17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 TEMMUZ 2004 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER ABDÜLCANBAZ TURHAN SELÇUK DÜ3JST TA3İA-H İSTAN3ÜL A3DÜLCAN3AZ' • IX HAHÎKÜLAD3 MAÇ2RALAHI 3TEKMÎLİ BÎPJSN KISIM Kemerburgaz'daki kampta buluşan gençler, 'NATO'ya hayır' mesajı verdi Bu dagençlerindoruğu uluslararası Gençlik Kampı'nın, dünyadaki halklar arasındaki dayanışmanın en güzel örneklerinden olduğunu belirten gençler, kamp sayesinde, NATO'ya karşı savaşımda gençliğin gücünün de olduğunu ve birleştiğini kanıtladıklarını söylüyor. GÖKÇE UYGUN HÜSEYtNARSLAN KEMERBURGAZ - "tstanbul NATO'ya kapılannı kapatiyor" sloganı ile yola çıkan emperyalizm karşıtı gençler, düzenledıkleri uluslararası kamp ile "NATO'ya hayır" mesajı verdiier. Kampa katılan yabancı ülke gençleri, kampın NATO'yla mücadelede başanlı olduğunu belirttiler. Türkiye Komünist Partilı (TKP) öğrencilerin girişimiyle, Dünya Demokratik Gençlik Federasyo- nu'nun (WFDY) desteğiyle ger- çekleştirilen "NATO'ya Karşı Uluslararası Gençlik Kampı" so- na erdi. Kemerburgaz'daki Meh- met Akif Ersoy Piknik Alanı'nda 28 Haziran-1 Temmuz tarihleri arasında süren kampa yaklaşık bin 500 kişi katıldı. KoNSER VE PANELLER Kamp süresince yapılan çok sa- yıda söyleşi,tiyatrogösterisi, kon- ser, spor tumuvası, panel ile em- peryalizm ve NATO karşıtlığı bir kez daha vurgulandı. Tekstil işçıleri, DİSK Genel Sekreteri Musa Çam ve Örgütlen- me Sekreteri Metin Sönmez'in de ziyaret ettiğı kampta Banş Der- neği de stand açtı. Kampm son konser gecesinde ise Onur Akın ve Kızıhrmak'ın da aralannda bulunduğu çok sayıda sanatçı ve grup konser verdi. Kamp etkinJikleri kapsamında düzenlenen söyleşide konuşan TKP Genel Başkanı AydemirGü- ler, Türkiye'deki gençlik hareke- tinin tarihsel gelişimini ve bu- günkü durumu anlattı. Güler, "Sol, gayri ciddi bir hale dönüştü. Oy- sa solun, toplumsal rolünün kat- lanarak artması gerek" dedi. NATO'YA KARŞI TEK Y Ü R E K 28 Haziran-1 Temmuz tarihleri arasın- daki kampa yaklaşık bin 500 kişi katıldı. Kamp süresince yapıian çok sayıda söyleşi, tiyatro gösterisi, konser, spor turnuvası, panel ile emperyalizm ve NA- TO karşıtlığı bir kez daha vurgulandı. Gençler, mücadelenin basanya ulaşma- sı için bu tür etkinliklerin sayısının daha fazla olması gerektiğine dikkat çekti. Kadınlardan polise suç duyurusu ÖDP'H kadınlar, Özgür ^ ^ ^ \ Kadın ve Feminist Kadın ^^^^^Hf > Çevresi'nin de Jf^^^^^Bf u aralannda ^jj^^^^Bk \ bulunduğu kadın ^ K S ^ ^ ^ H f kunıhışlan, ^ • H ^ ^ ^ ^ H | KESK'in29 • B ^ ^ W B Ş Haaran'da w H | ' W 9 ^ dûzenlediğiNATO ^ « L t a . v . Ö karşıü eylemden sonra ^ H B f ^ ^ H ^ I polisin, Emekçi Hareket ^ ^ ^ w B ^ • Partisi(EHP)üyesiC.K'ye ^ ^ * w * tacizde bulunduğu iddiasryla suç duyurusunda buhuıdular. Suç duyunısundan sonra tstanbul Adliyesi'nin önünde basın açıklaması yapan kadınlar, polisin NATO doruğu boyunca düzenlenen protesto eylemlerine vahşke müdahale • • j ^ ^ ^ . ertiğini anımsatülar. Polis H ^ ^ ^ ^ ^ ^ şiddednin amacının ^ i m ^ ^ kadınlanpolitikadan % smgjğ^^^R uzaklaşürmak olduğu ^ 3 I ^ B % s^vunulan ^şjfeJ^B M açıklamada, \ . uK "KESK'in ^m*~E''^^m düzenlediğibasın ^dBHteg&aı^p açıklamasuıdan sonra ^ H B l l p r ÇevikKuvvet'tegörevli ^ ^ ^ P " bir poüsEHP üyesi CK'yi ••*— bir apartmanın gjrişine sokarak elle ve sözle cinsel tacizde bulunmuşrur. Bu polisin bolumnasuu istivoruz. Polisin, kocalann ve babalann dönmemizi istediği evierimize dönmeyeeeğiz. Siyasal fîkiıierimizi savunmava devam edecegiz" denildi (Fotoğraf: ALEV TUNÇEL) Başarı için birlikte hareket sart Kamptaki Türk ve yabancı katılımcılann gö- rüş ve izlenimJeri ise şöyle: FUİpe Ferreİra (WFDY'nin dönem baş- kanlığını yapan Portekiz Komünist Gençli- ği 'nin temsilcisi): Büyük mitinge katıldım. Miting oldukça coşkuluydu.. ama polisin bu kadar yoğun önlem alması beni şaşırttı. Çünkü Portekiz'de eylem yapmak daha rahat. Bu kamp ise farklı ülkelerden gelen insanlann duygu ve düşüncelerinin paylaşılması açısın- dan önemli bir deneyim. Burada olabilmek bile NATO'nun aldığı bir yenilgidir. ThodorOS HİOIIİS (Yunanistan Komünist Partisi Gençlik Örgütü üyesi): Istanbul'da ya- pılan NATO karşıtı gösteriler ve bu kamp, em- peryalizmle uluslararası mücadeleye örnek ol- ması açısından çok önemli. Yunanistan'dan bu- raya gelmiş olmamız ise Türk ve Yunan halkla- nnın ortak dayanışmasını gösterdi. ThanasİS BİZaİnteS (Yunanistan Komü- nist Partisi Gençlik Örgütü üyesi): Bu kamp, dünyadaki halklar arasındaki dayanışmanın en güzel örneklerinden. Buradaki gençlerle tanış- ma ve bir şeyleri paylaşma imkânımız oldu. Dolayısıyla kamp sonunda, katılan herkesin elde ettiği deneyimler, emperyalizme karşı mücadelede yardımcı olacak. Jamâl Fugfaa (Ürdün Komünist Partisi Demokratik Gençlik Birliği temsilcisi): Öncelikle Türk gençlerini çok sıcakkanlı bulduğumu söylemek isterim. Burada dünya halklanndan izler gördüm. Mitingler ve bu gibi kamplann, mücadelemiz başanyla sonuçlanıncaya dek sürmesi gerek. AtiUa KÖSeoğlU (Mimar Sinan Üniver- sitesi öğrencisi): Tabii ki burada bir arada olmak çok önemli. Ancak daha gerçekçi bir ortam olmalıydı. NATO'yu kovduk diyoruz ama onlar gelip burada zirvelerini topladılar zaten. Yapılan mitingler de yeterince ses getirmedi bence. Çünkü Türkiye "de solda yeterince birlik yok. Fatma Aslan (Izmir Dokuz Eylül Üniversitesi): Kamp, coşkulu ve verimli geçti. Sanat, spor ve siyasi alanda çok sayıda etkinlik yapılrnası da çok güzel. NATO'ya karşı mücadele sürecimizde, diğer ülkelerden gelen gençlerin de bize destek olması bize umut oldu. Geçen pazarki miting ve bu kamp, NATO'ya karşı bir şeyler yapılabileceğini gösterdi. Özgür PİŞİdn (Ankara Hacettepe Üniversitesi): Bu kamp, NATO'ya karşı mücadelede gençliğin gücünün olduğunu ve birleştiğini gösterdi. DUZYAZI ORHAN BİRGtT Parti İçi Demokrasi 12 Eylül darbesi, 1946'dan sonra 0 dönemin par- tilerinde boy atmaya başlayan "demokratikyöntem- ler ile yönetilme geleneği"n\n yerini, asker disiplini ile hareket etme alışkanlığına döndürdü. Var olan partilerin kapatılması, yerlerine icazetli kuruluşların getirilmesinin belki de doğal sonucu olarak, aday belirlemede örgütün yetkisinden başlayarak en kü- çük aktivitelere vanncaya kadar her şey "genel mer- kez"\n iradesi ile belirlenince, lider sultası denilen patronajlık kurumu, partilerin en üst katını adeta iş- gal etti. Yönetim kurumlan, çoğu ticaret kuruluşla- rında olduğu gibi toplanmadan karaıiar alınmış gös- terildi. Parlamento grup toplantılan genel başkanla- rın sunuşlannı dinlemek ve daha sonra dağılmak gi- bi birotomatik mekanizmaya bağlanmış, milletvekil- leri için haftada bir kez televizyonlanndan seçmen- lerine görüntü verme mekânı olarak algılandı. üder oligarşisi denilen kurum, yarın Cumhuriyet Halk Par- tisi'nde olduğu gibi, isterse kimi delegelerin olağa- nüstü kurultay taleplerini hukuk açısından geçersiz kılmak için, politik baypas yöntemleriyle dinleyilere ve üstelik basına da kapalı olarak gerçekleştirecek kadar kendisini yurttaşlara da medyaya da kafa tu- tacak gücün sahibi olarak gördü. Dahası, partililerin kazara toplantının yapıldığı salonun önünde birik- mesi gibi bir harekete cüret etmeye kalkışmalarının, yapanların yanına kâr kalmayacağını da partinin "2" numaralı yetkilisi genel sekreterin ağzından ilan etti- rebildi. CHP'nin Esenboğa Havaalanfna yakın bir mekânda Büyük Anadolu Oteli'nde toplanacağı bil- dirilen kurultaydan 22 gün sonra DSP'liler de bu ote- lin hemen yanı başında bulunan ve sanınm Türkiye- nin en büyük kapalı salonlanndan birisi olan Musta- fa özbek Kongre Salonu'nda delegelerinin yanı sıra basına ve dileyen yurttaşlara da açık bir kurultay ya- pacaklar Bülent Ecevrt in genel başkanlığı bıraka- cağını açıklaması, 25 Temmuz toplantısına sadece DSP için değil; elbette Türk solu için de yaşamsal bir boyut getiriyor. Ben daha aylarca önce bu kurultay- da birtam günün "Çalışma Bakanlığı'ndan başlaya- rak ortanın solu hareketinde siyasal boyutunu bu- lan, daha sonra demokratik sol düşünceyi partileş- tirmekle de kalmayarak iktidara taşıyan Ecevit için bir türjübile olmasını önermiştim. Bugünkü kuşak- lann Bülent Bey'in 1970'li yıllarda verdiği savaşımı da, yerieştirmek istedigi ilkeleri deyeterince tanıma- dığını bilenlerdenim, Bugünkü tanıtım vepropagan- da yöntemleri ile başı hoş olmadığını gördüğüm Sa- yın Genel Başkan, öyle anlaşılıyor ki bu öneriye sı- cak bakmamış. Anlamam mümkün değil Onun yerine öyle anlaşılıyor ki, delegeler üzerin- deki sevgi ve saygıya dayanan ağıriığını, Zeki Sezer'in adayhğını sandıklarda oy pusulasına döndürecek bir konuşmanın temeli yapmayı yeğleyecek. Sezer, şa- yet kendisine rakip olarak çıkarak sadece demokra- tik haklarını değil, vatandaşlık görevlerini de kullan- mak isteyecek rakıp ya da rakipler karşısında Rah- şan Ecevtt'lı bir parti meclisi aday listesini yaşama geçirmek ıçın uğraş verecek. Sıradan bir ülkede, yi- ne sıradan bir parti ya da dernek kongresinde olabi- lecek bu tür bir çekişmeyi, daha şimdiden Sayın Ece- vit'in "iç kökenli biroyun olarak" değerlendirmesini, hele, bundan iki yıl önce, Demokratik Sol Parti'nin, daha çok dış kökenli bir oyuna geldiğini anımsata- rak, benım önceki günkü yazımın başlığı ile birleştir- mek istemesini anlamam mümkün değil. 0 tür baş- kaldınlarda, isterpolitikayaptığımdönemlerde, ister- se gazetecilik uğraşım sırasında aklımı hep Bülent Bey'in başansı için seferber ettim. Sözünü ettiği iki yıl önceki dış kökenli oyun karşısında da gazeteci ola- rak sorumluluk bilincimin bana yapmamı öğütledik- lerini uygularken, omuzlanma Afyon'da fiilen aday- lık görevini üstlenmem gibi, çoktan aklımdan çıkart- tığım bir sorumluluk yüklenince hayır demeyi zül say- dım. Beni tanıyanlar, elli yıllık politik yaşamımda hiç kimseye kıl kuyrukluk yapmadan Bülent Ecevit'in bu ülkeye yerieştirmek istedigi politik çizgide. en yakı- nında uğraş verdiğimi bilirier. Kendisinden bu kurul- tayda demokratik bir tavır almasını beklediğimi söy- lemem karşısında, beni bir oyunun sözcüsü olarak göstermek, Sayın Ecevit'e yakışmıyor. Sayın Ecevit genel başkanlıktan aynlma düşüncsini 25 Temmuz'da yaşama geçirmek istemeseydi; sanınm karşısına bir başka DSP'Iİ aday çıkmayacaktı. Dahası Sayın Ge- nel Başkan'la birlikte Rahşan Hanım da, aynı görevi taşımak ısteseydi, örgüt bu alışkanhğı da taşımaya hayır demeyecekti. Bugün tartışılmakta olan, Ecevit'in genel başkanlıktan aynlmasına karşın sayın eşinin - bir süre daha örgüt işlerinden sorumlu olma düşün- cesiyle yeni parti meclisinde de yer alacağını söyle- mesinin olası gelişmeleridir. Yakın bir arkadaşı, Zeki Sezer'e, "Genel başkan seçilirsen, örgütle ilgili so- runlarda karar mekanizması bugükünkü gibi mi de- vam edecek" sorusunu yöneltmiş. Ama doyurucu ya- nıt alamamış. Aynı arkadaşı, "Parti meclisi listende kaç kişi için tek basına hareket edebileceksin?" de- miş. Yanıt, yine tatmin edici olmamış. llla başkaldı- n sözcüğünden olmayan anlamı çıkartmak istiyen varsa, bu sorulann yanrtını vermeli. ll başkanlannın genel merkez kapısında bekletilmesinden sorumlu gö- revliler sisteminin 26 Temmuz günü sona ereceğini söylemeli. DSP'ye Ecevit'in getirdiği politik çizginin bugün her zamandan çok bu ülkenin geleceği açı- sından gerekli olduğunu usanmadan yazıp söyle- yenler, tarihten alacaklan "notlayetinmesini bilecek kimselerdir. Faks: 0212- 677 07 62 [email protected] Bağımsız Türkiye Partisi Genel Baş- kanı Haydar Baş, "AKP, içerinin çıkarlannı dışa- nya karşı koruyan değil, dışa- nnın hesap- lannı içeri- ye karşı ve hazmettir- mekle so- rumlu ikti- dar olarak düşünüldü" diye konuştu. Baş ayn- ca, dinler arası diyalo- ğun modern misyonerlik olduğunu belirtti. Haber Merkezi - Bağımsız Türkiye Par- tisi Genel Başkanı Prof. Haydar Baş, Büyük Ortadoğu Projesi 'ni, Türkiye'nin iç ve dış si- yasetini değerlendirdi. - Bağımsız Türkrve Partisi (BTP), hangi gereksinim- den doğdu? HAYDAR BAŞ - Doğu blokunun çökmesi ile ide- olojik çatışmalar, büyük ölçüde ortadan kalktı, ancak ekonomik çıkar çatışmalan, bütün dünyayı içine ala- cak şekilde genişledi. Dinsel ve etnik çatışmalar kes- kınleşri. Türkiye; ekonomik çıkar çatışmalannın sınır ülkesi, ideolojik çatışmalann tampon bölgesi, Doğu- Batı kültürlerinin fay hattı üzerinde bir kınlma nokta- sındadır. Bu bağlamda, Türkiye için en başta gelen teh- like, milli bütünlüğümüze yönelik olandır. Çünkü bu- gün, milli irade kalmamış, dış polıtikamız ABD gü- dümünde; ıç politikamız, AB uyum yasalan istikâme- tinde, ekonomimiz, IMF denetiminde yürütülmekte- dir. BTP, ikincı bir Kuvay-i Milliye hareketinin gerek- liliğinden doğmuştur. - Türkiye'de bir yönetim boşluğu var mıdır? BAŞ - Demokratik idarelerde. miilet egemenliği esastır. Devlet iradesi, bu istikâmette şekillenmelidır. Bugün ise devlet iradesinin yansıması olan yaşama, yü- Baş: AKP sanal nizgâı-la üretildi rütme ve yargı erkleri milletin iradesinden ve istekle- rinden çok uzak icraata imza atmaktadır. Yaşama, ya- ni TBMM, miilet isteklerine cevap verecek düzenle- meleri hayata geçirmek yerine, AB müktesabahna uyum yasalan çıkarmakla meşguldür. Tüm bunlann yanında, ekonomik bağımsızlığın devletlerin hayatın- daki yeri bilinen birgerçektir. Bugün Türkiye, IMF prog- ramlan ile ekonomisini yalnızca birkaç sermayedara emanet etmiş durumdadır. 'A B D N I N HEDEFİ ANADOLU' - ABD, Irak'ta ne yapmak istiyor? BAŞ-ABD, yalnız ^ak'ta değil, genel itibanyla bu coğraryanın tamamında ne yapmak istiyor. Amerika; Afganistan, Gürcistan (Acaristan), Irak üçgeni ile bu coğrafyayı kuşatma alhna aldı. Niyeti, buralan istila etmek, Israil merkezli Büyük Ortadoğu Projesi'ni (BOP) hayata geçirmektir. ABD'nin nihai hedefı, Anadolu cografyasıdır. Türk- leri; geldikleri Orta Asya'ya yollamak ve Anadolu topraklannı ele geçirmeyi hedef almış Şark projesi, ha- fizalardan silinmemiştir. Bu nedenle Türkiye, suıır ötesindeki ateş çemberinin aslında ortasmdadır. DINLER ARASI DIYALOC -Dinlerarasıdn^log hakkında ne düşünüyorsunuz? BAŞ - Dinler arası dıyalog, Papa n. Jean-Paulun ifadesi ile "Papahkmis\x>nunun bir parcasıdn:" Bu, be- nim düşüncem değil, Vatikan'ın resmi ıfadesidir. Ya- nı, dinler arası diyalog, modern misyonernktir. Dinler arası diyalog çalışmalan çerçevesinde yürü- tülen misyonerlik faaliyetleri, hangi coğrafyaya girdi ise 0 bölge insanını toprağından etmiştır. Bir Afrikalı aydının ifade ettiği gibi, "Hıristivanlar ülkemize gel- diğinde bizim toprağınuz, onlann ise tncfl'i vann. Bi- ze, gözkrinta yumun ve dua edin dcdiler. Gözlerimizi açügımızda bizim etimizde İncii onlann elinde ise top- raklannuz vanu." - AKP, naal iktidara gddi? BAŞ -Sovyetler Birliğı'nin dağılmasının ardından Türkiye için bekletilen Sevr koşullan, yeni- den hayata geçirilmek üzere servise konuldu. Bu yeni dönem için, çeşitli gerekçeler üretil- di. Amerika'nın üstünlüğünü tek süpergüç ola- rak devam ettirmesi, kitle imha silahlan, demokratik- leşme, ama işin esasında Amerika'nın Ortadoğu hâ- kimiyeti ve bunun önünde engel olan tek ülke, Türki- ye vardı. Türkiye'nin tarihsel, 70 milyonluk nüfusu, güçlü ordusu, bu hedefm önünde engellerdi. 0 neden- le ülkemizin içeriden ikna edilmesi, evet diyecek nok- taya getirilmesi gerekiyordu. Bunun sonucunda Tür- kiye, birtakım süreçlerden geçirilerek temel kurumlar arasında gerilim, düşmanlık, aynlıklar üretildi ve bu sonuçla sanal rüzgârlarla AKP ıktidan üretildi. Kör dö- vüşünü andıran gerginlik ve sürtüşmelere, yolsuz bir iktidar, yapay bir ekonomik kriz ekleyerek vatandaş bir adrese yönlendinldi. Kısaca, AKP, içerinin çıkar- lanru dışanya karşı koruyan değil, dışannın hesapla- nnı içeriye karşı ve hazmettirmekle sorumlu iktidarola- rak düşünüldü. Nitekim, AKP Genel Başkan Yardım- CJSI Abduflah Gül, bunu şöyle itiraf ediyor. "AKP, 11 EylüTün çocuğudur." Özetle, .\KP'nin nasıl iktidar olduğu sorusu, Gül'ün bu itirafinda gizlidir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle