19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-IOSKYIS 20O4 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HjJvUiıU1VJJ. [email protected] 13 <3çen yıl martta yürürlüğe giren îş Yasası'nda iki seçenek önerilmiş, ancak uzlaşmaya vanlamamıştı Kıdemtazmınatlan unutturuldu• araflar arasında uılaşma siönamasa da kıdem tazinatlannın fona deedilmesı konusunda eğim oluştuğunun ileri simmesi dikkatleri bu konuya yöıltti. İşçi temsilcileri, fonda yetrince para birikememesi. tazıinat rnıktannın 15 günden az e foımn siyasi İktidarrn yöntiminde olması gibi tehkeler içereceğine dikkat çek/orlar. OL'AY BÜYÜKTAŞ Rlen 30 gün üzerinden öde- nen/e çalışanlann en büyük gü- venesi olarak görülen kıdem tazninatı üzerinde kara bulutlar dolşıyor. Geçen yıl kabul edıle- rek ^irürlüğe giren Îş Yasası'nda erteenen düzenleme üzennde kesh bir uzlaşma sağlanamasa da Kikümet ve işveren tarafının fon Dİuşturulmasına sıcak bak- FONUN SAKINCALARI NELER? • Fona devir, iş güvencesi hûkümlerini daha da etkisizleştirecek. Yeni yasanın getirdiği iş güvencesi yaptınmı, sadece dört ile sekiz aylık ücret tutannda bir tazminat. Fon, işten çıkarmada caydıncılığı azaltacak. ı/ Tazminat miktarlannın makul ve caydmcı bir düzeye çıkanlmadan kıdem tazminatının fona devredilmesi, pratik olarak 1475 sayıh yasa dönemindeki koşullara dönülmesi anlamına gelecek. •" Sigorta primlenni ve vergileri zamanında yatırmayan işveren. fona primlerini de zamanında yatırmayacak. • Fon, siyasi iktidarlaruı müdahalesine açık olacak. \/ Sendikalar, kıdem tazminatının fona devri yerine, işveren yükümlülüğü olarak kalmasvnı, ancak ödeme güçlüğü bulunan işyerlerindeki işçilerin kıdem tazminatı haklan için işsizlik sigortası kapsamında sınırlı bir garanti fonu oluşturulmasını öneriyorlar. ması, çalışanlan yine bir tehli- keyle karşı karşıya getirdi. Hükümet, işçi ve işveren tara- fını temsilen oluşturulan Bilim Kurulu'nca hazırlanan iki seçe- nekten biri olan kıdem tazminatı fonu, pek çok çalışan açısından bir dizi belirsizliğin kaynağı ola- cak. İşçi sendikalan yetkililerine göre fon, işçinin tazminat alma- sını hükümet ve işverenin insafı- na bırakacak. Çünkü halen 30 gün üzerinden ödenen kıdem taz- minatı, uygulamaya göre, suçlu çıkarmalar hariç, ışçinın ışten çı- kanlması, askerhk nedenıyle iş- ten aynlma, evlenme, emeklilik- te ya da ölüm halınde ödeniyor. Kıdem tazminatında halen 1 mil- yar 485 milyon liralık tavan uy- gulanıyor. Oysa kıdem tazminatı fonu ödeme koşullanna bir dizi sınır- lama getirihyor. İşçi ya emekli olunca. ya da adına 10 yıl prim yatmışsa isteğı halinde tazminat alabilecek. Askerlik ya da evlen- me gibi sosyal gerekçeler tazmi- nat almak için gerekçe olmaktan çıkacak. Yönetimi Çalışma Bakanhğı, işçi konfederasyon temsilcısi ve işveren konfederasyonu temsil- cisinden oluşan bir ekip tarafın- dan sağlanacak fona. işçinin ay- ni kazancımn yüzde 3'ünü geç- meyen bir miktar yatınlacak. İşçi ya da hak sahıplerine fona prim yatmış her yıl için. prim he- sabına esas olan ücretın 30 gün tutannda tazminat ödenecek. Prim adma yatınlmayan ya da ek- sık yatınlan işçinin tazminatı da buna göre olacak. VEKîı BARIŞI YARAMADI Afgeldi kaçak arttı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKF hükümetinin. *vergiban$ı r 'adıy- la getirdiği vergi affı; vergi kaçağını adeta "teşvik etti." Maliye Bakanlı- ğı'nın yaptığı incelemeler; 2002 yıhn- da yüzde 57.5 olan vergi kaçağı oranı- nın; vergi banşının yapıldığı 2003'te yüzde 73.7'ye çıktığmı gösterdi. Maliye Bakanhğı, Vergi Banşı uy- gulamasının > r ürürlüğe girdiği 2003 yıh içinde 68 bin 251 vergi inceleme- si gerçekleştırdi. Ortaya çıkan sonuç- lar; "Vergi BanşTnın sadece AKP'li bakanlan vergi idaresiyle "banşünb- ğuu" gösterdi. Buna göre, inceleme- ye alınan mükelleflerin devlete 25 kat- rilyon 563 trilyon 195 milyar 271 mil- yon lira gelir beyan ettiği anlaşıldı. Buna karşıhk mükellefler. 18 katril- yon 834 trilyon 977 milyar 142 mil- yon liralık gelıri devletten gizledi ve vergisini ödemedi. 'Anayasaya madde konulsun' Mükellefler, 5 yıllık dönem içinde her 100 liralık gelirlerinin 83.9 lirası- nı beyan etmeyerek kaçırdı ve devle- te katrilyonlarca lira daha az vergi ödedi. CHP Istanbul Mılletvekili Kemal Kıhçdaroğju. vergi banşının istenilen sonucu ortaya koymadığını belirterek "Net bir gerçekük var. O da, "kayıtdı- şf ekonomi küçülecegine, büyüyor" diye konuştu. Vergi Denetmenleri Derneği Başkanı Sadettin Çakıb da anayasaya vergi affı olmaması için hü- küm konulmasını istedi. TURKIYE IKTtSAT KONGRESİ Devlet Bakanı ŞenerMn okuduğu sonuç bildirgesinde, tanmsal üretimde verimlUiğin artünlması ve rekabet edilebilirüğin sağlanması yönünde sürdiirülebilir bir tanm potitikasının oluşturulmasının ekonomik büyüme açısından önemine de dikkat çekildi. (AA) 4. Türkiye Iktisat Kongresi'nin Sonuç Bildirgesi açıklandı: En temel sorıın yoksulluk tZMİR (Cumhuriyet Ege Bü- rosu) - 4. Türkiye Iktisat Kongre- si Sonuç Bildırgesi'nde, gelir da- ğılımı ve yoksulluğun Türki- ye'nin en temel sorunlan arasın- da bulunduğu kaydedildi. 4. Tür- kiye îktisat Kongresi'nde sonuç bildirgesi, Devlet Bakanı ve Baş- bakan Yardımcısı Abdüllatif Şe- ner tarafından açıklandı. Sonuç bildirgesinde, gelir dağı- lımını düzeltmek amacıyla gelinn piyasa koşuşlarına göre dağılımı- na, ekonomik ve sosyal dengeler dikkate ahnarak müdahale etme- nin mümkün ve gerekli olduğu kaydedildi. Gelir dağılımının ıyı- leştırilmesi ve yoksullukla müca- dele konusunda uygulanan, ka- musal araçlarla yapılan yardımla- rın iyi takip edilmesi amacıyla kuruluşlar arasında koordinasyo- nun ivedilikle oluşturulması ge- rektiği vurgulandı. 'Pengeslzllk azaltılmalı' Eğitim konusunda bölgeler ara- sı dengesizlik ve eğitimde cınsiyet aynmının azaltılması gerektiğinin vurgulandığı bildiride, sağlık ve eğitim hizmetlennin hem büyü- meyi destekleyen, hem de gelir eşitsizliğini azaltan etkisı olması nedeniyle beşen sermayeye ve sosyal hizmetlere yatınm yapıl- ması gerektiği üzerinde duruldu. Orta ve uzun vadede sürdürü- lebılir yüksek büyüme açısından makro ekonomik ve politik is- tikrann önemine dikkat çekilen bildiride, "Ekonomide kısa va- dede şoklarve dalgalanmalar ol- sa bile orta ve uzun vadede temel makro ekonomik politikalar önem kazanmaktadır. Bu bağ- lamda doğru politikalar uygu- lanması ve uygulanan politikala- nn sık sık değiştirilmemesi önemlidir" denıldi. Kongrenın ardından gazeteci- lerin sorulannı yanıtlayan Abdül- latif Şener. toplumdakı en yoksul kesimin ışsizler olduğunu belirte- rek. işsizlikle mücadelenin yok- sullukla mücadelede en etkili yol olduğunu kaydettı. Şener, işsizli- ğin ortadan kaldırılması ve azal- tılması için önemli rolün piyasa- ya verildiğini, ancak pıyasaya gü- venıp de sosyal politikalar uygu- lamamanın yanlış bir yaklaşım olduğunu belirtti. Türkiye enflasyonda hâlâ birincl ANKARA (ANKA) - Türkıye, enflasyonda sağladığı tarihi düşüşe rağmen OECD ülkeleri içerisindeki rekortmenlığıni korudu. Türkiye'nin en yakın takıpçısı olan Slovakya ile arasındaki farkın 2 puana kadar indiği dikkatı çekti.Yıllık tüketici fiyat artışını ıkı yıl öncekı yüzde 6O'lı düzeylerden bu yılın nısan sonunda yüzde 10.2'ye kadar düşürmesine rağmen Türkiye. OECD ülkeleri içinde enflasyon rekortmenliğini sürdürdü. Birinciliğe aday gösterilen Slovakya'da nisan sonu itibanyla yıllık TÜFE artışının yüzde 8.2 olduğu belirlenirken OECD'nin en yüksek enflasyonlu üçüncü ülkesi olan Macaristan'daki yıllık TÜFE artışı da yüzde 6.7 düzeyinde gerçekleşti. Bu ülkeleri yüzde 4.2Tik yıllık enflasyonla Meksika ve yüzde 3.3 Te Güney Kore izledı. Diğer ülkelerde ise çok düşük, sıfır ya da negatif enflasyon yaşandığı dikkat çekti. AB ülkeleri içinde en yüksek yıllık enflasyon yüzde 2.7 ile Yunanistan'da gerçekleşti. 1 dolar gelirle 1.25 dolarlık harcama ANKARA (ANK\) - Türkıye elde ettiği her l dolarlık döviz gelirine karşıhk l .25 dolar döviz harcaması gerçekleştiriyor. Geçen yıl rekor düzeyde cari işlemler açığı veren Türkıye, dö\ız gelir-gıden dengesinde 2004 yılına da kötü başladı. Türkiye, ocak-şubat döneminde 11.3 milyar dolarla geçen yılın aynı dönemine göre 2.1 milyar dolar daha fazla döviz geliri elde ederken 14.2 milyar dolarla 3.6 milyar dolar daha fazla döviz harcaması gerçekleştirdi. Döviz gelırinin gideri karşılama oranı yüzde 87'den yüzde 79.9'a geriledi. Başka bir deyişle döviz harcamalannın gelire oranı yüzde 115'ten yüzde 125'e yükseldı. Merkez Bankası verilerine göre. ocak-şubat Türkiye'nin cari işlemler kapsamındaki toplam döviz geliri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 23.5 oranında 2 milyar 156 milyon dolar artarak 11 milyar 340 milyon dolar olurken döviz gideri yüzde 34.3 oranında 3 milyar 622 milyon dolar artışla 14 milyar 189 milyon dolara ulaştı. Böylece daha ilk iki ayda 2 milyar 849 milyon dolarlık can işlemler açığı ortaya çıktı. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGtN YILDIZOĞLU LONDR.4 Işkence resimleri, Bush yönetiminin Irak'ta askeri, siyasi ve ahlaki açılardan tam anlamıyla iflas ettiğini gösteriyor. Dahası petrolün varil fiyatının geçen hafta ulaştığı olağanüstü düzey, ABD faizlerinde başlamak üzere olan yüksel- me trendinin, daha şimdiden küresel sermaye hareketlerinde yarattığı etkiler, Bush yönetiminin dünya ekonomisini de bir uçurumun kenanna getirdiğinı gösteriyor. Nereden nereye? Prof. Krugmariın cuma günü New York Tımes'taki yorumunda anımsat- tığı gibi, Irak savaşı başlamadan önce, "neocon" savaş çığırtkanlan petrolün varil fiyatının 20 dolara düşerek dünya ekonomisinde büyük bir ivme yarata- cağını savunuyoriardı. O günlerde biz bunun hayal olduğunu, Irak'ta petrol üretiminin, değil günde bir milyon varil artmak, savaş öncesindeki 2.5 milyon varil düzeyine bile ulaşmasının çok tzun bir süre alacağını, büyük yatınm çerektirdiğini, bunun da siyasi istikra- n bağlı olacağını savunuyorduk. Ge- çen hafta petrolün varil fiyatı 40 dolara Lİaştı. Petrol piyasası analistleri yine bir (latta CBS Market VVatch analisti Pa- «I Erdman ın ifadeleriyle 1973'e rah- ret okutabilecek) petrol krizinin gün- <emde olup olmadığını tartışmaya baş- üdılar. Aslında bir süredir sürmekte olan tar- tşma hızlandı demek daha doğru olur. )aha önce vurguladığımız gibi petrol jiyasası, jeopolitik gelişmelere çok du- •arlı, spekülasyona çok açık ve ilk ba- ışta garip refleksler sergileyebilen bir lünya. ömeğin, bugün, piyasalann te- îşlanmaması gerektiği söylenebilir. !)yle ya. Rusya'nın petrol uretimi hızla ırtıyor, artmaya da devam edecek. İpin Ucu Hâlâ Bush'ta mı? OPEC Genel Sekreteri Yusgiantoro, kartelin üretiminin resmi sınınnın 1.5 milyon varil üzerinde seyrettiğini açık- lamış (Tehran Times 06/05). Petrol fi- yatlan üzerinde büyük baskı yaratan Çin ekonomisi bir soğutulma sürecine sokuluyor. Ama petrol fıyatlan gevşe- yeceğine, artmaya devam ediyor, ede- cek; Mitsui Bussan Futurs'ün baş meta piyasalan analisti Tetsu Emori'ye göre önümüzdeki aylarda 43-45 dolar bandını zoriayacak (Reırters 06/05). Societe General analisti Alain Bokoboza da "Kimi oyun- cular petrol fiyatının 45-50 dola- ra yükselmesini bekledikleri için, ona göre pozisyon Muyoriar, bu da fıyatlar üzerinde yukan doğru bir basınç yaratıyor" diyor (Le Monde 07/05). Yusgiantoro da fiyat artışlannın arzdan kaynak- lanmadığını savunuyor. Petrol ve jeopolitik Petrol fıyatında yükselme bek- lentilerine yol açan faktörlerin ba- şında geçen ay Ortadoğu'da sert- leşen istikrarsızlık rüzgârian var. Bu sertleşmenin kaynağında da Necef. Felluce, işkence fotoğraflan vb.. var. Bu konu geçen hafta Paris'te toplanan Beşinci Uluslararası Petrol 2ürve- si'nde de geniş bir biçimde tartışılmış. Oil and Gas Journal muhabirinin bil- dirdiğine göre Petrostrategies'nin dı- rektörü Pierre Terzian ABD ile dünya- nın en önemli petrol üreticisi Suudi Ara- bistan arasındaki gerginliğin giderek arttığına, Suudilerin petrol ortaklıkları- nı ABD'den diğer başka ülkelere kay- dırarak çeşitlendirmeye başladığına, bugünlerde ABD'nin Suudirejimiüze- rinde artık eskisi kadar etkili olmadığı- na, bu gelişmelerin yarattığı belirsizliğe dikkat çekmiş (05/05). Gerçekten de, geçen hafta yayımla- nan yorumlar gözlemciler arasında şöyle bir konsensüs oluştuğunu gös- teriyordu: Işkence skandalı ABD ile böl- ge ülkeleri arasındaki gerginlikleri, halk- lann ABD nefretıni güçlendirecek; ge- çen haftalarda önce Basra'da, sonra da Suudi Arabistan'da petrol tesisleri- ne yönelik saldınlann gösterdiği gibi bundan sonra petrol endüstrisine yö- nelik saldınlar artacak; bunlardan biri üretimi ciddi bir biçimde aksatabilir. özellikle kapasite fazlası, dolayısıyla fi- yatı etkileme gücü olan tek ülke Suudi krallığı söz konusu olduğunda, görün- tu bir Deustche Bank raporunda an- latıldığı gibi gerçekten çok korkutucuy- du. Raporu aktaran The Economist, yorumunu "Petrolün merkez bankası saldın altında" sözcükleriyle bitiriyor- du (06/05). Le Monde editöriüğü yo- rum yazısına "Bush ve Kaos" başlığı atarken, Financial Times'tan Philip Stevens VVashington'da, "Herkesin, giztiden gizliye, Bush yönetiminin Irak'taki isyanın elinde tutsak olduğu- nu... Çıkış kapısına yönelmeye başla- yacağı anın yaklaşmakta olduğunu dü- şündüğünü'yazıyorveekliyordu: "Gö- rünüşteki kararlı duruş, gittikçe derin- leşen bir şüpheyi gizliyor. Ortada bir (çkışa ilişkin) strateji yok yalnız- ca, ABD'nin Irak'ta kontrolü kay- bettiğinin ayırtına varmaktan kaynaklanan bir kaos söz konu- su..." (6/05). Diğer bir deyişle petrol fiyatlannı etkileyen jeopo- litik ortam kalıcı. Ve ekonomi... Geçen yıl OECD, varil fiyatı beş dolar artar, bir yıl o düzeyde kalırsa dünya ekonomisinin bü- yümesinden yüzde birin üçte bi- ri kadar bir eksilme olacağını he- saplamıştı. O zaman varil fiyatı 30 doların altındaydı, şimdi 40 dolara ulaştı, artış yaklaşık 10 dolar. Etkisinı de göstermeye başladı. Singapur'da çıkan Business Times'a göre, petrol fiyatlanndaki artış, petrol it- hal eden Asya ülkelerinde, ömeğin pet- rolünün yüzde 70'ini ithal eden Hindis- tan'da ekonomik büyümeyi vuracak iş- sizliği, enflasyonu körükleye- cek(07/05). Bu ortamda, dünyanın he- men yer yerinde merkez bankalarının, enflasyon korkusuyla faizleri arttııma- ya başlaması. durgunluk eğilimlerinı daha da güçlendirecek. Bu gelişmelerde, sermaye hareket- erginy(§ tr.net lerini etkileyerek bir fasit daire oluştur- ma dınamikleri de var. Geçen yılın ba- hannda, ABD'nin Irak'ta başanlı oldu- ğu havası yayılır, faizler düşmeye de- vam ederken yatınmcılann yükselen pi- yasalara ilgisi hızla artıyordu. örnegin Japonya hariç, Asya'ya yönelik fonla- ra o yıl 7.5 milyar dolarlık yeni kaynak girişi olmuştu. Ancak şu günlerde fark- lı bir iklim söz konusu. Geçen hafta bu fonlardan, haftalık açıdanrekorbir dü- zeyde, 411 mityon dolar çıkmış. Mor- gan Stanley Capital International'ın yükselen piyasalar endeksi, bu yılki zirve noktasının yüzde 14 gerisine çe- kildi. Kore ve Tayland borsalan da ge- çen hafta sonunda 10 gün öncesine göre sırasryla yüzde 11 ve yüzde 14 gerilemişti. özetle yükselen piyasalar cazibelerini yine kaybediyorlar (Wall Street Journal 07/05). Bu gelişmenin arkasındaki nedenlerden biri Çin eko- nomisinde bir soğutma sürecinin baş- lamtş olması. Ama Irak savaşıyla ilişki- li iki gelişme de bu süreçte önemli rol oynuyor. Birincisi petrol fıyatlannın ye- ni düzeyinin olumsuz etkileri, ikincisi ABD'de de faizlerin artık bir yükselme trendinin başma gelmiş olması. FED'i faizleri yükseltme noktasına getiren ne- denlerden en önemlisi. ekonomide oluşmaya başlayan enflasyonist ba- sınçlar. Enflasyonun kaynağında da tek başına olmasa bile önemli ölçüde, sa- vaş harcamalanna bağlı parasal ve ma- li genişlemenin bütçe açığı üzerindeki büyütücü etkisi var. Özetle Bush yönetimi, imparatorluk projesinde kontrolü elinden kaçınyor, buradan kaynaklanan belirsizliklereko- nomiye sıçrayarak başka yeni istikrar- sızlıklara yol açıyorlar. Bu ikisi birbirini besleyen çok sayıda fasit daire oluştu- ruyor. Belli ki Bush artık ipin ucunu tu- tamıyor... ± ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK I Geçenlerde, AKP'nin "kadına şaşı baktığı" Cum- huriyet'in başlığa çıkan haberiydı. Bu gerçek, her gün yeniden kanıtlanıyor. Toplumsal yaşamda kadının güçlenmesinı sağla- yacak en önemli etkenler, eğitim ve ış bulmadır. Kız çocuklannın eğitim olanağı bulması ve bu olanağın, para ya da töre gibi nedenlerle sınırlandırılmaması çok önemlidir. Bunun kadar önemli olan kadının üc- retle çalışması, yani, düşünsel özgürleşmesinin eko- nomik özgürieşmesiyle tamamlanmasıdır. Aşağıda- ki tablonun verileri, okur-yazarlık oranı ile ücretlı ça- lışan oranı arasında çok yakın bir koşutluk olduğunu kanıtlıyor. Ülkemizde kadınların işgücüne katılması, aslında çok sınırlı kalıyor. Çalışma çağı nüfusunun işgücüne katılma oranına bakıldığında, durum, hıç de parlak değildır; ülke or- talaması olarak, kadınlann işgücüne katılma oranı, 2003'te, yani AKP yönetimi döneminde, yüzde 26.6 düzeyindedir ve bu oran bir öncekı yıla göre 1.3 pu- an azalmıştır. Kentlerde ise kadının işgücüne katılma oranı, yüzde 18.5 ile, ülke ortalamasından çok daha azdır ve bu oran da 2003'te bir önceki yıla göre azal- mıştır. Türkiye, kadının ış bulmasını ve buradan eko- nomik özgürlüğüne sahip olmasını sağlayamıyor. Böyle olunca da kadın-erkek eşitliği ilkesi, çok an- lamsız bir düş olarak kalıyor. Kadın sorunu olarak görülmesi gereken çok önem- li bir nokta daha var; o da çalışan kadınların işteki du- rumudur. Tablo, 2000 yılı verilenyle, kadınların okur-yazarlık ve ücretli çalışma durumunu bölgelere göre veriyor. Ülke ortalaması olarak, çağ nüfusu kadınlann, orta- lama beşte biri, okuma yazma bilmiyor. Bu oran Do- ğu ve Güneydoğu'da, beşte ikiye yükseliyor; bu böl- gelerde kadınların geriye kalan yüzde 4O'ı, okuma yazma bilmiyor. Bu bölgelere il düzeyinde bakıldığın- da, kadınlann yanya yakınının okur yazar olmadığı gö- rülüyor. Bu illerin başında, okur yazar kadın oranı yüzde 52.0 ile Van, yüzde 52.1 ile Hakkâri ve yüzde 52.2 ile Ağrı geliyor. Hangi açıdan bakılırsa bakılsın, bu olgu, bir büyük toplumsal yaradır; bir ayıptır. Ayıp, toplam çalışanlar içinde ücretle çalışan ka- dın oranlanyla açıklık kazanıyor. Bu illerde, ücretle ça- lışan kadınların ilin toplam istihdamı içinde oranı, Muş'ta yüzde 1.3 ile en düşük düzeydedir; Muş'u yüzde 1.5 oran ile Ağn; yüzde 1.6 ile Hakkâri ve yüz- de 2.1 ile Van izliyor. Büyük çoğunluğuyla bunların da sivil kamu çalışanlan olduğu çok açıktır. "Olumlu aynmcılık", devlete, kadınlann eğitim ve iş bulma alanında durumunun düzelmesi amacıyla gi- rişimlerde bulunması yetkisinin verilmesidir. Eşitliği gerçekleştirmek için, devlet "kanuni ve idari düzen- lemeler dahil gereken tüm önlemleri alır Ancak ka- nun önünde eşitlik ilkesi, özelliği nedeniyle belirli bir cinsiyet için diğerinden farklı olarak kanuni ve idari düzenlemeleryapılmasını veya başka önlemleralın- masını engellemez". Anayasa değişikliği teklifi bunu içeriyordu. Ülkenin çağdaşlaşmasının en önemli da- yanaklanndan biri olması gereken "olumlu aynmcı- lığı", CHP, sonuna kadar savundu; ancak hükümet, öneriyi budadı; düzenleme "Devlet bu eşitliğin yaşa- ma geçmesini sağlamakla yükümlüdür" biçımini al- dı ve kesınleşti. Kimi aydınlanmızın "so/cu" saymakta ısrar ettiği ve toz kondurmadığı AKP'nin gerçek nitelığinı gösteren bir sonuç alındı. Çelişkiye bakın, AKP'nin dayandığı- nı söylediği "millet iradesi" kadına nefes aldıracak bir anayasal düzenlemeyi önlemek için kullanılıyor. Aslında, AKP hükümetinin bu yanlış bakışı, kamu kesiminin işe alma işlemlerinde yaşanıyor. Kamu ku- rumları, resmen, kadınları işe almak istemiyor, "er- kek olan işe alınır" anlayışı, kamu kesiminin tüm bi- rimlerinın ilklerine ışleniyon bir kara bulut gibi toplum- sal yaşamın üstüne çöküyor. Bu uygulama, gelecek yıllarda kadının ekonomik durumunun kötüye gideceğinin kanıtı saytlmalıdır. Ek olarak, sayılar, sınırlı da olsa, töre cinayetleriy- le, çocuk yaşta kızlann ve hamile kadınlann neden boğazlandığının da ipuçlannı veriyor. AslındaAKP'nin tutumu, şaşı bakış da olmuyor; bu soruna gözünü ka- pama, yani körlük oluyor. Pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da kör uçuşu yapılıyor. Böfcler Akdenız Do^u Anadolb Ege Güneydoğu Anaddu IçAnadolu Karaderız Marmara Türkıye Ortalaması Kadntamokur yazartk oranı 82.0 65.9 84.2 60.2 85.0 78.5 88.1 80.6 Ücretle çalışaıkadrlam topiam tsttıianıa oran 7.4 2.7 10.4 3.7 8.5 4.4 147 8.8 (DPT, lller ve Bölgeler İtibanyla GSYİH'deki Geliş- meler 1987-2000, Eylül, 2003) yakup • metu.edu.tr Çiftçi hükümetten yakındi: DGD'yi biz değil Ankara'dakiler alıyor MUSTAFAÇAKIR GÖLBAŞI - Türkıye Ziraatçılar Derneği (TZD) Çiftçi Haftası'nın açıhşında köylüler An- kara'ya, "Doğnıdan Ge- Kr Desteği'nden (DGD) biz üretenler değil .\nka- ra'daki masa başında oturanlar yararlanıyor" diye seslendi. TZD, Çiftçi Haftası kapsamında Gölbaşı il- çesine bağlı Subaşı kö- yünde çiftçilerin de katı- lunıyla etkinlik düzenle- di. TZD Genel Başkanı tbrahim Yetkin, burada yaptığı konuşmada, hü- kümetin çiftçiye DGD'yi zamanında ödemediğini söyledi. Yetkin. "Şu an- da DGD'den çiftçinin 2003 yıhndan kalma 13 , katrüyonliraalacağıvar- dır. 2004 yılı ödemderi hiç yapdmamışür. 2003'te ödenmesi gere- ken mazot parasmdan da çifçinin 330 trihon alaca- ğıme\cuttur"dedı. Türkiye'nin daha faz- la üreterek dünya pazar- lannda yanşmak yenne IMF ve Dünya Banka- sı'nın baskılanyla iç pa- zanm dahi çokuluslu te- kellere bıraktığını belir- ten Yetkin, bu politikalar nedeniyle büyüme yılı olarak ilan edilen 2003'te tanmın yüzde 2.5 oranında küçüldüğü- ne işaret etti. Çifçi Halil tbrahim Atak ise DGD'den ya- rarlanamadıklanna işaret ederek, gelirden üretici- lerin değil, Ankara'da masa başında oturanlann yararlandığını söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle