22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9MART2004SALI OLAYLAR VE GORUŞLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL 'Sen Bu Yaşta Hâlâ!..' Direniyormuşuz, savunuyormuşuz, toplumu uya- nyormuşuz, bilinçli düşünmeye, aydınlığa, açıklığa, sağlamlığa çağınyormuşuz!.. Bu yaşta hâlâ "elinizi çabuk tutun" diye Cumhu- riyetten yana olanlan bir araya getirmeye uğraşıyor- muşuz. Yazarlık nedir bir türlü öğrenerneyen, daha doğ- rusu ustaları tarafından &3retilemeyen biri, yaşımız- la başımızla eğlenrrjeyjFalkıayfr. Bu»yaşta hâlâ.'.. Hani kendisi çirıç dtep^ altmışlara gelmiş olma- sa? "Bu yaşta /3İs/"'suçlaj||a9^£l1'yapan, gerçek- ten genç bir olsa!. Şen da yaşlanırsıprsen de yet- ~şlerffseksenlereâelirsînf^g ş ^ f f k e z dönmüşsün, dÖnek|j$fnı savunuyorsun, sek- de bej^bir kez daha dönersin! Ger- 'yeteneğin kalmışsa, o günle- 'döneklik örneği daha gösterirsın!.. Ihâlâ!.." ftatürk Cumhuriyetinden, devriminden, il- kelerinden yana olmak, tüm yaşamı bu yolda ge- çirmek, bunda hiç pişmanlık duymamak, övünçlü bir ömür sürmek... Bu yaşa kadar, evet bu yaşa ka- dar! Adamlaraçıkaçıkteslimiyetçiliği.yenilmişliğisa- vunuyorlar... Dünya değişti, tam bağımsızlık bir ma- sal oldu. Atatürk geçmişte kalan biranıdır; varsa yok- sa küreselleşme, varsa yoksa haddini bilme, varsa yoksa AKP'lilerin, Tayyip'lerin suyuna gitme, yurt- severiiği bir yana itme var, demek istiyorlar... Bizler her zaman demokrasiden yanaydık. Arna halktan, emekten, çağdaş uygarlıktan yana bir de- mokrasi anlayışından yana!.. Şimdi demokrasi der- si vermeye kalkanlargeçmışteki hızlı kaJkışmalan na- sıl savunduklannı bir anımsasalar ya!.. Ne zaman 'demokrasi' diye en yanlış, en çirkin, en karşıdevrimci tutumlarla. görüşlerie karşılaştıy- sak gücümüz yettiğince gerçekleri yazdık, söyledik. Dündebugün de... Biz, siviliyle, askeriyle, işçisiyle, köylüsüyle, tüm halkıyta büttjnleşmiş bir demokrasi özlemindeyiz. Yan- lış yasalann, yanlış tutumlann ortaya getirdiği birşe- riatçı düzenin, bir tutucu anlayışın karşısındayız. Genç de olsak, yaşlı da!.. Biz Atatürk devrimine dayanan bir anlayışın izle- yicisiyiz. Bir parti bütün davranışlanyla halka karşı bir demokrasıyi yüzde yirmi beş oylann verdiği güç- le yerleştirmek hevesindeyse, askeriyle, siviliyle ona karşı çıkmak bir görev olur. Bunu yazanlar, söyle- yenler, "Sen bu yaşta hâlâ aynı kafada mısın" gıbı sataşmalarla susturulamaz... Bugün Türk basını ya da medyası tam bir suskun- luk içindedir. En önemli haberier bile halktan sak- lanıyor. Hemen tüm yazarcıklar AKP'nin hoşuna grt- mek, bu yoldan yarar sağlamak peşınde görünü- yor. Yüz bin kişilik halk gösterileri bile sayfalarda yer almıyor. Ulusal konular bile bile yoziaştınlıyor... "Sen bu yaşta bile.." diyenler bu işin yaşla ilgili olmadığını bilmelidirier. Bu, sağlam kafa işıdir. Bir bilinç, bir inanç, bir yürek işidir. Atatürk Cumhuri- yetinin genç ya da yaşlı bireyı olmanın verdiği bir sorumluluk işidir. Dil Sorunu... "D Atatürk, ulus oluşturulması, ulusal kimlik bilincinin güçlenmesi konulannda ve kültürel çağdaşlaşmamızı hızlandırmada "dil"in temel bir işlevi oldugunun biluıcmdeyai. Işte bu nedenlerle Atatürk, kahtının (mirasının) büyük bir bölümünü TÜTK Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu'na bırakmıştı. Prof. Dr. Slina KİLİ Bogaziçi Üniversitesi il" konusu Kanada, yüz yıl kadar kalmasına karşın kendi dilini ve kültürünü Tunusluya benimsetmıştir. Os- manlı bunu yapmamıştır, çünkü Osmanlı yönetimi zaten Türkçeyi benimsemiyordu, Türkçeyi dışlıyordu. Kendi dilini benimse- mezsen. onu nasıl başka toplumlann benim- semesini sağlayabilirsin? Osmanlı, Arap ül- kelerini ele geçirmişti. Ancak Arap külfü- rü, Arap alfabesi Osmaniryı ele geçirmiş- ti. Osmanlı dilı Arapça, Acemce, Türkçe kanşımı bir dil idi. Osmanlı ulusalhğı ve bu arada kendi dilini de yadsıyordu. Ulusal dilin benimsenmesinde, örneğin Luther gibi, Baülı 'Din Reformculan'nın çok önemli birrolii olmuştur. Luther, Jncil'in AJ- mancaya çevrilmesi konusunda savaşım ver- miş ve böylece Alman halkuun kendi dinJe- rini daha iyi anlayacaklan savuıda ısrarcı ol- muştur. Luther'in, The Good Works (iyi Yaptılar) başhkh yayuun içinde 'Alman Uhı- suna Sesleniş" konuiu bir yaası vardır. Gö- rüyoruz ki bir din adamı oian Luther, ta 16. yiizyılda 'ulusal kimlik1 bitinci olan, 'Alman ulusuna' seslenen bir reformcu idi Llus oluş- turuhnasmda çok büyükişk\i olan uhısal dü'e kavuşma, ulus bilincinin j eşermesinde öncü- lük, o dönemde böyle bir din adanundan geJ- mekteydl Geçmişte ve günümüzde de Polonya'da Ka- tolik Kilisesi'nin büyük gücü olduğunu bi- liyoruz. Polonya'da Kilise bu gücünü Po- lonya "milhyetçiliğinJ'', Polonya'nın "bü- tünlüğânn" temsil etmesinden ahyor. Ta- rihte komşu ülkelerin Polonya'yı paylaşma- sı ve "haritadan" silmesine karşın Kilise, Po- Belçika gibi gelişmiş ülkelerde de süregi- den bir sorundur. An- cak bu sorun kendi- sini en yaygın biçimde gelişmekte olan ül- kelerde göstermektedir. Dil, kültürel içeri- ğının yanı sıra siyasal yönü de olan bir so- run olma özelliğini sürdürmektedir. "Ulus oluşturma" sürecinde temel bir işlevi olan "dil", bir ülkenin kimliğini belirler, kültü- rünün gelişimini yönlendirir. Bağımsızhklanna 20. yüzyıl içinde ka- vuşmuş toplumJann önemli sorunlanndan biri siyasal bir toplumun kurumlannı yete- rince oluşturmamış olmasıdır. Toplum ken- di içinde parçalara bölünmüştür. Kabile, aşi- ret. dinsel, budunsal kökenli gruplar ayn a>n geleneksel güç kaynaklandn". Çoğutop- lumda bu aynlıkJann yanında konuşulan çe- şitli diller v ardır. Böyİesine parçalı toplum- lann çağdaşlaşmaya yönelmenin aynlmaz öğesı olan "uluslaşmayı" gerçekleştirmesi, sağlam bir "birtik" oluşturması güçtür. Dil konusu Bahlı gelişmiş ülkeler tara- fından bir "kültür emperyatizmi" aracı ola- rak kullarulmıştır, kullanılmaktadır. Geliş- mekte olan birçok ülkede ortak bir dil yok- tur. Örneğin Hındistan ve Nijerya gibi ül- kelerde Ingilizce birleştirici dil görevinı üst- lenmiştir. Tunus'ta ise Fransızca, ülkede Arapçadan sonra en yaygın dildir. Osman- lı, yüzyıllarca Tunus 'ta kalmış olmasına kar- şın bu ülkede Türkçe konuşan hemen hemen kımse yoktur. Oysa Fransa, Tunus'ta ancak lonya'nın hâlâ yaşadığrrun simgesiydi. Ge- rek Nazi döneminde, gerekse Sovyet döne- mınde işgal güçleri Kilise'yi dıze getireme- mış ve Kilise "işbirökçi" olmamıştır. Dil konusu gelişmiş ülkelerde sorun olma- yı sürdürmektedir. Örneğin ABD'de de ay- nlıkçı yaklaşım, etnik gruplardan dil konu- suna da sıçramıştır. Son yıllarda Ispanyol- ca konuşanJann sayısındaki yoğun arhş ba- zı gruplann iki dille eğitım üzerinde ısrar- la durmalanna yol açmıştır. The Disuniting of America (Amerika Birliği 'nin Çözülme- si, New Yorlc, WW Norton, 1992) başhkh yapıtında bu konuya değinen Arthur M. Scnelesinger,Jr. bu duruma tepki göstererek böyle bir egitimin bütünJeşme yerine ayn- lıkçılığa olanak verdiğini belirtiyor; böyle bir durum, tngilizce bilmeyen ikinci smıf yurt- taşlığa ve onlann gettolaşmasına yol açar di- yor ve ABD gibi fürdeş olmayan bir ulusta, ortak dilin, "ulusalbirlik'' için önemine işa- ret ediyor. Türkiye bir cumhuriyettir. Türkiye bir ulus de^et'rir. Cumhuriyet kendini "bütö- ne", "kamuvaranna" adar. Bu bütüne adan- mışlığın içinde, ulusal birliği sağlamada çok önemli bir işlevı olan "dil" konusu da var- dır. Yerel dillerde eğitim aynlıkçılığı güçlen- dirir. oysa "Cumhuriyet" olgusunun man- tığı ve özü "birleştirici" olmaktır. toplumun farklı öğelennj birleşrırmeyi öngörmektedir. Bu nedenle Cumhuriyetin ulusal dilı olur. Bu konu Fransa gibi ülkelerde de tartışılmış ve Cumhuriyetin ulusal dili olduğu konusun- da uzlaşma (konsensüse) vanlmıştır. Atatürk, ulus oluşturulması, ulusal kim- lik bilincinin güçlenmesi konulannda ve kültürel çağdaşlaşmamızı hızlandırmada "dfl*in temel bir işlevi olduğunun bılıncin- deydi. Işte bu nedenlerle Atatürk, kahtı- nın (mirasının) büyük bir bölümünü Türk Tanh Kurumu ve Türk Dil Kurumu'na bı- rakmıştı. PENCERE 8 Mart: Kadınlann Ortak Sesi-II Kadınlara siyasi parti tüzükleriyle parti içi görevlerde ve genel seçimler için siyasi partiler tarafindan belirlenen aday listelerinde kota uygulanma- sını öngören düzenlemeler, farklı cinslerin eşit haklara sahip olması ilkesi- ne uygun olup cinsiyet nedeniyle aynm yasağına dayanmaktadır. PTOf. Dr. Zafer G Ö R E N TBMMBaşkanı Başmüşcnvı Ki ota, anayasa, hu- kuksal meşruluk .sorunlarını da birlikte getirmiştir. Bu sorunlar, karar verme öz- gürlüğü sınırlananlann özgürlük haklanndan, za- rargören rakiplerin eşit- lik haklanndan kaynak- lanmaktadır. Kadınlann siyasal karar organlann- da eşit temsilini yasa ile Aman belinize dikkat! Bel ağnsı çekiyorsunuz ve sert bir yatakta mı yatıyorsunuz? Son yapılan biraraştırmada bel ağnsı çeken insanlann sert değil, orta sertlikte yataklarda yatması gerektiği bir kez daha ispatlandı. Yapılan araştırmada orta sertlikte yatakta yatan hastalann daha azağrı kesicialdığı ve bel ağnlarından daha az ştkayet ettiği tespit edildi. Doğru teşhis, doğru tedavi. Toplumumuzda her 100 kışıden 80'i hayatının bir donemınde bel ağrısından yakınır. Ancak belinizı en iyi siz, kendiniz koruyabilir ve ağnlardan uzak tutabilirsinız. Bel ve omurganın zayıf kaslannı güçlendıren, mekanik yüklenmeyi azaltarak hareket kabüiyetını artıran, yanlış duruşu duzelten ve varsa ağnyı azaltan evde rahatlıkla yapabileceğıniz hareketler var. Mmftdt Mşi itinbkz. »ELACMSI Bel ağnsının nedenleri neler? Be! ağnsı, eklemler, bağlar, kaslar ve dıskten kaynaklanabilir. Be) ağnlannın çoğunluğu mekanik kaynaklı yanı omurganın ışlevsel ya da yapısal bozukluklanna bağlı üel ağnlandır. 8u ağnlann yalmzca çok az bırbolumü be! fıîıklanna bağlıdır. 1. Kas zorlanmalan ve kas spazmı 2. Bağlarve eklemlerdeki bozukljklar j. Dısk ve eklemlerdeki bozukluklar. Doktora gitmeyi erektiren bel'' Bel ağnsı için aiarm aniamına geien "kirmızi bayrak" oîguian. Oinienmeyle geçmeyen inatç? ağnlar, gece ağnlan. Kaslarda guçsazluk, zayıflama. Bel ağnlannda kirmızi bayraklar Kınk olasılıği: Yuksekten duşme, trafık kazası gibi onemii kazalar, yaşlı ve osteoporozlu kişilerde kuçük kazalar. Tümör ya da enfeksiyon olasılığı 20 yaş altında ya da 50 yaş uzennde olmak, kanser varlığı, ateş, halsizlik, nedensiz zayıflama, sirtustü yatınca ağn, gece ağnsı, bağışıklık yetersizlığı. Dahafazhbilgi i A t e BUAÛRI5I Nasıl tedavi oiunmalı? llk kez bel ağnsı geçirenlerin %40'ında bir yıl içinde ikinci atak, sureğen bel ağnsı olanlann %80'ınde aynı yıl içinde ikinci atak ortaya çıkmaktadır. Bu durumda önemli olan ilk ataktan korunmaktır. llk atağı geçirenlerde de onemlı olan tekrarlanmanın onlenmesıni sağlamaktır. Oühafvla bilgi iau Ua. BEL AĞMSI Daha fazla bilgiyi "Bel Ağnsı" hakkında herşey kitabında bulabılırsınız. International Medical Publishing ve Boyut Yayın Grubu'nun ışbirlığıyle hazırlanan, piyasa değeri 7 mflyon olan bu kitaba derginizle birlikte ücretsiz sahip olabilirsiniz. Aktüel Sağlık Kitaplan Serisi'nden her hafta 1 kitap, tam 20 kitap. Bu hafta derginizle birlikte İçindekiler Bel Ağnsı Nedır? • Omurganın Anatomısı ve Fonksıyonlan. Bef Ağnlannda Rısk Faktorlen • Bel Ağnsınırf Nedenleri'' • Bel Ağnsından Kurtulmak Elmızde • Doğru Teşhis, Ooğru Tedavi • Ne Zaman Hekıme Gıtmelı? »Teda\ri Nasıl Olmalı? • Egzersız Programı • Bel Okulu • Ameliyat • Bel Ağnsı Gurıcel Yapı Kredi Sigorta'nm katkılanyla. YAPI^CKRED» SiGORTA Mdfttri Hluntütri: (0 212) 336 09 09 WWW.yksi90rta.com tr belırleyen kota ile 'de- mokrasi ilkesinin' zede- lendiğı iddiasına katıl- mak olanaksızdır. Çünkü demokrasi ilkesi karşı- sında, anayasa madde 2 ve 4 uyannca yine aynı güçle korunan 'sosyal devlet' ve başlangç 6. pa- ragraftaki 'eşîtlik ilkeie- ri', fiili mağduriyetleri kaldırma emri içermek- tedir. Kaldı ld kota düzen- lemeleri katılımcıhğı, çoksesliliği arttırarak ve seçmenlere farklı aday- lardan oluşan geniş bir yelpaze sunarak gerçek demokrasinin saglanma- sı için bir koşul oluştur- maktadır. Kadınlara siyasi parti tüzükleriyle parti içi gö- revlerde ve genel seçim- ler için siyasi partiler ta- rafindan belirlenen aday listelennde kota uygu- lanmasını öngören dü- zenlemeler, farklı cins- lerin eşit haklara sahip olması ilkesine uygun olup cinsiyet nedeniyle aynm yasağma dayan- maktadır. Bu tür düzenlemeler, siyasi parti özgürlüğü ve aday gösterme hakkının (Anayasa madde 68 I, III) kullanılması aniamı- na gelmektedir. Parti tü- züğüyle gerçekleştirilen kotadüzenlemesi, 'seçiın sürecinin düzenlenmesi aniamına gelnıemekte- dir'. Bu nedenJe anaya- sa madde 67'deki seçim ilkeleri zedelenmiş ol- mamaktadır. Organizas- yon hukukuna ilişkin bir düzenleme olarak olsa olsa organızasyon ile il- gili eşitlik ve özgürlük isteklerine göre değer- lendirilmelidir. Bu istek- ler olasılıkla parti içi dü- zeninin demokrank ilke- lere uygun olması kura- lından çıkanlabilir. Bu nedenJe parti görevlerin- deki seçimlerde ve aday listelerinin belirlenme- sinde kota uygulaması özel bir anayasa-hukuk- sal garanti olmaksızın meşrudur. Uygulamanın anayasa madde lO'daki aynm yasağına uygun ol- ması onu fazladan meş- ru kılmaktadır 'Seçimin eşitüği ilkesi', her vatandaşın eşit oy sa- yısına sahip olması ve her oyun eşit ağırlıkta ol- ması aniamına gelmek- tedir. Seçmenin oy kul- landığı listelerin oluşumu bunun üzerinde doğru- dan doğruya bir etki do- gurmaz. Çünkü liste oluş- turulması seçim işlemin- den önce gerçekleşir. Ay- nı şey 'seçimin serbestli- gi' için de geçerlidir. Ko- ta düzenlemesı oyun kul- lanılması üzerinde doğ- rudan ve meşru olmayan bir dış baskı oluşturmaz. Liste oluşturması, oy kul- lanılmasından önce ger- çekleşir. Seçmen listeli seçim- de zaten kendisine önce- den hazırlanıp sunulan listeye bağlı kalmakta- dır. Aynı gerekçelerle ya- sal kota modelinde de se- çim ilkelerinin zedelen- diği söylenemez. Kadın- lann spesifik bakjş açı- sı, yaşam deneyimleri, bilgileri ve güçlü sezgi- leri olmaksızın yapılmış politika, sadece erkek nü- fus için geçerlı olacaktır. Fonksiyon gösteren bir demokrasi için nasıl tüm siyasal partilere ihtiyaç varsa aynı amaç için her iki cinsin eşit temsili de gereklidir. Kadın ve er- keklerin dengeli temsi- li, çağın ve adaletin buy- ruğudur. Kotanm yete- neklerine, becerilerine ve başarma güçlerine da- yanarak seçılmek iste- yen kadınlar için uygun olmadığı tezi karşısında, siyasi partilerin kadın adaylann belirlenmesi- ni, mutlaka 'büyük bir özenle' gerçekleştirme- leri gerekmektedir. Sa- dece kadın olmak, aday olmak için yeterli olma- malı, kota, eşitliğin salt şekli olarak gerçekleşri- rilmesine değil, tüm ka- dınlan gerçekten temsi- le ehil, elit kadınlann se- çilmesine hizmet etme- lidir. Kotalar toplumda bu- gün artık insan haklan- nın süjeleri olduğu tartış- masız olan mağdur kadın kesimin temsiline ve se- sini duyurmasına hizmet etmekle birlikte, erkek ve kadının tüm alanlar- da eşit duruma getiril- mesi için tek başına ye- terli degildir. Bunun ger- çekleşmesi salt kota dü- zenlemesi ile değil, er- keklerin ama aynı zaman- da kadınJann toplumda erkek ve kadının eşit tem- sili konusundaki bakış açısı ve bilinç değişimi- ne bağlıdır. (1) Kota hakkında ayrıntı- h bilgi için Gören. Z, Ko- ta düzenlemelerininAnaya- saya Uygunluğu, Anayasa Yargısi 16, S. 381-418 (2) Bu konuda geniş bilgi için Gören, Z, Farklı Cins- lerin Eşit Haklara Sahip Olması, kmir 1998. 8 Mart Türkiye'de Yalakalık Giinii... Hem erkek egemenliğinin bayrağı sayılan türba- nı kadının başına dolamış.. Hem de sözüm ona kadın haklannı savunuyor.. 'Taife-iNisa'nın efendisikansınt 'tesettür'e bağ- larken diyor ki: - 8 Mart kutlaması!.. - 8 Mart ne?.. - Dünya Kadınlar GünüL - Yok canım.. Erkeğin şeriatında, kadına 'tesettür' uygularken Kadın Hakları Günü'nü kutlamak... Ancak bize özgü üçkâğıtçılık.. • Neresinden bakarsan bak, 21 'inci yüzyılın dör- düncü senesinde yaşadığımız ikiyüzlü politikanın fenştahına kimse erişemez. Şeriat hukukunda üç smıf insan var: Erkek.. Kadın.. Köle.. Bu gerçeği apaçık söyleyecek yerde yalancılığa siftinmek, bizim dinci tayfasının ve yalakalannın sözüm ona demokrasi siyasetini oluşturuyor... '8 Mart Kadın Hakları Günü' imiş... Bizim o bıçim medyada, hem AKP'ye dalkavuk- luk, hem kadınlara yağ yakmak marifeti postmo- dern yalakalığın iki taraflı çarkını çeviriyor. • Yatamşugünlerde 'Güldünya'nın öyküsü'nüşi- şire şişire pazariayanlara ne buyrulur?.. Güldünya'yı birhısmı "kirletmiş". "Kızlığı elden gidince" neyapsın yavrucak?.. Istanbul'a kaçmış. Ama aile namusunu temizlemek için büyükler ka- rar vennce, iki erkek kardeş 'töre'yi yerine getir- mışler: Güldünya'yı vurmuşlar!.. Kızcağız ölmemış, hastaneye kaldırılmış, bu kez 'erkekler' hastaneyi basıp işi bitirmişler... Çünkü töre yerine getirilmezse, aile konu kom- şunun yüzüne bakamaz; yöresinde bannamaz. Töre nereden kaynaklanıyor?.. Islamda zina yapan kadın, recmedilerek (taşla- narak) öldürülmüyor mu.'.. • 1923 Devrimi, laik devlet, kadın hakları, öğretim seferberliğı... Hem bunlara karşı çıkacaksın, hem imam eğiti- mini Cumhuriyetin temel öğretimi yerine geçirip devletın kilit noktalanna Islamcı kadroyu oturtma- ya çalışacaksın, hem 80 yıl sonra kişi başına dü- şen eğitim süresi ortalama 3 yılda kalacak, hem eşi- nin başına türbanı sanp ortalıkta dolaşacaksın, hem de '8 Mart Kadın Haklan Günü'nü kutlaya- caksın... Fethullah'ın gazetesinde bile 8 Mart üzerine "mayfa/e"yayımlanmış!.. Dünya Şampiyonu Sürey- ya Ayhan'ın -spor üniformasıyla 'çıplak' görün- düğü için- fotoğraflannı 'sansür' eden dinci gaze- telerde, 'Dünya Kadın Haklan Günü'ne ilişkin ya- zılar yayımlanmaz mı?.. • Medya bir yandan AKP iktidanna yalakalık yapı- yor; bir yandan 8 Mart'ı yazıyor... Bu yıl 8 Mart Kadın Haklan Günü, türban üzeri- ne hak arayışına döndü... Medya medya olalı yalakalığın onursuzluk kâse- sine başını böylesine daldırmamıştı. Türk Gençliğine Hizmet Vakfı Konu: KIBRIS Konuşmacılar: E. Deniz Bnb. Erol Bilbilik Doç. Dr. Emin Gürses Tarih: 10 Mart 2004 Çarşamba günü saat: 16.30 Yer: MADISON OTEL Recep Paşa Cad. No: 23 TAKSİM Tel: 0 212 238 54 60 Seri Konferanslar: 2 Sevgili BİGİN A6ABEY, (Ergin ATASÜ) Seni unutmadık... DOSTUUUN ACI KAYBIMC Yıldız'dan Bir Yıldız Daha Kaydı. Üniversitemiz Harita ve Kadastro Mühendisliği Bölümü Emekli Öğretim Üyelerinden SayınProf.Dr. AÜ TUĞLUOĞLU yaşama gözlerini yummuştur. Cenazesi bugün (9 Mart 2004) 10.30'da Oditoryum'da yapılacak törenin ardından Yıldız Camisi'nde kılınacak öğle namazından sonra Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. Işıklar içinde uyusun. Ailesinin, arkadaşlarının, öğrencilerinin acılarını paylaşıyor, onlara başsağlığı ve uzun ömürler diliyoruz. YTÜ RBTrÖRLÜÖ) VE VAKR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle