Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İZYFA CUMHURİYET 10 MAYIS 2004 PAZARTESİ
kÇl
itnVITAZ SOTSAL
OLAYLAR VE GORUŞLER
Yafgıdan Korkanlar... CUMHURİYET'TEN
OKURLARA
tanavarın Tek Dişi
RAKtutukevlerindekiAmerikan-ingilizişkence-
le zaten korkunç pis gibi kokan bir seferin üstü-
r 1üy dikmiştır.
D sefer başlangıcının sahte gerekçelerinden han-
gâ ayakta kalmıştır ki'?
"•'Kitle imha silahları" yalanı mı?
Jsame bin Ladin'lerin orada saklandığı, oradan
osteklendığı ıddıası rnı?
Bush'la Blair'ın kasaba papazı edasıyla verdik-
!â ahlak dersleri mi?
Halkı Saddam zulnnünden kurtanp özgürlüğe
kvuşturma vaadi mi?
Oseferden, sadece. Bağdat ve Necef sokakla-
rında gezinen altrnış tonluk dev tanklar, zırtilı
aabalarvetepeden tırnağa çelik miğferier, kurşun
gçiımez yelekler, her türden otomatik silahlarla do-
ntılmış paralı askerler kalmıştır.
Yüzlerinde ölüm korkusunun izleri, gözlerinde
atam öldürmenin vahşeti.
<Vna Felluce sokaklarında o askerler bile kalma-
d Fazla zayıat verme endişesi orada durmalarını
öifemiş.dermeçatma olanaklarlavuruşandireniş-
çerden korkup kenti Saddam'ın en sadık adam-
Isından General Muhammed Salih'e teslim ede-
r« çekılmişlerdir.
Böylece, Irak'ı Baasçılardan temizleme iddiası da
çskmüştür.
Geride, tartıya vurulsa kim bilir kaç bin ton tuta-
ak olan, ama hiçbır iş« yaramadığı için hurda sa-
yıması gereken çelık yığınlan durmakta.
Artık, canavann tek dişi bile kesmiyor.
Amerikalılarvelngilizleraçısındanenacıklısışu-
dur: Sömürgecilik ve sonraki emperyalizm dö-
nemlerindeBatılıların mazlum halklara çektirdikle-
ri eziyetlerden, yaptıkları işkencelerden, uygula-
dklan aşağılayıcı davTanışlardan hiçbiri, bu son
fctoğraflar kadar etkili ve rezil edici olmamıştı.
ispanyolların. Portekizlilerin, Belçikalılarla Hol-
laıdahların nedenlizalimsömürgecilerolduğu, In-
giizlerle Fransızların Arnerika yeriileri ile Asya ve Af-
rika halklarına nasıl davrandığı hep söylenmiş, uy-
garlık ıddıalarına karşın tarihin en karanlık sayfala-
rını bunlardoldurmuştur. Ama, ozamanlarbugün-
kû iletişım teknolojisi, her şeyi ev içlerine, oturma
ve yemek odalarına taşıyan görüntülü haberleşme
olanakları yoktu. Oysa, şimdi, sözde uygaren bü-
yûk iki devletin mide bulandırıcı Irak rezaletleri al-
tı milyar kişinin gözleri önündedir.
Böyle olunca, insan, düşüncelerini içe çevirip şim-
dıki Türkiye'yi yönetenlere sormadan edemi-
yor: "Sizler ki 'maneviyatçı' geçinen Müslüman-
larsınız, hâlâ nasıl olup da böyle bir Batı dünya-
sının hoşuna gitmek için çırpınıp durmaktasınız?
Askerinizin başına çuval geçirışleri yetmiyormuş
gibi, şimdi de burnunuzun dibinde kadın asker-
lerin eliyle bir Isiam toplumunu böylesine aşağı-
lamaları da mı gözlerinizi açrnıyor? Yoksa sizler
de mi maneviyatın kutsallığına ve islam kardeşli-
ğine inanmaktan vazgeçip kâfirler dünyasının
maddiyatçılığı peşinde sürünür duruma düş-
tünüz?"
1* A» İJİYt
Ş
irr
m;
ht
ya
Cİ!
M. Iskender OZTURAMJ
I imdiye değin dokunul-
mazlık konusunda Cum-
luriyet gazetesınde iki
'yazımyayımlandı. Binn-
cisı8Eyîüll997yılmda
"Yasama Dokunulmazhğı Kan-
seri" adıyla çıktı. îkincisi ise 26
Ocak 2003 günü "Dokunuhnaz-
bkMaskarahğT başlığıyla yayı-
na girdi. Gerçekten dokunulmazlk
bir maskaralık haline gelmiştı.
Bir daha da bu konuda bir yazı
yazmak düşüncesinde değüdim.
Tüm içtenliğimle konunun çözü-
me kavuşacağını sanıyordum.
Çünkü AKP'nin programında do-
kunulmazlığın kaldırılacağına
değgin çok açık bir yargı vardı.
CHP de. dokunulmazlık konu-
sunda mılletvekillerinden noter
senetleri almıştı. Ne var ki, çözüm
yerine daha büyük bir çözümsüz-
lüğün geleceğıni o günlerde dü-
şünememıştım. Şimdi ise bu ko-
nuda üçüncü bir yazı yazmak zo-
runda kalıyorum. Ve bu yazımm
bu konuda son yazı olmasını di-
liyorum.
10 Aralık'ta toplanan TBMM
Dokunulmazlıklan Araştırma Ko-
misyonu. "miBetvekiB dokunul-
maznklaruıa dokunmama" ka-
ran ahnıştır. Bu karardan anlaşı-
lacagı üzere, bundan böyle de do-
kunulmazlık kansen \ e maskara-
lığı eskisi gibi sürecek demektir.
Karann gerekçesıni açıklayan Ko-
mısyon Başkam AKP'li Hüsrev
Kutlu, "Türkiye'de demokrasi-
nin tüm kurum ve kurallarryla
tam oiarak uygulanmadjğını
n
sa-
vunmuş ve "*anayasa yargısının
yasama faaih etierini engeüediği-
ni" söyleyerek. yargıya güven-
mediklerini açık açık belırtmiş-
tır. Ve
>i
Yargıakvepakoimalıd]r
r
biçiminde konuşmuştur. Bu ko-
nuda AKP'nin ileri gelenleri de
ne yazık ki. ayru kanıdadır.
Bu sözler, gerçeği yansıtan söz-
ler değildır. Öncelikle demokra-
sinin tüm kurum ve kurallanyla
gerçekleştirilmesini sağlamak. sı-
yasal iktidann en önemli görevi-
dir. Bu görevı başaramayan bir ik-
tidar, iktidar değildir. Aynca yar-
gının siyasallaştığı sözde nedeniy-
le bu karara vardıklanru ileri sü-
ren Sayın Başkan, çelişkıler için-
de bocalamaktadır. Çünkü yargı
hiçbir zaman siyasallaşmamıştır.
siyasallaşamaz da. Mahkeme sa-
lonuna siyaset girdığı zaman ada-
let oradan çıkar gider. Artık böy-
lesine bir yargıya yargı denile-
meyeceği gibi adalet de denıle-
mez. Bir yargıç, bilerek ya da bıl-
meyerek yanlış bir karar verse bi-
le bu karar üst mahkemelere gi-
der ve yenıden görüşülerek düzel-
tilebılir. Ne varki, parlamentonun
hukuka aykın kararlan kolay ko-
lay düzeltilemez.
Uygar toplumlarda dokunul-
mazlık maskaralığı olmadığı için.
yargıdan kaçmak ve kurtulmak
olanaksızdır. Ne var ki bızim gi-
bi ülkelerde dokunulmazlık zır-
hı birçok politikacıyı yargı önü-
ne gitmekten kurtarmâktadır. Bu
gerçekler göz önünde tutuldu-
ğunda AKP'liler ve Komisyon
Başkanı'nın. daha önceki siyasal
iktidarlar gibi yargıdan ve adalet-
ten korktuğu anlaşılmaktadır.
Günümüzde ulusal istenç ve
toplumsal adalet. dokunulmaz-
lıklann kaldınlması yönünde oluş-
muştur. Düşüncelerbu doğrultu-
da belırgınleşmıştir. Ulusun bu
istencine engel olan parlamento-
dur. Oysa parlamento hukuk ya-
ratmaz, yalruz ve yalnız toplum-
da şekillenen hukuk anlayışını
yazılı metin haline, yasa haline dö-
nüştürür. Bu gerçeğe aykın dav-
ranışlar sergileyen bir parlamen-
to, hukuktan, yasadan ve adalet-
ten söz edemez. Bilındiği gibi ik-
tıdar partisi içinde, türlü çeşitli
suçlardan ötürü haklannda so-
ruşturma başlatılanlar. sahteci-
likten. ihaleye fesat kanştırmak-
tan dava açılanlar vardır. Bu so-
ruşturmalann ve davaların tümü.
dokunulmazlık nedenıyle durdu-
rulmuştur.
Bu uygulamadan yararlanan-
ların arasında milleU ekilleri var-
dır, bakanlar vardır. başbakanlar
vardır. Ülkemizın başbakanı da
bunlann arasındadır. Eğer görev
başında bulunan bakan ve mıl-
letvekillen. dokunulmazlıktan ya-
rarlanmış olmasalardı. şimdi sa-
de vatandaşlar gibi yargılanacak-
lar. milletvekıli olma\ı engelleyen
bir suç işleyenler. belkı hapse gır-
meye hazırlanacaklardı. Belki de
yargılama sonucunda aklanacak-
lar ve onurla görevlenni sürdüre-
ceklerdi. Buyoluyeğlemeyen si-
yaset adamlanmızın onurla yaşa-
mak istemedikleri anlaşılmakta-
dır. Ama ülkemızde suç işleyen
tüm vatandaşlar cezalandınlmak-
ta. dokunulmazlıktan yararlanan-
larsa bakanlık koltuklanna kuru-
larak, Meclis sıralanna oturarak
Türkiye'yıyönetmektedirler. Bu-
nu. hukuk ve adaletle bağdaştır-
mak doğru mudur diye sormak her
vatandaşın hakkı değil midir
0
Bu arada Dokunulmazlıklan
Araştırma Komisyonu Başkanı,
"Bad'da Meclis'in yargıya müda-
hale edebileceği'' safsatasını da
ileri sürmüştür. Oysa böyle bir
şey söz konusu değildir. Batfda
Montesquieu'den yani en az iki
yüz yıldân ben "kırvTetler aynh-
ğı" sistemi uygulanmaktadır. Bu
nedenle parlamentonun yargıya
buyruk\ermesi olanaksızdır. Ana-
yasamıza göre de yargının ba-
ğımsız olması gerekmektedir.
"Yasama ve yürütme organlan
fle idare. mahkeme kararlanna
u>nıak zorundadır. Bu organlar
ve idare, mahkeme kararlannı
hiçbirsurededeğiştiremezve bun-
larm yerine getirilmesini önleye-
mez." (Anayasa m. 138 Son). Şu
da var ki, eğer mahkemelerin ba-
ğımsız olmadığı savlanıyorsa -ki
bu. doğru bir gözlemdir- onlan ba-
ğımsız hale getirmek siyasal ik-
tidann görevidir. Bu görevı ye-
rine getirmeyenler. dokunulmaz-
lık hakkından hiçbir zaman yarar-
lanmaya kalkışmamalıdırlar. Bu
konuda ortada bir kusur \arsa, o
kusur iktidann yıldızlannda de-
ğıl. kendısındedir. Kamuoyu bas-
kısı sonucunda Meclis'tekı do-
kunulmazlık dosyalannı görüş-
meye başlayan komison, bu kez
de dosyalan dönem sonuna erte-
leme kararlan almaktadır. Bu du-
rum karşısında yargıdan korktuk-
lan için böyle kararlar alındığını
söyleyenler, yerden göğe kadar
haklı değil midırler'
1
Hiçbir zaman unutulmasın ki.
yargıçlanna gü\enmeyen bir yö-
netim, hukuk de\ lerinden söz ede-
mez. Çünkü adalete dayanmayan
bir devlet. \arlığını yargıçlanna
inanmayan bir yönetım. değen-
ni yitırir. Yargı kararlanna u\Tna-
yan ve yargıdan korkan bir ikti-
dar ise değil hukuk devletini, dev-
leti de hukuku da ağzına alamaz.
Türkiye'yi böylesine bir çıkmaz-
dan kurtarmak her şeyden önce
siyasal iktidarlann görevidir. Bu
görevı yerine getiremeyen bir ik-
tıdar. başta yargı olmak üzere hiç-
bir kuruluşu suçlamak hakkına
sahıp değildir. Önce kendini suç-
lamalı, kendıne çekidüzen ver-
melidir.
tBRAHÎM YILDIZ
İktidarlann 'Çıkar' Zorlaması...
Aytaç TOLAY Emekli Cumhuriyet Savcısı
ır süre önce gazete- mesiplanraltbaşlıklıhaber
*trtica işba-
başlıklı.Bimızın
1
şında"
"AKP'ninAna\asa Mahke-
ve devamını üzüntü ve şaş-
kınlıkla okumuştum.
Anayasal esaslara daya-
NOKTA OKUMAK
AYRICALIKTIR
İşkence:
Güçlünün hukuku
Yeni dünya düzeni bu mu?
Hukukun gücü yerini gücün
hukukuna mı bırakıyor?
ABD ve Ingıliz askerlerinin
Iraklılara karşı fotoğraflarla
belgelenen '"kötü muamele"sinin
uluslararası hukukta tek bir
adı var: Savaş suçu.
Türkiye'nin geleceği
imam hatiplilere kilitlendi
Hükümetin fırsat buldukça
gündeme getirdiği imam hatip
sorunu, bu kez Ankara'da
rırtına kopardı. AKP bir buçuk
yıllık iktıdarında ilk kez
askerden böylesine sert bir
uyarı aldı.
90 depremzede
avukat mağduru
Yüksel İnşaat'a karşı açılan iki
ayrı tazminat davasında verilen
"zamanaşımı" kararlarından biri
yargıtaydan döndü diğeri ise
"takıldı" kaldı.
Bitkisel tehlike korkutuyor!
Genç ve lormda kaLmanın ön koşulu
gıbı sunulan bitkisel ürünler, sağlığın
düşmanı mı? Doktorlar antioksidan ve
vitaminlerin zararlarına karşı uyarıyor.
Tek kadın federasyon başkanı!
Dört dil biliyor. Hacıbekir'in
torunlarından. En büyük zevki
kocasının yatını geçmek. Çünkü Nazlı
İmre Yelken Federasyonu Başkanı
• INTERNETTE TELEFON TUZAĞI... • ÇEK SENET DAVALARINA EMSAL
KARAR: ADLI TIP'IN İMZA TESPİT RAPORU GÜ\
?
ENILMEZ BULUNDU..
• TRABZON VALİSI K.AÇ PROMİLE TEKME SA\T'RDU?.. • DOLARIN
YİNE -YURÜYÜŞÜ- DEĞİŞTİ... • TAŞINAC.\KLAR DIKKAT: KIRILAN
EŞYA ODENİYOR, ÇALINANIN HESABI YOK... • ÖZEL OKUL
MARATONUNDA OĞRENCİ Mİ. \TELİ Mİ YORULACAK?...
• DUYGU ASENA BU KEZ DE EŞCİNSELLERİN 'ABLASI' OLDU...
<TA
BAYINIZOE
narak demokratikbirbiçim-
de işbaşına geçen AKP ik-
tidanrun adeta bindiği dalı
kesmek girişimidir bu ve
buna benzer sistemi zorla-
yanda\Taruşlan...
1960 yılındatstanbul Hu-
kuk Fakültesı son sınıfinda
öğrenci olduğum tarihte. za-
manın iktidan DP dönemın-
de muhaliflerini susturmak
için çıkanlan "TahkikatKo-
mis>onu Kanunu"nu ve 27
Nisan 1960 olaylannı ha-
tırladım. Olaylann büyü-
mesınde iktidann yanlış ve
bılinçsiz rutumunu hayret
ve üzüntü içinde izlemiş-
tım. İktidarlarne denli güç-
lü olurlarsa olsunlar. ayak-
lannın basüğı meşru hukuk
düzenini kendi si>asal çıkar-
lanna göre ke\iflerince de-
ğtştirip; düzeneyenidenyön
vermej'e kalkarak: toplum-
sal ve siyasal dengeleri zor-
layıp, bunda israr ederlerse.
sonlanrun hüsran olacağuu
fakühedeokumuştukveöy-
le düşünüyorduk. Şimdi, bu
gerçeği uzun meslek haya-
ümda geçirdiğiın dene>im-
Ieri de ekleyerek. sade bir
yuıttaş oiarak AKP iktida-
nna haürlaüyorum: Gidi-
şatlannın sonunda, sistem
sadece kendilerinin değil,
hepimizin başına çöker. So-
nu, 27 \la>ıs 1960'taki geüş-
nıelerin de ötesinde, daha
da karmaşık iç ve dış geliş-
metereve>iknnlarayol aça-
biJir.
Anayasa Mahkemesi üye-
lerinin Meclis tarafindan se-
çilmesini öngören anayasal
düzenlemeye Anayasa Mah-
kemesi Başkanı'nın olum-
lu yaklaşmasına ise, ne di-
yeceğimi bilemiyorum. Sa-
yın Başkan'ın böyle bir dü-
zenlemeye nasıl razı olabil-
dığini aklım almıyor. Doğ-
rusu. beni büyük bir hayal
kınklığına uğrattı. 27 Mayıs
1960 harekâtı. basit bir as-
ker eylemı \e darbesi değil-
dir. Toplumsal. siyasal ve
hukuksal birbinkimın, olu-
şumun sonucudur. Eleştiri-
İebilecek yönleri dışında.
1961 Anayasasf nın hazırla-
nıp kabulünün sağlanması,
T. Cumhuriyeti tarihinde
önemli bir demokratik hu-
kuk de\Tirru niteliğindedir.
Getirdiği en önemli hukuk
kurumlanndan biri. belki de
en önemlisi. Anayasa Mah-
kemesı'dir. Yasama organı-
nın anayasal yargı deneti-
mıni sağlayan bu mahkeme.
hukuk devletinin kurulup
yürütülmesinde yaşamsal
bir öneme sahiptir. Nitekim,
kurulduğu günden bu yana
\erdiği kararlarla; cumhuri-
yetimizin hukuk devleti ni-
teliğinı, laik, demokratik ve
sosyal niteliklerini titızlikle
vurgulayıp. geliştirmiştir.
Sayın Başkan'ın da, başka-
nı olduğu mahkemenin bu
özelliğini koruyup yansıt-
ması kurumsal birgörevidir.
Bu konuda başka eklemele-
re gerek görmüyorum. Sa-
dece, yazımınbaşında değin-
diğim sakıncalara iktidar sa-
hiplerinin dikkatlerini tekrar
tekrar çekmek isterim. Ana-
yasa Mahkemesi'nin cum-
hunyet \ e nitelikleri üzerin-
de ne denh duyarh oldugu-
nu gösteren ve hukuksal te-
mellerini açıklayan bir ka-
ranna özet oiarak değinmek
istıyorum. (27 Ocak 1977
Ta. 197643 esas. 1977-4
K.S.h)
1961Anayasası. 12Mart
1971 Muhtırasfndan son-
ra, bu anayasavı içlerine sin-
diremeyen siyasetçilerin iş-
birliğjyle değiştinlipbudan-
dı. Bu değişikliklerden biri
de. anayasanın Yüksek Hâ-
kımler Kurulu'nun görev ve
yetkilerini düzenleyen 144.
maddesiydi. Kurul'un, yar-
gıçlann özlük haklan ile il-
gili oiarak verdiği kararlara
karşı yargı yolu kapahlıyor-
du. 1982 Anayasası'nın 159.
maddesine benzer şekilde...
Yapılan değişıklikten son-
ra, bir yargıç yardımcısı.
hakkında kurulun verdiği
karara karşı Danıştay' a da-
va açmıştır. 5. Daıre. yapı-
lan değişikliğin, anayasa-
nın devletin şeklının cum-
huriyet olduğunu belirle-
yen ve değiştırilmesi teklif
dahı edilemeyen 9. madde-
sinin, 2. maddede yer alan
cumhuriyetin niteliklerini
de kapsadığı ve değiştiri-
lemeyeceği sonucuna var-
mış; itiraz yolu ile konu\Tj
Anayasa Mahkemesi'ne in-
tikal ettirmiştir. Anayasa
Mahkemesi, değiştirileme-
yeceğı saptanan cumhunye-
tin üç niteliği üzerinde du-
rarak, 1488 s. kanunla de-
ğiştinlen anayasanın 144.
maddesi hükmünün iptali-
ne karar vermiştir. Bu üç
nitelik şöyle açıklanmıştır.
1) İnsan Haklan açısın-
dan: 6366 s. kanunla kabul
edilen A\Tupa İnsan Hakla-
n Sözleşmesı'nın 6. mad-
desinde yer alan, herkesin,
kanuni ve bağımsız bir mah-
keme tarafindan davasının
görülmesini istemek hakkı
olduğunu, bu hükmün a>Tiı-
nı içeren anayasanın 31 ve
114. maddelerinin de. ıda-
renin her türlü eylem ve ış-
lemine karşı kanun yoluna
baş\ıırma hakkını ıçerdiği-
ni belirtmiş; böylece. yargı
denerimıni engelleyen dava
konusu kuralın insan hakla-
nna aykın olduğunu ve ana-
yasanın belirlediğı İnsan
Haklan ılkesınin, anayasa
değışikliklerinde göz önün-
de tutulması gereklilığıni or-
taya kovmuştur.
2) Hukuk Devleti açısın-
dan: Hukuk devletinin. in-
san haklanna saygılı ve bu
haklan koruyan. adalete ve
eşitliğe uygun birhukuk dü-
zenı kurarak sürdüren, bü-
tün davTanışlannda hukuk
kurallanna uyan ve işlem ve
eylemlerinde yargı denetimi-
ne bağlı bir devİet olduğu-
nu belirleyen mahkeme:
"yargıcı v'argı yoluna baş-
Mirma hakkından yoksun
olan bir devlette birevlerin
hukuksal güvence>e sahip
olduğusavunulaınaz,bunun
hukukla bağdaşıryönü \vk-
tur" demıştir.
3) Eşıtlik açısından: "Hu-
kuk Devleti, hukukun üs-
tünlüğütemetineoturur. Ka-
nun önünde eşitükbu temel-
de esas unsurdur" dıyen
mahkeme; Adliye mahke-
mesi yargıçlan dışındaki ka-
mu görevlilerine. özlük hak-
lan ile ilgili oiarak uygula-
nan idari işlemlerden dola-
yı yargı yoluna başvıırma
hakkı tanındığı halde. Adli-
ye mahkemesi yargıçlanna
tanınmamasının eşitlik ilke-
si üe bağdaşmadığının açık
olduğunu belirtmiştir. Görü-
leceği gibi; cumhuriyetin ni-
teliklerini belirleyen. değiş-
tirilmesi teklif dahi edıle-
meyecek maddelenni do-
laylı yollarla değişrirmeye
kalkışmak. hukuk ve ana-
yasa dışına düşmektır. Mec-
lis'ın çıkaracağı kanunlann
anayasaya uygunluğunu de-
netleyen, yargı organıdır.
Anayasa Mahkemesi; Hu-
kuk Devleti'nin bir gereği
oiarak. Sonuç oiarak sözü-
müz şudur:
Anayasa Mahkemesi üye-
lerinın Meclis tarafindan se-
çilmesinin. bir hukukçu oia-
rak anayasanın kuvvetier a>-
nhğıve HukukDe\ letiılke-
lenne aykın olduğu kanı-
sındayun, siyasal oiarak da
çok yanlış ve sakıncalı
buluvorum.
İlk Günkü Heyecanla...
81 yıldan beri Cumhuriyet, ilkelerinden sap-
madan, bugüne değin görevini başanylasür-
dürmektedir.
Cumhuriyet Vakfı Senedi'nde de yazılı olan
kurallar bizim anayasamızdır.
7 Mayıs 1924 günlü ilk sayımızda bu ilkeler
saptanmıştır.
İlk sayımızda yazılan bu ilkeleri birlikte oku-
yalım:
"Bugün ilk sayısını yayımlamayı başardığı-
mız 'Cumhuriyet', okurlanna kendini tanıtma-
ya yeterliyse de gazetemizin amaç, şekil ve
mesleğine ait bir iki kelime eklemeyi de ya-
rahı bulduk.
Cumhuhyet'in siyasi programı, isminden
belli ise de, onuyayımlayanların siyasi hayat-
landabellidir. Cumhuriyet, Türkiye'debüyük
kavgalarla elde edilmiş tarihi bir sonuçtur.
Biz, elde edilen bu amaç uğrunda fiilen ça-
lışmış insanlarız. Memlekette bu muzaffer ve
galip fikrin çok kuvvetli taraftarlan vardır. Cum-
huriyet, memlekete mal olmuş bir fikirdir. Biz
onun temsilcisi ve koruyucusuyuz. Bu temel
düşünce göz önünde tutulduktan sonra, ke-
sin oiarak söyleriz ki, gazetemiz ne hükümet
gazetesi ne de birparti gazetesidir.
'Cumhuriyet' sadece cumhuriyetin bilimsel
ve yaygın ifadesiyle demokrasinin savunu-
cusudur; cumhuriyet ve demokrasi fikir ve
esaslannı yıkan ve yıkmaya çalışan her kuv-
vetle mücadele edecektir. Memlekette her
anlamıyla gerçek bir demokrasi kurulması için
gazetemiz bütün varlığı ile çalışacaktır. Mem-
lekette halkın, halk tarafindan, halk için ida-
resi, bizim idealimizdir. Ve biz yalnız bu ide-
alin esiriyiz, başka hiçbir kuvvetin değil."
80 yıllık süreçte farklı kuşaklar gazeteye
emekvermiş, demokrasiyi ülkemizde güçlen-
dirmek uğruna ilk günkü bilinçle çalışmışlar-
dır. Aynı heyecan bugün de sürmektedir.
• * •
Gazetemizin kurucusu Yunus Nadi'nin oğ-
lu Nadir Nadi, 1988 yılında yazdığı başyazı-
da Cumhuriyet'in görevini şu şekilde vurgula-
mıştır:
"Düşününüz ki gazetemizin yayın yaşamı-
na atıldığı yıl, yurdumuzda cumhuriyet söz-
cüğüne tahammül edemeyen, bu sözcüğü kü-
fürsayan bir 'âlimler' kalabalığı yaşıyorve hal-
kı etkisi altında tutabiliyordu. Bizim kuşak,
çok partili yaşam dönemi boyunca da cum-
huriyeti ve Atatürkçülüğü savunmak uğruna
az savaş vermemiş, az çile doldurmamıştır. Gö-
revimizi ne ölçüde başarabildik, bu konuda
herhangi bir değerlendirmeye kalkışmak bi-
ze düşmez. Biz artık devrini tamamlamaya
yüz tutmuş bir kuşağız. Bugün varsak, yann
yokuz. Başlıca umudumuz, bizim dönemde
yetişen ve yetişmekte olan yeni kuşaklann
gerçek halk yönetimi demek olan cumhuri-
yet ilkelerini yurdumuzda daha sağlam te-
mellere dayama olanağını bulabilmeleridir.
Bu konuda hiçbir engelden yılmayacakla-
rına inanıyoruz.
Cumhuriyet gazetesi, taşıdığı adın gerçek
anlamını savunmak göreviyle yayın hayatına
atıldığı günden bu yana çaba harcamıştır. Hâ-
lâ da harcamaktadır.
Halkın halk tarafindan halk için yönetimi ül-
küsüne Cumhuriyet ilk günü olduğu gibi bu-
gün de aynı kıskanç özenle bağlıdır. Kimi za-
man zikzaklar olsa da adım adım bu ülküye
yaklaştığımızın inancınıyüreğimizde taşıyoruz."
• • •
Görüldüğü gibi Cumhuriyet gazetesi 81. yı-
lına üstlendiği misyonla girmektedir.
Teknolojik devrim sürecinde, iletişimin avcu-
muzun içine taşıdığı dünyada Cumhuriyet,
geçmişine yakışır bir güvenle 81. yılını da okur-
larıyla paylaşmaktadır.
istanbul, Ankara, Izmir, Adana ve Antalya'da
çalışanlanmız, okurlanmız ve Cumhuriyet dost-
lan bir araya gelerek bu güzel günü daha da
anlamlı kıldılar.
Geleneksel yemeğimize katılan, mesaj gön-
deren, telefonla arayan, çiçek gönderen her-
kese teşekkür ederiz.
lyi haftalar...
togi öır ömöf bofü süren kışıiıklı devrımc/ sovoşımınöo
Aydınlanmo'yı tonhsei ıçenğmöe kovroyorak Anodolu'yu
bütunleşhren fikn doğnıftusundo yd'üyor, soğduyu, sevgı,
guven ve dençeyı sol ye/pozeye oştlomaya çahşıvor.'
iihor, SEIÇUK
bönmez largan'ın
"YEŞİL TUZAK"
Kıtaöı bütün kitapçılardo
beneı uagmm »ıtteşim Doğıtım. fe/ 02U 526 86 65 Fax 0212 5li 04 1/
Hasot Yayınlorı P K US4 Sirkecı /İİTANBUİ
TVkıye Gazetecıler Cemıyetı'mn yayın'adığı gunluk
Bizim Gazete
Ulke sorunlarına ılışkın raDorianyla, araştırmalarıyla,
koşe yaz'larıyla, tarafsız haberienyle sıvıl toplümların gazetesi.
Düzenlı okumak ıçın abone olun. Tel: 0.212. 511 08 75