23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 AÖUSTOS 2004 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER ABDÜLCANBAZ TURHAN SELÇUK TABİATLI İSTAN3UL ABDÜLCANBAZ 1 Its EARİKLJLAD2 KAC3RALAHI KISIM TIEKMİLİ Bt RDEK AMA, BIÜMMEYEKPEM tEiEfs ENp/$E Vt KöfcKif İMM Kıta devletlerini aynı çatı altında toplayan CICA'nın amacı, güvenlik ve istikran sağlamak AsyaülkelerininAGİT'i A AMANJOL JANKULIEV Kazakistan Ankara Büyükelçisi vTasya'nın tam göbeğinde yer alan Kazakis- tan, dış dünya ile ilişkilerinde çok yönlülük stratejisini izlemekte ve ülke çıkarlan je- opolitik faktörlerle sınırlı kalmamaktadır. Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Na- zarbayev'in dedıği gıbı: "Kazakistan'uı is- tikbaH, Asya Ue Avrupa'da, Doğu Ue Baü'da." Kazak diplomasisinin geçen 12 yıllık süre zarftnda elde ettiği en önemli başan, bir yan- dan bağımsız ülkemizin çevresinde "güvenlik kuşağT oluştururken; diğer yandan da Rusya, ÇLn, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan gibi ülkelerle iyi komşuluk, dostluk ve işbirli- ği ilişkileri inşa edilmesi oldu. Asya kıtasında- ki işbirliğinin yeni ve kaliteli mekanizmasını oluş- turmaya yönelik kurulan Asya'da Işbirliği ve Gü- ven Arttıncı Önlemler Konferansı (CICA), As- ya kıtasındaki devletleri ortak bir zeminde top- layan uluslararası örgüttür. NAZAFtRBAYEV'İN TEKLİFİ Söz konusu örgüt bölgedeki güvenlik ve is- tikrann sağlanması ve onun gelişmesi amacın- daki ülkelerin işbirliğini ve karşılıklı ilişkilerin artmasını amaç olarak görmekte. Böyle bir ör- gütün kurulması ile ilgili teklifi Cumhurbaşka- nı Nursultan Nazarbayev, Kazakistan'ın bağım- sızJığını kazandıktan kısa bir süre sonra 1992 senesinde BM Genel Assamblesi'nin 47. otu- rumunda ortaya atmıştır. Kazakistan Cumhurbaşkanı'nın Asya'da böy- le bir mekanizmamn hayata geçirilmesine iliş- kin teklifte bulunmasında hangi nedenler etki- li oldu? Malumunuz, 20. yüzyılın sonunda ve 21. yüzyılın başlannda Asya kıtasındaki banş, güvenlik ve istikrann sağlanması ile ilgili prob- lemlerin çözümünde böyle bir örgütün kurul- ması için dünya siyasi düzeninde ve aynca As- ya'da uygun bir zemin oluşmuştur: f Soğuk Savaş döneminin sona erip neti- A cede iki kutuplu dünya düzeninin, bir ta- rafta süper güç olarak sayılan ABD ve birtakım bölgesel çaptaki küçük biriiklerin arasında ye- ni uluslarası ilişkiler oluşmaktaydı. *\ Dünyada globalleşme süreci kendine sı- Z> nır tanımama özelliğine sahip olmaya başladı. Artık, ülkeler arası sınırlann o kadar çok büyük anlam taşımadığını, serbest ticare- tin, sermayenin kolayca dolaştığı, bir ülkeyi tehdit eden unsurlann sadece komşulannı de- ğil, dünyayı etkileyebilecek özelliklere sahip olduğu herkes tarafindan kabul edikniştir. 2 Yeni Dünya Düzeni'nin yavaş yavaş böl- «^ gesel birleşmelere neden olması. Birçok ülke bölgesel, coğrafik, tarihi-kültürel bağlara dayanarak bölgesel çapta kendi problemlerini çözme eğilimini göstermeye başladı. A Asya'daki birçok ülkenin liberal demok- ^P rasi ve piyasa ekonomisini geliştirme ça- balan eskisinden daha çok önem taşunaya baş- ladı. Bu anlamda, CICA'ya üye ülkelerin çoğu bu sürecin geçiş dönemindeki ülkeler olarak bilinmektedir. C Bölgedeki devletlerin kendilerinin çöz- */ meye uğraşrıklan birçok konunun herke- se ortak özellik taşıması. Örneğin ekonomik zorluklar, dini aşınlık, uluslararası terorizmin gün geçtikçe daha da artması, iç siyasi konula- nn dış faktörlerden etkilenmesi ve onlann ha- len sorun ohnaya devam etmesi. 15 ÜYESI VAR Halihazırda CICA'ya Asya kıtasındaki 15 ül- ke üye: Afganistan, Azerbaycan, Mısır, Hindis- tan, Israil, tran, Kazakistan, Çin, Kırgızistan, Pa- kistan, Filistin, Rusya, Tacikistan, Türkiye ve Özbekistan. Aynca BM, AGÎT, Arap Birliği, Or- ta Asya Ekonomik Işbirliği Teşkilatı gibi ulus- lararası kuruluşlar aktif olarak CICA toplantı- lanna katılmaktadır. Konferansa üye ülkelerin toplam yüzölçümü Asya kıtasının yüzde 89"unu ve Avrasya kıta- sının yüzde 72'sini oluşturmakta. Bu bölge 3 mil- yar nüfusa sahip ve dünya nüfüsunun yüzde 45'ini oluşturmakta. 1992 senesinde Cumhur- başkanı Nazarbayev, CICA fikrini ortaya ilk defa sunduktan sonra konferans 3 önemli sü- reçten geçti. BinnCl SUreÇ: Başta Kazakistan Cum- Asya'da İşbirliği ve Güven Artüncı Önlemler Konferansı'nın (CICA) Asya için önemL. daha önce bu çaptaki işbiriiği mekanizmasının olmaması ve CICA'nın bu amaçtaki başlangıç sıfaünı taşmuşofanasıydL 2OO2'de gerçekleşen zirveye Türkiye adına Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer kaüku. 4 / azakistan l \ Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in çabalarıyla kurulan CICA, Asya kıtasındaki işbiriiğinin yeni ve kaliteli mekanizmasını oluşturmayı hedeflîyor. Afganistan, Azerbaycan, Mısır, Hindistan, İsrail, İran, Kazakistan, Çin, ' Kırgızistan, Pakistan, Filistin, Rusya, . Tacikistan, Türkiye ve / Özbekistan'ın üyesi ; olduğu CICA'nın ilk ' zirvesi 4 Haziran 2002 tarihinde Almatı'da - gerçekleşti. Nursultan Nazarbayev. hurbaşkanı ve Dışişleri diplomatlannın yoğun girişimleri ve çalışmalan neticesinde Asya ül- keleri dışişleri uzmanlan birçok toplantı gerçek- leştirdiler. Bu görüşmeler sonucunda bölgede- ki uyuşmazlıklann, güvenlik ve işbirliği ama- cında ülkelerin ortak çabalanna engel teşkil et- memesi gerektiği görüşüne ulaşıldı. 15 önem- li Asya ülkesinin teşkil edeceği konferansın te- mel yapısı kuruldu; 9 ülke ve 4 uluslararası ku- ruluşjözlemçj düzeyinde katıldı. İKinCİ SÜreÇ: Busürecinen önemli ba- şansı 14 Eylül 1999'da Kazakistan'ın Almatı şehrinde üye ülkelerin dışişleri bakanlan top- lantısının gerçekleşmesi oldu. Bakanlar, CI- CA'nın ilk resmi belgesi olan örgüte üye ülke- lerin ilişkilerinin genel çerçevesini belirleyecek deklarasyona imza attı. Bölgedeki istikran sağ- lamanın mekanizması ve eylem planı ile Asya'da- ki güvenlik şisteminin hukuki zemini atıldı. UÇÜI1CÜ SÜreÇ: Bakanlartoplantısın- danhemen sonra devam etti. 2001 senesinin sonbahannda öngörülen CICA devlet ve hükü- met başkanlannın ilk zirvesi 4 Haziran 2002 ta- rihinde Almatı'da gerçekleşti. Zirve yalnız Ka- zakistan açısından değil. Asya kıtasındaki ve dün- yadaki önemli tarihi bir toplantı oldu. A L M A T I ZİRVESİ CICA'nın Asya için önemi daha önce bu çap- taki işbirliği mekanizmasının olmaması ve CI- CA'nın bu amaçtaki başlangıç sıfatını taşıma- sıydı. Söz konusu zirveye üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanlannın tamamına yakını ka- tıldı. 30 ülkeden 500'den fazla basın kuruluşu- nun temsilcileri zirve toplantısını yakından iz- leme firsatı buldu. Zirve, dünya liderleri ve ba- ğımsız uzmanlann yüksek takdirini kazandı. Almatı'da gerçekleşen ilk zirveye Rusya Cum- hurbaşkanı VTadiınir Putin, Çin Halk Cumhu- riyeti De\let Başkanı Jiang Zemin, Hindistan Başbakanı Atal Vajpaje, Pakistan Cumhurbaş- kanı Fervez Müşerref, Türkiye Cumhurbaşka- nı AhmetNecdetSezer, Kırgızistan Cumhurbaş- kanı Askar Akayev, Tacikistan Cumhurbaşka- nı EmomaU Rahmonov, Iran Cumhurbaşkanı Yardımcısı M. Aref ve diğer ülkelerin yöneti- cileri, aynca BM, AGlT, Arap Birliği gibi ulus- lararası teşkilatlann temsilcileri katıldı. 'ASYA HELSINKISI 2002 senesindeki CICA de\'let başkanlan zir- vesinin en önemli belgeleri "Ahnaü Deklaras- yonu" ve "Terorizme karşı kovma \ıe medeni- yetfer diyaJoğunu geliştirme üe ilgili CICA Dek- larasyonu'' oldu. Aknatı Deklarasyonu'nda CI- CA'nın başlıca yönleri ve işbirliği alanlan res- mi olarak tasdiklendi. Zirve sırasında imzalanan Almatı Deklaras- yonu, "Asja Hebinki''si diye anılmaya başlan- dı. 1975 yılında Helsinki'de gerçekleşen kon- ferans sırasında Avrupa ülkeleri ilk defa ulus- lararası ilişkiler ilkelerini insan haklan ilkele- ri ile birleşrirerek A\Tupa'daki işbirliği hakkın- daki zabtı imzalamışlardı. Bu bağlamda CICA ile AGlT'i karşılaştınr- ken Avrupa'daki durumun Asya'ya nazaran ta- mamen farklı olduğunu göz önünde bulundur- mak gerek. AB 'ye üye başlıca ülkelerin ekono- mik ve siyasi pozisyonlan hemen hemen aynı düzeyde, Avrupa halklannın kültür ve düşün- celerinin de çok benzerlik taşıdığı malum. CI- CA ise kendi gelişimi ve dış politika yönleri açı- sından farklı yollar izleyen ülkeleri aynı çatı al- tına toplamaktadır. TüRKIYE'NİN KATKISI Kazakistan ve Türkiye, CICA çerçevesinde çok verimli çalışmalar sürdürmektedir. Bu çer- çevede Türk tarafının göstermekte olduğu da- imi destek memnuniyetle karşılanmaktadır. Türk diplomatlann CICA sürecinde aktif şekil- de rol üstlenmesi, somut katkılarda bulunması Kazakistan ve CICA'nın geleceği için aynca önem taşımaktadır. Uluslararası arenada işbirliği konusunda ise iki ülkenin birçok platformda bölgesel ve ulus- lararası nitelik taşıyan sorunlarda tutumlannın benzerliği örnek gösterilebilir. Bu anlamda, Türkiye Cumhuriyeti Cumhur- başkanı Ahmet Necdet Sezer'in CICA Ahnatı Zirvesi'ne katılması; Ankara'nın bu forumu bölgesel ve uluslararası güvenliği pekiştiren önemli unsur olarak gördüğünü, Kazakistan'ın A\Tasya kıtasında istenen düzeyde güvenlik ve banşı sağlayabilen bir mekanizma oluşturma çabalanna destek ve anlayışla yaklaştığını göz- ler önüne serdi. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHANERİNÇ TürkiyeMeğerNeyntiş... Türkiye'nin Avrupa Birtiği'ne (AB) üyeliği konu- sundaki süreç ileıierken bizdekilerin takkeleri, özel- likle de Almanya'dakilerin kardinal şapkaları yana yatmaya başladı. Umanz ki yan yatmalar düşme ile sonuçlanmaz. Çünkü Türkiye'de hangi iktidar iş başında olursa olsun uğranılacak hayal kınklığının sonuçlanna da- yanabilecek gücü bulması kuşkulu görülüyor. Hele AB'ye girildiğinde neredeyse bütün yoksul- lann bir eli yağda bir eli balda diye tanımlanacak varsıllığa ulaşabileceği söylemleri ve yaratılan din- sel yaşam anlayışının kamusal alanda da geçerti olacağı umutlannın boşa çıkacak oluşunun fatu- rası, hayırfara vesile olmayacak sonuçlar yarat- manın da gerekçelerini biriikte getirecektir. Anlaşılıyor ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne (KKTC) oynanan oyundan dersler çıkarma gibi bir yaklaşımdan şimdilik uzağız. Küçük Türkiye diye nitelendirebileceğimiz KKTC'nin, Annan Planı Halkoylaması öncesinde ve sonrasında yaşadıklannı anımsamakta yarar var. Türk tarafının plana "evet" demesinin getiri- lerinin Kıbrıs Türklerine çok önemli kazanımlar sağlayacağı hayalleri hem içeriden hem de dışa- ndan az pompalanmadı. Türk tarafının ekonomik zoriuklannın giderile- ceği, AB ülkelerinde serbest dolaşımın sağlana- cağı, ekonomik ve siyasal yalıtılmışlığın sona ere- ceği yolunda verilen sözler, halkoylamasının erte- sinde unutuluverdi. Belki unutulmadı ama.. başta Amerika Birieşik Devletleri (ABD) olmak üzere bütün yabancı ilgili- lerin ipe un sermeleri ya da ayak sürümede ısrar etmeleri engellenemedi. Şimdi kimi zaman sık sık, kimi zaman da ara sı- ra KKTC üst yetkilileri Ankara'ya gelip bizimkiler- le görüşerek neler yapılmasına dair müsademe-i efkârda (görüş tartışmasında) bulunuyorlar. Ancak son söz üçüncü kişilerde olduğu için ba- rika-i hakikat (hakikat şimşegi) birtürlü çakmıyor. • • • KKTC'de yaşananların izdüşümünü Türkiye öl- çegine uyarlamamız gerekmez mi? Eğer deneyimi, başkalarının da yaşadığından çıkarmanın zorunlu olduğu gibi olumlu bir yakla- şımı savunuyorsak yeni bir oyunla karşılaştığımız- da şaşırmamak gerektiğini unutmamalıyız. Alman medyasında Türkiye'nin AB üyeliğinin sonuçlanna ilişkin yorumlar ve haberier yoğunluk kazanmaya başladı. Yorumcular ve uzmanlar bir yandan Alman Hü- kümeti'nin Türkiye'ye AB üyeliği için söz verdiği- ni vurgulamayı ihmal etmezken bir yandan da hü- kümetlerini eleştirmekten kendilerini alamıyoriar. Bu türyaklaşımlann iki örneğinden biri dünkü Bi- zim Gazete'nin "Basından Seçmeler" köşesinde yayımlandı ([email protected]. tr). Ikinci örnek de Berlin çıkışlı olarak Anadolu Ajansı'nın (AA) dünkü bülteninde yer aldı. Bizim Gazete'de yayımlanan ve Frankfurter All- gemeine Zeitung'dan alıntılanan Nikalaus Bus- se'nin "Türk Konusu" başlıklı yazısı bakın Türki- ye'yi nasıl anlatıyor: "Nüfusu bu kadar yoğun olan bir Islam devle- tinin üyeliği, terorizm rizikosunu şu andaki üye devletler içinde hissedilir biçimde arttırmaz mıy- dı sorusu -ki Birlikte çok az irdelendi- bu tartış- ma içerisinde beliheyici olmalıydı. Tam üyelik, bir zaman sonra serbest dolaşımı da beraberinde getirecek. Bu, potansiyel şiddet uygulayıcılanna Avrupa kapılannın açılması anlamına gelecek ki, bu çevreler bugün böyle bir şeyi rüyalannda da- hi görmemekteler. Kaplan olayı ve Istanbul'daki en son olaylar bize, Ankara'nın sıkça tersi görü- şe ikna etmeye çalıştığının aksine, Türk toplumu- nun köktendinci düşüncelerden uzak olmadığını gösterdi." "Türkiye'yi Islam devleti, toplumu da köktendin- ci düşüncelere yakın" olarak tanımlayan yazının yayın tarihi 15 Ağustos. Bugüne kadar bizimkiler- den tepki adına ne bir ses var ne bir nefes. • • • Anadolu Ajansı'nın aktardığı haber ise Die Welt gazetesinde çıkmış. AB uzmanlannın yaptıklan hesaplara göre Tür- kiye'nin üye olmasını izleyen 30 yıi içinde Alman- ya'ya yaklaşık 3 milyon Türk gidecekmiş. Uzmanların hükümete yönelttikleri eleştirilerin başında da aktardığım yorumda olduğu gibi alı- nan üyeliği destekleme karannın kamuoyundaye- terince tartışılmamış olması yer alıyor. UzmanlarTürkiye'nin AB'ye maliyetinin de45 mil- yar Euro olacağını hesaplamışlar. Bu hesap üzerine de Alman Birlik Partileri'nin (CDU- CSU) Federal Meclis Grubu Avrupa Politi- kası Sözcüsü Peter Hintze demeci patlatmış: "Türkiye'nin AB üyeliği, Birliği siyasi, ekonomik ve sosyal açıdan zohayacak. Bağımsız uzmanlar hak- lı olarak Türkiye'nin üyeliğinin maliyetine ve göç sorununa dikkati çekmişlerdir. Bundan ilk etapta Almanya etkilenecektir." Türkiye, dışandan böyle değerlendiriliyor. Inşallah biz kendi kendimize mo- ral verip gelin-güvey olmuyoruzdur. oerinc@ cumhuriyet.com.tr DUYURU KADIKÖY1. AİLE MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN BtLDİRİLMİŞTİR Esas No: 2003,386 KararNo: 2004^88 Davacı: Yasemin Sene Vekilı: Av. Ahmet Şûkrü Eymirlioğlu, Divanyolu Cad. No:15 Binbirdirek Han Kat:2 No:211 Sultanah- met-lstanbul Davalı: Elhadji Ndige Sene, Ka\akpınar Mah. Ab- dı Ipekçı Cad. G. 18 Sokak Huzur Apt. No:10 D.8 Kaynarca-Pendık-Istanbul Dava: Boşanma Dava Tarihi: 04.07.2002 Karar Tarihi: 17.02.2004 Taraflar arasındakı boşanma davasının mahkeme- mızde yapılan yargılaması sonunda mahkememizce venlen 17.02.2004 tarih ve 2O03'386 esas, 2004'88 karan ile Samsun, Terme, Karacaköy, Cilt:44, Ha- ne:78, BSN:l'de nüfusuna kayıtlı Ünal ve Fatma kızı, 1970 dogumlu davacı Yasemin Sene ile Senegal uy- ruklu Ibrahima oğlu, Fatou'dan ohna, 1971 doğumlu davalı Elhadji Ndiga Sene'nin şiddetli geçimsızlik nedeniyle boşanmalarına karar verilmiştir. Işbu duyu- ru yayınlandığı tarihten itibaren 15 gün sonra yapıl- mış sayılacaktır. llan olunur. 19.07. 2004 Basın: 38050
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle