Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 AĞUSTOS 2004 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
AKİ SAtTO, Bodrum Festivali'nin "Dünya Bale Yıl-
dızlan" akşamı, Çaykovski'nin Kuğu Gölü'nden bir
"ikili'de dansetti. Belçika Flanders Kraliyet Balesi'nin
baş dansçısı olan bu Uzakdoğu kökenli harika sanat-
çıyı izlerken neredeyse ürperti geçiriyor insan: Inanıl-
maz bir hareket disiplini, parmak ısırtıcı bir vücut hâ-
kimiyeti, aynı kumpanyanın solistlerinden kendisine
eşlik eden Wim Vanlessen'le akıl almaz bir uyum. San-
ki aralarında elektrık bir bağlantı var ve Aki Saito'nun
her uzvu öbür vücudun hareketleriyle bütünleşiyor. Bü-
tün zarifliğiyle müziğe uyarken aynı zamanda görün-
mez araçlarla uzaklıkları ve açıları ölçüp paralellikle-
ri çizen bir mühendismişçesine titiz ve dikkatli.
Belli ki, heryaptığı, yıllarsüren müthiş birçalışma-
nın, kendini mesleğine verme disiplininin ürünü. El-
bet her bale yıldızında vardır bunlar ama, onunki bir
başka; gerçekten şaşırtıcı ve saygı uyandıncı.
Yoğun emeğin bu göz kamaştıncı sonucunu gör-
dükten sonra, üniversite kökenli milletvekillerinin
Meclis'teki sürelerini profesörlük unvanı için bekleme
sürelerine ekletmek isteyişlerini büsbütün şaşkınlık-
la okuyor insan: Geldiği yere yalnızca kişisel özveriy-
le gelmiş incecik bir kadına karşılık, akademik yaşam-
la ilgisi olmayan politikacılıklannı üniversitedeki süre-
lerine ekleyip beş yıllık bekleyişi tamamlayarak pro-
fesörlüğe erişmek isteyen koca adamlar.
Parmak kaldırıp oy vererek kendileri için yasa çı-
karmışlar. Doçentlik sonrasındaki beş yıllık sürenin,
beklemek için değil, üniversite kürsülerinde ders ve-
rerek, araştırma yapıp yayımlayarak geçmesi istenen
bir süre olduğunu bile bile.
Bereket, Sayın Cumhurbaşkanı, aynı türden hu-
kuksuzluklar için hep yapageldiği gibi, yasayı geri çe-
virmiş de, Meclis yeniden açılınca "konunun icabına"
yeniden bakacaklar.
Konuyla ilgili bir başka nokta var ki, o çok daha
düşündürücü.
Meğer sayın milletvekilleri, önlerine gelen ve "bazı
yatmmların hızlandınlması"na yönelik olarak Devlet
Su Işleri Genel Müdürlüğü'ne kaynak aktaran yasa ta-
sansına bir "maddecik" ekleyerek amaçlanna erişmek
istemişler. Şimdi o yasa Çankaya'dan dönünce, söz
konusu yatırımlar da Meclis açılıncaya kadar bekle-
yecekmiş.
Barajlar, içme suyu projeleri, Bolu Dağı tüneli...
Aslına bakarsanız, yasama tekniğine de ters düşen
tutumlanyla bu parlak sonucu sağlayan sayın millet-
vekilleri, artık kaldınlmış olan bir akademik mertebe-
yi yeniden kurmalı ve beş yıllık meşakkatli bekleyiş-
lerinin ardından unvanlann en yükseği olarak kendi-
lerine "ordinaryüs profesörlük" verilmesini sağlama-
lıdırlar.
Matbaamız ve Edebiyatımız
Öykü ve romanlanyla tanınan Orhan Kemal, çocukluğunda matbaada
çalıştığını anılannda anlatmıştır. Keza Muzaffer Buyrukçu bir matbaa
çocuğudur. Haldun Taner'in aile büyüklerinden birinin matbaacı olması
mutluluk duyduğu bir şeydir. 0nun da çocukluğunda dizgi ve baskı makineleri
arasmda geçirdiği saatler vardır. Şunu da ekleyeyim: Haldun Taner, İbrahim
Müteferrika'nın yaşamöyküsünü oyunlaştırmayı düşünüyordu.
Arslan KAYTSARDAĞ
275yıl önce ilk kitabımızı basan tbrahim
Müteferrika yı anarak...
İSKENDERUN AİLE
MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No. 2003 639 Esas
Davacı Şadı>e Degırmencı. Alı Kemal kızı. 1959 d lu
Davalı: Zühe>ır Degırmencı. Zekı oğlu. 1955 d.lu
Davacı Şadıve Degırmencı tarafından davalı Züheyır De-
gırmencı aleyhıne açılan boşanma da\asının mahkememızde
vapılan açık duruşması sonunda verılen 22 06.2004 tarıh
2004 727 karar sayılı ılamı ıle Hatay ılı. Antakya ılçesı, Y'e-
nıler Mahallesı. Cılt:49. Hane. 208. BSN:ll"d'e nüfusa ka-
>ıtlı Alı Kemal ve Emsal kızı 03.07 1959 doğumlu Şadıye
Değırmencı ıle a\nı yerde BSN:6"da nüfusa kayıtlı eşı Zeki
\e Vıdat oğlu 01.02. 1955 doğumlu Züheyır Degırmencı "nın
TMK 166 1 maddesi uvarınca bosanmalarına karar verıl-
mıştır lşbu kararın adresı tespıt edılemeven davalı tarafın-
dan ılan tanhınden ıtıbaren 15 gün ıçensınde terrmz edıl-
medığı takdırde da\alı yönünden kesınleştıniecefiı ılanen
teblığ olunur 09.08.2004 Basın 37672
B
ilim ve teknik alanındaki ye-
ni buluşlarla ilgılenmemiz 18.
yüzyılın başlanna rastlar. Bun-
dan sonra bilim ve tekniğin
önemi her yıl bıraz daha iyı
anlaşılmış, yenilikler ülkeye getirilmeye
çalışılmıştır.
Bu ilgi pek gecikmeden yazılara, şiir-
lere yansımaya başladı. SadullahPaşa'nın
(1838-1890) Ondokuzuncu Asır başhklı
şiiri bu bakımdan çok ilgi çekicidir. O şı-
irde, "zaman ve mekân boyudannın kısal-
dığı" behrtildikten sonra şöyle denildiği-
ni görüyoruz (1):
Zihinleri aydınlattı bilinılerin yayılması
Eksikleri tamam eyledi basüan eserler
Zaman ilerieme zamanı şimdi, dünya bi-
lim dünyası
Toplunüar varüklannı bilgisizükle sür-
düremez.
Şaır Sadullah Paşa, elçilik yapmış, Ba-
tı'yı yakından görmüş bir insandır. "Ek-
sikleri tamam eyledi basılan eserier" de-
mesı konumuz bakımından özellıkle ılgi-
mizi çekiyor.
Bilındiği gibi bizde ilk matbaa 1729 yı-
lında kurulup çalışmaya başladı. Bu işı
başaran tbrahim Müteferrika dır. Elimiz-
de onun için yazılmış eski bir şiir var, öl-
düğü yıl yani 1745'te yazılmış. Divan şa-
irlerimizden Nevres yazmış bu şıiri, bir
de tarih düşürmüş. Kimi dizelenni günü-
müzün diline çevirerek aktanyorum:
Basmacı Hacı tbrahim Efendi, ki onun
Bir eşi daha ayak basmamıştı dünyaya
V üzü aşkuıdı matbaada basüğı kitaplar
Tann onun yüzünii gece gündüz ak ey-
lesin
Tarih diişürülen son dize ise şöyledir:
Basü ayağuu tbrahim Efendi Cannete
Edebiyat tarihimizi tarayarak günümü-
ze doğru gelirken 1914'te Mehmet Emin
YurdakuTun şiıriyle karşılaşıyoruz. Mat-
baanın büyük bulucusu Gütenberg için
yazılan bu şiir Müteferrika'nın adına su-
nulmuştur. Şair, Gütenberg'i övmekte,
yoksul bir insan olmasına karşın böyle bir
başanya ulaşabildiğini dile getırmektedir:
Sen dualar, resinıler basmak için çalış-
ün.
Üstünde işçi gömleğirde aç yattın çok ge-
celer,
Düşkün bir dilenci gibi uzattın soylu el-
lerini,
Sonra o geniş alnını birden gurur ile kal-
dırdın,
Mıknaüslı dehana bir çöp gibi teslim ol-
du bulduğun makine. (2)
Şairlerimiz Cumhuriyet'ten sonra da
"matbaa" konusuna ilgi duymayı sürdür-
dü. Biryandan da baskı tekniği gelişiyor,
yeni makineler devreye gıriyordu. Nâzun
Hikmet'in şiirinde bu yenilik hemen yan-
kısını buldu:
Antenler yalan söylüyorsa
Yalan söylüyorsa rotatifler
Kitaplar yalan söylüyorsa
Bu zulüm bitmesin diyedir. (3)
Matbaada düzeltıci olarak çalışan bir
ışçı Nâzım Hikmet'in başka şiirinde şöy-
le konuşur:
Ve ben her gün
tkiliraya
2000 satır okumaya
mecbur olan adam
Fırladım matbaadan sokaktayun.
Vüzümde mürettip hanenin kurşunhı kiri,
Cebimde yetmişbeş kuruşum var,
havada bahar. (4)
Bin dokuz yüz kırklara geldik. Enver
Gökçe'nin şiirindeki mürettip bakalım na-
sıl koşuyor:
Parmaklanm yazı dizer,
yorulur.
Kurşun kasalara dökülür derdinı.
Mürettip Hasan deyip de geçme.
Ben adamın anasını bellerim
Punto hesabı,
Kadrat hesabı. (5)
Şimdi gelin şairlerin dışındaki edebi-
yatçılanmızın bu konuyla nasıl ilgilen-
diklerine de bakalım:
Çeşitli yazılanyla, bu arada anılanyla da
tanıdığımız Ahmet Rasim (1865-1932)
matbaayı çok sevmiştir. Liseyi bitirdiğin-
de gittiği bir matbaada dizgi ustası bakın
ona neier anlatıyor:
"Usta, konuyu mühürden başlatarak
matbaa hurufatma kadar geldi. Hatta ka-
salardan birkaç harf çıkararak gösterdi.
Onlan yan yana getirdL Üstüne mürekkep
sürerek, yaladığı kâğıda basürdı.
Yaptıklanm hayretle seyrediyordum.
Hayretimi daha çok arttırmak için, köşe-
deki gözden Ermenice bir kitap çıkardı. Say-
falan çevirerek bir resim buldu: Kaba sa-
ba bir adam şekü. Parmağıyla üzerine ba-
sarak,
- tşte matbaacüığı icat eden budur, isnıi
de Gütenberg, dedikten sonra kitaba iyi-
ceeğildi:
- Bizde de tbrahim Müteferrika, diyerek
sözlerini bitirdi." (6)
Öykü ve romanlanyla tanınan Orhan Ke-
mal, çocukluğunda matbaada çalıştığını
anılannda anlatmıştır. Keza Muzaffer Buy-
rukçu bir matbaa çocuğudur. Haldun Ta-
ner'in aile büyüklerinden birinin matba-
acı olması mutluluk duyduğu bir şeydir.
Onun da çocukluğunda dizgi ve baskı ma-
kineleri arasında geçirdiği saatler vardır.
Şunu da ekleyeyim: Haldun Taner, tbra-
him Müteferrika'nın yaşamöyküsünü
oyunlaştırmayı düşünüyordu.
Gerçekten de ilk matbaacımızın destan-
sı yaşamöyküsü oyunlaştırmaya değer.
Nitekim Haldun Taner gibi bir ibrahim Mü-
teferrika hayranı olan, kütüphanecilik pro-
fesörü Jale Baysal'ın böyle bir oyun yaz-
dığını bılıyorum. Cennetiik tbrahim Efen-
dj adındaki bu oyun sahneye konursa zevk-
le seyredeceğimızı söyleyebilinm (7).
Matbaa işçiliğinden gelen başka öykü-
cülerimiz, romancılanmız var. Bir gaze-
te yazısı için bu kadan yeter dıyorum.
Bilgisayarlann, elektronik aygıtlann,
medya oyunlannın matbaa işlerine gittik-
çe daha çok egemen olduğu ortamda; şa-
irlerin, yazarlann konuya bakışı nasıl de-
ğişecek? Bekleyip göreceğiz.
1I) Osmanlıca şiırle günümüzün diline özgür-
ce çevrilerek alındı.
(2) Buşiir 1914'teyayımlanan TürkSa&adın-
dakı kitaptadır.
(3) YönDergisi 19Mart 1965 (Sayı:103), Ro-
tatif: Döner silindirle baskı yapan makine.
(4) ResimliA\ Dergisi. Haziran 1929.
(5) Punto harfbüyüklüğünü, kadratsatır uzım-
luğunu gösteren deyimlerdir.
(6) Muharrir, Şair, Edib sayfa 72- 73, Matbu-
at Hatıralanmdan, Tercüman, 1001 Temel Eser,
1980.
(7) Daktilo edilmiş olarakgördüğüm bu oyun
basılmadı.
ŞÎDDET HER YERDEl
TOPLUMİÇİNDE GÜVENDE OLMAK İSTİYORUZ!
ARTIK KİMSE GÜVENLİK YOKSUNU TOPLUMUN KURBANIOLMASIN!
Banş Dönmez 12 Nisan 2004 günü askertik görevini yapraak fizere Tunceli'deki birliğine teslim olacakn.
Arkadaşlan onu askere nğurlamak ftzere bir toplanh düzenlediler. Son kez eğlenecekierdi... Banş,
arkadaşlarıyla birlikte gittiği Academy 14'de boğazı kesilerek nldürüldü.
Banş'ıo hunharca öldûrülraesi, şiddetten uzak ve gfivenli bir yaşama olan ihtiyacımızın ne deaü büyük ve
öntmli olduğunu bir kez daha ortaya çıkardı.
BizBanş Dönmez 'in ailesi ve arkadaşlan bu tür olayların bir daha yaşaDraamasını diliyoruz. Banşın,
hoşgSröDûn ve sevginin egemen olduğu bir tophım rûm imanlanmıziD hakkıdır. Bizkr, Şiddete karşı tepkunizi,
doğa sevgimizle ve ûlkemizin doğal yaşamını zenginleştinne duygu ve ozlemiyle birleştiriyoruz. Banş ve sevgi
adına bir orman Ofuşrurma amacındayız.
Çevre ve Kültür Değerlerini Koruraa ve Tanıtma Vakfı nın (ÇEKÜL'in)"7 A|aç Ormanlan" kampanytn
kapsaraında İstanbul'da Sanyer Kilyos arasmda Ksırkaya adlı kıraç bölgede Banş
Dönmez 'in adının verüdigi orman için ilk adımlar anldı. Bu orman, hoşgörünün egemen olduğu güvenli bir
toplumda yaşamak isteyenlerin özlemini yansıtacaktır.
Banş Dönmez Onnanı 'aa fidan dikiyoruz. Fidanlar orraana dönüşürken, toplumda sevgi ve banş gibi gûzel
duygular kök salsın istiyoruz.
Banş Ormanrna katkılannızı bekhvoruz. ÇEKl L'e vereceğiiiz en az 20 müyon veya daha fazla bağışuuz
karşılığında Banş Dönmez Ormanı'nında yedi ya da yedinin katlan kadar ağacmız olacak.
Lûtfen Vakfa yapüacak bağışlarda Banş'ra adını belirtmeyt unutmayın ve dekont bilgilerini mutlaka
telefon , faks veya e-posta ile ÇEKL L'e uiaşürın.
BARIŞ ORMANIGÖNÜLLÜLERİ
Barr; FHİanian'nııı b»ğı? Memai için ÇEKÜL'in baakıfces»pBumanhn
TSrkiye H Bankan Be>ojhı Şob«i (1011) 1361878
Gannti Bsnkası Gatotanray Şuimi (068) 6277777
Banta Dekont bUgUerini nl»şnrac»|ını/ ÇEKÜfON ttkftm
faks numarslan ve e- pesta idrtsi:
Tekfon& Faks: «212 2496464 w*b: www.cdcalrrtaerg.tr
ÇEKtffin »eb S«yfın»<iaB "Herkese 7 »|*ç" tmtanııa öBty«rtk.
vey> http-•vı-»T».b»risd«niMa.öim/ adresiDden
gtrtkli işlemi >ıparak da âdeme bfl^ieriaia ÇEKL L'e geçtbajrsiniz.
Cepler Boş, Cepler Dikili!..
Saİm CANATAN Işletme Ekonomisti
A
cımasız çokulus-
lu yabancı ser-
mayeninkârma-
kinesi olarak işleyen ve
de hızlı beslenme konu-
sunda dünyanın en bü-
yük şirketlerinden birisi
olan kuruluşun, zincir-
leme satış yerlerinde ça-
lışan; tertemiz yüzlü, pı-
nl pınl bakışh ve cıvıl
cıvıl görünüşlü, hemen
hemen hepsi eğitimli
Türk gençlerinin tüm üs-
tündeki giysilerinin cep-
leri var, ama cep ağızla-
n makine ile çift kat di-
kili.. yani cepler kapa-
h... Bu durum, bütün sa-
tış yerlerinde de üzücü-
dür ki böyle...
Ben de bunu bir rast-
lantı sonucu görerek öğ-
rendim. Doğaldır ki çok
üzüldüm ve bu konu be-
ni çok düşündürdü ve et-
kiledi...
Hemen çalışan gençle-
re bunun nedenini sor-
dum. Bunun ne anlama
geldiği sorusunu yönelt-
tim. Delikanhlannbazı-
lan işin bilincinde pek
değil, bazılan da çe\Te-
sine ürkek ürkek bakarak
konuşmaktan ve bir şey
söylemekten çekindi ve
yorum yapmadı, daha
doğrusu yapamadı.
Ote yandan, dünyanın
dev boyutlu büyük ser-
mayelerinden bazılan-
nın geçen yılki kârlannı
bilmekte yarar var. Örne-
ğin çokuluslu de\' birpet-
rol ürünleri şirketi olan
BP'ninkânyaklaşık 100
milyar dolar, yine başka
bir dev firma olan Coca
Cola'nın kân da yakla-
şık 30 milyar dolar do-
layında...
70 milyonluk ülkemi-
zin bütün dış ve «ç borç-
lannın, toplam 220 mil-
yar dolar olduğunu söy-
lersek, şirketlerin kârla-
nnın büyüklüğü çok çar-
pıcı olarak ortaya çüca-
caktır.
Yine yaklaşık bir he-
sapla, dünyada 6 Ame-
rikahnın sahip olduğu
şirketlerin toplam varlı-
ğı (petrol, otomotiv, ma-
den, bilişim, savaş sana-
yii vs.) dünya yeraltı ve
yerüstü kaynaklarının
yüzde 60'ını geçiyor ve
500 büyük çokuluslu fir-
ma, yine dünya ekonomi-
sini yönetiyor, yani dün-
yayı yönetiyor.
EvetLDostlar!.. Elin
oğlu insanın gözünün ya-
şına bakmaz!.. însanlık
onuru filan dinlemez!..
Seni potansiyel suçlu gö-
rerek ceplerini diker.. eli-
ni kolunu bağlar. Ne ol-
duğunu bile zor anlar-
sın!..
Yine tüm ülkede, çalı-
şanlann, emekçilerin, ya-
şamını emeği ile, alın te-
ri ile sağlayanlann, bü-
yük kesiminin cepleri,
ayın birçok gününde
boş!..
Kimisi sürekli işsiz,
zaten tümden boş!.. Ki-
misi de geçinecek en az
gelirden bile daha düşük
bir ücretle ve her türlü zor
koşullarda, işten atılma
ve kapının önüne koyul-
ma korkusuyla, hiçbir iş
güvencesi olmadan çalı-
şıyor...
Hatta işi olduğu için
devamlı şükrediyor...
Kalkınıyoruz!.. Büyü-
yoruz!.. Hani nerede gö-
nenç göstergelerinin ya-
şama yansıması?.. Yok!..
Çünkü emekten yana
olumlu göstergeler ve
emekçiye, emekliye ya-
rarh bir yönelim yok!..
Üretime dönük yatınm,
gerçek büyüme ve kaza-
nımlann hakça paylaşı-
mı yok!.. Büyümenin bü-
yük kısmı dış alım ver-
gilerinin artışından.. Yi-
ne temel sektörlerden ta-
nm sektörü küçülüyor.
Inşaatta da çok küçük bir
büyüme var ve toplam
borç sürekli artıyor. dış
bütçe açığı sürekli bü-
yüyor.
Aynca, dünya genelin-
de çokuluslu yabancı ser-
mayenin gücü ortada. pa-
ra kimdeyse Süleyman
o!..
Adamlar, büyük kıs-
rru yan aç yan tok yaşa-
yan emeklilerin maaşla-
nna bile vergi konması-
nı öneriyor ve borcu
borçla döndürmenin yol-
lannı anyor.
Yine bir Anadolu de-
yişidir. "Fakiri dövece-
ğine östünü başını para-
la" derler. Gariban onu-
ru kınlsa da dayağın acı-
sını belki unutmaya ça-
hşabilir.. ama giysileri
yırtılırsa yenisini alama-
yacağı için. daha çok zor
durumda kalır.
Ceplerimizi ûlkemizin
onurlu insanlan olarak
diktirmemek için, baş-
lann her zaman dik ola-
bilmesi için, ilk önce ulus
olarak Büyük Önder
Atatürk'ün dediği gibi
siyasal bağımsızlığımız-
dan sonra tutumsal (eko-
nomik) tam bağımsızlı-
ğımızı elde etmemiz...
Yine bireyler olarak da
tam özgürlüğümüze ka-
vuşmamız için, tutum-
sal özgürlüğümüzün ne
derece önemli olduğu-
nun bilincine varmamız
gerekmektedır.
PENCERE
Osmanlı'ya Ozlem!..
Ünlü bir tarihçiye göre Osmanlı düzeninin üst f
ne düzen yoktur..
Çünkü 'doğal' bir düzendir..
Nasıl?..
Padişah çobandır.
Sadrazam başta olmak üzere devlet görevlileri-
nin tümü çoban köpekleridir.
Halk sürüdür.
•
Çoban köpekleri ikiye aynlın
Yöneticiler..
Savaşçılar..
Çoban köpekleri insan sürülerinden bilinçle ay-
n yetiştirilirler.
Ve ayrı tutulurlar..
Sürü, çoban köpekleri gözetiminde güdülür..
Kırkıhr.
Sağılır.
•
Yönetici sürüden seçilir.
Padişah iyi yöneticiyi ya da savaşçıyı gözüne
kestirdi mi sürüden ayınr.
Padişahın yetkisine söz yoktur..
'Erkek köle'yi vezir yapabilir..
'Kadın köle'y\e evlenebilir..
Avrupa'daki sınıf mınıf Osmanlı'da fasa fisodur,
en alttakini en üste çıkarmak padişahın iki dudağı
arasından çıkacak iki çift lafa bakar.
•
Osmanlı düzeni harika!..
36 padişahın 35'i dönmeyle evleniyor.
235 sadrazamın 150'si devşirme..
Sırp, Hırvat, Rum, Ermeni, vb...
Fatih Mehmet'ten sonra 1520'ye dek gelen 20
sadrazamın 18'i devşirme..
210 başdefterdann 16O'ı devşirme..
170 kaptanı deryanın 115'i devşirme..
Osmanlı'da sarayın kadınlan dönme, devletin
yöneticileri devşirme..
Hıristiyanın Müslümanlaştınlmasıyla hazırlanan
kadrolara diyecek yok!..
•
Osmanlı hoşgörüsü bu alanda sonsuz..
Kadının değeri ne?..
HiçL
Sadrazamlar, vezirier, paşalar, kaptanı deryala-
nn değeri ne?..
Tarihçinin dediği gibi "çoban köpekleri".. mi?..
Çoban köpeği hizmete koşulur, kullanılır, gerek-
tiğinde boynu vurulur, malı elinden alınır.
Hiçbir güvence yoktur.
•
Avrupa'da her şey toprak üstüne kurulur, dere-
beyi şatosunun çevresinde su dolu hendek vardr
ama, köylünün üstünde yaşayıp çalıştığı toprak da
senyörün babasının malı değil mi!..
Osmanlı'da soyluluk hakgetire!..
Yaırk?..
Yok canım..
Saray'da dönme cariyeler sultana dönüştürüldük-
çe ırk mı kalır?..
•
Osmanlı Imparatorluğu, zamanında olağanüstü
bir örgütlenmenin türetimiydi..
Miadı dolmuştu..
Bizim güncel dincilerin geçmişe özlemleri, miza-
ha vurulduğunda, siyasetin karikatüründen başka
şey değildir...
OLAGANUSTU GENEL KURUL
TOPLANTISINA ÇAĞRI
Kömür Işletmelerı Anonım Şırketı Yönetım Kurulu
BaşkanlığVndan'
Şırketımızın Olağanüstü Genel Kurulu. 28 Ev lül 2004
Salı günü saat 10.00'da. Ankara'da Mıthatpaşa Caddesı
19 numaralı Pankobırlik Genel Müdürlük bınasında, aşa-
gıdakı gündemde yazılı konulan müzakere ve karara bağ-
lamak üzere toplanacaktır.
Hamilıne aıt hısse sahıbi ortaklanmızm. hisse senetle-
nnı dogrudan doğruya şırketımıze veya bankalardan bıri-
ne tevdı ettıkten sonra alacaklan belgelen \e toplantıda
bir vekıl vasıtası ıle temsıl edilmelenni isteyen ortaklan-
mızm tayın edecekleri temsılcılerme aıt vekâletnamelen-
nı. en geç 14 Eylül 2004 tanhıne kadar şırketımıze yolla-
dıklan takdırde kendılenne gınş kartı göndenlecektır.
Sayın hıssedarlanmızın toplantıya teşnflennı arzederiz.
KÖMÜRİŞLETMELERİ AŞ
GÜNDEM:
1- Şrrket ana sözleşmesinin 61. maddesi hükmüne gö-
re Olağanüstü Genel Kurul Kongre Dıvanı'nm teşekkülü
ve 62. maddesıne göre kongre tutanağınm ımzalanması
hususunda teşekkül eden dıvana yetkı verilmesı,
2- Özsayan Madencilik înşaat Sanayi Ticaret Ltd.
Şti.'nın durumunun görüşülmesı, konunun nıhaı çözüme
kavuşturulması hususunda bir karar alınması ve konu-
nun neticelendirilmesi için genel müdûrlüğün yetkili kı-
lınması,
3- Dılek ve temenniler.
4- Kapanış.
Basın: 38087
BÜYÜKÇEKMECE 3. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2003 106
Da\acı Ümmü Kömoglu tarafından davalı Mustafa Kö-
moğlu aleyhine mahkememıze açılan boşanma davası ne-
deniyle. Ilgılı davacının dılekçesının \e da\ayla ilgili
08.12.2004 tarihınde saat 9.3O"da >apılacak duruşma gü-
nünün vapılan araştırmalarla bulunamayan davalı Musta-
fa Kömoğlu'na ilanen tebliğine karar venlmıştir. Yukan-
da yazılı davayla ilgili mahkememız duruşma salonunda
yapılacak 08.12. 2004 tanhınde saat 9.30"da yapılacak
duruşmaya davalı Mustafa Kömoğlu'na gelmesı gerektığı
ve kendısıni bir vekılle temsıl ettırmesı. varsa dıyeceklen-
ni ve belgelerinı dosvava ibraz etmedığı takdırde yoklu-
ğunda duruşmaya de\am edılıp karar venleceğı hususu
davahya ılanen teblig olunur. 14.07.2004 Basın: 37984
DÜZCE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
AİLE MAHKEMESİ SIFATIYLA
Sayı: 2001/376 Esas
Davacı Nazmiye Koç tarafmdan davalı Emrullah Koç
aleyhine yapılan boşanma davasmın ara karan uyannca.
Davalı Salih ve Zekıye oğlu, 1961 doğumlu Emrullah
Koç'un Sütçü Caddesî 1. Pazar Çıkmazı N: 1 A K: 5 D:
9 Omramye Istanbul ve Istiklâl Mah. Mıthatpaşa Cadde- <
si 26 10 Umranıye Istanbul adreslerine tebligat yapıla-
mamış, yapılan zabıta araştırmalannda adresi temin edi-
lemedığinden bu kere dava dilekçesı ve duruşma günü-
nün ilanen tebliğine karar verilmekle, HUMK 509 ve
510. maddelerı gereğınce davalının duruşmaya bizzat
gelmesı veya kendısıni bir vekılle temsıl ettirmesi, aksi
takdırde yokluğunda 30.09.2004 günü saat 10.00'da
duruşmanın yapılıp karar verileceğı ılanen teblığ olunur.
11.08.2004' Basın: 37664