25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
C-MAYIS 2O04 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA H i J V U İ 1 tJİVJJ. ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13 feelleştipmeye kırşı açbk grevi • ;ELAZIĞ(AA)- ^'aden-İş Sendikası Eazığ Şube Başkanı Vihdettin Demirtaş. öslleşrinlmesi ıçın ihale açlan Elazığ"ın Krvancılarılçesındekı Eti Kom AŞ'\e bağlı Ferro Kom Fabnkası'nda. 124 mlyon dolar değerınde ce.'her ve paıa olduğunu beirterek, fabrikayi alan şircetin bu cevher ve ürine de sahıp olacağını sö.iedı. Demırtaş, fabrikada çalışan 446 işçınin 23 Nisan'dan itibaren fabrikada çıkan yerneği yemedikleruu, 5 işçınin ıse 27 Nisan tarhınde açlık grevine baîladığını ve bu grevının de^am ettığıni belirtti. Kredi kartı kuflaramına dikkat • GAZİANTEP (AA) - Alışveriş yaparken kredı kartlannın satış noktası tenninallerinden (POST) faridı bir cihaza okutulup okutulmadığına dikkat edilmesi gerektiği bildirildi. Emniyet Genel Müdürlüğü'nce yayımlanan duyuruda, kişılerin kredi kartı alır almaz şıfresını değiştirmesi ve yeni şifrelerinin aritmetik olarak artan veya aynı sayılardan oluşan rakamlar yerine, kredi kartı sahıbinın kolayca hatırlayabileceği bır numaradan seçılmesı gerektiği kaydedildı. Mısır için Iaydalı böcek • ADANA (AA) - Adana Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü'nce rrusırda biyolojik mücadele çahşmalan kapsamında, "faydalı böcek" üretimı yapıldığı bildirildi. Enstitüde üretılen 51 milyon böcekten. 18 milyon 375 adeti çiftçilerce satın alındı. Biyolojik Mücadele Şube Şe'fi Dr. Sevcan Öztemiz, enstitünün turunçgılde 1970 yılında başlattıgı biyolojik mücadele çalışmalannın. mısır üretimıne yönelık olarak da yaygın bir şekilde uygulamaya başladığını sovledı. Almanya'da üretici ve tüketicilerin baskısıyla yapılan denetimlerde 6 firmaya ceza kesildi Şimdi debaldailaçEkonomi Servisi - Yeşil biberde ya- şanan, ılaç kalıntısı nedeniyle ihraca- tın durmasından ders alınmaması, bu- günlerde bal sektörünün başını ağn- tıyor. Kalıntı sorununun çözülmesı için çalışmalar sürüyor, ancak Al- manya'da yapay (sahte) bal yakalan- ması Türkıye'nin ihracatını durma noktasına getirdi. Glikoz ve fruktoz kanştınlarak el- de edilen yapay ballann ihracatını en- gellemek amacıyla geçen yıldan iti- baren zorunlu hale getirilen C13 ana- lizıyle sorun engellenmeye çalışüıyor- du. Ancak Almanya'da Türk market- lerinde yapılan denetimlerde sahte ballara rastlandı. Türk malı ballarda şimdiye kadar 6 sahtecilik olayına rastlandığı, bunun 10'u bulması ha- lındeyse AB"de uygulanan "Hızb Alarm Sistetni'' çerçevesinde Türki- yeden ithalatın otomatik olarak dur- durulacağı bildirildi. Iç piyasada denetim yok AA'ya açıklama yapan Ege Canlı Hayvan, Su Ürünleri ve Mamulleri th- racatçılan Bırlığı Başkanı Enver Öz- soy, Almanya'dakı bal üreticıleri ve tüketicı dernekJerinin baskısıyla ya- Pamuk caûbesini yitirince... Mersin'in Tarsus ilçesin- de, 1970-1980 yıllannda kazancı nedenrv le tercih edilen ve ekim alanı 650 bin dekara kadar çıkan pamuk, girdüerdeki ar- üş sonucu cazibesini yi- tirdL 80 olan çırçır fab- rikası sayısı da 3'e düştü. Çırçır fabrikası sahibi Abdurrahim Kcsmen. ekim alanının düşmesi- nin sıkınü yarattığını be- hrterek "Ğeçmişte yıhn 6 ayı tam kapasite ile ça- hşırdık. ŞimdL sadece se- zonda bir ay süreyle tesis açık kahyor" dedi. (AA) • Almanya'da Türk marketlerinde yapılan denetimlerde sahte ballara rastlandı. Birçok şirket. bal ihracatını durdururken Ege Canlı Hayvan, Su Ürünleri ve Mamulleri İhracatçılan Birliği Başkanı Özsoy, antibiyotik kalıntısı analizinden geçemeyen ürünlerin iç piyasaya süriilmüş olabileceğini kaydetti. pılan denetimlerde bulunan sahte bal- lann, C13 analizi zorunluluğu uygu- lamasından önce ihraç edildiğini be- lirttı. Yapılan uygulamayla karbon analizinden geçer not alamayan ürün- lerin ihracatının yapılamadığını belır- ten Özsoy," Yakalanan son ballann ih- racaö geçen yıllarda yapümış. Konuy- la UgiB 6 firma rapor edildi. Bu fîrma- lann bal aldığı 2 fırmayı tespit ettik. Birtikyönetim kunılu oiarak bu firma- lara gereken ceza verilecektir" dedi İç piyasada satılan ballann ise çok büyük çoğunluğunun sahte olduğunu ileri süren Özsoy, antibiyotik kalmtı- sı analizinden geçemeyen iirünlenn de iç piyasaya sürülmüş olabileceği- ni kaydetti. Özsoy, baldaki antibiyotik kalıntısı probleminin ise gıderek büyüdüğüne dikkat çekrı. Özsoy. "İhracatçı, kahn- nsı obnayan bal bulmakta zorlanıyor. Laboratuvar kapasitesini arrönp, ge- rekli yasaklamalan getirerek en geç 2 yıl içinde bu sorunu da çözmeyi hedef- İryoruz* dedi. Öte yandan bazı dış ticaret şirketle- ri bal ihracatının "riskli hale gekfiğT gerekçesiyle ihracatlannı bir süre dur- durduklan ifade edildi. Deprem konutlannın TOKl'ce pahalıya ihale edildiği öne sürüldü Tophı konutta trflyonhık zarar Ekonomi Servisi - CHP tstanbul Milletvekili Kemal Kıbçdaroğlu, Bingöl'de yaptınlan deprem konutlannın, TOKİ tarafmdan pahalıya ihale edilerek Bingöl halkının 12 trilyon lira zarara uğratıldığını öne sürdü. Konunun TBMM'de araştınlması için önerge veren Kılıçdaroğlu. 1 Mayıs2003'te Bingöl ve ilçelerinde meydana gelen deprem sonrasında yurttaşlara depreme dayanıklı konutlar yapmak için Toplu Konut Idaresi'nin (TOKİ) toplam 2 bın 16 konutun inşaatı için davetiye usulüyle yaptığını ıhalede konut başına 38 milyar lira malıyet oluşruğunu belirtti. Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: "Aynı alanda 480 konut yapmak için TOBB'nin açtığı ihalede ise aynı projeler için konut başına 30 milyar lira maliyet beiiriendi TOKI'nin yaptığı ihale nedeniyle 12 triryon lira zarar oluştu. Konutlann bedelini halk ödeyeceği için, bu para Bingöllü depremzededen çıkacak." TOKİ Başkanvekili Erdoğan Bavraktar ıse bölgenin inşaat için hazır olmaması nedeniyle ilk ihalede maliyetlerin yüksek olduğunu. ancak inşaat için şartlann oluşturulmasından sonra yapılan ıhalelerde metrekare maliyetlennın düştüğünü söyledi. ATO'DAN AB'YE VİZE DAVASI 1 Ekonomi Servisi - Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün. Türk ışadamlannın. Avrupa Birliği (AB) ülkelenne vızesiz gırmelerinin anlaşmalara dayanan kazanılmış bir hak olduğu gerekçesiyle Avrupa Adalet Divanı'na dava açacağını bildirdi. Aygün, yaptığı yazılı açıklamada. 1973 yılında AB ile bir katma protokol ımzalandığını ve bu protokolde aralannda Türkiye'nin de dahil olduğu ülkelere yeni kısıtlama getirilemeyeceği hükmü bulunduğunu arumsatrı. Buna göre, Türk işadamlannın, üye ülkelerle iş yapma hakkını vizesiz. üye ülkelerin birinde vatandaşlık hakkını elde etmiş kişilerin ise eşlerinı yine vizesiz yaşadıklan ülkelere götürme hakkını elde ettiğini belirten Aygün, kazanılmış bu hakkın uygulanmadığına dikkat çekti. Istanbul Ticaret Odası (ÎTO) Yönetim Kunılu Başkanı Mehmet Yıldmm da "Rum yönetimi uzlaşmaz tavruıı devam ettirir, AB de KKTC'nin iyi niyetinin karşıhğuu vermede nazlı dâvranırsa, Türk iş âJenıi olarak i boykot çağnsında bulunabinnz" dedi. TEKEL, KAÇAK VE SAHTEYLE BOĞUŞUYOR ANKARA (.4.4) - Türkiye'de sigara üretimı 2003 "te önceki yıla göre yüzde 14.8 oranında azalırken, üretim rakamı 131.3 bintondan 111.8 bın tona geriledi. Devlet tstatistik Enstitüsü (DtE) verilerine göre 1999'da 119.2 bin ton olan sigara üretimi. 2OO0'de 122.9 bın tona, 2001 'de de 126 bin tona çıktı. 2002"de 131.3 bın ton seviyesinde bulunan ürerim rakamı geçen yıl ise 111.8 bın tona düştü. Bu da üretimin yüzde 14.8 azalması detnek. Sektöryetkililerine göre. üretim düşüşünde en büyük rolü, kaçak ve sahte sigara oynuyor. Türkiye'de geçen yıl, bir önceki yıla göre sigarayı I bırakanlar olabileceğini, ancak bunun ! bu ölçüde dramatik bir düşüşe yol i açmayacağını belirten yetkililer, İcaçak 1 ve sahte sigaranın sektördeki payının yüzde 5'leri bulduğunu ifade ediyor. Ciddi oranda vergi kaybı da yaşanacak. Kaçak sigara ile başanh bir mücadele yapılamadığının altı çizilirken, deniz ve karayolu ile çok sayıda kaçak ve sahte sigaranın Türkiye'ye girdiği ifade ediliyor. DÜNYA EKONOMtSlNE BAKIŞ / ERGtN YILDIZOĞLU LONDRA 'Büyük Ortadoğu' ve Tiıtku'ABD-lsrail ilişkileri, Amerikan yöne- tcı sınıflannın "organik entelijansiyası" için kamuoyu önünde tartışılan konu- lardan biri değildir. Bu durvım geçen eyiarda iki farklı nedenle, değişmeye başladı. Biri, Irak'ta, Reagan döneminde Ulusal Güvenlik Ajansı'nın (NSA) di- raktörtüğünü yapmış, emekli General E. Odom'un Wall Street Journal'a \erdiği demeçte "başansız olduk" de- nesine neden olan gelişmelerle ABD tiış politikasında oluşmaya başlayan istkrarsızlık. Diğeri, Mel Gibson'un et- Hleyici fllmi Tutku ile ilgili tartışmalar. türesel Balkanlar Zbignievv Brzezinski, geçen aralık jynda The National Interest'te ya- ynlanan "Hegemonyanın Kaygan KLmlan" başlıklı denemesinde, "Av- msya'yla Uzakdoğu arasında kalan tc'ge, dünyayı bir kaosa sürükleye- ce< özelliklere sahiptir"? "Nüfusunun tzci çoğunluğu Müslüman olan bu cremli alt-bölgeye yeni 'Küresel Bal- tanlar" diyebiliriz. Burada ABD Islam- ö bir çatışmaya girebilir, Amerika ile Miıpa arasında bölgeye ilişkin politi- ta farklılıklan, Atlantik ittifakını parça- H)abilir. Bu iki olasılıkABD'nin küresel tegemonyasınt tehlikeye bile atabilir" chordu. Brzezinski'ye göre ABD'nin, bcgede, Israil'inkilerle uyuşmayan öz- çin çıkarian var ABD'nin ulusal (ve he- «enonyacı) çıkarlan Arap ülkeleriyle iyi »ş<iler içinde olmasmı gerektiriyor. fcezinskı'nin çözümlemesi, Ortado- tvsoz konusu olduğunda ABD'nin Is- aı ile değil, Avrupa'yia olan ilişkilerine crcelik vermesi yönünde. Brzezins- lîVe göre "ABD dış politikası şu anda p)etimdeki dogmatik teorisyenlerin speden ınmeci demokratikleştirme le/ecanının cazibesine kapılmamalı"', Avrupa ile işbiriiği yaparak Rlistin so- rununu 1967 öncesi sınırtar üzerinden bir çözüme kavuşturmalı. Kissinger'in vakfında, ABD dış po- litikası uzmanı, Council On Foreign Relations (CFR) üyesi The Econo- mist'in VVashington büro şefi Walter Russel Mead'in geçenlerde yayımla- nan kitabı (Power, Teror, Peace and War: America's Grand strategy in World at Risk) ABD'nin dış politika stratejisinin birbaşarısızlıkriskiylekar- şı karşıya olduğunu, Bush'un dış po- litikasında, özellikle Ortado- ğu'da yaşama geçirilen uygula- maların genel siyasi stratejiyi tehlikeye attığını savunuyordu. Mead, CFR'de yaptığı birsöyle- şide Filistinliler tarafından kabul edilebilecek adaletli bir çözü- mün ABD'nin bölgedeki konu- munun iyileşmesine Irak'taki bir çözümden daha çok katkıda bulunacağını savundu (19/04). 1990'ların başında "Tarihin •" Sonu ve Son Adam" kitabıyla meşhur olan, Bush yönetiminin büyük mali destek verdiği yan resmi The Na- tional Endowement For Democ- racy'nin Ortadoğu programlarından sonjmlu yönetim kurulu üyesi, Francis Fukuyama da Mısır'da çıkan, haftalık AIHaram dergisiyle, geçen hafta yap- tığı birsöyteşide, Bush yönetiminin Or- tadoğu politikalannı eleştirdi. Irak'ın bir hata olduğunu, bölgedeki ABD düş- manlığının, ABD'nin Filistin sorununa yaklaşımından kaynaklandığını... ABD'nin bölgede inanılıriığını yeniden kazanabilmek için önce Filistin soru- nundaki tutumunu değiştirmesi gerek- tiğini söyledi. Söyleşiden, Fukuya- ma'nın, Şaron'un yükselmesinin ABD'nin bölgedeki konumunu aşındır- dıöını düşündüğü sonucu da çıkıyor. Ozetle, ABD'de muhafazakâr kanat- ta, dış politika çevrelerinde çok etkili uzman ve yazarlar, aralanndaki belli farklara karşın Amerikan dış politikası- nın Ortadoğu'da karşılaştığı zorfukla- nn nedenlerinin başında, Irak'ta yaşa- nanlar değil, Filistin sorununun, israil'e verilen desteğin biçiminin geldiğinde birleşiyorlar. Bağımsız stratejik analiz sitesi Power and Interest Repor- ting'de yayımlanan Erich Marquart imzalı yazıdaysa sorun tüm açıklığıyla ortaya konuyordu: "Bush yönetiminin dış politikalan Ortadoğu da ABD çı- kahannı tehlikeye atıyor", "VVashing- ton'un İsrail'e verdiği tarihsel destek, ABD 'nin bölge halklannca olumlu açı- dan görûlmesini" engelledi. (29/04/04). 'Soğuk savaş kadar önemll' ABD, Israil ilişkilerini sorgulayan tar- tışmalar yavaş ışınırken, mülti-milyon dolarlık bir sanat yaprtı, Mel Gibson'un yönettiği, isa'nın son gününü anlatan , Tutku (Passion) bu tartışmalan Hıris- tiyan-Yahudi çelişkisiyle ilişkilendire- rek, çok daha derinden, estetik-meta- fizik bir düzeyde, etkileyecek biçimde düştü. Gallup'a göre filmi 30 milyon- dan fazla Amerikalı izlemiş, nüfusun üçte ikisi de izlemeyi amaçladığını söy- lemiş. İsa'nın, şeytanla karşılaştıktan sonra bir ihanet sonucunda yakalan- ması, Yahudi din adamlarının, çarmı- ha gerilmesı için Romalı valiye yaptık- lan baskıyı, valinin, sorumluluğu alma- yıp elini yıkamasını, çarmıhtayken Isa ile alay etmelerini, Meryem'in şeytan- la mücadelesini, vb? Papa'nın sözle- riyle "olduğu gibi" anlatan film, ABD'de Israil yanlısı yazarlar ta- rafından büyük bir tepkiyle kar- şılandı. Leo VVeisefter, New Re- public'de, filmi, "klasik Yahudi düşmanı imajlarla dolu sado- mazoşist bir fantezi" olarak ni- teledi. David Danby, New Yor- ker'da "Hastalıklı bir çalışma" olduğunu yazdı. Boston Glo- : - be'dan James Carrol'a göre : e 4 "Yahudilere karşı bir kan dava- "~ sıydı" film. New York Times'da Wîlliam Saphire. filmın Yahudileri he- def gösterdiğini savundu.. Soy kınm- da Katolik kilisesinin rolü üzerine bir yapıtı olan Daniel Goldgagen'e göre film "Yahudileri, sadomazoşist, adeta bir orgiyi andıran imajlarla mahkûm ediyor? Hıristiyan kültürünün kanlı ölüm kültürünü yeniliyordu". Filmi Ya- hudilere karşı bir haçlı seferi olarak yo- rumlayıp faşizmle özdeşleştiren yazar- lar da var. Washgington Post'ta, Kra- uthammer'in vurguladığı gibi "Soykı- nmda bütün kurbanlar Yahudi, bütün katiller Hıristiyan değil miydi?". Belli ki film çok hassas bir noktaya dokunmuş, Bush yönetiminin Ortadoğu politikala- rının temelindeki Evanjelik-Sryonist erginy@tr.net ittifaka popüler ve mitolojik düzlemde büyük bir saldın olarak algılanmış. Bu itttfak Israil'in kurulmasıyla, tüm top- raklannı elde ettikten sonra, Mescidi Aksa'yı yıkarak yerine 'III. Tapınağı' kurmasıyla, İsa'nın geri gelişi arasında bir bağ kuran 19 yüzyılda üretilmiş bir Hıristiyan fantezisine dayanıyor. Amerikan Hıristiyan/Katolik sağının ağır toplarından, eski başkan adayı, Pat Buchanan, The American Con- servative'de yayımladığı bir cevapta, eleştirilerin Mel Gibson'un filmine yö- nefik gibi görtinmekle biriikte, aslında Hıristiyanlığın temellerine bir saldın, esas muhataplarının da film değil dört Gospel olduğunu vurgulayarak tartış- manın gerçek boyutlannı, derinliğini ortaya koydu. Başından beri Irak sa- vaşına da karşı çıkmış olan, Bucha- nan'a göre bu tartışma, "Amerika'nın ruhu üzerinde süren bir dini savaşın parçasıydı. Bu kültürel savaş, birgûn Soğuk Savaş kadar önemli olabilirdi". Buchanan'a göre Tutku'ya karşı akrtı- lan zehir, İsa'nın, "Dünya benden nef- ret etti, sizden de nefret edecektir" sözlerinin ne kadar haklı olduğunu gösteriyordu. Besbelli ki Yahudi aydın- lar Irvin Kristol'un yjllar önce yaptığı uyanyı dinlemeyip, kendi ayrı kimlikle- rini koruma çabalannı, ülkenin Hıristi- yan kimliğini aşındırma noktasına ta- şımaya başlamışlardı (26/04). Hem bu tartışmanın şiddeti, hem de Bush yönetiminin "Israil'in politikalan bütün bölge için zehirdir" olduğunu, neoconların adamı Celabi'den iğren- diğini açıkça söyleyen (Inter Press Service, 01/05), BM temsilcisi Brahi- mi'ye katlanmaya devam etmesi, Ne- ocon-ükud, ABD-lsrail ilişkilerinin ABD dış politika çevrelerinde olduğu kadar popüler kültür düzeyinde de ma- saya yatınlmaya başlandığını düşün- dürüyor ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK PES, Pes Etmiyor! Bu yıhn çok önemli siyasal gelişmelerinden biri de, küreselleşme sürecinin uluslararası düzlemde sor- gulanmasıdır. Bu doğrultudaki çalışmalardan ikisi, iki önemli örgütten geldi: PES-Avrupa Sosyalistleri Par- tisi ve ILO-Uluslararası Çalışma Orgütü. Çalışmaların, ortak noktası, küreselleşmenin, değeriendirilmesinın gerekliliği ve bu konuda neler yapılabileceğidir. ILO çalışmasını birbaşkayazıyabırakalım, aşağıdaPES'in görüşleri özetleniyor. Avrupa ülkelerinin ulusal düzeyde, adları sosyalist, sosyal demokrat ya da işçi ya da bunların değişik bi- leşımi olan partilerinin temsilcilerinin Avrupa Parlamen- tosu'ndaki ortak adları, Avrupa Sosyalistleri Partisi'dir (PES). PES, 626 üyeli AB Parfamentosu'nun 175 üye- siyle, tutuculardan sonra ikıncı büyük grubudur. PES, şubat başlannda, Küreselleşme Üzerine Siya- sal Bildiri yayımladı. "Avrupa 2004, Geleceği Değiş- tirmek" alt başlığıyla yayımlanan bildiri, esas olarak, kü- reselleşme sürecinin sol gözlükle irdelenmesıne daya- nıyor. Sol'un ortak değerieri, eşitlik, özgürlük, banş, insan haklanna ve onuruna saygı, kadın-erkek eşitliği, de- mokrasi, sosyal adalet, dayanışma olarak sıralanıyor. Bu değerlerin dünyada egemen kılınmasınınzorun- lu olduğu vurgulanıyor. Bu amaca AB'de ulaşılması için, daha çok ve iyi iş alanı yaratılması; özellikle kadınlar için iş bulma oranı- nın arttınlması isteniyor. Kamu hizmetlerinde etkinlik sağlanmasının ve sosyal güvenliğin ekonomiye yük olmadığı tam tersıne rekabet gücünü arttırdığı gerçe- ğinden hareketle, AB üyeleri arasında makro ekono- mik politikalann eşgüdümünün önemi özenle vurgula- nıyor. Bu bağlamda, bilgi toplumuna geçiş, araştırma- geliştirme ve yenilik politikalarına önem verilmesi; ge- lişmenin sosyal yönünün çok daha fazla güçlendiriime- si isteniyor. Bu noktalar uluslararası düzleme taşınıyor. Azgeliş- miş ülkelere ekonomik yardım ve onlann ekonomik gelişmesınin gereği üzerinde duruluyor. Küreselleşme- nin her yerde işçUeri ezmesinin, ILO'nun sosyal ölçüt- lerinin, özellikle çalışma koşullarına ilışkın sözleşmele- rinin uygulanmasıyla, önlenmesi; çokuluslu şirketlerin, son yıllarda geliştirilen şirket sosyal sorumluluğunun dünyada göz önünde tutulmalannın sağlanması gere- ği üzerinde duruluyor. Bu genel çerçeve içinde ilk öz- nel amaç olarak, her ülkede daha çok ve daha iyi iş alanlannın yaratılması özenle seçıliyor ve öne çıkanlı- yor. PES, ikinci amaç olarak. çevrenin korunması ve sürdürülebilir gelişmeyi vurguluyor. Sürdurülebilir büyüme yerine sürdürülebilırgefişmedenilmesi, büyü- menin, çevre ve doğal kaynaklan koruyan, hakça ge- lir dağılımı sağlayan bır nitelik taşımasının, istikrariı ge- lişmenin önkoşulu olmasından kaynaklanıyor Üçüncü amaç, yeni saldınlar karşısında dünya ba- nşının güçlendirilmesi, terör, kimyasal, biyolojik ve nükleer silahlann yayılmasının önlenmesi; uluslararası suçlann cezalandınlması alanında kurumlaşma ve ba- nşı tehdit eden etmenlerin nedenlennin incelenmesi ve gerekli önlemlerin alınması ve bu konunun Birieşmış Milletler'in yeniden yapılanmasıyla çözümü; bu amaç- la, Güvenlik Konseyi'nin üye sayısının arttınlması, ve- to yetkisinin sınırtandınlması ve banş gücünün etkin- leştırilmesi, vurgulanıyor. Dördüncü amaç, dünyada göçmen sorununun iyi yönetilmesi; siyasal sığınma hakkının korunması; göç- menlerin, katıldıklan toplumlarda ekonomik, sosyal ve kültürel kaynaşmalannın sağlanması; göçmenler ko- nusunun yönetiminde de insan haklan, kadın-erkek eşrUiği ve sekülarizm gibi evrensel değerlerin kollan- ması ve yasadışı ve kaçak göçün önlenmesi sayılıyor. Beşincisi, herdüzeyde, yerel. ulusal, Avrupa ve dün- ya düzleminde, demokrasinin güçlendirilmesi ve dünyanın tümüyle bu süreçlere katılmasının sağlanma- sı işleniyor. Bu amaçlara ulaşılması ve küreselleşmenin yarattı- ğı zararlan azaltmanın ve getırilerinden tüm insanlığın yararianmasının yolu olarak bır uluslararası ortak yö- netim düzeninin oluşturulması gerektiği vurgulanı- yor. Bir ilk adım olarak, BM-Birieşmiş Milletler'in güç- lendirilmesi ve demokratık bir BM Parlamentosu'nun oluşturulması; BM'nin, yalnız banş ve güvenlik alanın- da değil, ekonomik, sosyal ve çevresel konularda küresel düzenlemeler yapabilmesi için yeterii ve yet- kili kılınması ve bu amaçla bir Gelişme Konseyi oluş- turulması isteniyor. Aynca, ILO ile biriikte yeni kurulacak bir Dünya Çev- re Örgütü'nin sosyal ve çevresel sorunlara çözüm üret- mesi öneriliyor. PES bu yeniden yapılanmaların katı- lımcı ve demokratik olmasını da sağlamak amacıyla, 2005'te, uluslararası BM Reformu Kurultayı toplanma- sını öneriyor. Bu beş amaç, birbirini tamamlıyor. özetle PES, kü- reselleşme karşısında pes etmiyor; küreselleşmeye soldan yaklaşımın ilk adımlannı atıyor Kuşkusuz, bu adımlar tartışılmalı, geliştirilmeli ve egemen kılınmalı- dır. Ancak PES, sosyalizmin değerlerinin Avrupa'da yaşayabilmesi için tüm dünyada geçerli kılınması ge- rektiği bilinciyle, üye partileri 13 Haziran seçimterine ha- zıriıyor. yakup@metu.edu.tr Kredi kartı borcluları ilk sırada 30 bin Mşidaha 'kara liste'yegirdi ANKARA (ANKA)- Bankalann "kara Hste- si''ne yılın ilk üç ayın- da 30 bine yakın kişi alındı. Bunlann büyük bölümünü kredi kartı borçlulan oluşturdu. Listedekilerin toplam sayısı ise 461 bin olarak gerçekleşti. Edinilen bilgilere gö- re, bankalann Merkez Bankası'na, Merkez Bankasf nın da rüm ban- kalara bildirdiği negatif nitelikli tüketici kredisi ve kredi kartı adetlerine ilişkin listeye ocak ayın- da 8 bin 428, şubatta 9 bin 419, martta 10 bin 925 kişi alındı. ilk üç ay- da listeye girenlerin top- lam sayısı 28 bin 772 ol- du. Ocak-mart dönemin- de listeye alınanlann 24 bin 705'le en büyük bö- lümünü kredi kartı borç- lulan oluşturdu. Üç ayda kredi kartı borcunu öde- meyenlerin sayısı 23 bin 68, gecikmeli olarak ödeyenlerin sayısı 1637 oldu. Bunda bankalann kredı kartı faizlerinin hâlâ yüksek düzeylerde bulunması önemli birrol oynadı. "Kara liste"dekilerin toplam sayısı, yeni giriş- lere rağrnen mart ayı so- nunda 460 bin 868'e in- di. Bu düşüşte, listede geriye dönük olarak ya- pılan düzeltmeler etkili oldu. Listedekilerin 362 bin 712'yle en büyük bölümünü kredi kartı borçlulan oluşturdu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle