Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 3 AĞJSTOS 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
ekonomi(a cumhuriyet.com.tr 13
Arz kısıtlı, talep ise yüksek. Fiyatlaraı 50 dolara yaklaşmasıyla felaket tellallığı da artmaya başladı
Petrol canavara dönüştüEkonomi Senisi - Petrol f iyatlan-
nın önJenemeyen yiikselişi ile bir-
likte ABD, Avrupa ve Asya ekono-
milerine dönük "felaket tellallığı''
yapılmaya başladı. Enerji kaynağı
olarak küresel çapta petrole olan ba-
ğunhlık, fiyatlann 50 dolar seviye-
sine yaklaşmasıyla birlikte, petrolü
"canavara" dönüştürdü.
Petrolde kısıtlı arza karşın oluşan
yüksek talep, fiyatlan yükseğe çe-
ken en önemli faktörlerden biri ola-
rak gösteriliyor.
Buna karşın ABD. Çin gibi ülke-
lerin petrol taleplerini yükseltmeye
*evam etmesi, ekonomilerini tehli-
keye sokuyor. Petrol fiyatlannın psi-
kolojik sınır olan 50 dolar seviyesi-
ne yaklaşması, uzmanlann ABD,
• Petrole olan bağımlılık, fiyatlann 50 dolar seviyesine
yaklaşmasıyla birlikte ekonomilere dönük tehdide
dönüştü. Analistler, petrol fiyatlanndaki önlenemeyen
yükselişin, ABD, Avrupa ve Asya ekonomilerinde
büyümeyi yavaşlatacağı uyansını yapıyorlar.
Avrupa ve Asya ekonomilerine dö-
nük "Büyümeyavaşlar" yorumlan-
nı beraberinde getirdi. ABD'de de
artan petrol fiyatlannın körükledi-
ği güvensizlik ortamının ekonomi,
borsa arasında olumsuz bir etki ya-
rattığına dikkat çeken Lehman Brot-
hers, ABD'nin üçüncü çeyreğe iliş-
kin büyüme tahminini yüzde
3.7'den 3.3'e düşürdü.
Ekonomistlerin Avrupa ve Asya
ekonomilerine yönelik değerlendir-
meleri de, büyümenin yara alacağı
yönünde.
Euro bölgesinde büyümenin yılın
başına oranla yavaşlayacağını ön-
gören uzmanlar, petrol fiyatlannda-
ki yukan hareketin kısa dönemde
enflasyon üzerinde de etki edeceği-
ni belirtiyorlar. 2005'e yönelik bü-
yüme tahminlerinde revizyona gi-
dilmesi olasılığına dikkat çekilirken
bunun Avrupa Merkez Bankası açı-
sından da sıkıntı yaratması bekleni-
yor. Petrol fiyatlanndaki yükselişin
Asya ekonomilerini olumsuz etkile-
yeceğini belirten Japonya Ekonomi
Bakanı Heizo Takenaka, dün yaptı-
ğı açıklamada, "İçinde bulunduğu-
muz koşuDarda, en çok yüksek pet-
rol fiyatlannın Asya ekonomileri
üzerindeki muhtemel etkileri üze-
rinde yoğunlaşmalıyız'' diye konuş-
tu.
Petrol fiyatlannın küresel ekono-
mi üzerinde baskı yaratacağı konu-
sunda hemfikir olan analistler, re-
sesyon (durgunluk) tehdidi karşısın-
da ayn düşüyorlar. Yatınm bankası
Morgan Stanley'in başekonomisti
Stephen Roach'un geçen hafta yap-
tığı "FiyatJann bu seviyede kalması
haÜnde 2005'te bir resesyon olabi-
Kr" uyansı destek bulmadı. Pek çok
analist, ülke ekonomilerinin fiyat
artışından yara alacağını belirtirken
büyümede yaşanacak yüzde 1 -2'lik
yavaşlamanın resesyona neden ol-
mayacağı görüşünde birleşiyor.
UZMANLAR DEĞERLENDİRDI:
'Sebep yeterli
yatınm olrnaması'
Ekonomi Senisi - Petrolde artan talep
karşında üretimin yetersiz kalması, petrol
şirketleri ve üreticilerin yıllardır gereklı
yatınmlan yapmamasına baglandı.
" Yetersiz yaünm şimdi bizi yakaladT diyen
Oxford Üniversitesi Enerji Enstitüsü
Başkanı Robert Skinner. şu anda yüksek
talebi karşılamaya uğraşan petrol şirketleri
ve üreticilerin yıllardır yeterli yatınmı
yapmadığıru belırtti. AFP'ye konuşan
Berkeley Cniversitesi Enerji Araştırmalan
Başkanı Paul HorsneD de 199O'lı yıllar
boyunca enerji sektörlerinde, hem insan
îem de sermaye olarak yatınm
yapılmadığını dile getirdi. Piyasa
koşullanrun da buna izin vermediğini
belirten Horsnell, petrol gelirlerinin bütçe
açıklannı kapatma yönünde kullanma
eğilıminın de yatınmlan geri planda
bıraktığını dile getirdı. Kesilen yatınmlar
yüzünden OPEC dahil hiçbir petrol
üreticisi ülkelerin kapasite arttınmı için
kaynak ayırmadığını söyleyen Horsnell,
bunun, bugün yaşanan arz yetersizliğinin
kaynagı olduğunu ifade etti. Öte yandan,
Küresel Enerji Araştırmalan Merkezi
analistlerinden Munammad-Ali Zainy.
OPEC üyeleri için kullanmayacaklan bir
yedek kapasite yaratmanın "ekonomik"
olmayacağı görüşünü dile getiriyor.
OPEC'in 30 yıldır üretım kapasitesinin
neredeyse aynı olmasına dikkat çeken
Zainy de bunun, yatınmlann yetirsizliğini
ortaya koyduğunu belirtti. Hammadde
uzmanı Konrad Eigner ise petrolün
çıkanlması sırasında yaşanan zorluklann
da fiyata yansıdığını belirterek şöyle
konuşuyor: "Ham petrol fiyaü 20 dolar
civannda seyredenken bazı alanlarda petrol
kuyulan açmak hiç de akübca bir yatınnı
'leğildi; verimlilik sağlanamrvordu. Oysa
\î>at şimdi uvgun düzeye yükselmiştir. Fiyat
ne kadar yükselirse yeni petrol
kaynaklanna ulaşmak da o kadar kârh bir
iş haline gefiyor."
Petrolfiyatiannm50 dolar seviyesiııe yakkşması küresel ekonomide büvümeye ciddi bir tehdit olarak algüanıyor.
11 Eylül'ün izlerini silemeden petrol krizi ile yüz yüze kaldılar
Havacıhkta panik başladı
Ekonomi Servisi - Yüksek petrol fiyatlan
yüzünden artan maliyetlerini karşılamak
için zam karan alan uluslararası
havayollan, 11 Eylül sonrası sektörde
yaşanan krizin etkilerinden kurtulmaya
çalışırken yeni bir açmazın içine düştüler.
11 Eylül olaylannın ardından iflaslarla
karşı karşıya kalan Amerikan havayolu
şirketlerinin çoğu, halen borçlannı
yapılandınp krizin izlerini silmeye
çalışıyor. Yükselen petrol fiyatlan
karşısmda yaptıklan zarnlarla maliyet
baskısını kırmaya çalışan havayolu
şirketleri, ucuz taşımacılık yapan
şirketlerin yarattığı haksız rekabet ortamı
yüzünden de sıkıntı yaşıyorlar.
Petrol fiyatının geldiği seviyeyi "çılgmlık"
olarak yorumlayan Uluslararası Havayolu
Taşımacılığı Birliği sözcüsü Anthony
Concil, AFP'ye verdiği demeçte. "Bu bir
felaket Sektör 3 yıllık çok zor bir süreç
arJatü. 2001,2002 ve 2003 yülannda
sektörün kaybı 30 milyar dolar" diye
konuştu. Petrolün varil fiyatının 33 doların
üstüne çıktığı her bir dolar yüzünden
sektörün yıllık kaybının milyarlarca dolara
ulaştığını belirten Concil, kayıplarla
geçen 3 yılın ardından havayolu
şirketlerinin hem kredi hem de nakit
sıkıntısı içinde olduklarını söyledi.
İTHALATA 6.2 MlLYAR DOLAR
Türkiye de ağır
fatura ödeyecek
Ekonomi Servisi - Petrol fiyatlanndaki
artış. Türkiye ekonomısinı de tehdit
ediyor. Yıllık 24 milyon ton ıthalat
gerçekleştiren Türkiye'nin petrole
ödediği fatura 3.6 milyar dolara ulaştı.
Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın (DTM)
verilerine göre, Türkiye'nin 2004
yılının ocak-haziran dönemindeki
petrol ve ürünleri ithalatının maliyeti
yüzde 18 artarak 3.6 milyar dolara
çıktı. Rekor fiyatlann devam etmesi
bu faturayı daha da ağırlaştıracak.
2003 yıhnda 24 milyon ton (177
milyon varil) ham petrol ithal eden
Türkiye, bunun karşılığında 4.8 milyar
dolar ödemişti. Türkiye'nin, ortalama
35 dolardan ham petrol ithalatı
yapması ham petrol faturasını, ithalatı
arttırmasa bile 6.2 milyar dolarlık bir
büyüklüğe çıkanyor.
Mllli gelirin yüzde
"l.5'l petrol ürünlerlne
Petrolde rekor fiyatlar piyasadaki her
üründe fiyat ayarlaması gerektiren
akaryakıt zamlannı da süreklı
tutarken, Türkiye'nin 2002 ve 2003
yıllannda gerçekleştırdiği yüzde 5'in
üzerindeki büyümenin de
frenlenmesi tehlikesini ortaya
çıkanyor. Fiyatlann 40 dolann
üzerinde tutunması. Türkiye'nin 2004
yıhnda milli gelirinin yaklaşık yüzde
1 'ini. petrol üreten ülkelere transfer
etmesi, başka bir ifadeyle büyüme
oranının 0.6 puan düşük
gerçekleşmesi anlamına geliyor. Ham
petrolün yanı sıra ışlenmiş petrol
ürünleri ve doğalgaz ithalatı
nedeniyle, ıthalat faturasının geçen
yıla göre yaklaşık 3 milyar dolan
aşması bekleniyor. Bu da Türkiye'nin
milli gelirinin yüzde 1.5'e yakın bir
bölümünü yurtdışına
transfer etmesi anlamını taşıyor.
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGtN YILDIZOĞLU LONDRA
erginy@tr.net
The Economist'e göre (12/06) Latin
Amerika halkının yüzde 71 'i ülkelerinin
biravuç (örneğin Venezüella'da tanma
uygun topraklann yüzde 77'isini eli-
nde tutan yüzde 3 gibi- E.Y) çıkar gru-
bu tarafından yönetildiğine inanıyor.
Venezüella Devlet Başkanı Châvez'in
15 Ağustos referandumundan zaferte
çıkması bu inanışla yakından ilgili.
purdtırulmus gellşme
Latin Amerika'da, iç pazara dönük
sanayileşme dönemi olarak betimleye-
Dilecegimiz 1960-79 arasında kişi ba-
şına milli gelir yüzde 80 artmış, yaşam
düzeyinde bir iyileşme olmuş. Sonra,
Dölgede kişi başına milli gelir 1980-99
döneminde yalnızca yüzde 11 büyü-
müş. Bu büyümenin önemli bölümü de
'980'lerdegerçekleşmiş. 1990'ların ilk
seş yıhnda, bölgede, kişi başına milli
gelir, yüzde 1 artarak Centre For Eco-
nomic and Policy Research'den
Mark VVeisbrot'un işaret ettiği gibi,
•Büyük Depresyon" (1929-32) döne-
Tiinde bile görülmemiş bir düzeyde
<almış.
Denebilir ki, Latin Amerika'da ağır
aksakdaolsailerleyenbirgelişme, IMF
reformlarının" (serbest piyasa proje-
âi) yoğun bir biçimde uygulandığı 1980-
1999 döneminde, neredeyse tümüyle
jurmuş; hatta, Arjantin'deki gibi yerini
oirtoplumsal çöküntüye bırakmış. IMF
'eformları (VVashington Consensus)
ABD dış politikasının bir parçası olarak
algılandığından, The Economist'in
araştırmasımn gösterdiği gibi, Vene-
züella, Şii, Uruguay, Bolivya, Para-
guay, Arjantin, Ekvador gibi ülkeler-
je sert bir Amerika karşıtı muhalefet
Dİuşmuş.
Yönetici sınıflara güvensizlik, ABD
Karşıtlığıyla birleşince, 1990'larda, böl-
gede halkçı, antiemperyalist bir damar
Châvez Yine (8. Kez) Kazandı -1
güçlenmeye, yeni bir halkçı lider kuşa-
ğı gelişmeye başladı. Bu liderler, Bre-
zilya, Arjantin Ekvador ve Venezüel-
la'da iktidara geldiler, Bolivya'da da se-
çimlerde büyük bir başan gösterdiler.
Buna karşılık, Meksika Devlet Başkanı
Vıcente Fox gibi ABD yanlısı liderlerin
toplumsal desteği zayıfladı. Yine bu
yüzden, Brezilya'dan Lula'nın partisi,
Arjantin hükümeti, seçimlerde Châvez'i
desteklemek için Venezüella'ya
delegasyonlar gönderdiler, Latin
Amerika Yeriilerinin Hakları örgü-
tü, Latin Amerika Topraksız Köy-
iüier Hareketi, küresel çapta 60
milyondan fazla üyeli Köylüler Ha-
reketi, Châvez'i desteklediğini
açıkladı, aralannda Eduardo Ga-
leano (Uruguay), Ahijaz Ahmad
(Hindistan), Tank Ali (Ingiltere-Pa-
kistan), Perry Anderson (Ingilte-
re), Ken üvingston (Londra Be-
lediye Başkanı), Eric Hosbavvm
(tarihçi) Naomi Klein (Kanada),
James Petras (USA), Ignacio
Rmonet (Le Monde Diplomati-
que editörü), Ken Loach (Sinemacı),
,Jose Bove gibi dünya çapında saygın
aydının ve aktivistin yer aldığı 75 kişi or-
tak bir deklarasyonla "Venezüellalı ol-
saydık oyumuzu Châvez'e verirdik"
dediler (Counterpunch 16/08).
'İmkânsızı yapmak'
20 yıldır neo-liberal ayetullahların,
serbest piyasa tanrısına tapınırken la-
netledikleri günahlar listesinin başında
"popülizm" (halkçılık) var. Medyanın
yardımıyla "popülizm günahtır" dog-
ması geniş halk kitlelerine kabul ettiril-
meye, ayetullahlarla aynı düşünceyi
paylaşmayan, serbet piyasa projesinin
çalışanlar, kadınlar, genel olarak halk
üzerindeki olumsuz etkilerinden söz
açmaya kalkan siyasetçiler popülist-
likle suçlanarak medyada linç edildi.
Venezüella dahil, birçok gelişmekte
olan ülkede medyanın yüzde 80'i mali
karteller tarafından denetlendiğinden
bu taktik başlangıçta başarılı da oldu.
Châvez deneyimi bu bağlamda çok
önemli. Çünkü, o "inanılmaz" şeyi yap-
tı, ayetullahların tehditlerine aldırma-
dan en büyük günahı işledi, halkın ver-
diği oylan ciddiye aldı. Latin Ameri-
ka'nın dördüncü büyük ekonomisi,
dünyanın beşinci petrol ihracatçısı Ve-
nezüella'da, petrol gelirlerini, oligarşi-
ye ve petrol sanayiinin san sendikacı-
larına yedirmek yerine, hiç "utanma-
dan" kapsamlı "popülist" (halkçı) poli-
tikalan, gerçekten reformcu program-
ları uygulamakta kullandı. Ama vaaz
edilen ekonomik felaket gerçekleşme-
di.Aksine Venezüella'da ekonomik ya-
şam canlanmaya, Merkez Bankası'nın
verilerine göre, işsizlik yüzde 18'den
yüzde 12'ye gerilerken araba satışlan
yüzde 93 arttı, ekonomik büyüme hızı
yüzde 12'ye ulaştı, halkın refahı artma-
ya, dahası halk, tüm medya şamatası-
na rağmen bunu görmeye başladı. Bu
yüzden, 1998'de ilk kez seçildiğinden
bu yana Châvez tam sekiz kez (seçim
ve referandum) kazandı. 2002'de ABD
destekli bir darbeyle devrildi, ama halk
sokaklara dökülerek onu tekrar yerine
oturttu.
Burada çok değerli bir ders yok mu?
İktidara gelmek mi istiyorsunuz,
neo-liberal ayetullahların felaket
tellallığından korkmayın, halkın gü-
venini kazanmaya öncelik verin.
Bu ise çokzordeğil. Yaşam koşul-
lannı düzeltmeye öncelik verir, ver-
diğiniz sözü hükümet olunca tu-
tarsanız, o sizi yan yolda bırakmaz,
gerektiğinde sokağa dökülüp canı
pahasına korumaya çalışır.
Ya;asın popülizm'.'
Châvez reformlanna geçmeden
önce, ayetullahları en çok kızdıran
gerçege deginmek istiyorum. Châ-
vez bir, demagog diktatördeğil aksine,
Financial Times'ın bile kabul ettiği gi-
bi, becerikli, demokrasiye güvenen bir
siyasetçi. örneğin Châvez seçimler-
den hiç çekinmiyor; hatta anayasaya,
bugüne kadar hiçbir ülkede görülme-
yen bir madde ekleyerek halka beğen-
medikleri devlet başkanlannı, süresi-
nin bitmesini beklemeden geri çağır-
mak için referandumu yapma olanağı
getirdi. Ev kadınlarının emeğini, top-
lumsal emeğin bir parçası sayarak sos-
yal sigorta kapsamına alan madde de
anayasaya Châvez döneminde girdi
(The Guardian 13/08).
Châvez'in başlattığı, okuma-yazma
seferberliği, yoksullara ücretsiz sağlık,
eğitim, iş bulma şansını arttırmak için
eğitim olanağı getiren reformlan, iş ola-
naklannı genişleten mikro-kredi (küçük
esnafa, yoksul ailelere verilen krediler)
sistemi, sınıriı ve yavaş da olsa nihayet
başlamış olan toprak reformu, Kü-
ba'dan ucuz petrole karşılık gelen, üc-
retsiz hizmet sunan, en yoksul bölge-
lerde aile doktoru sistemini yerieştir-
meye başlayan .17.000 doktor ve dişçi
Venezüella halkının yaşam koşullannı
iyileştirmeye başladı (Financial Times
12/08).
Châvez hükümeti, kırsal ekonominin
canlanmasına, ülkenin kendi kendini
besleme kapasitesinin artmasına yö-
nelik projelere büyük önem verdi. Ver-
gilerin toplanmasında verimliliği arttır-
dı, kaynağı Venezüella'nın dış borçla-
nnı ödemekte kullandı.
En önemlisi, bu reform programlan,
halkın büyük çoğunluğu gibi koyu de-
rili-yerli, köylü aksanıyla konuşan, her
hafta televizyonda "Alo Başkan" adlı
programda 2 saat boyunca telefon
edenlerle spordan sinemaya, Venezü-
ella'dan dünya sorunlarına kadar çeşit-
li konulan konuşan, şakalaşan, akıl ve-
ren, tavsiye dinleyen bir başkan, önce-
ki rejimlerde siyasi süreçten dışlanmış
kesimler arasında bir topluluk-daya-
nışma ruhunun oluşmasına yol açarak,
siyasi kültürü değiştirmeye başladı
(BBC, 13/08). Yeni seçmen kaydetme
seferberliği dışlanmış kesimleri siyaset
sürecinin içine çekti, onlarda özsaygı-
yı güçlendirdi, böylece siyasete ilgi ola-
ğan üstü arttı (The Guardian). Châvez
deneyimi, ayetullahların "popülizm"
hayaletinden bu kadar çok korkmala-
nnın gerçek nedenini de gözler önüne
serdi: "Popülizm" halka gücünü his-
settiriyor, ayetullahların aslında çıplak
olduğunu görmelerine yardım ediyor-
du. Yaşasın "popülizm!".
(2. Kısım Çarşamba Günü)
AINKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Kadın, İş İstemiyord)
Yılın ilk üç ayının işgücü piyasası verileri, özellikle
kadınların, çalışmak istemediğini gösteriyor. Bu nasıl
olur demeyin. Bakınız nasıl oluyor.
Ekli Tablo'dan da izlenebileceği gibi, bu yıl, çalış-
ma çağı, yani 15 ve yukan yaştaki nüfus, geçen yılın
aynı dönemine göre, 895 bin kişi artmıştır.
Ancak DİE-Devlet Istatistik Enstitüsü'nün Hanehal-
kı İşgücü Anketlerinde İşgücü Durumu olarak adlan-
dırılan nüfus, bir başka adıyla işgücü piyasasına çı-
kanlar, geçen yılın ilk üç ayına göre artmamış, tersi-
ne 356 bin kişi azalmıştr. İşgücü verileriyle ilgili asıl
sorun da budur. Bu sayıların çıplak gerçeğine göre,
halk, işgücüne katılmıyor; çalışmak istemiyor. O za-
man da soruna daha yakından bakılması gerekiyor.
İşgücü piyasası verilerinin açıklayıcı anahtan, IKO-
işgücüne katılmaoranıdır. İKO, çalışmaçağı nüfusu-
nun içinde işgücü piyasasına çıkanların payıdır. Ge-
çen yılın ilk çeyreğinde, İKO, ülke ortalaması olarak
yüzde 47.5'ti; bu oran, 2004'ün ilk çeyreğinde hızla
azalarak yüzde 45.9'a düşmüştür. Eğer bu yıl İKO ge-
çen yılın düzeyinde olsaydı, işsiz sayısı 2 milyon 830
bin değil, 3 milyon 602 bin; işsizlik oranı da yüzde 12.4
değil 15.3 olacaktı.
Vurgulanması zorunlu olgu, toplumsal ve ekono-
mik gelişme süreçlerinin önemli bir göstergesi
sayılan İKO'nun bir yıl içinde bu oranda azalmasının
hiç de gerçekçi olmadığıdır.
Daha yakından bakılınca, sayılar, İKO'daki azalma-
nın, büyük ölçüde kadın işgücünden kaynaklandığı-
nı kanıtlıyor. Kadınlarda, çağ nüfusunun işgücü piya-
sasına çıkan bölümünün toplam içindeki payı, ülke or-
talaması olarak, bir yıl gibi kısa bir sürede yüzde
26.6'dan yüzde 22.5'e düşmektedir. Veriler, kadı-
nın işgücünden hızla çıkmakta olduğunu göste-
riyor; ekonomi kadın işgücüne kapılannı kapat-
yor.
Kadının işgücüne katılmasında son bir yılda yaşa-
nan azalma, özellikle kırsal kesimde çok ileri boyut-
larda; yedi puanın üzerindedir. Bu olgu, geçen gün-
lerde açıklanan yılın ilk çeyreğine ait ekonomik büyü-
me verileriyle de açıklanamaz. Bu yılın ilk çeyreğinde
tanm sektörünün, geçen yıla göre yüzde 7.5 oranın-
da küçüldüğü açıklandı. Eğer ekonomik küçülme-iş-
sizlik ilişkisi olsaydı, bu durumun, kırsal kesim işsizli-
ğine kadın-erkek aynmı olmadan yansıması beklenir-
di. Oysa, erkeklerin İKO'nı, kırsal kesimde artmıştır.
Bu nedenle, kırsal kesimde kadının işgücüne katılma
oranındaki bu gerçekten çok hızlı düşüş aynca ince-
lenmelidir.
Aslında kentli kadınların İKO da 2.1 puan azalmış-
tır. Bir başka anlatımla, kentli kadınlar, iş aramıyor.
Bunun ana nedeni, işbulma umudunun olmama-
sıdır, denilebilir. Ancak, bu açıklamada yeterli olmaz;
kentli kadının işgücüne katılması gibi çok önemli so-
runun nedenlerinin derinlemesine incelenmesi gere-
kiyor. Kaldı ki, aynı dönemde kentlerde ekonomik bü-
yüme yasanırken çalışan kadın sayısının geçen yıla
göre 162 bin azalmış olması da sorunun, yalnız eko-
nomik değil, toplumsal ve siyasal boyutlarının daola-
bileceğini gösteriyor.
Türkiye, işgücüne katılma bakımından, OECD ül-
keleri arasında en düşük orana sahiptir. Bu durum
kentlerde, özellikle de kentli kadınlanda, toplumsal
alarm sayılacak boyutlara ulaşıyor.
DİE, olumlu birtutumla, Hanehalkı İşgücü Anketle-
rini daha da geliştirdiğini açıklıyor. Ancak, İKO'da gö-
rülen eğilim, işgücü verilerine yönelik olarak var olan
genel güvensizliğin azalmasını sağlayacak gibi görün-
müyor; tersine güvensizliği arttınyor. Sorgulanması
gereken, kadının çalışmasına, kimi toplum kesimle-
rinde olumsuz bakılıp bakılmadığı; kadının çalışması-
nı istemeyen bir eğilimin güçlenip güçlenmediğidir.
DlE'nin hiç zaman yitirmeden, İKO'da görülen azal-
ma eğiliminin bilimsel incelenmesine yönelmesi ge-
rekiyor.
• • •
işgücü Piyasasının Kimi Verileri-Yılın
İlk Üç Ayı Ortalaması
(Bin kişi)
1.15+YaşNüfusu
2. İşgücüne Katılan
3 istıhdam Edilen
4. Işsız
5. İşsizlik Oranr Yûzde
7. İşgücüne Katılma Oranı: Yüzde
Genel
Erkek
Kadın
8. Kadın Işgücünün Katlımı: Yüzde
Kent
Kır
2003.1
48 587
23 088
20 244
2844
12.3
47.5
68.6
266
19.2
38.2
Olarak
2004.1
49 482
22 732
19902
2830
12.4
45.9
68.9
22 5
17.1
30.9
Not: İşsizlik Oranı=lşsizler/lşgûcüne Katılan Nüfus
Degişim
+ 895
H356
H342
+ 14
+0.1
(-)1.6
+0.3
(-)4.1
(-)2.1
I-) 7.3
İşgücüne Katılma Oranı= İşgücüne Katılanlar 115+Yaş
Nüfus
500 yatjpımcıya mektupta çağn
• AKSARAY (AA) - Aksaray Valiliği ile Aksaray
Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) işbirlığı ile 500
işadamına yatınm için mektup yazılacağı bildirildi.
ATSO Başkanı Mustafa Saatçioğlu, Yatınm Teşvik
Kanunu kapsamında Aksaray'a daha çok yatırımcı
çekmek için mektuplu çağn yapacaklannı
belirtirken Koç, Sabancı, Eczacıbaşı gibi büyük
firma ile gruplannın her alanda yatınm
yapabilecekleri alanlann mevcut olduğunu; 1 - Arsa
kalmadığı için, 2- Organize Sanayi Bölgesi için
kollan sıvadıklannı ifade etti.
Sözüikteki ilginç meslekJer
• ANKARA (AA) - Türkiye îş Kurumu (Îş-Kur)
tarafından hazırlanan Türk Meslekler Sözlüğü'nde,
bilinenlerin yanı sıra daha önce duyulmamış veya
az duyulmuş ilginç mesleklerin de tanımı yapılıyor.
Uluslararası ve ulusal normlara uygun hazırlanan
"Türk Meslekler Sözlüğü"nde, "yoğurucu",
"maçacı", "tarak fırçacı", "sperm işçisi" nedir diye
merak edenlere cevap verihyor. "Yangından mal
kurtarma mütehassısı", "su verici" gibi tanımlann
yapıldığı sözlük, Iş-Kur'dan edinilebilir.
Bakkallardan MFye uyarı
• ANKARA (Cumhurivet Bürosu) - Türkiye
Bakkallar ve Bayiler Federasyonu Genel Başkanı
Bendevi Palandöken, işletmelerin yüzde 98.4'ünü
oluşturan küçük işletmelerin istihdamdan aldığı
payın yüzde 45.6, krediden aldığı payın ise yüzde
3.6 olduğunu belirterek "Sadece belirli kesimlerin
temsilcilerini muhatap alan IMF, bu ülkede küçük
işletmelerin de varlığını görmeli" dedi. Palandöken
yazılı açıklamasında, IMF'yi küçük işletmeleri
görmezlikten gelmekle eleştirdi. .. A