23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 HAZİRAN 2004 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Erdoğan: "Ihmh tdam yok!" Doğru. hâriı tdam var! Alkol Eskişehir Öğretmenevi'nin bahçesindeki içki yasağı üzerine Konya'dan bir öğretmen diyor ki: "Konya Öğretmenevi'nin değil bahçesinde hiçbir yerinde bırakın alkollü içkiyi, yaraya basacak kolonya bile bulmak olanaksız." Mahkeme Göksel Kaya: "Kanada, Müslümanlar için şeriat mahkemeleri kuracakmış. Acaba Türkiye de Hıristiyanlar için • engizisyon mahkemeleri kurabilir mi?" tlektrontk posta: denizsofn©cumhuriyetcom.tr Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - AKP, tüm sahtecilik ve kaçakçılık suçlanna af getiriyoımuş... "Tabanına veni bir mesai mı!" skı DEP milletvekilleri tahliye olunca bizim medya olayı hemen magazin yönüyle ele aldı. 10 yıl cezaevinde kalan eski milletve- killeri ilk kez cep telefonu ile tanıştılar... Çıp- lak ayakla çimlerin üstünde yürüdüler... Hasret kal- dıklan kebaplan yediler... Kapıda birbirlerini bekler- ken volta attılar... Uçağa binerken de uçaktan iner- ken de havaalanının vfp salonunu kullandılar... Fakat işin rengi giderek değişmeye başladı... Eski DEP'liler, DEHAP'ın kapısından içeri girdikten sonra dağdaki PKK militanlarına kefil olmaya başla- dılar. Güneydoğu'da yeni saldırılara başlayan P- KK/Kongra-Gel örgütüne yönelik operasyonlann dur- dunjlmasını istediler. "Ateşkes"in altı ay uzatılmasını önerdiler. Diyarbakır'da düzenlenen mitingde PKK yanlısı slo- ganlarla karşılandılar; birsiyasi partinin miting alanın- da Kürtçe konuştular. DEHAP'lılar da Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ile PKK'ye eşit mesafede durduklarını dillendirmeye başladılar. Ardından, Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Ko- misyonu'na verilen Abdullah Öcalan'ın serbest bı- rakılmasını isteyen dilekçeler geldi; Kürt halkından özür dilenmesi istendi. Yîne ilginç bir süreç yaşıyoruz. TRT'de Kürtçe yayının başlaması, Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'nde Öcalan davasının ele alınma- sı, eski DEP milletvekillerinin bir anda serbest bıra- kılması hepsi bir arada oldu... Avrupa'dan ne sinyal geldi de böyle oldu? Amerika'dan ne mesaj verildi de böyle oldu? Bu sorulann yanıtlannı yakında öğreneceğiz. Bu arada Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün Jandarma Genel Komutanlığı'nın kuruluş yıldönümünde irticanın ve terör örgütünün çabaları- nın boşa çıkacağını söylemesi kadar Başbakan'ın Amerika'dan gönderdiğı kutlama mesajını komuta heyetinde özkök'ün tek başına alkışlaması da ilginç bir tablo oluşturuyor. öte yandan DEHAP Genel Başkanı'nın hükümet- le PKK'ye eşit mesafede olduklannı söylemesi kar- şısında Başbakanın, yorumunun "çirkin" olması ve bununla sınırlı kalması da dikkati çekiyor. Beri yan- dan düne kadar çocuklarımızın, PKK ile savaşırken değil Allah nizamı için savaşırken ölmesini yeğleyen- lerin varlığı akla geiiyor. Amerika Irak'ta bataklığa saplanmışken Türkiye yi- ne ilginç bir sürece sürükleniyor. Avrupa'dan gelen sinyalde, Amerika'dan verilen mesajda ve Türkiye'de birilerince yapılan hesaplar- da umarız geçmişte yaşananlardan gereken ders alınmıştır. KaderAhmet Mete Apak: "CCN Türk televizyonu Başbakan Erdoğan'ın oğlunun Harvard Extension'dan mezun oluşunu haber yaptı. ABD'nin birçok üniversitesinde okuyan ve yüksek derece ile mezun olan gençlerimizi görmeyip terzi parasıyla diploma alan birini tercih etmek ilginç bir habercilik anlayışıydı." SESSÎZ SEDASIZ (!) Milli Eğitim ve İçişleri Bakanlıkları Memur maaşlarındaki dengesizlik ko- nusundaki yakınmalar devam ediyor... Milli Eğitim Bakanlığı'nda çalışan bir memur: "Yüksekokul mezunu bir memur ola- rak, 20 yıldır çalışıyorum; 3/2 kademe- sindeyim ve sadece 510 milyon lira ma- aş alıyorum. öğretmen arkadaşlarımız maaşlarının azlığından yakınır ama en düşük öğretmen maaşı 700 milyon lira- dır. Bunun yanında 250 milyon lira ek ders ücreti vardır. öğretmenler için ye- tiştirme kursu, sürücü kursu, özel ders konularını hesaba katmıyonjm. Ama Milli Eğitim Bakanlığı'nda genel idarı hizmet kadrosunda çalışırsanız 510 mil- yon lira maaşa mahkûmsunuz demek- tir." Bir başka görüş ise İçişleri Bakan- lığı'nda çalışan memuriardan: "İçişleri Bakanlığı'nda çalışan 1. de- recedeki şube müdürleri 847 milyon 500 bın lira, 20 yıl hizmeti bulunan bir şef 575 milyon 650 bin lira, 23 yıl hizmeti bulunan bir memur ise 558 milyon 200 bin lira maaşı dı- şında ek bir ücret almamaktadır. Buna karşılık, TBMM, Başbakanlık, Adalet, Maliye, Sanayi ve Ticaret, Sağ- lık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan- lıklan, Emekli Sandığı, Kredi ve Yurtlar Kurumu gibi diğer kamu kurum ve kuru- luşlarındaki personele çeşitli adlar altın- da bizlerin maaşının yansı kadar ek öde- meleryapılmaktadır. Bakanlığımızda ise sadece Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü personeli ek ödemelerden faydalanmaktadır." Yüksek Yerilim Hattı Karşımızdakıni anlamaya çalışıp, kredı vermeyiz; çünkü peşin hükümlüyüz! erdincutkU'C yatioo.com ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Inanılmaz aynlık... Ahmet Piriştina'yla ilk ya- kınlaşmamız, TANSAŞ Ge- nel Müdürü olduğu dönem- deydi. 1990'lannilkyıllan... fzmir'in Karataş semtin- deki belediyeye ait tarihi Asansör tesislerinin resto- -asyon projesini üstlenmiş- tik. Aynı yıllann Büyükşe- hir Belediye Başkanı Yûksel Çakmur'a bizi tanıtırken, "Bu arkadaşlarımız sadece konuşan değil, ayıu zaman- da üreten ve iş yapan solcu- lar..." demişti... Çakmur'un yanıtı ise kısa ve özdü; "Ya- ni, senin gibi..." Yaklaşık 2 yıl süren proje ve uygulama süresince. he- men her hafta Muğla'dan îz- mir'e gidip birkaç gün kala- rak Piriştina'yla da birlikte olduk... Mimarlık sa- natına, mimann haklarına, kültürel değerlere, tarihi binalann ko- runmasına ve özellikle de restorasyon- da özgünJü- ğe o kadar "bilinçli bir saygı" için- deydi ki... ı Denebilir ki mimarlık yaşantımı- zın en bil- ge. en an- layışlı ve en uygar işvereni Ahmet Pi- riştina olmuştur... Sonra, 1999 yılında Bü- yükşehir Belediye Başkanı olunca yeniden aradı. "tz- mir'in kültür mirasını koru- ma çalışmalannı beraber yü- rütelim" dedi. Ona, o gün, hemen "evet" diyememiş olmamın ezikli- ğini, 2001 yıhnda başlayan danışmanlığımın hemen her gününde hissetmişimdir. Şimdi ise aynı eziklik yüre- ğime taş gibi oturdu. Keşke Piriştina'ya daha fazla yar- dımcı olabilseydim; keşke hep yanında kalıp, birlikte çalışsaydım... Ahmet Piriştina, sadece ta- nıdığım belediye başkanlan arasındaki en eşi bulunmazı değil... Kamusal sorumlu- luklar üstlenmiş dostlanmın arasında da görevini ve bu- landuğu makamı en içten tağlılıkla ve en derin duygu- lınyla kucaklayan bir "cum- luıiyetaydını"... Bu niteliklerini belirtirken, *idi" demem de mümkün ceğil. Çünkü "0111111" haberinin ce en "inanılmaz" olduğu bir insan. Her yönüyle ve her özelliğiyle, sözcüğün çağnş- tırdığı tüm anlamlanyla bir- likte eksiksiz ve tam bir "in- san"... Haberi aldığımdan bu yana kiminle paylaşsam, ilk sözle- ri; "inanamıyorum"... Yaşa- ma, yaşamın tüm güzellikle- rine ve geçmişten geleceğe tüm yaşanmışlık değerlerine bu denli bağlı bir insan... Ta- nıyan. tanımayan herkesin, "yaşamı terk edeceğüıT asla düşünemeyecekleri kadar gönüllerde yer etmiş bir in- san... Gelecek kuşaklann da başı sağolsun... Düşünüyorum da, acaba şimdi kendimden başka ki- min için de üzülmeliyim; ki- me "başsağhğı" dilemeli- yim?.. Ailesi, yakınlan. dostlan ve tüm sevenleri yeter mi?.. "Bütün tzmirüler" desem \ yeter mi?.. "EgeKler" de- sem yeter mi? Bütün Tür- kiye ve "tüm ulusumuz" desem yine yeter mi?.. Ahmet Pinştina için, belkı de ilk kez bir yakı- nım, bir arkadaşım. bir dostum ve "kültür yoldaşun" için, "gele- _y cek kuşakla- ra" da başsağlığı diliyorum... Yannın Izmirlileri, yakın geçmişte kokusundan ve pisliğinden yanına bile yak- laşılamayan Körfez'de balık tutup, yüzdüklerinde; san- dallarla sevdahlannı gezdir- diklerinde; geçen 5 yıl için- de restore edilen sayısız ta- rihi binanın önünde kentin mimari güzelliklerini du- yumsadıklannda; 5000 ya- şındaki "Jdmlikli" bir met- ropolde yaşamanın ne de- mek olduğunu gördüklerin- de; Kadifekale'ye çıkıp "düşleriyle" baş başa kal- dıklannda; Melez Çayı ağ- zında "Homeros"a kulak verdiklerinde; kordonda otoyol kâbusu yerine ülke- nin en çekici kıyı parkını ya- şadıklarında ve daha say- makla bitmez kent uygarlı- ğı hizmetlerinin kazanımla- nyla buluştuklannda... Ah- met Piriştina'yı kim bilir ne kadar derin bir saygıyla yogrulmuş sevgi duygula- nyla anacaklar... Ve, eminim kı onlar da bu kahrolası aynlığa asla üıana- mayacaklar... oekinci >; cumhuriyetcom.tr KtM KİME DLTVI DUMA BEHİÇ AK behicak ı turk.net ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci 1 mynet.com HARBİ SEMİH POROY semihporoym yahoo.com HAYAT EPİK TİYATROSU MLSTAFA NE bîyORSUN NATO fSTANBUL'DA TOPLANIYORMU5 7\... MER/\K ETME, BUÖÜN TOPUANIR YARIN CARPILf ft BİN PARC-AYA BÖLONÜR VE DÜNYA'NIN GÜNDEMINDEN CIKARILIRI \ L_J l L J LJ[ L l 1 l l TARİHTE BUGÜN MLMTAZARIKAN 16 Haziran inttc.miuntaz-arilutn.com /eMRAMANUKTAN MTAN MAJM./Ğ/NE.'. 1S4O'm BUÇÜM, UHLJÜ &SAMSI2 ASKER Ml PH/UPPÇ PE774/M Ğ uuşru. Mr'LU Sf'/S j -f9fe '£>e Ç , HİTUEG'İU OB£>ULAfZ( Ç s/e Sü/e£- içiA/oe fişAHSA 'yr İŞGAL ö AI/ yfTi/gMfşrr. T^M SU İUC İŞ/ >4LMAMLA£'A OLMUÇ7U. SU Ğ SOMUA/O4 SONRA CEVLET SAf. &AL JAZtL£f?'H 4K,SA fi4P£E PANO PEIVİZ KAVUKÇUOĞLU Gazetecilikten Medyalamacılığa (2) Allah'tan Cumhuriyet gibi bir iki örneği var da ga- zetecilik nedir, biliyoruz. "Medya" ise görece yeni bir sözcük. Günümüzde yazılı-görsel-işitsel basını tantm- lamak için kullanılıyor. Türk Dil Kurumu'nun Türkçe Sözlük'ünde "Ruh ötesi deneylerinde, ruhlaria insan- lar arasında aracılık ettiği söylenen kimse" olarak açıklanan ve Latince "medium"öan alınmış "med- yum" sözcüğünün çoğulu. Dolayısıyla "medya", eti- motolojik anlamıyla "Ruh ötesi deneylerinde, ruhlar- la insanlar arasında aracılık ettiği söylenen kimseler" demek oluyor. Günümüz gazeteciliğini tanımlamak için ilk kez kimler, ne zaman ve niçın bu parapsikolo- jik kavramı kullanma gereksinimi duymuşlar, bilmiyo- rum. Fakat gün gelmiş, biz de benimseyip kullanma- ya başlamışız. "Medya" sözcüğünü duyduğumuzda, bununla ya- zılı-görsel-işitsel basının tümünün, genelinin anlatıl- mak istendiğini anlıyoruz. Ama nedense bu sözcük çoğumuzda renkli, cicili bicili gazeteleri, spikerleri zev- zek radyoları, magazin ağırlıklı televizyon kanallannı çağnştınyor. örneğın TRTden, çeşitli televizyon ku- ruluşlannın haber kanallanndan, Açık Radyo gibi rad- yolardan ya da Cumhuriyet gazetesinden söz ediyor- sak, medya sözcüğünün önüne mutlaka "ciddi" sıfa- tını yerleştiriyoruz. Böylece sözünü ettiğim bu iletişim araçlannın "medya"dünyamız içindeki farklılığı, baş- kalığı vurgulanmış oluyor. "Ciddi medya" tamlaması bir farklılığı, bir başkalığı vurgularken aynı zamanda da bu dünya içinde "ciddi olmayan" bir medyanın da var olduğu gerçeğine gönderme yapıyor, medya dün- yasının "ciddi" ve "gayri ciddi" olmak üzere iki ayn dünyadan oluştuğunu gösteriyor. Türkiye toplumunun bireyleri eğitim düzeylerine, bilgi donanımlanna ve ya- şam anlayışlanna bağlı olarak en çok cicili bicili ga- zeteleri okuyortar, en zevzek spikerli radyolan dinliyor- lar ve magazin, en çok da dizı ve yanşma ağırlıklı te- levizyon kanallannı izliyorlar. Onlar toplumumuzun bü- yük çoğunluğunu, dolayısıyla da bu tür medya kuru- luşlannın "avlak alanı"nı oluşturuyorlar. En fazla "rey- ting" (okunma-izlenme-dinlenme payı) bu alandan çıktığı için reyting avcılan da çabalannı doğal olarak bu alanda yoğunlaştınyorlar. Türkiye'de okulluluk ortalaması bilindiği gibi 3.5 yıl ve bu düşük eğitim düzeyi reyting avcılan için çok ve- rimli bir zemin oluşturuyor. Bu zemini en iyi değerien- diren ya da daha gerçekçi bir deyişle en fazla yağma- layan olabilmek için medya organlan birbirleriyle kı- yasıya savaşıyorlar. Amaçlan en çok okuru, en çok dinleyiciyi, en çok izleyiciyi kendilerine çekmek, bağ- lamak. Bir şarkıcı yanşması mı söz konusu, ne yapıp edip okulluluk oranı 3.5 yıl olan geniş kitleden bir "pro- totip"\ de mutlaka yanşmaya katıyoriar. Bu "prototip" yoksul, cahil bir tanm işçisi ya da adam öldürmekten mahkûm olup cezaevinden yeni çıkmış bir sabıkalı olabiliyor. Yanşma sürecinde en öne çıkartılanlar, en çok pohpohlananlar, en fazla sırtı sıvazlananlar da bunlar oluyor. Böylece avlak nüfusa, "Bakın, bunlar da sizin gibi gariban, sizlerde bir gün onlar gibi ola- bilirsiniz. Bizi izlemeye devam edin!" mesajı veriliyor. Bu tür yanşmalar gazete ve televizyon kanalı sahi- bi medya patronlan için aynı zamanda çok yönlü ka- zanç kapıları demek. Bir yandan gazeteleri, öbür yan- dan televizyon kanallan haftalar boyunca kalabalık okur ve izleyici kitlelerini gaza getiriyorlar Gaza gelen kitleler de ellerinde cep telefonu, "Şu aday, bu a- day..." diyerek durmadan mesaj gönderiyorlar. Onlar gaza gelip cep telefonlanna davrandıkça bu işten en kâriı çıkan da gene o mesajlann iletildiği GSM kuru- luşlannın da sahibi olan medya patronu oluyor. Yanş- ma ne kadar çok izlenirse patronun kanalının reklam pastasından aldığı pay da o kadar büyük tabii. Bu tür yanşmalan yalnızca sözünü ettiğim o düşük eğitimli kitleler mi izliyor? Hayır! Okumuş yazmış, yüksek eği- timli, meslek sahibi insanlar da yanşma akşamlan ek- ran karşısına geçiyoriar. Varoşlarda oturan overiokçu kızlar, kaportacı gençler, erkek kahvelerindeki işsizler gibi günlük alışverişlerini Bağdat Caddesi'nde, Ak- merkez'de yapan varsıl aılelerin çocuklan, üniversite öğrencileri, ev kadınlan, çeşitli mesleklerden yaşlı baş- lı erkekler de izliyorlar bu yanşmaları. Kabul etmeliyiz ki, en bir araya gelemez toplumsal kesimleri bile aynı düzeysizliklere tutsak etmek, dü- zeysizliği ortaklaştırmak önemli bir medya başansı, daha doğrusu bir "medyalama" başansıdır. Bizi izle- meye devam edin!.. e-posta: dkavukcuoglu@superonline.com Faks:0212-234 68 73 B U L M A C A SEDATYAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/Denizcilikte. yelkenlen top- lamakta kulla- nılan halat. 2/ Ayakkabı kalı- bırun çapı... Kaynağı antik 5 dönemlere da- yanan kirişli birçalgı.3/Ka- yınbirader... ABD'de, plaj- lanvla ünlü bir 1 2 3 4 5 6 7 8 kent. 4/Mürekkepbah- ğından çıkanlan koyu siyah boyaya ve bu bo- yayla yapılmış resme verilen ad... Fas'ınpla- ka işareti. 5/ Bü>ük 4 parçalar halinde doğ- ranmış işkembeyle ya- pılan çorba. 6/Leyleğe benzerbirkuş...Enkı- 8 sa zaman süresi. II 9 "Çamaşıra ayı" da de- nilen ve Amerika'da yaşayan kürkü değerlı hayvan... Te- lefon sozü. 8/Güzel kokulu ve beyaz çiçekler açan bir ağaççık... tlaç, merhem. 9/Karasevda. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Büyük süzgeç, kevgir. 2/ iki dörtlük ve iki üçlükten oluşan bir Batı şiiri fürii.. Ege Bölgesi'nde bir göl. 3/ Otomobiller için verilen geçici gümrük belgesi. 4/Kö- pek... Padişah, sadrazam ve yüksek dereceli devlet gö- revlilerinin giydiği bir tür kavuk. 5/ "Bir kez gönül yık- tın is&r Bu kıldığın —- değü"(Yunus Emre).. Bir pey- gamber. 6/ Bir nota... Lütesyum elementinin simgesi. II Balık avlamakta ya da yük taşımakta kullarulan bü- yük kayık. 8/Cemaate namaz kıldıran kimse... Roman- ya'nınparabirimi. 9/Birrenk... Bıtkisel kökenli bir yı- yecek ya da içeceğin damakta algılanaa hoş kokusu. /
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle