22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 NİSAN 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA I İ j J v U i ı U İ T j J . ekonomi(2 cumhurryet.com.tr 13 17 yıldır özelleştirme kapsamında olan Sümer Holding'in geçen yılki zaran 226 trilyon lira ÖÖzelleştirme değil,batırmaEkonomi Servisi - Arapsaçuıa dö- nen ve kamu yarannın unutulduğu özelleştirme polıtikalannın yuttuğu Sümer Holding'in özelleştirme kap- samında kaldıkça zaran katlandı. 17 yıldır özelleştirme kapsamında olan holdıngın ışletme faaliyetleri dur- duruldu. Işletme faaliyetlerinden gelın olmayan holdıngın 2002'de 195.8 trilyon lira olan zaran, geçen yıl 226 trilyon liraya yükseldi. Sümer Holding'in zarannın, özel- leştirme kapsamında bu kuruluşa devredilen Türkiye Zirai Donatım Kurumu ve TURBAN nedeniyle • Işletme faaliyetleri durdurulan Sümer Holding'in tek gel stoklarındaki ürünlerin satışından sağlanan para. Holding, geçen İdaresi'nden 200 trilyon liraya yakın borç arttığı belirtiliyor. Işletme faaliyet- lerinin durdurulması nedeniyle gay- rimenkul ve stoklarındaki ürünlerin satışından sağlanan gelır dışında ge- liri bulunmayan Sümer Holding'in. tüm giderini. personele ödenen üc- retler. emekli olan işçilere ödenen tazmınatlar. vergi, SSK pnmi öde- melen oluşturuyor. Bu ödemeler için gerekli kaynak da Özelleştirme İdaresi'nden borç ahnıyor. Holdingde özelleştirme kapsa- mında devredilen TÜMOSAN'dakı 3 bin 160 işçı hariç. halen 353 me- mur, 1100 işçı kaldı. Eleman tasfı- yesı nedeniyle, holdıngın aylık gıde- rinin 4 tnlyon lirası personel gideri olmak üzere 16 trilyon liraya geri- lediğı belirtiliyor. Halen faal olan 4 mağazasından ayda ortalama 600-800 milyar lira satış geliri sağlayan holdıngin. üc- ir kaynağı gayrimenkul ve yıl faiz gideri için Özelleştirme kullandı. ret dışındaki diğer giderlerini, ver- gi. SSK primi borç ve gecikme fa- izı ödemeleri oluşturuyor. 42 bin çalışanı vardı Geçen yıl 27 trilyon lira faiz gide- ri olan Sümer Holding, geçen yıl bu kapsamda 200 trilyon liraya yakın borç kullandı. Bunun için de yıllık yüzde 43 faiz uygulandığı belirtildi. Gayrimenkul ve ıştırak satışlan nedeniyle geçen yıl 20 trilyon lira gelir sağlanırken bu yılın ilk 3 ayın- da, yaklaşık 3.4 trilyon liralık ihale sonuçlandınldı. Yaklaşık 2 trilyon li- ralık gayrimenkul ve iştirak satışı da Özelleştirme Yüksek Kurulu onayı- na sunuldu. Sümer Holding'in, özelleştirme kapsamına alındığında, Türkiye ge- nelinde 13 milyon metrekare arazi- si, fabrika arazileri hariç 360 parça tapusu, 40 fabrikası, 468 mağazası, binlerce bayisı, bir bankası ve 47 banka şubesi. 42 bin civannda da çalışanı bulunuyordu. TZD Genel Başkanı Yetkin, düzenlediği toplanbda aracılann kaldınlmasuu istedL (Fotoğraf: AA) TZD: Yüzde 30 daha pahalı Sebze 'aracı' kârıyüzünden ucuzlayamadı ANKARA(Cumhu- riyet Bürosu) - Sebze ve meyve fiyatlannın hâlâ mevsim normal- lerinin üzerinde sey- retmesı nedeniyle Hal- ler Yasası eleştiriliyor. Türkiye Ziraatçiler Derneğı (TZD) Baş- kanı İbrahim Yetkin. dün düzenlediği basın toplantısında, aracıla- nn olmaması duru- munda. sebze ve mey- venin yüzde 30 ucuza yeneceğini belırtti. Hükümete çağnda bulunan Yetkin, TBMM'de bekleyen Üretıcı Bırlıklen Yasa- sfna eklenecek bir maddeyle üretici bırlik- lennin devreye gırebi- leceğinı belırtti. Yetkin, bu sayede mevye-seb- zede aracısız dönemin başlayabıleceğine dik- kat çekti. Mevcut sis- tem nedeniyle üretim planlaması yapılamadı- ğını da anlatan Yetkin, bazı dönemlerde ürün fazlası nedeniyle bazı meyve-sebzelenn deni- ze döküldüğünü anım- sattı. "Buyü200binton patates fazlası var, tar- lada hayvanlar yem ola- rak yiyor. Ama biz kilo- sunu 300 bin liraya alı- yoruz. Soğanın fıyatı 500-600 bin lira, biz 1 milyon 100 bin liraya \> yoruz" dıyen Yetkin şöyle devam ettı: "Ankara Hali'ne ge- len her araçtan kapı gi- rişi adı altında 3-6 mil- yon, 9 milyon 300 bin li- ra tarü parasıahnır. Bu- nun üstüne hamaliye, rüsum, komisyon ve KDV eklenir. Sonuç ola- rak 500 bin liralık ürün- de, salt bu giris-cıkışlar- dan dolayı 400 bin lira- lık arüş olur. KDV'yle birtikte markette, 1. suuf domatesüı fiyaü 1 mil- yon 290 bin liraya çıkar" ATO: 20 milyon kredi kartı sahibinin bankalara olan borcu 15.6 katrilyon liraya çıktı 'Geleceğe ipotek koydurmayın' • Dolardaki düşüşle "sahte cennet" yaratıldığmı belirten ATO, yurttaşa "sanal bir refah artışı"na yönelmemesi uyansmı yaptı. Ekonomi Servisi - Ankara Ticaret Oda- sı (ATO) Başkanı Sinan Aygûn, tüketici kredısi cari faizlerindeki hızlı düşüşle yurttaşların, aslında gelirinde önemli bir artış olmamasına karşın ve ödeme gücü- nün çok üzerinde borç alarak yoğun bi- çimde tüketime yönelmesinin, ''sanal bir refah arüşı" ve tehlikeli bir süreç olduğu uyarısında bulundu. Aygün, yaptığı yazılı açıklamada, 2003 yılı itibariyle yurttaşlann bankalara olan borç bakiyesinin 8.3 katrilyon lira olduğu- na işaret etti. Aygün, cari faiz oranlannın es- kı dönemle karşılaştınlarak düşük sanılma- sının çok tehlikeli olduğunu belirterek, enf- lasyonun yüzde 10'un altına düşmesıne kar- şın, can kredi faızlennın bunun çok üzenn- de seyrettiğini, diğer bir deyışle reel faizle- rin hâlâ çok yüksek olduğunu vurguladı. 500 bin kişi kara listede Aygün, 20 mib/on kredi kartı sahibinin bankalara olan borcunun da 15.6 katrilyon li- raya; kart borcunu zamanında ödeyemedıği için kara lısteye alınanlann sayısının da 500 bıne ulaştığına dıkkat çektı. Aygün, enflasyon. ihracat gibi bazı göster- gelerdeki iyileşmeye karşın, borçlanma, it- halat artışı, faiz ve işsizlık gibi temel göster- gelenn hâlâ alarm verdiğini, bu gerçekler ışığında halkın kendı geçim gerçeğini de göz önünde tutarak "ayağını yorganuıa göre uzat- ması" gerektığinı vurguladı. Dolardaki dü- şüş nedeniyle Türkiye "nin tam bir ithalat cenneti halıne geldiğine işaret eden Aygün. "Bu cennet sahte cennet Bu cennetin nasıl bir cehenneme dönüştüğünü yakın geçnüşte gör- dük" dedi. Aygün şöyle dedı: "San ışığı görüp geçme- ye kalkarsak, kavşağın ortasında kırmizıya yakalanınz. Bu da kaza demek. arabayı de- virnıek dcnıcktir. Türk halkı borsada yükse- lişe bakarak komşusunun arabayı değiştir- mesine özenerek, işi olduğuna güvenerek ge- leceğine ipotek koymamahdır. n TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar: Öngörülen 'açık arttırma' usulü işlemiyor Yasa tütün üreticisini korumaktan uzak Ekonomi Servisi - Türkiye Zi- raat Odalan Bırliğı (TZOB) Baş- kanı Şemsi Bayraktar. tütün üre- ticisinin zor günler yaşadığını be- lirterek. buna neden olan Tütün Yasasf nın bir an önce revize edil- mesıni istedi. Bayraktar, pazarlamada sorun- lar yaşandığını ve bunun teme- lınde üretıcinin ekonomık anlam- da bir örgüte sahıp olmamasının yattığına işaret ederek. üretıcıle- rın kooperatif bünyesinde örgüt- lenmesının sağlanması gerektiği- ni belirtti Tütün üretıcilerinin. koopera- tıf kurarak üye olmalannın zo- runlu hale getirilmesı gerektığı- ni \iirgulayan Bayraktar. üreti- ci kooperatiflerinin ıtırazlarda ve fıyat belirlemede üretıcıyı temsilen taraf olabileceğini be- lirtti. Bayraktar. üreticilerin ko- operatif bazında örgütlenmele- ri ve sözleşmeleri bu kooperatıf aracılığıyla yapmasında Zıraat Odalan ve Tekel'in de önderlik yapabileceğini kaydetti. Yasadakı tütün satış yöntemle- rinden birisi olan "açıkartnrma" usulünün işlemediğini de söyle- yen Bayraktar, "2003 yitanda üre- ticilerimiz sözteşmeli üretim yap- manıışlardır. SözkşmeK üretimin supabı olarakyasadayer alan açık artürmayöntemi işler halegetiril- mefidir"" dedi. Öte yandan, Türkiye Tanm Kredi Kooperatifieri Merkez Bir- lıği (TTKMB) Yönetım Kurulu Başkanı İlhami Teke. elektrik başta olmak üzere önemli girdi- lerdekı KDV oranlannın kaldınl- masını ıstedı. DÜNYA EKONOMÎSİNE BAKIŞ / ERGlN YILDIZOĞLU LONDRA Geçen hafta başlayan halk ayaklan- ması, "iyiyle kötü", "onuhuylaonursuz", arasındaki çizgınin bugün Irak'tan, hat- ta Felluce'den geçtiğini gösteriyor. Irak'ta işgalcinin yüzündeki tüm maske- ler düştü, sömürgecinin 500 yıllık iğrenç suratı ortaya çıktı. Ne Irak'ta ne de dün- yada orta yol kalmadı! Artık herkes, kü- reselleşme hülyasından uyanıp, emper- yalizm çağında yaşadığımızın ayırdına varıp tarafını seçmek zorunda... Blrleşen halk yenllmez Bugün, Bağdat'ın "düşmesinin" bi- rinci yıldönümünde işgalciler, bir yıl ön- cesinin sahte kutlamalannı bile tezgâh- lamaktan acızler. Tek yapabıldikleri, bir zamanlar Saddam'ın heykelinin durdu- ğu meydana giriş- çıkışlan yasaklamak (CNN); direniş liderlerinin, Saddam'ın heykelinin yerine dikilen o neofaşist ka- zuratın üzerine asılan posterleri topla- mayaçalışmak. işgalciler, tüm ateş güç- lerine, teknolojık üstünlüklerine, propa- ganda kapasitelerine rağmen eninde so- nunda gelip tarihin onlarca kez kanıtlan- mış bir gerçeğine kafalarını vurdular: "Birleşen halk yenilmez!" Dün Saddam iktidardayken Sünniler ve Şiiler birbirlerini yiyordu. Bugün mo- dern Irak'ın tarihinde görülmemiş bir du- rum var! Sünniler Felluce'de, ABD güç- lerine karşı bir direniş destanı yazarken, Şiler kendi bölgelerinde salt ayaklan- makla kalmadılar, Sünnilerin yardımına koştular. Geçen hafta, erzak dolu kam- yonların yanı sıra, Şii savaşçılar da Fel- luce'ye sızıyor (VVashington Post, 03/04), direnişe katıiıyor, geniş halk kit- leleri de hem de ölümü göze alarak Fel- luce'ye yürüyordu. ABD ise tek taraflı ateşkes ılan ettikten sonra pazarlık yap- nanın yollarını aramak zorunda kalıyor- cu. Felluce'dekı tek basın organı El Ce- âre-'yi susturmak istemesiyse (Isla- Emperyalistler ve Biz (AP) mOnline.net, 09/04) esas niyetini göz- ler önüne seriyordu. Artık karşımızda yeni bir Irak var. Şiilerin ayaklanmaya katılmasıyla birlık- te, Irak halkı, dini, etnik farklılıkları aşa- rak yeni bir kimliği benımsemeye başla- dı. Dün Saddam yönetimi altında sava- şamayan Irak halkının, emperyalist ışga- le karşı başlayan savaşı, gelecekte olu- şacak Irak yurttaşlığına temel teşkil edecek bir modern ulus kimliğinin te- mellerini atmaya başladı. Irak direnişi, Saddam döneminde, et- nik ve dini grupların birbirine düşürül- mesiyle yanda kesilen uluslaş- masürecini yeniden başlattı. Bu da tarihin bir başka dersidir. uluslaşma, bağımsızlık, nihayet burjuva demokrasisı bile ancak savaşarak kazanılabilir, teslim olarak değil. Ulus devlet somut (yerel, dini, etnik vb.) evrensellik- lerin sonucu alt kimlikleri soyut bir evrenselliğin ürünü olan bir üst kimlikte, yurttaşlık kimliğinde (crtoyen) biüeştiren bir savaşla kurulur; sömürgecilerve emper- yalistler tarafından değil. Irak direnişi, ABD ve Avrupa tarafından 20 yıldır dayatılan kü- reselleşme içinde, dünyanın bir- çok yerinde ulusal bağımsızlıklannı, de- mokratik hak ve özgürtüklerini, yurttaş- lık kimliği için gerekli maddi zeminı kay- betmeye başlayan ülkelerin halklarına yol gösteriyor. özgürlüğe, eşitliğe ve de- mokrasiye giden yol, etnik, dınsel karşıt- lıklardan, alt kimliklerden, parçalı müca- delelerden değil, post-modernizmin savlannın aksine, insanlann bireysel var- lıklanna anlam kazandıran "büyük söy- lemlerin" olanaklı kıldığı dayanışmadan, eşitlikçi birlikteliklerinden, baskıya ve so- mürüye karşı direnişten geçiyor. Savaşan onurunu Kazanır Bugün Irak'taki Kürtlerin deTürkmen- lerin de tarihin getirdiği bu fırsata dört el- le sarılması, işgalcilerden kopmaya ve etnik ayrılıklar dünyasının dar ufkunu aşarak Iraklı olmaya başlaması gereki- yor, yeniden bölgede yainız kalmamak, tarihe emperyalistlerin ortağı halklar ola- rak geçmemek, gelecekteki özgür de- mokratik bir Irak'ın önce inşasına, son- ra da yurttaşlan arasına katılabilmek için. Türkiye'ye gelince, bu savaş öncesin- deTürkiye'de kimi çevrelerde ve maale- sef medyanın hemen tümünde egemen olan "ABD'ye karşı durulamaz, mut- laka bu işin içinde olmak, asker gön- dermek, onun yanında yer almak ge- rekir", "ABD bölgeyi yeniden düzen- leyecek biz de payımızı alalım", "Tür- kiye Büyük Ortadoğu fantezisinden (pardon projesinden diyecektim) pa- yını almalıdır" cinsinden leş kargası ru- hundan ya da son Kıbrıs görüşmeleri sı- rasında medyada egemen olan "Biri bi- zi destekliyor" sevincinde açığa çıkan onursuz teslimıyetçilikten kurtulmak, Irak direnişine destek olmanın yolannı aramak, en azından bastınlmasınaortak olmamakgerekiyor. En önemlisi çaresiz- lik duygusundan kurtulmak... onursuzluğa çökii; Gittikçe artan sayıda gözlemci, emek- li generaller (ABCnevvs, 7/04), Irak'laVI- etnam arasında bir paralellik kurarken, Boston Üniversrte- si Uluslararası llişkiler bölü- münden, Berlin American Academy üyesi Prof. Andrevv Basevich yankı uyandıran bir yorumunda, Irak'ın ABD'nin Cezayir'i oiacağını savundu (Los Angeles Tımes, 08/04). Basevich, işgal güçlerinin is- yanı bastırırken Cezayir'deki Fransız sömürge yönetimi gibi, giderek daha çok işkence, te- rör, yargısız infaz, sivillere yö- nelik katliam gibi insan onuruy- la bağdaşmayan yöntemlere başvurduklarını, böylece kısa dönemde isyanı bastırsalar bile uzun dö- nemde, herhangı bir kalıcı zaferin tüm si- yasi psikolojik koşullarını ortadan kaldı- racaklarını savundu. Basevich'e göre "bu sürecin sonunda salt yenilgi de- ğil aynı zamanda onurunu kaybet- mek var". Gerçekten, Ingittere Dışişleri Baka- m'nın, "bu kadarını beklemiyorduk" sözlerine, ABD'nin bölgedeki en yakın müttefiklerinden Ürdün'de üst düzey bir erginy(â tr.net görevlinin Sydney Morning Herald'a "ABD'nin Irak'ta bataklıkîa batmaya başladığı anlaşılıyor. Bunun bölgedeki etkilerini düşünmek bile istemiyorum" demesine bakarak sürecin hızla Base- vich'in işaret ettiği yönde ilerlediği söy- lenebilir. Işgalci kampta giderek yaygın- laşan kargaşa, çaresizlık ve çözümsüz- lük de bunun göstergesi. Daily Teleg- raph'ın bildirdiğine göre, Cent Com'un komutanı General Abizaid, Rums- feld'in aksine, Irak'a yeni asker gönde- rilmesi gerektığinı savunuyor, aksi halde başansızlığın sorumluluğunu üstlenme- yeceğini vurguluyormuş. ABD yanlısı Telegraph'ın yazan, Pen- tagonda askerierle sivil liderler arasın- da tarihte eşi görülmemiş bir uyumsuz- luk oluştuğunu vurguluyor (09/04). Bu arada Irak Geçici Kuklalan (pardon kon- seyi üyeleri diyecektim) teker teker ısti- fa etmeye, ABD'yi "yasadışı ve tümüy- le kabul edilemez düzeyde güç kullan- makla" suçlamaya başladılar (The Tı- mes, 10/04). "Nasıl biryanlış yaptık" diye soranlar, sorunu işgalin taktiklerinde arayanlar da giderek artıyor, ama, London Metropo- litan Üniversitesi'nden öğretim görevli- si, Iraklı Sami Ramadani çok haklı, bir yanlış söz konusu değil: "Medyanın ya- rattığt mitolojinin aksine Iraklılann büyük çoğunluğu başından ben işgale karşıy- dı." Gelişmelerin bu noktaya gelmesi ka- çınılmazdı (The Guardian, 09/04). Ro- bert Fisk'e göre de "illüzyonlar üzeri- ne kurulu bu savaşın tek bir gerçeği var, Iraklılar blzi istem'ıyor" (The Inde- pendent. 09/04). ABD Büyük Ortado- ğu Projesi fantezisi, demokratikleştirme adı altında bölgede bir seri rejim deği- şikliğini içeriyordu. Ama, tam tersi oldu. Bugün, bölgede ulusal demokratik ya- pılan korumanın ve yenilerini oluşturma- nın tek yolu ABD'nin bu projesine diren- mekten geçiyor. Diyalektik işte... ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Belediye Hizmeti Belediye hizmetlerinin içeriği ve çerçevesi, doğal ola- rak günlük yaşamımızın tüm yönlerini kapsıyor. Gıda- dan bannmaya, trafikten çöpe hemen her alanda be- lediye hizmeti alıyoruz; doğrusu almalıyız. Ülkemizin 3 bin 225 belediye biriminın kapsadığı nü- fus, DİE-Devlet Istatistik Enstrtüsü'nün verilerıne göre (Haber Bültenı, 17.02.2004), toplam nüfusun yalnızca yüzde 78.7'sidır. Bir başka anlatımla toplam nüfusun beşte dördünden daha az bir bölümü belediye nüfu- sudur. • • • Belediye hizmetlerinin niteliği ve düzeyi bir kentten diğerine çok büyük farklılıklar gösteriyor. Bununla bır- likte, kimi olmazsa olmaz belediye hızmetlennin bile ve- rilmediği görülüyor. ömeğin, kentlenn en önemli eksık- lerinden bıri olan yaya yolu sorununa, çoğu belediye çözüm bulamıyor. Esas olarak yayalardan başka her- kesın yasadışı işgali altında bulunan yaya yollan, ne- redeysetamamıylaotomobıllenn parkyen; büyük kent- lerde hemen her şeyin satıldığı pazar ya da satış yen ve kimi yerierde ınşaat alanı olarak kullanılıyor. Yaya yol- lannın bu durumu, siyaseti insan eksenli yaptıklannı, ın- sanaönemverdiklerinidillerindendüşürmeyen beledi- ye başkanlannın kentlerinde de özellikle görülüyor. • • • Ülke kentlen, az bir yağmur yağdığında bile büyük bir sel baskınına uğramış gıbı can ve mal kaybına uğ- ruyor; halk penşan oluyor. On yıllardır bu birincil so- run, yanı kanalızasyon sorunu çözüm beklıyor. En önemli belediye hızmetlennden bin olan kanalı- zasyon hizmeti gerçekte, başta çevre olmak üzere her yönüyte sağlık diyebileceğimiz çok yönlü bir özellık ta- şır. Sağlığın ana altyapısını oluşturur. Beledıyelenn ka- nalızasyon durumu hıç de sağlıklı değıldır. Beledıyele- rın yalnızca 1879'unun kanalızasyon şebekesı vardır ve bu olanaktan yararianan belediye nüfusu oranı da ol- dukça sınırlıdır, toplam belediye nüfusunun yüzde 75.3'ü düzeyinde kalmaktadır. Bir başka anlatımla top- lam 53.4 milyon olan belediye kapsamındakı nüfusun yaklaşık 42 mılyonu kanalızasyon şebekesı bulunan beledıyelerdeoturuyor. Kanalizasyon şebekesı kullana- bilen nüfus oranı, örneğın Istanbul'da yuzde 84 dola- yındadın Hakkân'de yüzde 27.4'te kalıyor. Çevre sağlığının durumu açısından önemli bir gös- terge daha vardır. Kanalızasyon şebekelennden çıkan atıksuyun, yüzde 44'ü denızlere, yüzde 4O'ı da akarsu- lara, yüzde 3'ü barajlara ve yüzde 2'sı de göllere bo- şaltılıyor. Beledıyeler esas olarak ülkenın denız ve su variığını kirietıyor. Hükümete ve yeni seçılen belediye yöneticilenne düşen ılk ış öncelıkle bu soruna çözüm bulmak olmalıdır. • • • Sağlık açısından çok önemli konulardan bin de gı- da sağlığıdır. Belediye, halkın satın aldığı gıda mad- delerinin sağlıklı olmasından, bu konuda da bir yetkı kargaşası bulunmakla bıriikte sorumludur. Elımızde be- lediyelerin gıda denetımı konusundaki görevlennı ne öl- çüde yaptıklarının sayısal venlerı yok. Ancak geçen hafta Ankara Borsa Başkanı Faik Yavuz, bu kentte ye- nilen etin yansının kayıt ya da denetım dışı kesıldığını, yanı kaçak olduğunu açıkladı. Türk Vetenner Bırliğı Baş- kanı Yasin Demirkan da, denetım yapılamadığını be- lirtiyor ve çalıştığı kentte belediye başkanının deneti- me karşı çıktığını, "denetlersen oyum azalır" kaygısıy- la davrandığını vurguluyor (Hümyet, 8 ve 9 Nısan). Toplamı 3 bin 225 olan beledıyelenn yalnızca 17O'ı atıksu antmatesisınden yararlanıyor. DİE venlenne gö- re, toplam 81 il belediyesının 39'u hıçbır atıksu arıtma hizmeti veremıyor. Atıksu arıtma olanağından yararla- nan illerde de, nüfusun yararlanma oranı pek çok dal- galı, yüzde bir ile yüzde 87 arasında değışıyor. Sonuç- ta, atıksu antma tesislerının hızmet ettığı nüfus topla- mı da dokuz milyonun altında ve toplam belediye nü- fusunun yalnızca yüzde 16.8'ı kadardır. Buna hızmet denmez, yainız, ülke için tam bir hezımet denebılır. • • • Belediyelerin çoğu aşın derecede borçludur kaynak yetersızlikleri büyüktün yıne çoğu, rüşvet ve yolsuzluk ağına düşmüştür ve çalışma olanaklan da sınırlıdır. An- cak, bir an önce gıderilmesı gereken bu eksıklık ve ye- tersızlıkler en binncil hızmetlerın, özellikle de yaya yol- lannın halkın kullanımına açılması ve gıda denetımi gi- bi ek parasal kaynak gerektırmeyen ışlerin etkin ve ve- nmli bıçimde yapılmasma engel değıldır. Ülkemızde, kurulmakta olan 12 yeni belediye de sa- yılırsa, en son verılere göre toplam belediye sayısı 3 bin 225'tır. Bunlann dağılımı şöyledır: Büyükşehir. 16 tl 65 Büyükşehir ilçe 58 Büyükşehire bağlı 31 İlçe beledıyesı 792 Kasaba beledıyesı 2251 Içişleri Bakanlığı, 19Mart2004. • • • Sanayileşmeyı kültür, sanat ve bılımle bütünleştıren bir simge olan Sakıp Sabancı'nın yıtırılmesı nedeniy- le aılesıne.Sabancıtopluluğu'nunçalışanlannave tüm sevenlenne başsağlığı dılıyorum. yakup@metu.edu.tr Bazı tesisler kapatıldı İSDEMİR'de 'istihdam fazlası' kapıda İSKENDERUN (Cumhuriyet) - Devir modeli ile özelleştirılen ÎSDEMİR, üretim dışı bıraktığı orta ve hafif profıl haddehanelen ile sürekli kütük döküm te- sislerinin de\Teye gir- mesi üzerine kütük had- dehanesi ve blum dö- küm tesislerinin kapatıl- ması üzerine 'istihdam fazlası' haline gelen 1170 çalışandan 288'inin emekli edıldi- ğini, 706'sının da başka şirketlere nakil edildıği- nı bildirdı. 288 emeklıden 176'sımn kendi isteği ile emekli edildiği, di- ğerlerinin de zorunlu emekliye sevk edildiği belirtildi. tSDEMÎRAŞ'denya- pılan açıklamada, şu ifa- delere yer verildı: "Biündiği gibi, İSDE- MlR'de desir tarihinden itibarenteknolojiyenüeş- tirmevesüreç iyileştiıme çauşmalanna büyük bir hızla devam ediünekte- dir. Oluşturulan organi- zasyonel yapüanma ile katma değer yaratama- \an işyerlerimizin faali- yetierine son verilmekte- dir... Bunun sonucunda 1170 çalışanımız istih- dam fazlası haline gel- miştir. İş Kanunu'nun il- gili hükünüeri. buna ola- nak tanımaktadır... Bu kişilerin bugün yeniden emekliüği sırasında tüm kanuni alacaklaruun da ödeneceğjaşikârdır.'"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle