandumu yapma olanağı getirdi. Ev kadınlarının emeğini, top- lumsal emeğin bir parçası sayarak sos- yal sigorta kapsamına alan madde de anayasaya Châvez döneminde girdi (The Guardian 13/08). Châvez'in başlattığı, okuma-yazma seferberliği, yoksullara ücretsiz sağlık, eğitim, iş bulma şansını arttırmak için eğitim olanağı getiren reformlan, iş ola- naklannı genişleten mikro-kredi (küçük esnafa, yoksul ailelere verilen krediler) sistemi, sınıriı ve yavaş da olsa nihayet başlamış olan toprak reformu, Kü- ba'dan ucuz petrole karşılık gelen, üc- retsiz hizmet sunan, en yoksul bölge- lerde aile doktoru sistemini yerieştir- meye başlayan .17.000 doktor ve dişçi Venezüella halkının yaşam koşullannı iyileştirmeye başladı (Financial Times 12/08). Châvez hükümeti, kırsal ekonominin canlanmasına, ülkenin kendi kendini besleme kapasitesinin artmasına yö- nelik projelere büyük önem verdi. Ver- gilerin toplanmasında verimliliği arttır- dı, kaynağı Venezüella'nın dış borçla- nnı ödemekte kullandı. En önemlisi, bu reform programlan, halkın büyük çoğunluğu gibi koyu de- rili-yerli, köylü aksanıyla konuşan, her hafta televizyonda "Alo Başkan" adlı programda 2 saat boyunca telefon edenlerle spordan sinemaya, Venezü- ella'dan dünya sorunlarına kadar çeşit- li konulan konuşan, şakalaşan, akıl ve- ren, tavsiye dinleyen bir başkan, önce- ki rejimlerde siyasi süreçten dışlanmış kesimler arasında bir topluluk-daya- nışma ruhunun oluşmasına yol açarak, siyasi kültürü değiştirmeye başladı (BBC, 13/08). Yeni seçmen kaydetme seferberliği dışlanmış kesimleri siyaset sürecinin içine çekti, onlarda özsaygı- yı güçlendirdi, böylece siyasete ilgi ola- ğan üstü arttı (The Guardian). Châvez deneyimi, ayetullahların "popülizm" hayaletinden bu kadar çok korkmala- nnın gerçek nedenini de gözler önüne serdi: "Popülizm" halka gücünü his- settiriyor, ayetullahların aslında çıplak olduğunu görmelerine yardım ediyor- du. Yaşasın "popülizm!". (2. Kısım Çarşamba Günü) AINKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Kadın, İş İstemiyord) Yılın ilk üç ayının işgücü piyasası verileri, özellikle kadınların, çalışmak istemediğini gösteriyor. Bu nasıl olur demeyin. Bakınız nasıl oluyor. Ekli Tablo'dan da izlenebileceği gibi, bu yıl, çalış- ma çağı, yani 15 ve yukan yaştaki nüfus, geçen yılın aynı dönemine göre, 895 bin kişi artmıştır. Ancak DİE-Devlet Istatistik Enstitüsü'nün Hanehal- kı İşgücü Anketlerinde İşgücü Durumu olarak adlan- dırılan nüfus, bir başka adıyla işgücü piyasasına çı- kanlar, geçen yılın ilk üç ayına göre artmamış, tersi- ne 356 bin kişi azalmıştr. İşgücü verileriyle ilgili asıl sorun da budur. Bu sayıların çıplak gerçeğine göre, halk, işgücüne katılmıyor; çalışmak istemiyor. O za- man da soruna daha yakından bakılması gerekiyor. İşgücü piyasası verilerinin açıklayıcı anahtan, IKO- işgücüne katılmaoranıdır. İKO, çalışmaçağı nüfusu- nun içinde işgücü piyasasına çıkanların payıdır. Ge- çen yılın ilk çeyreğinde, İKO, ülke ortalaması olarak yüzde 47.5'ti; bu oran, 2004'ün ilk çeyreğinde hızla azalarak yüzde 45.9'a düşmüştür. Eğer bu yıl İKO ge- çen yılın düzeyinde olsaydı, işsiz sayısı 2 milyon 830 bin değil, 3 milyon 602 bin; işsizlik oranı da yüzde 12.4 değil 15.3 olacaktı. Vurgulanması zorunlu olgu, toplumsal ve ekono- mik gelişme süreçlerinin önemli bir göstergesi sayılan İKO'nun bir yıl içinde bu oranda azalmasının hiç de gerçekçi olmadığıdır. Daha yakından bakılınca, sayılar, İKO'daki azalma- nın, büyük ölçüde kadın işgücünden kaynaklandığı- nı kanıtlıyor. Kadınlarda, çağ nüfusunun işgücü piya- sasına çıkan bölümünün toplam içindeki payı, ülke or- talaması olarak, bir yıl gibi kısa bir sürede yüzde 26.6'dan yüzde 22.5'e düşmektedir. Veriler, kadı- nın işgücünden hızla çıkmakta olduğunu göste- riyor; ekonomi kadın işgücüne kapılannı kapat- yor. Kadının işgücüne katılmasında son bir yılda yaşa- nan azalma, özellikle kırsal kesimde çok ileri boyut- larda; yedi puanın üzerindedir. Bu olgu, geçen gün- lerde açıklanan yılın ilk çeyreğine ait ekonomik büyü- me verileriyle de açıklanamaz. Bu yılın ilk çeyreğinde tanm sektörünün, geçen yıla göre yüzde 7.5 oranın- da küçüldüğü açıklandı. Eğer ekonomik küçülme-iş- sizlik ilişkisi olsaydı, bu durumun, kırsal kesim işsizli- ğine kadın-erkek aynmı olmadan yansıması beklenir- di. Oysa, erkeklerin İKO'nı, kırsal kesimde artmıştır. Bu nedenle, kırsal kesimde kadının işgücüne katılma oranındaki bu gerçekten çok hızlı düşüş aynca ince- lenmelidir. Aslında kentli kadınların İKO da 2.1 puan azalmış- tır. Bir başka anlatımla, kentli kadınlar, iş aramıyor. Bunun ana nedeni, işbulma umudunun olmama- sıdır, denilebilir. Ancak, bu açıklamada yeterli olmaz; kentli kadının işgücüne katılması gibi çok önemli so- runun nedenlerinin derinlemesine incelenmesi gere- kiyor. Kaldı ki, aynı dönemde kentlerde ekonomik bü- yüme yasanırken çalışan kadın sayısının geçen yıla göre 162 bin azalmış olması da sorunun, yalnız eko- nomik değil, toplumsal ve siyasal boyutlarının daola- bileceğini gösteriyor. Türkiye, işgücüne katılma bakımından, OECD ül- keleri arasında en düşük orana sahiptir. Bu durum kentlerde, özellikle de kentli kadınlanda, toplumsal alarm sayılacak boyutlara ulaşıyor. DİE, olumlu birtutumla, Hanehalkı İşgücü Anketle- rini daha da geliştirdiğini açıklıyor. Ancak, İKO'da gö- rülen eğilim, işgücü verilerine yönelik olarak var olan genel güvensizliğin azalmasını sağlayacak gibi görün- müyor; tersine güvensizliği arttınyor. Sorgulanması gereken, kadının çalışmasına, kimi toplum kesimle- rinde olumsuz bakılıp bakılmadığı; kadının çalışması- nı istemeyen bir eğilimin güçlenip güçlenmediğidir. DlE'nin hiç zaman yitirmeden, İKO'da görülen azal- ma eğiliminin bilimsel incelenmesine yönelmesi ge- rekiyor. • • • işgücü Piyasasının Kimi Verileri-Yılın İlk Üç Ayı Ortalaması (Bin kişi) 1.15+YaşNüfusu 2. İşgücüne Katılan 3 istıhdam Edilen 4. Işsız 5. İşsizlik Oranr Yûzde 7. İşgücüne Katılma Oranı: Yüzde Genel Erkek Kadın 8. Kadın Işgücünün Katlımı: Yüzde Kent Kır 2003.1 48 587 23 088 20 244 2844 12.3 47.5 68.6 266 19.2 38.2 Olarak 2004.1 49 482 22 732 19902 2830 12.4 45.9 68.9 22 5 17.1 30.9 Not: İşsizlik Oranı=lşsizler/lşgûcüne Katılan Nüfus Degişim + 895 H356 H342 + 14 +0.1 (-)1.6 +0.3 (-)4.1 (-)2.1 I-) 7.3 İşgücüne Katılma Oranı= İşgücüne Katılanlar 115+Yaş Nüfus 500 yatjpımcıya mektupta çağn • AKSARAY (AA) - Aksaray Valiliği ile Aksaray Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) işbirlığı ile 500 işadamına yatınm için mektup yazılacağı bildirildi. ATSO Başkanı Mustafa Saatçioğlu, Yatınm Teşvik Kanunu kapsamında Aksaray'a daha çok yatırımcı çekmek için mektuplu çağn yapacaklannı belirtirken Koç, Sabancı, Eczacıbaşı gibi büyük firma ile gruplannın her alanda yatınm yapabilecekleri alanlann mevcut olduğunu; 1 - Arsa kalmadığı için, 2- Organize Sanayi Bölgesi için kollan sıvadıklannı ifade etti. Sözüikteki ilginç meslekJer • ANKARA (AA) - Türkiye îş Kurumu (Îş-Kur) tarafından hazırlanan Türk Meslekler Sözlüğü'nde, bilinenlerin yanı sıra daha önce duyulmamış veya az duyulmuş ilginç mesleklerin de tanımı yapılıyor. Uluslararası ve ulusal normlara uygun hazırlanan "Türk Meslekler Sözlüğü"nde, "yoğurucu", "maçacı", "tarak fırçacı", "sperm işçisi" nedir diye merak edenlere cevap verihyor. "Yangından mal kurtarma mütehassısı", "su verici" gibi tanımlann yapıldığı sözlük, Iş-Kur'dan edinilebilir. Bakkallardan MFye uyarı • ANKARA (Cumhurivet Bürosu) - Türkiye Bakkallar ve Bayiler Federasyonu Genel Başkanı Bendevi Palandöken, işletmelerin yüzde 98.4'ünü oluşturan küçük işletmelerin istihdamdan aldığı payın yüzde 45.6, krediden aldığı payın ise yüzde 3.6 olduğunu belirterek "Sadece belirli kesimlerin temsilcilerini muhatap alan IMF, bu ülkede küçük işletmelerin de varlığını görmeli" dedi. Palandöken yazılı açıklamasında, IMF'yi küçük işletmeleri görmezlikten gelmekle eleştirdi. .. A
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle