26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 NİSAN 2004 SALI HABERLER DUIVYADABUGUN ALİSİRMEN Erdoğan, Time'ın 'En Etkili Yiirii İçinde Aşağı yukan otuz yıl kadar oluyor, Cumhuriyet'e ilk girdiğim yıllardaydı. Gazetemizde birinci sayfanın altından "Fran- sa'nın ünlü gazetesı Le Monde'da Yaşar Kemal ile bir sayfalık bir röportaj çıktı" diye bir haber ya- yımlandı. Doğrusu çok yadırgamış ve o zamanki Genel Ya- yın Müdürü Oktay Kurtböke'ye, - Dünyaca ünlü bir Fransız yazan ile bizim ba- sında bir röportaj yapılsa bu Fransız gazetelerine haber olmaz, demiştim. - Ama bizim basında her gazete için haberdir bu, yanıtını vermişti. Ben de haklıydım, o da. Cumhuriyet gazetesinin eski yazıişleri müdürle- rinden unutulmaz gazeteci ve tiyatro yazan, Ce- vat Fehmi Başkutelli yıl kadar önceyazdığı "Har- put'ta Bir Amerıkalı" adlı oyununda, Amerikalının Harput konusunda ne düşündüğüne fazla aldırma- dığını söyleyen kahramanına şunlan söyletir - Neden bir gün bile dünyada kimse 'Harputlu- lar bizim için ne düşünüyoriar' diye sormaz ken- di kendine? Daha yakın zamanda yine Time'ın bir anketinde Mustafa Kemal Atatürk'ü 20. yüzyılın en büyük on lideri arasına sokmak için, zaman zaman gü- lünç, zaman zaman hazin bir biçimde nasıl çaba- ladığımızı da hayretle, dehşetle izlemiştim. • • • Bu çabanın sonucunun ne olduğunu, doğrusu önemsemediğim için pek hatırlamıyorum. Time dergisinin Atatürk konusundaki, tabıı ki konjonk- türün de etkisiyle, varacağı yargı bizim için çok mu önemliydi, Time büyük derse Atatürk daha büyü- yecek, hayır derse tarihi önemi mi azalacaktı? Biz O'nun önderlıği döneminde toplumca elde ettiğimiz kazanımlan korumak, onlara yenilerini eklemek yerine, el âlemin onu nasıl algıladığıyla uğ- raşırken büyük bir yanlışın içine düşmüyor muy- duk? Hangi Amerikalı, bir Türk gazete ya da dergisi- nin George VVashington veya Thomas Jeffer- son hakk/ndaki görüşlerini merak ediyordur der- siniz? Atatürk'ün evrensel değerinin, ancak oluştur- duğu 'Türk Modeli'nin dünyadaki başansıyla ar- tacağı veya eksileceğini, nasıl da görmezden ge- liyorduk? Dün de büyük tirajlı medyanın önde gelen ga- zetelerinin çoğunun birinci sayfasında, Tayyip Erdoğan'ın Time dergisinin "En Etkı!ı Yüz Kişısı" listesinde yer aldığı haben manşetten ya da sür- manşetten verilmişti. Hele hele birı Tony Blair, Jacques Chirac ve Gerard Schröder'ın yer almadığı listeye girişine "Erdoğan var onlaryok" diye manşetten veriyor- du. Sanki onlann lıstede yer almayıp Erdoğan'ın al- ması, Recep Tayyip Bey'i Blair Scrhöder ve Chi- rac'tan daha önemli kılıyoımuş ve yıl sonunda on- lardan müzakere tarihi almak için yardım istemek- ten alıkoyuyormuş gibi.... • • • Erdoğan, bizler tarafından çok eleştinlen, kayıt- It seçmenin genel seçimlerde yüzde 25'i yerel se- çimlerde yüzde 30'unun oyunu alan bir lider. Kuşkusuz olayın "siz beğenmiyor, eleştiriyor- sunuz, ama bakın onu Time gibi dünyaca ünlü bir dergi en etkili yüz kişi arasına sokuyor" yollu bir yorum, dolayısıyla da sınırlı bir haber değeri var. Her şeyden önce, bizim Tayyip Bey'e, takımına ve politikasına yönelttiğimiz eleştiriler ile Time'ın onu önemli yüz kişi arasında sayması çelişmez. Tayyip Bey, yeni Amerikan satrancının taşlann- dan biridir kuşkusuz, ki biz de bunu yadsımıyoruz. Ama Erdoğan'ın önemi, kendi kişiliğinden değil, politikasının, ABD'nin yeni dünya görüşüne ek- lemlenmesinden kaynaklanıyor. (Bu görüş bireleş- tiri değil, sadece bir gözlemdir). Ama bu haberi manşete koyarak içınden olma- yacak övünme paylan çıkarmak, bana garip geli- yor. Acaba 'Tanzimat Kafası 'nın körü körüne 'Batı hay- ranlığı'n\n, kendi değerlerini onlara göre yorumla- manın batağından ne zaman kurtulacağız dersi- niz? Batı'nın her övgüsünün mutlaka yaranmıza ol- madığını, her yergisinde haklılık payı bulunmadı- ğı, kimi zaman övgünün bize hayn olmayanlara, yerginin de gerçek yol göstericilere yöneldiğini görmek için illa 1919 -1922 Amerikan basınında Türkiye hakkında çıkan yazılara bakmak zorunda kalmamız mı gerekiyor? Bütün bunlara bakıp da "Bizadam olmayız kar- deşim" demek yanlışına da düşmemek gerek. Çünkü o yanlış slogan da, o çarpık kafalann bir ürünü. Türkiye İnsan Hakiarı Vakfı raporu Düşünce hâlâ yargılanıyor tSTANBUL(ANKA)- Avrupa Birliği'ne uyum kapsamında yapılan yasa değişikliklerine karşın Türkiye'de düşünce suçu kavramının ortadan kal- dınlmadığı belirtildi. 2003 yılında "düşünce suçu" tanımına giren 774 dava görüldü. Türkiye İnsan Haklan Vakfı'nın hazırladığı "2003 DüşünceÖzgüriü- ğü Raporu", TBMM'de kabul ediien uyum yasa- lanna rağmen düşünce özgürlüğü davalannın bu yılda da sürdüğünü göz- ler önüne koydu. Raporda, 2003 yılında "resmi göriişe uymayan düşünceler dik getirdik- leri için siyasi partiler. hü- kümetdışı kuruluşlar,ga- zetecüer. yazaıiar ve sa- natçılar üzerindeki bas- kdaırn sürdüğü" belirtil- di. Raporda, sözlü ya da yazılı olarak dile getirilen görüşler, kitap, gazete, dergi gibi yaymlarda dü- şüncelerin açıklanması nedeniyle en az 774 da- va görüldüğü bildirildi. Rapora göre 2003 yılm- da TCY'nın "devleti, Cumhuriyeti, emniyetve askeri kuvvetieri tahkir ve tezyif etme" suçunu düzenleyen 159'uncu maddesi uyanncaen az 70 dava açıldı. Sonuçlanan 21 davada 7 mahkûmiyet karan vçrildi. Parti içi muhalefetin istifaya çağırdığı CHP Genel Başkanı'nı Erdal înönü de isim vermeden eleştirdi:! Başansız lidergitmeli tZMİR-SHP Genel Başkanlı- ğı'ndan "gönüDü" olarak aynlan Erdal Înönü, CHP Genel Başkanlığı'nı bırakma- makta direnen Deniz Bay- v , kal'ı, isim vermeden eleş- tırerek seçimlerde başan- sız olan liderlerin aynlması gerek- tiğini söyledi. Partililere de mesaj gönderen înönü, "Liderler, eğer partilileri istemezse orada kala- mazlar. Her gün partiMkrinran si- ze 'gıf dediğini görürseniz, artik orada oturamazsınız" dedi. TÜYAP'ın 9. Izmir Fuan'na katılan Înönü, güncel siyaset- le ilgili sorulan yanıtladı. Türkiye'de parti liderleri- nin görevlerinden aynl- mak ıstemediğini vur- HAKAN DtRİK • Başansız liderin aynlması geleneğinin Türkiye'de yerleşmesi gerektiğini vurgulayan Erdal înönü, "CHP'yi Deniz Baykal'dan kurtarmanın" formülünü ise "Ben bu işi üç defa yaptım. Ölünceye kadar hep yapmam mı gerekiyor? Artık yapmayayım diye bıraktım. Bu mümkündür. Yolu da belli" diye konuştu. gulayan înönü, Avrupa'daki sosyal demokratpartilerdehüküm süren ba- şansız liderin aynlması geleneğinin Türkiye 'ye de yerleşmesi gerekti- ğini vurguladı. Adını kullanmadan Baykal'a göndermelerde bulunan înönü şöyle devam etti: "Avnıpa'da partüiler, akıllan- nı kuOanıyorlar. Parti lideri, seçi- mi kazanırken de kaybederken de önemlidir. Böyle düşünmeye baş- laymca başkanlar da kendileri bı- rakabühor. Bu Türkhe'de de baş- ladı. Ama her yerde olmuyor. DYP'deoMu, ANAP'ta oldu. Ote- kinde oklu mu, olnıadı mı beffi de- ğO. Liderler,eğerpartilileri istemez- se orada kalamazlar. Her gün par- tUUerinizin size 'git' dediğini gö- riirseniz, artıkorada oturamazsı- nız. Ama, bir şaşkmtaktan sonra partiMier' biz birbirimize bağhyız' havasına giriyor, o zaman da lider değişmiyor." Ceçml$e bağlı kalmak yetmlyor Batı'da olduğu gibi, her seçim sonunda kaybeden liderin gitme- sinin Türkiye'de de alışkanlık ha- line geleceğıne inandığını söyleyen înönü, "Bir parti için b'der çok önemta' ama ber şey demek değiL Parti, halktan, gençlerden Ugi gör- müyorsa bunun nedenlerineeğOme- li onlan değişürmeu. Geçmişe bağ- b kalmak iyi ama yetmiyor" diye konuştu. înönü, "GeçmiştenGele- ceğe Siy-asete Bakış" panelinde, ka- tılımcılann, "fMkçi" kimliğini anımsatarak "CHP'yi Deniz Bay- kal'dan kurtarmanın ve kurultay- larda galip gebnenin formülünü" sormalan üzerine "Ben bu işi üç de- fa yapüm. Ölünceye kadar hep yap- mam mı gerekiyor. Artık yapma- yayım diye bıraktım. Bu mümkün- dür. Yohi da beffi" dedi. Solda yeni bir oluşumun başın- da olmayacağının altını çizen înö- nü şöyle konuştu: "Bana kimse gö- rev teklifetnıedi. Geçen defa arka- daşlar istemişlerdi. Ben de iyi niyet- Alt komisyonda TCK değişikliği Müstehcen yayınlara 'yasalsansür' ANKARA (ANKA) - TBMM Adalet Komisyo- nu'nda, yeni TCK tasan- sı için kurulan alt komis- yon, uyum paketi ile ya- pılan değişikliği dikkate almayarak TCK'de müs- tehcen yayınlan düzenle- yen maddeyi değiştırdi. Alt komisyonun önerdıği degışiklik, Genel Kururda aynen onaylanırsa bilim- sel çalışmalar, şiir, roman, öykü, tiyatro, haber, fo- toğraf, sinema, müzik ko- nusunda "yasal sansür" gündeme gelebılecek. Alt komisyon, TCK'nin halen uygu- _ _ . ^ ^ lanmaktaolan 426'ncımad- desini, "Şid- det kuüanıla- rak, hay\ F an- larla, ölmüş insan bedeni üzerindeveya doğal olma- yan yoldan yapılan cinsel davranışlara ifişkinyaases veya görüntü içerenürünle- ri üreten, ül- keye sokan, satışa arz ^ ^ " " ^ ^ eden, satan, nakleden, de- polavan, başkalarmm kul- lanımma sunan veya bu- hmduran kişi. 1 yddan4yı- la kadarhapis ve 5 bin gü- ne kadar adH para cezası ile cezalandınlır" şeklin- de değiştirdi. 10 yıla kadar hapls Buna göre, bunlan ba- sın ve yayın yolu ile yayım- layan veya yayımlanma- sına aracılık eden ya da çocuklann görmesini, din- lemesini veya okumasını sağlayan kişi, 6 yıldan 10 yıla kadarhapis ve beş bin • Uyum paketi ile getirilen değişikliği dikkate almayan alt komisyonun TCK'nin 426. maddesinde yaptığı değişiklik onaylanırsa cinsellik; bilimsel çalışmalar, şiir, roman, öykü, tiyatro, haber, fotoğraf, sinema, müzık eserlerinde yer alamayacak. güne kadar adli para ceza- sı ile cezalandınlacak. Ancak komisyon, TCK'nin 426'ncı madde- sindeki bu düzenlemeyi değiştınrken uyum yasası- ru unuttu. TBMM, 7. uyum paketinde, TCK'nin bu maddesıne, "Bflimvesanat eserkri ile edebi değere sa- hip oian eserler bu madde kapsanıı dışuıdadu-" şek- lınde fıkra eklemişti. Ara?tırmaya darbe Maddenın önerilen şek- liyle Genel Kurul 'dan geç- mesi halinde, birçok eser yasaklanmış olacak.Mad- dede yer alan "şiddetkulla- nılarak vapı- lancinsddin- ranışlar" ifa- desı ile taciz, tecavüz gibi tüm cinsel sal- dınlara iliş- kin, araşnrma, kitap, röpor- taj vs. yasak- lanması gün- deme gelebi- lecek-Buldşi- ler l yıldan 4 ^ " ~ ^ ^ yıla kadar ha- pis ve 5 bin güne kadar adli para cezası ile ceza- landınlabilecekler. "Do- ğal olmayan yoldan \apı- lan cinsel davranışlar"a ilişkin düzenleme ile de ensest ilişki başta olmak üzere "doğalbulunmayan" bir cinsel davranış hakkın- da yazmak mümkün ol- mayacak. Bu tür ilişkiden söz etmenin cezası 6 yıl- dan 10 yıla kadar hesap- lanacak. Madde, univer- sitelerin, sivil toplum ör- gütlerinin ve Adli Tıp Ku- rumu'nun araştırmalannı da etkileyebilecek. tĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN le, tüzük ve program üzerinde ça-j hşmışüm. Bunu vatandaşlara ank- tirken gördüm ki bir yanılgı oluyon Vatandaşlar beni dmoyoriarve des- teldjvorlar. Amafikirlerimideği, be- ni desteklhorlar. tstiyoriar ki, ben başa gefcyim. Yeni birparti kurmak, halka anlatmak 10 sene ister. Bu yaş- tan sonra 10 seneok bir gayrete gir- mem yanlış ohır. Ben yokum de- dim. Onlan serbestbıraktim. Elbet bir gün yaparlar." AKP've elestlrl Sosyal demokratlann, son yerel seçimlere "dağınık" olarak girdi- ğini anımsatan înönü, adaylann çoğaltılması nedeniyle başansızlı- ğın beraberinde geldiğini dile ge- rirdi. AKP'yi de eleştiren ve geç- mişte laiklikle ilgili sabıkası oldu- ğunu \iirgulayan tnönü, şunlan söyledi: "AKP'ninlaiklikdavranı- şının ne olduğuyla ilgili şüpbelerimiz var, çünkü geçmişten sabıkası var, onun kazannıasına kolay- hk göstermeyin. Seçime a>n ayn giriİhor, ondan sonra 'ah vah denrvor. AKP başından itibaren Amerikablara dostça dav- randL Laiküğe aykın bir geçmişi olduğu için, 'Bu bizi Türkiye'deki güçler- le karşı karşıya getirir' di- ye korkuyorda Kendfleri- ni sağtama bağlamakiçin, Amerika'dan müttefik aradüar. Partinin başkanı, daha başbakan obnadan Amerika'ya gitti. Ameri- ka Başkanı da hayret edi- lecek birşekflde onu kabul etti. Ben Dışişleri Bakanı olarakAmerika'ya grttim, Amerikan Başkanı beni kabul etnıedi! Ilımlı İslam konusunda Amerikalı dostianmızı anlamak la- am. Bir toplantı yapıhyor, bakrvorlarki temsiküerin hammlan garip kı>afet- lerle orada. Niye böyle' drve sonı>arlar,'dinımızın icabı* deniyor. Demek ki Türkhe'de ılımlı tslam ha- reketi vardhe birsonuççı- kanyoriar. Böyle bir şey olmaz." MuzırKurulu, üniversitelerde de okutulan ödüllü araştırmayı 'porno' olarak niteledi Harvard kitabı toplatıldı NtHATAKKAYA ANK4RA - Harvard Üniver- tesi tarafindan yayımlanan "Seks tsyanbn-Toplumsal Cînsiyet,Baş- kâknn veRock'n Rofl" adlı araş- tuma kitabı "müstehcen" bulun- duğu gerekçesi ile Küçükleri Mu- zır Neşnyattan Koruma Kurulu tarafından toplatıldı. Rock mü- ziğinin kapitalist düzenle uyum gösteren yanlan olduğunu ve mü- ziğin asi olmakla birlikte de\- rimci olmadığının vurgulandığı kitap, kurulca "porno" olarak nitelendirildi. Harvard Üniversitesi tarafın- dan yayımlanan ve MehmetKü- çük'ün çevirisi ile Türkçeye ka- zandınlan "Seks İsyanlan- Top- lumsal Cinsiyet, Başkaldın ve Rock'n RoB" kitabı TCY'nin 426. maddesine dayanılarak Muzır Kurulu tarafından müstehcen ol- ması nedeni ile toplatıldı. Daha önce FIKzBingölçe tarafindan ha- zırlanan "Kadın Argosu Sözlü- ğü"nü de "müstehcen" bulan ku- rul, Harvard Üniversitesi'ni *por- no ya>in yapan" bir kurum ola- rak değeıîendirdi. Aynntı Yayın- lan'ndan yayımlanan sosyoloji kitabında Rock'ın Roll müziği- almış, akademik makalelere ko- nu olmuş, üniversitelerde ders ki- tabı olarak okutulmuştu. 1995 yılında S.Revnolds ve JJ*rees tarafindan kaleme alınan kitapta şu ifadeler yer alıyor: "Rock müziği asi olmasına asi ama devrünci bir müzik değil! • "Seks îsyanlan- Toplumsal Cinsiyet, Başkaldın ve Rock'n Roll" adlı sosyoloji kitabında rock'n roll müziğinin asi olması yanında devrimci bir müzik olmadığı savlanıyor. Kitap ünlü rock yıldızlanmn kadım aşağılayan şarkı sözlerini sert bir üslupla eleştiriyor. nin asi olması yanında devrimci bir müzik olmadığı savlanıyordu. RoOing Stones. Iggv Pop ve Nick Cave gibi ünlü rock yıldızlanmn kadını aşağılayan şarkı sözlerini sert bir üslupla eleştiren kitap; Observer, New York Times, The Times ve Independent gibi ya- yın organlanndan büyük ödüller KapitaüzmJe. düzenie uyum gös- teren yanlan var; elbette is>-an- kâr ama bu rock'çılann her suu- n zorladıklan anlanuna gefaniyor. Ozeflüde bu suuriar ataerfdl dü- zenin toplumsal cinsnet pootika- lanysa^. Kadın-erkek ilişkileri söz konusu olduğunda rock'ın hesap vermesi gereken çok şe> \ar. Zira çok uzun bir süredir, rock'ı femi- nen olana karşı duvıılan korkuve nefret ateşlhor; genellikle kaduı düşmanhgı ve maçolukta had saf- hava \ardıgı zamanritinı,en he- yecan verici haUne bürünüyon" Tam bir mizah şaheserl Aynntı Yayınlan'ndan Ömer Faruk, yaptığı yazılı açıklama- da, "GHay tam bir mizah şahese- ri; şarkdan bütün müzik mar- ketlerde saolan, bütün radyo ve televizyon kanallannda sık sık çaluıan ünlü rock yüdızlannın şarkı sözfcrinin eleştirildiği bir khabıtoplatmakherhaldebirtek Türkhe'de gerçekleşebflır" de- di. Kurum tarafından Harvard Üniversitesi'nin "porno yayın yapan birkurum" olarak nıtelen- dirildığini ifade eden Faruk, "Ük kez bir sosyoloji kitabına 'edebi değil mütehcen' damgasiMuııl- du" görüşünü savundu. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Hamas'ın Şeyh Ahmet Yasin'den sonraki lideri Abdülaziz Rantissi'nin şu anda yerinde olmak mümkün de- ğil. Çünkü o bir Israil füzesiyle öldü- rüldü. Abdülaziz Rantissi'yi, Şeyh Ahmet Yasin'in öldürülmesinden he- men sonra yapılan söyleşilerde en- dişeyle izlemiştim. NTV'den Mete Çubukçu ile görüşürken herkesin gözü önündeydi. Israil o sırada Ha- mas'ın liderlerini öldürmeye devam edeceğini fütursuz bir şekilde açık- lamayı sürdürüyordu. Abdülaziz Rantissi Israil'in işgali altındaki Gazze bölgesinde yaşıyor- du. Gazze'de Filistin halkı yaşama- sına karşın tsrail bölgeyi bütünüyle kontrol ediyor ve istediği her yeri keyfince bombalıyordu. Bu neden- le Rantissi'yi öldürmesi işten bile de- ğildi. O herkesin gözü önündeydi. Rantissi, Hamas'ın liderliğine yeni seçilmişti ve kısa süre sonra oğluy- la birlikte bir Israil bombası onun ya- şamını sona erdirdi. Abdülaziz Rantissi'den önce öl- Rantissi'nin Yerinde Olmak dürülen Hamas'ın kurucusu Şeyh Ahmet Yasin, Hamas'ı kimlerle ve nasıl kurduğunu polisteki ifadesin- de şöyle açıklamıştı: "Aralık 1987 başlannda Hamas hareketini Gaz- ze bölgesinde kurmaya karar verdim. İlk elde işgale karşı bildiri dağıtıp afiş yapıştıracaktık. Çeşitli kişilerle Şeyh Salah Şahade, mühendis Isa el Neşşar, Dr. Ibrahim el Yezari, Dr. Abdülaziz Rantissi ile görüştükten sonra bu işe koyulduk. Aralık 1987'de ilk bildirimizi yayımlayarak intifada ile birlikte eylem takvimini açıkladık." Şeyh Ahmet Yasin bütün bunları işkence altında Israil polisine anlat- mıştı. Hamas örgütü, Filistin toprak- lannda şiddet yanlısı Islamcı bir ha- reketin doğuşunu ve yükselişini tem- sil ediyordu. Hamas, Israil saldırıla- n arttıkça şiddet yanlısı bir örgüt ola- rak Filistinliler içinde güç topluyor- du. Birçok Filistinli aydın Arafat'ın ön- deriik ettiği Filistin Kurtuluş örgü- tü'nü terk edip Hamas'a yöneliyor- du. Bu aynı zamanda Filistin kurtu- luş hareketi içinde bağnazlığı da güç- lendiriyordu. Şeyh Ahmet Yasin, Israil'e diren- mek amacıyla kurulan bu örgütün aynı zamanda "toplumsal ahlaksız- lığı şiddet kullanarak önlemeyi" de amaçladığını söylüyordu. Şeyh Ah- met Yasin polisteki ifadesinde hedef- lerini şöyle açıklıyordu: "İlk hedefi- miz, işgalci Israil askeherine diren- mek olacaktı. Güvenlik ve asayiş açısından ise; Israil'le işbirliği ya- panlan, İslam örf ve âdetlerine uy- mayanlan, içki ve uyuşturucu kulla- nanlan, fahişelikyapanlan doğruyo- la getirmek için şiddet kullanacak bi- rimler faaliyet içinde olacaktı." Hamas, tam anlamıyla radikal bir örgüt olarak gelişip güçlendi. örne- ğin diğer Islamcı hareketlerden fark- lı olarak Filistin Ulusal Meclisi'ne gir- meyi reddetti. Hamas, Filistin Kur- tuluş Örgütü'nü Filistin halkının meş- ru temsilcisi saymakla birlikte laik ve demokratik bir düzeni savundu- ğundan böyle bir örgütün çatısı al- tına girmeyi şeriat açısından caiz görmüyordu. Hamas bu radikal çizgisi nedeniy- le uzun yıllar Suudi Arabistan'ın ve Kuveyt'in desteğini kazandı. Hamas süreç içinde FKÖ ile birçok kez ça- tışmaya girdi ve Israil saldınsı arttık- ça Hamas'ın Filistinliler içindeki et- kisi de yaygınlaştı. Hamas, FKÖ ile Israil arasında sürdürülen banş gö- rüşmelerine de karşı çıktı ve şu açık- lamalarda bulundu: "Filistin'in kur- tuluşunun görüşmeleryoluyla değil silahlı mücadeleyle gerçekleşeceği- ni" ilan etti. ABD uzun yıllar Hamas'ın gelişme- si karşısında nasıl bir yol izleyeceği- ne karar veremedi. Filistin lideri Ya- ser Arafat'ı zayıflattığı için Hamas'ın büyümesine göz yumuyor ve hatta memnun oluyordu. Ancak Hamas'ın Israil'e ve ABD hedeflerine yöneltti- ği eylemler ise her geçen gün büyü- yordu. VVashington yönetimi, Bush ve Şaron'un henüz ABD ve Israil yö- netiminde olmadıklan dönemde "Ha- mas ile yeniden diyalog kurup böl- gedeki banş güçlerine kazandırmak" ile Hamas'ı "tümden terörist bir ör- güt sayıp karşıya almak" arasında bir tereddüt geçirdi. Bush ve Şaron yönetime geldik- ten sonra bu ikileme son verdiler. Hatta Arafat'ı bile ortadan kaldırma- ya karar verecek kadar gözü kara bir çizgi izlediler. Hamas, onların döneminde Filis- tinlilerin neredeyse tek temsilcisi ha- line geldi. Abdülaziz Rantissi, ölümü ve öl- dürmeyi göze alan bir Filistin örgüt- çüsüydü. Bile bile ölüme gitti. Onun yerinde olmak ister miydiniz?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle