25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
131YIS 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA |\_ U JLi J. U M\ kulturfS cumhuriyet.com.tr 15 UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ ünya mimarlan en büyük buluşmalarını gelecek yıl İstanbul'da yapacaklar... ^005 'e doğru 'Yaşasın Kentler' ItS F-4AT1CNA, UNICN OF ARCHITECTS • Fluslararası düzeyde ge:ekleşen fikir yaşımasmdaki 'Kvtsel Akupunktur'lannı düeyen mimarlar ve öğnciler arasında en baanlı grubu Türkiye'den katanlar oluşturdu. Lrslararası Mimarlar Birliği (Ul %, tkinci Dünya Savaşı'nın arddian Birleşmiş Milletler'in (Bfy örgütlenme süreci içinde kurıdu. Türkiye'den Mimarlar Odii'nın da ilk kurucuları ara- sınc yer aldıgı bırliğın önce- liklamacı, savaşta bombalanan ve \!tılan kentlenn yeniden inşa- sı iır» dünya mimarlan arasında day.iışma ve işbırhgınin sağlan- masv-dı. Ilfleyen yıllarda tüm kıtalardan lOOlen fazla ülkenın mimarhk kuriuşlannı şemsiyesi altında toplyan U1A, bu mesleğin sanat- sal v kültürel zenginliklerini dün- ya cçeginde gözetmek için etkin bir mslararası kuruma dönüştü. Bgün 1 milyon 200 bin üyesi var v'e eğıtımden uygulamaya, keneşme ve imar politikalann- dan evrenın korunması ve tarih- sel okulann yaşatılması konula- nnakadar geniş bir sorumluluk alan içinde çalışmalannı sürdürü- yor. Arıca UNESCO ve Uluslara- rası Vnıtlar ve Sitler Konseyi gibi (IC(MOS) kurumlarla da ortak etkilikler içerisinde ınsanhğın kültırel mirasını sahipleniyor; çağcaş mimarhk ve günümüz kenteşme politikalannda evren- sel ike ve görüşlerin üretilmesine öncilük ediyor... Blryıl sonra İstanbul'dalar... UA'nın her üç yılda bir dûnya- nın leğişik bir kentinde düzenle- diğı /e her ülkeden mimarlann ka- tılımyla ortalama 8 bin ila 10 bin kişilk uluslararası toplantılar şek- lind; gerçekleşen "Dünya Mi- KÜLTÜRA.Ş.'DEN //. Tiyatro Buluşması Kültür Servisi - Tank Zafer Tunıya Kültür Merkezi. 15 Mayıs - 30 Mayıs tanhleri arasLnda II. Tiyatro Buluşmasf na ev sahipliği yapacak. II. liyatro Buluşması, 1994 yılından bu yana tiyatro oyunculuğu, yazarlık ve yönetmenlik alanında pek çok öğrenci yetiştiren ve çeşitli çalışmalara imza atan Kültür A.Ş. Gösteri Sanatlan Müiürlüğü'nün öncülüğünde birçok tiyatro kuruluşunun katılımıyla gerçekleştirilecek. Etkınliğe GSM Gençlik Grubu 'Yıkılasın Paris', Eminönü Belediye Tiyatrosu 'Acılı Toprak', Gösten Sanatlan Müdürlüğü 'Töre'. Tiyatro Merdiven 'Sorunun Savaş*. Tiyatro Arkhee 'Çağınlmayan Mektup', Üsküdar Belediye Tiyatrosu 'Ebegümeci'. Sarıyer Belediye Tiyatrosu 'Eski Çadırlar', Zuhal îlkögretim Okulu 'Tahir ve Zühre", Karagöz Tiyatrosu 'Sakallı Gelin", Tiyatro Kibele 'Bir Kılıç Bir Kalem Bir de Kalp", Üsküdar Karagöz Tiyatrosu 'Ah Nigar, Vah Nigar', Beyoğlu Sanat Tiyatrosu 'Televizyon Üzerine', Şişli Yunus Emre Lisesi 'Kaktüs Çiçeği', Gösteri Sanatlan Müdürlüğü Çocuk Grubu 'Söyleşi' ve Belgrad Ormanı 'Festival Pikniği' adlı oyunlanyla etkinlik boyunca Istanbullu tiyatroseverle buluşacak. (0 212 293 12 70) TARtH VE GELECEK İSTANBUL'DA YAŞANACAK - 1948den bu yana her 3 yılda bir değişik ülkede yapılan Dünya Mimarhk Kongrele- ri'nin 22.'si 2005 yıhnın temmuz ayında İstanbul da yapılacak. 2600 yıl- dır kesinfisiz yaşayan dünya mirasımızın hem kimligini. hem de gelece- ğini gözetebilmenin evrensel ilkeleri de bu kongrede belirlenecek. nıarlık Kongreleri"nin 22'ncisi, 2005 yılımn temmuz ayında istan- bul'da yapılacak. Mimarlar Odası, bu ev sahipli- ğini, 1999'da Pekin'deki 20. UIA Kongresi'ndekazanmıştı. 2OO5'in ilk elemeyi aşan adaylan arasında- ki tstanbul ile Italya'nın Floran- sa ve Japonya'nın Nagoya kentle- ri yanşmışlardı. Oylama sonucun- da da tstanbul; "Doğu ve Batı uy- garhklannın ortak dünya mira- sı" olarak çoğunluğun desteğıni ahnıştı... Şimdi îstanbul, 1996'da yapılan "B.M. Habitat-II Insan Yerle- şimleri ZirvesP'nden sonraki en büyük uluslararası buluşmayı ağırlamaya hazırlanıyor. Ev sahi- bi Mimarlar Odası da dünya kent ve mimarhk tarihinin beşiği olan bir ülkede, tüm kıtalardan mımar- larla "geleceğin yaşam çevrele- ri" için tartışmanın ve yeni fikır- ler üretmenin heyecanmı taşıyor... UIA Genel Başkanı Jaime Ler- ner Îstanbul buluşması için şun- lan söylüyor: "Bu kongrenin o- dak noktasını dünya kentleri oluşturacak. Görüşmeler, kent- lerimizi daha iyi, daha güvenli ve daha yaşanabilir kılmanın yol ve yöntemleri üzerinde yo- ğunlaşacak. Kongre. UIA Baş- kanlığı dönemimde yaygınlaş- tırmakta olduğumuz harekete denk düşen, tam bir 'Yaşasın Kentler" ortamı olacak..." 'Kentsel akupunktur'... Ülkesi Brezilya'mn Crutiba kentindeki başanlı belediye baş- kanhğıyla da ün yapan mimar Lerner, acaba kentleri neden böy- lesine önemsiyor?.. Her türlü düşünce ahşverişinin yapılacağı bir "mimarlıldarın pazaryeri"ni yaratmayı amaçla- yan. bunun için de dünya mimar- lannı Doğu kültürlerinin "grand bazaar"ına davet eden tstanbul kongresinde, aynı zamanda kent- lerin "kutsandığı" bir mimarhk forumunu hedeflemek ne anlama geliyor?.. Bu sorunun yanıtmı da yine 2005 doruğuna doğru mimarlann kentler üzerinde düşünmelerini özendıren uluslararası fikir proje- si yarışmasında görebiliyoruz. Mimarhk öğrencilerinin de katıl- dıklan UIA yanşması için Lerner şunlan anımsatıyordu: "Kent, insanın en önemli bu- luşudur. Her minıarın da kendi kentine ilişkin bir fikri vardır (...) Kentten tepki alacak, kentin belli bir alanına müdahale ede- rektüm kentin hastalıklarından kurtulmasına yardım edecek, onu iyileştirecek eyiemler (...) Yani, gerçek bir Kentsel Aku- punktur' denebilecek mimari müdahaleler..." 'Ayrıştırmaya' dlrenlş... tşte bu çağn üzerine "kentleri hakkında proje üretmeye başla- yan" mimarlar ve öğrenciler ara- sında Türkiye'den yanşmaya katı- lanlar en çok ödül alan ulusal gru- bu oluşturdular... 7 Mayıs 2004 günü Mimarlar Odası'nın tstanbul, Yıldız Sarayı Tarihi Dış Karakol Bınası'nda dü- zenlenen sergi ve ödül törenıne di- ğer UIA yöneticileriyle birlikte katılan Jaime Lerner, bu başan- nm önemli bir nedeni olarak da ülkemiz kentlerinin tarihlerinden gelen zengin mimarhk birikimle- rini gösterdi... Yanşmaya 100'den fazla projey- le katılan mimarlanmız ve öğren- cilerimizm hemen tümü. "kente karşı mesleki duygularınr* öy- lesine içten ve istekli sergilemiş- ler ki; bunun adeta bir "özlem"i yansıttığı da hemen tüm çalışma- larda açıkça görünüyor. Özellikle son yıllarda eğitim ve uygulama alanına egemen olma- ya başlayan, "mimarhk ve şehir- cilik ayrımına" karşı mimarinin haklı tepkisıni aynı projelerde iz- lememek olanaksız. Oysa ne Brezılya'da ne Avru- pa'da, ne de dünyanın öbür kıtala- rında, böylesi bir "ayrıştırma" var... Mimarhk ve kent planlama- sı, biri olmadan diğerinin asla ola- mayacağı bir yakınhkta ve hatta "iç içelikte" gelişiyor... Buna karşın sadece Türkiye'de miman kentten, şehirciyi de mi- marhktan uzaklaştıran. "kent kültüründen yoksun" bir sıste- me karşı duyulan "sessiz dire- niş", UIA yanşmasındaki ulusla- rarası başarının da bir bakıma "sırrını" oluştunıyor... 2005 'in temmuz ayında. işte bu direnişin de uluslararası değerlen- dirmeleri dünyayla birlikte Türki- ye'nın gündeminde yer alacak... Böylece. "iki tarihsel sevdaüyı" zorla birbirinden ayıranlann a>TU zamanda "kentlere" karşı da ne denlı aymazhk içinde olduklan "evrensel doğrularla" kanıtlan- mış olacak... G. Donizetti'nin 'Aşk tksiri' operasmm ilk gösterimi bugün saat 20.00'de AKM'de Şarap gibi bir aGAMZE AKDEMİR tstanbul Devlet Opera ve Balesi (ÎDOB), G. Donizet- ti'nin ünlü neşeli operası 'Aşk İksiri'nin ilk gösteri- mini AKM'de bugün saat 20.00'de gerçekleştirecek. tlktemsılinil832'deMüa- no'da yapan Donizetti'nin 'Aşk İksiri'nde (L'ehsir d'amore), ÎSemorino adlı fa- kir köylü ve güçlü Çavuş Belcore güzel Adina'ya aşıktır. Fakat Adina ıkisine de yüz \ermemektedır. Nemorino çaresizdir, ça- vuş karşısında hiçbir şansı olmadığı gibi Adina da aşk için onu tercih edecek gibi görünmemektedir. saklı umutlar Bu arada köye sahtekârbir doktor olan Dulcamara'nın geldiği ve bir'aşk iksiri' -as- lında şaraptan başka bir şey değildir- sattığı haberi yayı- lır. Nemonno bir şişe 'aşk ik- siri' alıp içer. tksirin etkisinden emin dans edip şarkı söylerken Adina, onun bu sersefil hali- ni görünce ondan büsbütün vazgeçerek çavuşla evlen- meye karar verir. Düğün günü gelip çattığın- da Nemonno bir şişe daha ik- sir almak ıster, ama her za- manki gibi beş parasızdır. Bunun üzerine çavuşla bir anlaşma imzalayarak orduya katılım parasıyla iksiri satın önetmen Önder Gökseven'e göre 'Aşk îksiri' biraz masal, biraz gerçek dünyadır; komik operalann en keyiflilerinden biridir. Seyirciyi süresi boyunca diri tutan, aksiyonu azımsanamayacak kadar tutarlı, dağılan, özgün koreografilere uygun yapıda, yönetmene fantastik yönü besleyebilme olanağı sağlayan bu bağlamda cömert bir yapıt. alır. Bu arada ağır hasta yaş- h amcası ölür ve yüklü bir miras bırakır. Bunu öğrenen köyün kızlan henüz her şey- den habersiz olan genç ada- mın çevresini sarar. Kızlan görünce çok kıska- nan ve Nemorino'yu ashnda ne kadar sevdiğini anlayan Adina orduya katılım belge- sini satın alıp anlaşmayı hü- kürasüz kılar. Çavuş arala- nndan çekilir. Sahte doktora gelince, Dulcamara şarap şişelerıni halka dağıtır ve köyden uzaklaşır, 'aşk iksiri' adı al- tında şarap satılacak daha çokköy vardır. Önder Gökseven'in sah- neye koyduğu yapıtın orkest- ra şefı Sergei Gavrilov, ko- ro şefi Yıldız Künutku. Ko- reografisi Nil Berkan imza- h olan yapıtın dekorlan Tay- fun Çebi'ye, kostümleri Serdar Başbuğ'a ait. 'Aşk tksiri'nde başlıca rolleri Otilya Aydın, Hande Soner, Özlem Soydan, Timur Do- ğanay, Ari Edirne, Levent Gündüz, Turgut Ipek, Le- vent Bakırcı. Kevork Tavit- yan paylaşıyorlar. Sürpıizler var... Ana noktalarda yapıtın as- lına sadık kalmakla birlikte seyirciye birkaç sürpriz de hazırladıklannı söyleyen yö- netmen Önder Gökseven'e göre özellikle operada aşk güzeldir, komik operalarda daha güzeldir - hele ki 'Aşk İksiri'nde şarap gibidir-, ço- ğunda sonu mutludur, ölen yoktur. Onlar da daha da mutlu bitsin diye ellerinden geleni yapmışlar: "Bilindiği gibi biraz ma- sal biraz gerçek bir dünya- dır Aşk tksiri, komik ope- ralann en keyiflilerinden biridir. Seyirciyi süresi bo- yunca diri tutan, aksiyonu azımsanamayacak kadar tutarlı, dengeli dağılan, öz- gün koreografilere uygun yapıda, yönetmene fantas- tik yönü besleyebîlme ola- nağı sağlayan, bu bağlam- da cömert bir yapıttır. Bu avantajı yer yer yapı- ta fantastik bir şov havası vererek değerlendirdim, öyküyü o açıdan da görme- ye. yorumlamaya çahştım. Bu bağlamda ashna sa- dık kalmakla birlikte kimi eklemelerde de bulundum. Dulcamara'nın yardımcı- lanyla birlikte kanal tek- nesiyle egzantrik bir boyut ve edada göründüğü sah- nede, yukarı kalkabilen köprüler kurdum. Adina karakterinde ruh- sal yöne biraz daha geniş açıdan yaklaştım. Nemori- no'yu kıskanmasıyla nor- mal bir kadına dönüşüyor Adina, yoksa öncesindeki o şımarık kayıtsızhk hali ru- hi bir bunalıma. bir arayış içerisinde olmaya işaret ediyor. bunu vurguladım. Bu arada Adina'nın ağ- ladığı bir sahne var, orada sahneye yağmur yağdırıyo- ruz, böyİe süprizlerimiz de var. (0 212 251 56 00) ODAK NOKTASI AHMET CEMAL 'Türkiye Cumhuriyeti Çökerken' Başlık, bana ait değil; Onursal Yargıtay C. Baş- savcısı Sayın Vural Savaş'ın Bilgi Yayınevi tara- fından ikinci basımı yapılan kitabının adı: "Türki- ye CumhuriyetiÇökerken". Kitabın "6nsöz"ü çok kısa ve kısahğını çok aşan ölçüde de vurucu. O önsözden bir alıntı yapıyorum: "lleride Türkiye Cumhuriyeti'nın neden çöktüğünü yorumlayanlar, eminim ki 'Hiçbir cumhuriyet, bunca ihanete da- yanamazdı' diyecekler... 'Bilinç körlüğü' diye bir hastalık var mı bilmiyorum... Herhalde, yıllarca bir ihanet çemberinin içinde yaşamak, 'Bilinç kör- lüğü'ne neden oluyor. Türk halkının bunca uyan- ya kulak asmaması, başka ne şekilde açıklanabi- lir bilemiyorum..." Sayın Vural Savaş, tümüyle haklı. Böyle bir umursamazlık, "Bilinç körlüğü "nün dışında hiçbir nedenle açıklanamaz. Daha önce tıp literatürün- de böyle bir hastalık yoktuysa eğer, o zaman biz, Türk toplumu olarak, böyle bir hastahğı icat et- miş ya da yaratmış olmakla bol bol övünebiliriz! Vural Savaş, kitabın ilk bölümü olan "Tarih Bilinci" başlıklı bölüme de şu saptamayla başla- mış: "Aydınlanmızın emperyalist devletlerin olta- lanna kolaylıkla takılmalannın, gerçekçi analiz ya- pamamalannın bence tek nedeni var. Tarih bılin- cinden yoksun olmalan..." Bence bu da tümüyle doğru bir saptama. Çünkü Türkiye'de adı tarih olan alanın yazgısı hiçbir zaman paıiak olmadı. ll- kokuldan ünıversıtelere kadar tarih, geçmışle bir hesaplaşma olarak değil, hep çoğunlukla can sı- kıcı bir öykü ya da uzun öykü kıvamında okutul- du. Olaylar ezberletilirken, olaylar arasındaki ne- den-sonuç ilişkileri bir yana bırakıldi. Aydınlarımı- za gelince, çok küçük bir azınlığın dışında, onlar da böyle bir tarih anlayışına ayak uydurmakta hiç- bir sakınca görmediler. Böylece hep bir kısırdön- günün içinde kalmalarından ötürüdür ki, ne za- man birileri çıkıp "Aman dikkat, geçmişte şunlar şöyle olmuştu!" gibisinden uyarılarda bulunsalar, aydınlanmızın çoğunluğundan hep aynı yanıtı al- dılar: "Olurmu canım, artık hangi dünyada yaşı- yoruz? öyle şeyler bir daha olmaz!" Ve nedense, "öyle şeyler" hep bir daha ve daha kötü oldu ve sonunda "din ile laiklik bir arada olurmu" diye so- ran bir zihniyetin iktidar olduğu bugünlere geldik. Vural Savaş'ın andığım kıtabı, Türkiye Cumhu- riyeti'nin çöküş sürecine nasıl girdığini sayısız bel- geyle kanıtlıyor. Zaten yazar, kitabında gerçek bir alçakgönüllülük örneği vermiş: Sözü çoğu zaman kendi fikırlerinden çok, ele aldığt konuyu tüm yön- leriyle ortaya koyan belgelere bırakmış. örneğin bu malzemeden anlıyoruz kı, gerek Amerika Bir- leşik Devletleri, gerekse Avrupa Birliği ve bugün emperyalizmin temsilciliğini yapmakta olan tüm Batılı devletler, Mustafa Kemal Atatürk tarafın- dan bir zamanlar donemin tüm emperyalist güç- lerine karşı verilen bir Milli Mücadele'nin ardından, ulus temeline dayandınlarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile ilgili gerçek amaçlarını ve niyet- lerini hiçbir zaman saklama gereğini duymamış- lar. Yani, tarihsel ve güncel belgelerden anlaşıldı- ğı kadanyla bugünkü olumsuzluklann hemen hiç- biri bağlamında, "Ama bilmiyorduk ki!" tarzında bir savunma yapabilme olanağımız yok. Çünkü onca -üstelik gizli olmayan!- belge varken hâlâ "bilmediğimizi" söylemek, ancak gafletten kay- naklanma bir tutum olabilir - bu bağlamda dilimiz- de "dalalet" ve hatta "hıyanet" sözcüklerinin bu- lunduğu da elbet unutulmamalı. Türkiye Cumhuriyeti, bugün içinde bulunduğu çöküş sürecine bir günde gimniş falan da değil. Yine Sayın Vural Savaş'ın kitabındaki belge hazi- nesi, Atatürk'ün öldüğü gün olan 10 Kasım 1938'in aynı zamandabundan böyle bağımsızlaş- mama sürecinin de başladığı gün olduğunu ka- nıtlıyor. Mustafa Kemal, çağdaş uygarlık düzeyi- ni Türkiye olarak yakalamamızı ve dahası onu geçmemizi hedef göstermişti. 1950'den, yani De- mokrat Parti'nin iktidara gelişinden sonra bu he- def in adı "Küçük Amerika olmak" şeklinde de- ğiştirildi. Zamanının tüm emperyalist güçlerine karşı verilen bir Milli Mücadele temelinde kurul- muş bir cumhuriyete, o güçlerin en büyüğünün küçüğü olmanın hedef gösterilmesi, çöküş süre- cimizin başlangıç noktasının en açık göstergesi- dir. Yakın tarihin herhangi bir toplumunda, bu ve benzer bunalımlar karşısında bu kadar gafil du- ruma düşmüş bir aydınlar kesimine daha rastla- mak, olanaksızdır. Vural Savaş'ın andığım kıtabı- nı, bugün hangi noktada olduğumuzu hâlâ anla- mamış olanlara salık veririm! e-posta:ahmetcemal superonline.com acem20 ! hotmail.com BUGÜN • AYA İRİNİ de 'İstanbul'da Erguvan Zamam' festıvali kapsamında 18.30'da 'tstanbul Müezzinleri, Gelenekleri ve Mimarisinin Tarih Boyunca İzini Sürmek' konulu Bülent Aksoy, Üğur Tanyeli, Stefanos Yerasimos'un katılacağı söyleşi ve 20.30"da Kutsi Erguner'ın (ney) solist olarak katılacağı 'tlahi - Nağme' adlı konser. (0 212 252 35 00) • BABYLON da 21.30da Mich Gerber/Arkın Allen konseri. (0 212 292 73 68) • NARDİS JAZZ CLUB'da 21.30'da Ayşegül Yeşilnil Quartet konseri. (0 212 244 63 27) • YAPIKREDİ SERMET ÇtFTER SALONU'nda 18.30'da 'Bir Mustafa Zeki Çağlarman Varmış' adlı 'müzikli söyleşi'. (0 212 252 47 00) • AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZİ'nde 16.00 da Nathad Osgood'dan 'Sam Shephard ve Oyunları' adlı workshop. (0 212 252 35 00) • tFSAK'ta 19 30da 'Ma\i Derinlikler Gizemi' adlı Tahsin Ceylan'ın 'saydam gösterisi'. (0 212 292 42 01) •BİLGİ ÜNİVTRSİTESİ DOLAPDERE IC\MPLSU'nda 14.30da 'Ethem Özgüven FUmleri'. 16.30'da 'Ölüm Oyunu', 19.00'da 'Donnie Darko' ve 21.30'da 'Altın Çağın Senaristi' adlı filmlenn gösterimi. (0 212 292 5010)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle