26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 NİSAN 2004 PAZARTESİ HABERLER Gaziler fidan dikti • ANKARA (Cumhuriye*) - Türk Silahlı Kuwetlerı fTSKl Rehabilitasyon Merkezı'nde bulunan gazıler. bırlikiennde görevJi personelın özürlü çocuklan ve onlann aileleri, 4. Kolordu Komutanlığı General Eşref Akıncı Kışlası'nda gerçekleştirileaı törenle fidan dıktıler Törende konuşan 4 Kolordu Komutanı Korgeneral Ömer Keçecıgil, fidan dikme törenine Gölbaşı Zıhınsel Engellıler Eğıtım Merkezı'ndeki zihinsel engellilerle subay, astsubay ve uzman erbaşlann özürlü çocuklannın katıldığını bildirdi Danıştay'da yeni başkan seçinti • ANKARA (Cumhuriye* Birosu)- Nuri Alan'ın yaş haddmden emekliye aynlması nedeniyle boşalaaı Danıştay Başkanlığı için bugün seçim yapılacak. Seçimlerde. Danıştay Başsavcısı Harun Çetintemel, 4. Daire Başkanı Sumru Çörtoğlu ıle 5. Daıre Başkanı Ender Çetinkaya yanşacak. Danıştay Genel Kurulu'nda 87 üyenin katılımıyla yapılacak seçimlerde başkan seçilebilmek içın salt çoğunluğun oyunu almak gerekiyor Köy Enstitüleri paneli • ANTALYA (AA) - Köy Enstitülerinin kuruluşunun 64. yıldönümü nedeniyle Eğitim-Sen Antalya Şubesi tarafından düzenlenen "Köy Enstitülerinin hayatımızdakı yeri" konulu panel, Antalya Büyükşehir Belediyesi Kültür Salonu'nda yapıldı. Panelde konuşan eski Eğıtım-Iş Genel Başkanı Dr. Nıyazi Altunya, "Bugün, okullanmızda ezberci sistem uygulanıyor. Köy Enstıtülerinde deneycilik vardı. Öğrencilerin ezberlemeleri değil, öğrenmelen sağlanıyordu" dedi. Avustralya'dan Gelibolu yasağı • S\DNEY(ANKA)- Avustralya, terör tehdidini öne sürerek görevli olanlann dışında silahlı kuvvetler mensuplannın "Anzak Günü" etkinliklerine karılmak üzere üzere Türkiye'ye seyahat etmelerini yasakladı. Avustralya Dışişleri Bakanhğı, Türkiye'de gerçekleştirilen terörist saldınlan dikkate alarak vatandaşlarını Türkiye'ye sehayat etme konusunda uyardı. Eğitim-Sen Başkanı Dinçer, AKP'nin ekonomik bağımlılık politikası uyguladığını söyledi: Ek tazminatçözümdeğiltstanbul HaberSenisi-Eği- tim-Sen Genel Başkanı Alaad- din Dinçer, AKP ıktıdannın toplumu örgütsüzleştirmeyi hedefledığini belirterek "Tek başına iktidar olan AKP, 28 Mart rüzgânnı da arkasma alarak daha pervasız saldınla- ra gjdecektir" dedi. Dinçer, dün Eğitim-Sen 3 No'lu Şube yöneticileriyle bir- likte Şişli Belediyesi Konferans Salonu'nda düzenlediği basın toplantısında eğitim ve çalışan- lannın sorunlannı dile getirdi. Eğitim-Sen Genel Başkanı Din- çer, 28 Mart sonrası AKP'nin güçlenerek çıkışına karşı daha güçlü durulması gerektiğini söy- leyerek "Ezilenler olarakörgüt- lü mücadele yürütüyoruz. An- cak egemenlerveülkedesiyaset vapanlar, baskıa programlan- • AKP'nin seçimlerden güçlenerek çıkışına karşı daha güçlü durulması gerektiğini söyleyen Dinçer, "Ezinlenler olarak örgütlü mücadele yürütüyoruz. Ancak egemenler ve ülkede siyaset yapanlar, baskıcı programlannı yaşama geçirme noktasında çok ısrarcılar" diye konuşru. nı yaşama geçirme noktasında çok ısrarcılar" diye konuştu. Dinçer, hükümetin Kamu Yö- netimi Yasa Tasansı, Yerel Yö- netim Kanunu, doğrudan eğiti- me yönelik düzenlemelerle bi- limi "İslamileştirmek" çaba- sında olduğunu ifade etti. AKP hükümetinin "12 >ilhk eğitim" tamşmalannı imam ha- tip liselennın önünü açmak için yaptığını sa\-unan Dinçer, "Bu sanal tarüşmalar eğitimin var olan sorunlannı çözmeyecek- tir" dedi. Dinçer, üniversiteler- deki YÖK tartışmalannı özgür- lükten uzak hegemonya tartış- malan olarak tanımlayarak "Bu tartişmalaria YÖK üyeleri hâ- kimiyetlerini sürdürmek,AKP ise hâkimiyet kurmak istiyor. ÜnKersite bileşenleriniyoksay- dığı halde kendilerini katıhm- cılığa" açık gibi gösteren tutu- mun karşısındayız" dedi. Dinçer, iktidann sendikalı- sendikasız aynmı yaparak taz- minat ödemelerinde farkiı uy- gulamalara gittiğini vurgulaya- rak şunlan söyledi: "Yapılan düzenlemelerle tüm çahşanla- nn sorunlan çözülmüyor. Çah- şanlann bazılanna tazminatve- rilerek elma şekeri' politika- srçlasindirilmesi hedeflenhor.b> sanlarda ekonomik bağunhhk yaranlarak sendikasıztaşorıh- yor." Kamu çalışanlannın "Kamu Yönetimi Temel Yasa Tasan- sı"nı protesto etmek için 6 Mart'ta Ankara'da düzenledik- len mitingi anımsatan Dinçer, iktidann getirmeye çalıştığı ya- salardan mağdur olan tüm ke- simlerle yeniden alanlara çıka- caklannı söyledi. Türkiye'nin 36 ilinde görev yapan öğretmenlere ödenmesi düşünülen ek tazminatın kalıcı ve adil bir çözüm olmadığını anlatan Dinçer, "Ek tazminat, yalmzca o bölgelerdeki öğret- menlerin mağdurivetini önleye- cektir. Ancak kimse büyük şe- hirlerde görevyapan öğretmen- lerin durunılannın h/i olduğu- nu söyleyemez" diye konuşru. "Bir iyileşme olacaksa bu. tüm çalışanlan kapsamalı" diyen Dinçer, öğretmenlerin kalıcı çö- züm talebıyle imzaladıklan di- lekçeleri 15 Nisan'daMüli Eği- tim Bakanlığı'na götürecekJe- rini söyledi. Toplantının basına kapalı ger- çekleşen bölümünde, önümüz- deki aylarda Türkiye'de gerçek- leşecek NATO Zirvesi için ör- gütsel duruş ve eylem planlan- nı tartışacaklannı anlatan Din- çer, "ABD Türkiye'yi 'Büyük Ortadoğu Projesi'ne dahil et- meyi planlryor. Bu amaçla ülke- mizde düzenlenen zirveyi tüm platformlar olarak protesto et- metiviz" dedi. MÜ Hukuk Fakültesi Afişyanında oturmak da soruşturmalık • Marmara Üniversitesi'nde 12öğrenci hakkında, kimin tarafından asıldığı belli olmayan. afişler yüzünden soruşturma açıldı. Öğrencilere göre polis ve özel güvenlik baskısı nedeniyle okula gelen öğrenci sayısı her geçen gün düşüyor. ALPERTURGUT Marmara Üniversite- si(MÜ) Hukuk Fakülte- si koridorlannda oturan öğrenciler, duvardaki "afişler" nedeniyle bir ay önce sivil polisler ve özel güvenlik birimi (ÖGB) üyeleri tarafından ka- meraya alındılar. Kimin astığı belli olmayan afiş- ler, 12 kişi hakkında so- ruşturma açılmasına ne- den olurken öğrenciler, üst aramasından polisle- rin koridorlarda dolaş- masına dek artan baskı- lann okula gelenlerin sayısını azalttığını be- lirttiler. Üniversite öğrencile- ri, Haydarpaşa'daki MÜ Hukuk Fakültesi kori- dorlannda güvenlik ka- meralan olmasına karşın sivil polisler ve ÖGB üyelerinin, 1 Mart 20O4 günü kameralaria çekim yapmaya geldiğini be- lirttiler. Görevlilerin, "Afîşleri indireceğiz. Ba- kahm siz bize müdaha- leedecekmisiniz?" diye- rek kendilerini tahrik et- meye çalıştığını vurgu- layan öğrenciler, tartış- manın büyümesi üzeri- ne 150 çevik kuwet po- lisinin fakülteye girdi- ğini ifade ettiler. Polis- lerin duvarlardaki afiş- leri yırttığını, güvenlik güçlerinin müdahalesin- den kaçmak isteyen öğ- rencilerin ise amfiye sı- ğındığını behrten öğren- ciler şunlan söyledi: "Fakülteye gelenlerin sayısı artan baskılar ne- deniyle 4 Mart günün- den itibaren azalmava başladL Fakültede daha önce de bir öğrenciye 9 ayn soruşturma açdmıs- D. Mezun olan ve halen cezaevinde bulunan Meryem Kavak adb ar- kadaşmuza soruşturma açdması ise trajikomik bir öraektir." Fakültede yaşanan olaylann ardından ÖGB üyelerini tartaklamak, hakaret etmek, eğitim hakkını engellemek suç- lamasıyla öğrenciler Fat- ma Eh/eren, Tolgay Gü- vercin, Sevgi Kalan, Bu- rak Kıdık, Resul Tamur, FatinaGörür,GhanÖz- güneş, Songül Yaman, Gökmen\eşiLSedaAhr- satar, Tülay Bingül ve CansuKaya ya okul yö- netimi tarafından soruş- turma açıldı. Haklann- da soruşturma açılan öğ- rencilerin bugün savun- malannı verecekleri be- lirtildi. Kaftancıoğlu türkülerle anıldı 7 Nisan 1980 tarihinde tstanbuTdaki evinin önünde uğradığı süahh saldm sonucu vaşamııu yitiren TRT Istanbul Radyosu program yapuncısı, gazeteci, yazar l mit Kartancıoğlu, kadediUşinin 24. yıhnda Zincuükınıı'daki mezan başinda türküler \t şiirlerle anıldı. Kaftancıoğhı'nun kö\ü olan Ardahan'ın Hanak üçesine bağh Koyunpmar Köyü Derneği ve \ ön FM Radyosu'nun işbirliğivie düzenlenen anmada, Kaftanaoğhı'nun oğhı Naki Kaftancıoğlu, "Babanun kavgtsı sanat, saygmhk, para ve benzeri değikii. Ureten, emekçi halkı eyİeme geçirmek, devindirmek için sanat >apü, uğraşü. Kahpeük, dört kişinin 16 kurşunu fle arkadan vurârak ancak susturabildi bu ezgili kocaman yüreğL." dhe konuştu. Yön FM program yapımcısı Recep ErgüJ türküJerini söylerken şair Oztürk Tatar, Kaftancıoğlu anısına yazdığı "Bin Selam" adb şnrini okudu. Anma>a Kaftancıoğhı'nun kardeşleri Ferman. Rıza, Binali, tonınlan Çağun Işık, Çağla Kaftancıoğhı ile dostlan kaüklı. Ardahan'da 1934 yüında doğan Kaftancıoğlu, Cüavuz ve Necatibe> Eğitim Ensthüsü'nü bitirdi. Öğretmenliğin ardından gmüği TRT tstanbul Radyosu'nda halk edebh-aünı ve kültürünü mikrofonuna taşıdı. ÇeşitB gazete ve dergflerde politik yazılar ile öyküler yazan Kaftancıoğlu, "E\Teşe YoDan Dar" ve "Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasmlar" gibi türküleri de derlemişti. Kaftancıoğlu, bir programında dinleyenlerine şöyle seslenmişti: "Ölüm hiç önemli değil, yaşam var dağ gibu yaşam var gökyüzü, deniz^" (Fotoğraf: EVRJM KAYA) Prof. Saylan, 72 sivil toplum örgütü ile birlikte çalışma yaptıklannı söyledi ÇYDD^den insan haklan kampanyası ANTALYA (Cumhurijet Bü- rosu) - Çağdaş Yaşamı Destek- leme Derneği (ÇYDD) Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Sa>- lan, Avrupa Birliği'ne (AB) gir- me sürecinde insan haklan ko- nusunun yeniden önem kazan- dığmı \^ırguladı. ÇYDD'nın 15. kuruluş yıldö- nümü nedeniyle Antalya Şube- si tarafından "Laiklik ve İnsan Haklan Toplandsı" düzenlendi. Derneğin 90 şubesinin üyelen- nin katıldığı toplantıda Saylan, • ÇYDD tarafından Antalya'da düzenlenen 'Laiklik ve İnsan Haklan' konulu toplantıda konuşan Türkan Saylan. AB'ye girme sürecinde insan haklannın yeniden önem kazandığını vurguladı. ÇYDD'nin amacının, Atatürk il- kelennı korumak ve geliştirmek olduğunu \iırguladı. Saylan, "Bu- nun içine insan haklan ve evren- sel değerlerdegirmektedir. Tüm insanlann haklannın korunma- sı bizün çahşmalanmızm içeri- sindedir. AB'ye gjnne aşanıasın- da olduğumuz şu günlerde insan haklan yeniden önem kazandı. Bunu hepimiz görmekteyiz" di- ye konuştu. İnsan haklan konusunda top- lumu bilinçlendirici çalışmalar yaptıklannı, bu kapsamda hazır- lanan broşürlerin toplumun her kesimine ulaştınlmaya çahşıldı- ğını anlatan Çağdaş Yaşamı Des- tekleme Derneği (ÇYDD) Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan, çalışmalan 76 sivil toplum örgü- tüyle birlikte sürdürdüklerini be- hrtti. Başbakanhk nezdinde de gi- rişimlerde bulunduklannı ifade eden Türkan Saylan, "Ayrıca Türkiye'nin tanıtınu açısında da bflim adanılannın önemi büvük. Türkive'deki insan haklarn la İJ- gih' gelişmeleri yurtdışuıda en iyi bilim adamlan anlatabilir. Bu gerçek, her kesim tarafindan iyi anlaşümah" dedi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coş- kun, selülit kremi ilanındaki çıplak ka- dın resminı bir basın toplantısıyla pro- testo etmişti. Acaba bunu neden yap- mıştı? Milliyet gazetesinden Elif Ko- rap'la konuşmasında neden böyle dav- randığını kendınce açıklamış. Elıf Korap, Ali Coşkun'a, "Neden bu ilan özellikle sizin ilginizi çekti? Mese- la pek çok erkek bu reklamı görmüş- tür, ama algılamamıştır. Çünkü biliyor- sunuz erkekler selülit olmuyor..." Ali Coşkun'un bu soruya verdiği cevap, dikkatleyorumlanmayamuhtaç: "Sen bana diyorsun ki: Erkeklik hormonun mu fazla senin?" Sanayi Bakanı Coş- kun demek istiyor ki bu resmi görüp de tepkı göstermeyen erkeklerin er- keklik hormonları tartışmagötürürdu- njmda. Hakiki erkek olabilmek için bir çıplak kadın fotoğrafı gördüğünüz za- man elinize alıp bunları sallamanız ge- rekiyor. • • • Peki, Ali Coşkun selülit tedavisine kar- 'Sonuçta Erkeğim' Diyen Ali Coşkun şı mıydı? Şöyle cevap venyor: "Nasıl karşı olurum? Ben bir erkeğim sonuç- ta. "Ali Coşkun'un açıklamalarını izler- ken derin düşüncelere daldım. Rek- lamda kadının istismanna karşı oldu- ğunu söylüyor Coşkun. Hele bunun çıplak kadın şeklinde gündeme geti- rilmesine daha fazia karşı olduğunu, ba- sın toplantısında protesto ederek gös- terebıliyor. Ali Coşkun, gerçekten kadın bede- ninin bir reklam aracı olarak kullanılma- sına mı karşı? Eğer böyleyse kendisıy- le aynı düşüncede olduğumuzu söy- leyebilirim. Çünkü medyada, reklam- da kadın istismar ediliyor. Kadın, cin- selliğin birobjesi olarak kullanılıyor. Ali Coşkun acaba bu nedenle mı karşı çı- kıyor, yoksa inançlan nedeniyle mı? Türkiye'de "Kadın örtünmeiidir" di- yen ciddi bir siyası akım olduğunu bı- lıyoruz. Tam onlar "Kadın örtünmeiidir" derken, eşlerinin ve çevrelennın kapa- lı olmalannı sağlarken, bu yönde pro- paganda yaparken, böyle bir çıplaklı- ğa tepki göstermelerini bu anlayışları- nın bir parçası olarak kabul etmek da- ha doğru olmaz mı? Ali Coşkun, "Ben de bir erkeğim sonuçta " diyor. Yine bu ülkedeki erkek kültürüne gö- re "erkek adam" ne düşündüğünü açık- ça söylemekten de çekinmez. Ne di- yor Coşkun bu reklama karşı çıkarken: "Bir, reklamdaki cazibe unsuru nedir? Ikincisi de empoze edilen fikir. Büyük puntolaha yağlan erittiğini filan anla- tıyor. Kadın 15 günde huri oluyor! Ya- zı öyle. Fakat altında küçücük birya- zı var. 60 kadın üzerinde denendi ve kadınlar mutlu oldu. Işeyaradı da de- ğil. Şimdi o kınşıklıklan alma bakımın- dan doktorun yazacağı bir ilaç değil. Yani vatandaşı aldatıcı nitelikte. Bir kere bunu tedavi gibi değil, kozmetik madde olarak sunmalan gerek. Fo- toğraf da kadını meta olarak kullanma- malı." Bütün bu uzun açıklamaları okur- ken Ali Coşkun'un gerçek niyetlerini giz- lediği gibi bir duyguya kapılmamak mümkün mü? Eğer Ali Coşkun kadı- nın gerçekten sömürülmesine karşıy- sa ilk yapması gereken şeylerden bi- risi, AKP'nin belediye başkanlığı seçim- lerinde neden hıç kadın aday göster- mediğini sorup buna karşı bir müca- dele yürütmesi değil miydi? Ali Coş- kun kadının istismar edılmesine karşı mı? O zaman evlilikten sonra edinilen mallann paylaşımında ortak paylaşım için acaba nasıl bir oy kullanmıştı, me- rak edıyorum. Kadının istismanna karşı çıkmak, kendı ıçinde bir tutarlılık gerektirir. Er- kek egemen söyleme hiçbir itirazda bulunmayıp, hatta onları destekleyip sonra bir reklamdaki çıplak kadın fo- toğrafına karşı çıkarken birtakım ilke- lere dayanmaya çalışacaksın. Bu be- nim açımdan inandırıcı gelmiyor. Çünkü kadının açık gezmesıne kar- şı çıkan, onun kapanmasını isteyenler de "çıplaklığa" karşı çıkabiliyorlar. Sa- nayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun aca- ba gerçekten kadınlann özgürîüğünden yana mı? Onların, yaşamın her alanın- da erkeklerle eşit haklardan yararlan- masını mı savunuyor? örneğin, Sana- yi ve Ticaret Bakanlığı'na, kendısi ba- kan olduktan sonra ne kadar üst dü- zey kadın atadı? Belediye başkan aday- ları, belediye meclıs üyeleri saptanır- ken kendisi kaç kadını AKP'den yöne- time aday olarak önerdi? Bunları merak ediyorum. Bu konu- larda benim sorulanma inandıncı bir ce- vap verirse çok memnun olurum. Bek- liyorum. 2000 9 Lt YILLARDA ERDAL ATABEK Dayanıklılık ye Koruyucu Kültür... 'Dayanıklıhk' konusundaki yazımız geniş yankılar yaptı. Günümüz çocuklarının 'neden karşılaştıklan olaylara dayanamadığı' konusu anne babaların, öğ- retmenlerin ve gençlerin de dikkatinden kaçmadı. Neden dürtülerimizi kontrol edemiyoruz? Neden bu denli çabuk etkileniyoruz? Söylenenlere neden hemen inanıyoruz? Ya da neden her şeyden önyargılı bir kuşku duyu- yoruz? Kendimize güvenli görüntümüzün arkasında neden derin bir özgüven eksikliği var? Neden her şeyi başkasından bekliyoruz? Çocuklanmız anne babadan bekliyor, gençlerimiz kimden ne bekleyeceklerini bilmeden bekliyor, eriş- kinlerimız devletten, Tann'dan, şirketten bekliyor. Ama neden hep başkalanndan birşey bekliyoruz? Neden hep 'korunmaya muhtaç çocuklar'g\b\ dav- ranıyoruz? Bu nedenlerin başında 'aşın konjmacı kültürümüz' gejiyor. Üzerinde çok az durulan bu 'aşın korumacı kültür', bebeklerin yaşamıyla başlıyor, çocukluğun bütün dö- nemlerinde sürüyor, gençlik ve erişkinlik dönemlerin- de de sürüp gidiyor. Çocuklarımızı -artık onlann kendilerini beslemeyi öğrenmesi gereken yaşlarında bile- biz büyükleri bes- liyoruz. Sonra da her şeylerini, eksik kalıp içlenme- sin diye, arkadaşlarından geri kalmasın diye, bizim çocuğumuzdur elbette yapacağız diye, biz çocukla- rımız için yaşıyoruz diye, biz büyükleri sağlıyoruz. Sonra ne mi oluyor? Bakın sonra neler oluyor? Çocuklarımız bu 'aşın korumacı tutum altında', her şeyı onun için büyüklerinin yapmasına alışıyor. Yemeklerini onlar hazırlayıp yediriyor. önce oyuncaklarını, sonra odalarını onlar topluyor. Okulla ilgili bütün kararları onlar venyor, sorunlan onlar çözüyor. Çocuğun bütün beklentilerini anne babası üstleni- yor. Onun yerine düşünüyor, onun yerine kaygılanıyor. Çocuğun bütün sorumluluğu anne baba tarafından üstleniliyor. Çocuğa da kendisine sunulan olanaklardan yarar- lanmak kalıyor. Çocuk bu olanaklardan yararlanıyor ama değerini bilemiyor Çocuk her şeyi kolayca bulduğu için doyumsuz olu- yor. Çocuk hiçbir sorununu çözme becerisini kazana- mıyor. O, artık her şeyi başkalarından bekleyen birisidir. Bekliyor ve olmayan her şeyı için başkalannı suç- luyor. Istediği bir şeyin olmamasına dayanamıyor. Istediği bir şey için çaba harcamaya katlanamıyor. Istediği bir şeyin olmaması onu çileden çıkanyor. 0, artık her şeyi başkalanndan bekleyen, bulama- dığı zaman suçlayan ve saldıran birisi olmuştur. Anne baba artık ne yapacaklarını bilemez duruma gelmiştir. Doğumunda kendi payları olan sorunun nasıl çö- züleceğini bilememektedirler. Bu süreç bir 'dayanıksızlık modeli'rim oluş öykü- südür. 'Aşın koruyucu kültür', dayanıksız insanları böyle yaratmaktadır. Sonra, gene aynı insanlar bu sonuçtan yakınmak- ta, ama asla bu duruma ilişkin kendi paylarını düşün- memektedirler. Burada suçlanan çocuğun arkadaşları, toplum, okul, öğretmenler vb. olmaktadır. Oysa, o arkadaşlar da, o toplum da, o okul da, o öğretmeler de gene bu kültürün içindedir, bu toplu- mun işlevlerini üstlenmişlerdir. Yanlışlıklan korumak sadece yanlışları büyütür ve pekiştirir. Bir yanlış bir başka yanlışla doğru olmaz, iki yan- lış olur. Bu 'aşın koruyucu kültür' sürüp gittiği sürece top- lumumuz 'dayanıksız insanlar" yetiştirmeyi de sürdü- recektir. Hiç değilse bunu kabul edelim. Ve bundan sonra ne yapabileceğimize bakalım... e-mail: erdalatak . superonline.com Faks:0212-5139098 Banka içinde banka kurmuş • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Oy akbank Köroğlu Şubesı'nde Bireysel Pazarlama Servis Yetkıli Yardımcısı olarak çalışan Tuğba Tannkulu hakkında, müşterilenn hesaplanndaki paralan zım- metıne geçırdiği iddiası ile yapılan suç duyurusu üzenne başlatılan soruşturma tamamlandı. Iddiana- mede, Tannkulu'nun müşterilerin hesaplsınndan 4.5 tnlyon liranın üzerinde parayı zimmetine geçir- diği. bu paralann bir kısmını başvuruda bulunanla- ra kredi olarak kullandırdığı ve anaparayı faiziyle birlikte hesabına geçırdiği beürtüdi. Tannkulu ile bu suça ortak ıştirak eden 5 kişi hakkında, 18 yıla kadar hapıs istemıyle dava açıldı. Patlama işçileri zehirledi • ALİAĞA (Cumhurivet) - Rusya'dan tzmir'in Aliağa ilçesıne, Ege Çelik Fabrikası'nde ışlenmek üzere hurda getiren 2 bin tonluk Sormavosky-17 adlı gemınin joikleri boşaltılırken patlama oldu. Patlamanm, hurdalar arasında bulunan 50 kilog- ramlık. içı klor dolu bir tüpün delinmesi sonucu meydana geldiğı bildirildi. Patlama sonucu çevreye ya>ılan gazdan 73 ışçı zehırlendı. İşçılerden 44"ü îzmir"dekı çeşıtlı hastanelere sevk edıldı. TUS'ta ikinci basamak yapıldı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 2004 Nısan Dönemi Tıpta Uzmanlık Eğıtımi Giriş Sınavı'nın (TUS) ıkıncı basamağını oluşturan bilim sınavı dün yapıldı. Ankara'da düzenlenen sınava, 14 bin 535 adây katıldı. Sına^'da ada\lara, "temel tıp bilımle- ri" \e "klinik bilımleri" alanlannda test usulü so- rular yöneltıldi. Sınav sonuçlannın, 2 hafta sonra açıklanması planlanıyor. Finike'de 1öre r cinayeti • FtNİKE (AA) - Antalya'nın Finike ilçesinde bir kişi, kız kardeşinı kaçıran kişinin erkek kardeşi H.T'yı bıçaklayarak öldürdü. Kimligi açıklanmayan kişinin, saldın öncesi H.T'ye "Senin ağabeyin benım kız kardeşımı kaçırdı. Sen bizim törelerimizi bilmez- sin Bunun cezası büyüktur" dedıği öğrenildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle